"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

17 Eylül 2008 Çarşamba

AKP'NİN ADALETİ

Adalet ve Kalkınma Partisi

Adı "Adalet ve Kalkınma" olan,dini kaideleri ilke olarak benimsediğine halkı inandırarak iktidar olmuş AK Parti'nin adalet anlayışını son günlerde Almanya'daki Deniz Feneri Derneğinin adının karıştığı yolsuzluk nedeniyle daha sık okuyor,işitiyoruz.

Deniz Feneri Almanya yöneticileri bu gün hapis cezası ile cezalandırılarak suçlarının sabit olduğu mahkeme kararı ile tespit edilip tasdiklendi.

22.Temmuz 2007 genel seçimlerinden 5 ay sonra başlatılan Amerikan başkanı G.W.Bush talimatlı Ergenekon davası ardından,hükümetin 6 yıldır yaptıkları da gözler önüne serilmeye başlandı.

Sıfır terörle aldığı iktidarı,Siirt Milletvekili olarak meclise girmesinin ardından "Alt-üst kimlik","Ben Gürcüyüm karım Kürt" gibi tanımlamalarla terörü işbirliği içinde bulunduğu ABD-AB destekleri ile güçlendirip meclise sokan AKP,terör örgütünün "sol-alevi " kesimini tasfiye edip "İslamcı Kürdistan" isteyen gruba teslim etmye yönelik faaliyetleri,kamu kurumlarında köktendinci örgütlenmelerine bir de adalet kurumlarını baskı altına alması da eklendi.

Deniz Feneri, derneğinin Türkiye bağlantıları için, Alman Mahkemelerinin yürüttüğü tahkikata rağmen hiç bir soruşturma başlatmayan AKP,konuyu haber yapan medya grubu ile de kavgaya tutuştu.Çıkardığı kavga bana şu dizeleri yazdırdı;

BEN BİR FENERİM

"Ben denizde bir fenerim;

Hem yanar hem sönerim;

Fakire yardım diye bağış toplar;

Anında hesabıma geçerim.



Devlet benim,başkan benim;

Para için her dümene girerim;

Allah'tan başkası hesap soramaz ki;

Yargı da,Devlet te,Din de benim." /Yazan-"Keykubat"

Tüm bu olanlar "Adalet" kavramının "AKP" için adalet,"Kalkınma" kavramının da AKP için kalkınma olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.


Kendi aleyhine açılan davalarda,AKP hükümetini ve Başbakanını "korumaya" dikkat etmeyip de "hukuka uygun" karar veren yargıçların başına neler gelebileceğine bir örnek de aşağıda CHP Milletvekili Süleyman YAĞIZ'ın TBMM Başkanlığına verdiği dilekçelerde görülmektedir.Siz de bu konuda yargınızı yapınız.Dilekçeler boşuna mı yoksa gerekli olduğu için mi verilmiş diye.

İşte o dilekçeler;


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA



Aşağıdaki sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak yanıtlanması isteğimi bilgilerinize sunarım.

Saygılarımla. 15 Eylül 2008



Süleyman Yağız

DSP İstanbul Milletvekili

1- Yeniçağ Gazetesi Yazarı Sayın Sabahattin Önkibar’ın 25 Ağustos 2008 tarihli yazısında dile getirdiği, “AKP’nin muhaliflerini izleme timleri oluşturduğu” iddiası doğru mudur?

2- Doğru değilse aradan geçen zamana karşın konuyla ilgili olarak neden herhangi bir açıklama yapmadınız? Neden yazarı tekzip etmediniz?

3- Açıklama yapılmaması, Sayın Önkibar’ın yazısının tekzip edilmemesi, iddianın doğru olduğunun zımnen de olsa kabul edilmesi anlamına gelmiyor mu?

4- Milli Gazete Yazarı Sayın Mehmet Şevket Eygi de 10 Eylül 2008 tarihli yazısında, “Bu ülkede bir değil, bir sürü istihbarat teşkilatı vardır. Yenileri de kuruluyor. Harıl harıl belge, bilgi toplanıyor, dosyalar hazırlanıyor. Genel bir istihbarat savaşı havası içindeyiz” diye yazmıştır. Bu yazıyı da tekzibin tanımını çok iyi bilen bir başbakan olarak yalanlamayı düşünüyor musunuz?

5- Doğan Grubu’nu eleştirirken, bu grubun içinden de bazı bilgiler aldığınızı belirtmeniz acaba bu dinleme ağından mı kaynaklanıyor?



6- Bu tür iddiaları içeren haber ve yazılar, Türkiye’nin bir “açık hapishane” hâline geldiğini göstermiyor mu?

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA



Aşağıdaki sorularımın, Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından yazılı olarak yanıtlanması isteğimi bilgilerinize sunarım.

Saygılarımla. 15 Eylül 2008



Süleyman Yağız

DSP İstanbul Milletvekili

1- Bakanlığınızın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan' bölücü başı Abdullah Öcalan’a “sayın” ve şehitlere “kelle” dediği için üç yeni kuruş tazminat ödemeye mahkûm eden Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Başkanı Sayın Sevgi ÖVÜÇ hakkında “görevi ihmal” suçunu işlediği iddiasıyla dava açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sayın Övüç, hangi görevlerini ihmal etmiştir?

2- Görevini ihmal suçundan haklarında dava açılan başka hâkim ve savcılar var mıdır? Varsa bunlar kimlerdir ve hangi görevlerini ihmal etmişlerdir?

3- Üç yeni kuruşluk davanın Sayın Başbakan’ı çok kızdırdığı bilinmektedir. Sayın Övünç hakkındaki davanın, Sayın Başbakan’ın üç yeni kuruşa mahkûm edilmesi kararından sonra açılmasının bu kızgınlıkla bir ilgisi var mıdır?

4- Gerçi bu davanın, Sayın Erdoğan'ın mahkûm edilmesine karşı bir dava olmadığını açıkladınız. Ama bu açıklamanız kamuoyunda inandırıcı bulunmamış ve dava bir “intikam davası” olarak nitelendirilmiştir. Bu nitelendirmeyi nasıl yorumluyorsunuz?

5- Öte yandan, açtığı soruşturma ve davayla hiç ilgisi olmayan kişilerle ilgili bazı bilgi ve belgelerin de özellikle iktidar yanlısı medyada yayımlanmasına ve dolayısıyla muhataplarının temel insan haklarının ihlal edilmesine sebep olduğu iddia edilen Savcı Zekeriya Öz hakkındaki iddiaların bakanlığınızca ciddiye alınmaması bir kayırmacılık değil midir?


Keykubat

15 Eylül 2008 Pazartesi

UÇAK KAZALARI VE İKLİM FELAKETLERİ

UÇAK KAZALARI VE İKLİM FELAKETLERİ
Saraybosna’lı Nikola Tesla’nın aşağıdaki tırnak içinde metinde yazılı olan icatları umarım dikkatinizi çekecektir.
“Tesla, manyetik dalga üzerindeki çalışmalarını öyle boyutlara getirdi ki, 1899’da Colorado Springs’deki laboratuarında elde ettiği elektrik enerjisini havadan dünyanın öbür ucuna gönderdi, dalgalar geri gelince bunlara bir miktar daha enerji yükleyerek tekrar geri gönderdi ve sonuçta 40 metrelik dev bir şimşek elde edildi. Bu şimşeğin gürültüsü 35 km. öteden işitilmişti. Yine Tesla, Birinci Dünya Savaşı esnasında Alman Denizaltıları’nın yerini saptamak için radar dalgalarını bulmuşsa da zamanın Amerikan Deniz Kuvvetleri’ne bu öneri saçma geldiği için, radar cihazı 25 yıl gecikmeli olarak bulundu.”
İşte bu icatları sayesinde sağlığında birkaç sunni deprem deneyi de gerçekleştiren bu değerli mucidin 1943 yılındaki ölümü öncesi ve sonrasında hem ABD’nin hem de Rusya’nın “deprem yaratma”, aynı teknikle uçan ve tekerlekli motorlu araçların motorlarını uzaktan durdurma,parçalama gibi olağanüstü güçleri elde etmeleri ile dünyanın “Güç dengesi” değişmiştir ve yeni boyutlar kazanmıştır.
Edward N. Lorenz’in 1963 yılında meteoroloji tahminleri ile ilgili hesaplamaları sırasında tesadüfen keşfettiği “kelebek etkisi” kuramına dayanılarak uydudan tesla silahı ile atmosfere yapılan etkilerle bu kasırgaların istenildiği kadar büyütülüp küçültülebileceği artık biliniyor.Cihazın başındaki görevliye elinin altındaki düğmeyi tatmin oluncaya kadar ileri itmesi kalıyor.
Bu mucidin icatlarının işlerlik kazanması ile artık dünyamız eski dünya değil,eski mitolojilerdeki tanrıların sahip olduğu,rüzgar,kasırga sel ,gökten ateş topu ve yıldırımlar indirme güçlerine sahip olmuşlardır.
Bu gücü elinde bulunduran devletler artık “karşı konulamaz” devletler haline gelmiştir.Bu güçleri ellerinde bulunduran mitolojik tanrılar da insanların hem emeklerini hem de bedenlerini “kurban” adı altında “besin” olarak kullanmaktaydılar.
Yamyamlığı elden bırakmış olan dünyamızın bu emperyal güçleri bu güçleri ile mazlum milletlerin idarecilerini “kuzu” gibi uysallaştırmakta,rakipleri ile de zaman zaman dalaşmaktadırlar.
Son yıllarda tuhaflığı ve sıklığı ile dikkat çeken yaşadığımız iklim felaketleri,uçak,tren ve kara nakil araçlarının maruz kaldığı ve “önemli kişilerin kaybedildikleri” kazalarda hep bu silahın olduğunu bilmek gerekir.
YURDUMUZDA VE ÇEVRESİNDE MEYDANA GELEN BAZI UÇAK KAZALARI
LİSTESİ
VE
İKLİMSEL OLAYLARIN OLMA NEDENLERİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM.:
(Altı çizili olaylar ve tarihleri Hürriyet Gazetesi haberlerinden alınmıştır.)
*Başbakan Adnan Menderes'i Londra'ya götüren THY'nin Viscount tipi SEV adlı uçağı, Gatwick Havaalanı yakınlarında düştü. Menderes'in yaralı kurtulduğu kazada, uçaktaki 21 kişiden 14'ü öldü.17.Şubat 1959
Bu dönemde,İncirlik’te ABD askerlerinin toplu tecavüz olayları ,Amerikan askerlerinin Türk askerlerini öldürmeleri (8 asker olması gerek),Amerika’dan beklenen refahın sağlanamaması, Türk parasının aşırı değer kaybı gibi nedenlerle Menderes hükümetinin ABD’den umudu kesip, Rusya’ya açılma siyasetinden bahsetmeye başladığı zamandır.Menderes ABD tarafından daha bu zamanlar gözden çıkarılmış olarak görülmektedir.
*Middle East Airlines'a ait Vickers Viscount tipi yolcu uçağı Ankara üzerinde, Türk Hava Kuvvetlerine ait C-47 Skytrain askeri yolcu uçağıyla çarpıştı. 87 kişi hayatını kaybetti. 01.Şubat.1963
Bu dönemde 27 Mayıs 1961 askeri rejiminin gerçek Atatürkçü kesimi ABD yanlısı İsmet paşa ve diğer işbirlikçileri tarafından lağv edilmektedir.Buna rağmen İsmet paşanın ABD Başkanı Johnson’dan aldığı tehdit mektubuna “Yeni bir dünya kurulur Türkiye de orada yerini alır” sözü ile verdiği cevabı yanında “sol” yapılanmanın hızlanmasına karşı ABD’nin bir uyarı mesajı vardır.(Bunun da halka “demokrasiyi öğretme planı” kapsamında yapıldığı açıklandı.)
*THY'nin F-28 tipi uçağı, İzmir’den kalkışı sırasında pistin 100 metre uzağında yere çakıldı. Beş mürettebattan dördü ve 68 yolcudan 62’si öldü.26.Ocak.1974
Bu dönemde,Kıbrıs sorunu aşırı ciddiyet kazanmış,EOKA’cıların Kıbrıs Türklerini soykırıma uğratmalarına hükümetin tepkileri sürmektedir.Aşırı –İhtilalci solcu Bülent ECEVİT ile aşırı ihtilalci sağcı N.Erbakan’ın ortak koalisyon hükümeti kurmaları,Kıbrıs konusunda “harekat” kararında olmalarına,istihbarat çalışmalarına karşı bir ikaz olarak yorumlanmalıdır.
*THY'nin 981 uçuş numaralı DC-10 tipi Ankara adlı yolcu uçağı Paris'ten havalandıktan bir süre sonra Ermenonville Ormanlarına düştü.Kargo kapısındaki üretim hatası nedeniyle düşen uçaktaki 12'si mürettebat olmak üzere toplam 346 kişi öldü.03.Mart.1974
Kıbrıs konusunda CHP-MSP koalisyonun İngiltere dahil destek yaratma çabalarına ve Kıbrıs konusunda kararlı duruşlarına,önceki uyarıyı görmezlikten gelmelerine karşı yapılmış bir uyarı olarak yorumlanmalıdır.
*THY'nın İzmir-Istanbul seferini yapan F-28 tipi "Bursa" isimli uçağı elektrik kesilmesi yüzünden Yeşilköy Havaalanı'na inemedi ve Marmara Denizine düştü. 4 mürettebat ile 37 yolcunun tamamı öldü.30.Ocak.1975
Bu dönemde de Kıbrıs’a yapılmış olan “Barış Harekatının başarılı olmasının yarattığı sonuçlara karşın pazarlık gücünü zayıflatmak ve Afyon yasağına karşı direnen B.Ecevit’in beyanlarına bir uyarı olarak algılanabilir.
*İstanbul - Antalya seferini yapan THY'ye ait Boeing 727 tipi yolcu uçağı Isparta üzerinde iken alçalma hatası nedeniyle Toros Dağlarına çarptı. 8'i personel toplam 155 kişi öldü.19.Eylül.1976
*THY'nin Samsun - Ankara seferini yapan Trabzon adlı F-28 tipi uçağı, Ankara yakınlarında türbülans nedeniyle düştü. Dört mürettebattan üçü ve 39 yolcudan 36’sı öldü.23.Aralık 1979
Bu dönemde ülkemiz ABD-AB politikaları ile 50 sente muhtaç hale gelmiş,bu devletlerin ülkemizde yarattıkları anarşi ve kardeş kavgası her gün en az 20 gencimizin ölümü ile sonuçlanmaktadır.ABD-AB işbirliğinden ümidini kesen Başbakan Süleyman Demirel’in aynı Adnan Menderes’in son dönemindeki gibi bir “Rusya ziyareti” söz konusudur.Güçlenen solun ve sağ hükümetin de Rusya’ya (SSCB) yakınlaşması ABD’yi ürkütmüş,ikaz vermiştir.
*Pancarköy, Babaeski'de planlı olarak yapılan 'Sonbahar Tatbikatı 81' esnasında, Northrop F-5 tipi bir jet uçağı karargah üzerine düştü. 35 asker şehit oldu, 72 asker yaralandı. 22.Eylül.1981
12.Eylül.1981 ABD yanlısı askeri cuntanın iş başına gelmesinin 11 gün sonrası askeri uçağa yapılan bu “tesla silahı” uygulamasının da,Türkiye’yi tamamen ABD yanına iten işbirlikçi cuntaya SSCB kaynaklı uyarısı olduğu inancındayım.
*Erzincan, Refahiye'de bir ABD askeri uçağı düştü, 28 kişi öldü.13.Nisan 1982
Aynı uyarının sürdürüldüğü inancındayım.O dönemler SSCB yanına geçmiş olan Irak Saddam Hüseyin ordusunun da Hürmüz körfezinde Büyük Hun adlı petrol tankerimizi uçak bombardımanı ile batırmasını da hatırlamak gerekir.
*THY'nin Boeing 727 tipi uçak, Ankara’da sis ve kar yağışı nedeniyle yere çakıldı. 60 yolcudan 47’si öldü.16.Ocak 1983
Askeri cuntanın idareyi sivil hükümete devir etmeye başladığı zamanlardır.Desteklenecek siyasi hareketin seçimine yönelik, ABD-Rusya çatışması sonucu olmuş olabilir.Gerçekten de kaza olabilir.
*Balıkesir'de bir jet uçağı şehrin üzerine düştü: 14 kişi öldü, 21 kişi yaralandı.04.Nisan.1985
Yunanistan’ın 1977’lerden başlayan Nato’ya dönüş planına destek amaçlı bir eylem olabilir.27.Mayıs 1988’de Dış işleri Bakanı Mesut Yılmaz ile Yunan meslektaşı Kostas Papulias arasında Davos’ta imzalanacak bir anlaşma ile bu iş bitirilecektir.
*THY'nin Boeing 737 tipi uçak, Van yakınlarında, dördüncü iniş denemesinde tepeye çarptı. *Yedi mürettebattan altısı ve 55 yolcudan 49’u öldü.29.Ocak.1994
Bu dönem,12 Eylül cuntasının “orduyu modernize etme” bahanesi ile kurduğu ve büyüttüğü bölücü terör örgütünün arkasında “ülkenin parçalanması siyaseti” olduğunu keşfeden vatansever subayların tepkilerinin başladığı dönemdir.Tesla silahı operasyonu olması muhtemeldir.
*THY'nin Boeing 737 tipi uçak, Adana’dan Cidde’ye giderken, kötü hava şartları nedeniyle, kalkıştan dokuz dakika sonra Ceyhan’da düştü. Hacıları almak için Suudi Arabistan’a giden ve yolcusu bulunmayan uçağın 6 mürettebatı öldü.07.Nisan 1999
Bölücü terör örgütünün kahraman ordumuzca askeri açıdan sindirildiği ve bölücübaşının teslim alınmasının ardından gelişen bir kazadır.Teröre destek vermekle ABD-AB’nin ordu kanadından da suçlanmaya başlandığı,görüşmelerde bazı belgelerin sunulduğu dönem olması bakımından önemlidir.
*THY'nin Avro RJ-100 tipi yolcu uçağı Diyarbakır'a inişi sırasında piste çakıldı.75 yolcudan 71'i ,5 kişilik mürettebattan 4'ü yaşamını yitirdi.08.Ocak.2003
AKP hükümetinin kurulmasının ardından 02.Aralık.2002’de iptal edilen Siirt seçimleri 09.Mart 2003’e alınır.Buradan Recep Tayyip Erdoğan,yeni kurulan hükümetçe seçilme yasağı CHP desteği ile kaldırılacak,.11.Mart.2003’de de yemin edecektir.
Bu kazada bölgede bu konuda çalışacak olan birilerinin engellenmesi ihtimali olabilir.Çünkü daha sonra Tayyip ERDOĞAN “Ben Gürcü’yüm karım Kürt” ,”Alt kimlik –üst kimlik” tartışmalarını başlatarak terör örgütünün yeniden doğuşunu sağlayacaktır.
*Ukrayna'lı özel bir havayoluna ait Yak-42 tipi uçak ait, Trabzon'un Maçka ilçesindeki Pilav Dağı'na çakıldı.İspanyol Barış Gücü askerlerini taşıyan uçaktaki 62 asker, 13 mürettebat öldü. 26.Mayıs.2003
Bu uçak Afganistan’da görev yapan KFOR askerlerini taşımaktaydı.Rusya kaynaklı bir Tesla silahı uygulaması olabilir.
*Atlasjet Havayollarına ait uçak Isparta'da düştü ve 7'si mürettebat 56 kişi yaşamını yitirdi.
Atlasjet adına İstanbul - Isparta seferini yapmakta olan World Focus havayollarına ait uçağın, saat 01.36'da Isparta Keçiborlu İlçesi'nin Çukurören ve Kılıç köyleri arasında düşmesiyle birlikte bugüne kadar Türkiye’de havacılık tarihine geçen uçak kazalarının sayısı 16’ya ulaştı.
30.Kasım.2007
22.Kasım.2007 ve bir hafta ardından toplam iki hafta içinde 25 askerimizi Dağlıca Baskınında kaybetmemizin ardından ABD ile aramızda meydan gelen gerginliğin geliştiği döneme denk gelmesi ilginçtir.Bazı hükümet ve sermaye yanlısı kişi ve kurumların “Kuzey Irak’a operasyon yapılırsa borsa batar” tehditlerinin yaşandığı,iş adamlarımız ile bazı siyasetçilerimizin de vatanseverliklerini (!) ortaya döktükleri günlerdir.
Ayrıca 10.Eylül 2008’de İsviçre’nin Alp Dağları’nın 100m.altında oluşturulan tüp laboratuardaki “CERN projesi deneyinde görevli bilim insanımız sayın Engin ARIK gibi yetişmiş bir değerli beynimizin kaybını da bu olayda yaşadık.
20 Ağustos2008'de İspanya'nın başkenti Madrid'in Barajas Havalimanı'nda kalkış sırasında düşen uçaktaki toplam 153 yolcu ve mürettebat yaşamını yitirdi. Uçaktaki tek Türk yolcunun İzmir'in Aliağa İlçesi'nde oturan, Aliağa Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği İkinci Başkanı ve Dört El Gemi Söküm Tesisleri'nin sahibi 55 yaşındaki Mustafa Erdil olduğu anlaşıldı.
Bu kazada bir Türk’ün olması seçilmesi açısından önemli değildir.Rus-Gürcistan Savaşı sonrası ortaya çıkan gelişmelere bakmak gerekir.İspanya’nın hem Irak’ta işgalci olarak bulunması hem de Karadeniz’e çıkacak NATO filosuna İspanya’nın gemi göndermesi ile birinci derecede alakalı görmekteyim.Bu olay Rusya’nın Tesla silahı ile yaptığı bir karşı saldırıdır.
* Kırgızistan'ın başkenti Bişkek yakınlarında 24 Ağustos.2008’de meydana gelen ikinci kazada, İtek-Air Havayolu'na ait Boeing 737 tipi uçak, havalandıktan kısa süre sonra düştü. Uçakta hayatını kaybeden 68 kişi arasındaki tek Türk yolcu, İzmir'de uzun yıllar öğretmenlik yapıp, emekli olduktan sonra evlenip Kızgızistan'a yerleşen 68 yaşındaki Mehmet Şahin oldu.

* Son olarak dün 14.Eylül.2008’de (pazar) Rusya'da Moskova-Perm seferini yaparken havada infilak ettikten sonra düşen Rus havayolu şirketi Aeroflot'a ait Boing 737-500 tipi uçaktaki ölen 88 kişi arasında bulunan tek Türk yolcu 54 yaşındaki Leven Nuri Koçak'ın İzmirli inşaat mühendisi olduğu anlaşıldı.

Son iki kaza da 08.Ağustos 2008’de başlayan Rus-Gürcü Savaşının ardından Rus-Amerikan uydu savaşları olarak algılanmalıdır.Bunlarda bir tek Türk yolcu yüzünden bu uçaklara bir operasyon yapılması sadece bu üç kazayı bir şekilde haber yapmaya ve kazaların “dış müdahale ile olabileceği kuşkusuna” ilgi uyandırmaya çalışan gazete yazarının yorumudur.

Dikkat edilirse Adnan Menderes’in uçağına yapılan müdahale Şubat ayıdır.İlk olaylar hep Şubat,Ocak,Mart,Nisan aylarındadır.Sonraları Ağustos,Eylül aylarına sarksa da genellikle gökyüzünden yapılan müdahalenin gizlenmesi amaçlı olarak kış veya sonbahar aylarının seçilmesi ilginç değil mi sizce?

DİĞER İLGİNÇ OLAYLAR
Tesla’nın “Deprem Silahı” Avrasya Paktı ülkelerinden Çin,Rusya ve Özbekistan’da da var zaten.Amerika’da deprem olmaması ise,bu yıl başlarında NTV’nin iki hafta birer saat olarak yayınladığı “Saint Helen Yanardağı”belgeselinde gizlidir inancındayım.Bu programda biliminsanları yarattıkları bilgisayar simülasyonunda 7 ve üzeri şiddette Saint Helen Yanardağında meydana gelebilecek bir depremin,zincirleme volkanik patlamalara yol açacağını ve 2.5. (iki buçuk” saat içinde yerkürenin “ateş topuna” dönüşeceği sonucunu çıkardıkları yayınlandı.Amerika’da deprem yapılmama nedenlerinin başında bu riskin geldiğini düşünmekteyim.
Ek olarak da bu yıl bahar aylarında Ege Bölgesinde meydana gelen,sigara kadar bir kabağı bile dörde bölen şiddetli dolu yağışının da muhalefetin eleştirilerine dayanamayan hükümetin “çiftçiyi destekleme” vaadinin ardından gelmesi de benim dikkatimi çekmektedir.
12.Ağustos 1991 Irak teskeresi tartışmaları mecliste sürerken,bulutsuz havada meclis binasının üstüne yıldırım düştüğünü Hürriyet manşetten vermişti.Aynı gün Konya’da hiç görülmemiş bir kasırga çıkmıştı.Sonra da teskere geçmişti.
Siyasetçilerimizi de “işbirlikçi,vatan haini” gibi suçlamalarla nitelerken verdikleri kararlar öncesi ve sonrası böyle olaylarla karşılaşmalarına da dikkat etmekte fayda vardır.
Rusya'nın Gürcistan krizi öncesi veya sonrası "bilinmeyen korkunç bir silah" keşfettiğini açıklamasının ardından öncekilerden daha gelişmiş dediği bilinen bir füze denemsi yaptı.Ama o silahın bu silah olup olmadığını da açmadı.Niye açsın ki?Bu olayda oldukça gariptir.Dünyanın aynı yarımküresinde ,iklimde aynı iken birden bu felaketlerin ve kazaların hızlanması sizce tuhaf kaçmıyor mu?
Bu yazımla ilgili olarak “HAARP PROJESİ GERÇEK Mİ” başlıklı yazımı “blog arşivi” bölümünden bulur okursanız faydalı olur inancındayım.

Kekykubat

14 Eylül 2008 Pazar

AL TAKKE VER KÜLAH AMERİKA

AL TAKKE VER KÜLAH AMERİKA

1946 yılında II.Dünya Savaşı sonrasında,medar-ı iftiharımız (!) İsmet İnönü paşanın bu savaş boyunca ,İngiltere Başbakanı Churchil’in talimatları doğrultusunda izlediği “aman savaşa girme,sizi savaş sonunda kurulacak uluslar arası bir yapılanmaya anca o şartla kabul ederiz” nasihatine uygun siyasetinin sonuçlarını İsmet Paşa o zamanki SSCB’nin Kars, Ardahan ve boğazları geri istemesi şeklinde alınca bir “yusuf yusuf “ siyaseti başlar.


Almanların 24 saat içinde Yunanistan’ı işgal edip sınırlarımıza dayandığında korkudan,birden kurdeşen dökmeye başlayan İsmet paşa,Enver Paşayı,Atatürk’ü,Türkiyat araştırmaları konularını ve Turancılık siyasetini hatırlar ve Alman büyükelçisi Von Papen’in de yardımları ile hemen “Turancılık akımını” oluşturur.Bu akım önce Millet Partisi,CKMP ve günümüzün MHP’sinin temelini oluşturur.

Bayan Clinton çok çalışınca Bill yeni yol bulmuş:))
Savaşı kaybedince de Rusya’yı kızdırma korkusu ile de oluşturduğu bu “faşist yapılanmanın” yöneticilerini toplar ve içeri tıktırır.Türkeş’in de tırnaklarının sökülmesi olayı bu zamana denk gelir.

Stalin’in ciddi tepkileri İsmet Paşayı yeni arayışlara iter.İngiltere’nin verdiği cesaretle Amerika’ya müracaat edilir.Gelişmeler üzerine Rusya tepkisini koyar ve Bulgarlar bir uçağımızı düşürür vs vs olaylar uzar gider,radyolarda millete piyano konçertoları,Mozartın bilmem kaçıncı senfonileri sabah sabah millete “Atatürkçülük” adı altında dinletilir.

Acilen İngiliz’in “Serbest demokratik siyaset” ilkesine sarılır ve Demokrat Parti ve diğerleri kurulmaya başlanır.

İsmet paşa Türkiye’si artık “Atatürk Türkiye’si” değildir.Ülkemiz, İngiltere’nin “Amerika Kıtası Şubesi” olan Amerika Birleşik Devletleri ile İngiltere İmparatorluğu’nun güçlü kollarına teslim olmuş,gevşek yalama bir devlet haline gelmiştir.
Amerika'nın Demokrasi Hediyeleri
Demokrasiye gelmezsen o sana gelir
Sevr Antlaşmasında konulan “İslam ve hilafet yasağı”nı tanımayıp,Kuranı Türkçe’ye çevirten,Hadislerin hurafe olanlarını temizletip,Türkçe olarak Hadis kitabı yazdıran,Musul-Kerkük,Dış Türkler gibi “Misak-ı Milli ve OTİ siyaseti güden Atatürk gitmiş,yerine,İngiliz uşağı,Kürdistan’ın temelinin atan,Kürtleri eğitmek için yurt dışına gönderen,Türk yurtlarını işgal ettiren emperyalist yalaması bir korkak,ürkek İsmet İnönü Paşa gelmiştir.

II.Dünya savaşının yarattığı bunalım halkı canından bezdirmiştir,halk yeni bir arayışla kendini bu sıkıntılardan kurtaracak diye Menderes’e sarılır.

Sarılır da ne olur?

Teslim ettiğimiz Demokrasi
İyi olacak diye askerimiz taaa Kore’lere gönderilir sonuç bir çok asker kaybı vs vs ardından 1952 yıllarına gelindiğinde Churchil’in dediği adı NATO olan bu birliğe Kore şehitlerinin kanları üzerine gireriz ve Amerikan askerlerini Rusya’ya karşı “koruyucu” olarak davet ederiz.

Ama bu adamların halkımıza,devletimize karşı işleyecekleri suçlara karşı tedbir olarak, hakkımız olan “ülkemizde yargılama hakkını “ da anlaşmaya yazmayacaklarını söylemelerine rağmen imza atarız.


Anlı şanlı milletimiz Amerikancı İsmet Paşa’dan kaçıp Adnan Menderes’e sığınmış,iktidarda yine Amerika vardır.(1)

Amerikan askerleri,”bunlar yecüc mecüc” her gördüklerinde genelevlerini bizim için temizletip, bedava taksilerle geneleve bizi taşıyorlar,bu defa biz gidelim de onları zahmetten kurtaralım” diyerek (belki), İncirlik ve Samsun Radar üssü civarındaki kasabalara bir gece vakti ansızın dalıverirler ve halka toplu tecavüzler yaparlar.

İncirlikteki olayda tecavüz edilenler arasında bir bakanın karısı ve üç kızı da olduğu söylenir.Dünya tarihine “bağımsızlık Savaşı” ile nam salan “Türkiye” birden “Tecavüz Mağduru” Türkiye oluverir.

Japonya'ya verilen demokrasi hediyesi A.Bomb.adı İbne
Fatura tabii ki Menderes’e kesilir,Menderes ve iki arkadaşı kelleyi verirler.1961 askeri müdahalesi olur.İhtilali yapanların önayak olanı Cemal Gürsel Paşa Cumhurbaşkanı iken ilaçlanır,hemen Amerika’ya gönderilir ve oradan da ölüsü gelir.Milliyetçi-Atatürkçü kadro İsmet tarafından tasfiye edilir.

İktidarda gene Amerika vardır.(2)

1971’e kadar sol hareket güçlenir,İsmet paşa bizzat solun güçlenmesinde ön ayak olur.Ama ,plan Rusya’nın değil Amerika’nın planıdır.Muhtıra verilir,solcu birkaç üniversiteli,tahrik edilmiş,ABD ajanlarınca bu işlerde yetiştirilmiş vatansever gençler idam edilir.Ardından iktidarda yine Amerika vardır.(3)

Tekrar sol güçlendirilir,önü alınamayacak diye korkudan İslamcı ve Ülkücü gruplar devlet eliyle desteklenir,komando eğitimleri verilir ve solcuların üzerine salınır.Baş edilemez,sol iyice güçlenir ve Amerikan güdümlü generaller yine 12.Eylül 1980 yönetime el koyarlar.

Sonuç, iktidarda gene Amerika vardır.(4)

Hindi ne arıyor?
“Orduyu Modernizasyon” adı altında PKK terör örgütü yaratılır,örgütün ileri gelenleri ve devletin bazı seçilen bürokratları Amerika’ya gönderilir.Kim bilir,bir odada Öcalan ve arkadaşları “terör nasıl çıkarılır” eğitimi alırken,ileride siyasi parti başkanı bile olacak birileri de “anti terör” eğitimi alırlar.Belki tenefüste birlikte çay kahve bile içmişlerdir.

1991-94 arasında ordu içinde bu hareketin “orduyu modernize etmek” değil de “devleti bölme” siyaseti” olduğunu kavrayan bazı askerler bir direniş başlattıysa o zamanın Kürt kökenli baş komutanı tarafından pasifize edilirler.Şöhretli olan bir kaçı esrarlı cinayetlere kurban giderler.Hatta bir Cumhurbaşkanının da şaibeli ölümü olur.

Ardından gelen gene Amerika’dır.(5)

Biz değil ABD halkı da siyasilerini beğenmiyor
Yani Amerika’nın siyasetini güden iktidarlar gelir.O da yıpranır ve koalisyon gelir adı da Refah-Yol’dur.Bunlara karşı da “laiklik elden gidiyor” diye bir yaygara başlar ve birisi çıkar “Amerika da Avrupa da bizi istiyor “ der ve Alman dünürü ile görüşüp Amerika’da derin devletten birilerini ikna eder,Ankara’da tanklar yürür ve ardından Alman dünürü olan adam Başbakan olur ve iktidarda yine Amerika vardır.(6)

03 Kasım 2002’ye kadar geçen zamanda Amerika ve Avrupa’nın çok sevdiği bu hükümet de yıpranır,yaptıkları dolandırıcılık ve hırsızlıktan sokağa çıkamazlar,arabalarını tamire götürdükleri sanayi sitelerinden ,esnaflarca kovulurlar.

Gelen iktidar AKP’dir iktidarda gene Amerika vardır.(7)

Üstüme basma!!!
Şimdi AKP’de yıpranmış ve aleyhine kampanyalar ABD’nin değişmez işbirlikçisi olan sermaye kurumlarınca desteklenerek yapılmaktadır.AKP’ye alternatif olarak zaten içlerinden ayrılan biri “sigorta parti” olarak kurulmuştur.


Ardından gelecek yine Amerika’dır.(8)

Bence boşuna uğraşıyoruz.Başında dört tel saçı olan kelin düzelttireyim derken üçünü berbere yoldurmasından sonra “bırak dağınık kalsın” demesi gibi mi desem,”Allah sevdiği kuluna önce eşeğini kaybettirir üzer, sonra buldurup sevindirirmiş” mi desem yoksa,keloğlan filmlerinin değişmez tekerlemesi olan;

Al takke ver külah “İktidar = Amerika” mı desem nasıl isterseniz öyle yorumlayın ama hep Amerika çıkıyor be vatandaşlarım.

Ben sadece tarihimizden sekiz tane ciddi olayı aldım,aslında her kavgadan galip Amerika çıkıyor vesselam.

Amerika İslam korkusu 
içinde mi?
Koca dayağından baba evine sığınan kadının kocasının kapısına gerisin geriye atılması gibi bizi durmadan Amerikan kapısı önüne atıyor bu iktidarlar ve bürokratlar sayın vatandaşlarım.

Dünyanın her yerinde sihirbazlar var.Televizyonlarda,sirklerde seyrediyoruz.Şapkalarından tavşan,güvercin,kurdele gibi farklı şeyler çıkartıyorlar.Hatta adam çıkartanları da var.
Bizim siyasi ve askeri sihirbazların şapkasından da “daima Amerika” çıkıyor.

İktidiar Amerikancı,
Muhalefet Amerikancı,
Ordu ve iş adamları Amerikancı,
İşçi-memur sendikaları Amerikancı,
Halk A.B.+Amerikancı,
Bölücü terör örgütü Amerikancı.

Öyleyse, iktidar değişirse ne değişir?
Amerika sabit kalır, devleti soyanlar değişir.

Değiştiremeyecek miyiz bu sihirbazları?

Aymayacak mıyız hala?
Boş işler cumhuriyeti diye boşuna mı yazıyorum ben?

Sağ,sol,alevi-sünni,Türk-Kürt,sivil-cunta derkeeeeeeen.........
Al takke ver külah, aaaaaaaaaaaaa Amerika!!!!!!!

Keykubat