Neymiş efendim, fahişelik yapmak için vesika almaya gelen fahişeyi polis, cinsel ilişkiye zorluyormuş.
O vesikayı almadan çalışan on binlerce kadın ve erkek İstanbul'un her yerinde var.
Polisin anarşi, terör, siyasi amaçlı miting ve gösterilerden, adi suçlardan fırsat bulup ta kadın ve erkek fahişeleri vesikaya bağlama operasyonları yapmaya fırsat bulamadığı tek şehir İstanbul'dur.
Bu yüzden özelikle İstanbul fahişeleri polis yönünden en rahat meslek grubunu oluştururlar. Oysa, her gün onlarca insanlar ilişkiye giren ve toplum sağlığını frengi, AİDS gibi cinsel hastalıklardan cilt ve Hepatit tipi hastalıklarla tehdit eden fahişelerin denetimlerinin düzenli olarak yapılması şarttır.
Bu yüzden fuhuş ile iştigal edenlere vesika verilmesi, sağlık kontrollerinin zamanında yaptırılmasının denetlenebilmesi için şarttır.
Ayrıca o vesika sokak fahişesi olan kadını, sigortalı olarak eğlence yerlerinde çalışan, ekmek sahibi insan yapar.
Ha, onu vermek için polisler, fahişelerden bu şekilde yararlanıyorlarsa şikayet etsinler.
Ama şu gerçek ki bunlar da vesikayı alınca neler kazanacaklarını bilirler.
O işi de polise "parasız" yaptığı için bu şekilde anlatmışsa kendi karakterindendir.
Oysa o polislere her türlü teklifi götürmeyi, parayı teklif edenler de, kendilerini ikram edenler de, polisi o tür isteklere alıştıranlar da kendileridir.
Bizim insanımız "rüşvet yemeyen memuru" Hakkari'ye sürdürür, yiyeni de "rüşvet yedi diye ifşa eder. Bu da ahlaki değildir.
Rüşvet sorunun temelinde siyasi iktidarlar vardır. Bürokratları rüşvet karşılığı, hatta ihaleyle tayin ederler. Büyük şehirler büyük para, geri kalmış şehirler de doğru çalışanlarla, siyasileri de kazıklayan tiplerin sürgün yerleridir.
Aşağıdaki yazıda ahlak duvarları kalkmış bir fahişenin bir vesika alabilmek için polisin cinsel hizmet istemesinden şikayet edilmekte, toplum sağlığını tehdit eden mesleklerin başında gelen fahişelik vesikasının paralı olmasından da şikayet etmektedir.
Oysa vesika sadece fahişelere değil bütün ses, sinema sanatçılarına da verilir. Devlet gelirlerinden vergi alır, düzenli olarak sağlık muayenelerinin yapılmasını bu vesika ile takip ederler.
Ülkemize has bir uygulama değildir. "Vesikalı yarim" filmini hatırlarsınız. O vesikadan Orhan Gencebay da Ferdi Tayfur da, Ajda Pekkan da bulundurmak zorundadır.
Bunlara fahişe mi deniliyor?
Burada ciddi olarak polise sataşma vardır. Ülkemizde serhoşun lafı ile fahişenin ırzına kimse dikkat etmez.
Bu polisin değil, devlet bürokrasinin tümünde hakim olan bir anlayıştır.
Herkes bilir de diline dolamaz.
Böyle zamanlarda da devlete güvenin ortadan kaldırılmasında araç olarak kullanılır mı? Kullanılır.
Hanımefendi, fahişe olduğunu saklamıyor ama cinsel ilişkiye girdiği sayısız insanların, farklı kan grubundan spermlerin bedeni içinde oluşturduğu bulaşıcı hastalıkların, cilt hastalıklarının hatta ruhsal bozukluklarının tedavisini bu belge ile sağlayacaktır.
O belge, devlete vereceği vergiden çok kendisi için bir çok kapıyı açan bir belgedir.
Herkesin gönlünü yaparken rahatsız olmayan bu fahişe hanımın, hoş olmasa da polisin, işlemlerini kolaylaştırmak için ücretsiz ilişkiye zorladı diye bu açıklamayı yapması cahillik ve düşmanlık kokmaktadır.
Saygılar.
Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc