Geçmiş yazılarımda yazdım.
Taliban terör örgütü kullanılarak
1979’larda SSCB Afganistan’dan çıkartıldı. Ama, Afganistana giren haçlı
orduları ülkeden çıkmadı. Taliban tatsızlık vermeye başladı, “işiniz bitti gidin”
gibisinden.
Hemen El Kaideyi yerleştirdiler. Bu örgütü büyüterek, 11 Eylül 2001
New York İkiz Kule tezgahını bu örgüte yamayıp, Haçlı seferi başlattılar, 2001'de Afganistan yeniden işgal edildi.
2003’te Irak işgali ile başlayan Müslüman dünyasının yeniden işgali, 2011 yılına kadar,
Somali’den Mısır'a oradan Cezayir'e, Fas'tan Nijer'e kadar uzandı.
|
El Kaide bile "Işid ile bağlantımız yoktur" demek zorunda kaldı. |
2011 Libya işgalinin ardından haçlı lejyoner ordusu olan El
Kaide ve ondan türetilen Afrika ülkelerinde faaliyet gösteren örgüt elemanları
Süryanilerin idaresinde bulunan Lübnan üzerinden Suriye’ye girdiler.
Suriye’de “Nasturi (Nasıralılar-Irak
Şubba Sabilerinin dininden Sabi Hıristiyan) idare var diye, Esad
rejimine cihat başlattılar. Oysa onlar da
Osmanlı çökünceye kadar sizin gibi batıyla işbirliği yapan hainler oldukları
için orada iktidar edilmişlerdi. Ama , artık değiştirilme zamanları geldiğinden
değiştirilmeleri gerekiyordu. Onlar da Ruslarla işbirliği kurdular, iş karıştı.
Şu an en vatansever onlar oldular.
Oysa, ne Taliban ne de El Kaide dört mezhepten birine
inanan Müslüman örgütler değildi. İkisi de 1740’larda İngiliz Ajanı
Hemper’in Necd’li Mehmet Abdülvahhap’ı kullanarak yaydıkları, “kendilerini
Rum/Grek” sayan Necd çölü Araplarına benimsettikleri Hermetik Vehhabi diniydi.
Osmanlı yıkılıncaya kadar hiç bir Osmanlı şeyhülislamı Vehhabiliği İslam
saymadılar, “Vehhabi dini” dediler.
Suriye’ye giren örgütlerin ise Vehhabilerin de sevmediği, Selefiler
olarak bilinen, Süryani, Yezidi, Kıpti, Sabiliğe dönmüş, Müslüman gibi ibadet
eden Yahudilerin harmanı bir inanca sahiptiler. Her neyse, bu dinlerden İslam’a
geçenlerin asırlar önce kurdukları bozuk tarikatların “Sünni” maskesi giymiş
halinin 19.yy. İngiliz Mason İslami dinlerinden olan Efganilik, Nurculuk,
Bahailik gibi sapkınlıların da barındırıldığı, “batı emperyalizmini dinin
koruyucusu” gören, milli değerlerini yitirmiş bir inanca sahip oldukları
açıktır.
Bunların hiç birisi de Yezidi, Zerdüşt ve öteki şeytan
ibadeti içeren dinleri de sevmezler. Gregoryen, Protestan, Yezidi, Zerdüşt
Kürt, Ermeni, Süryanilerden oluşan, resmi dinini geçtiğimiz yıl “Kürt
Yezidiliği” olarak ilan eden, geçen yaz da Diyarbakır toplantısında,
demokratik, katılımcı Sünni İslam’a girmiş Gregoryen Ermeni İslam’ı olan Işıkçı
Gülen İslam’ında karar kılan PKK, bozuk Yahudi tarikatında olan putperest
Barzani Kürtleri IŞİD ve onu destekleyen Vehhabi Suudilerce sevilmezler.
Kürtlerin, işbirlikçilikleri Türkiye’de devlet idaresini
Sünni İslam maskeli Nurculuk, Gülencilik tarikatlarıyla ele geçirmiş Süryani ve
Ermenilerle paylaştıklarının ortaya çıkmasıyla, Arapları endişeye düşürmüştür.
|
İran Nur Mason Locası sembolü |
Nasturi Esad’ın da verdiği destek ile IŞİD, hedefi Alevi
Arap, Türkmen, Kürt ve Yezidi Kürtleri, ile Süryaniler, Sabiler olarak
belirlemiştir.
Kürtlerin devlet ilan etme havasına kendilerini fazla
kaptırması sonucu, AKP hükümetini de durmadan tehdit etmeleri, AKP’yi IŞİD
üzerinden oynamaya zorlamıştır.
AKP, bunu gönüllü olarak değil, hem içeriden hem de
işbirlikçisi Arap ülkelerinden gelen baskılar yanındaki IŞİD’i bölgede daha
büyük rollerde kullanmak isteyen Küresel sermayenin de el altından her türlü
destek ve emirleri doğrultusunda yapmıştır.
Haçlı ülkelerinin, 2011 yılında Suriye işgaline başladığı
sırada, Rusya’nın “ikinci kutup” olarak ortaya çıkmasıyla değişen dünya siyasi
dengesi yüzünden Suriye işgalini bırakarak, Esad rejimini yandaş bölge ülkeleri
üzerinden destekledikleri terör örgütü ile devirme çalışmalarının sonuçsuz
kalması da PKK ve diğer Kürt kukla devletçiklerinin gözden düşmesine sebep
olmuştur.
Böyle olunca da IŞİD’e gün doğmuş, Kürtlerin canına okumaya
başlamıştır.
Pkk yandaşları sıkışınca, solculuğa,İslam'a sığınıp her
kesimden yardım istemektedirler.
Oysa, Kürtler 800 yıldır kaderlerini Süryaniler, Sabiler,
Yahudiler, Süryani ve Gregoryen Ermeniler, Zerdüşt, Musevi Kürtler ile
birleştirdiler.
Az çok, yanımızda olan Nakşibendi ve Şafi Kürtlerini de son
yüzyılda Nurculukla devşirdiler.
1200’lerden beri, Kürt-Ermeni-Süryani+
Gürcistan+Vatikan+Bizans ve Rusya ile birlik oldular. Özellikle, Osmanlının
çöküş dönemi olan 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile Ruslara verilen,
“gayrimüslümlerin hamiliği” hakkından “Biz Müslüman değiliz” diyerek
yararlanmışlar, 1863 yılında Abdülaziz’in Fransa'nın desteği ile isyanları
bastırmasına kadar “90” yıl Osmanlıyı Eskişehir’den doğuya sokmamışlardır.
|
Bu gün kışkırtmaların sebebi Kafkas ve Irak petrollerini güvenliğidir. Geçmişte ise, Türklerin Anadolu'dan atılmasıydı. |
Bunu yaparken de ne zaman devletin bir askeri birliği
bunların canına okusa, hamileri olan devletlerin başlarında duran elçilerinin,
Osmanlıyı işgal tahditleri ile kendilerini kurtarmışlar, devletin hükümetini
ele geçirmişler, kendilerine zarar veren devlet adamlarını İngiliz sicimiyle
astırmışlar, dini kendi şeytan ibadeti dinlerine göre yoran “çarşaf-peçe;
sarık-cübbeyi” esas alan sahte İslam’ı topluma enjekte etmişlerdir.
Oysa bu
giysilerin kutsallığı Kur’anda değil, Sabi Hıristiyanlarının "Cin Ze Di Rabba(Öğretmen ZE CİN'İ)”
adlı kitaplarında emredilmektedir. Müslüman Arapların da bu kıyafeti terk
etmemelerini kullanarak bu kıyafeti İslam diye topluma enjekte etmişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bunların başlarını
ezdiyse de onu da zehirleyerek öldürdükleri 11 Kasım 1938 tarihinden sonra, önce
Sabetayist Ermeniler (Müslüman’ız diyen), Alevi Türk, Arnavut ,Kürtlerden
oluşan İsmet paşa hükümetleri döneminde de bu çarşaf-peçe tayfası yer
bulamamıştır.
Menderes döneminde devleti işgal etmeyi başardılarsa da 27
Mayıs 1960 darbesi ile kısmen dışlandılar.
Bu işbirliğinin
yeniden ulu orta yapılması Turgut Özal döneminde başladı.
Bütün bu ihanetler, keşifler çağından muzaffer çıkan batının
baskıları, azınlıkları kışkırtan Haçlı tutumları sayesinde olabildi.
Son 30 yıldır PKK terörü, devleti “sekiz eyalete” bölmeyi ABD ile imzaladığı anlama ile kararlaştıran Kenan Evren cuntası zamanından beri devlet eliyle üretildi, batı tarafından korundu, teşvik edildi.
Her şey Sosyalist SSCB bloğunun olduğu "çift
kutuplu" dünyaya değil, SSCB'nin tasfiye edilmiş, "Tek Kutuplu"
Amerikan İmparatorluğu şartlarına göre hesaplandı.
Yıllardır,bütün aklı selim herkes, "PKK ve ona içeriden
destek verenleri uyardı, sağduyuya çağırdı.
Tamam, PKK isteseydi daha fazla kan akıtabilirdi, yapmadı.
Yapsaydı, bu günlere gelmeden çıkacak tepkiler, PKK’nın kökten kurutulmasına da
sebebiyet verebilirdi. Bu milletin ekmeğini asırlardır yiyip, onun ekmeğiyle,
vergisiyle Kürt ordusu kuracaksın sonra da en büyük düşmanlığı yapacaksın? İç
savaşa neden olabilecek bu işin tercih edilmemesi ayrılıkçı ihanet şebekesinin
hesabına gelmediği için yapılmamıştır. Zira batıda yaşayan Kürtler PKK
siyasetlerine hoş bakmamaktadır.
Biz de zamanında onları kıymamışız, soylarını kırmamışız,
aksine aramıza geldiklerinde iş, yer, kız alıp vermişiz, onlara yaşama,
zenginlik, bizler gibi sosyal hakları vermişizdir.
Afganistan dağlarından çoğunu Yavuz Selim’in emirleriyle
getirmişizdir.
Şimdi, Haçlı sermaye Rusya’ya rağmen bölgeyi işgal etme
mazereti yaratmak için IŞİD'i kurdu., Kürtlerin üstüne saldırttı. IŞİD işe
başlar başlamaz, işgal arzusuyla yanıp tutuşan ABD havadan anında yardımlarına da yetişti. O, “bölgeye
girmek için” aradığı mazereti buldu.
Tuhaf olan, IŞİD'in inatla Kürt terör örgütüne saldırıları
arttırmasıysa da yukarıda bunu açıkladık.
IŞİD-PKK +ABD kayıkçı kavgasında, aynı merkezden C.İ.A'dan ve
A.B'den beslenen iki terör örgütü, danışıklı dövüşmektedir.
Ama oynanan tiyatronun rolleri gerçektir. Yani ölümler
televizyondan olayları seyreden batılılar için heyecan verici olsun diye (!)
gerçekleştirilmektedir. Ölüm olmadıkça emperyalizm hangi gerekçeyle müdahale
edebilecek hakka sahip olacak ki?
İnsan hakları, müttefik güçleri korumak v,s. bahaneleri
ancak ölümleri delil göstererek “müdahale hakkı olduğunu iddia edecektir.
Bu kadarcık bir tiyatro sahnesine bile dayanamayan Kürtçü
işbirlikçi terör örgütleri, bölgede 30 yıllık tecrübelerine rağmen, 30 yıldır
DÜŞMAN" ilan ettikleri Türk ordusundan yardım istemeleri gülünçtür.
|
IŞİD İmamı Ebubekir El Bağdadi ve ABD senatörü John Mc Cain |
"Biz düşersek, siz de düşersiniz" tehdidi de çok
yakışıklıdır(!).
AKP hükümetinin de amacı zaten budur. Böylece haçlı orduları,“IŞİD terör örgütünü
desteklemekle suçlayıp bizi de işgal edebileceklerdir.
Tayyip Erdoğan ve AKP’sini görevi ülkemizde dahil bölge
devletlerini tasfiye etmektir. Tasfiye de ülkemizde iç karışıklık
çıkartamadıkları için “yabancı işgali” ile olacaktır. İşgal gerekçesi de IŞİD’i
desteklemek olacaktır.
Bu gerekçeyi yaratmak için AKP hükümeti size yardım etmez,
edemez.
Çünkü emir öyle.
Şimdi siz çökeceksiniz, işiniz bitti.
IŞİD gelişecek, işgal büyüyecektir.
Biz Türklerin kaçıp kaçmayacağı tarihte bellidir.
Başımızdaki, ne devlet ne de ordu bizden değil sizdendir, efendilerinizden
yanadır.
Başımızdaki devlet hain de olsa toparlanmasını biliriz.
Tekrar ediyorum;
Bizlere 800 yıldır gizli açık düşmanlık eden Yezidi Kürtleri,
Süryaniler, Ermeniler bu gün Müslüman görünümünde devleti batılı sömürgecilerin
destekleriyle işgal etmişlerdir.
11 Kasım 1938'den beri işgal altında olan cumhuriyette
devletin bütün kadroları azınlıklarca işgal edilmiş olmasına rağmen Kürtler hala
Türk adını ağızlarından düşüremiyorsa onların yıllardır verilen her türlü
desteğe, eğitime, korumaya rağmen bir şey beceremeyeceklerini gösterir.
Dediğim gibi Kürtler bitmiştir. IŞİD karşısında toz duman
olmaları, onların “emperyalizme hizmet edecek askeri güç” olamayacaklarını
göstermiştir.
Türkiye'de iktidarı ele geçirip, Türk ve Müslüman
dünyasına yaklaşık 80 yıldır kazık atan, emeğini sömüren, evlatlarını alan,
malını, devletini yağmalayan Kürt-Ermeni-Süryani ihanet çetesi deşifre
olmuştur.
IŞİD ile puan toplama derdine düşmüşlerdir. Deşifre
oldukları için batılı güçler de onlardan kurulmak istemektedirler.
Olay bitmiştir.
Avrupa Amerika ile arasına mesafe koymaktadır. İkinci üçüncü
bloglar çıkmak üzeredir.
Küresel zafer kazanan galipler, zaferlerini aşağılık
işbirlikçilerle paylaşmazlar. Eğer yenilirlerse işbirlikçilerini kendileri
temizlerler, ki tazminatları düşsün.
Şimdi hangisi oluyorsa o olacak ve işbirlikçiler, işi biten
köleler gibi satılacaktır veya bitirilecektir ki ileride başına dert olmasın.
Buna AKP ve ona destek olan sermaye de dahildir.
Kürtlere Türklerin yardım edecek halleri de yoktur, çünkü,
devlet kendilerinin elindedir.
Bizi ince işlerinize bulaştırmayınız.
Bizi IŞİD'le Mışid'le korkutamazsınız, Bizim devletimiz de
ordumuz da yok.
AKP hükumeti ile muhatap olurken lütfen TÜRK adını
ağzınıza almayın.
Çünkü onlar sizin yaratıcı tanrılarınızdır, sizin gibi
aldıkları talimatları uygulamaktadırlar.
Sonuç olarak, I.Dünya Savaşında olduğu gibi, sömürgeci
devletler size gene bir Kürdistan ve Ermenistan hayali sattı, hayali bir devlet haritası çizdi, sizi umdurdular,
heyecanlandınız, coştunuz, Avrupalara işçi diye aldılar, eğittiler, devletin bütün bürokrasisine sizi koruyacak adamlar tayin ettiler, paralar, silahlar verdiler, eylemlere geçtiniz, karakola düşen eşkıyalarınız için bile büyükelçiler düzeyinde
size destek olup, A.B parlamento üyeleri Claudia Ryth'lara TBMM kapılarını tekmelettiler, yasalar çıkarttırıp, sizleri azad ettirdiler.
Yollara döşediğiniz mayınlarla, sizden habersiz, şehir
içinde devriye gezen asker ve polislerimizi kalleşçe sniper* atışlarıyla uzaktan
vurmanızı zevkle seyrettiler.*(gizli yerden dürbünlü tüfekle yapılan atış)
Sizi karpuz büyütür gibi büyüttüler, çocuk gibi kolladılar.Boynu bastırılmış güvenlik güçlerine karşı savaşmak kolaydı, 30 yıldır, askeri eğitim verdiler,siz de kahraman olduğunuzu sandınız, ama ilk defa ciddi olarak, haçla lejyoner askerlerden oluşan IŞİD ile sınava
tuttular. Onların boyunları serbessti, sınır tanımadan size saldırdılar, eh haliyle silahları da sizden iyiydi.
Böyle bir saldırı görmediğiniz için şoka girdiniz, uğraştınız ama siz daha fazla etmiyordunuz.
Kuşi kavim olduğunuz için, ilk tehlikede kuşlar gibi dağıldınız, rezil
oldunuz, 30 yıldır yok yere düşman ettiğiniz halktan yardım dilenir, hatta
yardım için tehdit de eder oldunuz.
Şehirleri, toplu taşım araçlarını, işyerlerini yaktınız,
talan ettiniz.
Ama IŞİD önünde resmen sıçtınız.
Artık emperyalizmin sizi tercih edecek bir özelliğiniz
olmadığı da ortaya çıkmıştır.
Yarattığınız nefret, en AKP ve IŞİD karşıtı gençleri bile
onlara hayran etmiş, IŞİD’e gönüllü katılımları patlatmıştır.Yıllardır, batının ve hükümetlerin bastırdığı güvenlik güçlerimizin aciz bırakılmasının getirdiği baskılar bu gün IŞİD'e katılım olarak ortaya çıkmıştır.
Boynu bastırılmış asker, polis güvenlik güçlerimizin, siyasi iktidarca bastırılmalarını, "korkaklık" olarak algıladınız, kendinizi suni bir "kahraman havasına" soktunuz.
“Vur gerilla vur Kürdistanı kur” sloganlarını bu
milletin TBMM’sinde bile attınız.
Hükümet, sermaye, ordu komutanları, basın, bürokrasi, Avrupa, Amerika, Rusya bile sizden yana.
Eeee hadi kursanıza!
Arkanıza bakın! IŞİD geliyoooo!
Saygılar.
Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc