"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

22 Haziran 2019 Cumartesi

TAYYİP ERDOĞAN DİPLOMASINI KANITLAYAMADI, CUMHURBAŞKANLIĞI YAPAMAZ

Bu ne, bu diploma değil mi kardeşim? diyenler yazıları okusun
Açıklama;
Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı ve diplomasının yıllardır bir türlü halka gösterilememesi, eski cumhurbaşkanlığı geleneklerine göre çıkartılmış, "Cumhurbaşkanını koruma yasası" gereğince kendisine yapılan eleştirileri, uyarıları yeri geldiğinde hakaretleri, hakaret olmayan yazı ve söylemleri hakaret sayan avukatların, savcıların açtığı davalarla halkın mağdur edilmesi, aşağıdaki haber yazılarda göreceğiniz gibi ülkemizin ileri gelenlerinin de bundan mağdur olmalarının sebebinin başında "DİPLOMASIZ O MAKAMI İŞGAL ETMEK DEVLETİ BÜYÜK TAZMİNATLAR ÖDEMEYE MAHKUM ETMEKTİR. ERDOĞAN ZAMANINDA VEYA SONRASINDA BUNUN HESABINI BÜYÜK, küçük DEVLETLER BİZE ÖDETECEKTİR."
Bu dereceye kadar yükselirken diplomanın incelenmesi ilgili kurumlar ne iş yapmışlardır, neden buna izin vermişlerdir bunun dahi açıklaması yoktur.
80.milyonluk bir devletin, Erdoğan ve çevresinin batılı güçlerce kullanılması sonucu bir katakulle ile, tek kurşun atmadan yıkılması, yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük siyasi komedyası olacaktır.

İktidarı meşru kılan muhalefettir, muhalefet bunu sormadıkça da iktidar sürecektir ve devletin başına gelenlerden ortak sorumlu olacaktır.
Bütün sorumluları sonunda hesap verecek bile olsa da, maddi ve manevi  kayıpların telafisi olmayacaktır.
Bilmediğimiz bir halt varsa o da açıklansın ki biz de başımızı derde sokmayalım.
Bu nasıl bir tiyatroysa onun da senaryosu hakkında bilgi verilme zamanı gelmiş ve geçmiştir.
Zekeriya Beyaz, Muharrem İnce, Yusuf Hallaçoğlu ile başlatılan "Erdoğan'ın Diploması Yoktur, Cumhurbaşkanlığı Yapamaz" tespitleri, Erdoğan'ın avukatlarının açtıkları hakaret davalarında hukuk komedyasına neden olmaktadır.
Yok yere de insanlarımız, "DİPLOMASIZ cumhurbaşkanına hakaretten" mahkum edilmektedir.
İlgili ve bilgililere duyurulur.
Takdir milletimizindir.
Alaeddin Yavuz

TAYYİP ERDOĞANIN DİPLOMA SORUNU
1
Erdoğan'ın avukatından kafa karıştıran 'diploma' savunması
Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan ve Ankara Başsavcısı Harun Kodalak’a hakaret iddiası ile yargılanan Ahmet D’ın Ankara 39.Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada Erdoğan’ın diplomasını istediği ortaya çıktı. Erdoğan'ın avukatı, mahkemede kafa karıştıran bir yanıt verdi.
Yayınlanma tarihi: 28 Mayıs 2016 Cumartesi, 10:03
Ahmet D, Polatlı’da “paralel yapı” iddiası ile gözaltına alınmış, akabinde hakkında Cumhurbaşkanına hakaret davası açılmıştı. Ankara 39.Asliye Ceza Mahkemesinde “Cumhurbaşkanına hakaret”ten yargılanan Ahmet D, kendisinin paralel yapı ile alakasının olmadığını ancak bu suçlama ile gözaltına alındığını anlattı.
Haberdar'dan Arzu Yıldız'ın haberine göre, daha sonra hakkında Cumhurbaşkanına hakaretten açılan davaya ilişkin savunmasında, MHP Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun Erdoğan’ın diplomasına ilişkin yazıları delil olarak sundu. Ahmet D, Erdoğan için “Kendisi 4 yıllık fakülte mezunu değildir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı görevini yapamaz. Dolayısıyla Cumhurbaşkanına hakaret suçu bu nedenle oluşamaz. Çünkü kendisi 4 yıllık fakülte mezunu değildir. Yusuf Halaçoğlu’nun tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum” dedi.

"EN AZ 4 YARI YILI KAPSAYAN..."

Bunun üzerine söz alan Cumhurbaşkanı avukatı ise “davanın esası olmayan bu beyanları kastın yoğunluğunu göstermektedir. Cumhurbaşkanına yönelik mezuniyeti ile ilgili çirkin yaklaşımları reddediyorum. 2547 sayılı kanunun 3 a maddesinde hüküm vardır. Buna göre yüksek öğretim tanımı orada yapılmıştır. Yüksek öğretim milli eğitim sistemi içerisinde, orta öğretime dayalı en az 4 yarı yılı kapsayan her kademedeki eğitim öğretimin tümüdür. Dolayısıyla cumhurbaşkanının ne Anayasa ne de siyasal olarak meşruiyeti ile ilgili zerre tartışma söz konusu değildir” dedi.
Bunun üzerine Ahmet D. davanın Polatlı’da görülmesi gerektiğinin altını çizdi. Dosya Polatlı’ya gönderildi.
Polatlı 1.Asliye Ceza Mahkemesine alınan davada Ahmet D, Cumhurbaşkanının diplomasının ilgili kurumlara sorulmasını talep etti. Mahkeme talebi 28.06.2016 tarihinde değerlendireceğini belirterek davayı erteledi.
Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanan sanığın savunmasında geçen kanun maddesi ne diyor?

Madde 3 – (Değişik: 17/8/1983 - 2880/1 md.)

Bu Kanunda geçen kavram ve terimlerin tanımları aşağıda belirtilmiştir.
a) Yükseköğretim: Milli eğitim sistemi içinde, ortaöğretime dayalı, en az dört yarı yılı kapsayan her kademedeki eğitim - öğretimin tümüdür.

Yazılı açıklama yapan Ahmet D, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanına hakaret davası nedeniyle hakkımda açılan davada sorgum esnasında gerekli savunmamı yaptıktan sonra,

Benden şikayetçi olan RTE nin diplomasının sahte olduğu ve bu nedenle C.Başkanlığının geçersiz olduğu ve TCK.nun 299. maddesinde belirtilen suçun gerçek manada kanunun aradığı şartlarda Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenirse bu suçun subutu halinde sanığın cezalandıralacağı iddiasında bulundum.

6271 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunun 6. maddesinin ilgili fıkrasında C.Başkanı adayının 4 yıllık fakülte mezunu olma şartı aranmaktadır.
RTE nin 1981 yılında elden almış olduğu GEÇİCİ MEZUNİYET BELGESİ inceleneceği üzere, bu belgede ne dekanın mührü ne Erdoğan’ın resmi vardır.
Halbuki aynı okuldan mezun olan başka kişilerin diplomaları incelendiğinde dekanın imzası üzerinde mühür olduğu ve öğrencinin resminin mevcut olduğu görülecektir.

Kaldı ki Erdoğan’ın diplomasında Dekan olarak görünen Doc. Dr. Sinan ARTAN in imzasının dahi Erdoğan’ın diplomasında değişik olduğu diğer öğrencilerin diplomasının karşılaştırmasında da açıkça görülmektedir.


Ayrıca bu konu gündeme geldiğinde Marmara Üniversitesinden tanzim edilen ve ne dekanın ne rektörün imzalarını taşımayıp Lisans Diplomasının incelendiğinde 1981 yılında Erdoğan’ın almış olduğu geçici mezuniyet belgesinde okul numarasının 2443 iken Marmara Üniversitesinden verilen lisans Diplomasında ise 8345 olarak görünmektedir.

Kaldı ki yine bu diplomada dekan olarak imzası bulunan Prf. Dr. Ömer Faruk BATIREL’in Erdoğan’ın mezun olduğu 1981 tarihinde Doçent olduğu 1982 yılında kurulan ve faaliyete geçen Marmara Üniversitesinde de prof. olarak 1982 yılında görevine başladığı ama Erdoğan’ın bu diplomasının üzerinde imzası olmadığı gibi Prof. olarak adı geçmektedir.

Nasıl oluyor da 1982 yılında Prof. olmuş bir kişi 1981 yılında Doçent iken bu diplomada Profesör olarak görünüyor bu da bu diplomanın sahte olarak tanzim edildiğini ortaya koymaktadır.

Hal böyle olunca 6271 sayılı kanun gereğince Erdoğan, C.Başkanı adayı olduğunda mutlaka talep dilekçesine bir üniversite diplomasını eklemesi gerekmektedir. Ekleyecek ve YÜKSEK SEÇİM KURULUDA Erdoğan’ın eklediği bu diplomayı inceleyerek kanunun aradığı şartlarda 4 yıllık bir üniversite mezunu olup olmadığını saptayacaktır.

Benim sure gelen bu davamda bu nedenle Erdoğan’ın Yüksek Seçim kuruluna sunmuş olduğu diplomasının tasdikli bir suretinin incelenmek üzere mahkemece celp edilmesi talebinde bulundum. Mahkeme 28.06.2016 tarihinde yapılacak duruşmada bu konuda bir karar verecektir.

O makamın gerçek sahibi olmadığı için TCK.nun 299 md.sindeki suçta kesinlikle oluşmamaktadır.

Böyle bir iddianın sanık tarafından sürüldüğünde de sanığın savunmasında bu ileriye sürdüğü ciddi iddiasına karşılık mahkemesinin de gerekli araştırmayı mutlaka yapması lazım yapamaz ise bu da sanık için SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI İLKESİNE aykırılık teşkil eder YARGITAYDA MUTLAKA böyle bir kararda BOZULMAYA mustahaktır.”

Erdoğan’ın sadece mezuniyet tarihi var, üniversiteye giriş tarihi yok!

Diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı Resmi Sitesinde ve wikipedia’da Erdoğan’ın özgeçmişinde üniversiteden mezuniyet tarihi verilirken, okula giriş tarihi verilmiyor. Yine mezun olduğu fakültenin kuruluş tarihi ile Erdoğan’ın mezuniyet tarihi çelişiyor.

Üniversite Gazeteci Ayşe Hür'e mahkeme talep etsin yanıtını vermişti

Diğer taraftan Gazeteci Ayşe Hür, tartışmaları bitirmek adına Marmara Üniversitesi'ne Erdoğan'ın diploması ile ilgili sorular yöneltmiş, ama üniversiteden gelen cevapta "özel hayat" denilerek bilgi paylaşımı yapılmamıştı.
14 Haziran 2019 Cuma 01:30
Bu haber 559 kez okundu.
   
2
Fotokopi diplomayı notere özel kalem müdürü götürmüş
Diploma fotokopisini notere Erdoğan’ın özel kalem müdürü Hasan Doğan’ın götürdüğü öğrenildi.
Şoförün vekâletname olmadan bu işlemi gerçekleştirebilmesi ise soru işaretlerine neden oldu.   Türkiye Noterler Birliği’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın fotokopi diplomasını “aslı gibidir” şeklinde onaylayan noter kâtibine soruşturma açmayan notere verdiği uyarı cezası sonrasında ilginç ayrıntılar ortaya çıktı. 
Buna göre fotokopiyi notere gerçeğini göstermeden “aslı gibidir şeklinde tasdik ettiren Hasan Tükenmez’in Erdoğan’ın özel kalem müdürü Hasan Doğan’ın şoförü olduğu öğrenildi. Şoförün vekâletname olmadan bu işlemi gerçekleştirebilmesi ise soru işaretlerine neden oldu. 
Türkiye Noterler Birliği’nin, dönemin Tayyip Erdoğan’ın üniversite diplomasının fotokosipini “Dairemizce onaylanması istenilen işbu fotokopinin ilgilisi tarafından gösterilen ve iade edilen aslına uygun olduğu ve örnek verildiğini onaylarım!” şeklinde 27 Haziran 2014’te tasdik eden noter kâtibi hakkında soruşturma açmayan İstanbul 15. Noteri Nejla Akgün’e uyarma cezası vermesi, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Tartışmalar sürerken yeni ayrıntılar ortaya çıktı.
Tükenmez. Noter kâtibi, fotokopiyi “aslı gibidir” şeklinde onayladıktan sonra arkasında Tükenmez’in adı ve soyadını da yazdı. Tükenmez’in Erdoğan’dan vekâlet almadan noterden bu işlemi yaptırabilmesi ise soru işaretine neden oldu. Konuya yönelik soruya Tükenmez, Başbakanlık’ta çalışırken kaza geçirdiğini, geçmişine ilişkin birçok şeyi hatırlamadığını, diplomanın noterde onaylatılmasıyla ilgili süreci de hiç hatırlamadığını kaydetti.
YSK ‘ASLI GİBİDİR’E ALDANMIŞ!

İstanbul 15. Noterliği’nin diplomanın aslını görmeden fotokopisini “aslı gibidir” şeklinde tasdik etmesi, YSK’nin de yanılmasına neden oldu. 10 Ağustos 2014’te yapılan seçim sonrasında Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasından iki yıl sonra Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu, YSK’ye başvurarak diplomanın sahte olduğunu iddia etmişti. YSK ise 14 Haziran 2016’da verdiği kararda, itirazı reddetti. Ret kararına, diplomanın İstanbul 15. Noteri’nce 27 Haziran 2014 tarihli “Dairemizce onaylanması istenilen işbu fotokopinin ilgilisi tarafından gösterilen ve iade edilen aslına uygun olduğu ve 2 örnek verildiğini onaylarım!” şeklinde onaylanması gerekçe gösterildi.
Noter onaylı diploma örneğinin sahteliğinin ancak mahkeme kararı veya aynı kuvvette bir başka belge ile ispatlanabileceği anlatılan kararda, seçim kurullarının delil araştırma ve toplama görevi bulunmadığı öne sürüldü. Oysa aynı YSK, 31 Mart yerel seçimlerine AKP’nin yaptığı itiraz üzerine İstanbul’da delil araştırmasına gitmişti.
3
Tayyip Erdoğan'ın diplomasını onaylayan kâtibi soruşturmayan notere uyarı
12 Haziran 2019 08:58
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2014'te YSK'ye sunduğu diploma fotokopisini, aslı olmadığı halde onaylayan katip hakkında soruşturma açmayan notere uyarı cezası verildi.
Türkiye Noterler Birliği, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın üniversite diplomasının fotokopisini, “Dairemizce onaylanması istenilen iş bu fotokopinin ilgilisi tarafından gösterilen ve iade edilen aslına uygun olduğu ve örnek verildiğini onaylarım” şeklinde tasdik eden noter katibi hakkında soruşturma açmayan İstanbul 15. Noteri Nejla Akgün’e uyarma cezası verdi.
Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre, İstanbul 15. Noterliği, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014’te Cumhurbaşkanı olmadan önce adaylık sürecinde YSK’ye sunmak amacıyla üniversite diplomasının fotokopisini, “Dairemizce onaylanması istenilen iş bu fotokopinin ilgilisi tarafından gösterilen ve iade edilen aslına uygun olduğu ve örnek verildiğini onaylarım!” şerhiyle tasdik etti. 27 Haziran 2014 tarihli 1103 yevmiye numarası ile yapılan tasdik işlemini noter katibi Emine Seven gerçekleştirdi.
Ahmet Davran adlı yurttaş, İstanbul 15. Noterliği’ne başvurarak Emine Seven hakkında disiplin soruşturulması başlatılmasını istedi. Aradan geçen zamana karşın İstanbul 15. Noteri Nejla Akgün, soruşturma talebine yanıt vermedi. Bunun üzerine noteri, Türkiye Noterler Birliğine şikâyet eden Davran, katibin yaptığı işleme yönelik, “Katip Emine Seven, A4 fotokopi bir kağıda diploma aslı olmadığı halde, kanuna aykırı bir şekilde şerh vurarak imzalamış, noter mührünü ve kaşesini basarak sahte bir resmi belge oluşturmuştur. Hatta 2014 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın diplomasının sahteliğine ilişkin yapılan itirazlarda da Katip Emine Seven tarafından tanzim edilen bu sahte resmi evrak iğfal yani kandırma gücüne sahip olduğundan YSK’nin kararlarında bahsi geçmiş ve bu şerhe dayalı olarak itirazlar ret edilmiştir” suçlamasında bulundu:
UYARI CEZASININ GEREKÇESİ
Şikâyeti değerlendiren Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu, 23 Mayıs 2019’da Noter Nejla Akgün’e uyarma cezası verilmesine karar vererek gerekçede ise şu ifadelere yer verdi: Disiplin işlemlerinin mahiyeti, hesap verilebilirlik ilkesi ve işlemlerin yapılmamasından doğabilecek zararlar gözönüne alındığında adı geçen noterin soruşturma yapması gerektiği yönündeki Türkiye Noterler Birliği’nin birçok yazışmasına rağmen soruşturma yapmaktan imtina etmesi ve bu yönde ısrarcı davranmasının disiplin suçu oluşturduğu kanaatine varıldığından İstanbul 15. Noteri Nejla Akgün hakkında 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 125. maddesi delaletiyle 126. maddesinin (A) bendi uyarınca disiplin yönünden uyarma cezası verilmesine oybirliğiyle karar verildi. (HABER MERKEZİ)
15:36 15.06.2016(Güncellendi 17:02 15.06.2016)
4
Ulusal Parti Genel Başkanı ve Türk Solu Gazetesi Başyazarı Gökçe Fırat, Çağlayan adliyesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın diplomasının sahte olduğu iddiasıyla söz konusu belgeyi onaylayan noter hakkında suç duyurusunda bulundu.
Konuya ilişkin Twitter'dan açıklama yapan Fırat, "Cumhurbaşkanına sahte diploma davası açma imkânı yok ama ona bu belgeyi veren noterin dokunulmazlığı yok" dedi.
2-Sahte diploma tasdikleyen noter katibi Emine Seven’i savcılığa şikayet ettim. Emine Seven’e ulaşamadık. Kayıplara karışmış.
— Gökçe Fırat (@gokcefirat) 15 Haziran 2016
"Sahte diploma tasdikleyen noter katibi Emine Seven'i savcılığa şikayet ettim. Emine Seven'e ulaşamadık. Kayıplara karışmış" iddiasını ortaya atan Fırat, şöyle devam etti:
"Noter belgesi photoshoplu, yevmiye numarası sahte, işlem tümüyle sahtecilik. Ağır cezalık bir suç. Noter belgesindeki sahteliği kanıtlarsak YSK'daki tek belge hükümsüz olur. Seçim iptal edilebilir. Hukukun verdiği tüm imkanları deneyeceğiz, sahteciliği ispatlayacağız. CB koltuğundan indirilecek!"

Erdoğan hakaret etmekte serbest...
Aydın Aydoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”ten suç duyurusunda bulunduktan sonra gözaltına alınıp işkence gördü. Suç duyurusuna gerekçe olan Erdoğan’ın “çapulcu, vandal, kemirgen, barbar, ajan, hain” gibi sözleriyse savcı Süleyman Celep tarafından düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirildi. Aydoğan bugün karara itiraz ediyor.
Haziran Direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğiyle yaralanan Gezi Gazileri Dayanışma Platformu sözcüsü Aydın Aydoğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında, Ensar Vakfında ve Trabzon’da yaptığı konuşmalarda TCK’nın 216. maddesinde yer alan halkı bölge, sosyal sınıf üzerinden ayrıştırma, kin ve düşmanlığa tahrik suçlarını işlediği gerekçesiyle 30 Kasım 2017 tarihinde suç duyurusunda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunduktan 13 gün sonra evinin yakınlarında alışveriş yaptığı şarküteriden çıktığı sırada polislerce gözaltına alınan ve 2 gün boyunca işkence gören Aydoğan’ın Erdoğan hakkındaki suç duyurusu “suç fiilinin oluşmadığı” gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcı Vekili Süleyman Celep tarafından reddedildi. Aydoğan’ın avukatları bugün karara itiraz edecekler.
Aydın Aydoğan 2013 Haziran ayında milyonların sokağa çıktığı direnişte polis tarafından atılan gaz fişeğiyle ayağından yaralanmıştı. Gezi Gazileri Dayanışma Platformu sözcülüğünü yapan Aydoğan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 27 Mayıs 2017 tarihinde Ensar Vakfı’nda yaptığı konuşmada ve 8 Ağustos 2017’de Trabzon Beşikdüzü’nde yaptığı konuşmalarda 15 Temmuz'la ilgili olarak sarf ettiği “O gece oraya gelenler, Gezi parkının gençleri değildi. Bunu iyi görmemiz lazım. O gece oraya gelenler, vatanını seven, milletini seven, bayrağı, ezanı için yola koyulan gençlerdi” sözleri ile Haziran direnişine katılanlar için sarf ettiği “çapulcu, vandal, kemirgen, barbar, ajan, hain” sözleri nedeniyle Erdoğan hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama”dan suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda bulunduktan 13 gün sonra 13 Aralık 2017’de Bahçelievler’de evinin yakınlarındaki bir şarküteriden alışveriş ettikten sonra evine döndüğü sırada bir sokak arasında “gri Ford Transit” marka bir araçtan inen ve kendilerini polis olarak tanıtıp kimliklerini gösteren kişilerin “Erdoğan’a suç duyurusuyla ilgili karakola gelip ifade vermesi gerektiğini söylediğini” belirten Aydoğan gözaltına alınmasını şöyle anlattı:
BOMBALI ARAÇ SUÇUNU ÜSTÜNE YIKMAK İSTEDİLER
“Onları takip ettim. Bahçelievler’de bir bombalı araç varmış. 60 kilo patlayıcılı bir araç varmış. Orada bir kalabalık vardı, oraya kadar gittiler. Kalabalığın biraz ilerisinde park ettiler. Bana ‘Burada bir işimiz var, bunu halledip beraber gideceğiz’ dediler. Ben de onlarla beraber indim araçtan, öyle kalabalığın orada ilerlerken bir teyze koluma vurdu, dedi ki ‘Oğlum gitme orada bomba varmış’. Ben de duraksadım. Onlar (polisler) polis şeridini geçip girdiler, bana da bakıyorlar geliyor muyum diye. O sırada ben de cep telefonumu çıkarıp bunların bir resmini çekeyim dedim. Resimlerini çekerken arkamdan birisi telsizle kafama vurarak ve ağzımı kapatarak sinkaflı küfürlerle ‘Biz de seni bekliyorduk’ dedi. Beş-altı kişi vurmaya başladılar, yere düşürdüler, ters kelepçe yaptılar. Beni alıp Terörle Mücadele Şubesine götürdüler. O sırada telsizle kafama vuran kişi İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısıymış. O kişi hakkında da suç duyurusunda bulundum.
SEN KİMSİN, ERDOĞAN HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNURSUN!’
Diğer polislere ‘canını almayın, akşam gelip ben alacağım karakolda’ dedi. Akşam geldi, bana vurarak ‘Sen kimsin lan koskoca cumhurbaşkanı hakkında suç duyurusunda bulunuyorsun!’ dedi. (Zaten darp raporu aldım 13 gün.) Ben de ‘O sana mı kalmış, o adaletin, adliyenin bileceği iş’ dedim. Böyle deyince boğazıma sarıldı, testislerime, sırtıma copla vurarak iki gün beni darp ettiler. İki günün sonunda bir ifade getirdiler önüme, ‘bunu imzala çık’ dediler. Ben imzalamadım. İfadede şu yazıyordu, bombalı aracı oraya ben getirmişim, aracımla örgütsel propaganda yapmışım’. ‘Benim aracım orada’ dedim, ‘marketten aldığım fiş elimde’ dedim. ‘Benim hayatta adli sicil kaydım yok, trafik cezam bile yok, benim böyle şeylerle işim olmaz’. Böyle der demez elime vurdular, elimde de kırık oldu. Benim oğlum yeni vefat etmişti, ağır depresyon ilaçları içiyordum, ellerim titremeye başladı. ‘Ben ilaçlar kullanıyorum. Eğer bu ilaçları içmezsem burada kötü olurum, MS hastalığım var’ dedim. İki günün ardından eşime telefon açıp ilaçlarımı getirttiler. Eşim bazı milletvekillerini arayınca, milletvekilleri orayı aramış, beni alelacele savcılığa götürdüler. Savcı beye de durumu izah ettim, hatta o fişi de gösterdim. Bıraktılar. Yalnız telefonuma el koydular. Ben de bir gün sonra hastaneden rapor aldım. Bu kişiler hakkında şikayetçi oldum.”
Aydoğan başına gelen bu olayın ardından dün Erdoğan hakkında bulunduğu suç duyurusuyla ilgili kendisine bir yazı geldiğini belirtti. Aydoğan, suç duyurusuna Başsavcı Vekili Süleyman Celep tarafından gönderilen cevapta özetle “Erdoğan’ın bu sözlerinde suç olmadığı, fikir özgürlüğü kapsamına girdiği, bu yüzden herhangi bir suç oluşmadığı ve suç duyurusunun işlem kaldırılması” ifadelerine yer verilmiş.
Savcılığın bu yazısına avukatlarının itiraz edeceğini belirten Aydoğan suç duyurusuna yeni deliller de sunacaklarını açıkladı. Savcının sadece Erdoğan’ın Trabzon Beşikdüzü’ndeki konuşmayı esas aldığını diğer delilleri esas almadığını da belirten Aydoğan “1998’de Ankara DGM’de aynı suçtan sayın Erdoğan ceza aldı. Halkı bölge ve sınıf üzerinden ayrıştırdığı için. O günden bu yana ne değişti, kanunu uygulayanlar değişti. Uygulayıcılar siyasi iradenin baskısı altındalar” diye konuştu.
SOSYAL MEDYADAN TEHDİT EDİLİYOR
Başına herhangi bir şey gelebilir diye korktuğunu da söyleyen Aydoğan eşinin dışarı çıkmamasını söylediğini, evden dışarı çıkmadığını, sürekli sosyal medyadan tehdit aldığını kaydetti. “Korkuyorum ama korkunun ecele faydası yok” diyen Aydoğan “Biz bu ülkede diyoruz ki düzenbazlar, üçkağıtçılar kadar cesur olmalıyız. Yoksa bu ülkede hiçbir şey değişmeyecek. İşte ben de böyle bir adım attım, başıma bunlar geldi. Ben üç çocuk babasıyım, çocuklarım üniversiteye yeni başladılar. Benimle terörle merörle işim olmaz. Ben yıllarca esnaflık yaptım. Gezi direnişine bağımsız katıldım. Çünkü oradaki halk hareketinin haklı bir hareket olduğunu düşündüm. Oraya katıldıktan sonra başıma gelmeyen kalmadı” diye konuştu.
Aydoğan ülkedeki hukuksuzluğun geldiği boyuta dikkat çekerek “Herkes bu hukuksuzluktan payını alıyor. Kimisi kötü bir hayat yaşıyor, kimisi de bunu lehine kullanıyor. Biz bu ülkeye adaletin geleceği günü bekliyoruz” diye konuştu.
BEŞİKTAŞ BELEDİYESİNDE DARP EDİLİP İŞTEN ÇIKARILMIŞTI
Aydın Aydoğan, büro elemanı olarak çalıştığı Beşiktaş Belediyesindeki işinden de geçtiğimiz aylarda çıkarılmış ve işe iade davası açmıştı. Aydoğan’a Murat Hazinedar’ın görevden alınmasından sonra kendi davasının nasıl etkileneceğini de sorduk. Aydoğan şunları kaydetti:
“Belediyede bazı hukuksuzluklara karşı çıktığım için Murat Bey en son belediyenin içinde 4-5 adamına beni dövdürttü. Ben de daha sonra bu kişiler ve azmettirici olarak Murat Hazinedar hakkında suç duyurusunda bulundum. Suç duyurumu geri çekmemi söylediler, ben de çekmeyeceğimi söyledim. Hukuksuz bir şekilde beni işten çıkardılar. İşten çıkardıklarını söylemiyorlar, tebliğ etmiyorlar, ben belediye binasına gidiyorum, benim belediye binasına girişimin yasaklandığını söylediler. Bu kişiler şu anda yargılanıyorlar. Murat Hazinedar’ın ben CHP’yi temsil ettiğine inanmıyorum. Orada akla gelmeyecek hukuksuzluklar yaptığını biz bizzat gözümüzle gördük. Benden sonra 57 kişiyi birden tekrar işten attı.  Şimdi kayyum atanırsa işe dönme ihtimalimiz mahkeme kararıyla ancak olabilir. Murat Hazinedar oraya sadece kendi hemşehrilerini ve yakınlarını dolduruyor. Çoğu Ordulu ve Sinoplu. Hep yakınları.” 

şükela:  tümü | bugün
kendisi tarih olsa bile unutulmayacak olan, akp'liler dışında tüm toplumsal kesimlerin maruz kaldığı hakaretlerdir.

(bkz: ananı al git buradan)
(bkz: afedersiniz ermeni)
(bkz: cemevi cümbüş evidir)
(bkz: bunlar ateist bunlar zerdüşt)
(bkz: mhp lideri aile nedir çocuk nedir bilmez)
kız mıdır kadın mıdır lafı....

nefret ediyorum, nefret !

(bkz: kız mıdır kadın mıdır bilemem)
"ben bozkurtla dolaşmıyorum, ben eşrefi mahluk olan insanlarla dolaşıyorum. inanıyorum ki hayvanın bizim dinimizde yeri vardır..."

şimdiki müthiş birliktelik düşünülünce en komiği bana bu geliyor.
aile nedir bilmez, çoluk nedir çocuk nedir bilmez.
bahçeliye ağır sözler
afedersiniz ermeni
belden aşağı sanat.(bale)
niye kaçıyorsun lan israil dölü
(bkz: "o demir bilyeleri niye atıyorsun evladının mezarına, kime mesaj veriyosun..")
(bkz: iki ayyaş) kadar ağırı olamaz

Cumhurbaşkanının Ettiği Hakaretler Meclis Kürsüsünde
HDP vekili Filiz Kerestecioğlu, Meclis kürsüsünden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vatandaşlara ettiği hakaretleri sıraladı.
İstanbul - BİA Haber Merkezi21 Ocak 2016, Perşembe 15:12
HDP İstanbul milletvekili ve avukat Filiz Kerestecioğlu, dün Meclis kürsüsünden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vatandaşlara ettiği hakaretleri sıraladı.
Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasından bu yana Türkiye'de adalet sisteminin mesaisinin Cumhurbaşkanına hakaret edilip edilmediğini saptamakla geçtiğini ifade eden Kerestecioğlu, "Adalet Bakanlığı'nın geçtiğimiz nisan ayında yaptığı açıklamaya göre, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 7 yıllık görev süresince 1359 dava izni talebi gelmiş, 545'i kabul edilmiş ancak hiç tutuklama yaşanmamış. Buna karşılık Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde 1,5 yılda 1500 kişi davalık şu anda ve 400 talep bekliyor, tutuklanan insanlar da var" diye konuştu.
Konuşmasına HDP Şırnak vekili Faysal Sarıyıldız’ın ateş altında bir evde mahsur kaldığını söyleyerek başlayan Kerestecioğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Peki, sürekli hakarete uğradığı iddia edilen kişinin kendisi nasıl davranmaktadır?
“‘Alçaklar, zalimler’, ‘kadın mı kız mı bilemediğim’, ‘mert değil namertsin’, ‘artistlik yapma’, ‘ananı da al git’, ‘Haşhaşiler’, ‘nebbaşlar’, ‘mezarlık soyguncusu’, ‘sapıklar’, ‘Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü?’, ‘Haddini bil edepsiz kadın’, ‘Aydın müsveddeleri, karanlıksınız’…
“Evet, ağza almaya gerçekten aslında gücümün yetmediği bu sözleri söyleyen kişiye karşı birdenbire ülkenin birçok farklı yerinde tüm savcı ve hâkimlerin harekete geçmiş olmasının ceza hukukundaki dayanağı Ceza Kanunu'nun 299. maddesi.
“Evet, sevilmediğinizde bu size ifade edilir. Burada siyasetçi olarak tercih sizindir. Ya gerçekten kendinize çeki düzen verirsiniz ya da despotlaşır ve nefret edilmeye devam edersiniz. Saygılarımla.” (ÇT)


Akşener: Erdoğan'ın milletin yarısına hakaret etmesi kabul edilemez
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasını eleştirdi. Akşener, "Sayın Cumhurbaşkanı’nın, bugün sosyal medyada yaptığı bir paylaşımla, milletimizin yarısına hakareti kabul edilebilir bir davranış değildir" dedi.
DUVAR – İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Zillet ittifakı Kandil’in ve Pensilvanya’nın güdümündedir” şeklindeki Twitter paylaşımına tepki gösterdi.
Yazılı açıklama yapan Meral Akşener, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın, bugün sosyal medyada yaptığı bir paylaşımla, milletimizin yarısına hakareti kabul edilebilir bir davranış değildir. Türk devlet geleneğinden biliriz ki; Cumhurbaşkanı milletine hakaret etmez. Bu ayıptır, yanlıştır. Ancak, bu dilin ve üslubun nedenini biliyoruz. Bu dil, kirli bir ittifakı aklama çabasıdır. Beka gibi önemli bir gerekçeyle, asla izah edemeyecekleri bir ittifakı, izah etme çabasıdır” ifadelerini kullandı.
Cumhur İttifakı’na, “Birbirlerine bu kadar ağır hakaret etmiş iki siyasetçiyi bir araya getiren nedir?” sorusunu yönelttiğini hatırlatan Akşener, şöyle devam etti:
BEKA MESELESİ OLAN TANK FABRİKASINI SATMAZ: Biliyoruz ki, onları buluşturan, ülkenin ve milletin değil, koltuklarının bekasıdır. Bu gerçeği perdelemek için, bu ittifakı, ülkenin bekası diye izah etmeye çalışıyorlar. Beka meselesi olan bir ülkenin tank fabrikası yabancılara satılmaz. Böyle afaki konuşmalar işe yaramaz. Buyrun buradan çağrı yapıyorum; Madem beka meselemiz var, öncelikle milli savunma sanayimizi muhafaza edelim. Adapazarı’ndaki tank fabrikasını yabancılara satmayın. O fabrikayı millet kendi imkanlarıyla kurdu.
LÜKS UÇAĞI SATIN, 500 MİLYON DOLAR GELSİN: Gelin, altınızdaki o lüks uçağı satın. 500 milyon dolar oradan gelsin. Kampanya başlatın, biz de millet olarak üstünü tamamlayıp, size o parayı verelim. Stratejik fabrikamız milletin malı olmaya devam etsin. Bu beka konusunda atılmış somut bir adım olur. Milletin bekası da dedikodularla değil, böyle somut adımlarla korunur. Seçim meydanlarında, kirli ittifaka kılıf uydurmak için ‘beka-beka’ demenin, ülkemize de milletimize de bir faydası yok.
BEKA DİYE BİR DETERJAN UYDURDULAR: Aslında bu beka mevzuu nedir biliyor musunuz? Sayın Bahçeli “Haliç’e persil-tursil doldurup sayın Erdoğan’ı yıkayacağım” diyordu. Sanıyorum o tursil-persil elinde kaldı, şimdi kirli ittifakı temizleyebilmek için, beka diye bir deterjan uydurdular, onu kullanıyorlar. Bunlar suni gündemler. Biz milletin ekonomik durumuyla ilgiliyiz. Çarşıyla-pazarla ilgiliyiz. Hanelerimizin bekasıyla ilgiliyiz. Bir ülkenin hanelerinin, mutfaklarının bekası tehlikedeyse, ülke tehlikededir. Gerisi laf-ı güzaftır. (HABER MERKEZİ)
Erdoğan’dan vatandaşa inanılmaz hakaret!
Başbakan Erdoğan'ın vatandaşa yumruk attığı o anlar, marketin içindeki bir kameradan çok net bir şekilde görüntülendi. Bu görüntülerde ilginç bir detay da dikkatlerden kaçmadı...
19:34 - 15 Mayıs 2014
Türkiye, iş cinayetiyle ölen yüzlerce madencisi nedeniyle günlerdir yas tutarken, Başbakan Erdoğan'ın Soma'da kendisini protesto ettiği iddiasıyla bir vatandaşı yumruklamasının görüntüleri gündeme bomba gibi düştü. Sol Haber’in yayınladığı Erdoğan'ın yumruklama görüntülerinin, bir başka açıdan çekilmiş görüntüleri de ortaya çıktı.
Sol Haber’in yayınladığı görüntüler bu kez Erdoğan’ın protestolar nedeniyle girdiği marketin içinden. Erdoğan korumalarıyla markete girdikten sonra önce Taner Kurucan isimli maden işçisi genci yakalıyor ve “ne kaçıyorsun” diye bağırdıktan sonra saldırıyor. Ardından Erdoğan’ın korumaları genci öldüresiye dövüyor.
ÖNCE İNANILMAZ HAKARET SONRA YUMRUK!
Başbakan Erdoğan’ın markette genci ensesinden tutarken ‘Niye kaçıyorsun ulan İsrail Dölü?’ diye bağırdığı dikkatlerden kaçmadı. Başbakan Erdoğan, bu sözlerinin ardından ise gence bir yumruk attıktan sonra işi korumalarına bırakıyor.
Sesin Başbakan Erdoğan’a ait olmasının yanı sıra Başbakan’ın yanında kimsenin böyle bir söz söyleyemeyecek olması ise bu hakaretin Erdoğan’ın ağzından çıktığını destekler nitelikte…
Zekeriya Beyaz Canlı Yayında Erdoğan'a Beddua Etti
Ana Sayfa > Haberler > Gündem-2 Ağustos 2014, 18:47'de eklendi
Recep Tayyip Erdoğan'a beddua eden Zekeriya Beyaz, zaman zaman kendini kaybetti.
Ünlü ilahiyatçı Zekeriya Beyaz, Ulusal Kanal'da Hakan Bayrakçı'nın konuğuydu. Recep Tayyip Erdoğan'a beddua eden Beyaz, zaman zaman kendini kaybetti.
"Beddua etmek haksızlığa asla caiz değildir. Ama yüreği yanan insanlar, o yüreğini yakan insanlara beddua etmeye hakkı vardır.. Allah, seni muvaffak eylemesin Tayyip! Cumhurbaşkanlığına değil, hiçbir makama muvaffak eylemesin. Vatanı satıyorsun, devleti satıyorsun, halkı mahvediyorsun, açlığa ve sefalete mahkum ettin. Allahtan kork, kuldan utan!"


21 Haziran 2019 Cuma

ASKERLİKTEN KAÇAN AKPLİLER LİSTESİ

ASKER KAÇAĞI AKPLİLER LİSTESİ

Amaç, 1778 Küçük Kaynarca anlaşması ile askerlikten muaf edilen gayrimüslümlerin haklarının korunması. Cumhuriyetin askerlik yasasına kadar gayri Müslimler bu yasa gereğince askerlik yapmamışlar, Türkler köle olarak savaşlarda harcanmıştır. Bu yüzden devletin sermaye ve idaresi azınlıkların ellerine geçmiş ve "Türkleri kendimize köle ettik" diyerek çocuklarına "EFENDİ" adı vermişlerdir. (Soner Yaşçın Efendi Kitabı) AKP bunu geri getiriyor.
Son çıkan yasa 30.000 TL. Fakirlere de taksitle
faizsiz kredi imkanı tanınsın diyen muhalefete cevabı; El İnsaf.

Sıralı tam liste: Erdoğana fena coştu, kendi çocuklarının ne yaptığını unuttu!


Erdoğan yaptığı konuşmada askerlik yapmayanlara ilişkin 'çok büyük kayıpta olduklarını bilmeliler' dedi ama kendi çocuklarını unuttu.
12 Ekim 2018 Cuma 12:31

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, '2018/8. Dönem Uzman Erbaş Komando Temel Kursiyerleri Bröve Takma Töreni'nde konuştu.

"İnşallah çok yakında, bugün brövelerini takan komandolarımızın da desteğiyle, Fırat'ın doğusundaki terör yuvalarını da darmadağın edeceğiz" diyen Erdoğan, "Yurt içinde terör örgütü mensuplarına tarihlerinde görmedikleri darbeleri vuruyoruz. Sınırımızın dışındaki teröristler derahat uyuyamıyor, biliyorlar ki bir gece ansızın gelebiliriz" ifadelerini kullandı.

'BEDELLİ ASKERLİK YAPANLAR ÇOK BÜYÜK KAYIPTA'
Erdoğan, bedelli askerlik yapanlara ilişkin ise, "Bedelli askerlikle bu süreci geçirmeyenler çok büyük kayıpta olduklarını bilmelidirler. Yığılmaları önlemek için bunları uygulamaya ihtiyaç vardır. Bizim çocukluğumuzda mazeretsiz yere askerliğini yapmayanlar adam yerine konmaz, toplumdan dışlanırlardı. Asker kaçakları hain görülür, diğer suçlulardan daha farklı davranışlar görürlerdi" dedi.

PEKİ YA ERDOĞAN'IN ÇOCUKLARI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bedelli askerlik yapanları ya da askerlikyapmayanları "çok büyük kayıpta" olarak tanımlarken, küçük oğlu Bilal Erdoğan da bedelli askerlik yapmıştı.

Erdoğan'ın büyük oğlu Burak Erdoğan'ın ise çürük raporu alarak askerlik yapmadığı biliniyor.

Öte yandan askerlik yapmamak için çürük raporu alan veya bedelli yapan AKP'lilerin listesi daha önce de basına yansımıştı.

Buna göre listede şu isimler yer alıyor:

· AKP Kurucusu R.Tayyip Erdoğan'ın oğlu Ahmet Burak ERDOĞAN

· AKP Kurucusu R.Tayyip Erdoğan'ın oğlu Necmettin Bilal ERDOĞAN

· AKP Kurucusu R.Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat ALBAYRAK

· AKP Kurucusu Ahmet DAVUTOĞLU’nun damadı Mehmet Talha TOPÇU,

· AKP Kurucusu Bülent ARINÇ’ın oğlu Ahmet Mücahit ARINÇ,

· AKP Kurucusu Binali YILDIRIM’ın yeğeni Süleyman VURAL,

· Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk ÇELİK’in oğlu Enes ÇELİK,

· Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris GÜLLÜCE’nin yeğeni Yusuf Peyami ŞAMLI,

· Dışişleri Bakanı Mevlüt ÇAVUŞOĞLU’nun yeğeni Osman ÇAVUŞOĞLU,

· Eski Bakan Muammer GÜLER’in yeğeni Mahmut Hakan GÜLER,

· Eski Bakan Zafer ÇAĞLAYAN’ın Yeğeni Ahmet Bahadır ÇAĞLAYAN,

· Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay KILIÇ’ın eniştesi Egemen DÖVEN,

· Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi EKER’in yeğeni Nedim EKER,

· Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin CANİKLİ’nin yeğeni Kerim CANİKLİ,

· Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin CANİKLİ’nin yeğeni Oğuzhan Mustafa TARHAN.

· Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin CANİKLİ’nin yeğeni Yasin CANİKLİ,

· Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK’in yeğeni Ömer Faruk ŞİMŞEK,

· Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI’nın oğlu İbrahim Can AVCI,

· Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI’nın yeğeni Abdullah Emre YÖNLÜER,

· Milli Savunma Bakanı İsmet YILMAZ’ın yeğeni İbrahim Can YILMAZ,

· Milli Savunma Bakanı İsmet YILMAZ’ın yeğeni Tarık Eren YILMAZ,

· Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel EROĞLU’nun oğlu Mehmed EROĞLU,

AKP’li Belediye Başkanlarının Akrabaları:

· Ankara büyükşehir belediye başkanı İbrahim Melih GÖKÇEK'in yeğeni Ömer Hakan AĞAN,

· İstanbul büyükşehir belediye başkanı Kadir TOPBAŞ'ın oğlu Mustafa Ömer TOPBAŞ,

· Kocaeli büyükşehir belediye başkanı İbrahim KARAOSMANOĞLU'nun oğlu Abdulhalim KARAOSMANOĞLU,

· Malatya büyükşehir belediye başkanı Ahmet ÇAKIR'ın oğlu Emre ÇAKIR,

· Sakarya büyükşehir belediye başkanı Zeki TOÇOĞLU'nun oğlu Gani TOÇOĞLU,

AKP Merkez ve İl Teşkilatları Üyelerinin Akrabaları:

· AKP Ankara il başkanı Mustafa Nedim YAMALI'nın oğlu Mustafa Mert YAMALI,

· AKP Dış ilişkiler Sorumlusu Sema KIRCI'nın yeğeni Enes Malik ÜÇKAN,

· AKP Diyarbakır il başkanı Muhammed AKAR'ın yeğeni Umut ELKAAN,

· AKP Edirne il başkanı Rafet SEZEN'in oğlu Sinan SEZEN,

· AKP Gençlik kolları başkanı İst. Milletvekili Abdurrahim BOYNUKALIN'ın kendisi,

· AKP Genel Başkan Yrd. Ekrem ERDEM’in yeğeni Uğur ERDEM,

· AKP Genel Başkan Yrd. Nureddin NEBATİ’nin yeğeni Lokman ŞIHANLIOĞLU,

· AKP Genel Başkan Yrd. Nureddin NEBATİ’nin yeğeni Mehmet Murat ŞIHANLIOĞLU,

· AKP Genel Başkan Yrd. Nureddin NEBATİ’nin yeğeni Süleyman NEBATİ,

· AKP Genel sekreter Hacı Hasan SÖNMEZ'in damadı Mustafa ŞİŞANECİ,

· AKP Genel sekreter Hacı Hasan SÖNMEZ'in yeğeni Ali PATAN,

· AKP Hakkari il başkanı Abdulmuttalip ÖZBEK'in yeğeni Taner ÖZBEK

· AKP İstanbul il başkanı Aziz BABUŞÇU'nun oğlu Yasin BABUŞCU,

· AKP Kurucu üye Ayşe BÖHÜRLER'in yeğeni Oğuz AYDIN,

· AKP Kurucu üye Fatih Recep SARAÇOĞLU'nun yeğeni Orkun SARAÇOĞLU,

· AKP Kurucu üye Mehmet Beyazıt DENİZOLGUN'un oğlu Fatih Süleyman DENİZOLGUN,

· AKP Kurucu üye Mehmet Beyazıt DENİZOLGUN'un yeğeni Hilmi Tuna KURİŞ,

· AKP Kurucu üye Mustafa ÜNAL'ın yeğeni Onur ÖZCAN,

· AKP Kurucu üye Sami GÜÇLÜ'nün yeğeni Mehmet Gökhan GÜÇLÜ,

· AKP Kurucu üye Süleyman GÜNDÜZ'ün oğlu Muhammet Musab GÜNDÜZ,

· AKP MKYK üyesi Emine ÇİFT'in kardeşi İsmail ÇİFT,

· AKP Sosyal işler Sorumlusu Mazhar BAĞLI'nın kardeşi Abdullah BAĞLI,

· AKP Sosyal işler Sorumlusu Mazhar BAĞLI'nın yeğeni Abdurrahman HARTAVİ,

· AKP Sosyal işler Sorumlusu Mazhar BAĞLI'nın yeğeni Mustafa BAĞLI,

AKP Milletvekilleri, Oğulları ve Akrabaları:

· Adana eski milletvekili Ayhan Zeynep TEKİN'in yeğeni Mustafa Alptekin HERGÜNER,

· Adıyaman eski milletvekili Mehmet ÖZYOL'un torunu Ahmet Onur AKSOY,

· Adıyaman eski milletvekili Şevket GÜRSOY'un oğlu Göksel GÜRSOY,

· Adıyaman eski milletvekili Şevket GÜRSOY'un yeğeni Ender GÜRSOY,

· Ağrı eski milletvekili Cemal KAYA'nın yeğeni Barış KAYA,

· Ağrı eski milletvekili Cemal KAYA'nın yeğeni Cihan KAYA,

· Ağrı eski milletvekili Halil ÖZYOLCU'nun yeğeni Ertuğrul ÖZYOLCU,

· Ağrı eski milletvekili Halil ÖZYOLCU'nun yeğeni Murat ÖZYOLCU,

· Ağrı eski milletvekili Naci ASLAN'ın yeğeni Özer ASLAN,

AKP’li Eski Milletvekillerinin Akrabaları

· Aksaray milletvekili Ruhi AÇIKGÖZ’ün oğlu İbrahim Serdar AÇIKGÖZ,

· Aksaray milletvekili Ruhi AÇIKGÖZ’ün oğlu Ömer Ziya AÇIKGÖZ,

· Amasya milletvekili Mehmet Naci BOSTANCI’nın oğlu Afşın Burak BOSTANCI,

· Ankara eski milletvekili Ersönmez YARBAY'ın oğlu Cihangir YARBAY,

· Ankara eski milletvekili Eyyüp SANAY'ın oğlu İbrahim Enes SANAY,

· Ankara eski milletvekili Zeynep DAĞI'nın yeğeni İbrahim Onur MADANOĞLU,

· Ankara milletvekili Cevdet ERDÖL yeğeni Ahmet Ali ERDÖL,

· Ankara milletvekili Cevdet ERDÖL’ün oğlu Fatih ERDÖL,

· Ankara milletvekili Haluk İPEK’in yeğeni Akın GELEN,

· Ankara milletvekili Salih KAPUSUZ’un oğlu Ömer Selman KAPUSUZ,

· Ankara milletvekili Tülay SELAMOĞLU’nun yeğeni Ahmet Altuğ DEMİRDÖĞEN,

· Ardahan eski milletvekili Kenan ALTUN'un yeğeni Emre TOPÇU,

· Ardahan eski milletvekili Saffet KAYA'nın yeğeni İlkcan KAYA,

· Artvin milletvekili İsrafil KIŞLA’nın oğlu Muhammed Fatih KIŞLA,

· Aydın eski milletvekili Ahmet ERTÜRK'ün yeğeni Onur ERTÜRK,

· Balıkesir eski milletvekili İsmail ÖZGÜN'ün oğlu Cihad ÖZGÜN,

· Batman eski milletvekili Ahmet İNAL'ın oğlu Ömer Faruk İNAL,

· Batman eski milletvekili Ahmet İNAL'ın yeğeni Abdulkadir İNAL,

· Batman eski milletvekili Mehmet Nezir NASIROĞLU'nun damadı Erkan NASIROĞLU,

· Batman eski milletvekili Mehmet Nezir NASIROĞLU'nun oğlu Uğur NASIROĞLU,

· Batman milletvekili Ziver ÖZDEMİR’in kardeşi Hüseyin ÖZDEMİR,

· Bingöl eski milletvekili Kazim ATAOĞLU'nun oğlu İbrahim ATAOĞLU,

· Bingöl eski milletvekili Yusuf COŞKUN'un yeğeni Uğur COŞKUN,

· Bingöl milletvekili Eşref TAŞ’ın yeğeni Halil İbrahim TAŞ,

· Bingöl milletvekili Eşref TAŞ’ın yeğeni Mehmet Fatih TAŞ,

· Bitlis eski milletvekili Abdurrahim AKSOY'un yeğeni Ahmet SÖZEN,

· Bitlis eski milletvekili Abdurrahim AKSOY'un yeğeni Uğur Oral ASLAN,

· Bitlis eski milletvekili Zeki ERGEZEN'in yeğeni Üsame ERGEZEN,

· Bolu eski milletvekili Mehmet GÜNER'in damadı Bilal GÜLTEKİN,

· Bursa eski milletvekili Abdulmecit ALP'in damadı Talha AKBAŞAK,

· Bursa eski milletvekili Hayrettin ÇAKMAK'ın yeğeni Yasin ÇAKMAK,

· Bursa eski milletvekili Niyazi PAKYÜREK'in yeğeni Hayrullah DİNDAR,

· Bursa milletvekili Bedrettin YILDIRIM’ın oğlu Mehmet Burak YILDIRIM,

· Çankırı eski milletvekili Tevfik AKBAK'ın oğlu Beşir AKBAK,

· Çankırı milletvekili Hüseyin FİLİZ’in oğlu Cengizhan FİLİZ,

· Çankırı milletvekili Hüseyin FİLİZ’in oğlu Oğuzhan FİLİZ,

· Çankırı milletvekili Hüseyin FİLİZ’in yeğeni Yavuz FİLİZ,

· Çorum milletvekili Cahit BAĞCI’nın yeğeni Bulut BAĞCI,

· Çorum milletvekili Salim USLU’nun oğlu Mehmet Yasir USLU,

· Denizli eski milletvekili Mehmet Salih ERDOĞAN'ın oğlu Halit ERDOĞAN,

· Denizli eski milletvekili Mithat EKİCİ'nin yeğeni Fuat EKİCİ,

· Denizli milletvekili Mehmet YÜKSEL’in yeğeni İsmail Emrah PERDECİOĞLU,

· Diyarbakır eski milletvekili Ali İhsan MERDANOĞLU'nun damadı Erdal ÇELİK,

· Diyarbakır eski milletvekili Aziz AKGÜL'ün oğlu Halil Fatih AKGÜL,

· Diyarbakır eski milletvekili M. İhsan ARSLAN'ın yeğeni Bilal ARSLAN,

· Diyarbakır eski milletvekili M. İhsan ARSLAN'ın yeğeni Ömer YAŞAR,

· Düzce milletvekili İbrahim KORKMAZ’ın yeğeni Muharrem KARAKULLUKÇUOĞLU,

· Düzce milletvekili İbrahim KORKMAZ’ın yeğeni Zeynel KARAKULLUKÇUOĞLU,

· Elazığ eski milletvekili Abdulbaki TÜRKOĞLU'nun yeğeni Ahmet Zülfü TÜRKOĞLU,

· Elazığ eski milletvekili Hamza YANILMAZ'ın yeğeni Muaz YANILMAZ,

· Elazığ eski milletvekili Tahir ÖZTÜRK'ün oğlu Osman Özgür ÖZTÜRK,

· Elazığ milletvekili Faruk SEPTİOĞLU’nun yeğeni Ali Rıza SEPTİOĞLU,

· Elazığ milletvekili Şuay ALPAY’ın kardeşi Altan ALPAY,

· Erzincan eski milletvekili Talip KABAN'ın oğlu Mehmet Göktürk KABAN,

· Erzincan eski milletvekili Tevhit KARAKAYA'nın oğlu İhsan Lütfi KARAKAYA,

· Erzurum eski milletvekili İbrahim KAVAZ'ın oğlu Ahmet Cemil KAVAZ,

· Erzurum eski milletvekili İbrahim KAVAZ'ın oğlu İsmail KAVAZ,

· Erzurum eski milletvekili Muzaffer GÜLYURT'un oğlu Mustafa Ömer GÜLYURT,

ÇÜRÜK RAPORU ALAN AKP'LİLERİN TAM LISTESI:

· AKP Kurucusu R.Tayyip Erdoğan'ın oğlu Ahmet Burak ERDOĞAN

· AKP Kurucusu R.Tayyip Erdoğan'ın oğlu Necmettin Bilal ERDOĞAN

· AKP Kurucusu R.Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat ALBAYRAK

· AKP Kurucusu Ahmet DAVUTOĞLU’nun damadı Mehmet Talha TOPÇU,

· AKP Kurucusu Bülent ARINÇ’ın oğlu Ahmet Mücahit ARINÇ,

· AKP Kurucusu Binali YILDIRIM’ın yeğeni Süleyman VURAL,

· Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk ÇELİK’in oğlu Enes ÇELİK,

· Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris GÜLLÜCE’nin yeğeni Yusuf Peyami ŞAMLI,

· Dışişleri Bakanı Mevlüt ÇAVUŞOĞLU’nun yeğeni Osman ÇAVUŞOĞLU,

· Eski Bakan Muammer GÜLER’in yeğeni Mahmut Hakan GÜLER,

· Eski Bakan Zafer ÇAĞLAYAN’ın Yeğeni Ahmet Bahadır ÇAĞLAYAN,

· Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay KILIÇ’ın eniştesi Egemen DÖVEN,

· Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi EKER’in yeğeni Nedim EKER,

· Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin CANİKLİ’nin yeğeni Kerim CANİKLİ,

· Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin CANİKLİ’nin yeğeni Oğuzhan Mustafa TARHAN.

· Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin CANİKLİ’nin yeğeni Yasin CANİKLİ,

· Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK’in yeğeni Ömer Faruk ŞİMŞEK,

· Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI’nın oğlu İbrahim Can AVCI,

· Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI’nın yeğeni Abdullah Emre YÖNLÜER,

· Milli Savunma Bakanı İsmet YILMAZ’ın yeğeni İbrahim Can YILMAZ,

· Milli Savunma Bakanı İsmet YILMAZ’ın yeğeni Tarık Eren YILMAZ,

· Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel EROĞLU’nun oğlu Mehmed EROĞLU,

AKP’li Belediye Başkanlarının Akrabaları:

· Ankara büyükşehir belediye başkanı İbrahim Melih GÖKÇEK'in yeğeni Ömer Hakan AĞAN,

· İstanbul büyükşehir belediye başkanı Kadir TOPBAŞ'ın oğlu Mustafa Ömer TOPBAŞ,

· Kocaeli büyükşehir belediye başkanı İbrahim KARAOSMANOĞLU'nun oğlu Abdulhalim KARAOSMANOĞLU,

· Malatya büyükşehir belediye başkanı Ahmet ÇAKIR'ın oğlu Emre ÇAKIR,

· Sakarya büyükşehir belediye başkanı Zeki TOÇOĞLU'nun oğlu Gani TOÇOĞLU,

AKP Merkez ve İl Teşkilatları Üyelerinin Akrabaları:

· AKP Ankara il başkanı Mustafa Nedim YAMALI'nın oğlu Mustafa Mert YAMALI,

· AKP Dış ilişkiler Sorumlusu Sema KIRCI'nın yeğeni Enes Malik ÜÇKAN,

· AKP Diyarbakır il başkanı Muhammed AKAR'ın yeğeni Umut ELKAAN,

· AKP Edirne il başkanı Rafet SEZEN'in oğlu Sinan SEZEN,

· AKP Gençlik kolları başkanı İst. Milletvekili Abdurrahim BOYNUKALIN'ın kendisi,

· AKP Genel Başkan Yrd. Ekrem ERDEM’in yeğeni Uğur ERDEM,

· AKP Genel Başkan Yrd. Nureddin NEBATİ’nin yeğeni Lokman ŞIHANLIOĞLU,

· AKP Genel Başkan Yrd. Nureddin NEBATİ’nin yeğeni Mehmet Murat ŞIHANLIOĞLU,

· AKP Genel Başkan Yrd. Nureddin NEBATİ’nin yeğeni Süleyman NEBATİ,

· AKP Genel sekreter Hacı Hasan SÖNMEZ'in damadı Mustafa ŞİŞANECİ,

· AKP Genel sekreter Hacı Hasan SÖNMEZ'in yeğeni Ali PATAN,

· AKP Hakkari il başkanı Abdulmuttalip ÖZBEK'in yeğeni Taner ÖZBEK

· AKP İstanbul il başkanı Aziz BABUŞÇU'nun oğlu Yasin BABUŞCU,

· AKP Kurucu üye Ayşe BÖHÜRLER'in yeğeni Oğuz AYDIN,

· AKP Kurucu üye Fatih Recep SARAÇOĞLU'nun yeğeni Orkun SARAÇOĞLU,

· AKP Kurucu üye Mehmet Beyazıt DENİZOLGUN'un oğlu Fatih Süleyman DENİZOLGUN,

· AKP Kurucu üye Mehmet Beyazıt DENİZOLGUN'un yeğeni Hilmi Tuna KURİŞ,

· AKP Kurucu üye Mustafa ÜNAL'ın yeğeni Onur ÖZCAN,

· AKP Kurucu üye Sami GÜÇLÜ'nün yeğeni Mehmet Gökhan GÜÇLÜ,

· AKP Kurucu üye Süleyman GÜNDÜZ'ün oğlu Muhammet Musab GÜNDÜZ,

· AKP MKYK üyesi Emine ÇİFT'in kardeşi İsmail ÇİFT,

· AKP Sosyal işler Sorumlusu Mazhar BAĞLI'nın kardeşi Abdullah BAĞLI,

· AKP Sosyal işler Sorumlusu Mazhar BAĞLI'nın yeğeni Abdurrahman HARTAVİ,

· AKP Sosyal işler Sorumlusu Mazhar BAĞLI'nın yeğeni Mustafa BAĞLI,

AKP Milletvekilleri, Oğulları ve Akrabaları:

· Adana eski milletvekili Ayhan Zeynep TEKİN'in yeğeni Mustafa Alptekin HERGÜNER,

· Adıyaman eski milletvekili Mehmet ÖZYOL'un torunu Ahmet Onur AKSOY,

· Adıyaman eski milletvekili Şevket GÜRSOY'un oğlu Göksel GÜRSOY,

· Adıyaman eski milletvekili Şevket GÜRSOY'un yeğeni Ender GÜRSOY,

· Ağrı eski milletvekili Cemal KAYA'nın yeğeni Barış KAYA,

· Ağrı eski milletvekili Cemal KAYA'nın yeğeni Cihan KAYA,

· Ağrı eski milletvekili Halil ÖZYOLCU'nun yeğeni Ertuğrul ÖZYOLCU,

· Ağrı eski milletvekili Halil ÖZYOLCU'nun yeğeni Murat ÖZYOLCU,

· Ağrı eski milletvekili Naci ASLAN'ın yeğeni Özer ASLAN,

AKP’li Eski Milletvekillerinin Akrabaları

· Aksaray milletvekili Ruhi AÇIKGÖZ’ün oğlu İbrahim Serdar AÇIKGÖZ,

· Aksaray milletvekili Ruhi AÇIKGÖZ’ün oğlu Ömer Ziya AÇIKGÖZ,

· Amasya milletvekili Mehmet Naci BOSTANCI’nın oğlu Afşın Burak BOSTANCI,

· Ankara eski milletvekili Ersönmez YARBAY'ın oğlu Cihangir YARBAY,

· Ankara eski milletvekili Eyyüp SANAY'ın oğlu İbrahim Enes SANAY,

· Ankara eski milletvekili Zeynep DAĞI'nın yeğeni İbrahim Onur MADANOĞLU,

· Ankara milletvekili Cevdet ERDÖL yeğeni Ahmet Ali ERDÖL,

· Ankara milletvekili Cevdet ERDÖL’ün oğlu Fatih ERDÖL,

· Ankara milletvekili Haluk İPEK’in yeğeni Akın GELEN,

· Ankara milletvekili Salih KAPUSUZ’un oğlu Ömer Selman KAPUSUZ,

· Ankara milletvekili Tülay SELAMOĞLU’nun yeğeni Ahmet Altuğ DEMİRDÖĞEN,

· Ardahan eski milletvekili Kenan ALTUN'un yeğeni Emre TOPÇU,

· Ardahan eski milletvekili Saffet KAYA'nın yeğeni İlkcan KAYA,

· Artvin milletvekili İsrafil KIŞLA’nın oğlu Muhammed Fatih KIŞLA,

· Aydın eski milletvekili Ahmet ERTÜRK'ün yeğeni Onur ERTÜRK,

· Balıkesir eski milletvekili İsmail ÖZGÜN'ün oğlu Cihad ÖZGÜN,

· Batman eski milletvekili Ahmet İNAL'ın oğlu Ömer Faruk İNAL,

· Batman eski milletvekili Ahmet İNAL'ın yeğeni Abdulkadir İNAL,

· Batman eski milletvekili Mehmet Nezir NASIROĞLU'nun damadı Erkan NASIROĞLU,

· Batman eski milletvekili Mehmet Nezir NASIROĞLU'nun oğlu Uğur NASIROĞLU,

· Batman milletvekili Ziver ÖZDEMİR’in kardeşi Hüseyin ÖZDEMİR,

· Bingöl eski milletvekili Kazim ATAOĞLU'nun oğlu İbrahim ATAOĞLU,

· Bingöl eski milletvekili Yusuf COŞKUN'un yeğeni Uğur COŞKUN,

· Bingöl milletvekili Eşref TAŞ’ın yeğeni Halil İbrahim TAŞ,

· Bingöl milletvekili Eşref TAŞ’ın yeğeni Mehmet Fatih TAŞ,

· Bitlis eski milletvekili Abdurrahim AKSOY'un yeğeni Ahmet SÖZEN,

· Bitlis eski milletvekili Abdurrahim AKSOY'un yeğeni Uğur Oral ASLAN,

· Bitlis eski milletvekili Zeki ERGEZEN'in yeğeni Üsame ERGEZEN,

· Bolu eski milletvekili Mehmet GÜNER'in damadı Bilal GÜLTEKİN,

· Bursa eski milletvekili Abdulmecit ALP'in damadı Talha AKBAŞAK,

· Bursa eski milletvekili Hayrettin ÇAKMAK'ın yeğeni Yasin ÇAKMAK,

· Bursa eski milletvekili Niyazi PAKYÜREK'in yeğeni Hayrullah DİNDAR,

· Bursa milletvekili Bedrettin YILDIRIM’ın oğlu Mehmet Burak YILDIRIM,

· Çankırı eski milletvekili Tevfik AKBAK'ın oğlu Beşir AKBAK,

· Çankırı milletvekili Hüseyin FİLİZ’in oğlu Cengizhan FİLİZ,

· Çankırı milletvekili Hüseyin FİLİZ’in oğlu Oğuzhan FİLİZ,

· Çankırı milletvekili Hüseyin FİLİZ’in yeğeni Yavuz FİLİZ,

· Çorum milletvekili Cahit BAĞCI’nın yeğeni Bulut BAĞCI,

· Çorum milletvekili Salim USLU’nun oğlu Mehmet Yasir USLU,

· Denizli eski milletvekili Mehmet Salih ERDOĞAN'ın oğlu Halit ERDOĞAN,

· Denizli eski milletvekili Mithat EKİCİ'nin yeğeni Fuat EKİCİ,

· Denizli milletvekili Mehmet YÜKSEL’in yeğeni İsmail Emrah PERDECİOĞLU,

· Diyarbakır eski milletvekili Ali İhsan MERDANOĞLU'nun damadı Erdal ÇELİK,

· Diyarbakır eski milletvekili Aziz AKGÜL'ün oğlu Halil Fatih AKGÜL,

· Diyarbakır eski milletvekili M. İhsan ARSLAN'ın yeğeni Bilal ARSLAN,

· Diyarbakır eski milletvekili M. İhsan ARSLAN'ın yeğeni Ömer YAŞAR,

· Düzce milletvekili İbrahim KORKMAZ’ın yeğeni Muharrem KARAKULLUKÇUOĞLU,

· Düzce milletvekili İbrahim KORKMAZ’ın yeğeni Zeynel KARAKULLUKÇUOĞLU,

· Elazığ eski milletvekili Abdulbaki TÜRKOĞLU'nun yeğeni Ahmet Zülfü TÜRKOĞLU,

· Elazığ eski milletvekili Hamza YANILMAZ'ın yeğeni Muaz YANILMAZ,

· Elazığ eski milletvekili Tahir ÖZTÜRK'ün oğlu Osman Özgür ÖZTÜRK,

· Elazığ milletvekili Faruk SEPTİOĞLU’nun yeğeni Ali Rıza SEPTİOĞLU,

· Elazığ milletvekili Şuay ALPAY’ın kardeşi Altan ALPAY,

· Erzincan eski milletvekili Talip KABAN'ın oğlu Mehmet Göktürk KABAN,

· Erzincan eski milletvekili Tevhit KARAKAYA'nın oğlu İhsan Lütfi KARAKAYA,

· Erzurum eski milletvekili İbrahim KAVAZ'ın oğlu Ahmet Cemil KAVAZ,

· Erzurum eski milletvekili İbrahim KAVAZ'ın oğlu İsmail KAVAZ,

· Erzurum eski milletvekili Muzaffer GÜLYURT'un oglu.

· Ve daha nice AKP'lilerin oğlu, oğlunun oğlu, damadı, eniştesi.

https://arsiv.toplumsal.com.tr/gundem/sirali-tam-liste-erdogana-fena-costu-kendi-cocuklarinin-ne-yaptigini-h34453.html

20 Haziran 2019 Perşembe

DÜRZİLİK VE DEVLETİ YÖNETEN DÜRZİLER

DÜRZİLER DÜRZİLİK VE BİZDEKİ DÜRZİLER...
GİRİŞ;
Hiçbir insan, doğacağı anneyi, babayı, ülkeyi seçme şansına sahip olmadığı için, doğumla kazandığı dini ve etnik kimliği ile yargılanamaz, kınanamaz, yüceltilemez, cezalandırılamaz. Benim evrensel inancım budur.

Suriye Dürzileri bu gün AB-D işgaline karşı
Esad rejiminin yanındadır.
Ancak tarihi olaylar, insanlara bu şansı vermemiş, tarih boyunca insanları kendi ırki ve dini kimliklerini gizleyerek, egemen devletin dininden gibi görünmeye zorlayan, gereğinde toplu soykırımlara başvurulması nedeniyle, halklar da kendilerini gizlemişler, fırsat bulunca mezhep, tarikatlar kurarak gerçek dini kimliklerine göre yaşamaya gayret etmişler, daha da fırsat bulduklarında baskı yapan devlet erklerini yıkmak için her türlü faaliyeti, hiçbir adalet kuramı gözetmeden yürütmüşlerdir.

O çağlarda bütün büyük devletler, yağmacı, talancı, köleci geleneklere sahip olduklarından, küçük toplulukları çağlar içinde ya erittiler ya da böyle mezhep ve tarikatlar içinde yaşamaya mecbur ettiklerinden, soyduklarından, köleleştirdiklerinden dolayı yapılan adil değildi.

Ülkemize ve dünyanın başka yerlerinde etnik ve ruhani önderlerin hala revaçta olmalarının nedenleri de bu kişiliklerin o toplumları bir arada tutan önder olmaları nedeniyledir.

İşte böyle kavimlerden birisi de Dürzilerdir, Yezidi, Nasrani, Maruni gibi Hristiyan mezhepleri de vardır. Kayıp Yahudi kabilelerinden oldukları inancına sahiptirler. 1892’de II.Abdülhamit bunları mezhepleriyle birlikte Müslüman saymış, resti gören Vatikan’da Hristiyan saymıştır.

Olması Gereken, Beklenen;

Yahudilikte kökenleri olduğuna göre üç ayrı dinden görünebilme yeteneklerine sahiptirler. Çağlar boyu asimilasyona, sömürüye, eziyete mahkum edilmiş, her an da böyle risk ile karşı karşıya olan etnik ve dini topluluklar böyle yaşamaktan bıktıysalar, insanlık ailesinin şerefli birer üyeleri olduklarını göstermek için, birlikte yaşadıkları kavimlerle kardeşçe, adalet içinde yaşama yolunda çalışmaları gerekmektedir. Bu yönde çaba sarf etmeleri onları daha saygın hale getirecektir.

Çok medeni olduğu için bütün dünyayı aşağılayan batılı devletler iddialarında samimiyseler, yeryüzünde bu tür yağma, talan, sömürgecilik geleneklerine son verecek demokratik adalet temelinde devletler kurmayı, teşvik etmelidirler. Din temelli şeriat rejimlerine destek vermemelidirler.

Mevcut Durum;

Ama maalesef böyle bir faaliyet küresel sermayenin asla düşünmek istemediği bir şey olduğundan, I. ve II. Dünya Savaşları ile yıkılan, bölünen büyük feodal devletlerin azınlıklarını birlikte yaşadıkları halklara düşman edip, geçmişin öcünü almaya siyasi, maddi, askeri desteklerle teşvik edilen azınlıklar siyaseti gütmektedirler.

Hatta, o devletlerin topraklarında yeni kurdukları devletlerin de başlarına bu azınlıkları getirmekte, halklarını soymaya teşvik etmekte, karşılığında o ülkelerin toplam gelirlerinin ve doğal kaynaklarının %60’ını almaktadırlar.

Kalan %40’ın yarısını da kendi bankalarında tutma şartı getirerek soygun, sömürü düzenini götürmektedirler. Kalan %20’ile de intikamcı azınlıklar beslenir ve bir tas çorbaya muhtaç edilen halklar da din, uyuşturucu ve cinsellik kampanyaları ile pasifleştirilmektedir.


Ülkemizde de benzeri bir siyasi iktidar 11 Kasım 1938’den beri sürdürülmektedir. Bu yüzden sürekli ekonomik krizler, yoksulluklar, terör eylemleri, aşırı din pompalanması, artan uyuşturucu ve fuhuş içine yuvarlanan halkımız tarihten silinmektedir.

Türkiye cumhuriyeti de Türk ve Müslüman kökenli halk dışında her türlü dini ve etnik Osmanlı azınlıklarının sırayla veya güçlerine göre iktidarı ele geçirip ötekilere baskı rejimleri ile yaşayan bir ülke olarak, bütün Ortodoks Yahudi, Hristiyan, Hristiyan Yahudi ve bunların devşirmelerinden Müslüman, Türk Milliyetçisi maskeli etnik grupların zulmü altında inlemektedir.

İsmailiye mezhebinden doğan Yezidilik, Dürzilik, Nusayrilik, Bagratuni Gürcü ve Ermeni Yahudi Hristiyanlıklarının hepsi AKP hükumetini ve Tbmm muhalefetini oluşturmaktadır.

İran’daki Talmud temelli Yahudi Şeriatı ile biraz medenisi Vehhabi Yahudi şeriatı rejimlerine karşı onlardan olup demokrasi ve adalet mücadelesi verenler arasında bu günlerde bir tercihe mecbur bırakıldık. Bu olumlu gelişme, Atatürk cumhuriyetinin demokratik kazanımlarını korumak, orta çağ köleciliğine geri dönmemek içindir.

Suriye’de antiemperyalist olan Dürziler ile aynı kökten olan Lübnan, İsrail, Mısır ve Türkiye Dürzileri, Yezidileri ise sömürgeci, şeriatçı AKP-AB-D koalisyonu ile birlikte çalışmaktadırlar.

Müslüman ve Sünni siyaseti yapan AKP hükumeti de R.T.Erdoğan’ı “Allah” ilan ederek Müşrik olduğunu göstermiştir.

Allah, Dürzilik, Yezidilik’de ve Hristiyanlıkta insan şeklinde görünmüştür ve özellikle bu inanışlardan Yezidilikte de “100” yılda bir insan şeklinde gelerek yağmalanacak bir devlet ikram ettiği inancıdır.

Bu inanç gereğince 19.yy. da Vehhabiler, 20.yy başlarında Nurcular Osmanlı ve Türkiye cumhuriyetini “Dar-ül Harp ilan etmişlerdir. Yani “YAĞMALANACAK SAVAŞ ALANI”.

Recep Tayyip Erdoğan bu ilanı kendisinin köklerinin olduğu eşinin memleketi olan Siirt’te 1997'de yapmış ve bu yüzden de tutuklanmıştır.

Bu gün devleti yağmalattığı açıkça görülen ülkemizin içinde bulunduğu şartların sebebi kendisi ve onu o mevkîye getirip sınırsız yetki veren iç ve dış egemenlerdir.
Bu yüzden teşhir şarttır.

Dürzilerin kutsal kitapları El Mithak’tır. Onu anlamak için El Ukkal adlı kitapla okunması gerekir. Ancak bu kitapları piyasada bulmak zordur, yani herkes okuyamaz gizlidir.
Yahudi peygamberi Şuayip'e tazim ederler.

Dinin kökeni Tevrat gibi İran’dır.
Bunlar ilk kez Allah dedikleri El Hakim ile 12. Yy da Mısırda egemen olmuşlardır.

Yemame Yahudilerinden İsmailiye akımından gelirler.
Peygamberin Dürzilerden kız alınıp verilmez hadisi varmış.
Mursi'nin ölümü üzerine Erdoğan gıyabında selâ okutup cenaze namazı kıldırdı.

Sizce Erdoğan Dürzi bir Yahudi mi Müslüman mı?

Fatımı Halifesi El Hakim de kendisini
böyle yavaş yavaş ALLAH
ilan ve ibadet ettirmiştir.
Dürzi İnancı, peygamber Muhammet zamanında, Hürmüz Körfezi kıyısında, şimdiki Kuveyt bölgesi ve çevresinde yaşayan “Yemame” bölgesinde yaşayan İranlı Farslar, Sabi Aramiler ve Yahudilerden oluşan İran Hristiyanlığı Mecusilik ve onun temelinde I.Şapur zamanında yeniden oluşturulmuş Süryaniler ve onlardan çıkan Yahudi mezhebi Nasturi Yahudilerden oluşan halklardan İslam çağında çıkan İsmailiye mezhebini kuran Beni Temim Yahudilerinin önce Irak sonra Suriye, Lübnan, Filistin ve Mısır’da kurdukları İslami kabul edilmeyen İran kökenli bir dindir.

Öteki mezhebi de İran Sünnileri denilen İran Yezidileri ile Hicaz, Yemame Yezidileri ile akrabalığı olan Kürt Yezdiliğidir.

M.S. 909’da Mısır’da kurulan ve 1071’de Abbasi Halifeliği idaresine giren Fatımi Halifeliği döneminde ortaya çıkmış, Suriye’ye yayılmış bir inanıştır.

Özetle, İslam’ı asla benimsemedikleri için eski dinlerine dönmüş insanlardır.

Şahsi görüşüm İran’ın “uyuyan ajan topluluklarıdır”
 İnançlarına göre Allah;
“Dürziler, o zamandan beri El HAKİM’e “Görünebilen Tanrı” olarak ibadet etmeye başladılar.

El Hakim’in İranlı ruhban olan veziri Hamza bin Ali ibn Ahmet, Evrenin ilk yaratılış ilkesinin Bir Yaratıcı olmasına göre El Hakim’e ibadet edilmesine yardım etti...”

Evrensel Aklı temsil eden Hamza ibn Ali’den sonra evrenin ve tanrının ruhunu temsil eden Allah’ın Ruhu=Ruhullah karakterindeki insan şeklinde görünen tanrı ise “İsmail ibn Muhammed el Temimi”
Temimi adı, 1739’da İngiliz ajanı Hemper’in  Necran’lı (Günümüz Riyad) Mehmet Abdülvehhab’ın Kufe, Basra’daki eğitimi sırasında kurdurduğu ve yandaş olarak Yemame’li Beni Temim Yahudilerinden  Suud’un  kabilesinin askeri oluşumunu üstlendiği  1745’de Osmanlıya ilk isyanı yapan Abdullah Suud kabilesindendir. Kabe’den Haceri Esvet taşını çalıp sonra fidye karşılığında geri getirerek at üzerinden fırlattıkları için de kırılmasına neden olan İslamiliye’li Karmatilerdir.

Bakara 62.ayet  tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır, kendisinden önceki tefsircilerin ve siyer yazarların yazılarından yaptığı alıntılara dayanarak, Basra, Kufe Sabileri ile onlara akraba olan Yemamelilerin mezhepler ve tarikatlarla İslam dinini böldüğünü yazmaktadır.
Lübnan'da cumhurbaşkanının Maruni Hristiyan olması şarttır.

634-645 yılları arasında Emevi işgalleri sırasında bu bölge Araplarında belirli muhacir birliklerinin Rize, Batum, Tiflis, Azerbaycan bölgelerine yerleştirildikleri bilinir.

Yemame Araplarının aynı zamanda Suriye, Urfa, Mardin Süryanileri, Yahudiler ve Grekler/Yunanlılar ile de akrabalıkları tarihi bir gerçektir.

Bunları Aramilerden Haramilere ve Antik Sabiler ve Din Kitapları, Sabilik gibi yazılarımda geniş olarak belge çevirileriyle anlatmıştım.
Selçuklu ve Osmanlının yıkılmasındaki rolleri, Hilafeti Türk Osmanlı’dan almak için isyanları, bu amaçla Hristiyan Haçlı dünyasıyla işbirlikçilerinin gerekçeleri de bu köken akrabalıklarıdır.

Mehmet Abdülvehhab
Vehhabilik dinini kuran müşrik.
Doğduğu köy Riyad
S. Arabistan'ın başkentidir.
1739 yılında İngilizler Osmanlı'dan Hilafeti almak ve Osmanlıyı Arabistan coğrafyasından çıkarmak için Mehmet Abdülvehhab ve Yemame'li Abdullah Suud'u seçtiklerini yazmıştım.

1914-1917 yılları arasında süren I.Dünya savaşının en önemli cephelerinden biri olan Mısır-Sina yarımadasında açılan Süveyş Kanal savaşında İngiliz generali Allanby'ye Cemal paşanın yenilmesine kadar, Osmanlı halifelerinin "kafir, müşrik" saydığı Vehhabiler, Lübnan,Suriye ve çevre Dürzileri Osmanlıya saldırdılar, öldürdükleri Türk askerleri Mecidiye altını ile maaş aldığından karınlarını süngülerle, kılıçlarla deşip altın aradılar. Suriye'de kanal savaşında yaralanıp tedaviye alınan askerlerimizin bulunduğu askeri sıhhiye çadırlarına saldırıp savunmasız askerlerimizi öldürdüler.

Mekke emiri Şerif Hüseyin, yardım getiriyorum diye 110.000 Vehhabiyle gelmiş, içeri alınınca Türk ordusunu içinden vurmuştur. Bu tarihi en son 1984 yılında Açık Öğretim Fakültesi Atatürk İnkılapları ve Cumhuriyet Tarihi kitabında yazmışlar sonra gelen hükumetler 19.yüzyıl Osmanlı-Arap savaşlarını ve ihanetlerini tümüyle tarihten kaldırmışlardır.

Yeni yetişen gençliğin gerçek tarihini öğrenmesi yasaklanmıştır. Çünkü Osmanlı'yı yıkan, Atatürk cumhuriyetine 15 yıl isyan eden Vehhabi, Durzi, Irak Yezidi, Süryani, Nasturi isyancıları Nurculuk adlı Kürt Vehhabiliği adlı sahte İslam diniyle İngiltere-ABD destekli olarak 1950'den itibaren derece derece devlete sokulmuşlar ve bu gün devleti yıkmak üzeredirler.

Masonların Deniz Feneri
AKP'nin Deniz Feneri
Yemame-Necran merkezli Vehhabiliğin Mısır'da yine İngiltere ve Vatikan destekli Efganilik dini akımı, Kürt Müslümanı kimliğinde gizlenen aslı Bitlis Nors köyü Süryani-Yezidi Ermenilerine dayanan Saidi Kürdi üzerinden yayılan, Hristiyan Yahudi Dürzi, Yezidiler için uygun içeriğe sahip Nurculuk Dini aynı dinlerdir.

Hepsinin kökenlerine indiğimizde Yemame'li Beni Temim Yahudileri, onlardan Nakşibendi tarikatını ele geçiren Şeyh Halidi kolunun uzantılarını görürsünüz.

Müslüman Kardeşler/İhvan el Müslümin Örgütü ve Mursi

Yemame'den Mısır'a göçmüş İsmailiye mezhebinden Beni Temim Yahudilerinin kurduğu Mısır İsmailiye şehrinde 1928 yılında Kahire'de Hasan El Benna tarafından İngiltere ve Fransızların işlettiği Süveyş Kanalı şirketince mali olarak desteklenen Müslüman Kardeşler Örgütü Hasan El Benna adlı Yahudi'ye kurdurulmuştur.

İngiltere idaresinde Mısır'ı tutabilmek, ve demokratik kültürün gelişmesine engel olmak, İngiliz-Amerikalı, Fransız ve Vatikan papazlarının, siyasi istihbarat örgütlerinin eline ülkeyi teslim etmesi için bu Vehhabi Yahudi örgütü sonradan silahlandırarak Mısır devlet adamlarının öldürülmesine uzanan komploların, suikastların başını çekmişlerdir.

Mısır başbakanı Başbakan Mahmud el Nukraş'a suikast kurduğu ve öldürdüğü için 1948'de kapatılmıştır. Ordu içerisinde kurdukları yan kolu olan Hür Subaylar adlı bir örgüt'e Kral Faruk'u deviren bir darbe yaptırarak1952'lerde tekrar gün ışığına çıktılar.

Bizdeki Nurcu hareketinin 1958'de orduyu ele geçirip Amerikancı bütün darbeleri ve muhtıraları yaptırması birebir aynı Vehhabi hareketleridir.
Kolombiya NUR Mason
Locası
1984-1997 yılları arasında bizdeki köktendinciliğin Refah Partisi içinde güçlendirilmesiyle paralel olarak sol partilerle işbirliği yaparak muhalif oldular ve 2000 yılında 17 sandalye ile Mısır Meclisine girdiler.Bizde de AKP'nin kuruluşu 1998'lerdir, hiç bir şey tesadüf değildir.

2005 yılında aldığı dış desteklerle mecliste %20 sandalye kazandı.
ABD tarafından yetiştirilen ve NASA'da istihdam edilen Mursi Vehhabi Yahudi'si şartlar oluştuğun Mısır'a getirilerek iktidar edilmiş bir Yahudi işbirlikçi kukladır.

İsrail NUR Mason
Locası
2011'de Tunus'daki Arap Baharı hareketi Mısır'a yansımış ve Mursi'nin önderliğini yaptığı ÖZGÜRLÜK VE ADALET PARTİSİ, köktendinci İslamcı Nur Partisi ile birleşerek Mısır parlamentosunun %70'ini ele geçirdiler.
Fetullah Gülen'in NUR CEMAATİ ile ADALET VE KALKINMA PARTİSİ bizde benzer şekilde iktidar olmuşlardır.
Mısır'da Mursinin Partisi-Özgürlük ve Adalet partisi
ABD'de kurulan
Suudi Nur Mason Locası
Bizde Erdoğan'ın Partisi- Adalet ve Kalkınma Partisi

Mısır'da Mursi'nin Koalisyon ortağı- Nur Partisi
Bizde Erdoğan'ın ortağı- Nur Cemaati

Bu kadar benzerlik sizi şaşırtmasın, çünkü Nurculuk adını Kur'an Nur Suresinden değil, Sabilik temelli Ortodoks Yahudi- Hristiyan mezheplerinin toplandığı Mason örgütleri bağlantılı Nur Hareketinden adını almaktadır.

Daha önceden cumhurbaşkanı adayı göstermeyeceğini vaat eden Özgürlük ve Adalet Partisi, 2012'de Muhammed Mursi'yi aday göstermiş ve dış devletlerin oyunlarıyla yapılan seçimden Cumhurbaşkanı olarak çıkmıştır.
Önceden Maruni Hristiyan yardımcı atayacağını belirten Mursi bunun yanında Anayasal güvencelerini tutmamış kız çocuklarının "9" yaşında evlendirilmelerinden, "ölen eşle sekiz gün veda seksi" gibi sapkın eski Mısır tarihinde kalmış gelenekleri dirilten fetvalar verdirmeye başlayınca 2013 yılında muhalifleri ve yandaşları arasında gerginlik artmıştır.

Mursi'nin devleti yıkacağı endişesi üzerine muhalifleri TEMERRÜT/İSYAN" adlı bir örgüt kurmuşlar ve eylemlere başlamışlardır.
30 Haziran 2013'de düzenledikleri bir mitingin ardından 01 Temmuz'da Mursi'ye "48 saat içinde halkın taleplerini kabul etmesi için" muhtıra vermişlerdir.

03 Temmuzda askeri birlikler sokağa çıkmışlar, Mursi de yandaşlarını Rabiatül Adeviye Cami etrafına toplamıştır. 14 Ağustos'da ordu meydanda toplananları dağıtmıştır, karşı koyanlardan ölenler olmuştur.

Müslüman Kardeşleri örgütü ilk önce 2003'de Rusya'da, 2013'de Suriye ve Mısır'da yasaklanmış, ortada kalan Müslüman Kardeşler örgütüne Katar sığınma hakkı sağlamıştır.

Suudi Arabistan dahi bu örgütü terör örgütü ilan ederken AKP hükumeti Katar'a destek çıkmıştır ve son olarak Mursi'nin ölümüne de "cinayet" diyerek uluslararası soruşturma açtıracağını açıklamış, Mısır'dan da tepki almıştır.
 Sonuç olarak iki kardeş partinin adları da destek aldıkları dini yapılanmalar da aynı adı taşımaktadır ve Mason küresel sermayenin tartışmasız işbirlikçileridir.
Lübnan'da Cumhurbaşkanı Maruni Hristiyan, Başbakan Sünni Müslüman, Parlamento
başkanı Doğu Ortodoks Kiliselerinden olmak zorundadır. diyen Wikipedya sayfası.
Şimdi Mısır devrik diktatörü Beni Temim Yahudileri olan Suud, Dürzi, Yezidi Vehhabi örgütü bağlantılı Mursi hakkında cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan'ın açıklaması.

"Erdoğan'ın akıbetini Mursi'nin akıbetine benzetenler Sisi zihniyetidir"
Erdoğan: Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı?

19 Haziran 2019 15:41

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23 Haziran İstanbul seçimlerine ilişkin olarak, "Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı? Erdoğan'ın akıbetini Mursi'nin akıbetine benzetenler Sisi zihniyetidir. Biz bunlardan korkmuyoruz" dedi.

"Biz kefenimizi giyerek zaten bu yola çıktık. Böyle de yürüyeceğiz. Biz bunlardan korkmuyoruz. Mursi mahkeme salonunda 20 dakika yerde çırpınıyor. Yetkililer Mursi'ye müdahale etmiyorlar. Mursi eceliyle değil öldürülmüştür. Korkaklar zafer anıtı dikemezler" diyen Erdoğan, "Türkiye olarak bununla ilgili süreci takip edeceğiz. Uluslararası mahkemelerde Mısır'ın yargılanması için gereken ne varsa yapacağız. İslam İşbirliği Teşkilatı'nı göreve davet ediyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da gerekeni yapması şarttır.

Sayın Binali Yıldırım'ın rakibi 'çaldılar' diyor. Evet çaldılar bu ifade hukuki bir ifade değildir siyasi ifadedir. Sayımın tamamını yapsaydınız bu pazar günü seçim olmazdı. İşlerine gelmedi" şeklinde konuştu....(Kynk https://t24.com.tr/haber/erdogan-pazar-gunu-sisi-mi-diyecegiz-binali-yildirim-mi,826742)"

Tayyip Erdoğan, tamamen ABD-Vatikan tarafından örgütlü, Mursi partisi ile aynı adları taşıyan kendi partisinin temsil ettiği Müslüman Kardeşler Terör Örgütü hareketini kutsamış, özgürlükçü, çağdaş Ekrem İmamoğlu etrafında oluşan halk hareketini Mursi'ye benzeterek büyükj hata etmiştir. Kaderinin de Mursi gibi olmasından korkuya mı kapılmıştır bilemeyiz.
Bu akşam yine bu konuda yaptığı bir açıklamada "Terör örgütlerinin desteklediği zihniyetin cumhur ittifakı" olarak kendi koalisyon hükumetini tanımlamıştır.


Cumhuriyet Gazetesinden alıntı haber aynen şöyle;
"AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahçelievler'de toplu açılış töreninde konuştu.,
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Kardeşlerim biliyorsunuz pazar günü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yenileme seçimi var. Bu seçimde İstanbul halkı iki adaydan birine karar verecek. Bir tarafta Cumhur İttifakı'nın, yani terör örgütleri zihniyetinin destek verdiği Cumhur İttifakı... Öyle demiyor mu? Ne diyor Kandil? Oylarımız Millet İttifakı'nın adayına diyor. Millet İttifakı'nın adayı kim belli...."
Bu gafı geçmişte de "Çalmaya devam edeceğiz" şeklinde yapmıştı. Zaman zaman kazara da olsa doğruyu söylemektedir.

Haber linki(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/1449232/Erdogan__Teror_orgutleri_zihniyetinin_destekledigi_Cumhur_ittifaki....html?)
İsrail Nur Mason Locası

Kurtuluş Yolu;
Bundan kurtulmanın tek yolu da başımızda bize Müslüman, Türk milliyetçisi görünen ama, aslında, her icraatları ile geçmişin öcünü alan bu dini ve etnik intikam gruplarını VATANSEVERLİĞE, BASTIĞI TOPRAĞA SAHİP ÇIKMAYA ikna edebilmek için yapılacak tek şey vardır, o da; MASKELERİNİ İNDİRMEKTİR.

Hükumete muhalefetlerin ve hitabetlerde ileri gitmelerin nedeni de bu iktidarların zalimliklerine son vermek içindir. En azından belirli bir kitleyi uyandırmaktır.

Mısır'da         Özgürlük ve Adalet Partisi; Ortağı- Nur Partisi
Türkiye'de     Adalet ve Kalkınma Partisi; Ortağı- Nur Cemaati
Takdir sizindir.

Alaeddin Yavuz

Müslüman Kardeşler hakkında "https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-48107342" linkinden yararlanılmıştır.
Yezidi ve Dürziler ensesttir.
İşte bir Suriye ensest ve cihat fuhuş efsanesi

DÜRZİ İNANCI

Lübnan’da kurulan 1000 yıllık gizemli bir din olan Dürzilik hakkında çok az insanın bilgisi vardır.
Dürüz, Düruz, Dürzi şeklinde söylenebilen bu dinin temeli tevhide dayanır. Suriye, Lübnan ve İsrail başta olmak üzere 750 bin, 800 bin Dürzi yaşamaktadır. Dürziler kendilerini Muvahiddun(Birlik/Tevhid) olarak adlandırırlar. Muhammed’i tanrının peygamberi olarak kabul etmelerine, Yahudi, Hristiyan olarak görülmelerine rağmen Müslüman sayılmazlar. Kökenlerini anlamak için Mısır’lı Fatimi halifeleri zamanına dönmek gerekir.
İslami mezhep sayılmayan İsmailiye Mezhebi
sembolü olan İsmailiye Arislanı (Arslanı)

Birkaç halifeden sonra yıkılan Emevi hanedanını takip eden Abbasi halifeliği de halifeliğin peygamberin torunlarına verilmesi gibi tartışmalar ile zayıfladı ve İslam gücünü kaybetti.  İktidarı Emevilerden alan Fatimi  Abbasi halifeleri sonra merkezlerini Mısır’a taşıyarak, Mısır’da ve Kuzey Afrika’da hüküm sürdüler. Fatımiler, adlarını Muhammed’in ilk eşi Hatice’den olan kızı Fatıma’dan alıyorlardı. Abdül Rahman’ın Fatıma ile evlenmek için kumaş yüklü 100 deve ve 10.000 dinar Fatıma ile evlenmek için önermesi üzerine Osman da aynı öneriyi yapmasına rağmen, Muhammed kızını fakir bir genç adam olan Ali bin Ebu Talip ile evlendirdi. Sofu Şii Müslümanları arasında Fatıma hakkında bir çok efsane vardır.
Bu efsanelere göre, Hatice Fatıma’ya hamileyken Kureyşlilerden ona yardım eden olmadı ve gökten dört kadın inerek ona yardımcı oldular. Bunlar, İbrahim’in eşi Sara, Asiye, Meryem ve Musa’nın eşi Safira’ydı.  Fatıma asla adet görmedi, doğumlarını Meryem’in İsa’yı sağ uyluk bölgesinden doğurması gibi yaptı. Ölünce cennette Huri oldu. Ali hariç bütün Müslümanlar cennette istedikleri kadar Huri alabileceklerdir, Ali ise sadece Fatıma ile evlenecektir. Bazıları Fatıma’ya gösterilen hürmetin, Katolik Hristiyan inancında Meryem’e gösterilen hürmete benzediğini düşünebilirler. Fatıma,  Şii 12 imam tarafından “Babasının annesi” olarak çağırılırdı. (İslam Ansiklopedisi C-2 S.845-846) Ve bir kehanete göre de 12. İmam Muhammet olarak adlandırılacaktı.
Kıyamette dirilişte Muhammet’ten sonra cennete ilk girecek olan Fatımadır. Sünni Hadis yazarı Buhari C.4 Kitap 56 Konu 24 Numara 819-820 S.527’de böyle der. Cebrail onun devesine Allah’ın tahtına kadar eşlik edecektir. Allah’tan oğulları Hasan ve Hüseyin’in ölümlerine neden olanlar için adalet isteyecektir. Fatıma kendisine bağlı olan herkesi cennete alacaktır ve Katoliklerin Meryem’e yaptıkları gibi İsmaililer de Fatıma’ya benzer şekilde dua ederler.
Katolik inancında ortaya çıkan “Hanımımız Fatıma” hayaletinin Fatıma ile ilgisi yoktur.

İşte Fatımi Halifeleri;
1. Al-Mahdi 'Obaidallah/'Ubaydullah Halifeliği 297 A.H./909 M.S. -322 A.H./ 3/4/933/934. 919-920’de İkinci denemesinde Abbasi Mısır’ı fethetti ve Mehdi olarak anıldı
2. Al-Ka'im biemrullah (Abu'l-Kasim), Ölümü  334 A.H. 5/18/945
3. Mansur (Abu Tahir Isma'il), Ölümü 3/19/952.
4. Mu'izz lidin Allah (Abu Tamim Ma'ad), 952-976. 22 yaşında saltanata geçti.
5. al-'Aziz Halifeliği 976-996 M.S. Suriye’yi fethetti.
6. Al-Hakim bi'amr Illahi, 996 - 1021 M.S.
7. al-Zahir, halifeliği from 1021-1036 A.D.
8. al-Mustansir, 1036-1094 M.S. Zayıf idareciydi.
9. al-Musta'li, halifeliği 1094-1101 M.S.
10. al-Amr 1101-1130 M.S.
11. al-Hafiz 1130-1140 M.S.
12. al-Zafr 1149-1154 M.S.
13. al-Fa'iz 1154-1160 M.S.
14. Al-'Adid Son Fatimi Halifesi 1160-1171 A.D. Selahattin Eyyubi ve Abbasi halifesince devrildi.
EL HAKİM
El Hakim bin Emrullah, M.S. 985’de doğdu ve 11’indeyken (996) altıncı Fatımi halifesi oldu, zalimliğe olan düşkünlüğü, tiranlığı ve 1021 Şubatında yalnız başına yürürken esrarlı kayboluşu ile kötü şöhrete sahiptir. Annesi bir Rusyalı Hristiyan olmasına rağmen Yahudi ve Hristiyanların ilk kıyımcısı olmuştur. İsmaili Şiilerin birçoğu onu deli olarak kabul ederler. Öte yandan başkaları da saygı duyarlar.
Bir zamanlar birisi, her kötü işin sonunun hayır olacağını söylemiştir. Dini Bilgiler Ansiklopedisi  (The Encyclopedia of Religious Knowledge) S-277-278 de yazdığına göre, El Hakim’in ileri onun sağlığında zalimlik olarak yorulmuş, yaratıcılığının sembolizmi ve kavranışı ise sadece imam Hamza tarafından bilinmiştir.
Ünlü matematikçi El Hazen (Ölm.1038) ölümünden önce Nil nehrinin taşkınlıklarını düzenleyecek bir makine yapacağını söylemiştir. Hakim 1021’de ölmüştür. Ölmeden önce onu davet etmiş, o da gelmiştir, El Hakim ölünceye kadar onun deli olduğunu söylemiştir.
Yezidi Allah'ı Şeyh Adi'nin Irak Sincar dağında
Laleş'teki tapınağı girişindeki yılan
Allah'ı temsil etmektedir.

El Hakim’in Zulümleri
1003 Bir kilise yıktı ve yerine Raşid camiini inşa ettirdi.
1004 Yahudi ve Hristiyanları siyah kemerler ve sarıklar giymeye zorladı.
1005 El Hakim bir Şii’ydi ve peygamberden sonra gelen ilk halife arkadaşları olan diğerlerine küfür etti bunları camilere yazdırmaya zorladı.
1007 Camilerde yazan adlarını sildirdi. Şarabı, genel evleri, köle şarkıcı kızları, müzik aletlerini, şarkıcılığı, müzisyenliği bir yasakladı sonra kanunu gevşetti.
Kadınların dışarı çıkmalarını yasakladı. Ayakkabıcıların kadınlara ayakkabı yapmaları yasakladı çünkü dışarı çıkmalarına gerek yoktu.
Aynı noktada El Hakim kendisine “Görülebilen Tanrı” olarak tapılmasını, ibadet edilmesini teşvik etti.
Dürzilik inancı onun ibadetçilerinin bu tutumundan sonra İsmail Ad Darazi/adDarrazi adını aldı. Bundan sonra Dürzi inanç teolojisi Allah’In on yeniden dirilişi olduğunu söyler,( The Encyclopedia of Missions vol.1 p.341 (Funk and Wagnalls 1891))ansiklopedisine göre El Hakim sonuncusuydu.
Ebu Bekir, Muaviye ve Ayşe’nin sevdikleri bazı sebzeleri de yasakladı. Kabuksuz, pulsuz deniz hayvanlarını da yemeyi yasakladı.
Sahih Müslüm’de yazdığına göre, satranç oyununu yasakladı ve bütün köpeklerin öldürülmesini emretti.
El Hakim, Kahire’deki Yahudi meydanının girişini yaktırdı.
Müslümanlar arasında kendisini Allah olarak ilan ettirdiği dedikodusunu işittikten sonra El Fustat şehrini yaktırdı ve şehri yanarken seyredip eğlendi.
1007 Kudüs’de Yahudilerin Hurma Pazar Alaylarını yasakladı.
1008 Mısır’daki bütün manastır ve kiliselerin mallarına el koydu.
1009 Yahudi ve Hristiyanları haç ve zil takmaya zorladı. Şam ve Kahire’de iki kiliseyi yıktırdı, mezarlıklarını kirletti. Hristiyan memurlara işkence etti.
1009-1010 Aşai Rabbani ayinlerinde şarabı yasakladı.
1011-1012 El hakim bir kasap dükkanından geçerken bir satır alarak yardımcısını öldürdü.
    “     “        Haçların gösterilmesini yasakladı.
1012-1013 Hristiyanlara atın terkisine binmeyi yasakladı. Sina yarımadasında kiliseleri ve rahibelerin kaldıkları yerleri yıktırdı.
1012-1013 Kendisinin önünde eğilinmesini ve “Tanrım” denilmesini emretti, buna zorladı.
1013 İslam’a dönmüş bazı Hristiyanlar evlerinde aşai rabbani ayinlerine devam ediyorlardı, bunu öğrendi ama izin verdi. Hristiyanlar lehine deyişleri vardır ve sonradan manastırları ve kiliseler ile müştemilatlarını yeniden inşa ettirdi veya onarttı.
El Hakim Müslümanlara da bazı yasaklar uyguladı.  Cenazelerde kadınların ağlamalarını yasakladı, Muhammet onlara ağlamamalarını emretti dedi.
1021 El Hakim 1021’de Şubat ayında bir gece bir tepeye yürümeye yalnız gitti ve iz bırakmadan kayboldu, bir daha dönmedi. Hamza onun geleceğini söyledi. (Şiilikte 12 imamın tekrar dirilişleri hakkındaki inanışa çok benzemektedir)
The Perennial Dictionary of World Religions p.230-Sürekli Dünya Dinleri Sözlüğü Sayfa 230’da El Hakim’in Allah olduğuna insanları ikna etmesi, kendisine ibadet ettirmesi Fatımi Hanedanının zayıflamasında en etkili unsur oldu denilmektedir.
Dürzi imamlar

Hamza El Muktana ve Dürzi Metinleri
Dürziler, o zamandan beri El HAKİM’e “Görünebilen Tanrı” olarak ibadet etmeye başladılar. El Hakim’in İranlı ruhban olan veziri Hamza bin Ali ibn Ahmet, Evrenin ilk yaratılış ilkesinin Bir Yaratıcı olmasına göre El Hakim’e ibadet edilmesine yardım etti.
Dürzi inancına göre, Hamza, Tanrının evrende yarattığı İlk yaratıktı. Dürzi takvimi, Hamza’nın Kahire camisinde El Hakim’i Görünür Tanrı olduğunu halka ilan ettiği miladi 1016-1017’de Hicri 408’de başlar.
Dürzi Metinleri, Rasahl/Rasa'il al-Hikma  (Aklın Mektupları)adlı Dürzi metinleri (Evrenin Her Yerinde Bulunma İlkesi) Hamza El Muktana tarafından yazılmıştır. El Hakim, Hamza ve diğerlerince de yazılan metinleri vardır. Hamza’nın kaybolmasından sonra Dürziler dinlerini yayma girişiminde bulunmamışlardır.
Dürzi İlmihalinde 44. Soruda Aleviler Dürzilerden ayrılmadırlar çünkü Ali yerine El Hakim’e ibadet etmemişlerdir.
Hamza’nın Yedi Dürzi İmanının Yedi Şartı.
1-(Sözde doğru olmak) Dürzi ile konuşurken doğru konuşmak.  İnanmayanlar ve diğer insanlar arasında konuşurken yalan söylenmelidir. Hristiyana Hristiyan, Müslümana Müslüman görünmenin fitne olduğuna inanırlar ve onların arasında inançları hakkında yalan söylerler.
2-(Gözlemcilik) Gerekirse güç kullanmak dahil birbirlerine her konuda yardımcı olurlar.
3- Dürzi İslam inancı dışında mutlaka bütün dinlerden dönerler.
4-İnanmayanlardan tümüyle ayrılırlar.
5-El Hakim’i Görünebilen Tanrı” olarak kabul ederler.(Tanrının daha önceki görünümlerini de kabul ederler.)
6-Tanrının yaptıklarından tümüyle istifa ederler, çekilirler.
7-El Hakim dönünceye kadar tanrının ve aracılarının tüm emirlerine mutlak itaat ederler.
Dürzilerin yaşadıkları yerler.

DİĞER DÜRZİ İNANIŞLARI
El Hakim Dürzi imanının merkezidir. İlahi bşrliğin görünüşü olarak El Vahda olarak anılır. İsmaililerde olduğu gibi Dürzi inanışlarında  tanrının “70” kadar görüntüsü olduğuna inanılır. Gerçek İsa, kozmik zekanın dirilişidir ama Muhammet değildir. El Hakim, tanrının en son dirilişidir.
Kozmik Roller;
İsmaililer gibi beş temel kozmik ilkeye(hudud) inanılır. Dürziler bu rolleri üstlenen beş insan olduğuna inanırlar;
“Akl(Gerçek Adem/kozmik zeka) Hamza ibn Ali tarafından üstlenilmiştir, Nafs El Külliya (Evrensel ruh/kozmik kişi) karakteri İsmail ibn Muhammed el Temimi tarafından üstlenilmiştir.
Kelam(Söz/Kozmik şive) Muhammed ibn Vehb el Kureyşi tarafından üstlenilmiştir.
Sabik (Sağ kanat-Önde gelen-Kozmik eşsizlik) Selam ibn Abd el Vehhab tarafından üstlenilmiştir.
Tali (Sol kanat-takipçi-kozmik yakınlık) Baha el Din el Muktana tarafından üstlenilmiştir.
Ek olarak da dini yaymakla görevli misyonerler olan Dai’ler,ma’dhunlar (vaizler), mukasirler (ikna ediciler) ve de kalan inançlılar da vardır.
Hatta El Hakim tarafından evrenin kötü tarafı için yaratılmış beş temel ilke daha vardır, El Hakim günlerin sonunda bunları yok edecektir.
Müslüman Bayramları; Müslüman bayramlarının çoğunu kutlarlar ama Mekke’ye hac ve Ramazan bayramlarını kutlamazlar.
Maddi Dünya ilahi zekanın ortaya çıkışı veya “ayna”dır.
Tüm eski dinler yanlış değildir, sadece gerçek dinin çeşitleridir ve kinayeli olarak yorumlanmışlardır. İncil ve Kuran ikisi de Tanrı tarafından vahiy edilmiştir ama artık Dürzilerce takip edilmemektedirler.
Evlilik Evlilikte karı ve kocanın eşitliğine inanırlar.
Hızır/Hıdır/Haydar (Yeşil Olan) Sufiler gibi Hıdır şeklinde vurgulanır. Bir türbesi olduğuna inanılır. Hıdır, Buhari C-1 Kitap 3 Konu 44 No 124 S-90-93’de El Hıdır olarak bahsedilmiştir. Musa’nın onu ziyaretinde Musa’nın tanrı hakkında bilmediklerini Hızır’dan öğrenmiştir. Bir Dürzi bana onun Vaftizci Yahya olduğuna(Nef el Külliye, Evrensel Ruh) inandıklarını söylemiştir.
İsa ve Kutsal Ruh İsmaililere göre aynı kişidir(http://ismaili.net/~heritage/mirrors/7_other_drouz/drouz.html). Hatta, Dürzilerin İsrail’in kayıp Yahudi Kabilelerinden olduklarını da söylerler. Ayrıca Düzilerin, Sokrates, Aristo ve Plato’yu peygamber olarak gördüklerini de söylemektedirler. (Evliya Çelebi Seyahatname kitabının Doğu ve Güneydoğu (Bitlis, Mardin) anılarında Yezidilerin de bu kişileri kutsal sayarak ayinlerde adlarını tekrar ettiğine tanık olduğunu yazmıştır Alaeddin Yavuz)
Yeniden Diriliş; İnsanların yıldızlara çıkacak kadar mükemmelleşinceye kadar yeniden dirilişin devam edeceğine inanırlar. Bu Alevi inancıyla benzeşir. Hinduluktakinin aksine Dürziler insan olan erkeklerin dişilere benzer biçimde yeniden yaratılacaklarına inanırlar.
2003 Gürcistan Azınlık Raporunda Süryaniler ve Yezidiler başlıklı yazımda geçtiği gibi, 1774 Küçük
Kaynarca anlaşması ile Gayrimüslümlerin hamisi olan Rusya, bu hakkını zamanla öteki Haçlı devletleri ile paylaşınca
Osmanlı Süryani, onların mezhebi Nasturi, onların Müslüman görüneni Yezidi Yahudilerin isyanlarıyla 154 yıl, Türkiye cumhuriyeti de 14 yıl uğraşmak zorunda kalmıştır.
154 yıl boyunca Rusya'ya bağlı Gürcistan bölgesine kaçan bu asiler, 1917 Bolşevik Devrimi esnasında Çarlık ordusu çekilince, İngiltere Batum ve Samsun'a asker çıkardı. İngilizler Bagata bölgesindeki Yezidileri Batum üzerinden Doğu Karadeniz'e gönderdi ve 1921'e kadar Pontus devleti ilan ettirdi. Bu yüzden Atatüğrk, Türk ve cumhuriyet düşmanlığı yapmaktadırlar.

Çin; Çin’in öteki Dürzi ülkesi olduğuna inanırlar.
Zamanların Sonu;  Dürzilerin kıyımının zirvesine gelindiğinde, M.S. 1033’de kaybolan El Hakim, Hamza el Muktana ile birlikte geri dönecek ve dünyayı fethedecektir ve Çin’deki gizli Dürzi toplulukları Suriye’dekilere katılacaktır. Kudüs’ü, Mekke’yi ve tüm dünyayı feth edecekler ve herkes Dürzi imanını kabul edecektir.
Uygulamalar; Kadın ve erkeğin günlük ibadetlere birlikte katılmaları gerektiğine inanırlar. (Sünni inanış, adetliyken kadınların ibadetten kaçınmalarını söyler) Durziler, uyarıcılardan, tütünden ve şaraptan kaçınmayı emreder. Hırsızlığın ve intikamın yanlış olduğuna inanırlar.
Kendini Gizleme; Kendini gizleyen Şii kökenli İslami tarikatlarda olduğu gibi bir Dürzi kendi güvenliği için yalan söyleyebilir hatta hakim olan dini görünüşte uygulayabilir ve kendi ibadetini gizli yapabilir. Dürziler başka ülkelerde kendilerini Süryani (Suriyeli Hristiyan) veya Sünni Müslüman olarak tanıtabilirler.
Dini Hizmetleri; Perşembe akşamlarından itibaren tatil günleri başlar.( The Perennial Dictionary of World Religions p.230, Encyclopaedia Britannica p.684)
(Tayyip Erdoğan ve AKP hükumetinin 17 yıldır her Perşembe akşamı Sela verdirmesi bundan geliyor demek ki. Sela zaten Mısır’da Fatimilerin Durzi dönemlerinde ortaya çıkmış bir gelenektir.)
Seçkinler ve Seçkin olmayanlar; 15. Yüzyıldan beri Dürziler, Aleviler gibi (Ukkal/Akl-Bilgelerin zekası anlamında) bilgi bakımından üstün olan seçkinlere ve (Cuhhal/Cahil) denilen bilgisizlerden oluşan inanlar gruplarına sahiptirler. Cahil, Seçkin’in maddi ihtiyaçlarını karşılar. The Encyclopaedia Britannica Seçkinlerin oranının %15 olduğunu tahmin etmektedir.
Erkek Seçkinler genellikle siyah elbise ve beyaz kuşak kuşanırlar, başlarına beyaz tülbentle sarılmış kırmızı fes giyerler.
Kadınlar, genelde peçeli siyah elbise ve kırmızı terlik giyerler. Gerçekte Dürzi olmayan kadının yanında bir Dürzi kadın peçesiz duramaz. Çok eşliliğe izin verilmez, erkek gibi kadın da boşanma işlemini başlatabilir. Günlük ibadetlere yarı şeffaf örtü ile ayrılmış bölümlerde erkeklerle birlikte katılabilirler. Kadınlar şimdi de olduğu gibi ipekli ve sırmalı ipekten brokar giyemezler, altın, gümüş takamazlar.
Hukuk; Dürziler genellikle Müslüman Hanefi Hukuk sistemini takip ederler. Hanefiler, Müslüman okulların en sevilenidir.
Eski ve Yeni Dürzi İnanışları; The Encyclopedia of Islam (E.J. Brill 1965) vol.2 p.633’de uzun Dürzi tarihindeki hiyerarşi ortadan kaybolmuştur ve yeni Gnostik (Ruhani Bilinirci) Evrensel Düzen Abdullah el Tanuki (Ö,885 H-1480 Miladi) zamanında hâkim olmuştur. Yeni Dürzi inanç düzeninde Bilgeler ile Cahiller zamanımıza kadar var olmuşlardır.
Yanlış Bilgilendirmeler; Dürziler hakkında az bilgisi olanlar haklarında yanlış bilgiler yaymışlardır. Dreux of Count adlı Haçlı’dan çıktığı bilinen bilgiler vardır. Bir BUZAĞI figürüne ibadet ederler denilir. The Encyclopaedia Britannica (1972) volume 7 p.711 de der ki “ Belki buzağı figürü uzak bir bağlantıyı temsil edebilir ve rolü belirsiz de olabilir. Ancak Dürziler kesinlikle bunların varlığını inkar ederler. Dürziler her ne kadar inkâr etseler de, Hindu mezhepleriyle ilişkili benzer ahlaksız imajları olduğu iddia ediliyorsa da bunlar yanlıştır.
Erdoğan'ın Yahudi olduğunu iddia eden bir yabancı yazı.

Yakın Tarihleri
M.S. 1300 Memlük Sultanı Melik ül Eşref Dürzileri bozguna uğrattı ve en azından görünüşte de olsa Sünni İslam’ı uygulamaya zorladı.
M.S.1516 Dürzi Maan ailesi Zalim Selim’i Memluklulara karşın desteklediler .
Fakirüddin Maan zamanında Dürziler Türklerin idaresi altında Antakya, Palmira, Beyrut, Sidon, Lazkiye, ve Trablus bölgelerini kontrollerine alarak zirveye ulaştılar.
M.S.1711’de iç savaşlarda Eyn Dara Dürzileri ile Türkleri bozguna uğrattılar.
Lübnan iç savaşların sık çıktığı bir yerdi. 1840,30.4.1845’de Dürziler Hristiyanları katlettiler.
09.7.1860’da Dürziler Şam’da Marunileri katletmek için birleştiler.  Daha sonra Fransa Lübnan’ı işgal etti.
Dürziler 1830’da Mısırlılar, 1852’de ve 1896’da Türkler tarafından bozguna uğratıldılar. 1906’da Dürziler Türklerden ayrılmayı denediler.
I.Dünya savaş sırasında Türklere karşın İngiliz ajanı Lawrence’a yardım ettiler. Fransızlar onların isteklerine cevap vermeyince 25.7.1925’de Fransızlardan ayrıldılar ve 1927’de tamamen bozguna uğratıldılar. Daha fazla bilgi için The First Encyclopedia of Islam vol.2 (E.J. Brill) p.1075-1076 e bakınız.
Benzerlikler ve Derin Farklılıklar
Dürzilerin Kur’an’ın Allah tarafından gönderildiğini, Muhammet’in peygamber olduğunu kabul etmeleri bakımından inançları ilgi çekicidir. Oysa inançları Kur’an’dakinden çok farklıdır. Tanrı inançları Kur’an’da verilen Allah yerine “Gerçek”i koyarlar.
İsa’ya Müslümanlar gibi peygamber olarak hürmet ederler, İncil’in Allah tarafından verildiğine inanırlar. Müslümanların ve Dürzilerin inançları ise İncil’de verilenden daha farklıdır. Bazı açılardan Dürziler, İsa’nın tanrının görüntüsü olduğunu söylediklerinden İseviliğe Müslümanlardan daha yakındırlar. Diğer bakımdan Müslümanlar El Hakim’e ibadet etmediklerinden, reenkarnasyona inanmadıkları bakımından da daha yakındırlar.
Müslümanlar ve Dürziler metinlerinin ve kurucularının İncil’deki Gerçek’in yerine geçtiğine inanırlar. Görünüşte onların Gerçek’i İncil’in temel esası olan Gerçek’ini yalanlamaktadır ve bu onlar için sorun da değildir.

Türkçeye Çeviren
Alaeddin Yavuz

Abdüllatif Şener, T.Erdoğan'ın eski ekonomi bakanı, "Erdoğan kendisini Msülüman gösteren bir Yahudidir" diyor.

Metin kaynağı; https://www.muslimhope.com/Druze.htm