"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

25 Kasım 2016 Cuma

ESKİ MISIRDA EVLİLİK, SÜNNET, EĞLENCE

ESKİ MISIR DA EVLİLİK, SÜNNET, EĞLENCE



Bu yazıları yazma gerekçem, ülkemiz adice senaryolarla, halkın din konusundaki düşkünlüğü, hassaslığı istismar edilerek yavaş yavaş İran, Suudi Arabistan tarzı bir  Yahudi Şeriatına doğru götürülmektedir. 
Bu şeriat da binlerce yıl önceki eski Mısır dini geleneklerinin bile gerisindeki çağlara insanımızı götürecek, yaşam kalitesini ortadan kaldıracaktır.


Akp hükumeti geçtiğimiz günlerde halktan gelen aşırı tepkiler ile muhalefetin yoğun tepkileri sonucu komisyona daha sonra yeniden görüşülmek üzere çektiği ve kamuoyunda "tecavüzcüsüyle evlendirme" yasası olarak bilinen yasa ile ilgili bu gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklama yaptı.
AKP DÖNEMİNDE TECAVÜZ SUÇLARI SİSTEMLİ OLARAK YÜZDE YEDİ YÜZ ARTMIŞ, TECAVÜZ MAĞDURLARININ SAYILARI ON ALTI BİNİ AŞMIŞTIR. Kİ BUNLAR, HÜKUMET BASKILARINA RAĞMEN POLİSE VE YARGIYA YANSIYANLARDIR.
AKP DÖNEMİNDE TECAVÜZ SUÇLARI SİSTEMLİ OLARAK YÜZDE YEDİ YÜZ ARTMIŞ, TECAVÜZ MAĞDURLARININ SAYILARI ON ALTI BİNİ AŞMIŞTIR. Kİ BUNLAR, HÜKUMET BASKILARINA RAĞMEN POLİSE VE YARGIYA YANSIYANLARDIR.


"Bir ülkede erken evlenme geleneği var ise ne kadar yasaklarsanız yasaklayın önleyemezsiniz, onu düzenleyerek sorun olmaktan çıkarmak gerekir. Bu yüzden, aynı yasa daha kapsamlı ve uyumlu olarak meclise geri gelecektir" şeklinde açıklama ile muhalefet ve halka meydan okudu.


Cumhurbaşkanı temsil ettiği cumhuriyetin anayasasına da muhalefet etmiştir ki bunu hükumete geldiğinden beri yapmaktadır.


Peki erken evliliğin gerekçesi nedir?


Ülkemizin hangi kesimlerinde erken evlilik yaygındır?

Dünyadaki durumu nedir?Erken evliliğin tek gerekçesi dinlerdir.En eski Sümer, Babil, Hint, İran ve Grek dinlerinde sütten kesilmiş öz evlatlarıyla ana babaların yaptıkları sapık cinsellikler vardır. Bu gün de bütün dünyada yasaklanmasına rağmen azınlık gruplarca gizli olarak yapılmaktadır.


Ülkemizde, "Dinim yaşamak istiyorum, türbana özgürlük" kampanyalarıyla köktendinci AKP hükumeti, çeşitli tarikat koalisyonlarıyla ve derin Nato memuru olan Genelkurmay subaylarınca iktidar edilmiştir.


İslami tarikat görünümlü Ortodoks Yahudi, Hristiyanların kurdukları Nurculuk, Işıkçılık, Menzil, İsmailağa ve Arabistan da yaygın olan Vehhabilik İslamında peygamber Muhammet in karısı Ayşe ile altı yaşında cinsel ilişkiye girdiği, İran lideri Ayetullah Humeyni nin "Tahrir El Vesile" kitabında da peygamberin, Ayşe ye altı yaşında iken mufakatat denilen, uyluk kemikleri arasına sürterek boşaldığı iddiasıyla ALTI YAŞINDA kız çocuğuyla evlilik, Ayşe ile dokuz yaşında cinsel ilişkiye girdiğini kabul edenlerde da dokuz yaşında kız çocuğuyla evlilik bu devşirme Müslüman tarikatlarınca uygulanmak . Bunun yasala zemine oturtulmasını da isteyenler bunlardır.




Oysa aynı konu emredilmektedir. Tevrat'ı İncil ile birlikte okuyan Hristiyan ülkeleri de bu hükme tabidir.


Bu sapkın geleneğin İslam adıyla uygulanmak istenilmesi hem İslamın adının kötüye çıkarılmasına, bunca İslamofobi faaliyeti arasında İslam düşmanlarının ellerine de iyi bir koz vermekten başka işe yaramayacağıdır.



Dünyada, Hinduluk,Brahmanlık, Budistlik, Jainstlik, Zerdüştlük, Zervanilik, Sabilik, Sabilerin Hristiyanları olan Süryani, Nasturi, Marunilerde, Avrupalı Hristiyan ülkelerde, Kürt ve İran Yezidiliğinde, Kürt Yahudiliğinde ve Yahudi din ve mezheplerinde bu sapıklık olmasına rağmen bütün dünyada yasaklanmıştır.
3 yıl  ve 1 günlük yaş altında
Dönme Yahudi kızının evlenmesine hükmeden Talmud Kitabi


Buna rağmen, İran, Suudi Arabistan, Afganistan, Pakistan, Bangladeş "İslami gelenek, peygamber sünneti" olarak uygulanmaktadır. 

Hatta buralarda peygamberin erkek köleleri bahane edilerek, erkek çocuklarla evlilik ve cinsellik de Kuranın yasaklamasına rağmen aynı gerekçe ile uygulanmaktadır. Aslında İslam öncesi bu kavimler dinleri olan Hinduluk ve Zerdüştlük dinleri nedeniyle zaten böyle yaşıyorlardı.
16-yas-alti-evlilik-yasagini-protesto-eden-pakistanli-imam
16-yas-alti-evlilik-yasagini-protesto-eden-pakistanli-imam
AKP hükumeti İslamcı görünüp, İslam adıyla bu putperest dinlerin kalıntılarını, İslamın çıkış çağında bu geleneklere göre yaşayan peygamberin halkının sapkınlıklarını "Peygamber, sahabe sünneti" adıyla uygulamaya geçirilmesinin İslam ile alakası yoktur.

Günümüzden beş, altı bin yıl öncesi Eski Mısır dininde bile evlenme yaşının erkeklerde "On Altı ve yirmi" ama kız çocuklarında aynı Tevrata geçtiği gibi "ilk ay hali olmasıyla evliliğe hazır kabul edilmiş" olduğunu okuyacağınız çeviri yazımdaki bilgilerle tanıştığınızda, AKP hükumetini elinde bulunduran devşirme Müslümanların sapkınlıklarını yaşama arzuları yüzünden insanımız, sekiz bin yıl geriye götürülmüş olacaktır.



Millet olarak ilkelliği tercih ederseniz takdir sizindir ve "ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" öz deyişine göre de "sapık bir millet olarak" anılmaya karar vermiş olacaksınız.
AKP nin sapıklık icraatları


Şimdi yazıya geçiyorum;


Amerika İllinois Üniversitesi antropoloji profesörü, Spurlock Muzesi müdürü, Nil vadisi ve tarih öncesi, hanedan öncesi Mısır tarihi ve Nil vadisi doğal olayları hakkında on sekiz yıl araştırma yapmış, Douglas J.Brewer ile, Giza, Luksor, ve İskenderiye keşiflerine katılmış, Mısır dinleri ve tarihi hakkında akademik makaleleri olan ve Mısır hakkında beş kitap sahibi olan,Chicago Üniversitesi, Nubiya ve eski Mısır antikaları içeren Doğu Enstitü Müzesinde müdürlük yapan Emily Teeter ikilisinin yazdıkları Cambridge Ünv. Pres yayınlarına ait Egypte and Egyptians kitabının yedinci bölümünden alıntı olarak, “athom. Lib,uchicago.edu” internet adresinden okunarak tarafımdan dilimize çevrilmiştir.



Eski Mısır Toplumu ve Aile Yaşamı

Duoglas J.Brewer : Emily Teeter
Bölüm I:Evlilik ve Aile


Dilimize Çeviren; Alaeddin Yavuz

“Mısırlılar, insanlığın sıradan uygulamalarını tersine çevirenler olarak görülürler. Kadınlar Pazar yerlerinde, ticaretle uğraşırken, erkekler evlerinde oturur ve örgü örerler. Mısır erkekleri yüklerini başlarında taşırken, kadınları omuzlarında taşır.

Kadınlar sudan ayakta, dik geçerlerken, erkekler çömelerek geçerler. Dinlenmek için içeri girerler ama yemeklerini dışarıda herkese göstererek yerler. Dışarıda yemek her ne kadar uygunsuz olarak kabul edilse de bu gerekli bir davranıştır, özel olarak yapılan şeyler uygunsuz olsa da aleni yapılmaldır. (Herdodot II.33-37)

Evlilik;


Bir genç erkek yetişkinliğe eriştiğinde evlilik için uygun sayılıyor ve kendi ailesini kurmak için ortak aramaya başlıyordu. Dişiler, ilk adetlerini gördükleri (9 Yaş) anda yetişkin ve evliliğe hazır sayılıyorlardı.



Erkekler için evlilik yaşı biraz daha ileriydi. Ailesine destek olabilecekleri yaş olan 16-20 yaşları uygundu.

Bekaret evlilik için bir zorunluluk değildi;aslında evlilik öncesi cinsel ilişki veya evli olmayan çiftler arasında her türlü cinsel ilişki toplumda kabul edilebilirdi. Bir kez evlenildiğinde ise, çiftler, cinsel olarak birbirlerine sadık olacaklarına dair söz verirlerdi. Firavunlar hariç Mısırlılar tek eşliydiler ve bir çok kayıtlarda çiftlerin birbirlerine verdikleri sadakat sözleri yer almaktadır.


Dinlerinin temeli, bereket ve üreme üzerine olduğundan, yüksek derecede şehvete düşkünlerdi. Yeni Krallık döneminden kalan bir şiir metnindebu özellikleri vurgulanır; “Elin, benim elim; Bedenim zevkle titrer; Kalbim oldukça yükselmiştir; Seninle bilikte yürüdüğümden. Ve; “O, diğer kızlardan daha güzel; Doğan bir yıldız gibi...Güzel bakan gözleriyle;Öpen tatlı dudaklarıyla”(After Lichtheim 1976,182)


Evlilik, açık bir toplumsal anlaşmaydı ve mülkiyeti de düzenlemekteydi. Evlilik anlaşması metinlerine ne dini ne de devlet ideolojileri giriyordu, tamamen ekonomikti ve kayıt altında tutulmazlardı. Görünüşte birlikte yaşamaya başlayan çift evli olarak kabul edilirlerdi. Setne’nin bir hikayesinde “Naneferkaptah’ın evine bir eş olarak alındım, bana hediye olarak gümüş ve altın gönderdi.. O gece benimle uyudu ve beni memnun edici buldu. O benimle tekrar tekrar uyudu ve birbirimizi tekrar tekrar sevdik”(Lichtheim 1980.128)


Eski Mısırlılarda “evlilik” kelimesi “meni” idi ve “demir atmak, kayığı bağlamak” anlamlarına geliyordu. Evlilik düzenlemelerinde mallar birbirine geçebiliyordu. Metinlerde, damat daima kızın ebeveynine hediye veriyordu. Yasal metinlerde, her eş, evlenirken getirdiği mallarının idare hakkına sahipti ve evlilikte birlikte edindikleri malları da ellerinde tutabiliyorlardı. İdeal olan, yeni çiftin kendi evlerinde kalmalarıydı, bu imkansızsa, kızın veya erkeğin uygun olan ailelerinin yanında kalabiliyorlardı. Geniş aile düşkünlüğü yüzünden doğum kontrolu uygulamasının eksikliğine bakılırsa, kadınların çoğu evlenir evlenmez hamile kalıyorlardı.

Boşanma;


Evlilik kurumu ciddiyet üzerine kuruluydu ve boşanma yaygın değildi. Çiftlerden herhangi birisi, aldatma, zina, kadının kısırlığı, kötü muamele, uyumsuzluk nedenleriyle boşanma davası açabilirdi. Boşanma, elbette şüphesiz bir hayal kırıklığının yansımasıydı ama boşanmış çiftlerin tekrar evlendiklerine de rastlanırdı.

Boşanma elbette kolay bir sorundu ama, birlikte yaşamaktan elde edilen mallarınn paylaşımı, idaresi sorunu işi karmaşıklaştırıyordu.
İslam ve Hristiyanlığın Katoliklik mezhebi dışındaki mezhepleri ile Ortodoks Yahudilik tümüyle bu sapıklıkları içerir, tüm ekvator kuşağı eski dinlerde vardır
İslam ve Hristiyanlığın Katoliklik mezhebi dışındaki mezhepleri ile Ortodoks Yahudilik tümüyle bu sapıklıkları içerir, tüm ekvator kuşağı eski dinlerde vardır


Bir kadın “anlaşmalı boşanmayı” tercih etmişse, evlenirken getirdiği mallar yanında evlilikte edindiği malların da üçte biri veya üçte ikisini alabiliyordu.

Bir metinde, (Ostracon Petrie18) hasta olan kocasını terk eden bir kadının yapılan yargılamasında, kadının bütün edinimlerinden feragat etmesi istenilmiştir.

Eğer, evliliği koca terk ediyorsa, benzer şekilde nafaka ödemekle yükümlü kılınıyor ve bir çok durumda da birlikte edindiği mallardaki hakkını ceza olarak kaybediyordu.

Mısırlı kadınlar, Mezopotamya’daki çağdaşlarından, eski Yunanlılar ile Romalı kadınlardan çok daha medeni eşitlik haklarına sahiptiler. Yazılı yasal haklarının tümünden yararlanarak boşanma işlemini başlatabiliyordu. Ek olarak, mahkemelerde şahitlik edebiliyor, gayrimenkulleri miras olarak alabiliyor, istemediği çocuklarını mirasından mahrum edebiliyordu.


Köylü sınıfında, kadınlar tarlalarda erkekleriyle birlikte yan yana çalışabiliyorlar, yüksek toplum sınıflarında kocaları sanatları veya memuriyetlerinde çalışırlarken evlerinde kalabiliyorlar, cinsiyete dayalı rollerini oynarken haklarını sağlama alabiliyorlardı.


Firavunluk dönemlerinde, kadınların erkeklerle eşit olarak mirastan hak aldıkları görülmektedir. En yaşlı oğul, babasının işini, işindeki konumunu alabilme hakkına sahip olduğundan, babasının cenaze masraflarını da karşılamak zorundaydı.


Miras, aile üyelerince müşterek edinilmesi dışında mirasçılar arasında paylaşılmıyordu. Aile, mirasını umulan mirasçılar dışında birine bırakma istiyorsa, “imeyt per” yani “evin içinde olan” anlamına gelen bir belge ile ölenin istekleri güvence altına alınırdı.

Aile Yaşamı ve Çocuk Edinme;


Cinsel birleşme ve hamilelik arasındaki ilişki eski Mısırlılarca açıkça tanınmıştır. Örneğin, Geç Dönem Setna hikayesinde, “O kocasının yanına uzanıp yattı, hamilelik sıvısını ondan aldı.”ve bir Khonsu ilahisinde, “Mısır’da nesillerin artması ve dişi rahmin hamile kalmasına yol açan erkektir” der.

Mısırlıların tarafların üretim sistemlerinin özelliklerini anlamış olmalarına rağmen, taraflar arasındaki ilişki bazen açık değildir. Örneğin, testislerin üremedeki gerekliliğini biliyorlardı fakat dölün kaynağı kemiklerdi ve oradan gelerek testislerden geçerdi” inancı vardır. 

Dişinin iç anatomisinin daha az anlaşıldığı görülmektedir. Anatomik saflık bazı gerçeklerden derleme bilgilerle yorumlanmış, rahmin fonksiyonları hatalı olarak doğrudan beslenme kanalı ile ilişkilendirilmiştir. Bu yüzden, kadının üremeye uygunluğundan çocuğun cinsiyetini tespit etmeye buradan yapılan deneyler ile karar verilmiştir. Kadının vajinasına bir diş sarımsak yerleştirilir, nefesinde kokusu hissedildiğinde kadının doğurabilir, koku hissedilmiyorsa doğuramaz olduğuna karar veriyorlardı.Mısır’ın bütün sınıflarına ait ailelerde,iki cinsten olan çocuklar arasında dişi-erkek ayrımı yapılmazdı.(Çocuk öldürme geleneğinin uygulandığına dair deliller bulunamamıştır.)

Hamile kalan kadının doğuracağı çocuğun cinsiyetinin belirlenmesine dair de deneyler vardı.


Mısır tanrıçası İsis veya Aysis, oğlu Horus u emziriyor. İsa Meryem inancının kökenidir. Kıyafetine bakınız Arapları andırıyor mu hiç?


Deneylerden birisi arpa ve buğday nemlendirme işiydi. Hamile olduğu umulan kadının idrarı içine nemli arpa ve bugday konulurdu. Eğer arpa filizlenirse, çocuğun erkek, buğday filizlenirse, çocuğun kız olacağına hükmedilirdi. Eğer ikisi de olmazsa kadın hamile değildi.


Bu konuda yapılan bilimsel deneylerde, kadının muhtelif hormonlar üretebildiği, bunun idrarında bulunması ile, seçilen bu özel bitkilerin yeşermeleriyle çocuğun cinsiyetinin belirlenmesi arasında bir bağ tespit edilememiştir.


Çocuğun doğması elbette büyük zevk veren bir olaydı ama, çocuğu doğuran anaların onların ölümlerine şahit olduklarında yaşadıkları üzüntü yaygın çocuk ölümlerinin sonuçlarındandı.


Çocuk doğumları doğal bir olay olarak görülürdü, hastalık olarak değil, doğumlarda da genellikle ebeler yardımcı olurdu. Derlenen bilgilere göre çocuk ölümleri bu günün endüstrileşmemiş toplumlarında olduğu kadar yüksekti.


Sağlıklı çocuk yetiştirme, hijyenik ortamlar yaratılmasından ziyade,ana sütü ile beslemeye dayalıydı.


Bu yüzden, çocuk ölümlerinin çoğu da sütten kesilmesinden sonra başlıyordu. Süte alışmış çocuğun sindirim sistemi yeni verilen yiyecekleri hazmedemeyince iç hastalıklar ortaya çıkıyordu. 

Eski Mısır’dan derlenen belgelerde, çocuk mezarlıklarının çokluğu ve çocukların dört yaşlarında sıklıkla öldüklerini belgelemektedir. Yeni krallık dönemlerinde bu yüzden çocukları üç yaşına kadar emzirme emredilmiştir.


Mısır çocukları beşinci yaşlarını başarıyla doldurduklarında ise genellikle yaşam dolu olduklarına inanılıyordu ve köy kesiminde, erkeklerin 33, kadınların da 29 yaşına kadar kemiklerinin geliştiğine inanılıyordu. İyi beslenmiş ve köylüler ve aşağı sınıftan olanlar gibi ağır işlerde ezilmemiş Mısırlıların altmış, yetmiş, seksen ve hatta doksan yaşlarını gördükleri metin kayıtlarında görülmüştür.


Yüksek sınıfa ait kadınların yaşam süreleri de kendilerinden alt sınıfta olan, ağır işler ve çok çocuk doğurarak ezilmiş olanlara göre yüksekti.


Çocukların boş vakitlerini değerlendirmek için oyuncaklarla oynamalarına izin verildiği, ancak, bebeklik çağının sütten kesilme ile bitmesiyle yetişkin hayat eğitimi almaya başlatılırlardı. 
Genç kızlar, evde annelerine yardım ederler ve tarlada birlikte çalışırlardı. Öteki dişi aile üyeleri de evde küçük kardeşlerine bakarlardı.
Erkek çocuklar da babalarının yanlarında bulunur, onların işleriyle ilgili getir götür işlerinde görevlendirilerlerdi. Bunun yanında aileler, çocuklarına, ahlaki, dini ilkeleri öğretir ve tam n
Eski Mısırda Sünnet etme

asıl davranılacağını gösterirlerdi.


Çocukluğun sona ermesi, kızlarda ilk adet kanı görmeleri, erkeklerde de sünnet törenleriyle belirlenirdi.

Sünnet törenleri, çocukluktan adamlığa geçişi simgeliyordu ve bir kaynakçada geçtiği gibi;” Sünnet derim benden ayrılmadan önce ben bir çocukken...” gösterilmiştir. Bilindiği kadarıyla firavunluk dönemlerinde sadece erkekler sünnet edilmişlerdir, ancak toplum genelinde ne kadar yaygın olduğu da tam bilinmemektedir. 
Kral Ahmose ve kral Amenhotep gibi sünnetsiz olduklarına rastlanmış mumyalara bakıldığında sünnetin genel olmadığı sonucu çıkmaktadır.


Yaşlılıklarında babalarının işlerinin varisi olan ilk çocuklar mesleklerini seçemezlerdi. Heredot ile Diodorus bu meslek mirasına dikkat çekmektedir. 
Bu babadan oğula intikal eden katı bir sistem olmamakla birlikte, o iş dalında,babanın yeteneklerinin oğluna geçtiğine inanıldığından uygulanırdı.
Çocuğu olmayan ailelelerin, Yeni krallık döneminde evlatlık alarak büyütmeleri emredilmiştir.

Mısır Firavunu Akeneton, üç bin beş yüz yıl önce çocuklarıyla. Tek tanrı inancın kuran firavun. Evlilik yaşı kızlarda ON ALTI


Genellikle köylü çocukları okullara alınmazlardı ve yüksek sınıfa ait yazıcıların çocukları erken yaşlarda okullara kayıt edilirlerdi. Kız çocukları ise okula alınmazlar, evlerinde tutulan öğretmenlerce okuryazarlıkta eğitilirlerdi. Orta Krallık dönemlerinde okullara rastlanılmasa da Ramasseum ve Mut Tapınağında özellikle eğitim görenler,bazı idari işler ile sarayda görevlere alınırlardı.


Asillerden olan bazıları, çocuklarına daha iyi eğitim verebilmeleri için ayrıca özel eğitmenler de kiralarlardı. Çünkü eğitim sistemi, pedagojik eğitim almış eğitmenler henüz yoktu ve çocuklarına daha iyi eğitim kazandırmak isteyen aileler de başarılı bilinen eğitimcileri tutarlardı. 
Eğitim, metinlerin hecelenmesi, imla kurallarına göre yazılması, ezberletilmesi ve metinlerin kopyalarının çıkarılması şeklindeydi.

Erkeklerin eğitimlerinde matematik derslerin başında geliyordu, ata sözlerinin ezberletilmesi, dini mitlerin öğretilmesi de temel derslerdendi..


Sürpriz sayılmayan meslek de elbette yazıcılıktı ve bir metinde “Olacaksan yazıcı ol, o her şeyin farkındadır, yazı işinde çalışır, vergi ödemez ve hiç bir iş için para ödemez” denilmektedir.

Eğitimin süresi geniş bir zamana yayılmıştır. Yüksek rahip Beken Khonsu, okula beş yaşında başladığını, dört yıl Kral I.Seti’nin ahırında çıraklık ettiğini, yirmisinde düşük düzeyde rahipliğe (wab) atandığını yazar. Bir başka metinde de yazıcılık eğitimini otuz yaşında tamamladığı geçse de bu yaygın değildir.


Eğlence ve içki bölümü tercüme edilmemiştir.


Mısır şehirlerinde yaygın olarak afyon katkılı içkiler, şarap imalatı, satışı,birahane, bulunduğu, yanlarında fahişelerin satıldığı genelevler de belirtilmektedir. Eski Yunanda da genelevlerin tapınaklardan başka limanlarda olduğu ve yeri belli olsun diye de önlerine erkek cinsel organının heykellerinin dikildiği de yazılıdır.





Dilimize çeviren ve yazan
Alaeddin Yavuz.


Antik çağların sapıklığını yaşayan ve bunu "dinimi yaşamak istiyorum" gibi masum bir bahane ile örten sapıkları da, onların sapkınlıklarını yasa ile kolaylaştıran siyasi iktidarı da lanetliyorum.


İsa peygamberin de lanetini ekliyorum;
İsa Yahudileri bu yüzden suçlamaktadır;

Matta İncil’i 23:27,28; “Vay sizin başınıza geleceklere Ferisiler ve yazıcılar. Hepiniz dışarıdan beyaza boyanmış mezarlar gibisiniz, dışarıdan güzel ama içinde ölü adamın kuru kemikleri bulunurcasına kirlisiniz (Cenabet). Dışarıdan bakıldığında doğru insanlar gibi ama içinden iki yüzlü ve günahkar görünüyorsunuz.”



Bakara yüz doksan sekizinci ayetin son cümlesinin de dediği gibi hepiniz sapıktınız, sapıklığınızda yetişmiş peygamberleriniz de sapıklık içinde büyüdüklerinden sizi adam edemediler, sizler de sapıklıkta ısrar ettiğinizden de sapık kalacaksınız.





Topunuza lanet olsun.


AlaeddinYavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc


Yazıda bazı tespitlerime katılmayanlar, geniş bilgilere bu linkten erişebilirler. https://keykubat.blogspot.com.tr/2016/11/mitolojiden-gunumuze-sapiklik-ayetleri.html





8 günlük sünnet edilen Yahudi sünnet düğünü 

22 Kasım 2016 Salı

MİTOLOJİDEN GÜNÜMÜZE SAPIKLIK AYETLERİ

MİTOLOJİDEN GÜNÜMÜZE SAPIKLIK AYETLERİ

Bu uzun çalışmayı yapmamın en önemli sebebi, sistemli olarak, Türk ve Müslüman toplumlarının, Hristiyanlık, İslam, Rönesans ve Atatürk devrimleriyle, tarihin derinliklerine itilmiş, mitolojik dinlere ait dini sapıklıkların tek merkez olan Vatikan ve birlikte hareket ettiği Brüksel, Londra, Washington Haçlı merkezlerinden her ülkenin yaygını dinine ait mezhepleri üzerinden “o ülkenin diniymişçesine” kukla hükumetlerce aşılanmasıdır.
Bu yayılma, dini tarikatlar, tekkeler, manastırlar, havralar, Zerdüşt, Hindu, Budist ve diğer dinlere ait tapınak, mabet görevlileri üzerinden yayılmaktadır.

Türk milleti ve bütün Müslüma ülkeler başta olmak üzere tüm milletlerin de dikkat etmesi gereken en önemli husustur. Bazı dinlerde ise bu yapılan değişiklikler olağan işlerdir.
Biz kendi üğlkemiz halkını uyarma görvini yapabilme için, ülkemizde bu yöndeki gelişmeler olan haberleri, istatistik verilerini, televiyon ekranlarından alt yazılı açıklamalara kadar yazıya ekleyeceğim.

Dinine ve devletine bağlı insanımızın hassas olduğu kjonuda bilgilendirme sorumluluğum olmasa bu nlar yerine başka, bilimsel, genel kültür, edebi konularla uğraşırdım. Bu çalışmam da bu konuda son çalışmam olacaktır. Ama epey uzun, çeviri, haber derleme bir yazıdır.
Bu konuda araşatırma yapan ve yapacak olan herkese, Hinduluk, İran, Grek, Roma Mitracılığı, Zervanilik, Sabilik, Tevrat, Grek, Thomas incilleri, Sabi Cinze kitaplarından oluşan geçmişi ON BİN YILI bulan mitlerden İslam kültürüne kadar tespitler barındırdığından büyük kolaylık olması açısından arşivlik bir kaynak olduğunu belirteyim.
Vatana millete hizmette kullanılsın. İlahiyatçılar bu yazılar ile sapıklıkları, bidatların kaynaklarını bulabilir ve istenirse temiz bir din de oluşturulabilir. Şu anda yapılan da bozuk, baba kız, baba oğul gibi sapıklık üzerine kurulu dini yayma işidir.

Çocuk istismarları, pedofilik evlilikler, çocuklar ve yetişkinlerle yapılan kulamparalık, biseksüel cinsel yaşam sapıklıklarının kaynağı eski devletlerin halklarını bir arada tutmak için kurdukları devlet rejimi olan ilkel dinlerdi. Küçük aileler, kabileler, dilleri yeterli gelişmediğinden iletişimleri zayıftı, herkes birbirine düşmandı, bu yüzden içine kapanıktılar. Buna en iyi örnek, Sodom Gomora kentlerinden sonra şehre inmeyip dağda yaşamaya karar veren Lut peygamberin  kızlarının “nesillerini sürdürmek uğruna” babalarıyla ensest ilişkiye girmeleridir. Okuyalım;


Tevrat Yaratılış 19;30,31,32,33,34,35,36,37.
Lut ile Kızları

Lut kızları ile 
30 Lut Soar'da kalmaktan korkuyordu. Bu yüzden iki kızıyla kentten ayrılarak dağa yerleşti. İki kızıyla birlikte bir mağarada yaşamaya başladı.
31 Büyük kızı küçüğüne, "Babamız yaşlı" dedi, "Dünya geleneklerine uygun biçimde burada bizimle yatabilecek bir erkek yok.
32 Gel, babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım."
33 O gece babalarına şarap içirdiler. Büyük kız gidip babasıyla yattı. Ancak Lut yatıp kalktığının farkında değildi.

34 Ertesi gün büyük kız küçüğüne, "Dün gece babamla yattım" dedi, "Bu gece de ona şarap içirelim. Soyumuzu yaşatmak için sen de onunla yat."
35 O gece de babalarına şarap içirdiler ve küçük kız babasıyla yattı. Ama Lut yatıp kalktığının farkında değildi.
36 Böylece Lut'un iki kızı da öz babalarından hamile kaldı.
37 Büyük kız bir oğlan doğurdu ve ona Moav
[ii] adını verdi. Moav, bugünkü Moavlılar'ın atasıdır.

Yukarıdaki, Yaratılış Kitabı 19;31.32. ayetlerde, “aile içi ensest üremenin esas olmadığı, mecburiyetten olduğu açıktır. Lut peygamber gittiği Sodom ve Gomora şehirlerinin kendisinin oraya yerleşmesiyle yok edilmesi üzerine,  kendisini sorumlu hissetmiş, ben gitmesen tanrı lanetini onlardan uzak tutacak teşhisini yaparak dağa çekilmiştir. 

Gerçekten de isabet olmuş, tanrı Lut’a kızsa da yok ediliş bu olayla durmuştur. Kureyş Araplarının tapındıkları Teke Tanrı Hubel putunu da, Kabe’nn koruyuculuğunu yapan Cürmühi kabilesi Muhammet'ten en az 500 yıl önce Lut peygamberin kızlarıyla ilişkisinden üreyen bu Moabi kabilesinden almışlardır. 
Muaviye adı da buradan gelir. Kureyş, Hicaz Arapları da Arabistan yarımadası Araları da ensest aile içi üreme kültürü Sabiliğe, Grek Mitracılığına, İran Mecusiliğine ve Zervaniliğine tabii olduklarından hepsi ensest, biseksüel toplumdu. Bu Lut kavminden önce de vardı, sonra da oldu hala da vardır. Ama bu görüldüğü gibi, ilahi emirle değil aslında zorunluluktan olmuş, zamanla da din adamları ilahileştirmişlerdir.

Çağdaş dinler olarak kabul edilen Semavi dinler yani Tevrat, İncil ve Kuran temelli dinler ve mezheplerin de kaynağı  bu erken devletlerin dinleri olduğundan, her din çıktığında eski sapıklıkların yaşandığı dini kültürel geleneklerin yaşanması, insanların yeni dine bir anda uyum gösterebilmelerinin çaresizlikleri içinde oluşturulan yeni dinler eski sapıklık geleneklerini benimsemek, yasaklasa da onları sünnet gibi uygulamalar şeklinde korumuşlardır.
Bu sapıklıkların iyi bir şey olmadığını XVI. yüzyılda başlayan, dünyayı gezmiş, keşifler yapmış, zenginlikte aristokratları geçmiş burjuvaların başlattıkları aydınlanma çağı olan Rönesans ile batı kültürel devrimi başlatabilmiş ve XVII yüzyıldan sonra oturtmayı başarabilmiştir.

Aşağıda okuyacağınız sapıklıkların çoğunu Hanefi İslam Mezhebi barındırmasa da namaz kılan ve sünnetleri uygulayan bazı tarikatlar tarafından gizlice yaşanan bu cinsi sapıklıklar günümüze kadar gelebilmiştir.
İslamofobi siyasetinde gayrimüslüm dünya milletlerini Müslümanlara karşı kışkırtmada kullanılan bu sapıklıkların, büyük Atatürkün yasakladığı bu sapkın tarikatların içinde gizlice yaşanması, Türkiye gibi Atatürkü olmayan 56 Müslüman ülkenin maalesef eski dinlerden kalan sapıklıkları günlük yaşamlarında sürdürmektedirler.
Bu konuda çok iyi özetlemeler yapmış, aslında savaşların psikolojik kökenlerini de eski ilkel erken devlet dinlerine bağlayan bir anlayışı yerleştirmek için yazılmış bir kitapta cinsel istismarın, aile içi şiddetin, cinsi sapıklıkların doruğunu okuyacaksınız. Bu insanlar da o zamanın koyu dindarlarıydılar ve dinleri öyle emrettiği için öyle yaşıyorlardı.
Bu gün de bize gene din ile yaşatılmak istenilmektedir.

Bunun da işaretleri, Tevrat emirleri gereği, tecavüz mağdurunun tecavüzcüsüyle evlenmesi,, evlilik yaşının on beş yaş altına inmesi, tecavüzcülerin hükumet eliyle korunması, adliyeden veya bir tutukluğun ardından serbest bırakılması şeklinde görülmektedir
Çocuk tecavüzlerinde Talmud ve Humeyni Tahrir El Vesile kitaplarında “dinen caiz görülen beş ve üç yaş sınırındaki çocuklara sistemli artış gösteren tecavüz olaylarının aile içi tecavüzler şeklinde görülmeleri ilgi çekmektedir.

AKP hükumetinin gelişiyle, sistemli olarak, bütün yazılı ve görsel medyada cinsellik konulu dini tartışmalar yapılmaktadır. Bunlardan en utanılacak olanı da Diyanet işleri Başkanlığı internet sitesinde yapılan aşağıdaki açıklamadır;

BABA-KIZ CİNSELLİĞİNİ BİR HADİS İLE UYGUN GÖREN DİYANET İŞLERİ BAŞKANIMIZ;

"Diyanet İşleri Başkanlığı, internet üzerinden yöneltilen, "Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşür mü?" sorusuna, "Babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur" ve "Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir" ifadelerinin yer aldığı skandal bir yanıt veridi."

Haberin yayınlandığı ilk haberde geçen açıklama metni şöyle;

“ Akıl almaz ifadeler

İşte o, “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşür mü?” sorusuna verilen kapsamlı cevap:

Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda nikâhın ne olacağı konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı mezheplere göre, babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur (bkz. İbn Rüşd, Bidayetü’l-Mücdehid, Mısır 1975, II, 33; İbn Kudame, el-Muğni, VII, 486; İbn Cüzey, el- Kavaninü’l Fıkhiyye, 138). 

Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır.”

Öğleden sonradan itibaren paylaşılmaya başlanılan bu haberin doğruluğunu test etmeye karar verdiğimde arkadaşlar aşağıdaki linki paylaştılar.
Bunlar nasıl insanlar artık takdirlerinize bırakıyorum.
Bu adamlara kim nasıl Müslüman diye itimat edip oy verdiyse, demek ki bu sapıklıkları onaylayan sapıktır, sapıklardır.


Antoloji com sitesinde Dinçer Demirel adlı arkadaşımızın hazırladığı resmi istatisliklere dayalı tecavüz raporundan yaptığım alıntıya bir göz atalım;

Tecavüze uğrayanların % 50’si 18 yaş altında ve bunlardan % 10’u erkek çocuk gerisi ise kız çocuktur. Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor. Daha çok 7–9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor. 5–10 yaş arası çocukların % 55'i ensest mağdurudur.
10–16 yaş arası çocukların % 40’ı ensest mağdurudur. Cinsel saldırganların % 75'i tanıdık biridir.

Ensest olaylarında faillerin % 50'si öz baba, sırasıyla da amcalar enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır.
Acil yardım hattını arayan kadınlardan % 57'si fiziksel şiddete, % 46,9'u cinsel şiddete, % 14,6'sı enseste ve % 8,6'sı tecavüze maruz kalmıştır. 

2011’de tecavüz vakaları basına az yansıyan 
haberler arasında yer almıştır. Buna rağmen, 102 kadın ve 59 kız çocuğunun tecavüze uğraması basında yer almıştır.. ,

Bianet’in düzenli olarak yayınladığı şiddet çetelesi 2011 Kasım -2012 Kasım arası verilerinden Türkiye’de kadına yönelik cinayet, şiddet, taciz, tecavüz olaylarında herhangi bir azalma olmadığını görmekteyiz. 

Basına yansıyan haberlerde erkekler 2012 yılında 171 kadın,12 çocuk,2 bebek,5 trans birey,13 erkek öldürmüştür. Aile içi şiddet ve tecavüzden dolayı ise 5 kadın 1 çocuk, 16 erkek ise tecavüz, cinayetten sonra intihar etmiştir.
Cinayet ve intiharlar en çok Marmara Bölgesi’nde, İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirlerde yaşanmıştır.
11 Mayıs 2022'de
eklendi


Kadınlar genelde eşleri, eski eşleri, kardeşleri tarafından öldürülmüştür. Öldürülen kadınların bir kısmı daha önce şikâyette bulunduğu ve yardım istediği halde koruma altına alınmamıştır. Katillerin ise birçoğu yakalanmamış/yakalanamamış yakalananlarsa genelde az ceza almıştır 

Yine son bir yıl içinde erkekler 141 kadına, 8 çocuğa (çocuklardan 2’si hamile kalmıştır) tecavüz etmiş, 133 kadını taciz etmiş, 77 çocuk istismarda bulunmuştur. Kadın ve çocuklar en çok yakınlarındaki erkekler tarafından taciz ve tecavüze maruz kalmıştır. Bunu yapanların çoğu ya az ceza almış, ya da serbest kalmıştır. 


VATAN GAZETESİNİN TECAVÜZ RAPORUNDA İSE;


3 cinsel saldırıdan biri 2-5 yaş arasındaki çocuklara yapılıyor... 

AK Partili iki kadın milletvekilinin son dönemde Türkiye’yi sarsan çocuklara yönelik cinsel saldırılara ilişkin yaptıkları kapsamlı çalışma ortaya acı bir tablo çıkardı: 3 cinsel saldırıdan biri 2-5 yaş arasındaki çocuklara yapılıyor, ensest 6 yaş altında başlıyor. 

AK Parti Ankara Milletvekili Aşkın Asan ve İstanbul Milletvekili Alev Dedegil cinsel istismar ve diğer çocuk sorunlarıyla ilgili aylardır süren çalışmalarını tamamladı. AKP’li vekillerin ilk olarak TBMM Kayıp Çocukları Araştırma Komisyonu’na sundukları raporda, halk arasında “sübyancılık” olarak bilinen pedofili hastalarının kimyasal olarak “hadım” edilmesi önerisi yer aldı. Raporda, pedofililerin, testesteron seviyesini düşürücü kimyasal ilaç verilerek cinsel güçlerinin düşürülmesini öngören bu yöntemin Türkiye’de uygulanması istendi.

 Raporda, “1 haftada onlarca çocuk tacizi vakasının yaşandığı, 12 yaşındaki bir çocuğa 60 kişi tarafından tecavüz edildiği, 13 yaşındaki kızların yüzlerce kişiye pazarlandığı, daha kundaktaki bebeğe bile cinsel tacizde bulunulduğu ülkemizde bu yasanın uygulanması gerekir” denildi.

Şikayet yoksa Türkiye’de ensest yasal 

Gelişmiş tüm ülkelerce ayrı ceza maddesi olarak düzenlenen ensestin TCK’da bağımsız bir suç olarak yer almaması da eleştirildi. TCK’nın 104. maddesinde, 15 yaşını bitirmiş çocukla cinsel ilişkide bulunan kişiye, şikayet üzerine 6 aydan 2 yıla kadar hapis öngörüldüğü belirtilen raporda, çocuğun rızasının sorgulanması da ağır bir dille eleştirilerek, “Kendi rızasıyla beraber olduğu gibi yaklaşımlar 18 yaşından küçük hiç kimse için söz konusu olamaz” görüşü vurgulandı

18 yaşından küçük biriyle ondan en az 5 yaş büyük birisinin cinsellik yaşamasını cinsel saldırı sayan TCK’nin 104. maddesinin 2. fıkrasının Şubat 2009’da Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine ilişkin olarak ise, “Şu anda yürürlükte olan TCK 104. madde 16-18 yaş arası bir çocuğun ensest ilişkisini şikayet olmadığı durumlarda yasal hale getirmiştir” saptamasına yer verildi. 

İNANILMAZ RAKAMLAR 
26 
Türkiye’de her 26 dakikada bir kişi cinsel suç mağduru oluyor. 

2-5 Yaş 

Cinsel saldırıya maruz kalan çocukların yaşları ve oranlar: 
2-5 yüzde 30 

6-10 yüzde 40 

11-17 yüzde 30 



3 Kat 
Dünyada kız çocukları erkek çocuklardan 3 kat daha sık cinsel saldırıya uğruyor. Türkiye de kız-erkek oranı birbirine çok yakın. 

80 
; Saldırganların yüzde 80’i çocuğun tanıdığı biri ve yüzde 96’sı erkek.

20 bin mağdur 
Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre 2008 yılında Türkiye’de 14 bin 337 cinsel suç işlendi. 20 bin 282 kişi bu saldırılardan mağdur oldu.

6 
Türkiye’de aile içi cinsel saldırı kızlarda 6 yaşın altında başlıyor. Aile içi cinsel saldırılara maruz kalan çocukların çoğunluğu Marmara ve Karadeniz bölgelerinde yaşıyor. 
Vatan

660 bin çocuğa taciz
Türkiye’de çocuğa yönelik cinsel saldırı son 5 yılda yüzde 400 oranında arttı.



20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, Türkiye’nin korkutan gerçeklerini gündeme getiriyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuğa karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçları ile ilgili davaların sayısında 2008’den 2013’e kadar olan 5 yıllık süreçte yüzde 400 oranında artış yaşandı. Uzmanlar, adli mercilere yansımayan olaylar da göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’de 2012’de en az 660 bin cocuğun cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldığını belirtti. 

Şefkat-Der’in raporunda, Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuğa karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçlarının 2008’de 7 bin 500, 2009’da 13 bin 812 iken; 2011’de 18 bin 334, 2012’de ise 33 bin 992 olduğuna dikkat çekildi. 

Raporda, bu rakamın tamamen gerçeği yansıtmadığı da belirtilerek “Buradan yola çıkarak bir oranlama yaptığımızda, adli mercilere yansımayan durumları da göz önüne alarak 2012 için Türkiye’de en az 660 bin cocugun cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldiğini söyleyebiliriz” denildi. ‘Eğitim kadar ruhsal gelişim de önemli’ Biz de, bu veriden yola çıkarak “Nasıl oluyor da giderek muhafazakârlaşan bir ülkede, pedofili davalarında yüzde 400 oranında artış yaşanıyor” sorusunu uzmanlara yönelttik. 

Türkiye Çocuk ve Gençlik Psikiyatrisi Derneği Adli Tıp Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Coşkun, çocuğa karşı işlenen cinsel suçların artmasının tek bir nedene bağlanamayacağını belirterek “Benim en çok dikkatimi çeken konu, son dönemlerde özellikle 12- 16 yaş arası çocukların internet üzerinden giderek daha fazla istismara uğraması. 
Aileler, çocuklarının ruhsal gelişimini takip etmiyor, gün içeresinde internette kiminle ne yaptığını bilmiyor. Aileler başarıyı yalnızca eğitimde arıyor, ancak çocuğun ruhsal gelişiminden habersizler” dedi. ‘Kız-erkek ayrımı sağlıksız’ Coşkun, cinselliğin rahat konuşulamadığı, kapalı toplumlarda cinselliğin sağlıksız bir yöne doğru kaydığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Örneğin, kız ve erkeği ilköğretimden itibaren ayırmak, sağlıksızlığı başlatıyor.

Çocuğun normal gelişimi karşı cinsiyle bir arada büyümesini gerektirir. Ergenlik döneminde de kız ve erkek aynı toplumda olmalı, bu şekilde psikolojik, sosyal gelişimini tamamlamalı. Aksi halde karşı cinsi cinsel obje olarak görecektir.”
  ‘Çocuğun beyanı delil sayılmıyor’ İstanbul Barosu Çocuk İstismarını Önleme Komisyonu üyesi avukat Aşkın Yaşar Topuzoğlu da, yargılamadaki en önemli yanlışın ise çocuğun beyanına itibar edilmemesi olduğuna dikkat çekerek: “Çocuğa yönelik cinsel suçların genellikle bir tanığı olmuyor. Yargı aşamasında, sanıklar genellikle tahliye oluyor. Burada yapılması gereken, uzmanların çocuğun beyanınıdan yola çıkarak, manevi bulguları göz önünde bulundurarak hazırladıkları rapor delil sayılmalıdır.”

Çocuğun beyanı delil sayılmıyor’
İstanbul Barosu Çocuk İstismarını Önleme Komisyonu üyesi avukat Aşkın Yaşar Topuzoğlu da, yargılamadaki en önemli yanlışın ise çocuğun beyanına itibar edilmemesi olduğuna dikkat çekerek: “Çocuğa yönelik cinsel suçların genellikle bir tanığı olmuyor. Yargı aşamasında, sanıklar genellikle tahliye oluyor. Burada yapılması gereken, uzmanların çocuğun beyanınıdan yola çıkarak, manevi bulguları göz önünde bulundurarak hazırladıkları rapor delil sayılmalıdır.”

NTV haber sitesi;

Suudi Evlendirme Bakanı Ahmet El Mubi,;
İslamda evlilikte alt yaş sınırı yoktur, velisi izin
verirse bir yaşında bebek bile evlendirilir 2010
Ürdün Memry Tv
İstatistiklerden şu sonuç benim dikkatimi çekmiştir;
Cinsel saldırıya maruz kalan çocukların yaşları ve oranlar: 
2-5 yüzde 30 
6-10 yüzde 40 

11-17 yüzde 30 

Tecavüz mağduru çocukların % 70’i 2 yaş ile 10 yaş arası. Bu Tevrat’ta ve Sabilerde sütten kesilme yaşı olan 18 ay ile 24 ay yani bir buçuk ile 2 yaş sınırında başlıyor, bu kitaplardan İslama geçmiş olan adet görme yaşı olan 9 ve 10 yaşları ergenlik kabul edilen yaşlardır.
Geri kalan %30 luk grup ise olağan tecavüz sapıklıkları olarak yorumlanabilirse de hepsinin faillerinin getirilmek istenilen şeriat rejimi siyasetlerinin ürünü oldukları ve faillerinin de sapık dini tarikat, cemaat mensupları oldukları resmi mahkeme kayıtları, yazılı ve görsel basında kanıtlanmış olaylardır.
Bu yüzden, cinsel sapıklıkların mitolojik yani, mensubu olduğumuz, Tevrat ve ondan doğan semavi dinler öncesi veya bu dinlerlerin dışındaki dinler dışındaki dinler kast edilmektedir. Bu dinlere inananlar hala Yahudi, Hristiyan, Müslüman tarikatları olarak yaşamaktadırlar.
Bunu da yaşantılarındaki tercihlerinin bu dinlere uyumlarına bakarak anlıyoruz.

ÜLKEMİZDEKİ DİNCİ REJİMİN DE İRAN'DAN FARKININ OLMADIĞINI GÖRDÜK.
YAKINDA KUNDAK BEBEKLERİ İLE CİNSELLİĞİ DE BİR HADİS İLE UYGUN BULURLARSA ŞAŞIRMAYINIZ.
3.300 YILLIK TEVRAT'IN, 2000.YILLIK İNCİL'iN, 1400 YILLIK KURAN'IN YASAKLADIĞI
Avrupalılar da zaten aynı coğrafyadan göçen kavimler olduklarından kendilerini Rönesans ve Katolik İncil nimetleriyle biraz kurtarmalarına bakarak ayırmalarını gerektirmez. Elan, İspanya, Portekiz, Rusya’da ve bir çok Avrupa ülkesinde “reşit olmak kaydıyla ensest ilişki” yasaldır.

Yer kürenin ekvator bölgesinde yaşayan bütün kavimlerde benzer şekilde ensest, pedofilik yaşam vardır. Hepsinin de dinleri Küçük ve Büyük Köpek takım yldızlarından geldiklerine inandıkları yılan, kertenkele türü öküzbaşlı insansı, her kılığa girebilen, öldürülebilen, çok uzun yaşayan dev ve cüce cin ve şeytanlara dayanır.
Sıcağı seven yapıları nedeniyle ekvator çevresinde, kendilerine kölelik edecek günümüz insanlarının atalarını yaratmışlar, sonunda kendi yıldızlarına dönerken de kölelerini burada bırakmışlardır. Bu kavimlerin dinleri de ilginç şekilde birbirine benzemektedir.
Bu nedenle, İslamofobi yamyamlarının, bütün pislikleri Müslümanlara atmaları tam bir siyasi komplodur. Bu sapıklıklar, İslamın temeli olan Tevat, İncil de vardır, onların binlerce yılık yaşamlarında vardır.
Bu çalışmada, sırasıyla Sümer, Hint, Babil, İran, Grek, Mısır ve Arap dinlerinde orta olan bu ensest pedofilik, kulamparalıkları, Tevrat, Talmud, İslam hadislerine dayalı Humeyni şeri rejim yasalarından dilimize yaptığım çevirilerde okuyacaksınız.

Ensest Üreme Kültü


Farklı bir Adem, Hava ve çocukları resmi
Hristiyan sitelerinde sık sorgulanan konulardan birisi insanlığın “ensest” yani aile içi evliliklerle üremesidir.
Bir çok tartışma blogunda ortak sorular ve cevaplar şöyledir;

Soru=Havva’dan başka kadın yokken Habil ve Kabil kimlerle evlendi? Bundan İncil neden bahsetmez?

Bu soruda demek istenilen, anaları Havva’yı mı becerdiler?

Aslında durum Mecusilik olarak bilinen İran ve Sabilik kökenli İslam öncesi Kureyş Araplarının dininin Kürtler için yazılmış “Mushaf-ı Reş’de” (Kara Kitap), “bir Kürt Yezidi, annesini babasından çalıp kendisine eş/karı yaparsa bu ganimettir” demektedir.
Nasturilerin İncilinde ise “ Allah, Adem’in oğullarının ve kızlarının kendisinin karıları olduklarını” söyler.
Ama, “Doğu Kiliseleri” ya da Doğu Ortodoksluğu olarak bilinen bu İncillerdeki bilgilerin yer almadığı Grek İncil’inde ise durum farklıdır. Bu tür ilişkiler yasaklandığından farklı cevap arayışları vardır.

Cevap= İlk adamın ilk iki çocuğunun eşleri hakkında bu tartışmalar yüzyıllardır sürmektedir. En kısa cevap, erkek kardeşlerin kız kardeşleriyle evlilikleridir. İnsan, önce iki kişiydi, Adem ve Hava. Bu çift üç çocuk sahibi oldu, Kabil, Habil ve Şit. Şit’e sahip olduğunda Adem 800 yaşındaydı ve onun da oğullarıve kızları oldu ( Tevrat Yaratılış 5:4)

Kabil ve Habil’e tam olarak kaç kız kardeş gerekliydi?Adem ve Hava’nın kaç kız ürettikleri konusuna İncil/Tevrat tam olarak cevap vermemektedir. Ancak, Adem’in 930 yıl yaşadığı için yeterince kız ve erkek üreterek yer yüzünü doldurmak için çok fazla zamanı olduğunu ifade etmektedir.
Fakat, Yahudi tarihçi Flavius Josefus (Antiquities of Jews /Yahudilerin tarihi 1. Kitap 2.Ünite) kitabında yazdığı bir dip notta eski geleneğe göre Adem’İn “33” oğlu ve “21” kızı olduğunu, Adem ile Hava’nın yaratılışlarının her yönüyle mükemmel olduğunu, çocuklarının da fiziki olarak mükemmel doğduklarını, insanın yaratılmasını takiben süren kardeş evlililiklerinde genetik sorunlar yaşanmadığını yazmaktadır.
Ademi hava ve çocukları temsili

Levililer 18:6 ayette geçtiği gibi Tufan sonrası tanrı “yakın akraba evliliklerin ortaya çıkmasını istemediğini belirtmektedir.

Tanrı, Adem ve Hava’ya verdiği emri İsraillilere de verdiyse, onların çocuklarının kısa sürede ölmeleri gerekiyordu. Bunun için geçici olarak tanrı “aileler arası evliliklere”yeryüzünü doldurmaları için izin verdi.

Tufan ile birlikte genetik zayıflıklar görüldü, yakın akraba evlilikleri uygulanamayan, büyük ölçüde insan ömrünü dereceli olarak azalttı. Bu tufan öncesi nesillerin tükenmelerini engelledi. (Matematiksel hesaplara göre, Tufanda ölen insan sayısı bir milyardır)

Orta Çağda Yahudi kabalasında üretilen bir başka bilgiye göre de Ölüm Meleğinin Karısı, Şemail efsanesinde, Hava yaratılmadan önce, toz ve topraktan Adem’e eşit yaratılışta yaratılmış olan Lilit şeytanı Adem’in karısıydı. Cinsel ilişki esnasında Adem onu altına almayı denedi. Ama o “erkek egemen ilişkiyi” kabul etmedi,  “yan yana yatarak ilişkiyi önerdi”. Adem önerisini ret edince, ona küfretti ve Kızıldeniz kıyısından evine gitti. Kızıldeniz boyunca giderken, Lilit şeytanı öteki kovulmuş cin ve şeytanlarla ilişkiye girdi ve bir günde 100 kadar bebeği oldu. Keçi başlı şeytan Lucifer’in tanrının onaylamadığı bir evlilikle karılığını yapan anasıydı. Yeni doğan bebeklerin kanlarını içmeyi severdi.

Geri dönmediği için de cezalandırıldı. Sonra tanrı Adem’e kaburgasından yarattığı uysal kadın olan Hava’yı verdi. Kızdığında kanatlarını açarak Aden cennetinden dışarıya uçan Lilit, sıklıkla, çocukların kanlarını emen, erkekleri geceleri baştan çıkartan vampir kişiliğinde şeytanlaştırıldı. Günümüzde, erkek egemenliğine karşı gelen bağımsız kadının sembolü de olmuştur.

Bu da Adem’in çocuklarının, “ensest üreyen” ve “biseksüel” yaşayan bu Lilit şeytanının çocuklarıyla evlenmiş olabileceklerini de düşündürmektedir.
İslam öncesi Kâbe’de tapınılan Allah’ın kızı El Uzza’nın bu Lilit şeytanı olması muhtemeldir.
1300 yıl önce İbni İshak’ın yazdığı “Kitabul Esnam” ve “Siretül Resulüllah” adlı kitaplarında geçen  Allah’ın üç kızından El Uzza hakkında şöyle bahsedilmektedir;

“El Enazi Ebu Ali bize anlattı ve dedi ki ; Ali b. Aş Şebbah bize anlattı ve dedi ki; Ebu Münşir bize bildirdi. Dedi i; Babam bana Ebu Şalih’ten o da İbn Abbas’tan naklen dedi ki;
“El Uzza, Batnı Nahle’de üç hurma ağacında yaşayan bir dişi şeytandı...” demektedir.

HİNDULUKTA ENSEST VE EŞCİNSELLİK

Brahma Kumaris, 2500 yıl önce, cennet yeryüzündeyken, cinsiyetsiz insan varlığı aklın ücü ile  üretildi, Hindistan’ın, biyolojik, insanlık tarihi şekillendi.
Hindistan’ın eski cinsellik kültürü, Mahabaratha metinlerindeki Rig Vedalarda ve öteki farklı kaynaklarda bildirildi.
Örneğin, Mahabharata Adi Parva (Başlangıç Kitabı) da “Evlenmemiş bir kadın cinsel ilişki isterse, yerine getirilmelidir ve yerine getirilmezse  o dinin ölümü demektir.” Der.

Hindu kutsal metinlerinde “Vikruti Evam Prakriti” yani “sapıklık, çeşitliliktir” diyerek sapıklığı doğal olarak göstermektedir. Her ne kadar onaylanmasa da erkek eçcinselliği doğaldır.
Hindu metinleri olan Manu Smriti 3.49 ayetinde, veSushruta Samhita gibi çeşitli metinlerde bazı insanların karışık cinsiyetli doğduklarını ve dişil tabiatlı doğduklarını veya cinsel olarak nötr doğmalarını, doğal biyolojinin sorunu olarak tanımlar. Bu tür yaratılışa sahip olanlar, berberlik,çiçek satıcılığı,hizmetçilik, masörlük ve fahişelik işlerinde çalışırlar.
Bu gün böyle üçüncü tür insanlar (Hicralar) Hindistan’ın her yerinde özellikle marjinal toplumlarda fahişe veya dilenci olarak yaşarlar.
Muhtelif Hindu dinlerinde homoseksüellik aleyhine kesin emirler olmasına rağmen, Hindu mitolojileri, kadın ve erkek eşcinselliğini ve üçüncü tür ile cinselliğe bir çok efsanede hürmet etmektedir.

Ulupi açıkça Arjuna’ya der ki, “Bir geceliğine onunla uyumak dine karşı değildir.

Ensest,eski metinlerde yaygın olarak bahsedilen bir konudur. Lekhraj Kirpalani, Father of Humanity kitabında kendi kızıyla evlilik düğününden Om Radhe’nin ilahi bir görüş olmasından bahseder
Vasishta adlı bir bilgenin kızının kocası olduğu ve onunla ilişkiye girdiğine inanılır. Bir başka hikayede, Tanrı İndra, torununun karısı Vapustma ile cinsel ilişkiye girdiği yazılıdır. Diğer bilgeler de kendi kızlarıyla evlenmişlerdir.
Rig Veda da bile, kız ve erkek kardeşler olan Yam ve Yami’nin cinsel evrimlerinden bahsedilir. Yami, kız ve erkek kardeşler arasında yaygın olmayan cinsel ilişki arzusunu öz erkek kardeşine imalı şekilde söyler.

Mahabarata’nın Adi Parva kısmında, Rishi Prashar ile Satyavati Matsyangandha arasında ve oğlu Utthat, eski bilge Dirghtama’nın bir kadınla halkın önünde hayvanlar gibi aleni cinsel ilikiye girdikleri yazılıdır. BU durum Viktorya çağı İngilizlerini şok etmiştir. (Tevratı iyi okusaydılar aynısını Davut peygamberin yaptığına tanık olurlardı.A.Yavuz)

Gita Govinda daRadhe ve Krishna nın Aşk Şarkıları” on ikinci bölümde yirmi dört bölüm halinde Krişna nın Radhe ile aşkı, hazzı körükleyen ifadeleri yer almaktadır;

“Krişna ergen kadını sarmalayarak öperken
Radhe, bir arı için yasemin çiçeği ne ise, öylesine zevk için en çok sevilen oldu,
Krişna, yüzünü geriye çevirip arzuyla baktı,
Elbisesinin uçları, toprağın ormanındaki arkadaşlarınca tutuluyordu,
Hayır, hayır, hayır diyerek, eteğinin düğümünü gevşetirken Radhe yi tekrar çağırdı,
Sesleri kafa karışıklığına işaret ediyordu,
Vucudu şaşılacak kadar aşktan korkuya kapıldı, sözleri açıkla anlaşılabilir olmuştu.
Biçimli dudakları göğüslerinin üstüne düştüğünde, Radhe, Kadamba ladin ağacı gibiydi,
Titreyen yürüyüşü ve sonsuz iç çekmeleriyle gözyaşları etrafa serpildi.””
Bunda başka aşağıdaki metinlerde de Hindulukta sapıklıklara rastlayacaksınız.

ZURVAN
A ZOROASTRİAN DİLEMMA
R.C.ZAEHNER
Oxford Üniv.Doğu Dinleri ve Ahlakı Profesörü.

Tanrı Zurvan
Zurvan (İng) Zervan (Zaman), İranlıların Mazda dininden sonra Sasaniler döneminde ibadet ettiği şeytan ibadetine dayalı bir dindir.
Baş tanrı Zervan, evrende yalnız başınadır ve yanına birisi olsun ister, birden karnında bir oğlu olduğunu fark eder. Bir süre sonra “iyi mi kötü mü olacak” endişesi duyar anında ikinci bir oğlu olduğunu karnmında fark eder. Zaman içinde, “ilk doğana evrenin hakimiyetini vereceğine dair söz verir”. Önceden var olan Hürmüz evrenin hakimi olma hev esiyler doğumunu beklerken, gelişen kardeşi kötü/şeytan Ehriman/Arman’a da bundan bahseder.
Ehriman, bunu öğrenir öğrenmez, Zervan/Zamanın karnını yararak çıkar ve israr ederek evrenin hakimiyetini 16.000 yıllığına alır. Hürmüz, tüysüz, parlak, göze güzel görünen ama saflığı tmsil ederken, Ehriman/Arman da kıllı, kurnaz, zekiliği temsil eder.

Zervan adı, Mazda dini Zerdüştlüğün kitabı Avesta Bundehişte Zatspram olarak geçmektedir.
Zervan/Zaman hakkında Avesta bize bir şey söylemez. Sasani döneminde, Zervan/Zaman’ı anlatan mitoloji Bundehişn kosmolojisinde önemli rol oynadığını anlatır. Avesta’da geçen Zervan mitolojisi Vay veya Avestanın başka yerinde Vayu ve Yaşt adlarıyla anılmaktadır ve hakkında çok az bilgi verilmektedir.
Gerçek metinlerde Vayu, Zerdüşt toplumundan bağımsız üstün bir tanrı olarak görünür. Zervan ve Mitra gibi ahlaki tanrı değildir, aksine Mitra’nın kötü halidir. Mazdaya ibadet eden Zerdüştlerin inançlarının aksine kişiliğini ikiye ayırmıştır.
Tamamen güçlü olan tanrı ellerindedir ama Vayu, Ahura Mazda (Hürmüz) tarafındadır ve kötü yanı, ölüm şeytanından biraz daha iyidir. Vayu, cömert ruha ait iken Yaşt kendini ona adamıştır. Vayu ileride Yaşt olarak kötülük şeytanı olur. Hürmüzün kararlaştıramadığı işlewri o karara bağlar. Sonunda Hürmüze itaat etmekle derecesi düşürülür.

KONU 6
IŞIK SAÇANLAR
Ehriman, Hürmüz’ün güzel varlıklar yarattığını gördüğünde, ışığı yaratmayı bilmediğinden şeytanlarını topladı ve onlara; “Hürmüzün karanlıkta kalabilen ışıyan güzel yaratıkları yaratmaktaki çıkarı nedir? Kendisi niye ışığı yaratmayı bilmiyordu?

Akıllıysa, anasının üstüne varmalı ve güneşi oğlu olarak doğurtmalı, kız kardeşiyle ilişkiye girerek Ayı doğurtmalıydı.
Şeytanlarını bunu yapmakla görevlendirdi ve hiç birisi ona ihanet etmeyecekti. Mahmi adlı bir şeytan bunu işitti ve Hürmüz’e bütün hızıyla gelerek  durumu anlattı ve ihanet ettiğini düşündü.
Eznik’in hesaplamasına göre, Güneş ve Ay’ın yaratılışı hakkında Mani metinlerinde altı farklı yaratılış efsanesi geçmektedir.
12 burcun yaratılmasını takiben onlara yardımcı olmaları için 6.480.000 küçük yıldız yaratılmış, her biri dört yöne hükmetmekle görevlendirilenler;Tiştar (Sirius-Şira) doğu üzerinde, Satves (Akrep) güneye, Vanand (Vega) batıya ve Haptöring  (Büyük Ayı) da kuzeye hükmetmekle görevlendirilmişti.

Onların hepsinin komutanı olan NAİL ise göğün ortasındaki Kutup Yıldızıdır.
Zodyakın üstündeki yıldızlar “kirlenmekten muaf olanlar”  olarak tespit edildiğinden Ehrimanın onlara yaptığı saldırılar boşa çıkmıştır. Ayın üstüne güneş tayin edilmiştir. Gök Kubbe, Ehriman’ın saldırısından önce tekerlek şeklinde, değişmeyen öğle vaktinde kalacak şekilde yaratılmıştır. Bütün bunlar yeterince hilesizdir ve ışıklarını göksel ensestlik olarak tanımlanan şekilde ürettiklerinden şüphe edecek bir şey yoktur.

Prahlad, Hiranyakaşip yeraltında yaşayan çocuklarla
cinsellik yaşayan Asur kralı
Oldukça aksine; eski edebiyatın övülen uygulamalarından aktarılan ve bir insanın en övülmeye değer işi olarak günahlarından arınmayı aramak için Hürmüz’ün uygulamasına atıf yapılır;
X”etödatih (akraba evliliği) Hürmüz’ün uygulamalarındandır.
Zerdüşt Hürmüzden önce oturur ve Vahuman, Artvahist, Hurdat,Amurdat ve Spandarmat Hürmüz’ün çevresinde otururlar, Spandarmat, ensesi üzerine yaslanarak Hürmüz’ün kucağında oturur. Zerdüşt Hürmüz’e ; “Kucağına yaslanarak oturmuş, seni çok seven ve çok yakın olan bu kimdir?” der. Sen, Hürmüz gözünü ondan alamıyorsun o da senden gözünü alamıyor, kollarını sana dolamış ne ayırıyor ne de senin ayırmana izin veriyor.
Hürmüz, “Bu Spandarmat’tır, kızımdır, cennetimin kraliçesidir ve Yaratılışın Anasıdır” diye cevaplar.

Bu efsane, Hürmüz’ün göklerdeki ışıyan yıldızları kızı Spandarmat ile birlikte ensest üreme yoluyla yarattığını anlatır. Ancak bir çok soruya cevap vermeden kalır.
Spandarmat eğer Hürmüz’ün kızıysa annesi kimdi?
İkincisi, Hürmüz kızıyla ilişkiye girdiyse birleşmenin meyvesi neydi? Üçüncüsü ve daha önemlisi Spandarmat, “Cennetin Kraliçesi ve Yaratılışın Annesi”  olarak tanımlanarak toprağa daha yakın bir kimlikle niçin tanımlanmıştı?

Açıklamaya geçmeden önce, Mandacı Sabi metinleriyle paralelliğine dikkat çekmek gerekir. Zerdüştler gibi, Babil ile astroloji ve gök cisimlerine tapınma temelinde olağanüstü bir benzerlik göstermektedirler. Gezegenler, Mazdacılık ve Zervanilikte de Zerdüştlere sunulmuş ilginç bir muammadır.
İran mitlerinde Hürmüz=Marduk=Jüpiter; Vahran (Behram)=Nergal=Mars’a karşılık gelir. Satürnden bahsedilmemişse de Babil’de KEVAN adıyla anılan Satürn’in Zervan olması muhtemeldir.
Lidzbarski çevirisi; Sağ Cinze’de geçen Mandacı Sabi efsanesinde Ruha kötünün anasıdır, Ptahil’in zor durumda olduğunu kavradığında oğlu Ur’u çağırır ve ensest ilişkiye girer. Yedi gün sonra Yedi Gezegen’i doğurur. Sonra tekrar oğluyla ilişkiye girer 12 gün sonra çarkıfeleğin 12 gök burcunu doğurur. Bu ilişkiden sonra Ruha, ilk önce kendisini Ur’un anası, ikinci olarak kız kardeşi olarak tanımlar.
Aynı Zervani mitinde, Hürmüz’ün yaklaşmasıyla önce anası, sonra kızkardeşi olarak adlandırıp Güneş ile Ay’ı üretmeleri gibi.

Ruha üçüncü kez Ur’a yaklaşır ve beş canavara hamile kalır, ilk günü gökler parçalanır ve aydınlanır, ikinci gün gök gürültüleri olur, üçüncü gün gökler alevlerle çevrilir, dördüncü gün karanlığın kapılarında depremler olur, beşinci gün çocuk doğumunun acıları başlar ve Ruha beşini birden doğurur. Beşi de Güneş ve Aydan az olan beş özel gezegendir.
Bu kıyaslamaya bakarak, ensest Zervani efsanesinin Babil- Sabi efsanelerinin orjinalliği korunarak oluşturulduğu söylenilebilir. Sayfa 154
S-158
...Zervan’ın Uzun Hakimiyet Döneminde yarattığı  Evren (Spir) özellikle bütün gök kubbeyi ve ışıldayan yıldızlarını tanımlamaktadır. Zervani efsanesinde gök yüzünün önemli rol oynaması şaşırtıcı değildir.
Bütün bereketi ve çeşitliliği ile insanlığa gelen varlıklar “7” ve “12” şeklinde gelmektedir.
Çarkı feleğin “12” burcu, Hürmüz’e sadık “12” komutanıdır; Yedi gezegen ise Ehriman’ın yanında olan “7” komutanıdır, bütün yaratıklara baskı yaparlar ve kötünün tüm davranışlarını, ölümü getirirler. Hürmüz’ün 12 burçtan ibaret 12 komutanı ve yedi gezegen ise dünyanın kaderini yönetir ve idare ederler.””

Bu yaratılış efsaneleriyle “tanrılarını taklit ederek üremeyi seçen ensest kavimlerin” kalıntısı olan günümüzde elan süren “ensest üreme/aile içi ilişkiyle” sapkınlığının kaynağının da dinler olduğunu gördük. Bu Hint, İran, Sümer, Babil, Arami/Sabi, Arap Mısır, ve tüm Arap yarımadası ve kuzey Afrika kavimlerinin de bu dinşerden türeyen dinlere inandıkları için ensest üredikleri anlamına gelmektedir.
About the law attributed to emperor Zeno in 475, "De incestis et inutilibus nuptiis" 
MANFREDINI, Arrigo D: "Certi legum conditores" et la veuve vierge (C.I. 5,5,8), Revue internationale des droits de l'antiquité, ser.3,35 (1988) 209-222.


Tevrat ta Eşcinsellik;

Yahudi Kralı Davut peygamberin yaşamında eşcinselliğin kutsanmasına rastlıyoruz.Davut’tan önce, Yahudiler, birlikte yaşadıkları Sabi Aramilerin dinlerine girmişler, tanrıları Yahvew de onları Filistinlilere esir eder. Tevrat peygamberi Samuel’i ve ondan sonra gelen Kral Saul’un etrafında Yahudiler Sabi dini ve  tanrılarından vaz geçince yücelirler. Ancak yoldan çıkan kral Saul’un yerin Yahweh sıradan bir Yahudi olan İşay’ın (Jessi) en küçük oğlu Davut’u seçer.Onun kral Saul un oğlu Yonatan’a aşık olmasını sağlar. Kadınle cinsel ilişkinin “Kirlenme” olduğu konusu açıkça bu bölümde işlenir, Sabi geleneği biseksüel yaşam yüceltilir. Oysa Musa zamanında Levililer kitabında Yahweh bu tür ilişkileri kesinlikle yasaklamış, cezasını da recm olarak vermişti. Şimdi Davut’u okuyalım;

Davut peygamber ve Yonatan
Davut Kral Saul'un Oğlu Yonatan'a Aşık Oluyor;

Tevrat 2Saul’un Ölümü 18:1

1:Saul’la Davut’un konuşması sona erdiğinde, Saul oğlu Yonatan’ın yüreği Davut’a bağlandı. Yonatan onu canı gibi sevdi. 
2 O günden sonra Saul Davut’u yanında tuttu ve babasının evine dönmesine izin vermedi. 
3 Yonatan, Davut’a beslediği derin sevgiden ötürü, onunla bir dostluk antlaşması yaptı. 
4 Üzerinden kaftanını çıkarıp zırhı, kılıcı, yayı ve kuşağıyla birlikte Davut’a verdi.

1SAMUEL 20:30
30 Saul Yonatan’a öfkelenerek, “Seni sapık ve dikbaşlı kadının oğlu!” diye bağırdı, “İşay’ın oğlunu desteklediğini bilmiyor muyum? Bu kendin için de, seni doğuran annen için de utanç verici. 

Aynı ayetin İngilizcesinde biraz farklı bir ifade vardır.

20:30 Then Saul's anger was kindled against Jonathan, and he said to him, "You son of a perverse, rebellious woman, do I not know that you have chosen the son of Jesse to your own shame, and to the shame of your mother's nakedness? 

20:30 Sonra, Saul’un öfkesi Yonatan’a karşı kabardı ve ona dedi; “Seni, asi ve sapık kadının oğlu, annenin çıplaklığının utancına ve kendi utancın olarak İşay’ın oğlunu seçtiğini bilmiyor muyum?

1SAMUEL 20:33 Ancak Davut ant içerek, “Senin beni sevdiğini baban çok iyi biliyor” diye yanıtladı,...”

1Samuel 20:41

20:41 41 Uşak gider gitmez, Davut taşın güney yanından ayağa kalktı ve yüzüstü yere kapanarak üç kez eğildi. İki arkadaş birbirlerini öpüp ağladılar; ancak Davut daha çok ağladı.

İngilizcesi;

20:41 And as soon as the boy had gone, David rose from beside the stone heap and fell on his face to the ground and bowed three times. And they kissed one another and wept with one another, David weeping the most.

Uşak oğlan gider gitmez Davut, kayaların yanından kalktı ve yüz üstü yere kapandı ve üç kez eğildi. Ve birbirlerini öptüler, birlikte ağladılar, en çok ağlayanı da Davut’tu.

Yonatan ın kölesi varken kayaların arasına saklanması güvenlik açısından olağan davranıştır. Ancak, yalnız kaldıklarında, arkadaşının yanına gelip tokalaşıp konuşmadan, doğrudan doğruya Davut'ın yüz üstü yere kapanması ve üç kez eğilmesi, öpüşmeleri, Davut'un pasif eş cinsel olduğuna işarettir kanaatini uyandırdı bende. Çünkü, acele etmektedirler ve bir an önce veda sevişmesi yapma arzusundadırlar. Kralın oğlu Yonatan ın kölesi olan Davut un aktif eşcinsel olmazı zaten beklenmemelidir. Ne de olsa Yonatan kralın oğlu, bir de pasif olursa babası öldürür.

Allah İçin Ayrılan Ekmeği Sadece Kadından Uzak Kalanlar Yiyebiliyor.

1Samuel 21:3,4,5,6.

3 Şu an elinde ne var? Bana beş somun ekmek ya da başka ne varsa ver.”
4 Kâhin, “Taze ekmeğim yok” diye karşılık verdi, “Ama adamların kadından uzak kaldılarsa kutsanmış ekmek var.”
5 Davut, “Yola çıktığımızdan her zaman olduğu gibi, kadından uzak kaldık” dedi, “Sıradan bir yolculuğa çıktığımızda bile adamlarım kendilerini temiz tutarlar; özellikle bugün ne kadar daha çok temiz olacaklar.”
6 Bunun üzerine kâhin ona kutsanmış ekmek verdi; çünkü orada huzura konan ekmekten başka ekmek yoktu. Bu ekmek RAB’bin huzurundan alındığı gün yerine sıcak ekmek konurdu.

İngilizcesi;

3 Now then, what do you have on hand? Give me five loaves of bread, or whatever is here." 

4 And the priest answered David, "I have no common bread on hand, but there is holy bread--if the young men have kept themselves from women." 

5 And David answered the priest, "Truly women have been kept from us as always when I go on an expedition. The vessels of the young men are holy even when it is an ordinary journey. How much more today will their vessels be holy?" 

6 So the priest gave him the holy bread, for there was no bread there but the bread of the Presence, which is removed from before the LORD, to be replaced by hot bread on the day it is taken away. 

Davut Savaşta Öldürülen Erkek Aşığı Yonatan'a Şiir Yazıyor;

Tevrat 2Saulun Ölümü 1:26;

Senin için üzgünüm, kardeşim Yonatan.
Benim için çok değerliydin.
Sevgin kadın sevgisinden daha üstündü. 

DAVUT VE HALKI ÇIPLAK DANS EDİYOR;

20 Davut ailesini kutsamak için eve döndüğünde, Saul’un kızı Mikal onu karşılamaya çıktı. Davut’a şöyle dedi: “İsrail Kralı bugün ne güzel bir ün kazandırdı kendine! Değersiz biri gibi, kullarının cariyeleri önünde soyundun.”
21 Davut, “Baban ve bütün soyu yerine beni seçen ve halkı İsrail’e önder atayan RAB’bin önünde oynadım!” diye karşılık verdi, “Evet, RAB’bin önünde oynayacağım. 
22 Üstelik kendimi bundan daha da küçük düşüreceğim, hiçe sayacağım. Ama sözünü ettiğin o cariyeler beni onurlandıracaklar.”

Davut’un eşcinselliğini, çocukluğundan itibaren serbestçe yaşadığına, uluorta anadan üryan soyunarak, eşcinsel ilişkilerin yaşandığı bir bayramda  yaşamasına karısının gösterdiği tepkiye de tanık olduk. Aynı Hint kültürü değil mi?

Şimdi, Yahudilerin tarih kitabı olan Tevrattan çıkıp, din kitapları olan Talmud a bir göz atalık ve sapıklığın zirvesini görelim;

TALMUD PEDOFİLİ ÖĞÜTLEYEN GİZLİ YAHUDİ KİTABI


Talmud Kitabı 8. cilt 63 kitaptır.
Talmud, Mişna ve Gemara adlarında iki bölümden oluşur. Ancak, bölümleri kitap kabul edildiğinden, yeni ve eski eklemeler ile 63 kitap olduğu kabul edilir. İ.S.II. yüzyılda, pedofiliye düşkün bir rahip olan M.S.II.yy.da yaşamış Talmud rahibi olan Simon Ben Yohai, en yararlı, en ikna edici olandır. Yahudi rabbileri içinde ona yaklaşacak olanı yoktur. Zohar veya Kabala adıyla bilinen kitapların yazıcısı olan Ultra Ortodoks Yahudidir. Talmud, çağdaş Talmud Yahudiliğinde pedofiliyi uygun bulmaktadır. “Halachah (Halaça/Halaka)” veya Yahudi hukukunu bağlayandır. Bu özellikleri yüzünden de din adamlarının eğitiminde kullanılır.

Ortodoks yenilikçi demekse de, bu Ortodoks Hristiyan veya Yahudi mezhebine geldiğimiz zaman en sapkın, en eski dini gelenekleri savunan ve yaşayan, bununla yetinmeyi halklara dayatan, kökenleri Sümer, Hint, Mısır toplumlarının doğuşu kadar eskiye uzanan, ilkel toplayıcı avcı, ensest toplumların geleneklerine bağlı olarak düşünülmelidir. Müslüman ülkelerde aşırı yobaz İslamcılar, Hristiyan ülkelerde aşırı yobaz Hristiyanlar, Yahudilerde de aşırı yobaz Yahudiler bunlardan çıkar. Bu gün İsrail’de Hasidik, Haredim çatışmasının da kaynağı bunlardır ve Mehadrin yani haremlik selamlık toplu taşım araçları, kara çarşaf peçe, sarık, cübbe, makas, jilet vurulmamış sakal, ,5 veya üç yaşından itibaren kız erkek çocuklarla evlilik, cinsellik, muta nikahlı fuhuş gibi sapkınlıkların arkasında bunlar vardır.

İşte böyle bir sapık olan Rabbi (Aramice=Allah,Öğretmen) Yohai’nin öldüğü yer olan Meron’da her yıl bunun tarikatından olan 10.000 Yahudi, Kabala Yahudiliğinin zaferini danslar, şarkılar eşliğinde onu överek bayramlar kutlarlar.”
Hint, Davut geleneğinin elan tekra edildiğini bu cümle bize göstermiştir.
Ortodoks Yahudiliğinde M.Ö.II.yüz yılda yaşayan en çok hürmet edilen, otorite kabul edilen Rabbilerin ikincisi belki birincisi de Tannaim’dir. O da Ferisilerie çok yakın olan Filistinde yaşamıştır ve kökeni de Babil’dir ve oda “Misnah’ı (Dil Yasası) yazmış, bu kitap daha sonra “Babil Talmud’u” adını almıştır. Tanna, Ortodoks Yahudiler arasında Musa’dan daha fazla ilgi görmüştür.

Talmud, Yahudi dini otoriteler ve Yahudiler arasında en çok ilgiyi çeken kitaptır, Yahudilere, bilgeleri Ben Yohai nin Talmuda geçen ve söylediği sözlerinin istediği dışında, cennette Allah tarafından ona öğretildiğine inanırlar.
Talmud, Yohai nin öğretmeni olan Rabbi Akiba nın; “Musa ölünce cennete gitti ve Rabbi Akiba ya dikkatle baktı, Tevrat ta bu mükemmel açıklıkanır. Bu yüzden ben Yohai, Talmud da pedofiliye yetki vermiştir ve Talmud, bütün zamanlar boyunca Yahudilerin kitabı olacaktır.

Dikkatle okunduğunda pedofiliye izin veren Talmud ayetleri, bebek gelinleri gerçek Yahudilerden değil, kılıçla veya gönüllü Yahudi dinine giren “Goyim” dedikleri kölelerden seçmektedir.
Kidduşin 41a,Nidda 13b de, “üç yaşın altında veya üstünde bir çocukla evliliğin yasaklandığını da hatırladığımızda, Musa zamanında da olduğu gibi, isyankar Yahudilerin sık sık komşuları Sabilerin, Filistinlilerin, Asurların dinlerine geçtikleri ve Babil sürgünü olayının da bu yüzden Allah/Yahwe tarafından lanetlenmeleriyle olduğu destan gibi işlenmektedir.,

Sonunda Yahudilerin 3.300 yıldan az olmayan geçmişlerinde bunların olması çok doğaldır. Her Yahudiyi de böyle olmakla suçlamak için değil, dinlerin sapıklıkların kaynağı olduğunu göstermek için yazıyoruz.
Bira rahip sapıklık öteki, ehveni şeri yayıyor ama dinlerin iyi bir şey olmadığının da delillerini bu kayıtlarıyla veriyorlar. İşte pedofilik sapıklıklarına örnekler;

Sanhedrin 55b R.Joseph said: “Gel ve işit, üç yaşında bir bakire, istenildiğinde bir günlüğüne cinsel ilişki gerektiren bir evliliği yapacak, ve kocası ölmüş ise ölenin erkek kardeşi onunla karı koca olacak ve kız onun olacak.”
Yebamut 57b: Üç yaşında bir kız bir günlüğüne cinsel ilişkiyle nişanlanacak....,

Yebamut 69a,69b ve 60’da tartışıldı; Üç yaşında bir bakire, cinsel ilişkili bir evlilik yapacak ve kocası ölmüşse erkek kardeşi onunla karıkoca olacak ve kız onun olacak.
Talmut Yebamut 60; Düşünüldü:R.Simeon ben Yohai dedi ki, Üç yaşın altındaki bir dönme kız, bir rahiple bir günlüğüne evlenecek.  Böyle denildiğinden, ancak onlarla uzanıp yatan adamları tanımayacak olan  bütün kadın ve çocukları kendiniz için tutacaksınız ve Phineas onlarla olacak.”
Yasayı koyan rahip Phineasın, kendisinin üç yaşın altında bebek bir kızla evlendiğinden, Talmud onu aklamak için böyle çocukların evlilik için uygun olduğunu kanıtlamaktadır.

Gene Talmud, dokuz yaşında bir çocuğun, yetişkin bir kadına saldırdığında, kadının onu “cinsel saldırı ile suçlayamayacağını”, çocuğun gerçekte yetişkin olmadığından ona “suç atamayacağını” söylemektedir.
Ama, üç yaşında bir bebeğin, evlenecek kadar yetişkin ve cinsel arzularından sorumlu, istekli, evlenecek kadar olgun olduğunu söylemektedir.

Babil, Mezopotamya’da 1600 yıl hüküm sürmüş bir krallık, medeniyet olmasına rağmen sapık ensest, pedofilik, biseksüel Sabi gelenekleri içermekteydi. Tevrat ve gizli kitapları Talmud’un M.Ö.597’de Yahudileri Babil’e esir olarak götürüp köle etmesi ile Yahudilerin yetmiş yıllık kölelikleri boyunca, Babil’de olan Sabi, Kalde Ay Tanrısı ibadetinin sapıklıklarını yaşam ilkeleri haline getirdikleri sonucunu çıkartabiliriz. O tarihlerde, savaşlar sonucunda esir düşen kavimlerin çocuklarına, galip orduların askerleri tecavüz eder, üç yaş ve altı kız erkek çocuklarına tecavüz ederdi.

Bu geleneği TRTde yayınlanan savaş içerikli Çin dizilerinde de 16 yaşla başlayan esir alma alışkanlığının zamanla 2,5 yaşında bebeklere kadar düşürülerek düşman kavmi aşağıladıklarını görmekteyiz. Yahudiler de bu evliliği kendi dinlerine döndürdükleri halkın çocuklarına yaptıklarına göre bir öç alma geleneği olarak görünmektedir.Yahudilerin daha önce Mısır’da 400 köle yaşadıklarını Tevrat’ın yazdığını Musa ile kurtuldukları efsanelerini hatırlayalım. Bu sapkın gelenekler ise geçen zaman içinde gelenek haline gelmiştir.

İşte Tavrat’ın Sütten kesilme olayını doğrulayan ayetleri;

Tevrat Sütten Kesilince Tapınağa adanma;

Tevrat 1 Samuel 1:21
Hanna Samuel’i Tanrı’ya Adıyor

21 Elkana RAB’be yıllık kurbanını ve adağını sunmak üzere ev halkıyla birlikte Şilo’ya gitti. 
22 Ama Hanna gitmedi. Kocasına, “Çocuk sütten kesildikten sonra onu RAB’bin hizmetinde bulunmak üzere götüreceğim. Yaşamı boyunca orada kalacak” dedi.
23 Kocası Elkana, “Nasıl istersen öyle yap” diye karşılık verdi, “Çocuk sütten kesilinceye dek burada kal. RAB sözünü yerine getirsin.” Böylece Hanna oğlu sütten kesilinceye dek evde kalıp onu emzirdi.
24 Küçük çocuk sütten kesildikten sonra Hanna üç yaşında bir boğa, bir efa un ve bir tulum şarap alarak onu kendisiyle birlikte RAB’bin Şilo’daki tapınağına götürdü. “”
Yebamut 60b; yasal İsrail toprağında sakinleriyle görüşülen bir kasaba vardı ve Rabbi, R.Romanos’u araştırma için gönderdi ve bir dönmenin (Yahudiliğe girenin) üç yaşın altında kızını buldu ve onun bir günlüğüne rahiple birlikte kalmasının uygun olacağını ilan etti.”

Misnah
Babil Talmudu Soncine 1961 basımı s 309
Niddah 44b : ÜÇ YAŞINDA BİR KIZ,BİR GÜNLÜĞÜNE, CİNSEL İLİŞKİ İÇİN NİŞANLANABİLİR. BİRİ CİNSEL İLİŞKİ YAŞINDAN KÜÇÜK İSE KIZIN GÖZÜNE PARMAĞI BATMIŞ GİBİDİR. Babil Talmudu Ketubi 11b

GEMARA
Babil Talmudu Soncine 1961 basımı s.20,21
...Rabbi Hişda itiraz eder; Henüz aybaşı kanı görme çağına gelmemiş bir kız evlendirilebilir. Beth Shamnai der ki; Ona dört gece verilir. Hillel in bir öğrencisi der ki; Yarası iyileşinceye kadar (cinsel organın). Aybaşı kanı gören evlendirilir. Beth Shemnai der ki; Ona bir gece verilir. Beth Hillel der der ki; Gece takip eden Şabbat/Cumartesi gününe kadar dört gecedir.

Talmud’da göre, dokuz yaşın altında bir oğlan, erkek, üç yaşın altında bir kız, kız değildir.

Kulamparalık, Oğlancılık Etmek;

Rabbilerimiz öğrettiler ki;
Rabbi dedi ki; Dokuz yaşın altında bir çocukla yapılan oğlancılık, oğlancılık olarak görülmez.
Samuel dedi ki; Üç yaşın altında bir çocukla oğlancılık etmek, yukarıda anlatılan çocuğa yapılan muamele değildir.

İsa Yahudileri bu yüzden suçlamaktadır;
Matta İncil’i 23:27,28; “Vay sizin başınıza geleceklere Ferisiler ve yazıcılar. Hepiniz dışarıdan beyaza boyanmış mezarlar gibisiniz, dışarıdan güzel ama içinde ölü adamın kuru kemikleri bulunurcasına kirlisiniz (Cenabet). Dışarıdan bakıldığında doğru insanlar gibi ama içinden iki yüzlü ve günahkar görünüyorsunuz.”

Musa ile verilen doğru emirlerin terk edilip Süryanilerin iddia ettikleri gibi Sabi dininin şeytan ibadeti olan Sin Mezhebine girdiklerinin kanıtıdır. Süleyman’ın cinciliği de dahil Yahudiler artık aşırı ırkçı temelde şeytana tapınmaya başlamışlardır.Benim şahsi kanaatim, Levililer kitabında, birinci, ikinci derece akrabalar ve süt anne ve çocukları ile bile ilişki, evlilik yasaklandığı halde, Davut’un yaşadığı eşcinsellik, çocuklarının kardeş evlilikleri, oğlunun analıklarıyla cinsel ilişkileri, Davut’un Hititli askeri Uriyanın karısı ile zinası ve Uriya’yı öldürterek işlediği cinayetinin Musa’ya verilen ilkelerle tamamen terstir ve inkardır. Bu nedenle kanaatim Yahudilerin şeytana tapınmayı terk etmedikleri yönündedir.

Thomas İncil’i de Sabi Yahudilerin Hristiyan olanları Nasıralılardır. Daha sonra Nasturi adını alacak bu Hristiyan toplumunun benimsediği İncil’de  Tevrat’ın yukarıdaki hükmü onlar için de geçerlidir.

Thomas İncilinde İsa nın Biseksüel Yaşamı


Hristiyanlara göre Allah olan İsa’ya göre kadın kirlidir, ondan doğan cennete gidemeyecektir;
Thomas İncil’i;
15.Bölüm;
(15) Jesus says:
"When you see one who was not born of woman,
fall on your face (and) worship him. That one is your Father."
Kadından doğmayan birini gördüğünüzde, yüzünüzü ona çevrin ve ona ibadet ediniz. O sizin babanızdır.

İsa, yeryüzüne fitne fesat getiren bir şeytandır;
Thomas İncili;
(16) Jesus says:
(1) "Perhaps people think that I have come to cast peace upon the earth.
(2) But they do not know
that I have come to cast dissension upon the earth: fire, sword, war.
(3) For there will be five in one house: there will be three against two and two against three, father against son and son against father.
(4) And they will stand as solitary ones.”

16-İsa Diyor ki;
1-Belki insanlar benim yeryüzüne barış getireceğimi sanıyorlar.
2-Ama bilmiyorlar ki, ben yeryüzünde geçimsizliği yaymak için geldim;Ateş, kılıç, savaş.
3-Bunun için
beş kişilik bir evde; üçü ikisine, ilisi de üçüne karşı, baba oğula, oğul babaya karşı olacaktır.
4-Ve tek başına yalnız biri gibi duracaklardır.

İsa,Hint Jainisminin (Can dinini) Digambara-Çıplaklık mezhebini öğretir. Eşcinselliği salık verir;
Thomas İncili 37;
(37)
(1) His disciples said: "When will you appear to us, and when will we see you?"
(2) Jesus said: "When you undress without being ashamed and take your clothes
(and) put them under your feet like little children (and) trample on them,
(3) then [you] will see the son of the Living One, and you will not be afraid."
Thomas İncili 37;
1-Öğrencileri dediler; Bize ne zaman görüneceksin? Seni ne zaman göreceğiz?
2-İsa dedi;”Utanmaksızın bütün elbiseleriniz çıkardığınız, ayaklarınızın altında çocuklar gibi tepinerek çiğnediğinizde;
3-Sonra, “Yaşayan Bir*”in oğlunu göreceksiniz ve korkmayacaksınız. *(Hay-Melki d Nura)

Thomas İncil’ine göre Kadın Cennete Giremeyecektir.Girebilmesi için kendini erkek yapması gerekecektir.;
(114)
(1) Simon Peter said to them: "Let Mary go away from us, for women are not worthy of life."
(2) Jesus said: "
Look, I will draw her in so as to make her male,
so that she too may become a living male spirit, similar to you."
(3) (But I say to you):
"Every woman who makes herself male will enter the kingdom of heaven."
Thomas İncili 114
1-Simon Peter onlara dedi; “Meryem’e izin verelim, kadınlar yaşam için değerli olmadığından” aramızdan çıksın”
2-İsa dedi; “Bak, onu erkek olarak yeniden yaratacağım ve senin gibi bir yaşayan erkek ruhu olacak, senin benzerliğinde.”
3-Ama sana diyorum ki; “Kendini erkek yapan her kadın, cennetin krallığına girecektir.”
Ayetler, Mısır Nag Hammadi Kütüphanesinin internet sitesinde bulunan Thomas İncil’i kayıtlarından alınmıştır. Bu durumda, Grek İncilinde de karısı olmayan Allah yani İsa, kndini güvey, havarilerini gelin yaptığından, süzme eşcinseldir. Bu dinlere göre göklerde yani cennette kadın yoktur, btün göklerde yaşayan melaikeleri melekütlar tümden eşcinseldir. Örneklere devam ediyoruz.
Tevrat’ta Hz.Musa zamanında da bu “ilk doğanların” Tanrı’ya adanması aşağıdaki gibi düzenlenir.
İsmail olayı ile sadece “Yahudilerden İnsan Kurbanını kaldıran Tanrı,yine “ilk doğanları Musa ve Kabilesine önderlik ettiği konutunda çalıştırmak üzere “hizmekâr” olarak kendisine alır.

İşte ayetler;
Levililer'in Adanması
Say.8: 5 RAB Musa'ya şöyle dedi:
Say.8: 7 Onları arındırmak için şöyle yapacaksın: Günahtan arındırma suyunu üzerlerine serp; bedenlerindeki bütün kılları tıraş etmelerini, giysilerini yıkamalarını sağla. Böylece arınmış olurlar.
(Tıraşlı ve temiz istiyor)
Say.8: 14 Levililer'i öbür İsraillilerin arasından bu şekilde ayıracaksın. Levililer benim olacak.”
Say.8: 16 Çünkü İsrailliler arasından Levililer tümüyle bana verilmiştir. İlk doğanların, İsrailli kadınların doğurdukları ilk erkek çocuklarının yerine onları kendime ayırdım.”
Say.8: 17 İsrailliler arasında ilk doğan insan ya da hayvan benimdir. Mısır'da ilk doğanları yok ettiğim gün, onları kendime ayırdım.”
Say.8: 18 İsrail'de ilk doğan erkek çocukların yerine Levililer'i seçtim.”

Levililerin nasıl hizmet ettiği hakkında bir detay bulmak mümkün değilse de İncil’de Hz.İsa “Tanrının oğlu” kuzu veya güvey olarak gerekli detayı veriyor:
İsa yeryüzünde yaşayan bizlerin de “Güvey”i olduğunu söyler,yani “damat”.
İncil 9:14 “Bunun üzerine Yahya’nın öğrencileri İsa’ya yaklaşıp sordular:”Neden Ferisiler ve biz oruç tutuyoruz da,öğrencilerin oruç tutmuyor?”
9:15 İsa onları şöyle yanıtladı:Güvey kendileriyle birlikteyken,yakınları yas tutar mı?Ama güveyin onlardan alınacağı günler gelecek,o zaman oruç tutacaklar. 
Kıyamette,insanlardan yenilenen dünyada yaşamalarına izin verilmesi karşılığında alınacak fidye de insandır.12 Yahudi kabilesinden seçilecek 12.bin kişiden üreyecek “ilk erkek çocuklar” kurtulmalık” yani “fidye“ olarak alınıp götürülecektir. Hem de “bakir,kız oğlan kız” olmaları şartı ile. 

"Yuhanna Vahiy-Kuzu ve Kurtulanlar 1-5; Sonra Sion Dağında Kuzuyu (Allah-İsa) ve onunla birlikte 144.000 kişinin durduğunu gördüm.Alınlarında Kuzunun ve Babasının adı var.Ardından çağlayan suların ve güçlü gök gürlemesinin sesini andıran bir ses duydum gökten.Duyduğum ses harp çalan çalgıcıların çalgı sesini andırıyordu.Tahtın dört yaratığın ve ihtiyarların önünde yeni bir ezgi söylüyorlardı.Yeryüzünden kurtulmalık karşılığında sağlanan 144.000 kişiden başka hiç kimse bu ezgiyi öğrenemiyordu."

Ve Güvey’e verilecek Gelinler:(Ayet devam ediyor)

Bunlar kadınlarla ilişki sonucu lekelenmeyenlerdir. Çünkü kız oğlan kızdırlar.Kuzu (İsa) her nereye giderse Onun ardı sıra gidenlerdir.İnsanlık içinden Tanrıya ve Kuzuya “kurtulmalık” karşılığında sağlanan ilk üründürler..
Ağızlarında hiçbir yalan bulunmadı.Suçsuzdurlar."
Ayetinde bir diğer ilginç nokta ise,insanlar “kadınla ilişkiye girmekle kirlenenler grubuna dahil edilmişlerdir.Evliliği şart koşan bir Tanrı,bunu “kirlilik” sayıyor ve bizleri aşağılıyor.

İsa’nın inananlarına GÜVEY olması;
Oruçla ilgili soru Matta 2:15-“”İsa şöyle karşılık verdi; <Güvey hala aralarındayken, davetliler yas tutar mı hiç? Ama güveyin aralarından alınacağı günler gelecek, onlar işte o zaman oruç tutacaklar>
Bu ayete göre, İsa, öğrencilerinin kocası, öğrencileri de onun gelinleridir. Başka açıklaması yoktur bunun.
Davut peygambere Tanrıya adanmış ekmekten verebilmek için “kadınla ilişkiye girmeme, eşcinselliği” şart koşan Samuelin 1Samuel 21:3,4. ayetlerini hatırladığımızda, İncil’in bu ayetinin kaynağını bulmuş oluruz.
Buna paralel olarak aşağıdaki ayette de tekrar insanlar kadından doğanlar” grubuna sokulmuşlardır.Ama onların kendileri klon” imalat olsalar gerektir.Çünkü “gökte olanların en küçüğünün bile bizlerin en iyisinden üstün olduğunu vurgulamaktadır.”Doğmamış ve doğurulmamış” olma özelliklerini “klonlama” olarak açıklayabiliriz.
Sümer tabletlerinde de Marduk,babası Enki tarafından “doğum odasında” üretilir.Aynı odada “Adapa-Adem” Enki’nin kanına,maymun kanı ve kırmızı toprak karıştırılarak yapılır ve karısı “Ninti-Ninki’"ye doğurtturulur.Tarihte ilk taşıyıcı anne sıfatı da Ninti-Ninki'ye aittir.Yani Adem de harmanlanmış “tüp bebek” tir.Hava’da kaburgasından yapıldığı için “kopyalamadır”.Yani,”toprakla aşağılanmış Adem’in aşağılanmışı”.

Matta 11:11 “Doğrusu size derim ki,kadınlardan doğanlar içinde Vaftizci Yahya’dan üstün olanı çıkmamıştır.Ama ,göklerin hükümranlığında en küçük olan ondan üstündür.”

Peki,bunun Kur'anda yeri var mı?
İslam Alimlerinin geçmişte "İncil'in değişmiş olduğunu söyledikleri doğru ise bu olay Kuranda olmamalı mı?

Buyurun Kuran-ı Kerim ne diyor ona da bakalım.
Tur Suresi 20.ayette;
20-“sıra sıra dizilmiş çok güzel koltuklara yaslanarak; kendilerine güzel, iri gözlü hurileri de eş etmişizdir.”
Arapçası: 20. “Muttekiine ala sururim masfufeh ve zevvecnahum bi hurin ıyn”
Hurin-huriler ” anlamındadır.Hem erkek hem de dişi olan insanı tarif etmektedir.Yani doğuştan kadınsı erkekler.Transseksüeller. 
ve Vakıa Suresi :
“17-Çevrelerinde ölümsüzlüğe erdirilmiş gençler dolaşırlar.”
17. “Yetufu 'aleyhim veldanun muhalledune.”
Veldanun-Vildanlar- yani “Huri” ile anlamdaş olarak kullanıldığından “hem erkek hem dişi-eşcinsel erkekler” olarak anlaşılmaktadır.

İşte,yüzyıllar öncesinden,dini bütün ressam bir İsevi,
Tanrısını gılmanları ile resm etmiş. 
Kuran Vakıa suresinde de işlenmektedir.Kadınlar cennete yeniden yaratılarak alınırlar.”Huri” yapıldıktan sonra.:
35-Biz onları yeniden inşa etmişizdir,
36-onları bakire kılmışızdır”
Hurilerin “kadın “olup olmadıklarını da aynı surede Kuran şöyle tanımlıyor;
22-iri gözlü huriler, (Arapça’sı :22. Ve hurun 'ıynun.)
23-“saklı inciler gibi”(Arapça’sı : 23. Keemsalillu'luilmeknuni.)
Vakıa 22. ve 23.ayette geçen “İri gözlü huriler,saklı inciler gibi ” ifadesi ile “Huri” kelimesinin anlamı açıklanmış olmaktadır.Yani, kibarcası,”söğüt yaprağı,gay.”
Ayrıca, hurilerin etrafında dönenlerin de ne olduğuna “Tur Suresi” 24.ayet açıklık getiriyor;
24-Kendilerine ait hizmetçiler, sanki “(**)sedef içinde saklı inciler gibi onların etrafında pırıl pırıl dönerler.”
Aynı ayetin Arapça’sının Türkçe yazılışı da aşağıdadır;
Tur Suresi 24. “Ve yetufu aleyhim ğılmanil lehum keennehum lu'luum meknun”
Ayetindeki “sübyan hizmetçiler” kelimesi “Ğılman-Gılmanlar” olarak dilimize girmiş bu kelimenin Türkçe karşılığı ise “sübyan eşcinsel oğlan” dır.
Yani,İngilizce’den dilimize geçmiş olan adıyla “Gay” dir.Yani cennette bulunduğu anlatılan, Huriler,Gılmanlar,Civanlar ve Vildanların hepsi “eşcinsel erkeklerdir”.Vildanlar ile Huri'ler "erkeklik yeterliliklerine ve kadınsılık hallerine göre ayırmak kastıyla" iki ayrı sıfatla ifade edilmişlerdir diyebiliriz.
Kadını elinle koyduysan bulasın.Ben bu cenneti pek tutmadım.(!)

Yunus haklıymış;
“Cennet,cennet dedikleri;
Birkaç köşk,birkaç huri;
İsteyene ver onları;
Bana seni gerek seni.”

Hiç korkmuyor,kaşar mı ne?:))
İlelebet cennette çimen yolduracak haberi yok :))

Ama,hocası,üstadı Taptuk Emre’nin kızlarını da beğenmeyip “Hz.İsa türü” bir yaşam sürmesini de kendisini “Cennete hazırlamak” olarak mı yormalıyız bilmem?:))
Hz.İsa’nın da 144.000.”Gılmanı” yanında götürmesinde bu bilgiler ışığında bir tuhaflık yoktur.Kuran da doğruladığına göre dikkat edilecek bir şey vardır.
Cennette Melekler ve Tanrı bizi aynı niyetle kullanır mı?
Cevabını İsa İncil’de vermiş.”Gılmanlar” bizlerden başkası değil.İlle de Yahudilere dünya teslim edilecek ya.Yahudi olacak o zaman.Bizler de,İncil'e göre güneşe atılıp yakılacağız.

Dikkat edin ben bir satır yazı alıp onu sayfalarca yorumlamıyorum.Ayetlerle,düşünceyi,ana fikri vurgulamaya çalışıyorum.
Biraz da 1710-1783 yılları arasında yaşamış namlı bir Din Ulemamızın kaleminden bu konu nasıl yorumlanmış?;

Erzurumlu İbrahim Hakkı şöyle yazıyor:

“...Beş farz namazın her birinin vakti gelince, o arş horozu, kanatlarını birbirine çarpar. Bağırarak ve kanadının her püskülünden başka bir ses çıkararak seslenir. Bu ses, Cennetteki ağaçların dallarını bir rüzgâr gibi sallar ve o sese sevinen Cennetteki huri ve gılman, Hazreti Muhammet ümmetinin namaz vakti gelmiş ve şimdi hepsi namazla meşgul olacaklar diye birbirlerine müjde vermeye başlarlar.......
Bu üç dinden alınan örnek eski Yunanlıların yani İbrani olmayan Ortadoğu kavimlerinin tanrılarına benzemek için vücut geliştirdiklerini ve onlar gibi yaşamak için eşcinsel olduklarını,kadınları sadece nesil üretmek için kullandıklarını yazan tarihçileri haklı çıkartıyor.
Tevrat’ta Allah’ın Firavun ve diğer milletlerin krallarınca da bilinmesine,kendinden korkulmasına rağmen onlar kendi tanrılarına ibadetten dönmemektedirler.Ancak Allah’ın da her dediğini yapmaktadırlar.

İbni İshak’ın aynı kitaplarında yer alan bir şiir bize “erkek çocukla ilişkiyi” yani kulamparalığın cazip bir yaşam şekli olduğunu göstermektedir;

“El Muşakkıb el Abdi, Amr b. Hind’e bununla ilgili şu beyti söyledi;

Küçücük oğlanlar taşlarını tavaf ediyorlar,
Kaşları henüz kararmamış küçükler
Hucn-Sübyan demektir.”
Bu El Muşakkıb el Abdi adlı Arap ta tam bir kulampara, sübyancı olmasa o çocuklara âşık olup beyit düzmezdi.

Biseksüel yaşamı Muhammet’in yaşamında Buhari hadisinde de görüyoruz;

Ya da hadis denildiği gibi “sarih/geçerli” ise, bu durumda peygamberin vahyi eş cinsel ilişki halinde aldığını da kabul etmiş olacaksınız.
Şimdi Buhari hadisini okuyalım;” Zeyd b. Sabit de şöyle demiştir: "Allah Teâlâ Hz. Peygamber'e vahiy indirdiği zaman, uyluğu benim uyluğumun üstünde idi. Uyluğu o kadar ağırlaştı ki, o an baldırımın kırılacağından endişe ettim"
Uyluk kemiği, bizim “baldır “ dediğimiz, diz kapağından kalçaya kadar olan bacağımızın üst kısmıdır.

Peygamber, eve gidince, oyuncak bebekler gibi bacaklarını kollarını çıkartıp oraya buraya mı atıyordu da uyluk kemiği, “azad kabul etmez erkek kölesi Zeyd’in uyluk kemiği üstüne” gelmişti.

Mesela, pek çok hadis yazarının kitabında geçen aaıdaki örnek yıllardır insanlara "hadis'in fiziki ağırlığını kanıtlamak için" verilir durur. Oysa kimse düşünmez ki "Uyluk kemiği” insanın neresidir? Peygamberin “uyluk kemiğinin”, Zeyd’in “uyluk kemiği üstüne” gelmesi, resmen Peygamberin Zeyd’in kucağına oturduğu”, kendini becerttiği anlamına gelir.
Neden mi?
Bunlarda bu cinsel ilişkinin deyimi bile var. Okuyalım;
“Bilimsel Fetva Araştırma Komisyonu geçici komitesi toplantısında Hicri, 08 Mart 1421 (2000 yılı) e 1809 sayılı soruşturma önergesiyle gözden geçirilmiş olarak , büyük mühtü Ebu Abdullah Muhammed el Şemari ye sorulan soruda; ‘Bu günlerde, düğünlerde yaygın olarak müminlerin anası Hz. Ayşe ye peygamber Muhammet S.A.V.nin MUFA’KATAT yaptığı konusunda ulemaların görüşü nedir?” denilmiştir.
Komitenin bu konuda yaptığı çalışma sonunda verilen cevapta;

“Asırlardır Müslümanlarca uygulanmamış bu yasak, peygamber S.A.Vnin nişanlısı Ayşe nin altı yaşındayken uyluk kemikleri arasına cinsel ilişki kurması (Mufa’katat), pornocu, İslam düşmanları olan kafirlerin İslama attığı bir iftiradır.Ayşe yaşının küçüklüğü nedeniyle altı yaşında cinsel ilişkiye girmedi, Salliallahüvessellem neden cinsel organını Ayşenin uyluk kemikleri arasına yumuşakça sürtsün, Allah onun organını idare eder, o diğer Müslümanlar gibi değildir.” Denilmiştir.

Yukarıdaki Çevirinin İngilizcesi;
Question 1809
After the permanent committee for the scientific research and fatwahs (religious decrees) reviewed the question forwarded by the grand scholar of the committee with reference number 1809 issued on 3/5/1453 and 7/5/1421 (Islamic calendar)  
Question: ‘It has become widespread these days, and especially during weddings, the habit of mufa’khathat of the children. (mufa’khathat - literally translated, it means “placing between the thighs” which means placing the male member between the thighs of a child) What is the opinion of scholars, knowing full well that the prophet, the peace of Allah be upon him, also practiced the “thighing” of Aisha - the mother of believers - may Allah be pleased with her.’  
Answer: After studying the issue, the committee has answered as follows:
As for the prophet, thighing his fiancée Aisha when she was six years of age and not able to consummate the relationship due to her small age. That is why the Prophet used to place his male member between her thighs and massage it, as the prophet had control of his male member not like other men.  

Zeyd ile ilişkisi, en sevdiği eşi denilen Ayşe’nin da anılarında yer alır.
“Tirmizî ve başka muhaddislerin rivayeti ile Hz. Aişe demiştir ki: "Bir sefer Zeyd b. Harise Medine'ye geldi, Resulullah benim odamdaydı, geldi kapıyı çaldı, Resulullah kalktı, ona sarıldı ve öptü."

En genç ve en taze karısı Ayşe ile odasındayken, Zeyd’in teklifsizce peygamberin yatak odasına girmesi aralarında olağan olmayan bir ilişkiye delildir. Ayşe’nin yanında kalkıp ona sarılıp “ÖPMESİ” ise eşcinselliğine delildir.

Her ne kadar ret edilse de İslam ulemalarının homoseksüel, biseksüel, pedofilik sütten kesilmiş veya dokuz ve altı yaş altında bir bir çocukla, bebekle cinsel tatmin yolundan, adının “Mufa’katat” olduğundan bilgileri olması, bu tür ilişkinin bilindiği anlamına gelir.
Yok denilmiş ise ve de İslam dünyasında uygulaması bilinmiyorsa ne mutlu Müslümanlara. Ama her gün dünya basınında gün geçmiyor ki bir Müslüman hakkında pedofilik sapıklık haberi olmasın.

Mekke Nasturi kilisesi baş papazı olan amca oğullarından olup, Muhammet’în rüyalarını vahiy olarak yoran ve peygamber olduğunu ilk iddia eden Varaka bin Nevfel’in elinde çocukluğundan beri Sabi Hristiyanı olarak yetiştiğini hatırladığımızda, bu geleneğin Sabi dininden başlayarak Yahudilik, Hristiyanlık dinlerinde olduğuna kolayca kanaat getirebiliriz.

Buna delil olarak Lübnan, Suriye Dürzilerinin ruhban yaşamında erkek imamların birbirleri ile evliliklerine tanık oluyoruz.
Bu sapkınlık Zerdüştlük esaslı olup, bütün şeyh, şıh, emir ruhbanlığını benimseyen Eşari İslam anlayışında varmış.
1929 yılında ABD New York Kolombiya Üniversitesi Araştırma heyetinin hazırladığı, yakında yayınlayacağım çalışmadan bu evlilik olayını veriyorum.

 “Ruhbanlar Arasında Eşcinsel Evlilik;
Burada tekrar, “erkek” ve “dişi” ilkeleri bu vekillerin birbirleriyle ilişkilerinde, aralarındaki hiyerarşiye göre temsil edilmektedir. “Dini yayan/Dai”, Hucca’ya karşı sorumludur ve onun karısıdır, “Dai” da kendisine bağlı olan “Ehil/Ma’dun” ile “Nakip/Öncü” nün kocasıdır, “Ma’dun/Ehil” de Nakip/Öncü’nün kocasıdır.”

İfadeleri “erkek erkeğe evliliğe” dini bir kanıt olarak önümüzde durmaktadır.

Bunun diğer dinlerin din adamlarında olmadığını kim iddia edebilir?

En eski dinlerden olan Sümer dininde, Ay tanrısı Sin’in kızı olan İnanna’nın “yarı tanrı oğlu ve kocası olan Gılgamış, rüyasında Dumuzi ile eşcinsel ilişkiye girer ve bunu anlattığında annesi ve karısı İnanna tuhaf karşılamaz aksine olayı da hayra yorar.
Sonra, dağlarda büyüyen yabani Dumuzi şehre getirilir ve Gılgamış’ın en iyi arkadaşı dostu olur. Sümer dinlerinde biseksüel yaşam olağandır ve hatta kadınlar pek sevilmez.
Örneğin İnanna. Önce büyük dedesi Anu, sonra dedesi Enlil ile evlilikler yaşar, amcası Enki ile cinsel ilişkileri olur ve babası Sin de dahil hepsinin kudret ve bilgelik tabletlerini çalar, bilge şeytan olur lanetlenir.
Mısır’da , Hint’te, İran’da ve onların taklitçisi olan Grekler ile Araplarda bu biseksüel yaşam, tanrıların tercihi olarak benimsenir ve yaşam şekli olur.
Muhammet’i resmen peygamberliğe hazırlayan, azadlı Nasturi manastır rahibesi ve Muhammet’in amca kızı olan Hz. Hatice’nin de Muhammet ile evlenir evlenmez ona kölesi Zeyd’i satın alıp hediye etmesi adeta Sümer geleneğinin bir devamıdır.

İSLAM ÖNCESİ İBADETTE CİNSEL İLİŞKİ VARDI
BAKARA SURESİ 2:187. “Oruç gecesi kadınlarınıza cinsel yaklasım size helal kılınmıstır. Onlar sizin için giysidir/estir, siz de onlar için giysisiniz/essiniz.
Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte oldugunuzu bilmis, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmistir. Artık simdi onlara yaklasın ve Allah'ın sizin için yazdıgı seyi arayın. Tan yerinin beyaz ipligi siyah ipliginden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya degin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulundugunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklasmayın. Allah, ayetlerini insanlara iste böyle açıklar ki korunabilsinler.”


2:187 Tefsiri ; Fakat siz mescitlerde itikaf halindeyken ne gece, ne de gündüz kadınlarınızla asla cinsî temasta bulunmayınız.
Sözlükte itikaf, bir yerde kendini hapsederek durup beklemektir. Dinî açıdan bir mescitte itikaf niyetiyle durmaktır. Buradaki mescit kaydı, işte bu dinî mânâyı tayin eder. Başka bir kayıt bulunmadığı için bu bekleyiş, bir saat bile olsa, şer'î itikaf bulunabilecek gibi görünür. İmam Muhammed'in zahir rivayeti de böyledir. Bu durumda itikafta orucun şart olmaması lazım gelir. Buna nafile itikaf denir ki oruçlu oruçsuz sahih olur. Fakat âyetin gelişine bakılırsa itikafın, orucu gerektirdiği anlaşılır. Zira, "Onlarla cinsi münasebette bulunmayınız." yasağı, oruç gecelerindeki cinsî münasebetin mübah olduğu hükmünü tahsis yerinde olmakla, itikafta orucun şart olduğuna ve bundan dolayı it i kaf müddetinin bir günden daha az olamayacağına delalet eder ki bu da asıl şer'î itikaftır. "Oruç olmadıkça itikaf yoktur." hadisi de bunu teyid eder.
İmam-ı Azam'dan bunun ancak büyük bir camide olabileceği ve en azından beş vakit namaz kılınan bir mescitten başkasında sahih olamayacağı rivayet edilmiştir. "Câmi bir mescitten başkasında itikaf olmaz." hadis-i şerifi gereğince mescit, mükemmeline yorumlanmış demektir. Ancak kadınlar için evlerindeki mescitten başkasında itikaf caiz olmaz. Peyga m ber (s.a.v.) bunu yasaklamıştır. İtikaf, şarta bağlı veya kesin adakla vacib olur.””

İbadet esnasında cinsel ilişki eski Sabilik, Sümer, Babil, Asur, Mısır, Grek, Fars, Hint dinlerinde vardı ve adı da Tapınak Fahişeliğiydi. Bu yüzden Kur’an Arapların sapıklıklarını sık sık vurgular;

2:198. Rabbinizden bir lütuf ve bereket istemenizde hiçbir sakınca yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiginizde Mes'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin. O'nu, O'nun size gösterdigi gibi anın. Siz bundan önce gerçekten sapıklardan idiniz.”
Araplar, Allah’ın seçtiği değil, uyarmaya bile gerek görmediği sapık bir millettir.;

Yasin Suresi 36:6-”Babaları uyarılmamıs, tam gaflet içinde bir toplumu uyarman için gönderildin.”
Yasin Suresi 36:6 Tefsiri;
Bir kavim ki, babaları korkutulmadı. Pek uzak dedelerine değilse de yakın babalarına uyarıcı, yani Allah korkusunu anlatacak peygamber gönderilmedi de onlar, o kavim gafil kimselerdir. Doğru yolun ne olduğundan, sonucun nereye varacağından haberleri yoktur. Kasas Sûresi'nde "Andolsun ki biz, ilk kuşakları helâk ettikten sonra Musa'ya kitap verdik.." (Kasas, 28/43) âyetinde açıklandığı üzere Musa'ya Tevrat, ilk kuşakların helâk edilmesinden sonra verilmişti. O zamandan Hz. Muhammed'in peygamberliğine kadar geçen orta kuşaklar arasında İsrailoğullarına birçok peygamberler gönderilmiş olduğu halde, Araplara doğrudan doğruya bir peygamber gönderilmemiş olduğundan büsbütün gaflet ve dini bilgilerden mahrumiyet içindeydiler. Böylece Allah'ın rahmeti, Kur'ân'ın Arapça olmasını ve son peygamberin Araplardan gelmesini gerektirmişti. Gerçi Kur'ân'ın uyarısı Araba mahsus değil ve Resulullah, "Ey kitap ehli! Peygamberlerin arasının kesildiği bir dönemde bize ne bir müjdeci, ne de bir uyarıcı gelmedi demeyesiniz diye, size açıkça anlatan peygamberimiz gelmiştir. İşte böylece size müjdeci de, uyarıcı da gelmiş." (Mâide, 5/19) buyurulduğu üzere, hem bütün kitap ehline gönderilmiş, hem de "Biz seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik." (Sebe', 34/28) âyetinin ifadesince bütün insanları davetle görevli bir müjdeci ve uyarıcı ise de, bu davet ve uyarı işin başında "En yakın akrabalarını uyar." (Şuarâ, 26/214) emri uyarınca, en yakınından "Biz hiçbir peygamberi kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın." (İbrahim, 14/4) âyeti gereğince de Araptan başlayacaktı. Çünkü bunlar büsbütün gâfildiler.

Aynı sure Arapların iman etmekteki inatları yüzünden Arapları geçmişleriyle tanımlıyor;
36:7. Yemin olsun ki, onların çoguna söz hak olmustur, artık onlar iman etmezler.
36:8. Biz onların boyunlarına bukagılar geçirdik. Bukagılar çenelere dayanmıstır da bu yüzden onların kafaları yukarı kalkıktır.
36:9. Önlerine bir set, arkalarına da baska bir set çektik. Böylece onları kusatıp sardık; artık onlar görmezler.
36:10. Sen, ha uyarmıssın onları ha uyarmamıssın, fark etmez onlar için; inanmazlar.””

Şimdi bu sapık kavimlerin sapıklıklarınıın geçen yüzyıldaki İran dini önderi Ayetullah Humeyninin Medeni ve Borçlar Hukuku üzerine yazdığı “Tahrir el Vesile” adlı kitabına yansımalarını görelim, görelim ki AKP hükumeti ile nasıl bir sapıklık içine itildiğimizi de görelim.


HUMEYNİ TAHRİR EL VESİLE ÇEVİRİLERİ

Önce Hanefi İslamda olmayan imamet makamı için sapıkça bir tanımlama okuyalım;
Tahrir El Vesile kitabının 13.sayfasında "İmam" başlıklı bölümde imamlık aynen böyle anlatılır;
"İmamlar, diğer insanlara göre kendilerine doğuştan olağanüstü,çok güçler verilmiş, karanlıkta parlayan cennetin ışıklarıdır. Bu nedenle, melek Cebrail bile, 'Eğer onlara çok yaklaşırsam yanarım'demiştir."

"The Imams were shining lights in the darkness of the heavens, infinitely gifted and by birth and nature superior to other men –much so that even the angel Gabriel declared “If I came too close to them, I would be burned.”)
Oysa Hanefi mezhebinde imamet yoktur.Atatürk düşmanlıkları da bundandır bu sapkınların.


İRZINA GEÇİLEN HAYVANLARIN KADERİ
Sayfa 25;
The meat of horses, mules, or donkeys is not recommended. It is
strictly forbidden if the animal was sodomized while alive by a man.
In that case, the animal must be taken outside the city and sold.

If one commits an act of sodomy with a cow, a ewe, or a camel, their
urine and their excrements become impure, and even their milk may
no longer be consumed. The animal must then be killed as quickly as
possible and burned, and the price of it paid to its owner by him who
sodomized it.”

“At, katır, eşek eti salık verilmez. Bir hayvan canlıyken, bir adam tarafından anal yoldan ırzına geçilmişse, kesinlikle yasaktır.
Her kim, bir dişi koyun, inek veya deve ile anal yoldan ilişkiye girmişse, sidik ve bok yolları ile sütleri henüz kirlenmediyse de kirlenmiştir. Bu hayvanlar olabildiğince kısa zamanda öldürülerek yakılmalı ve parası irzına geçenden tahsil edilmelidir.”

Humeyni’ye Göre İçki Ölümcül Derecede Kötüdür;
Sayfa 25ve 26;
Drinking wine or alcoholic beverages is a mortal sin, and is strictly forbidden. Whoever consumes an alcoholic beverage retains only a part of his soul, that part of it which is deformed and nasty; he is
damned by Allah, His archangels, His prophets, and His believers.
Such a man’s daily prayers are rejected by Allah for forty days. On the day of the resurrection of the dead, his face will turn black, his tongue will hang out of his mouth, his saliva will run down his chest, and he will remain forever thirsty.

“Şarap veya alkollü içecekler içmek kesinlikle yasaklanmıştır. Her kim bir alkollü içki tüketirse, ruhunun bir parçası ondan ayılacak, bozulacak ve kirlenecektir; Onlar, Allah, peygamberleri,büyük melekleri ve inananlarınca lanetlenmişlerdir.
Böyle bir adamın günlük ibadetleri Allah tarafından kırk gün kabul edilmez.Ölülerin yeniden diriltildikleri gün yüzü kararacak, dili dışarı çıkacak, salyaları göğsüne akacak, sonsuza dek susuz kalacaktır.”
Bu saçmalığın hç bir kaynağı yoktur. Hz. Hamza içki içerdi, onun zamanında inen Nahl Suresi 67 ayete göre içki ibretlik mucizelere sahipti. Hamza öldükten sonra Ömer yerini aldı ve içkiyi yasaklayan Bakara 62. ayet ve ardılları gelmeye başladı. Bu tanrının emri değil bir siyasettir. Kuran “içkiliyken namaza yaklaşmayın” (Nisa 43) demektedir. Humeyni sapkın Sabi dini inançlarına göre hüküm vermiştir. Sabilikte bile Hamra denilen, Nuh tufanından beri korunan bir kara üzüm şarabı üretilir elan içilir. Bu dinlere göre Allah Arşı yani gökteki ilk yer yüzünü yarattğında üstüne oturur oturmaz kendiliğinden asma ağacı bitmiş ve Allah onunla beslenmiştir. Bu yüzden Hristiyanların çok mezhebi sarapla vaftiz olurlar. Gregoryen Ermenilerin de üzüm bayramları vardır. Kuran İncil ve Tevrat ı doğrulayan kitaptır (Maide 68/2 ayet). Bu durumda Allah her Yahudiden günlük olaran ¼ Hin yani 90Cl şarap adağı istemektedir.
Humeyninin hangi dine göre konuştuğu belli değildir ve baba oğul, dede torun, kaynana, baldız, yeğenlerle yapılan zinaları sapıklıkları nasıl ho şgördüğünü bu kitabından yayınlayarak ne kadar sapık olduğunu da gördük.

Şii Değilseniz Cenabetsiniz;
Sayfa 28

“A Muslim who insults one of the Twelve Imams or declares himself their enemy is impure.”.

“12 imamdan birini incite bir Müslüman, kendini onların düşmanı ilan etmiş olur, cenabettir (kirlidir).

HUMEYNİ YE GÖRE ŞEKER KİRLİDİR


If lump sugar has been made from impure melted sugar, the lump sugar remains impure even if placed in stagnant or running water.

Topak şeker, erimiş kirli şekerden yapılmışsa, duru veya akar suda da kalsa bile kirlidir.

HUMEYNi' YE GÖRE, KÖPEK ŞARAP,BİRA VE GAYRİMÜSLÜM İNSANLAR KİRLİDİR.
Kaynak Tahrir el Vesile ya da Küçük Yeşil kitap;
"II. 11
On Pure and Impure Things
There are eleven things which are impure:
 urine, excrement, sperm,
bones, blood, dogs, pigs, non-Muslim men and women, wine, beer,
and the sweat of the excrement-eating camel."

TEMİZ VE KİRLİ OLAN ŞEYLER;

Kirli olan on bir şey vardır;
Sidik, bok, sperm, kemikler, kan, köpekler, domuzlar, Müslüman olmayan kadın ve erkekler, şarap, bira ve bok yiyebilen devenin teri"

Köpek öldürenlerin de kimler oldukları ortaya çıkıyor böylece.

HUMEYNİ'YE GÖRE KÖPEĞİN DOKUNDUĞU HER ŞEY KİRLİDİR.
KÖPEK KATİLLERİNİN HUMEYNİCİLER OLDUKLARI ANLAŞILIYOR.


Kaynak Tahrir El Vesile II.Bölüm Temiz ve Kirli şeyler;
"The hairs, bones, and teeth of dead animals are pure, unless they
come from animals such as the dog which are impure themselves."
Türkçesi;
Ölmüş hayvanların kılları,kemikleri ve dişleri, hayvanlardan olan
 köpek gelip onları kirletmedikçe temizdir."

HUMEYNİ ŞERİATI DEVLET ELİYLE FUHUŞA İZİN VERMEKTEDİR;

Kaynak;Tahrir el Vesile Küçük Yeşil Kitap.
BÖLÜM 2:19.
Başlangıç cümlesi;
"II. 19
On Marriage, Adultery, and
Conjugal Relations
A woman may legally belong to a man in one of two ways; by
continuing marriage or temporary marriage. In the former, the
duration of the marriage need not be specified; in the latter, it must
be stipulated, for example, that it is for a period of an hour, a day, a
month, a year, or more.
Marriage, whether continuing or temporary, must be sealed by a
religious formula spoken either by the woman or by the man, or by
one of their representatives."

Türkçesi;
II:19

Evlilik Üzerine, Zina ve Karıkocalık ilişkileri

Bir kadın iki şekilde bir erkeğe ait olur; sürekli evlilik ve geçici evlilik.
 Resmiyette, evliliğin süresi belirtilmelidir;sonradan, örneğin,bir günlük, bir saatlik, bir yıllık veya daha fazla süre belirtilmelidir.
Evlilik,sürekli veya geçici olsun, tarafların temsilcileri önünde konuşulup anlaşılmalı, resmi bir form ile mühürlenmelidir."

Burada belirtilen "geçici evlilik maddesindeki" bir saatlik, bir günlük, bir haftalık, bir aylık süre gerçekten dini amacı aşmaktadır. Bu "imamın nikah kıymasıyla devletin bu hizmetten kazanç elde ettiği apaçık bir fuhuş, pezevenkliktir. Başka açıklaması yoktur.

II. 19
On Marriage, Adultery, and
Conjugal Relations

II:19
Evlilik Üzerine. Zina ve Karıkocalık İlişkileri
 
sayfa 55;

İkinci derece (hala,teyze, amca, dayı ve çocukları) akrabalar, kaynana, ile ve eşlerinin anne ve çocuklarıyla ilişki serbest.

“A man may not marry
 the nieces of his wife without the latter’s consent; if he should nevertheless do so without getting consent, but his wife raises no objection, then there is no problem.”

“Sonradan eşinin rızası olmayacaksa
 bir adam eşinin yeğeniyle evlenemez; Herhangi bir şekilde eşin rızası alınmadan yapılmışsa ve eş itiraz etmiyorsa sorun yoktur.”

“A man who has committed adultery with
 his aunt must not marry her daughters, that is to say, his first cousins.”

“Bir adam,
 teyzesi veya halası ile zina işlemişse, onun kızı ile evlenmemelidir. Bu onun birinci derece yeğeni demektir.”

“If a man who has married
 his first cousin commits adultery with her mother, the marriage is not thereby annulled.”

Bir adam,
 birinci derece yeğeniyle evliyse ve onun annesi ile zina etmişse, bu münsaebetle evlilik iptal edilmez.”


“If a man commits adultery with a woman other than his aunt, it is highly recommended that he not marry the daughter of that woman.”

“Bir adam hala/teyze/yengesinden başka bir kadınla zina etmişse, onun kızı ile evlenmemesi önemle salık verilmelidir.”

“If he marries a woman, consummates the marriage, and then commits adultery with her mother, the marriage is not thereby annulled.”

“Bir adam, bir kadınla evlenir, karı koca ilişkisine girer ve sonra onun anasıyla zina ederse , bu münasebetle evlilik iptal edilmez.”


Yabancıyla Evlilik Sayfa 55;

“A Muslim woman may not marry a non-Muslim man; nor may a Muslim man marry a non-Muslim woman in continuing marriage, but he may take a Jewish or Christian woman in temporary marriage.”

“Müslüman bir kadın, Müslüman olmayan bir adamla evlenemez; ne de Müslüman bir adam devam eden bir evliliği varken yabancı bir kadınla evlenebilir, fakat, geçici olarak Hristiyan veya Yahudi bir kadınla evlenebilir.”

Hani gayrimüslümler necisti haramdı ya hacı ne oldu?
 


Aynı bölüm sayfa 56
Çocukla evlilik pedofilide travma geçiren çocuğa tazminat yok;

If a man who has married a
 girl who has not reached puberty possesses her sexually before her ninth birthday, inflicting traumatisms upon her, he has no right to repeat such an act with her.

TÜRKÇESİ

Eğer, bir adam,
 cinsel yeteneklerini kazanmamış, reşit olmamış dokuzuncu yaş gününden önce bir kız ile evlenirse, bu onda travma yaratırsa evliliği tekrarlamaya hakkı yoktur.


Aile içi ensest homoseksüellik serbest.;
Baba, oğul, kayın peder, dede, torun, valla yok bir sorun!
Girsin çıksın kalbini bozma...

Türkçesi;
II:19
Evlilik Üzerine, Zina ve Karıkocalık ilişkileri
Sayfa 56
Ensest Homoseksüellik
If a man sodomizes the son, brother, or father of his wife after their marriage, the marriage remains valid.”

Eğer, bir adam, oğlu,erkek kardeşi veya evlendikten sonra eşinin babası ile homoseksüel ilişkiye girerse evlilik geçerlidir.” Yani boşanma nedeni sayılmaz.


Sayfa 58;

Pedofilik sapıklıkta sınır yok. Humeyniye göre “9” Dokuz yaşında çocuk ergen sayılıyor bunu yukarıdaki çevirilerden anlamışsnızdır.


“To look upon the face and hair of a girl who has not reached puberty, if it is done without intention of enjoyment thereof, and if one is not afraid of succumbing to temptation, may be tolerated. It is however recommended that one not look upon her belly or thighs, which must remain covered.”

Türkçesi;

“Ergenliğe ulaşmamış bir kız çocuğunun yüzüne veya saçlarına herhangi bir hoşlanma niyeti olmaksızın ve tahrik ediciliğine karşı koyamayarak bakmak hoş görülebilir. Örtülü kalması gereken beline veya kalçalarına bakılmasına anlayış gösterilemez.”

Dokuz veya daha altı ilk öğretim çağında çocuğa cinsel arzu ile bakanın gözleri kör edilmelidir bunlar resmen sapık bir toplummuş.

Sayfa 58

Gayrimüslüm kadın ve çocukları koruma yok. Aynı maddenin devamı;

“To look upon the faces ad hands of Jewish or Christian women, if this is not done with intention of enjoyment thereof, and if one does not fear temptation, is tolerated.”

Türkçesi;

“Yahudi veya Hristiyan kadınların ellerine ve yüzlerine hoşlanma kastı olmaksızın veya tahrik nedeniyle bakmak hoşgörülebilir.”

İslam adaleti bu mudur?

Sayfa 58

Erkek çocuklardan da kadınlar gizlenmelidir. Yukarıdaki ayetin devamı

“A woman must hide her body and her hair from the eyes of men. It is highly recommended that she also hide them from those of prepubescent boys, if she suspects that they may look upon her with lust.”

“Bir kadın,vücudunu ve saçlarını erkeklerin bakışlarından gizlemelidir. Cinsel hazla bakmasından şüphelenerek, reşit olmamış erkek çocukların bakışlarından bile gizlenmesi önemle tavsiye edilir.”

Ulen hem saklıyorsunuz hem de her şeyi yapıyorsunuz. Bu nasıl din anlayışıdır?

İSLAMIN TEMSİLCİSİ(!) HUMEYNİ ŞERİATINDA ORUÇ BOZMAYAN İLGİNÇ HALLER

Tahrir al Vasila
II. 17
On Fasting
Sexual intercourse is a breaking of the fast, even if the penis enters
the vagina only as far as the
 circumcision ring, and even if no
ejaculation results.
"
"Cinsel birleşmede penis vajinaya sünnet halkasına
 kadar girse, boşalma olmasa da oruç bozulur. "

Burası doğrudur da bunlar ne?
 

If the penis enters less deeply into the vagina and there is no ejaculation, the fast has not been broken.
 

"Penis, derince olarak vajinaya girse ve boşalma olmasa
 ORUÇ BOZULMAZ."

If the man cannot determine with certainty what length of
 his penis entered into the vagina, and if he has gone in beyond the circumcision ring, his fast has not been broken." 

"Eğer adam penisinin vajinaya ne kadar girdiğini belirleyemiyorsa ve sünnet halkasından ötesi de girmişse
 ORUÇ BOZULMAMIŞTIR.".
Bu orucu hiç bir şey bozamıyor vallahi. Gerisi boş.
 

JİLETLE TRAŞ MAKİNESİYLE TRAŞ KABUL EDİLEMEZ.

Ekler, Sayfa 69
Shaving one’s face, whether bladed razors or electric apparatuses intended for the same purpose, is highly unacceptable. “Birinin yüzünü jiletle veya elektrikli traş makinesiyle traş etmesi kesinlikle kabul edilemez”

SÜTTEN KESİLMİŞ KIZ VEYA ERKEK ÇOCUKLA CİNSEL İLİŞKİ;

Tevratta Sütten Kesilme ile Tecavüz Olayı;
Araplarda kökeni Sabi dinine uzanan bu gelenek Tevratta Sütten kesildiği için İbrahim peygamberin ziyafet verdiği İshak peygamberi o yaşta İsmail’in peygamberin becermesi olayında da karşımıza çıkmaktadır. İbrahim de ziyafetle kendine düğün yapıyordu demektir. Zenci Hacer ile melez oğlundan nefret eden Sara ana kızmasa İbrahim in umurunda bile olmayacaktı. Okuyalım;

And the child grew, and was weaned: and Abraham made a great feast on the day that Isaac was weaned. And Sarah saw the son of Hagar the Egyptian, whom she had borne unto Abraham, mocking. (Genesis 21:8-9)
“mocking=alay etme, cinsel açıdan aşağılama anlamı da içerdiği yazılıyor.
Wean=Sütten kesilme.

Tevrat Yaratılış 21:8,9

Hacer ve İsmail Uzaklaştırılıyor;
21:8 Ve çocuk büyüdü, İshak’ın sütten kesildiği gün İbrahim büyük bir yemek verdi.
21:9 Ve Sara, İbrahim’in üstüne aldığı Mısırlı Hacer’in oğlunu gördü, eğleniyordu.”

Bu ayet gereğince İsmail’in İshak’ı becerdiği yorumu yapılıyor. İbrahim’in ziyafet vermesi de Sabi geleneklerine göre karı olarak kullanmasıyla alakalı olduğu kesindir. Bu geleneği İran Humeyni İslamında da Sabilik ve Zerdüştlük kalıntısı olarak görmekteyiz. Sara’nın olayı takiben karalı, tavizsiz olarak, al bu kadınla oğlunu götür buradan demesiyle İsmail ile anası Haceri Mekke’ye götürmesi gerçekleşir.

  Gen 21:9 “Perhaps Ishmael sodomized Isaac as a insult. What ever he did to ‘mock’ him, it was so bad that Sarah saw it and demanded for Abraham to expel him and Hagar from the house.”

Yaratılış 21:9  Belki İsmail, İshak’ı becerdi
İshak incinmişti,
Eğlenmek(mock) için her ne yaptıysa
Sara’nın gördüğü çok kötüydü ve İbrahim’den onu ve Hacer’i evden kovmasını istedi..”

İSLAM ÖNCESİ MUHAMMET ÇAĞINDA “SÜTTEN KESİLME” İZİ
FATIMA=SÜTTEN KESİLMİŞ, EN KÜÇÜK GELİN VEYA TAPINAĞA ADANMIŞ BAKİRE

İslam öncesi Araplarında bu şekilde yani sütten kesilir kesilmez kocaya verilen çocuklara “Fatıma” adı verilirdi ve Fatıma da “sütten kesilmiş” demektir. Nihat Hatipoğlu hoca bunu ATV ekranlarından bağırarak ağlayarak açıklamıştır. Ama cinsel ilişki yaşını belirlemede kullanılan tarafını ben Sabilerde, Aramilerde buldum. Bu gün Aramileri Nasturi, Süryani Hristiyanları olarak biliyoruz. Eski dinleri Sabilikte kendi öz kızı veya oğlunu cinsel açıdan sütten kesildikten sonra kadın olarak kullanmaları tanrıları Hayy diğer adıyla Melki di Nura/Nur Meliki tarafından Adem e emredilmiştir.

Hayya veya NurMeliki, Adem e “Sana zenginlik olsun diye kızlar, oğullar ve mallar verdik. Kızların, oğulların ve malların senin kölelerin ve karılarındır” der.

Adem ile Havva oğulları, kızları, torunları ve onların çocukları ile evlenerek üremişlerdir. Adem ve Hava 70000 yıllık srgündeyken de hayvanlarla girdikleri ilişkilerden de sfenks olarak adlandırılan yarı insan yarı hayvan canlılar üremiştir. Allah bunları tufanla yok etmiştir.
Bu ayet gereğince hala Hrisityan olan Sabiler, yani Keldani, Nasturi, Süryani, Maruni Hristiyanları, Habeş incili okluyan Ermeni Hristiyanları kısaca bütün Ortodoks Hristiyan ve Yahudi kavimlerinde bu tür ilişkilere elan varlığını sürdürmektedir. Okumuş, yazmış, ateist, agnostik v.b. olmuş, inançsız olanları ile çağdaş eğitim almışlarında bunu görmek mümkün değildir.
Yok mudur olmaz mı?

İşte, “Fatma anamız” dediğiniz, peygamber Muhammet’in babaannesi ile Ali’ye verdiği kızının adının anlamı da böyle sapık gelenek uğruna telef edilmiş çocuklar için kullanılan bir addı.
Şimdi bunun canlı örneğini elan yaşayan, Katolik Kilisesine giden kripto Yahudi, annesi, babası ve tüm akrabaları bebeklikten itibaren ecavüz, taciz mağduru olan, C.I.Anın Zihin Kontrolü Mind Control olaylarında kullandığı, yazdığı kitabıyla dünyayı ayağa kaldıran mağdure Kathy O’Brien’den bu sapıklığı en açık dille okuyalım;

Baykuş İmparatorluğu
Cathy O’Brien
Mine G.Kırıkkanat Çevirisi Sayfa 81 Giriş sayfası;

Birinci Bölüm
İnsanlıkla Tanışma

“Pedofil olan babam Earl O’Brien, doğumumdan hemen sonra ağzıma annemin memesi yerine penisini sokmakla övünüyordu.
Ailesindeki bir çok kişi tarafından ensest tacize uğramış annem Carol Tanis’in (anlatılanlara göre) çocukken yaşadığı benzer şeyler Çoğul Kişilik Bozukluğu geliştirmesine yol açmış olduğundan babamın sapık hareketlerine karşı çıkmamış.
Hatırladığım en eski anım, babamın penisinin küçük boğazımı tıkaması ve nefes alamayıımdı. Yine de babamın menisini annemin sütünden ayırt edemiyordum.....”
Diye anne ve babasının da ve yakın akrabalarında aynı gelenek ereğince taciz, tecavüz mağduru olduğunu, abisi, babas, dayısı, gittiği kilisenin papazından ABD başkanlarının 1970 sonrası tam listesinin üzerinden geçtiğini anlatıyor.


BEBEKLE CİNSEL İLİŞKİ ANAL YOLDAN OLMALIDIR.
Sabilik, Ortodoks Yahudilik, Zerdüştlük, Hinduluk ve Eski Mısır dinlerinde ensest ilişkiler kutsaldı. Çünkü tanrı “tek kişi” olarak var olmuş, yalnızlığını gidermek için kendisine benzer çocuklar yaratmış, onlarla homoseksüel, heteroseksüel ilişkiye girerek göklerdeki yıldızlardan ibaret nesillerini yaratmıştı. Bu dinlere inananlar da tanrılarını taklit ediyorlardı.

MufaÂkatat (İng Thighing); Edebi olarak “”, erkek çocukların uyluk kemiklerinin (baldırlarının) arasına öteki erkeğin cinsel organını yerleştirerek cinseltatmin olmasını ifade etmek için kullanılır.
Bu pedofilik sapkın gelenek İngiltere’de de yaygın olduğundan İngilizcede “Thigh=uyluk kemiği,Baldır” kelimesinden türeme “Thighing” sıfatı vardır. Türkçemizde yok en azından.
Bu sapıklığın Tevrat ve Sabiliğe, Zerdüştlüğe uzanan geçmişi vardır.

İşte Kuran İslamında yer almayan ama Humeyni İslamında yer bulan bu antik çağ kalıntısı sapıklığı okuyalım bakalım.

MUFA’KATAT ;
Arapça Mufa’katatın, Hristiyanlık öncesi Sabi dini Sin mezhebinde İnanna’ya tapınan İngilizlerin dili İngilizce karşılığı da “Thigh=Uyluk Kemiği+ing=Thighing=Uyluk kemikleri/baldırlar arasına arkadan erkeklik organını sokarak, hafifçe sürtüştürmekle yapılan cinsel ilişkiye verilen addır.
“Yetişkin bir erkeğin, sütten kesilme yaşında körpe bir kızın, baldırları arasına cinsel sokarak okşaması öpmesi yasal değildir.” (Genel kabule göre Sütten kesilme yaşı 1,5 ile 2. yaştır)

“It is not illegal for an adult male to 'thigh' or enjoy a young girl who is still in the age of weaning; meaning to place his penis between her thighs, and to kiss her.”
Ayatu Allah Al Khumaini's "Tahrir Al wasila" p. 241, issue number 12  
“Sütten kesilmiş (İng=Wean) çocuğun, butları arasına cinsel organı sokarak öpme okşama (İng;Thighing).

This is from a Muslim cults Priest he is after all an Ayatollah

Thighing of children: Mohammed (51) married Ayesha when she was SIX, but as she was too small to consumate, he practised the sacred rite of Mufa’ Khathat (otherwise known as ‘thighing’) whereby he rubbed himself between the tops of her thighs, but did not enter.


Türkçesi;
Bu alıntı Ayetullah Humeyni’dendir;
Muhammet (51 yaşındaydı) Ayşe ile evlendiğinde Ayşe altı yaşındaydı fakat, karıkocalık ilişkisi için çok küçüktü. O,mukaddes ayin olan “Mufa Katat” (Thighing) vasıtasıyla, baldırlarının üst arasında sürttürdü ama içine girmedi.
Bu günlerde yaygın olarak “”, özellikle düğünlerde çocukların “mufaÂkatat”ı alışkanlığı vardır.
Ulemaların bu konudaki görüşleri, Allahın selamı üstüne olasıca Muhammet peygamberin, Müslümanların anası Ayşe’nin baldırları arasına mufaÂkatat (İng.Thighing) yaptığıdır.
Ayşe henüz altı yaşında ve cinsel ilişkiye girilmesi sakıncalı görüldüğünden (isterse görülmesin Ebubekir’in kızı) peygamberin Ayşe’ye mufaÂkatat yaptığı, yani cinsel ve boşaltım organlarının altına bacak arasına cinsel organını sürterek rahatladığı, bnu erkeklerle de tekrar ettiği bilinir.


İlk karısı Hatice’in daha evlenir evlenmez Muhammet’e hediye ettiği “azad kabul etmez kölesi, büyük aşkı Zeyd’den alnıma bir hadiste de;
“Cebrail vahiy indirdiğinde peygamberin üstüne öyele bir ağırlık çöküyordu ki, bir keresinde, peygamberin uyluk kemiği benim uyluk kemiklerim üzerindeyken, baldırlarımın ezilmekten kopacağını sanmıştım” diyerek bu “mufaÂkatat” ilişkisini, de itiraf etmiş olmaktadır.

Tahrir El Vesile Cilt IV  Dar ul El, Kum  İran 1990;
İnternetten temin ettiğim bu metni henüz İran resmi sitesinden bilgisayarıma indirdiğim PDF formatı kitapta bulamadım. IV.Cillte El Kum (Fitre) adıyla geçen bölümdür ve böyle bir ilişkiyle de alakası yoktur.Ancak olmadığını söylenemez, Aşırı tepki yüzünden kaldırılmış olabilir. Kaldırılmışsa eğer kutlarım iyi de olmuştur.
Yazıma alma nedenim, bu konu yeni değildir ve 1979 İran devriminden beri konuşulmaktadır. İran içine kapanmış herkesi düşman ilan etmiş, yalanlamaları da inandırıcı olmamıştır. İran rejimini eleştiren ülkemizde dahi çok sayıda gazeteci öldürülmüş veya değişik saldırılara  uğramıştır. Bunlar da İranın inandırıcılığını ortadan kaldırmaktadır. Diğer yandan kendi sitelerinden indirdiğim kitapta buraya kadar olan ve buradan sonra okuyacağınız sapıklıklar da bu metnin çıkarılmış olabileceğine işaret etmektedir. Zerdüştlük, Sabilik temelli Hicaz Yahudiliği ve Mecusiliği ve de Nasturi Hristiyanlığında bu tür ilişkiler Allah’ın Ademe emridir. Elan Sabili dini merkezli Beytül Şems Yahudilerince yasak da olsa uygulandığı yolunda Kanada ve Amerika merkezli basın, yayınlarda  mevcuttur.

“Bir erkek,cinsel arzularını bir bebek kadar körpe çocukla dindirebilir. Herhangi bir şekilde giremez, bebeğe arkadan giriş helal olandır. (Şeriata göre). Eğer erkek, çocuğun içine girer,ona zarar verirse,ömrü boyunca onun geçimini sağlamak zorundadır. Kız çocuğu onun, dört devamlı karısından birisi de sayılmaz. Erkeğin, kızın kız kardeşiyle evlenmesi uygun değildir. Kızın aybaşı heli olarak reşit olmasıyla evlendirilmesi babasından ziyade kocasının evinde olması uygundur. Hangi baba kız çocuğunu böyle çok genç evlendirirse, cennette sürekli bir yeri olacaktır.”

Bu kadar zalimliği ancak “cennet vaadi” uğruna yaptırabilirler.Cennet vaadi de olsa henüz konuşmayı, yürümeyi, bağımsız yemek yemeyi beceremeyen bir çocuğuna, evladına kıyan bir ana babaya ki bunların da topuna lanet olsun.

Şimdi İngilizcesi;

Ayatollah Ruhollah Khomeini, The Supreme Leader of Iran, the Shia Grand Ayatollah, 1979-89 said in his official statements:
"A man can quench his sexual lusts with a child as young as a baby. However, he should not penetrate. Sodomizing the baby is halal (allowed by sharia). If the man penetrates and damages the child, then he should be responsible for her subsistence all her life. This girl, however, does not count as one of his four permanent wives. The man will not be eligible to marry the girl’s sister. It is better for a girl to marry when her menstruation starts, and at her husband's house rather than her father's home. Any father marrying his daughter so young will have a permanent place in heaven."
Khomeini, "Tahrirolvasyleh" fourth volume, Darol Elm, Gom, Iran, 1990  


Bu sapıklık çeşidi de kitaptan çıkarılmış veya ben görememiş olabilirim. Ama, bu konuda yabancıların verdikleri kaynaklarda adresler sağlamdır. Nedeni de bu “ensest veya değil pedofilik, kulamparalık sapkınlıklar, istenildiği kadar inkar edilsin İslam ve Grek İncili dışında tüm dinlerde vardır. Özellikle Sabilerin 6500 yıllık Ginza d Rbba kitapları ve ona dayalı 60 kadar din kitaplarında bunlara rastlanımıştır. Arami araştırmaları yapan batılı arkeologların kitapların bazılarını dilimiz çevirmiş, Aramilerden Haramilere yazımda bu sapkınlıkları, yamyamık dahil yazmıştım. Bu yüzden Hristiyan ve Yahudiler “İslam düşmanlığı yaparken” kendilerinden bildikleri için kolayca suçlamaktadırlar ve Müslümanlar arasındamaalesef bunlar da yaşanmaktadır. Kızılacağına terk edildiği dünyaya gösterilmelidir. Şimdi o iddiaları görelim. Çeviriler bana aittir;

“Bilimsel Fetva Araştırma Komisyonu geçici komitesi toplantısında Hicri, 08 Mart 1421 (2000 yılı) e 1809 sayılı soruşturma önergesiyle gözden geçirilmiş olarak , büyük mühtü Ebu Abdullah Muhammed el Şemari ye sorulan soruda; ‘Bu günlerde, düğünlerde yaygın olarak müminlerin anası Hz. Ayşe ye peygamber Muhammet S.A.V.nin MUFA’KATAT yaptığı konusunda ulemaların görüşü nedir?” denilmiştir.
Komitenin bu konuda yaptığı çalışma sonunda verilen cevapta;

“Asırlardır Müslümanlarca uygulanmamış bu yasak, peygamber S.A.Vnin nişanlısı Ayşe nin altı yaşındayken uyluk kemikleri arasına cinsel ilişki kurması, pornocu, İslam düşmanları olan kafirlerin İslama attığı bir iftiradır.Ayşe yaşının küçüklüğü nedeniyle altı yaşında cinsel ilişkiye girmedi, Salliallahüvessellem neden cinsel organını Ayşenin uyluk kemikleri arasına yumuşakça sürtsün, Allah onun organını idare eder, o diğer Müslümanlar gibi değildir.” Denilmiştir.

Her ne kadar ret edilse de İslam ulemalarının böyle bir cinsel tatmin yolundan, adının “Mufa’katat” olduğundan bilgileri olması, bu tür ilişkinin bilindiği anlamına gelir.
Yok denilmiş ise ve de İslam dünyasında uygulaması bilinmiyorsa ne mutlu Müslümanlara. Ama her gün dünya basınında gün geçmiyor ki bir Müslüman hakkında pedofilik sapıklık haberi olmasın.

Yukarıdaki Çevirinin İngilizcesi;
Question 1809
After the permanent committee for the scientific research and fatwahs (religious decrees) reviewed the question forwarded by the grand scholar of the committee with reference number 1809 issued on 3/5/1453 and 7/5/1421 (Islamic calendar)  
Question: ‘It has become widespread these days, and especially during weddings, the habit of mufa’khathat of the children. (mufa’khathat - literally translated, it means “placing between the thighs” which means placing the male member between the thighs of a child) What is the opinion of scholars, knowing full well that the prophet, the peace of Allah be upon him, also practiced the “thighing” of Aisha - the mother of believers - may Allah be pleased with her.’  
Answer: After studying the issue, the committee has answered as follows:
As for the prophet, thighing his fiancée Aisha when she was six years of age and not able to consummate the relationship due to her small age. That is why the Prophet used to place his male member between her thighs and massage it, as the prophet had control of his male member not like other men.  


Ailesinin rızasıyla evlendirilse uygun ama değil mi şerefsizler. Cennetlik de edersiniz değil mi alçaklar.


İSLAMIN TEMSİLCİSİ (!) AYETULLAH (ALLAH'IN KELAMI) HUMEYNİ BU MUDUR?

Ayetullah Humeyni, "babasının rızasıyla "4" Dört yaşında kıza tecavüz etmiş.Çocuk sabaha kadar ağlamış çığlık atmış. Metnin İngilizcesi ve linki aşağıdadır.

"When it was time to sleep, the guests had all left, except for the inhabitants of the house. Al-Khomeini laid his eyes on a young girl who, despite being only four or five years of age, was very beautiful."

Türkçesi;
"Uyku vakti geldiğinde, evin sahipleri hariç misafirler ayrıldılar.El Humeyni, gözünü dört beş yaşlarında olmasına rağmen çok güzel olan kız çocuğuna dikti."

So, the Imam requested from her father, Sayyid Sahib, that he spend the night with her in order to enjoy her. Her father happily agreed, and Imam al-Khomeini spent the night with the girl in his arms, and we could hear her crying and screaming [through the night].’”
Türkçesi;
"Sonra, imam babası Seyyid Sahib'e kızıyla geceyi geçirmek istediğini söyledi.Babası mutlulukla ona izin verdi ve İmam El Humeyni kollarında
 bütün gece ağlayan çığlık atan çocukla geceyi geçirdi"

Medeni hukuk diye yazdığı ve Allah'a mal ettiği baba oğul, dede torun eş cinselliğine, kayın valide, baldız, amca dayı, hala teyze ve çocuklarıyla evliliğe, zinaya, sütten kesilmiş çocuklarla cinsel ilişkiye izin veren bir din din olamaz. Olsa olsa eski Zerdüştlüğün izleri olan sapıklık olur.


Tahrir el Vesile Cilt III.
Bölüm 38. Nikah.
Bekarlık, En Aşağılık Olmaktır.
Cafer El Sadık diyor ki; evli erkekler gerdeğe girince iki rekat namaz farz olunmuştur, ancak bekarlar için bu yetmiş rekattır. Demiş ve eklemiştir, peygamberimiz Hz. Muhammet, “ölülerinizin en aşağılık olanlar bekarlarınızdır”.

S 226 Madde 3; Zina eden bir kadınla veya zina sonucu doğan bir kadınla evlenmek iğrençtir. Ayrıca bir adamın kendisini oğlu, kzı gibi emziren süt annesiyle de evlenmesi onaylanmaz.
Madde 4 Bir kadın, kötü tabiatlı, yani çift cinsiyetli, ahlaksız, şarap içen ile evlenmemelidir.

Gerdek gecesi yapılacaklar;

Madde 7: Düğün günü veya gecesi erkeğin eşiyle karıkocalık ilişkisini niyet etmesi, iki rekat nmaz kılması ve kusursuz imamlara dua etmesi, ve karı kocanın temizlenmeleri, kocanın elini karısının alnına koyup, kıbleye dönerek; “Ey Allahım, senin kitabına göre evlendim, onu senin gözetiminde aldım, senin sözlerine göre onun cinsel organını tasavvur etmeyi haklı buldum. Eğer onun rahmine bir ruh koymaya karar verdiysen, onu Müslüman yap ve şeytanın ortağı olma de.”

S.229 Madde 12; Dokuz yaşına erişmemiş bir kız ile, cinsel ilişkiye, geçici veya devamlı evlilik olsa bile izin verilmemiştir.Ancak, hoşlanma şehvet hissi ile dokunmasına, kucaklamasına, uyluk bölgesini okşamasına,ve çocuğu emmesine bile itiraz yoktur.Bir kişi dokuz yaşına ulaşmamış bir kızla cinsel ilişkiye girse, fakat ilişki bozma ile sonuçlanmamışsa cezaya konu olmayacaktır, sadece günah işlemiş sayılacaktır. Eğer dışkı veya aybaşı çıkış yerlerinden biri bozma ile sonuçlanırsa, kız ona geri verilmesi ömür boyu yasaklanacaktır, geçerli olan düşüncelere göre bu böyledir.Her halikarda, kız onun karısı olmaya son veremeyecektir. Böylece, kızkardeşle evliliği beşinci karı almayı yasaklayan ve diğer evlilik yasaklarını uygulayan bütün yasalara göre onun iki taraflı mirasçısı olacaktır. Adam onu boşasa, kadın başka erkekle evlenip boşansa bile, yaşadığı sürece bu hükme bağlı kalacaktır.Kendisinden boşandıktan sonra başka bir erkekle evlenirse, adam bozma yüzünden ona diyet ödeyecektir ve diyet de bir insan için ödenen diyete eşit olacaktır.



Tahrir el Vesile Bölüm VIII. C.4.S.289
DOĞRUDAN HOŞLANMA, YANLIŞI YASAKLAMA

“Allah’ın resülü diyor ki, “Benim müminlerim, doğrudan hoşlanmayı ve yanlışı yasaklamayı bırakırsa Allah onların üsütüne savaş ilan etsin”
“Yine bir hadisinde peygamber; “Allah imanı zayıflardan ve inançsızlardan nefret eder.”
Kendisine, “zayıf imanlılar ve inançsızlar kimlerdir?” diye sorulduğunda; “”Yanlışı yasaklamayandır” der.

İSLAM HAKKNDA SÖZLERİ OLANLAR
Doğudaki şartlar, kadınlardan hicap, onu da Kur’anla kapatmak kaldırılıncaya kadar başarı sağlamayacaktır. William Gladston İngiltere Başbakanı.

İslam, insan için bir kuduz köpek kadar tehlikelidir. Sir Winston Churchill İngiltere Başbakanı

Milyonlarca Hindu, Sih, Yahudi ve Budist cahil ve dahi baskı altındadır. Hiç biri Müslümanların yaptıklar gibi, bombalama, terör, ayaklanma ve sosyal patlamalara alet oluyor mu? Teslime Nesrin. Bangladeşli Fizikçi ve yazar. İslam2ı tehdit ettiği için ülkesinden sürün edilmiştir.

İslam’a giren bir kadın, köleliğe geri dönen zenci gibidir. Anonim.

Arapların bizi süpürüp atmak istemelerini anlıyorum, ama gerçekten karşılık vermemizibekliyorlar mı? Glda Meyr İsrail başbakanı.

Filistin’de Yahudilerin haklarına kim meydan okuyabilir? İyi tanrım, tarihi olarak gerçekte senin ülken. Yusuf Diya el Halidi. Kudüs’lü Arap bakan.1989

Bu kadar ahlaksız ve alçakça sapıklıkların mitolojik kökenlerini incelemeye yabancı araştırmacı yazarların kalemlerinden devam edelim.
New York merkezli The Association for Prehistory internet sitesinde yayınlanmış, Lloyd deMause nin Orijin of the War in Child Abuse kitabının Birinci bölümümolan Killer Motherland ve sekizinci bölümünde İnfanticide, Child Rape and War in Early States konularından dilimize çevirdim.

ANTİK ÇAĞDA KATİL TANRIÇALARA ÇOCUK KURBANI

The Origins of War in Child Abuse by Lloyd deMause
Antik çağlarda savaşlar, Tiyamat, İştar, İnanna, Aysis, veya Kali gibi kana susamış katil ana tanrıçaların yararına veya onlara karşı savaşmak şeklinde yapılmıştır. Tipik ana tanrıçalardan biri de Aztek ana tanrıçası Huitzlopotchtli’dir ve bu tanrıça ağzını boyu kadar açarak çığlık atar ve askerlerinin kanlarıyla beslenir. Antik çağ araştırmacılarının çoğu, “antik çağ savaşlarnda “yok edici tanrıların” erkekler değil dişi tanrıçalar olduklarında birleşirler.

Jungian, Korkunç Ana Tanrıça arketiplemesinde, “ağzını dişleri ve kıllarıyla açarak titreten çığlıklarıyla bizi yutup bitiren” Ejder Ana” karakterini analiz etmiştir.
Ovid, Pentheus’un çığlığından yaptığı antik resminde, “Ey Anam, gözlerini bana dikerek bak! Ana da ona rüzgarda savrulan saçlarıyla, çığlıklarıyla bakar. Sonra, Agave, omuzu üstüne düşen başını yırtıp kopartır, yukarı kaldırır ve bağırır;”İşte benim işim, benim zaferim”.

Eski medeniyetlerde çocukların durumları bu günden çok kötüydü. Census,antik çağlarda kız/erkek çocuk kurban etme/öldürmenin oranının %400 rakamını verir. Çoğu kız, onların yarısı kadar da erkek çocukların öldürüldüklerini açıklamıştır. Poseidos, zengin adamların bile kızlarını çoğunlukla sattıklarını kabul eder. Erken çağ toplumlarında çocuk öldürme cezalandırılmaya başlanmadan önce herkes çocukların nerelerde satıldıklarını ve canavarlara kurban edildiklerini biliyordu. Doğar doğmaz süt annelere verilen çocukların öldürülmeleri süt annelerden istenilmekteydi.

Antik çağlarda, yaygın olarak çocukların başlarının kesilerek gövdelerinden ayrılarak kurban edilmelerine Filistin, Jericho, K.Afrika Kartaca, İngiltere’nin çember kayalarında, Hindistan’da ve Aztek şehirlerinde rastlanılmaktadır.
Kurban edilmenin değişmez imajı, Ana Tanrıçanın idaresindeki savaşlarda yerine getirilir ve bunun yanında da yaygın olarak erkek çocuklarla kulamparalık etmekten daha yaygın olanı da kız çocuklarının ırzlarına geçmek, diri diri ısırarak parçalamak, yakmak ve kısırlaştırma gibi işkenceler de yaygındı.

Dişi büyücülerin olması raslantı değildir, daima korkunun anası olan  ve daima savaşın kalbinde bulunan savaş tanrıçaları İştar’ın heykelleri, “Ben, savaşın tam ortasında duruurum, savaşın tam kalbiyim, savaşçıların koluyum” diyen İştar gibileriydi ve  bunlar Grek mitolojisindeki büyücüler değillerdi.
Korkunç ana tanrıçalarıyla karışan inançlar gereğince, savaşan erkekler, ana tarnıçalarının öfkelerinin üzerlerine gelmesinden korunumuş oluyor, zafer kazandıklarında da kendilerinin kurtarıcı oldukları için krkunç ana tanrıçalarının kendilerini seveceklerine inanıyorlardı.
Bu yüzde savaşlarda Grekler Medusa’nın kesik başını bayraklarına, kalkanlarına resmediyorlardı, Mısırlılar da firavunlarının doğumlarından sakladıkları rahim artığı plesantaları bayrak yerine uzun değneklere asarak taşıyorlardı.

Bu korkunç tanrçalar “Şavaşın Hanımefendileri” olarak anılıyorlardı ve uğurlarına ölen askerler de onların kana susamış iştahlarına kurban olmuş sayılıyorlardı. O zamanın cenneti, tanrıçanın vücudunda yaşamaktı.
Bir sava tanrıçası olarak, Venüs, Sezarın rüyasında görünüp Galleri fethedeceğini söylemiş, Sezar Mar’sa ve ona kurbanlar adamıştı. Ertesi sabah askerlerini topladığında “Venüs VictrixVenüse Zafer” diye bağırmıştı.
Çocuklukla babanın değil de ananın bağ kurmasını anlayabilmek için en erken çağlarda daima dişinin, ananın öne çıkarıldığına dikkat etmek gerekir. Eski Yunan’da örneğin babalar, evlerinde kulamparalıklarının mağdurları olan erkek çocuklarla uyurlardı ve anne, babaanne, süt anne, köle kadınların ve çocukların  uyudukları ayrı yerler vardı. Günümüzde dahi bu şekilde yaşam mevcuttur.
Solon, bir adama ayda  en az üç kerede olmak üzere ailesini ziyaret etmeyi önermişti. Plutarch, “gerçek aşkın kadınların bölümüyle bir bağı olmadığını yazmıştır. Heredot, “bir oğlan, beş yaşından önce babasının dikkatini çekmez” diyerek açıkça gerçeği onaylar.

Bu çağlarda anneler, büyük anneler insanlıktan çıkmış değillerdi ama kendilerine de çocuklarını sevebilmeleri için yarım şans dahil verilseydi elbette. İnsanlık çocuklarının değeri hakkında yeni yeni uyanışa geçmiştir. Geçmişe gittiğimizde, çocuk yetiştirmenin düşük  seviyede olduğu zamanlarda, terk edilen, dövülen, fuhuş pazarında satılan, kiraya verilen, korkutulan ve cinsel olarak istismar edilen çocuklara rastlıyoruz.
Bir insan bir tarihçiyi okuduğunda, M.Ö.II. yüzyıllarda ailelerin ancak %1’inde “2” kız çocuğu bulunduğuna tanık olacaktır. Medea, Procne gibi öteki Grek mitolojik analarının çocuklarını öldürmek için tek iyi gerekçeleri, kocalarına nispet yaparak üremeye uygun olduklarını kanıtlamak içindi.

Aztek Savaş Tanrıçalarına Bakış.;

Aztek dini mitlerine baktığımızda, her sabah güneşin doğması için, her gün insan kanıyla beslenmeye ihtiyaç duyan kana susamış bir çok Savaş Tanrıçasının resmedildiklerine tanık oluruz. Bunların merkezinde Teteoinnan adlı Toprak Anaları vardır. Her yıl bir dişi ona kurban edilmeli, derisi yüzülmeli, çıkarılmalıdır ki, erkek, Savaş tanrıçasının korkunç güçlerine sahip olabilsin. Savaşçılar, Aztek krallarıyla karıştırdıkları Savaş Tanrıçaları için savaşlara giderler, tanrıçanın kana susamışlığını tatmin edebilmek için kendi ordularını ikiye böler ve her yeri kana boğan çiçek savaşları yaparlardı. Kana susamış Aztek tanrıçaları böylece favori nektarları olan insan kanına, taze insan kalbine doyuyorlardı. Böylece Aztekler, tanrıçalarının kendi çocuklarını tüketmesini engelleyerek, her sabah güneşin doğmasını sağladıklarına inanıyorlardı. Bu anlayış gereğince Aztek savaşçılarının her birisi, her gün güneşin doğabilmesi için “ölümü arzulayanlar” olduklarını söylüyorlardı.

Gerçek Aztek anneleri çocuklarına karşı inanılmaz derecede zalimlerdi, tanrıçalarını doyurmak için öldürdükleri çocuklarının karınlarını deşer, kollarını kopartır, açtıkları yaraların deliklerinden ipler geçirerek daha çok kan akmasını sağlayarak tanrıçalarını beslemeyi düşünürlerdi. Çocukları ergenliğe erişip savaşa katıldığında, düşmanını öldürmeyi başaramadığında veya öldüğünde herkesin içinde onları incitir ve alay ederlerdi.

ANTİKİTEDE ÇOCUK TECAVÜZLERİ, ÖLDÜRÜLMELERİ, KISIRLAŞTIRILMALARI
SÜT ANNE GELENEĞİ

Antik çağlardan beri anneler çocuklarını, ihmalkar, lakayıt, küfürbaz süt annelere çocuklarını verirlerdi.Bunlar bazen kölelerden de olabiliyordu.Tacitus’un dedğine göre, “Çocuklarımızı daha doğuşta, küçük Grek hizmetçi kızlara teslim ederdik, çocuklar teslim edildikten sonra yıllarca görülmezdi.” Süt anneler, ahlaksız, hantal, tembel, yangında, domuz gibi hayvan saldırılarında çocukları bir bohçaya sararak ağaç tırnağına asmakla, hasat zamanı ilgi göstermemekle, bokun sidiğin içinde kalan çocuğu yıkamamakla suçlanırlardı. Süt anneler, yabancı zengin dölü olan çocukları alıp emzirebilmek için kendi çocuklarını öldürürlerdir ve bu sayda de korunduklarına inanırlardı. Doktorlar, büyüdüklerinde tiran olmasınlar diye bebeklerin günde iki üç öğünden fazla beslenmemelerini öğütlerlerdi.
Çocuklar hastalık veya açlıktan aşırı derecede çığlıklarla ağladıklarında onlara bira, şarap, likör, afyon verilerek yatıştırılırlardı. Bir Mısır papirüsü “afyon hemen tesir ederdi” diyor.
Babalar odalarında çocuklarıyla birlikteyken eşlerine tamamen empatiden yoksun olarak “bu memeler benim” derlerdi ve onlar etraflarındayken annelerinin çocuklarını emzirdiklerini gördüklerinde açlık grevine gidecekmiş gibi davranırlardı.
Yeni doğmuş çocuklar, gözlerini tırmalamamaları, kulaklarını tırnaklarınla yolmamaları, bacaklarını kırmamaları, hayvan gibi dört üyesi üstünde emeklememeleri için uzun bandajlarla sıkı sıkı sarılırlardı.
Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi eski Mısır’da da çocukların kafataslarına istedikleri şekli vermek için, tahtadan yapılmış kalıplara çocukların kafaları sığdırılmaya çalışılır ve mutlaka bu kalıba sokulan kafaları alınlarından bir tahta ile kalıptan çıkması engellenir, kemikleri geliştiğinde tahtaya oyulan şekli alırdı. Bu çocuklar için büyük acılar veren bir işkenceydi. Hamile kadınlar kocalarınca sıklıkla dövüldüklerinden çocuklar antik çağlarda daha ana rahmindeyken sopaya maruz kalıyorlardı. İdare edilemediklerinde çocuklar anne ve babaları tarafından taşlanarak öldürülürlerdi. Eski Ahit, “anne ve babasına karşı asi olan çocuklar ölüme mahkum edilmeldir” der ve Philo, “eğer yasa asiliklerinden dolayı ölüme mahkum etmiş olsa bile, çocukların, azarlandıklarını,dövüldüklerini, hapsedildiklerini” yazar.
Seneca, Isparta’da, ölüme mahkum edilmiş çocukların şehir meydanında alenen dövülmelerinin, kırbaçlanmalarının vatanseverlik olarak görüldüğünü yazar. Bütüb çocukların içinde şeytan olduğunai onun çıkartılması için de çocukların dövülmesi için dokuz kedi kuyruğundan kırbaçlar, demir çubuklar, kundak çubukları gibi özel ekipmanlar yaptıklarını ve zincirle kırbaçladıklarını yazar.

Günlükler, çocukların kapı üstlerine asılarak, tırnaklarına jilet geçirilerek, halıya sarılarak köşede dövüldüklerini yazmaktadır. Ksenofon, annelerin cadı elbiseleri giyerek, onların etlerini yiyip bitirecek, kanlarını içecek Lamia şeytanı olduğunu söyleyerek korkuttuklarını, annelerin çocuklarına yaptıkları vahşiliğin yırtıcı bir hayvan veya canavar tarafından bile yapılamayacağından bahseder.
Ovid, çocukların gece şeytanlarca kanlarının emilerek öldürüleceklerini annelerinin söylediğini yazar.
Antik zamanlarda çocuklar 12 yaşına geldiklerinde kendilerinden iki kat yaşlı erkeklerce evlendirilirler, eşleri ailelerince seçilirlerdi ve bu apaçık çocuk tecavüzüydü. Bu genel bir uygulama değildi ve Grek kızları daha bebekleriyle oynarlarken evlendirilerdi.

Hint Mahabarata dini metinleri der ki, “30 yaşında bir adama 10 yaşında bir kız, 21 yaşında bir adama “7” yaşında bir kız verilir”.
Çocukların cinsellik için kullanılmaları günümüzde Amerikan istatistiklerinde bile hala kendilerinin üç katı yaşında erkeklerce taciz edildikleri görüldüğünden olağan işler sınıfındandır.
Hindistanda erken evliliklerin gerekçesi sorulduğunda, anneler, yetişkin yani yedi yaşında kızlarının evde bir saat yalnız kalsalar erkek kardeşlerinde kızlıklarının bozulacağından endişelerini belirtmişlerdir.
Erkek ve kız çocukları, evlerinde anneleri, babaları, ağabeyleri, yeğenleri, dayıları, amcalarınca düzenli olarak masturbasyonda kullanılırlardı ve onlardan birinin dediği gibi gece boyunca amcamdan, büyükanneme kadar aralarında beni dolaştırıp dururlardı” ifadesini Mahabarata dini metinleri şöyle doğrulamaktadır, “10” yaşında bir kız için bakire olmak demek, ne erkek kardeşi, ne babası ne de yeğeni olmaması demektir”.

Kılsız parlak bir oğlana tecavüz edilmesi, penis ucu derisi ile meme uçları kesilerek sünnet edilmesi, anne memesini temsil ettiğini düşündüklerindendi.
Plutrach, “oğlanlara tecavüz edilmesi, onlarla düşüp kalkılması bir zevk değil bir görevdi” der.
Eski şehir devletlerinde Yunanistanda, altı yaşında bir erkek çocuğu, üzeri soyularak çırılçıplak edilip pazarda fahişeliğe zorlanır veya, dini ayinde tecavüz etmesi için bir rahibe teslim edilirdi.

Erkekler, erkek çocuklarını toplarlar, dövüş arenalarının yakınlarındaki genelevlerde fahişelik etmek üzere buralara satılırlardı. Sokaklarda gezen bu çocuk avcıları pantolonlarını delmek için ellerinde bir makas ve bağırmalarını önlemek, ağzına tıkmak için bir bez parçası ile dolaşırlardı. Doktorlar,tecavüzden yırtılan anüslerin tedavisi için yağ bulundurmalarını söylerlerdi.

Erken toplumlarda tecavüz sadece kan bağı açısından hukuka konu olurdu. Bunun dışında bütün tecavüz türleri serbestti ve önce anababalarca yapılırdı.

Plutarch makalelerinde, iyi bir babanın iyiliği, kendi oğluna tecavüz etmesidir der. Anneler de oğullarıyla cinsel ilişkiye giriyor, gece uyuyabilmeleri için onlara mastürbasyon yaptırıyorlardı.
Oğluyla, kızıyla ensest ilişkiye giren kadın, böylece tanrıçasına hizmet etmiş, onun emirlerini yerine getirmiş olduğunu gösteriyorlardı.
Japonya da yapılan yoğun araştırmalarda bu gün bile, annelerin sadece çocuklarına otuzbir çektirmediklerini, çocuklarıyla cinsel ilişkiye girdiklerini, kocaları dışarıda başka kadın ile beraberken, çocuklarıyla cinsel ilişkiye girerek iyi bir derece kazandığını söylemektedirler.
Erken devletlerde anneler ile sütannelerin otuzbir çektirmeleri, erkekler için erkekliklerini göstermeyi, kızlar için de erkek uyumayı ifade ediyordu.

Tecavüz edilen çocuklar, “aşırı seksi” olmakla itham edilirlerdi ve tecavüze uğrayan biri “aşırı seksi olma suçu işlediğinden” cezalandırılırdı.

Babil de tecavüz edilen kadınlar, yasaklanır ve boğazları kesilerek nehre atılırdı. Tevratta tecavüz edilen kadınlar şehir kapılarında taşlanarak öldürülürlerdi yani recm edilirlerdi.

Kızlar ve erkekler tecavüz edilmek istemekle suçlanırlardı. Bu günahkarlıkları yüzünden de sünnet derileri dikilir, veya organları kızırlaştırmak için kesilirdi. Kızların vajinaları dikilir, klitorisleri kesilir, sadece işeyecek kadar delik bırakılırdı. Evlendiğinde damat bu dikişi gerdek gecesi çözebilirdi.
Kızların cinsel organ kısırlaştırılmaları günümüzde Mısır, İsrail, Yunanistan, Romadan Afrikaya, Orta Amerika dan Çine kadar elan yaşanmaktadır.
Cisel organ kısırlaştırmaları hanedan öncesi devirlerde başlamış, bazı Mısır kadın mumyalarında cinsel organların dudaklarının olmadığına rastlanılmıştır.
Geçenlerde yapılan bir araştırmada Mısır da eğitilmiş ailelerin %97 si, eğitilmişlerin %67’sinde hala kadın sünneti ve kısırlaştırma uygulandığı tespit edilmiştir.Elde edilen dökümanlara göre bu gün değişik milletlerden 74 milyon kızın bu geleneğin mağduru olduğu tespit edilmiştir.
Kız sünnetini savunanlar, klitorisin, mastürbasyon neticesinde bir erkeğin cinsel organı kadar uzayabildiğini, kadının rkeklik organı olduğunu, onları seks köleliğinden kurtarmak için kısırlaştırma işlemi yapıldığını öne sürmektedirler. Sudan da klitorisin bir kazın boynu kadar uzayabildiğine tanık olunduğu söylenilmektedir.
Erkeklerin sünnet edilmeleri de onların otuzbir çekmelerini azaltmak için gereklidir denilmektedir. Sünnetten kaçınılan Atina da ise, sünnet derisine delik açılara emir halka geçirilirdi. Kız ver erkeklerde sünnet işlemi genelde altılı yaşlarda yapılır ve kapılan enfeksiyonlar yüzünden bazı kızların öldüğü bilinmektedir.
Oğlanlar için en kötü kısırlaştırma, doğuda ve batıda hadım etmekti ve  erken dönem tanrıçalarına kurban ayinlerinde yapılırdı. Eski Mısır tapınaklarında sunağın altında uzanan erkek cinsel organı yığınlarına rastlanılmıştır. Hadım, oğlanın başka erkeklerce tecavüz edilmesi için de ailesince daha kundaktayken yapılırdı. Bizans tan Roma ya,ve Çin e kadar hadım fabrikaları vardı ve beşikte hadım edilen çocuklar genelevlere satılırdı. Anna ve babalar cinsel orgnalarını kesip bir kavanoza koydukları çocuklarını borçları karşılığında başkalarına süreli veya süresiz köle olarak verirlerdi.
Erken Roma döneminde hadım oğlanı ticareti büyük bir işti ve aristokratlar ile rahipler için üretilirlerdi. Bruno Bettleheimin yazdığına göre, hadım çocuklar, kadınları kıskandıklarından, kesilmiş organlarının yerine doğum deliği açılmasını isterlerdi.

Erken devletlerde yapılan düzinelerce çalışmalarda karı koca arasındaki gerçek aşk modeli, karı koca arasında böyle bir aşkın gülünç ve imkanız olacağı şeklinde sonuçlanmıştır.
Homer, kadın için “damar” yani kırarak boyun eğdirme sıfatını kullanır. İlaveten babalar hiç bir yerde çocuklarına empati gösterememişlerdir.

Alan Valentine, babaların oğullarına yazdığı 600 kadar yazılmış mektubu incelediğinde empati sıcaklığının hiç bir izine rastlamamış, hatta babaların oğullarına aşk mektupları yazdıklarını tespit etmiştir. Bu yüzden, mutlu babaların tarih bırakmadıklarını düşünür.

Romalı babalar, çocukları onların isteklerini onaylamadıklarında çocuklarını ölüme mahkum ederlerdi.
Aile tarihçisi Edward Shorter, “erkekler karılarını çocuk makinesi olarak görürlerdi, hiç bir his olmaksızın mekanik olarak çalışan makineler” diyerek benimle uyuşmaktadır.

Kadınla evlilik tam bir savaştı sevgi empati olmadan sadece birinin diğerini aldatması üzerine dolapların döndüğü bir yaşamdı evlilik. Antony, Sezar, Kleopatra aşklarındaki entrikalar buna örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca Kleopatra, ilişkiye girdiği erkekleri öldürürdü. Evlilik ticari bir iş gibi geçiciydi.
Hipponax  evliliğe son noktayı, “Bir erkeğin iki mutlu günü vardır, biri evlendiği, ikincisi de karısını mezara gömdüğü gündür” diyerek koymuştur.
Babalar, on dört yaşında kız evlatlarıyla evlenirken onları harekete geçiren tek şey soydan gelen zenginliğin korunmasıydı. Arkadaşça sevgileri barındıran bir evliliğe XVII  yüzyıla kadar rastlanılmamıştır....””

Çeviri yazı, antik çağdan günümüze özet olarak buraya kadar fazlasıyla delil vermiştir.
Tevrat Levililer kitabında, evlenilmeyecekler listesi Kuran Nisa suresi 23. ayetle bire bir aynı olmasına rağmen, yukarıda işlediğimiz ileriki bölümler ile Talmud, Mişna kitaplarındaki tersine sapkınlıkları açıklamanın  tek yolu vardır. O da, Hristyanlığın kabulü ile Roma’nın bu tür ilişkileri yasaklaması yüzünden ardından gelen İslam’da da yerini aldığını söyleyebilirim. Bu durumda Yahudiler, taiyye ile yaşadılar ve görünürde Roma yasalarını uyguladılar, gizlide ise her şeyi yaptılar. Bunu b u sapıklıkların günümüze kadar gelmesi ile açıklayabiliriz.

Bu çağlarda doğar doğmaz veya sütten kesilince başta babasının, sonra annesinin isteklerine karşı gelen çocuklara verilen ceza ise taşlayarak öldürme yani recmdir. Tesniye bölümünde geçmektedir;

Önce İngilizcesi;
For disobeying parents
If a man have a stubborn and rebellious son, which will not obey the voice of his father, or the voice of his mother ... Then shall his father and his mother lay hold on him, and bring him out unto the elders of his city ... And they shall say unto the elders of his city, This our son is stubborn and rebellious, he will not obey our voice; he is a glutton, and a drunkard. And all the men of his city shall stone him with stones, that he die.
Deuteronomy 21:18-21 Deuteronomy Tesniye 21:18-21 “Bir erkek, asi ve inatçıysa, anne ve babasının sözlerine uymuyorsa, onun anne ve babası üzerine çullanır, onu tutarlar,şehrin yaşlıları önüne getirirler. Ve şehrin yaşlılarına demeliler ki; “Bu bizim oğlumuz, inatçı ve asi, sözlerimize uymuyor, obur ve ayyaştır. Ve bütün şehrin insanları onu taşlamalıdırlar ki ölsün.”

Şimdi de Türkçe Tevrattan;
Söz Dinlemez Oğul18 "Eğer bir adamın dikbaşlı, başkaldıran, annesinin ve babasının sözünü dinlemeyen, onların sıkıdüzenine aldırmayan bir oğlu varsa,
19 annesiyle babası onu tutup kent kapısında görev yapan kent ileri gelenlerine götürecekler.
20 Onlara şöyle diyecekler: 'Oğlumuz dikbaşlı, başkaldıran bir çocuktur. Sözümüzü dinlemiyor. Savurgan ve içkicidir.'
21 Bunun üzerine kentin bütün erkekleri onu taşlayarak öldürecekler. Aranızdaki kötülüğü içinizden atacaksınız. Bütün İsrailliler bunu duyup korkacaklar."

İşte İslam ve Hristiyanlığa da geçen “bir türlü ödenemeyen ana baba hakkı” aslında bu sapıklıklara, borcuna karşın sizi bir başkasına köle olarak geçici veya sürekli kiralamasına, satmasına onay vermektir. Baba, becerecek, ana keyfine bakacak, domaktan başka suçu olmayan çocuklar bebeklikten itibaren doğumlarının faturasını kölelik ile ödeyecekler.
Yahudiler günümüzde bu işi İslaim tarikat ve mezhepler olarak yapmaktadırlar. Ancak, İsrail ve batılı ülkelerde gizlice evde elektrik vermek dahil çeşitli işkenceler uyguladıkları basına yansıyan haberlerde, yazılan kitaplarda geçmektedir.

Bu gün Kanada’ya bu tür sapkınlıkları yüzünden sürülen Beyt Şems yani Güneş Evi Yahudileri, adlarını eski Sabi dinine mensup Aramilerin güneş tanrıçalarının evi diye kurulmuş, antik Beyt Şems şehrinden alırlar.
03 Haz.2012 de adilyargic blogumda yazdığım, “Sabetay Sevi’den Burkalı Yahudiliğe” başlıklı çalışmamdan biraz alıntı yapayım;
Adlarının Kaynağı, Sabi dininde Aramilerin güneş tanrıları için yaptıkları tapınağın adını verdikleri antik bir şehirdir. Kabe de İslam öncesi bir güneş eviydi.

Eski Beyt Şems şehri (Güneşin Evi veya Güneş Tapınaği) adini Kenanilerin Güneş Tanriçasi olduğundan antik çağlarda kendisine ibadet edilen Şamaş (Şemeş) ten alir. Eski şehrin harabeleri günümüzdeki şehrin yakininda tel Beyt Şems’de görülebilir.

1952’den itibaren Romanya, SSCB, Fas, Irak Kürdsitanindan, Etiyopya ve İngiliz dili konuşan kuzey Amerika, Güney Afrika, İngiltere ve Avustralya gibi ülkelerden göçmen almaya başlamiştir. 2003’de hiç Arap barindirmayan %100 Yahudi nüfusa kavuşmuştur. Halkin mezhebi yapisi içinde Haredimler (Şemsileri sapik gören İsrail’in gerçek mezhebi) düzenli olarak artmaktadir. 


Çarşaf Peçeli, Burkalı Lev Tahor Yahudileri;

2008 yılının erken dönemlerinde yüz kadar kadın, şal, Frumka (Dindar=  Frum’dan türetme)  adını verdikleri ve yüzlerinin de tamamıyla örten Burka giyen Yahudi kadınların önderi Bruria Keren Beyt Şems’te tutuklandi.
Jerusalem Post Gazetesine göre, çok ender olarak evlerinden çıkan kadınlar Haredi toplumunca sür­gün ediliyorlardi. 2008’de sayıları “100” Yüz kadardı.

Keren kendisinin de vücudunu bütünüyle örten, yüzünü kapatan burka adlı kıyafeti “yenilikçi/Ortodoks” dinine olan bağlılığından dolayı giydiğini ve bu baştan ayak baş parmağına kadar olan örtünme şeklini bun­dan “400” Dört Yüz yıl öncesine ait bir resimde gördüğünü iddia etmektedir. Böyle giyinmenin kendilerini kendilerinden ve erkeklerden koruduğunu iddia etmektedir. Bir erkeğin kadının vücudunun bir parçasını gördüğünde cinsel iştahının kabardığını bunun da günaha neden olduğunu iddia etmektedir. Bu gerçekte bir günah işlemek olmamasına rağmen düşünce açısından günaha, ahlaksız düşüncelere  teşvik etmekte olduğuna inandıklarını söylemektedir. Beyt Şems, Kudüs ve Safed şehirlerinde bu tarikatın takipçileri artmaktadır. Bu tarikatın takipçileri Keren’in “Kutsal Kadın” olduğuna inandıklarını söylemektedirler.


Eda Haredilerin bir sözcüsünün söylediklerinden bir alinti şöyledir; “Daima bu kadinlarin deli oldukla­rini biliyoruz…bizler hakli çiktik, bu kadinlar kötü hareketlerine bir son vermelidirler.”

Burkali Yahudilerden Keren 2009’da Kudüs Bölge Mahkemesince küçük çocuklari burka giymeye zorlamaktan dolayi çaresiz, yaşça küçük insanlara saldirmak ve suistimal etmek suçlarindan dört yil hapse mahkum edildi, kocasi da ayni suçlamadan alti ay hapis cezasina çarptirildi ve İsrail basininca “Taliban Anne” lakabi takildi.


Anne taliban’in yargilanmasinda yapilan suçlamalar arasinda, güneş ibadeti gereğince adakta bulunmak için çocuklara oklava, sopa, elektrik kablosu ile günlük olarak vurarak işkence etmek, ensest ilişkide bulunmak, çocuklarin vücutlarinda darp izleri, çürükler ve morluklar, kibritle yakilmiş bölgeler tespit edildiği, kadinin kocasindan ayrilmiş otuz yaşlarinda biri olduğu, mahkemece tibbi müdahale altina alinmasina karar verilmesinin istenmesi dikkat çekicidir.



Keren’in hapis cezasına çarptırılmasından sonra tarikatın önderi ve Rabbi David Benizri’nin eşi olan Bracha Benizri tarafından lider konumuna yükseltildi.



Yazılı ve görsel medyada “sikrikim” olarak adlandirilan aşiri ortodoks (yenilikçi)Yahudiler arasında baslatılan cinsiyet ayrımcılığı hastane kliniklerinde, otobüslerde sürmektedir.

Mehadrin otobüsleri adi verilen bu otobüslerde erkekler öne, kadınlar ise arkaya oturmaya, Haredimlerin yüzlerini görmelerini engellemek için de “kibar elbise” dedikleri burkaları giymeye öğrencileri zorlamaktadirlar.


Yukarıda görüldüğü gibi haberin kaynağı İsrail Haaretz gazetesidir. Görüldüğü gibi İsrailliler de bunlardan oldukça muzdariptirler. Bunlar bizdeki Nurcu, Işıkçı, İsmailağacı, Menzilci daha bilmemneci tarikatlar içinde de yer almışlardır. Dediklerine göre yetmiş iki İslam tarikatı kurmıuşlardır. Siz kendinizi Müslüman zannedin.

Yıllarca, Müslüman görünümünde İslami tarikatlar olarak faaliyet gösteren, özünde, Ermeni, Süryani, Nasturi, Rum Ortodoks Hristiyanları ile Ortodoks Yahudilerin kurdukları bu kripto yapılanmalar, Emeviden başlayarak bütün İslam devletlerinin çöküşlerinde etkili olmuşlardır.
Atatürk sonrası, Menderes döneminde iktidarı tadan ve bir daha bırakmayan bu kriptolar, “Dinimi yaşamak istiyorum; Örtünme özgürlüğü; Türban, Çarşaf mitingleri; Başörtülü bacıya eğitim hakkı” gibi masum sloganlarla, yazılı görsel basın ve mitinglerinde yine masum olan “Dinimi Yaşamak İstiyorum” sloganlarıyla iktidar oldular ki AKP ile tam oldular.
Geçen zaman içinde yukarıdaki cinsel sapkınlık, taciz, ırza geçme, erkek, kız üç yaşında bebeklerden, onsekiz yaş altı kızlara, çalışan memurlara saldırılar ile ülkemize dehşet saldılar.
Geçen on beş yıllık AKP iktidarları süresinde, her yaştan cinsel taciz mağdurlarının sayısı 650 bin, son beş yılda 18 yaş altı evliliklerin sayısı 232.313, son beş yılda taciz olaylarında artış %700’dür.
Birleşmiş Milletler verilerine göre de yılda 15 milyon kız çocuğu 18 yaş altında evlendiriliyor, 250 milyondan fazla kadın 15 yaşın altında evlendirilmiş, 700milyondan fazla kadın da 18 yaş altında evlendirilmiştir.

Atatürk devrimleriyle kazanılmış, kadın ve çocuk haklarını tümüyle kaldıran Yeni tecavüz suçlularına getirilen af yasasıyla hukukta Osmanlı'nın gerisine düştük. Çünkü Osmanlı tum dinlerde evlenmeyi kızlarda sekiz yaşa bağlamış üç yaş alti süt bebeklerinin ırzlarına geçilmesini, ebeveynin çocuklarını cinsel ilişkiye zorlamasini yasaklamıştı. Türkler zaten asla 14 yaş altinda kiz evlendirmediler. Bu yasa üç yaşında erkekle ilişki ve evliliği de getirecek anahtardır

Sumer, Hint, Iran, Misir dinleri ortak hukumlere sahiplerdir. Bunlara bagli Grek dini de öyledir Hepsi, her kiliga girebilen, her sekli alabilen, dev veya cüce cin ve şeytanlara tapinir, onlara yaşamlarını uydurmuslardir. Çünkü bu varliklar doğar doğmaz olgunlasirlar ve kan uyumsuzlugu yasamazlarmis. Ama bu yalandir. Enki Marduku da Adadapa yi da "Dogum odasi" dedikleri laboratuvarda üretir. Yani uremeleri durmuş, klon üremeye gecmislerdir. 

Ama din adamlari onlara bakarak ensest uremeyi ve pedofilik ilişkiyi kulamparalıği esas almışlardır. Gene de cinsel ilişki yaşı ile evlilik yaşi ayrılmıştır. Örneğin eski Krallık doneminde Misirda kiz-erkek evlenme yasi 16'dir. Kizlarda ergenlik, ilk adet gördüğü "9 " yaştır Evlilik anlasmasi da yazili sözlü olarak vardir. Bu evlenen gelinin bakire olmasi anlamina gelmez. Evlilik oncesi cinsel ilişki çocuğun sağlığına göre yasinda "6" baslar. Hem de babasi dedesi erkek kardeslerince irzina gecilir. Sabilerde yani Kur'anda Sebe kavminde cinsel iliski yaşı 18-36 aylikken baba tarafindan cocugun irzina gecilerek baslanir. Tevrat Yaratilis, İsmail - Hacerin kovulmasi bölümü , Ishak'in sutten kesilmesini ziyafetle kutlayan Ibrahim peygamberi anlatır. Ibrahim Kenize Sabilerindendir. Yahudiler Ismail ve Ishaktan ureyecektir. Samuel pwygamber, Meryem ana sutten kesildikleri "3"yasinda tapinaga teslim edilirler. Mahabarata, 10 yasinda bakire bir kizin babasi, abisi, yegeni, kisaca evinde soyunda erkek yoktur seklinde tanimlar. Talmud, devsirme Musevi kizlariyla bir saatten bir güne cinsel iliski icin nikah kiyilir derken, Yahudi soylu kızlar icin cinsel ilişki yaşını "6",evlilik yasini" 9" olarak belirlemiştir. Tevrat evlilik yaşını kizlarda "9" tespit etmiştir.

Muhammetin Ayşe ile 9 yasinda ilişkisi Tevrat ayetidir. Humeyninin Tahrir el Vesile de yazdığı, Muhammet'in 6 yaşında Ayseye "Mufakatat" yani, irz denilen don giydirip, islatip sabunladiktan sonra uyluk kemikleri arasinda sürterek boşalmak işi Sabi geleneğidir Tevrata da uygundur.

Sabi geleneklerine sahip Ingilizlerde de bu sapkınlığa işlediğimiz gibi "thighing" denilir. Simdi bütün peygamberlerin Araplara ve Yahudilere gelme sebebini anladiniz. Sapıklık. Sutten kesilince babasi ve soyunun erkeklerince irzina gecilen, anasiyla is tutarak büyüyen bu peygamberler ne sapıklikran kurtulabilmisler ne de ortadan kaldirabilmişlerdir.

Atatürk Türkiyesi ile Rönesans Avrupasinda yetişmiş din ve devlet adamları "Ilahi emir, tanri, peygamber sünneti" diyerek bu sapikliklari surdurecekler mi yoksa ortadan kaldirmaya mi karar vereceklerdir? Bakara 198in son cumlesindeki "...Siz önceden sapiklardiniz" dediği gibi Sapıklığa devam mi edeceksiniz? Islamofobi ile insanlığı aldatmayi da, Muslumanlarin başına Ortodoks Yahudi ve Hristiyan imamlar atayarak Muslumanlari Ronesans ve Katolik Roma oncesi sapikliklar içine gömmeyi bırakın. 

Hani adaletliydiniz siz?

Adaletin saglanmasi eğer din ile mümkün olsaydı ayni zamanda hem kral hem din adami olan Hammurabi meşhur hukuk düzenini kurmyaya gerek duymazdi. Geçmişin tek devlet rejimi dinlerdi, krallari, padişahları en yüksek rütbeli din adamlariydi ama hepsi, dinin icermedigi adaletli hukuki yasalar yapmak zorunda kalmışlardır. Batının rönesansi da ağır Hristiyan seriatina tepkiden doğmuştur. Bunu da Martin Luther gibi din adamları başlatmıştır. İmam Gazali gibi bir din adami bile, "insanlar dinsiz yasayabilirler ama adaletsiz asla" diyebilmistir. Adalet, siyasi parti adi olmaktan ote gidemediyse, ulkemizde ciddi bir adalet kavrami yozlaşmasi vardir. Sebebi de ihanetlerini, hırsızlıklarını din ve adalet adlarinin arkasina saklanmış askeri, siyasi kisilikler ile yobaz tarikat ve cemaat önderleridir.

Kimse Yasalara Ragmen Sapikliga Izin Veremez.
Tecavuzcusu ile evlendirmeye izin veren yasayi başbakan Binali Yildirim savundu. "Üç bin kişi bu yasa için önlerini kesiyormus." Beyler, bazi dinlere mensup olanlar, bebekler ve cocuklarla cinsel iliskiye giriyor, sic isliyorsa, devletin, Hükümetin görevi bunlara çözüm diye göz yummak, sapkinliklarini yaşayacak yasal ortam hazırlamak değil yasayı uygulamaktir. 

Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

Dinler ve diğer konularında yazdığım bu veda yazım devlet, siyaset, eğitim camiamıza katkı sağlasın diye yayınladığım son yazımdır.
Bunu yayınlamadan ayrılmak, özellikle pedofilinin tartılıdğı ve tartışılacağı bu günlerde yürek yarası oldu. Bu yüzden ülkemizin çocuklarının geleceğine bir katkı olur diye yayınladım. ülkeme ve insanlığa umarım bir yararı olur.
Hoşçakalınız.