"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

8 Ekim 2014 Çarşamba

DELİRTEN BİR TİYATRO OYNANIYOR



Türkiye IŞİD'i destekliyor
Türkiye PKK ile çözüm sürecini görüşüyor.
Türkiye, ABD'nin emri, R.T.E'nin kavli ile PYD terör örgütünün başıyla cumhurbaşkanından bakanlar kuruluna kadar herkesle açıktan görüşüyor.
Türkiye, görüşme sonrası PYD'den terör örgütü diye bahsediyor.
Türkiye, PYD-PKK tarafından IŞİD'e her türlü destek vermekle suçlanıyor.
Türkiye, PYD,PKK tarafından "düşman ülke" ilan edilmiştir, ve 30 yıldır süren terör olaylarında 50.000 kişi öldü.
Türkiye, Suriye, "Ayn el Arap" (Arap Çeşmesi şehri)'ndeki IŞİD işgaline ordusuyla müdahale etmeye ABD ve terör örgütünce zorlanmaktadır. Dün gece çıkartılan olaylarını bastırmak için bütün şehirlerinde olağanüstü hal ilan etti.

Türkiye, den PYD, PKK ağır silah istiyor.
Türkiye, PKK terör örgütünce çıkartılan ülkedeki bütün eylemlerin sonucunda iki günde 19 ölüm yaşandı.

PKK, KOBANE'de ve Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda resmen tanınmamış eyaletler ilan ediyor, polis, asker, hakim, savcı, vali, kaymakam atıyor, her gün polis asker öldürüyor, Karakollar basılıyor, devriye gezen polis ve askerler sniper atışlarıyla öldürülüyor, okullar yakılıyor, Kürt okulları açılıyor, öğretmenler tayin ediyor, devlet kapatıyor onlar açıyor ve "tam bir itaatsizlik" yaşıyor.

IŞİD, C.İ.A tarafından kuruluyor, başta ABD, İngiltere, A.B ülkeleri tarafından her açıdan destekleniyor, hatta komutanlarının Fransız Lejyoner generali olduğu basında yayınlandı.
Son bir kaç aya kadar adı anılmayan IŞİD bir anda Suriye'nin kuzeyinden çıktı, kuzey Irak'a oradan Bağdat'a kadar indi.

Alevi, Şii, Yezidi, Süryanileri dağıttı, Yezidi Kürtleri korumak isteyen PKK-PYD'ye saldırdı, hepsini kuşa çevirdi.
Amerika telaşlandı hemen havadan  IŞİD'e saldırdı. İngiltere, Fransa doğrudan, diğerleri kerhen destek verdi.
Rusya-Çin ABD'yi hizaya çekti.
Avrupa Birliği, A.B'nin Türkçe yayın yaptığı Euro Tv'de, yayınlanan programlarda A.B'nin Amerika'dan kopması iki gün önce tartışıldı.
Amerika'nın IŞİD'e koalisyon saldırıları sürdürüyor, elbette şartlara uygun olarak. Türkiye'ye gir hadi diyor.
Türkiye çekingen.
 Sen misin çekinen.
Dün Van Başkale'de yakılan Atatürk heykeli
Türkiye'nin her yeri alevler içinde.

Olayların başladığı dün 07.10.2014 günü 19 ölü.
Her yerde sokağa çıkma yasağı, OHAL.
PKK Tv, dün gece yarısı evlere gitmeyin sokakta kalın emri verdi. Bir sayfalık bildiri militanlara iletildi.
Görsel ve yazılı basın sustu, olaylar hakkında Terör örgütünün Tv'leri, son zamanda Terör örgütü ile ortak hareket eden CHP'nin yayın organı Halk tv, Ulusal kanal biraz bilgi veriyor. Ulusal kanal, generallerin serbest bırakılmasından sonra eski Türk filmleri yayınlayan bir kanal oldu. Son derece uysallaştı.

Türkiye doğrudan savaşa itiliyor.
Suriye! diye direniyor, biliyor ki Ruslar karışacağından "gir" diyemeyecekler.
Emir geliyor;
"Suriye'ye gerek yok. IŞİD'e dal.

Türkiye direniyor;
"Kuzey Suriye'yi uçuşa kapalı hava sahası ilan edin"
Sen misin diyen. Terör örgütü eylemleri aynen azıyor.

Özellikle doğu, güneydoğu Anadolu'da, İstanbul, Adana, Mersin'de polise silahlı saldırılar var.
Şu an haberlerde ölü sayısı "23" olarak açıklandı.
Bütün şehirler ateşler içinde.

Bu tiyatroda en ilginç konu, PKK-PYD-ABD'nin Türkiye'yi, PKK-PYD yanında IŞİD'e karşı savaşa zorlamalarının yanında bunların Türkiye'den yardım istemesi.

Sen Türkleri 100 yıldır düşman ilan et, 30 yılda 60.000 kadar insan öldür, memleketin her yerini ateşe ver.
Sonra, o orduyla "yan yana" IŞİD'e karşı savaşmaya davet et.

Aklı başında birisi, bunca kinden,düşmanlıktan sonra, böyle öneri bile gelse ret eder.
Oysa bunlar üstüne devletten maaş ta alıyorlar.
Hakkari'de bayrak yakıldı.
Mecliste PKK-APO bildirileri okuyorlar, devleti TBMM'nin içinde tehdit ediyorlar.
Çıt yok.
Terör örgütünün eylemcileri, polise, askere silahla saldırıyorlar, özellikle Atatürk heykellerini ve bayrağımızı yakıyorlar.
Sen hem kendini devlet  olarak kendini ilan et, hem de seni korumak için beni yanında, seninle savaşmaya davet et, hem de kutsalım olan bayrağımı, Atatürk heykellerimi yak.
İçinde masum sivil yolcuları taşıyan toplu taşım araçlarını yolcularıyla yak.
Asker, polis, resmi, sivil ayırmadan öldür, resmi, sivil kurum ve kuruluşları yak.
Sonra, seni korumamı, silahlandırmamı, senin için ölmemi iste.
Yüzsüzlükte, hırsızlıkta, arsızlıkta ne terör örgütlerinde nede hükumette sınır yok.
Terör örgütü ve hukümet, hepsi aynı kökten bu devleti bu günlere getirmeye yemin etmiş, dini siyasi ihanet yapılanması.

30 yıldır, PKK'ya bir nokta koyamayan, siyasi ve askeri otoritelerin yarattığı eziklik, IŞİD'in PKK'ya saldırmasıyla, onu ezmesiyle IŞİD hayranlığına dönüşüverdi.
IŞİD'e otobüslerle kadınlı erkekli katılımlar arttı.
Dün terör örgütü Tv'leri, Batman'da polisin "IŞİD" sloganlarıyla PKK'lı göstericilere saldırdığı haberi verildi.
Amerikan CNN Tv, dün bu haritayı yayınladı Türkiye'yi böldü
Bu akşam, Samsun'da terör örgütü mensuplarının üzerine saldıran Samsunlular da "IŞİD sloganları atmışlar.
Halk, devletine güvenine kaybetti,
Kürtlere saldırdıkları için, polisleri bile IŞİD hayranı olup, onun adıyla slogan atıp, manen ondan güç almaya başladıysa, PKK-PYD ve öteki Kürtler ile işbirlikçisi batılı devletler kendilerine şu soruyu sormalıdır;
Bunları terörist Kürtlerle yan yana koyarsak bunlar IŞİD ile bir olup bizim kıroları öldürmezler mi?

Sonuç ne olabilir?
Türkiye, halkıyla, hükumetiyle IŞİD'e kayma yapıyor, IŞİD, terörist, Türkiye terörü destekliyor suçlamasıyla, bizi de IŞİD bahanesiyle işgal edecekler.
Böylece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye dahil bölge devletlerini tasfiye görevi yerine gelmiş olacak.
Bütün muhalefet de ona destek olacak, Bu iğrenç tiyatro midemi, aklımı her şeyimi bulandırdı.
İğrenç mi iğrenç.
İngiliz siyasetçi ne demiş;
"Siyaset yapımı sosis imalatına benzer." Ekleyelim, "siyasi konular konuşulurken iğrenç olur ama yerken iyi gider." Bu da benden.
İyi de, biz bu iğrenç seyirden ne kazanır, ne yeriz?
Bence sadece babayı!
Çünkü batının hileci tanrısı Hermesin sembolü budur;
İşte BABA!
Eski Yunan'da Bereket Tanrısı Hermes adına
dikilmiş bir kilometre taşı.




Saygılar.

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

7 Ekim 2014 Salı

800 YILLIK HAİNLER, BİZİ IŞİD'LE KORKUTAMAZ!


Geçmiş yazılarımda yazdım. 
Taliban terör örgütü kullanılarak 1979’larda SSCB Afganistan’dan çıkartıldı. Ama, Afganistana giren haçlı orduları ülkeden çıkmadı. Taliban tatsızlık vermeye başladı, “işiniz bitti gidin” gibisinden.

Hemen El Kaideyi yerleştirdiler. Bu örgütü büyüterek, 11 Eylül 2001 New York İkiz Kule tezgahını bu örgüte yamayıp, Haçlı seferi başlattılar, 2001'de Afganistan yeniden işgal edildi.
2003’te Irak işgali ile başlayan Müslüman dünyasının yeniden işgali, 2011 yılına kadar, Somali’den Mısır'a oradan Cezayir'e, Fas'tan Nijer'e kadar uzandı.
El Kaide bile "Işid ile bağlantımız yoktur"
demek zorunda kaldı.
2011 Libya işgalinin ardından haçlı lejyoner ordusu olan El Kaide ve ondan türetilen Afrika ülkelerinde faaliyet gösteren örgüt elemanları Süryanilerin idaresinde bulunan Lübnan üzerinden Suriye’ye girdiler.
Suriye’de “Nasturi (Nasıralılar-Irak Şubba Sabilerinin dininden Sabi Hıristiyan) idare var diye, Esad rejimine cihat başlattılar. Oysa onlar da Osmanlı çökünceye kadar sizin gibi batıyla işbirliği yapan hainler oldukları için orada iktidar edilmişlerdi. Ama , artık değiştirilme zamanları geldiğinden değiştirilmeleri gerekiyordu. Onlar da Ruslarla işbirliği kurdular, iş karıştı. Şu an en vatansever  onlar oldular.

Oysa, ne Taliban ne de El Kaide dört mezhepten birine inanan Müslüman örgütler değildi. İkisi de 1740’larda İngiliz Ajanı Hemper’in Necd’li Mehmet Abdülvahhap’ı kullanarak yaydıkları, “kendilerini Rum/Grek” sayan Necd çölü Araplarına benimsettikleri Hermetik Vehhabi diniydi. Osmanlı yıkılıncaya kadar hiç bir Osmanlı şeyhülislamı Vehhabiliği İslam saymadılar, “Vehhabi dini” dediler.

Suriye’ye giren örgütlerin ise Vehhabilerin de sevmediği, Selefiler olarak bilinen, Süryani, Yezidi, Kıpti, Sabiliğe dönmüş, Müslüman gibi ibadet eden Yahudilerin harmanı bir inanca sahiptiler. Her neyse, bu dinlerden İslam’a geçenlerin asırlar önce kurdukları bozuk tarikatların “Sünni” maskesi giymiş halinin 19.yy. İngiliz Mason İslami dinlerinden olan Efganilik, Nurculuk, Bahailik gibi sapkınlıların da barındırıldığı, “batı emperyalizmini dinin koruyucusu” gören, milli değerlerini yitirmiş bir inanca sahip oldukları açıktır.

Bunların hiç birisi de Yezidi, Zerdüşt ve öteki şeytan ibadeti içeren dinleri de sevmezler. Gregoryen, Protestan, Yezidi, Zerdüşt Kürt, Ermeni, Süryanilerden oluşan, resmi dinini geçtiğimiz yıl “Kürt Yezidiliği” olarak ilan eden, geçen yaz da Diyarbakır toplantısında, demokratik, katılımcı Sünni İslam’a girmiş Gregoryen Ermeni İslam’ı olan Işıkçı Gülen İslam’ında karar kılan PKK, bozuk Yahudi tarikatında olan putperest Barzani Kürtleri IŞİD ve onu destekleyen Vehhabi Suudilerce sevilmezler.

Kürtlerin, işbirlikçilikleri Türkiye’de devlet idaresini Sünni İslam maskeli Nurculuk, Gülencilik tarikatlarıyla ele geçirmiş Süryani ve Ermenilerle paylaştıklarının ortaya çıkmasıyla, Arapları endişeye düşürmüştür.
İran Nur Mason Locası sembolü
Nasturi Esad’ın da verdiği destek ile IŞİD, hedefi Alevi Arap, Türkmen, Kürt ve Yezidi Kürtleri, ile Süryaniler, Sabiler olarak belirlemiştir.
Kürtlerin devlet ilan etme havasına kendilerini fazla kaptırması sonucu, AKP hükümetini de durmadan tehdit etmeleri, AKP’yi IŞİD üzerinden oynamaya zorlamıştır.
AKP, bunu gönüllü olarak değil, hem içeriden hem de işbirlikçisi Arap ülkelerinden gelen baskılar yanındaki IŞİD’i bölgede daha büyük rollerde kullanmak isteyen Küresel sermayenin de el altından her türlü destek ve emirleri doğrultusunda yapmıştır.

Haçlı ülkelerinin, 2011 yılında Suriye işgaline başladığı sırada, Rusya’nın “ikinci kutup” olarak ortaya çıkmasıyla değişen dünya siyasi dengesi yüzünden Suriye işgalini bırakarak, Esad rejimini yandaş bölge ülkeleri üzerinden destekledikleri terör örgütü ile devirme çalışmalarının sonuçsuz kalması da PKK ve diğer Kürt kukla devletçiklerinin gözden düşmesine sebep olmuştur.

Böyle olunca da IŞİD’e gün doğmuş, Kürtlerin canına okumaya başlamıştır.
Pkk yandaşları sıkışınca, solculuğa,İslam'a sığınıp her kesimden yardım istemektedirler.

Oysa, Kürtler 800 yıldır kaderlerini Süryaniler, Sabiler, Yahudiler, Süryani ve Gregoryen Ermeniler, Zerdüşt, Musevi Kürtler ile birleştirdiler.

Az çok, yanımızda olan Nakşibendi ve Şafi Kürtlerini de son yüzyılda Nurculukla devşirdiler.
1200’lerden beri, Kürt-Ermeni-Süryani+ Gürcistan+Vatikan+Bizans ve Rusya ile birlik oldular. Özellikle, Osmanlının çöküş dönemi olan 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile Ruslara verilen, “gayrimüslümlerin hamiliği” hakkından “Biz Müslüman değiliz” diyerek yararlanmışlar, 1863 yılında Abdülaziz’in Fransa'nın desteği ile isyanları bastırmasına kadar “90” yıl Osmanlıyı Eskişehir’den doğuya sokmamışlardır.
Bu gün kışkırtmaların sebebi Kafkas ve Irak
petrollerini güvenliğidir.
Geçmişte ise, Türklerin Anadolu'dan atılmasıydı.
Bunu yaparken de ne zaman devletin bir askeri birliği bunların canına okusa, hamileri olan devletlerin başlarında duran elçilerinin, Osmanlıyı işgal tahditleri ile kendilerini kurtarmışlar, devletin hükümetini ele geçirmişler, kendilerine zarar veren devlet adamlarını İngiliz sicimiyle astırmışlar, dini kendi şeytan ibadeti dinlerine göre yoran “çarşaf-peçe; sarık-cübbeyi” esas alan sahte İslam’ı topluma enjekte etmişlerdir. 

Oysa bu giysilerin kutsallığı Kur’anda değil, Sabi Hıristiyanlarının "Cin Ze Di Rabba(Öğretmen ZE CİN'İ)” adlı kitaplarında emredilmektedir. Müslüman Arapların da bu kıyafeti terk etmemelerini kullanarak bu kıyafeti İslam diye topluma enjekte etmişlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bunların başlarını ezdiyse de onu da zehirleyerek öldürdükleri 11 Kasım 1938 tarihinden sonra, önce Sabetayist Ermeniler (Müslüman’ız diyen), Alevi Türk, Arnavut ,Kürtlerden oluşan İsmet paşa hükümetleri döneminde de bu çarşaf-peçe tayfası yer bulamamıştır.
Menderes döneminde devleti işgal etmeyi başardılarsa da 27 Mayıs 1960 darbesi ile kısmen dışlandılar.
 Bu işbirliğinin yeniden ulu orta yapılması Turgut Özal döneminde başladı.


Bütün bu ihanetler, keşifler çağından muzaffer çıkan batının baskıları, azınlıkları kışkırtan Haçlı tutumları sayesinde olabildi.
Son 30 yıldır PKK terörü, devleti “sekiz eyalete” bölmeyi ABD ile imzaladığı anlama ile kararlaştıran Kenan Evren cuntası zamanından beri devlet eliyle üretildi, batı tarafından korundu, teşvik edildi.

Her şey Sosyalist SSCB bloğunun olduğu "çift kutuplu" dünyaya değil, SSCB'nin tasfiye edilmiş, "Tek Kutuplu" Amerikan İmparatorluğu şartlarına göre hesaplandı.
Yıllardır,bütün aklı selim herkes, "PKK ve ona içeriden destek verenleri uyardı, sağduyuya çağırdı.
Tamam, PKK isteseydi daha fazla kan akıtabilirdi, yapmadı. Yapsaydı, bu günlere gelmeden çıkacak tepkiler, PKK’nın kökten kurutulmasına da sebebiyet verebilirdi. Bu milletin ekmeğini asırlardır yiyip, onun ekmeğiyle, vergisiyle Kürt ordusu kuracaksın sonra da en büyük düşmanlığı yapacaksın? İç savaşa neden olabilecek bu işin tercih edilmemesi ayrılıkçı ihanet şebekesinin hesabına gelmediği için yapılmamıştır. Zira batıda yaşayan Kürtler PKK siyasetlerine hoş bakmamaktadır.
Biz de zamanında onları kıymamışız, soylarını kırmamışız, aksine aramıza geldiklerinde iş, yer, kız alıp vermişiz, onlara yaşama, zenginlik, bizler gibi sosyal hakları vermişizdir.
Afganistan dağlarından çoğunu Yavuz Selim’in emirleriyle getirmişizdir.

Şimdi, Haçlı sermaye Rusya’ya rağmen bölgeyi işgal etme mazereti yaratmak için IŞİD'i kurdu., Kürtlerin üstüne saldırttı. IŞİD işe başlar başlamaz, işgal arzusuyla yanıp tutuşan ABD havadan anında yardımlarına da yetişti. O, “bölgeye girmek için” aradığı mazereti buldu.
Tuhaf olan, IŞİD'in inatla Kürt terör örgütüne saldırıları arttırmasıysa da yukarıda bunu açıkladık.

IŞİD-PKK +ABD kayıkçı kavgasında, aynı merkezden C.İ.A'dan ve A.B'den beslenen iki terör örgütü, danışıklı dövüşmektedir.
Ama oynanan tiyatronun rolleri gerçektir. Yani ölümler televizyondan olayları seyreden batılılar için heyecan verici olsun diye (!) gerçekleştirilmektedir. Ölüm olmadıkça emperyalizm hangi gerekçeyle müdahale edebilecek hakka sahip olacak ki?
İnsan hakları, müttefik güçleri korumak v,s. bahaneleri ancak ölümleri delil göstererek “müdahale hakkı olduğunu iddia edecektir.
Bu kadarcık bir tiyatro sahnesine bile dayanamayan Kürtçü işbirlikçi terör örgütleri, bölgede 30 yıllık tecrübelerine rağmen, 30 yıldır DÜŞMAN" ilan ettikleri Türk ordusundan yardım istemeleri gülünçtür.

IŞİD İmamı Ebubekir El Bağdadi ve
ABD senatörü John Mc Cain

"Biz düşersek, siz de düşersiniz" tehdidi de çok yakışıklıdır(!).
AKP hükümetinin de amacı zaten budur.  Böylece haçlı orduları,“IŞİD terör örgütünü desteklemekle suçlayıp bizi de işgal edebileceklerdir.

Tayyip Erdoğan ve AKP’sini görevi ülkemizde dahil bölge devletlerini tasfiye etmektir. Tasfiye de ülkemizde iç karışıklık çıkartamadıkları için “yabancı işgali” ile olacaktır. İşgal gerekçesi de IŞİD’i desteklemek olacaktır.

Bu gerekçeyi yaratmak için AKP hükümeti size yardım etmez, edemez.
Çünkü emir öyle.
Şimdi siz çökeceksiniz, işiniz bitti.
IŞİD gelişecek, işgal büyüyecektir.

Biz Türklerin kaçıp kaçmayacağı tarihte bellidir. Başımızdaki, ne devlet ne de ordu bizden değil sizdendir, efendilerinizden yanadır.
Başımızdaki devlet hain de olsa toparlanmasını biliriz.

Tekrar ediyorum;
Bizlere 800 yıldır gizli açık düşmanlık eden Yezidi Kürtleri, Süryaniler, Ermeniler bu gün Müslüman görünümünde devleti batılı sömürgecilerin destekleriyle işgal etmişlerdir.

11 Kasım 1938'den beri işgal altında olan cumhuriyette devletin bütün kadroları azınlıklarca işgal edilmiş olmasına rağmen Kürtler hala Türk adını ağızlarından düşüremiyorsa onların yıllardır verilen her türlü desteğe, eğitime, korumaya rağmen bir şey beceremeyeceklerini gösterir.
Dediğim gibi Kürtler bitmiştir. IŞİD karşısında toz duman olmaları, onların “emperyalizme hizmet edecek askeri güç” olamayacaklarını göstermiştir.
Türkiye'de iktidarı ele geçirip, Türk ve Müslüman dünyasına yaklaşık 80 yıldır kazık atan, emeğini sömüren, evlatlarını alan, malını, devletini yağmalayan Kürt-Ermeni-Süryani ihanet çetesi deşifre olmuştur.

IŞİD ile puan toplama derdine düşmüşlerdir. Deşifre oldukları için batılı güçler de onlardan kurulmak istemektedirler.
Olay bitmiştir.
Avrupa Amerika ile arasına mesafe koymaktadır. İkinci üçüncü bloglar çıkmak üzeredir.

Küresel zafer kazanan galipler, zaferlerini aşağılık işbirlikçilerle paylaşmazlar. Eğer yenilirlerse işbirlikçilerini kendileri temizlerler, ki tazminatları düşsün.

Şimdi hangisi oluyorsa o olacak ve işbirlikçiler, işi biten köleler gibi satılacaktır veya bitirilecektir ki ileride başına dert olmasın.


Buna AKP ve ona destek olan sermaye de dahildir.

Kürtlere Türklerin yardım edecek halleri de yoktur, çünkü, devlet kendilerinin elindedir.

Bizi ince işlerinize bulaştırmayınız.
Bizi IŞİD'le Mışid'le korkutamazsınız, Bizim devletimiz de ordumuz da yok.

AKP hükumeti ile muhatap olurken lütfen TÜRK adını ağzınıza almayın.
Çünkü onlar sizin yaratıcı tanrılarınızdır, sizin gibi aldıkları talimatları uygulamaktadırlar.

Sonuç olarak, I.Dünya Savaşında olduğu gibi, sömürgeci devletler size gene bir Kürdistan ve Ermenistan hayali sattı, hayali bir devlet haritası çizdi, sizi umdurdular, heyecanlandınız, coştunuz, Avrupalara işçi diye aldılar, eğittiler, devletin bütün bürokrasisine sizi koruyacak adamlar tayin ettiler, paralar, silahlar verdiler, eylemlere geçtiniz, karakola düşen eşkıyalarınız için bile büyükelçiler düzeyinde size destek olup, A.B parlamento üyeleri Claudia Ryth'lara TBMM kapılarını tekmelettiler, yasalar çıkarttırıp, sizleri azad ettirdiler.

Yollara döşediğiniz mayınlarla, sizden habersiz, şehir içinde devriye gezen asker ve polislerimizi kalleşçe sniper* atışlarıyla uzaktan vurmanızı zevkle seyrettiler.*(gizli yerden dürbünlü tüfekle yapılan atış)
Sizi karpuz büyütür gibi büyüttüler, çocuk gibi kolladılar.Boynu bastırılmış güvenlik güçlerine karşı savaşmak kolaydı, 30 yıldır, askeri eğitim verdiler,siz de kahraman olduğunuzu sandınız, ama ilk defa ciddi olarak, haçla lejyoner askerlerden oluşan IŞİD ile sınava tuttular. Onların boyunları serbessti, sınır tanımadan size saldırdılar, eh haliyle silahları da sizden iyiydi.
Böyle bir saldırı görmediğiniz için şoka girdiniz, uğraştınız ama siz daha fazla etmiyordunuz.

Kuşi kavim olduğunuz için, ilk tehlikede kuşlar gibi dağıldınız, rezil oldunuz, 30 yıldır yok yere düşman ettiğiniz halktan yardım dilenir, hatta yardım için tehdit de eder oldunuz.

Şehirleri, toplu taşım araçlarını, işyerlerini yaktınız, talan ettiniz.
Ama IŞİD önünde resmen sıçtınız.

Artık emperyalizmin sizi tercih edecek bir özelliğiniz olmadığı da ortaya çıkmıştır.

Yarattığınız nefret, en AKP ve IŞİD karşıtı gençleri bile onlara hayran etmiş, IŞİD’e gönüllü katılımları patlatmıştır.Yıllardır, batının ve  hükümetlerin bastırdığı güvenlik güçlerimizin aciz bırakılmasının getirdiği baskılar bu gün IŞİD'e katılım olarak ortaya çıkmıştır.

Boynu bastırılmış asker, polis güvenlik güçlerimizin, siyasi iktidarca bastırılmalarını, "korkaklık" olarak algıladınız, kendinizi suni bir "kahraman havasına" soktunuz.

“Vur gerilla vur Kürdistanı kur” sloganlarını bu milletin TBMM’sinde bile attınız.


Hükümet, sermaye, ordu komutanları, basın, bürokrasi, Avrupa, Amerika, Rusya bile sizden yana.
Eeee hadi kursanıza!
Arkanıza bakın! IŞİD geliyoooo!
Saygılar.


Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc

28 Eylül 2014 Pazar

TEK ÇARE HÜKUMETTEN KURTULMAKTIR!


Bu yazıyı yazmama neden olan, hükümetin “çözüm süreci” bahanesiyle, askerin, polisin ellerini, kollarını bağlayarak, her gün evine giderken kurulan pusularda “kavga gösterilerek”, asayiş görevine giderken, araçlarla çarpmak suretiyle ya da roket atışlarıyla devrilip yakıldıklarında “trafik kazası”, sınır boylarında yapılan saldırıları “kaçakçılık vakası” gibi göstererek, vatan evlatlarının akan kanlarını yerde bırakan, ihanetle eş değer tutumlarına olan tepkime bu gün terör örgütünün yayın organlarında verilen haberlerde, “masum, mağdur sığınmacılar” olarak gösterilenlerin, resmen, hudutlardaki tel örgülerin üzerlerine çıkarak devirmeleri, asker ve polisleri taşa tutmaları, toplu olarak etraflarını sararak resmen dövmelerini, ardında meşhur “V” (Viktor=Zafer) işareti yapmalarını görmem de üstüne tüy dikmiştir.
Sözde "sığınmacı" sınır tellerini yıkan Yezidi şerefsizler.

Bunlar mağdur sığınmacılar değil, resmen apaçık işgalcilerdir. Dünyanın neresinde bir sığınmacının, sığındığı ülkenin sınırındaki tel örgüleri yıktığı, güvenliği sağlayan asker ve polisine saldırdığı, taşa tuttuğu ardında da dört dörtlük barınaklar, iş olanakları, aylıklar verilerek kabul edildiği görülmüştür?
Bunlar sığınmacı değil, işgalcilerdir. Yapılan, sığınma değil, işgal ve saldırıdır. Onlara verilen yardım, iane değil resmen haraçtır.

Peki, bu durumu devletin idaresini sağlayan hükümet doğru olarak değerlendirememekte midir?

Hayır, her şeyi çok iyi değerlendirmektedir ve kendisi de onların bu zulümlerinin de ortağıdır.

Nasıl mı?

03 Kasım 2002 genel seçimleriyle hükümete haciz koyan AKPKK koalisyonu, ülkeyi sıfır terör ile teslim aldı.
Geçen on üç yıl boyunca Recep Tayyip Erdoğan her türlü azınlığı kışkırtan açıklamalarıyla ülkeyi terör cehennemine çevirdi.

Bunlar neydi?

Kürt açılımı, Arap açılım, Ermeni açılımı, Çerkez açılımı, Laz açılımı....

Neler demişti?
-Kürt sorunu benim sorunumdur.
-Sen Türk’üm dersen onlar da Kürt’üm der!
-Diyarbakır bir cazibe merkezi olmalıdır!
-Türkiye’de “36” azınlık grubu vardır, devlet 36 parçaya ayrılmalıdır!
-Köpeğe Arap adı koydular .Türkçe’de Arap’ın  “siyah/kara” anlamına geldiğini bilmezmişçesine yaptığı büyük bir terbiyesizlikti. Oysa 1200 yıldır Türklere “Türk’üm” demenin kötü bir şey olduğu söylendiğinden Türkler “Türk’üm” diyemiyordu.

Bütün “Türkçü” akımlar, Ziya Gökalp gibi Kürt, İsmet İnönü gibi Yezidi/Zerdüşt Ermeni, Alpaslan Türkeş gibi Gregoryen Ermeni, Ahmet Cevdet paşa gibi Sabetaycı Yahudi, Sokollu Mehmet paşa gibi Sırplarca başlatılmıştı. MHP’nin başındaki Devlet Bahçeli’nin de namaz kılan, 1915’te tehcirden yırtmak için Sünni İslam’a geçmiş Gregoryen Ermeni olduğu tartışılmazdır. Fethullah Gülen de tam bir Gregoryen rahibidir.

Peki Recep Tayyip Erdoğan kimdir?
Her ne kadar Yahudi olduğu yazılıp çizilse de, 2003 yılında Gürcistan’ın İsveç’te Avrupa Parlamentosuna sunduğu “2003 Gürcistan Azınlık Raporunda”, 1915 yılında, Enver paşanın yaptığı Ermeni tehcirinden kaçan ve Batum’a yerleştirilen 67.000  Süryani isyancılara soyunun gittiği açıktır.
Çünkü, Batum’a bağlı “Bagata” kasabasının adının Türkçe karşılığının “Asi/İsyancı” olduğu bilinmektedir. Ermenilerle birlikte isyana katılan Süryani isyancıların köyü olmadığını kimse söyleyemez.
Bu yazımı yayınlar yayınlamaz 2010 referandumuna bir ay kala “adilyargic.blogspot.com” daki blogumu sildirmesi de bu yazının onda yarattığı korkudan kaynaklanmıştır.
Süryaniler kimdir?
Kur’an Sebe suresinde, Allah’ın kendilerine verdiği iyi şeyleri kötüleriyle değiştirmek istedikleri için Yahudiler gibi  lanetlenen Sebe/Arami kavmidir. Bunlara “Sabiler de denilir.
Bu Sabilerin Hrisriyan olanlarına da Süryani denilir. İncillerinin adı Pşitto’dur. Irak Sabilerinin İncil’i de Cin Ze di Rabba’dır. Bu kitaplara inananlar arasında Ermeniler, Yezidi Kürtler, Araplar da vardır. Kitapları Pşitto olan Urfa-Mardin Süryanileri soylarını Büyük İskender’den beri Grek/Yunan milletine dayarlar. Kiliselerinde Yunan dilinde dini eğitim verilir.

Elmalılı Hamdi Yazır, Sabilerin anlatıldığı Hac Suresi 17. ve 18. ayetlerin tefsirinde, Sabiler ile Süryanilerin, Sünni Müslüman’dan ayırt edilmesinin olanaksız olduğunu, yazar.
Çünkü, Recep, Şaban, Ramazan gibi üç ayların kutsallığı, Ramazan ayında “30 gün” oruç tutulması, günde yedi vakit namaz kılmaları, Kâbe’yi kutsal bilmeleri, umre, hac, fitre, zekat gibi ibadetleri olduğunu, adlarının da Müslümanlar ile aynı olduğunu yazar.
Müslümandan tek farkları, Kur’an’ı kitap, Muhammet’i peygamber saymamalarıdır.
Hatta, kendi kitaplarında bile, İslam’ı öğrenmek için peygamber Muhammet’i sarayına çağıran Bizans imparatoru Herakles’e yazdıkları “İhbar mektubunda”, Muhammet’in peygamber değil, dini kolaylaştıran “Şeytan Bizbat” olduğunu yazdıklarını kiliselerinin İnternet sitelerinde bile dile getirmektedirler.

Bu olayın 750’lerde Bağdat halifesince öğrenilmesi üzerine, rahipleri kitaplarıyla Bağdat’a çağrılmış, olayın gerçek olduğu öğrenilince rahipler öldürülmüş,kitapları yakılmış, Süryaniler ve Sabilere soykırım yapılmıştır.
Sabi ve Süryaniler o zamana kadar kendilerini “şeytana tapındıkları gerekçesiyle” soykırıma tabi tutan Hristiyan Bizans ve Roma kiliseleriyle işbirliğine geçmişler, geçen 1250 yıl boyunca ihanetlerini sürdürmüşlerdir.

Kürtleri ve Ermenileri de Türklere karşı isyana kışkırtan da bunlardır. Bu kışkırtmayı, onların İncillerine inanan Gürcistan ve Rus çarlığı ortaklığıyla yürütmüşlerdir.
1516’da Yavuz Sultan Selim’e karşı Yezidi Kürtleri, Süryani Ermenileri kışkırtmışlar, huzursuzluğu körüklemişlerdir.
Osmanlı’nın duraklama devrinde 1650’lerde, Gürcistan- Yezidi Kürtler-Süryani/Sabi Rum koalisyonunun Osmanlı’ya isyan çıkarttıklarını, Yezidi Kürtler ile Gürcülerin karşılıklı bir birlerinden köleler edindiklerini, kız alıp verdiklerini, Evliya Çelebi, “Abdal Han İsyanı olarak meşhur Seyahatnamesinde etraflıca anlatmaktadır. Abdal Han isyanında Yezidi Kürtler ile Gürcülerin karşılıklı yardımlaştıklarını, buna günümüz Tunceli Çemişkezek Süryani Rumlarının destek verdiklerini de Evliya Çelebi önemle belirtmiştir.

Recep Tayyip Erdoğan’ın da 2003’ten 2008’e kadar kendisi gibi C.İ.A tarafından Gürcistan Devlet başkanı yapılan Saakaşvili ile koalisyonda olduğunu, 2008 Gürcü-Rus savaşına neden olduğunu, TSK’nın katılmaması yüzünden bu savaşa girmemizin engellendiğini bilmeyeniniz var mı?
1987’de Ermeni terör örgütü ASALA’nın kurucusunun Fransız istihbaratınca Atina’da makineli tüfekle pavyon çıkışında taranarak öldürülmesinin ardından PKK’nın onun yerini aldığını hatırlayalım.
PKK-Ermeni/Süryani/Yahudi koalisyonudur.
ASALA’nın da PKK’nın da kurucularının adlarının ikisinin de adlarının “Agop” olması, PKK’nın kurucusunun Abdullah olan adının “kısaltılmışı” gibi görünen “APO” lakabının aslında mitolojik Ermeni tanrılarından “Mecüc/cüce şeytan’ın” adı olduğunu, Yezidi Kürt ve Süryani Ermenilerce, “Tanrı” sayıldığından Urfa’daki doğduğu evinin bahçesinden Yezidi Kürt ve Ermenilerin toprak alıp yediklerine baktığımızda “Kürt Bağımsızlık Hareketinin” aslında “Ermeni/Süryani ve Yahudi Hareketi” olduğu apaçıktır.

Düzce AKP milletvekili Fevai ASLAN denilen putperestin geçen yıl Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Allah’ın sıfatlarının çoğuna sahip olduğunu” belirten konuşmasından önce defalarca Erdoğan’ın çağımızın meshi, peygamberi olduğuna dair açıklamaların yapılması, bunların “ölen tanrı kültüne” dayalı Gregoryen Ermeni ve Süryani Hristiyanlığı ile Yezidi Kürt, Zerdüştlük gibi putperest dinlere inananlar olduklarını ispat etmektedir.

Tayyip Erdoğan’ın açıkça Müslümanlara değil, “Müslüman ve Türk görünen”, kendilerini bu kimliklerde asırlardır gizleyen, Ermeni, Süryani, putperestlik dini Sabiliğe dönmüş ve İncil okuduklarını söyleyerek Papalıkça Hristiyanlıkları onaylanmış, Yakubi, Şemsi Yahudiler ve Zerdüştlerin oylarını almaya oynamaktadır.

22 Haçlı devletinin ordularının sınırlarımızda “14” yıldır operasyonlar yaparak gerçek Müslümanlar ile Türkleri soykırıma uğratmaları, son C.İ.A ve Recep Tayyip Erdoğan ürünü, Müslüman kimliğinde gizlenen, Lübnan, Ürdün gibi Ermeni ve Süryanilerin yoğun olduğu ülke vatandaşlarından, bunların Amerika ve Avrupa devletlerinde yaşayanları ile, bu devletlerin ve bizim özel harekat polislerinden “paralı lejyoner ordusu” olarak kurulmuş, putperest Yahudi, Süryani, Ermeni IŞİD örgütünün soykırıma uğrattığı gerçek Sünni Müslümanlar, Şii Türkmenler ve Arapların sığınmalarına izin verilmemesinin, sıranın Yezidi Kürtlere, Süryani ve Yahudilere geldiğinde sınır kapılarının ve yardımların sonuna kadar kolaylaştırılmasının arkasında bu gerçekler yatmaktadır.

“Çözüm süreci” bahanesiyle, elleri kolları bağlanmış ordunun ve polis teşkilatının her gün PKK’nın Ermeni Sınaypırlarınca  (Gizli yerden ateş eden) uzun namlulu tüfeklerle keklik gibi avlanmalarının, yardıma giden polis araçlarının bu örgüt militanlarınca atılan roket ve bombalarla tahrip edilip, içindeki vatan evlatlarının diri diri 3,500 derecede yakılmasını “trafik kazası” olarak gösterilmesinin arkasında da AKPKK koalisyon ihaneti vardır.

Böyle bir hükümete, vatandaş olarak “çözüm önerileri” sunmak, asker ve polis olan vatan evlatlarının “nasıl katledileceklerini önermekle eş anlamlıdır.

Bu yüzden bu, sinsi, kendini gizleyen, “dindar ve kindar” olduğunu resmen ilan eden, devleti “Dar-ül Harp=Savaş alanı” ilan edip yağmalayan, batılı işbirlikçilerine ve saydığım işbirlikçi soydaşlarına peşkeş çeken bir hükümetten bir beklentimiz yoktur.
Tek çözüm bu işbirlikçi, sahte Müslüman, “dindar ve kindar” hükümetten kurtulmaktır.
Bunlar;
-Peygamber Muhammet’in sağlığından itibaren, “böyle olmazsa senden ayrılırız” tehdidiyle dine putperestlik geleneklerini sokanlardır.

-Peygamberin ölümünden sonra dini, diyaneti bozanlardır.

-Roma-Bizans’ın sadık işbirlikçileri, kripto Rumlardır.

-1774 Küçük Kaynarca anlaşmasıyla Rusların “gayrimslümlerin koruyucusu” olmasını Osmanlı’nın kabul etmesiyle, “Biz Müslüman değiliz” diyerek Ruslar, Gürcüler, Vatikan ve Fener patrikhanesiyle ortak ihanetler işleyen hainlerdir.

-II.Abdülhamit’in İngiliz çıkarları için tehlikeli olacağını görüp, yok yere 1876-1878 Osmanlı-Rus harbini çıkartanlar, Balkanlar’dan Kırım ve Kafkaslara OTUZ MİLYON Türk ve Müslüman’ın soykırıma uğratılmasına sebep olanlardır.

Öldürüldüğü 130 yıl sonra ispat edilebilen
Sultan Abdülaziz
-1774’den 1863 yılına kadar “DOKSAN” yıl boyunca Ruslardan, Gürcülerden, bütün batılı haçlı devletlerinden aldıkları askeri, mali, siyasi desteklerle isyanlar çıkartarak milyonlarca asker ve sivil halkın soykırımını yapan, devlete vergi, asker vermeyen, devleti Eskişehir’den doğuya sokmayan, kendilerine yönelik devletin askeri girişimlerini, batılı devletlerin devleti işgal tehditleriyle engelleyen, , efendilerinin destekleriyle devletin başına getirilen, bu hainlere hadlerini bildiren asker, sivil kim varsa, siyasi iktidar güçlerini de kullanarak İngiliz sicimiyle astıran,Türk ve Müslümanları öldürüp mallarını, kızlarını, eşlerini, yağmalayan, bu ihanetlerine son veren padişah Abdülaziz’i 1876’da Çırağan sarayına hapsedip, bileklerini keserek öldürerek öç alan işbirlikçi Ermeni ve Süryani hainlerdir.

-1916’da, Tiflis’e giderek “Rus polis memuru” zannettiği Nikolay Nikolaviç adlı Rus generaline, doğu Anadolu’nun askeri, stratejik haritasını teslim eden, Bitlis’e kadar bölgenin Çarlık Rusya’sınca işgalini sağlayan, YİRMİ MİLYON Türk ve Müslüman’ın soykırımını yapan, Ruslardan “kahramanlık madalyası alan Bediüzzaman/Deliüzzaman Siad-i Kürdiler, Şeyh Sait’ler, Berzenciler, Barzanilerdir.

-Ardından “Ruslara esir düştüm yalanıyla” Rusya’ya götürülüp, “Halife emriyle geldiği yalanını” söyleyip, Rusya Müslümanlarını devrimci sosyalistlere karşı kışkırtan, bu yüzden Gürcü papaz Stalin döneminde ALTMIŞ MİLYON Türk Müslüman’ın soykırımına zemin hazırlayanlardır.
-1916’da Doğu Anadolu’dan Çarlık Rus ordularını çıkartan Mustafa Kemal Atatürk’e “İslam Kürdistan’ı” kurulmasını engelledi diye “ömrü boyunca düşmanlık eden”, “YİRMİ ALTI” Kürt, bir o kadar gerici dinci isyan, YİRMİ İKİ” suikast hazırlayan, İslikilip’li Atıf Hoca, Kubilay’ın boynunu kesip sırığa asan Menemen’li Süryani Rum derviş Mehmet gibi sinsi, Müslüman görünen iç düşmanlardır.

Müslümanlığı bozan, en büyük vatan hainlerinden
Deliüzzaman Said- Kürdi Kendisine "Bediüzzaman"
(Asrın mucizesi) dedirten bir deli.
-10 Kasım 1938’de Atatürk’e darbe yapan, 12 Mayıs 1939’da İngiltere-Türkiye ticaret anlaşmasını imzalayarak, devleti İngiliz sömürgesi, 1943 Adana Yenice garında tren vagonunda görüştüğü İngiltere başbakanı Winston Churchil’in, “Mustafa da öldü artık Kürdistan’ı kuruverin” dileğine “Kürtler, dağlı, vahşi, eşikya millettir. Kurdukları devleti yaşatacak idare ve bilgi birikimine sahip değillerdir. Seksen yıl daha Türklerin arasında yaşayarak medenileşmeleri gerekir” diyen, 1947’de NATO’ya müracaat ederek Amerikan sömürgesi yapan İsmet paşalardır.

İsmet paşa talimatlarıyla, NATO müracaatlarını ve Amerikan sömürgeliği işlerini yürüten, 1952’de daha NATO’ya kabul edilmeden hiç bağımız olmayan Kore’ye asker gönderip, askerimizi “koloni/sömürge ordusu” yapan Adnan Mendereslerdir.

-1943 Yenice görüşmesinde belirtilen “SEKSEN YILLIK SÜRENİN DOLDUĞU TARİH” olan 2023’ü , devletin yeni yapılanması diye tanıtan, aynı yıl,Atatürk Cumhuriyetinin 100. yılında Türk devletini tarihe gömmeyi hedefleyen Recep Tayyip Erdoğan ve işbirlikçi hükümeti ile, halkın gazını alan TBMM içi ve dışı muhalefet partilerinden oluşan vatan hainleridir.

Haritayı tıklayarak büyütebilirsiniz.

Artık TBMM içinde, ülkenin birliği ve bütünlüğü için bir şeyler yapabilecek bir oluşum olmadığı,hepsinin, devleti yıkmak, halkın dinini, diyanetini değiştirip, dönüştürmek olan ihanet hükümetine destek oldukları, yaptıkları muhalefetin halkın gazını almaktan ya da kendilerine verilen paylardan memnun olmayan “kripto azınlıkların” çıkar mücadelesi yapmalarından başka amaçları olmadığı açıktır.

Bu topraklarda yaşayan, “dindar ve kindar” olmayan, antiemperyalist yani batılı devletlerin sömürgeciliğine karşı olan, devletin birliğini, bağımsızlığını, birlikte yaşadığı diğer kavimler ile sorunları olmayan, dindar, demokrat, dinsiz, Müslim, gayrimüslüm herkesin birleşerek yeni bir “BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNE ORTAKLAŞA” girmeleri şart olmuştur.

Asırlardır, Ortadoğu toplumlarını kemiren “ebola, kanser, verem” gibi virüsü olmuş, dinci-kinci, Ermeni, Süryani, Yezidi, Yahudi işbirlikçilerin bu topraklarda ehlileştirilmeleri, iktidardan indirilmeleri şarttır.

Türk milletinin tek çaresi bu işbirlikçi hükümetten ve yandaşlarından kurtulmak, devleti devlet yapacak bir hükümet kurmaktır.

Daha fazla geç kalmak bir daha ayağa kalkamamak olacaktır!

TAKDİR MİLLETİNDİR

Bu da bir  takdir tercihidir.

Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc



19 Eylül 2014 Cuma

FAHİŞENİN VESİKA MACERASI

AKP İLE POLİSİN GÖZDEN DÜŞÜRÜLMESİ, VERGİSİZ KAZANÇ PEŞİNDEKİ FAHİŞELERİ DE HAREKETE GEÇİRDİ.

Neymiş efendim, fahişelik yapmak için vesika almaya gelen fahişeyi polis, cinsel ilişkiye zorluyormuş.

O vesikayı almadan çalışan on binlerce kadın ve erkek İstanbul'un her yerinde var.
Polisin anarşi, terör, siyasi amaçlı miting ve gösterilerden, adi suçlardan fırsat bulup ta kadın ve erkek fahişeleri vesikaya bağlama operasyonları yapmaya fırsat bulamadığı tek şehir İstanbul'dur.

Bu yüzden özelikle İstanbul fahişeleri polis yönünden en rahat meslek grubunu oluştururlar. Oysa, her gün onlarca insanlar ilişkiye giren ve toplum sağlığını frengi, AİDS gibi cinsel hastalıklardan cilt ve Hepatit tipi hastalıklarla tehdit eden fahişelerin denetimlerinin düzenli olarak yapılması şarttır.

Bu yüzden fuhuş ile iştigal edenlere vesika verilmesi, sağlık kontrollerinin zamanında yaptırılmasının denetlenebilmesi için şarttır.

Ayrıca o vesika sokak fahişesi olan kadını, sigortalı olarak eğlence yerlerinde çalışan, ekmek sahibi insan yapar.
Ha, onu vermek için polisler, fahişelerden bu şekilde yararlanıyorlarsa şikayet etsinler.
Ama şu gerçek ki bunlar da vesikayı alınca neler kazanacaklarını bilirler.

O işi de polise "parasız" yaptığı için bu şekilde anlatmışsa kendi karakterindendir.
Oysa o polislere her türlü teklifi götürmeyi, parayı teklif edenler de, kendilerini ikram edenler de, polisi o tür isteklere alıştıranlar da kendileridir.
Bizim insanımız "rüşvet yemeyen memuru" Hakkari'ye sürdürür, yiyeni de "rüşvet yedi diye ifşa eder. Bu da ahlaki değildir.
Rüşvet sorunun temelinde siyasi iktidarlar vardır. Bürokratları rüşvet karşılığı, hatta ihaleyle tayin ederler. Büyük şehirler büyük para, geri kalmış şehirler de doğru çalışanlarla, siyasileri de kazıklayan tiplerin sürgün yerleridir.

Aşağıdaki yazıda ahlak duvarları kalkmış bir fahişenin bir vesika alabilmek için polisin cinsel hizmet istemesinden şikayet edilmekte, toplum sağlığını tehdit eden mesleklerin başında gelen fahişelik vesikasının paralı olmasından da şikayet etmektedir.
Oysa vesika sadece fahişelere değil bütün ses, sinema sanatçılarına da verilir. Devlet gelirlerinden vergi alır, düzenli olarak sağlık muayenelerinin yapılmasını bu vesika ile takip ederler.

Ülkemize has bir uygulama değildir. "Vesikalı yarim" filmini hatırlarsınız. O vesikadan Orhan Gencebay da Ferdi Tayfur da, Ajda Pekkan da bulundurmak zorundadır.
Bunlara fahişe mi deniliyor?

Burada ciddi olarak polise sataşma vardır. Ülkemizde serhoşun lafı ile fahişenin ırzına kimse dikkat etmez.
Bu polisin değil, devlet bürokrasinin tümünde hakim olan bir anlayıştır.
Herkes bilir de diline dolamaz.
Böyle zamanlarda da devlete güvenin ortadan kaldırılmasında araç olarak kullanılır mı? Kullanılır.

Hanımefendi, fahişe olduğunu saklamıyor ama cinsel ilişkiye girdiği sayısız insanların, farklı kan grubundan spermlerin bedeni içinde oluşturduğu bulaşıcı hastalıkların, cilt hastalıklarının hatta ruhsal bozukluklarının tedavisini bu belge ile sağlayacaktır.
O belge, devlete vereceği vergiden çok kendisi için bir çok kapıyı açan bir belgedir.
Herkesin gönlünü yaparken rahatsız olmayan bu fahişe hanımın, hoş olmasa da polisin, işlemlerini kolaylaştırmak için ücretsiz ilişkiye zorladı diye bu açıklamayı yapması cahillik ve düşmanlık kokmaktadır.
Saygılar.

Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc

Paragöz Suçlu polis haberleri için tıkla;

TERÖR, İŞGAL İÇİN ÜRETİLMİŞ BİR GEREKÇEDİR.

ABD'li senatör John Mc Cain ve IŞİD önderi Ebubekir El Bağdadi
Ne kadar mutlular değil mi?
Adı ve işlevi ne olursa olsun, sömürgeci büyük devletlerden izinsiz tek bir ülkede silah patlamaz, tek bir terör örgütü kurulamaz.
Böyle bir gelişmeye o ülkenin başındaki işbirlikçi hainler koalisyonu zaten izin vermezler.

Terörün işgal bahanesi olması üç resimle çok iyi anlatılmıştır.
Eskiden, emperyalizme vergi ödemeyen, vergilerini geciktiren, kovmak için işbirliği eden feodal yapılanmalar ve onların kalıntıları vardı.

20. yüzyılda emperyalizm, bunların tümünü yok etti, her devletin başına hainlerini geçirdi. (1970'lerin ABD Dış işleri bakanı H.Kissinger).

Artık bu da yetmiyor. 

Hainlere de güveni kalmadığından, hainleri de, hainlerin hainleriyle değiştiriyor.

Son aşama hainlerin de tasfiyesi olacaktır. Tüm aracıları kaldırıp, terör bahanesiyle işgal ediyor ve hainlerin de yurtlarını yıkıyor.

Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc

Terör daime büyük devletlerin korumasıyla büyür ve onlara hizmet eder.

4 Eylül 2014 Perşembe

KEMAL KILIÇDAROĞLU CHP'Yİ TAŞIYAMIYOR

KILIÇDAROĞLU SEVİLMİYOR!

Bu yıl fırsat buldukça biraz gezdim.
Çanakkale Biga'ya gittim. Esnafla, konuşuyoruz.
Burasının belediyesi AKP'li mi?
Öyleydi ama Tayyip gözden düştü, teröristlerle bir oluyor CHP'ya verdik.
CHP sizce umut mu?
Kılıçdaroğlu Tuncelili tam terörist. Biz oy boşa gitmesin dedik.
Neden adam emekli bürokrat.
Ne olursa olsun adam değil. Seçim günü oy kullanamayan, yürüyen merdivende iniş çıkışı karıştıran, Tayyip gibi her gün açık veren bir adama karşı bile iktidara oynayamıyor. Yani iktidar istemiyor.
Terör örgütünün istekleri konusunda AKP ile uzlaşıyor, içinde bölücü çok sayıda adam var.

Akşam oluyor, arkadaşlar toplandık rakı muhabbeti.

Kılıçdaroğlu halkı iktidara taşıyacak adam değil.

Balıkesir'e geliyorum, Gönen'de zaten AKP çok seviliyor. Çünkü Çerkezi, Gürcüsü bol.
Sorduğumda ;
"Kılıçdaroğlu adam mı? Tayyip Erdoğan'ın da beğenmediğim yerleri var ama Kılıçdaroğlu asla yerini tutmaz. O Kızılbaş.

Bandırma'ya geliyorum;
Belediye CHP'li.
Beldelerde belediyeler kaldırıldığı için herkes AKP karşıtı. Bizden oy alamadığı için büyükşehir yasasını çıkarttılar diyenler bile var.
Ama Kılıçdaroğlu ümit değil. S...tir et, adam değil. AKP'ye kızıp oy verdik ama Kılıçdaroğlu bizi satıyor. AKP'nin ortağı. (MHP için daha ağır ifadeler var. Bahçeliye top diyorlar)

CHP oy aldığı yerlerde AKP'ye rağmen oy alıyor insanlar AKP'nin belediyelere yapacağı yardımı, yatırımları keseceğini, şehirlerinin gelişmelerinin engelleneceğini bilerek CHP'ye oy verip riske giriyorlar ama CHP onları sahiplenemiyor.

Kılıçdaroğlu CHP'ye verilen oyları kendisine bağlamasın diyorlar.

Bin tane oyum olsun öyle sünepeye oy vermem! diyen dolu.

Bunlar yeni değil. Ne  zaman bir yerde AKP eleştirisi yapsam anında aldığım tepki bu oluyor;
Kemal Kılıçdaroğlu'na mı oy vereyim? Tayyip en azından adam, sesi bile yetiyor.
Ne o Kılıçdarmıdır nedir Tuncel Ermeni'si, Kızılbaş onlar ben dünya yıkılsa ona oy vermem!

Bunlar yeni değil. Yıllardır nereye gitsem duyduğum sözler.

Karasu ilçesi MHP'yi belediyeye getirmişti. Tayyip erdoğan yardımları kesince aynı başkanı zorlayıp AKP'ye geçirdiler. Şimdi rahatlar. Ama ne Tayyip'ten umutları var ne de Kılıçdaroğlundan.
Kılıçdaroğlu'ndan.

Bu şikayetlere ulusalcı, Atatürkçü, solcu kesimin Ekmeleddin seçimi yüzünden kendilerini satışa getirdikleri için ettikleri küfürleri, ihanet, satış suçlamalarını koymadım.

Bunlar AKP'nin makarnacıları da değil, düşünen ama çözüm göremeyen halk kesimi.
CHP, MHP onların bu isteklerine çözüm olamıyorsa kim olacak?

Adapazarına gittim. Orada AKP tartışmasız üstün ama buna rağmen, Tayyip'ten hoşlanmadıkları halde Kılıçdaroğlu'na güvenemedikleri için verdiklerini söyleyen çok.

Kurultay sonrası muhalefet edeni partiden atacağını, masaya yumruğunu vuracağını söyledi.

O da Tayyipleşti.
O da kendisine karşı olunmasından hoşnut değil.
AKP ile terör örgütüne destek olma, isteklerine memur olma arzusunda yarışa girmiş halde.
Al AKP'yi vur CHP'ye aynı ses çıkıyor.

Sağda bir diktatör derken solda da daha beteri çıktı.
sağım, solum diktatör sobe.

Sobelendik.

Ama millet de onları sobeleyecek elbet.

Sonuç;

Kılıçdaroğlu CHP'yi taşıyacak adam değil.

Muharrem İnce bence denenmelidir.


Alaeddin Yavuz

keykubat /
adilyargic/
adilyargicc

30 Ağustos 2014 Cumartesi

ORDU HALA VARSA, ŞARTLAR 30 EKİM 1918 SONRASI ŞARTLARIDIR!






PKK LILARI KONTROL EDEN ASKERLER MAHKUM EDİLMİŞLER?

İyi ki rüşvet almakla, görevi suistimal edip kazanç temin etmekle suçlanmamışlar.
İçlerinde vatan hizmeti yapan halk çocukları olmasaydı o da yapılırdı.
İşte profesyonel ordunun sakıncaları.

Ama bu da mecburi askerlik hizmeti için giden evlatları pırasa gibi kırdırmak demek değildir.

Necdet Özel paşa ile AKP iktidarına teslim olan genelkurmay zevatı, kendi makam koltuklarına bile sahip çıkacak halde değillerdir.
Hizmetli memur gönderip, "Orduyu kapattık" deseler, çantasını toplayıp otobüsle eve gideceklerinden eminim.

Ordumuz zaten NATO ordusuydu ama hiç olmazsa biraz milli taklitleri yapıyordu. Şimdi tamamen teslim oldu.
Bu hale rağmen ordu içinde hala vatansever olduğuna inanan askeri birlikler varsa,artık 30 Ekim 1918 sonrası Atatürk talimatına geçmek zorundadırlar.

Ya da darbe yapıp bu iktidardan kendileri de milleti de kurtarmalıdırlar.

Bunların artık sandıkla gitme olanakları da kalmadı. Dün haberlerde dikkat ettim, tam 7. milyon insana doğrudan yardım veriyorlar. Yedi milyon kişi bir kişi etkilese 14 milyon ot yapar.

Bir de ihale, iş, v.s. sağladıklarını eklediğimizde aldıkları oy beklenenin altında kalıyor. Devlet tasfiye olmuş, yıkılmış gitmiş, başımızdakiler işbirlikçilermiş, devleti satmışlarmış...

Oy verenlerin hiç birisinin bunlarla derdi yoktur. Ne zaman ekmekleri kesilir o zaman bakınırlar. Ayılmalar mezara kadar gider de gen aymazlar.

Yıllardır, "akan kan dursun, analar ağlamasın", "artık kan akmayacak", "Kürt sorunu barışçıl biçimde çözülecek" sloganlarıyla, halktan gizli, sömürgeci devletlerin hakemliğinde İsveç'te, şurada, burada terör örgütü ile yürütülen açılımların son aşaması olan "Çözüm Süreci", IŞİD adlı terör örgütünün Suriye ve Irak sınırlarımızı ele geçirmesiyle, bölgenin siyasi coğrafya haritasını, siyasi, ekonomik yapısının şartlarını değiştirmiştir.
Bu şartları öne sürerek terör örgütünün daha dün yaptığı "Bu şartlarda silah bırakamayız" açıklamasına, HER GÜN ASKER, POLİS, KORUCU VE TERÖRÜ ÖRGÜTÜNE KARŞI OLAN SİVİL HALK VE SİVİL MEMURLARIN DA KEKLİK GİBİ AVLANDIĞI BİR SÜRECE ÜLKEMİZİ SÜRÜKLEMESİNE. rağmen bu sürecin devam edeceği, yeni kurulan hükumetin programında açıklanmıştır.

Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de yalnız AKP desteğiyle Cumhurbaşkanlığına çıkartılmış, dün yemin ederken en çok alkışlayanın PKK'lı Selahattin Demirtaş'ın olduğu dikkat çekmiştir.
Terör örgütü ile açıkça pazarlık yürüten, Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'si hangi hakla çözüm sürecini sürdürme kararlılığı gösterdiğini millete açıklamalıdır.

Ama onun böyle bir derdi olmadığı da ortadadır. Devlet resmen, göz göre göre tasfiye edilip, bir yandan yağmalanırken, devleti korumakla görevli olanlar üstlerine ölü toprağı serpilmişçesine sınırsız, sorumsuz koltuklarını kollama dertlerine düşmüş haldedirler.

Bu böyle değil ise, takdir devleti korumakla görevli olan kamu kurum, kuruluşları ve bürokratlarının dır.

30 Ekim 1918'de teslim olan Osmanlı Sevr Anlaşmasını imzaladı, devlet teslim oldu, ordusunu dağıttı, ve Atatürk Kurtuluş savaşını başlatma kararı aldı.

Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc

Haberin linki; https://www.facebook.com/haberaycom/photos/a.323611434331071.95340.290188687673346/967828736576001/?type=1&theater

Yazımdan bir gün sonra genelkurmaydan kesin tavır açıklaması yapıldı. Çok şaşırdığımı belirteyim. Çünkü ordudan hiç ümidim kalmamıştı.
http://odatv.com/n.php?n=kirmizi-cizgilerimiz-asilirsa-geregini-yapariz...-3008141200

28 Ağustos 2014 Perşembe

HANİ KAN AKMAYACAKTI?


Daha dün Diyarbakırda evine giden bir polis memuru, kurulan pusu sonucu çembere alınarak kurşunlanarak katledildi. Bu gün gene aynı ilde Asayiş Şubesinde görevli Süleyman Biçer önceden planlı olduğu bir düzmece trafik kazasında oğluyla birlikte can verdi.

Ne İçişlerinden ne de Emniyet Genel Md.lüğünden çıt yok.


Neden?

Çözüm süreci zarar görmesin.R.T.E'nin kesin talimatı tüm asker ve sivil bürokratlara iletilmiştir. Bu talimata göre memurlardan her ki,m bir Kürd'e zarar vere, tez elden defteri dürüle"

Ne yapsın bürokrasi.

Oturup memurlarının can verişini seyrediyor. Veya, Kürt kardeşlerine bilgiler vererek işlerini kolaylaştırarak kendi cancağızını sağlama alıyor ya da kendisi de Kürtçülük yaptığından bu işleri gönüllü olarak kendisi programlıyor.

Bu bölgede asırlardır devlet adamları genelde bu üç sıfatla tanımlanabildiklerinden bıu gün de değişen şey yoktur.


Demokrasinin kendi siyasi arzularını gerçekleştirmek için amaç değil "araç" olduğunu ve tramvaya benzettiğini ifade etmiş AKP ve R.T.E'sinin siyasi hırsları için gerektiğinde PKK'nın bile yapmadığı yapılmış, Suriye'den IŞİD miltanı sokularak Çankırı'da bir polis, bir jandarma ve bir sivil vatandaşın öldürtülmesi sağlanmış, kısa sürede yakalanarak AKP ve R.T.E kahraman ilan edilmişti.

Çankırı'da katliam yapan R.T.E ve AKP'nin beslediği  IŞİD militanı

Öte yandan, PKK'y verilecek tavizlerin en önemlilerini CB seçimleri sonrasına vaat eden R.T.E ise PKK'nın sabrını taşırmıştır ve bu nedenle malum cinayetleri işleyerek çözüm sürecini baltalamışsa da AKP ve R.T.E bunu görmezden gelmeyi sürdürmüştür.

Recep Tayyip Erdoğan'ın C.B koltuğuna geçme ve başkanlık aşkı yüzünden PKK ile yapılmasına söz verilen işlerin aksamasını bahane eden PKK, yaz boyunca asker, polis, korucu, PKK karşıtı kim varsa temizledi. Her gün ya doğrudan bir saldırı, yolda kurulan pusu veya trafik kazası olarak bildirilen sıkıştırma ve taciz ile cana kast fiilleri sonucu vatan evlatlarını yitirmekteyiz.

Vatanseverlikle çok övünen, Kürtlerde oy almakla övünen, çözüm süreci ile "akan kanı dindirdiğini" iddia eden AKP, R.T.E'nin Bilal oğlanı ve bakan çocuklarının, bakanlarının rüşvet yolsuzluklarını örtmek için başlattıkları "basın yasağını" çözüm süreci bahanesiyle önce Musul elçilik görevlilerinin IŞİD'e teslim edilmesi ve son terör olaylarında kaybedilen güvenlik görevlilerimiz ve vatandaşlarımız konusunda da uygulamaktadır.

Ayrıca, batılı kaynaklarda C.I.A tarafından kurulduğu, Resmen Türkiye (AKP), Katar, Suudi Arabistan kaynaklarıyla askeri eğitimden gıdai levazım, silah ve mühhimat, askeri araç ihtiyaçlarına kadar beslenen, ABD, İngiltere başta olmak üzere bütün AB ülkelerinde kurulan sözde "İslam evlerinde" örgütlenip, havai kara, deniz yoluyla ülkemize gönderilip, İstanbul IŞİD şubesinde ihtiyaç ölçüsünde planlı olarak Suriye-Irak cephesine sevk edilen "Hristiyan,Yahudi, Vehhabi dinlerinden olan gönüllü veya paralı profesyonel askerlerden oluşan bu militanların bölgeyi hızla ele geçirmeleri bahanesiyle ABD ve AB ülkeleri hiç bağlantıları yokmuşçasına bu örgütü "terörist" ilan ediverdiler ve ardından AKP Türkiye'sini, Katar ve Suudi Arabistan'ı hedef haline getirdiler.

El Kaide örgütünden doğma bu IŞİD örgütünün atası El Kaide çakma 9/11 Eylül 2001 İkiz Kule operasyonunu üstlendiği için açılan Haçlı Seferi ile Irak, Afganistan ve Afrika Müslüman ülkeleri tek tek işgal edilmişti.

El Kaide'nin AB-D destekli son AKP-Katar-Suudi Arap uyarlamasının da yarattıkları tepki ve sebep oldukları "müdahale kararı" gereğince bu üç ülkenin işgal edilmeleri de an meselesidir.

Kimse olmaz olmaz demesin.

AKP bizi olmaz denilen ne varsa olabileceğini göstermeye 13 yıl boyunca alıştırdı.
Bu neden olmasın? Ki bu zaten bölünecek ülkeler listesinin başında olan ülkemiz B.O.P projesinin hedeflerinden birisidir.

AKP'nin her türlü ihanetini, başarısızlığını onlarca cana ve dünya kadar mala mal olsa da yazmak yasak ama R.T.E ve partisini hak etmediği halde şişirip göklere çıkartmak serbest.

Irak'ta Alevi, Şii Türkmenlere IŞİD soykırımını yazmak, onlardan ülkemize sığınanları ülkemize sokmak yasak iken, Müslüman bile olmayan şeytana tapınan, Muhammed'i peygamber, Kur'an'ı kitap saymayan, hatta Müslümın girdiği helada taharetlenmeyi bile günah sayan Yezidi Kürtleri ülkeye doldurup, her şeylerini karşılamak, baş tacı etmek serbest ve milli vazife?
Hani bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti'ydi?


Demek ki değilmiş. Yoksa 800 yıldır Türklere ve Müslümanlara kurşun sıkan, PKK'nın en hevesli militanları olan, Kürt milliyetçiliğinin dini olan Yezidi Kürtler, Müslüman Türkmenlere tercih edilmezdi.

Işid, Yezidilere yaptığı bu operasyonla, ülkemizdeki ayrılıkçı Kürt PKK askerlerinin sayılarını katlamaktan başka iş yapmamış oldu.
HER GÜN ASKER, POLİS, KORUCU VE TERÖRÜ ÖRGÜTÜNE KARŞI OLAN SİVİL HALK VE SİVİL DİĞER MEMURLARIN DA KEKLİK GİBİ AVLANDIĞI BİR SÜRECE ÜLKEMİZİ SÜRÜKLEMİŞTİR.Yakında PKK'dan daha kanlı canlı eylemler bekleyebiliriz artık.

Çözüm süreci çoktan çözüldü.

Pkk en yüksek perdeden silah bırakmayacağını, hele Işid tehdidi varken bunun olanaksız olduğunu resmen ilan etmişken hangi çözüm sürecinden bahsedilebilir?
Bu saatten sonra PKK'ya verilecek tavizlerin karşılığı olmayacaktır, bu güne kadar olmadığı gibi.

AKP kendi çıkarları için halkını ve bölge devletlerinin halklarını bile kandıran, kırdıran, ırzlarına geçilmesine neden olan, bu halkların topraklarından özgürlüklerine, ırzlarından geleceklerine her şeylerini satmış işbirlikçi hainler partisidir.
Her sözü yalan, her icraatı ihanettir.

Her dediğinin, her vaadinin tersi doğrudur.

Biraz önce Cumhurbaşkanı yeminini etti inanın yemindeki metnin tersini 13 yıl boyunca yaptı bundan sonra da öyle olacağından kimsenin şüphesi olmasın.


Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc

6 Ağustos 2014 Çarşamba

BU GÜN KATLEDİLEN KÜRTLERİN HALİ DİĞER AZINLIKLARA DERS OLMALIDIR.


6 Ağustos 2014, 16:04
800 yıldır Süryaniler ile birlikte Yezidi Kürtler Haçlıların yanında yer aldılar. Çoğunluğu Şafi mezhebine geçtiler ve Nakşibendi tarikatında kaldılar. 19.yy.da Kürt Nakşiliğini kurdular, Nurculukla bunu birleştirdiler. İçinden Kürt İslam ideolojisini çıkartıp Yunanlılarla soy kardeşi oldular. Türk ve Müslümanlara kurşun sıktılar.
Atatürk sonrası, devletin emperyalizme teslimiyetini gerçekleştirdiler, Türk ve diğer milletleri de Nurculuk içinde eritmeye kalktılar. 1980 sonrası NATO projesi gereği kurulan PKK terör örgütüyle 35 yıl boyunca kan döktüler.
Irak'ın ve Suriye'nin haçlılarca işgalinde hem ülkemizi hem de terör örgütünü destekçi yaptılar. Yalnız Irak'ta sekiz milyon savaş mağduru yaratıldıysa Kürtler baş sorumlusuydular. 
IŞİD'in Suriye'deki Kürt katliamı.IŞİD'in Suriye'deki Kürt katliamı.
Sonuna oynamaları gereken roller tükendi ve yeni rollerin oyuncuları piyasaya sürülmeye başlandı.
Vehhabi-Yahudi Işid belası geldi çattı. Son üç gün içinde 500 Yezidiyi öldürdüler 1000 kadar bakire kız ve kadını alıp köle olarak kaçırdılar. Yeni ilan edilmiş Kukla Kürdistan Irak''ın hava desteği ile kurtulabildi.
Irak meclisinde Yezidi bayan bir milletvekili Irakta Türkmenler dahil bütün Işid mağduru olan halkların katledilişini sayıp, ağlayarak Yezidilere yardım edilmesi için yalvarırken baygınlık geçirdi.
Ama Irak Arapları Amerika ve öteki NATO haçlılarınca soykırıma, işkencelere uğratılırken Yezidilerden bu çıkışı göremedik.
2007 yılında terör örgütüne yaptığım çağrıyı karşılıksız bırakmadılar, Güvercinler hareketini kurdular, kan dökmeyi azalttılar ama emperyalizmin kuklalığından da geri kalmadılar. Az da olsa kan dökmeye devam ettiler.
Deliüzzaman'ın Nurculuğu içinden çıkmış, Süryani kökenli Yahudi başbakan R.T.E'nin kendi milletini de kırdıran ihanet siyasetlerine ne kadar izin vereceksiniz?Deliüzzaman'ın Nurculuğu içinden çıkmış, Süryani kökenli Yahudi başbakan R.T.E'nin kendi milletini de kırdıran ihanet siyasetlerine ne kadar izin vereceksiniz?
Şimdi ise yeni çıkan IŞİD kuklası topunun canına ot tıkarcasına Vehhabi olmayan bütün milletlere toplu soykırım uygulamaya geçti. Bundan en ağır yarayı da şeytana ibadet eden Yezidiler, Sabiler, Süryaniler, Ermeniler, Şii, Alevi Müslümanlar almaktadırlar. Sünni Müslümanları da kendilerinden olmadıkları için hedef gruba sokmuş görünmektedirler.

Bu gün terör örgütünün yayın organı bütün Kürtlere birleşme çağrısı yapmakta, Iraklı YEZİDİ KÜRTLER BAŞTA OLMAK ÜZERE  toplayabildiklerini kamyonlarla cephelere taşıdıklarını ekranlarına yansıttılar.
Bu gün Işid, yarın başka bir bela.
Her işbirlikçinin bir son kullanma tarihi vardır, Kürtlerin de şimdiden bu tarihleri dolmuş görünmektedir. Atılan Kürt çığlıkları bunun delilidir.
Sen 800 yıl Haçlılara hizmet et sonra gel haçlıların beslediği bir örgüt toptan canınıza ot tıkamak üzere üstünüze saldırtılsın.

Ermeniler için dün yaptığım çağrı, Kürtlere sekiz yıl önce yaptığım çağrının "haklılığına", bu gün o zaman yaptığım tespitlerin gerçekleşmesine bakarak değer versinler.

Ben, halktan birisi olarak herkesi uyardım. Yaptığım çağrı, bölge milletlerinin ortaklaşa topraklarını, kültürlerini korumak için güçlerini birleştirme çağrısıdır.
Herkes kendi açısından hesabını yapsın, bu gün Kürtlerin, Süryanilerin düştükleri durumlara düştüklerinde yalnız kalmasın, hatta o durumlara da hiç düşmesin.
Bütün ezilen milletler yaşadıkları coğrafyaları birleşerek koruyabilirler. Aksi halde emperyalizmin amip gibi bölünmeye razı ettiği şartlarda, her milletin tarihe gömüleceği açıktır ve bu gün ispatlanmıştır.

Takdir sizindir.

Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc

Nurculuk ile Kürtleri Müslüman coğrafyasından koparmaya çalışmış İngiliz ajanı Deliüzzaman. Müslüman görünümlü, kendisini İsa veya Allah yerine koyan bir putperestti. Yezidilik dini akidelerine uygun olan bu tanrı kavramı, İslam dışında tüm dinlerde de olduğundan, bölgenin Kürt ve gayrimüslümleri, Nurculuk'ta birleştiler. Oysa, Sabi, Yezidi dininde "NUR ŞEYTANIN ADIDIR VE IŞIĞI AY IŞIĞI VEYA KARANLIKTIR.