"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

15 Kasım 2025 Cumartesi

23 YILDIR VERDİĞİM HATALI BİLGİLER İÇİN ÖZÜR DİLERİM

  23 YILDIR VERDİĞİM HATALI BİLGİLER İÇİN ÖZÜR DİLERİM. 

Ben 2002 Eylül ayında emekli oldum. Yaptığım resmi görevleri kayıt etmedim.

Yakın koruma ve tercümanlık veya Mihmandarlık görevlerimde resim çektirmedim, yasaktı, sadece misafirin Başkonsolosluğu bunları yapabilirdi.


Ben ilk fotoğraf makinemi 1991'de Tunceli'de aldım. 

Görevimde çalışırken resimle belgeleme ihtiyacı hissetmedim, zaten izin de, resim çekecek kimsem de yoktu.


Ben, karakollarda it, kopuk, çetrefilli işler içinde harcanmadan emekli olabilmek için İngilizce öğrendim, her tür suçlamadan ayrı temiz kalmak için yıllarımı verip başardım.


2004'de yazmaya başladığımda internette bu bilgileri bile bulamadım. Aklımda kalana göre yazdım.


Devletin, hükümet, siyaset, bürokrasisi tarihini kayıt etmek gibi bir derdim de hiç olmadı. 

Tek derdim, kendimi şaibeli islerden uzak polis birimlerinde çalışarak emekli olmayı başarmaktı.

Başardım.


Meğer,  ben ateist olduğumu söyledim diye, beni Valiliğe sikayet edip, her polis cuma namazına gelecek emri veren Nevzat Ayaz değil Kutlu Aktaş valimizmiş.


Bir çok yazımda sayın Istanbul Valisi Nevzat  Ayaz beye dayandırdığım bilgiler yanlışmış. Onun Istanbul valiliğinden ayrıldığında ben Valilik makamınca tercümanlık için çağrılacak  İngilizce diline hakim değildim. 

1989'da gelişebildim.


Ömrümce, ileride yazarım diye günlük, kronoloji tutmadım. 

Bu listeyi bu gün inceleyince gördüm ki hata etmişim.

Ama bu bilgiler bu güne kadar internette de yoktu.

Meğer benim tüm anılarım aşağıda altını kırmızı çizgiyle işaretlediğim Valilerimizmiş.

Nedense benim aklımda üç ad kalmış.

1- Sayın Nevzat Ayaz, bu çizelgeye gòre onun zamanında ben tercümanlık yapmadım.

2- Sayın Hamdi Ardalı, O Vali ile eş rütbede Turgut Özal'ın atadığı Süper Vali Emniyet Müdürüydü.

3- Emekliliğime kadar çalıştığım sayın Erol Çakır valimizdi.

Kim bilir bir çok anımız onun zamanında olmuştur. 

Devlete hizmet eden herkese selâm olsun.


Benim aklımda İstanbul'da iki vali kalmış;

Nevzat Ayaz ve Erol Çakır.

Bir de süper Emniyet müdürü Hamdi Ardalı.

Yapçak şey yok derdi rahmetli kızım.

 

Alaeddin Yavuz
Emekli Polis Memuru 

13 Kasım 2025 Perşembe

1960LARDA BATIDA KÖY YAŞAMI

 1960'LARDA KÖY YAŞAMI


1980 İzmir doğumlu Halil Konakçı da arabesk yaşamını anlatmış.

Bir de benim gibi 1960 doğumlulardan gerçek bir arabesk yazayım dedim evlat.

Meraklısına;

1980 İzmir dogumlusun, ya benim gibi 1960'da Biga'nın dağ köyünde doğsaydın;

O köy burası


Elektrik yok, cızlavet denilen lastik ayakkabılar ile gezerdik. Dağa oduna, çalıya, keçi, oğlak gütmeye giderdik. Çakır dikenler bile deler, ayaklarımızdan dikenle diken çıkartırdık. 

Yaş kaç? 5-6.

Babam 100 kadar keçilerin sütlerini sağardı, çinko güğümlere doldurur, eşeğe sarardı. Beni kaldırıp semere oturtur, yuları elime verir eşeği eve götür derdi. 

Önüme çakal, tilki, kurt, domuz çıkar, eşek ürker geri kaçardı. O yaşta eşeği zapt ederdim, bağıra çağıra hayvanları ürkütüp, Aynaya baktım saç beyaz olmuş, benizim sararıp solmuş türküsünü bağırarak hayvanları ürkütür eve varırdım. Kim blilir, çocuğum diye hayvanlar hoş görüyordu belki.


Annem sütleri beni eşekten indirirdi.


Eşeği ahıra bağlayıp yemini samanını verirdim.

Köyde elektrik yok. 

Camlı, askılı fitilli gaz lambaları ışığında eşeği, inekleri kaşağılardım.

Gündüzleri oğlak ve eşek sıpalarını otlatmaya kıra eşekle götürürdüm.


Sabah güneşinde yola çöreklenmiş engerek yılanını gören eşek birden fren yapar, semer, yular olmadığından, eşeğin kulakları arasından yılanın üstüne kıç üstü düşerken eşek ensemden gömleği ağzıyla tutup veya başıyla itip beni yılanın yan tarafına atardı.


Yılan da kaçıp giderdi. 


Can borcu, tarlalara girer çuval dolusu ayrık otu yolar eşeği beslerdim. Bir çuval da akşama ahırda yesin diye doldururdum.


Keçilere biner, boynuzlarına tutunarak diğer arkadaşlarla yarış yapardık.

Gün boyu yarım ekmek arasına kırılmış yağda pişmiş bir yumurta bir kaç dilim keçi peyniri ile karın doyururduk.

Sular da dereden.


Evlerimiz ahşap kerpiç yığma, iki odalıydı. Odalar uyumak içindi. 

Herkes Hayat denilen, şimdikilerin Şömine dediği, annemin topraktan yaptığı Ocaklıkta pişen yemekleri bekledigimiz duvarsız saçaklardan çeşitli çiçek kovalarının sallandığı yerde toplanır, misafirleri orada ağırlardık.

Bir de şimdi kuzine denilen, bizim maşınga dedigimiz fırınlı ısınma aracımız da vardı. Annem onu da topraktan yapardı. 

Her yıl çatlayan maşınga, ocaklık ve evin kerpiç sıvalarını onarmak için annem ve eşekle köyün dışında killi toprak ve ak toprak olan Ak Gedik denilen yere giderdik. 

Köylülerin hepsi de aynı nedenle oradan killi ve ak toprak kazdıkları için oyuk yani gedik olmustu orası. 

Çuvallara toprakları ayrı ayrı doldurup, bir de semerin üstüne 3 çuval, bir çuval da Annem sırtına alır ben de eşeği yederdim. Laflayarak eve gelirdik.


Killi toprağı annem samanla suyla ve hayvan gübresiyle karıştırıp evi, maşıngayı, ocaklığı, samanlığı, ahırı tamir ederdi.


Ak toprağı suda inceltip kireç yerine duvarlara sürer bembeyaz olurdu.


Sonra, un, su, süt karıştırıp, bir yemek yapar, üstüne kırmızı toz biberli yağ kızartıp üstüne dökerdi. Bu yemeğe, karışık olduğundan  KARIŞTIRMA derdik. En çok  bu yemek pişerdi.


Hastalanan çocuklar, ergenler kendi kendine iyileşirdi. Doktor yok, sağlık ocağı yok, 22 km Biga'ya götürecek araç yoktu.

Hasta oldugumuzda annem babam başımizda beklerdi, süt, ayran içirmeye çalışır, ateşi düşürmek için, gölgede çatıya asılı su bakırlarından su alır, ıslatır alnımıza koyardı.

Ölen ölür, sağ kalan kalır, Allah'ın takdiri olurdu.


En büyük zevkimiz, kümesteki folluktan bir yumurta alıp bakkala gidip, bisküvi ile lokum alıp, lokumu iki bisküvi arasına kıstırıp yemekti. Buna KISTIRMA derdik.

Bunu 2008'de silinen keykubat.blogcu.com blogumda yazınca Sayın Devlet Bahçeli bey okumuş, benden 15 yaş büyük olsa da o da aynı şekilde büyümüş ve bunu anlatınca adı Piskevüt'e çıkmıştı.  

1980'lere kadar ülkemizin her yeri meğer böyleymiş. Polis olunca tespit ettim.

Şimdilik bu kadar.

Alaeddin Yavuz

Halil Konakçı'nın arabesk yaşamı;

https://x.com/sonceneviz/status/1988974175567114454?t=dzo34A3gtivXMFJ93OS4xA&s=19

AİLE KURUMU BİLİNCİ ve TRAVMATİK TOPLUMLAR

 AİLE KURUMU BİLİNCİ ve TRAVMATİK TOPLUMLAR



Tarih boyunca aynı soydan gelen büyük üyelerden oluşan Aşiret Aile yapıları vardı.

Bunlar sosyoloji biliminde içten evlenen Endogamy, dıştan evlenen Exogamy aileler olarak ayrılırdı.

En çirkini de en kötüsü de içten evlenen yani, anası, kızı, kız torunu ile evlenen IRKÇI, başka toplumlara yaşama hakkı vermeyen, aşiret içinden kadınları ortak kullanan, başka ailelerden evlenen kızları da erkekleri de TÖRE CİNAYETİ deyip öldüren, ama diğer aile kızlarına tecavüz edip, rahmini kirleterek recm etmek veya satmak zorunda bırakan gelenekleri vardır.


Bu aşiret toplumları büyüdüklerinde komşu kavimlerin dinlerinden kopya çekip kendilerine uydurdukları, böyle yaşam şeklini emreden bir Tanrı edinirler veya, Tebaa iseler, egemen toplumun kralını Tanrı edinirler, emirlerini göksel tanrı emirleri olarak uygularlardı.


İlk kez adet gören kız çocuğu bu aşiret reisi veya egemen toplumun kralı veya onun memuru tarafından ve tapınak baş rahibi tarafından hamile bırakılır, doğan çocuk hemen alınırdı.
Diğer çocuklarda, çocuk kadın ikinciyi aşiret reisinden sonrakiler herkesten çocuk yapardı. 
Kimin köle olarak satılıp kimin kabile içinde kalacağına aşiret reisi karar verirdi.
Aşiret reisi, yeryüzü tanrısı olan kraldan ve sonra göksel tanrısından vahiy, bire-bir görüşme ile emirler alırdı.

Emirlere uymazsa denetçi peygamber ailesinden gelen peygamberler onu uyarırdı.

Tevrat'ta İbrahim'in ilk oğlu İsmail'in, İshak'in ilk oğlu Esav'ın, Yakup'un ilk oğlu Ruben'in aşiret reisi seçilmemeleri, İsmail'in çöle, Esav'ın Seir dağlarına kovulma nedeni bu, ilk doğanların egemen toplumun kral soyundan olmaları yüzündendir.

Saul ile ilk devletlerini kuran Yahudiler, ikinci kralları hadım Davut'u lanetli Ruben soyundan seçtiler. 
I.Krallar ve II.Krallar kitaplarında Saul'un tapınağa annesi Hannah tarafindan bağışlanması, Tanrisi ile konuşmaları, peygamberlerce uyarlamaları işlenir. Aynı olaylar Davut, Süleyman ile sürer gider.
Peygamberlik, Arap geleneğinde Nebilik, sadece Sabiler ve Yahudilerce uygulanan bir gelenek değildi. Hepsinde vardı. 

Ama Yahudiler, köle erkek fahişe Yusuf ile Mısır'da, kadın fahişe Ester, erkek fahişe Davut'un İran şahlarını etkilemeleriyle öne çıkan kavim oldular ve Roma, Pers onlara yazdıkları dini diğer tebaalara kabul ettirince Yahudiler öne çıktı.

Insanlık ta bu iki büyük imparatorluk yüzünden Yahudi köle dinlerine mahkûm edildi.

Bunlarda insanlık yoktur, çocuklar doğduğu andan başlayarak tecavüze uğrarlar, tecavüzle büyürler, çocuğun çocuğu olurdu da anne baba olduklarını bilmezlerdi.













Doğan bebeği hemen alırlar, başka doğum yapan birine verirler, çocukları takas ederlerdi.

Hep olan şeylerdi çünkü.

Yahudilerin M.Ö 520'lerden Babil sürgününden döndükten sonra yazdıkları Babil Talmudu, Tevrat yerine okunur. Bu kitapta, cinsel ilişki ve evlilik yaşı "0-3" yaş arası başlar.

Yahudiler o zamanın, Mısır, Asur, Hitit, Pers İmparatorluğu'nun sonra Grek, Roma, Sasani, Emevi, Selçuklu, Osmanlı tebaası yani taşınmaz mal edinemeyen köle kavimlerinden biriydiler.

Zamanla gelişen çocuklar bu yaşam şekline itiraz  ederler, direnirlerdi.

Antik Çağda Tanrıçalara Bebek Kurbanı başlıklı çeviri yazımda, eski Roma'da anne ve babalarına itiraz eden asi çocukların başlarının kesilerek köprü başlarına, kale kapılarına, tapınak girişlerine asılarak korku verildiği yazar.

Bazıları anne ve babalarını öldürürlerdi.

Buna çözüm olarak Yahudi Tanrısı Yahweh ayet göndermekte gecikmedi ve böyle çocukları başlarına taşlarla vurularak yani recm ile öldürme cezaları verdi.













Mecburen kumar, fuhuş, pezevenklik, faizle para verme, kumar işlerinde yer aldılar. 
Sünnet ettikleri erkek çocuklarını fahişe olarak satıyor, hastalık yayma oranı düşük olunca insanlar Yahudi erkek fahiselere  daha fazla ödemeye başladılar.
Yahudilerin Tevrat yerine yazdıkları Talmud kitabı bebek, cocuklarla yapılan pedofili ve kulamparalık tecavüzlerini ilahi emir olarak onaylayan bir kitaptı.

0-3 yaşında bir kız bebek KADIN, aynı yaşta bir erkek bebek te ADAM'dı.

Dünyada en büyük genel ev, kumar işletmecileri Yahudilerdir. 

Biri de Donald  Trump'ın dedesiydi. Genel ev işletmeciliği yanında uyuşturucu ticareti de yapınca, Kanada'ya sığınmak zorunda kalan dedesinin genel evini geçen yıl Kanada başbakanı Tredeau aslına uygun olarak onarıp ziyarete açmıştı.

16.yy sonrası da Bankacılık düzenini bile onlar kurdular. 




Bu şartlarda yaşayan bir insan, çocukluğunu da ergenligini de yaşamamış, olduğu gibi kabullenmiş, alınıp satılan, kullanılan, itiraz ettiğinde örnek ölümlere mahkûm edilirdi.
İyi, kötü, doğru, yanlış, eğri düz bilmezdi. Çocuk olduğunu bilmediği gibi anne ve baba oldugunu da bilmezdi. 
Toplumunda herkes aynıydı.

Ahırda hayvanlarla birlikte yaşardılar. 
İş göremez hale gelince öldürülür, parçalanır, domuzlara yem olarak verilirdi.
Bu bile onlar için bir kurtuluştu.
 
Hiç birinin mezar taşı olmazdı.

Aşağıdaki tespitlerin çoğu böyle aşiret aile yapısından gelen travmalı insanlara aittir.

Her doğan kız ve erkek bebekler, çocuklar aşiretin ortak karıları olarak doğar, alınır, satılır, kiralanır, hediye edilebilirler.

Bu gün sadece Batıda ve Türkiye gibi 100 yıl demokrasi yaşamış ülkelerde Baba-Anne-Çocuklardan oluşan Çekirdek Aile yapsı Sanayi devrimi ile başlayan Köyden Şehire göçlerle ortaya çıktı.

Sma ensest, Endogamy toplumlar bunu şehirlerde de sürdürdüler.

Bu da çağdaş toplumda TRAVMALI TOPLUMLAR yarattı.

Aşağıdaki makaleyi yazan arkadaş genel toplum yaşamını analiz ederek tespitler yapmış.

Bazı anne ve babalar kötüydü tespiti üzerinden yürümüş.

Oysa bazı anne ve babalar istemeden anne baba oldular.

Bazıları esirdi, bazıları köleydi. Bazıları da özgür doğduğu halde doğar doğmaz aşiret reisinin, devlet ve dini kurumların malı, kölesi olarak doğuyor insanlık dışı sartlarda ömür tüketiyordu.

İnsanlar bilmeden, istemeden doğdular, doğuruldular, endogamy toplumlarda anneleri ile bağ kurmasınlar diye SÜT ANNE kurumları oluşturuldu, 3-5 yaşında bir çocuğu annesi rakip görüyor, yerini korumak için çocuğu öldürüyordu.

Bunlar günümüzde de var.

Böyle endogamy toplumları olan Rusya, Fransa, Ispanya, Ingiltere... gibi Avrupa ülkeleri savaşlarda askerliğe elverişli erkek bulma sıkıntısı çeken Doğu Roma İmp. I.Jüstinyen'in (532) aile içi ensest ve homoseksüel erkekleri, kurban fırınlarında diri diri yakarak yasakladı.

Bu yasakları Tanrı Kral olarak Tanrıdan aldığı vahiyler olarak Tevrat Levililer kitaplarına yazdırdı.

İleri çağlarda demokratik, hukuki, ahlaki, sosyalist devrimler ile din temelli bu sapık gelenekleri yasakladılar.

Böylece ortaya din dışı adalet, din-dışı ahlak kavramları çıktı, gelişti.

Bizde de Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları bu kazanımları halkımıza layık gördüler. Endogamy Aile düzeni yasaklandı, bebek, çocuk ergen fuhuşu yasaklandı ve "İlkem, küçükleri korumak" diyen Andımız yazıldı.




Bu yüzden demokrasi, bu yüzden eşitlikçi sosyal devlet diyoruz. Bu yüzden Atatürk cumhuriyeti ve kazanımlarını korumak için parçalanıyoruz.

Atatürk, Türk, Cumhuriyet, Sosyal, laik devlet düşmanları çocuklarını köle olarak kullanan, kiralayan, satan, travmalı toplumlar olan Ermeniler, Gürcüler, Yahudiler, Çerkezler, Rumlar, Araplar ve az da olsa Türklerin de olduğu Müslüman görünen Endogamy Aile içi ensest toplum yaşamını İslâm Şeriati diye sunan işgalci, işbirlikçilerdir.

Türkiye'de ensest diye araştırın Atatürk ve Hanefi mezhebinin kaldırdığı endogamy toplum geleneklerini kölelik dahil serbest bırakılmış olduğunu son 23 yılda RTE döneminde olduğunu göreceksiniz.

Alaeddin Yavuz 
Emekli Polis Memuru 

Şimdi yazıma konu olan Volkan Akay beye ait makaleyi kısmen  vereyim;

BAZI ANNELER BABALAR KÖTÜDÜR

Bazı anneler babalar bencildi.

Bazıları narsistti, bazıları psikopattı.

Bazıları kendi acılarını çocuklarının sırtına yükledi.

Bazıları ise o küçücük omuzlara dünyanın yükünü bindirdi.

Bazıları çocuklarını döverdi, bazıları onlara işkence ederdi, hem fiziksel, hem duygusal.

Bazıları çocuklarını sever gibi yapar ama kullanırdı.

Kimi, kendi eksikliğini gidermek için kimi, bir amaçsızlığın içinde “varlık nedeni” yaratmak için.

Bazıları çocuklarını kölesi gibi görürdü.

Emir verir, susturur, korkutur, “sen benim çocuğumsun” derdi, ama o cümlede hiç sevgi olmazdı.

Sadece sahiplik, sadece güç vardı.

Bazıları çocuklarının başarısını bile istemezdi.

Çünkü onların ışığı, kendi karanlıklarını görünür kılardı.

Bazıları kendi yaşamadığı gençliği bahane edip bebeklerine, çocuklarına bile bakmak istemezdi.

“Ben de insanım” derken, en insanca sevgiyi çocuklarından esirgerdi.


Bazı anneler babalar kötüydü.

Ama hiçbir zaman kötü oldukları konuşulmadı.

Çünkü kimse “anne babalığın” da yanlış yapılabileceğini kabullenmedi.

Kendini tanrı sananlar, yıllarca sevgi öğretmeni gibi anıldı.

Oysa onların ardında kırılmış çocuk kalpleri, eksik sevgiler, boğazına oturmuş cümlelerle büyüyen sessizlikler vardı.

Yazının linki;
https://www.facebook.com/share/p/1D8dgtgtM3/

12 Kasım 2025 Çarşamba

ARAP PEYGAMBER, SAHABE ADLARININ ANLAMLARI

  Bazı Arap Yahudi Peygamber Adlarının Türkçeleri


Arap Yahudi mitolojisi ile birleşmiş Jarusaleem- Yeruşalim diye bilin Kudüs şehri, Hz Musa'dan 300 yıl önce Mısır'ı işgal eden Hiksoslar olarak bilinen göçer karışık kavimlerden oluşan savaşçı halklar tarafından KADEŞ yani Kodoş, pezevenk şehir adıyla inşa edilmiştir. Tapınaklar günümüzde bile kerhane görevi yapıyor.
Hâlâ Yahudi Rabbilerine de GODOŞ deniliyor.

Yahudiler de, Kadeş'e, tanrıça Aşera'nın biri kız Seher, biri erkek Salim adlarını verdiği ilk ikizlerinden Salim'in adını ululama eki YERU ile birleştirip Yeruşalim adını vermişlerdir.
Wikipediya'daki etimolojisik karşılığı da pek farklı değil;
"Kudüs, Abdi-Heba’nın Amarna Mektuplarında 'Urušalimin' olarak geçer.[35] Yeruşalayim, Kitâb-ı Mukaddes’teki Yeşu kitabında ilk ortaya çıkar. Bu form Yireh (tanrının hizmetinde olan ve tanrıya uyan yer) ve Tanrının (Şalim) karışımıdır. Tanrıya verilen Şalim adı, SLM kökünden türediğinden, Şalom (İbranice) ve Salam (Arapça) barış anlamına da gelir, bu nedenle Yeruşalayim’e Barışın Şehri de denir"
IIsteyenkaynaktan da okuyabilir.


Hz Musa'nın ablası, Asur tanrısı Ba'al'ın kızı ve karısı Aşera'ya ibadet ayinlerinde tef çalarak, ilahi okuyarak cemaati coşturan rahibe Meryem bile Kadeş ele geçirilmeden ölmüş, Kadeş dışına gömülmüştür. 

Aramiler ile Arami olan İbrahim ve Sara kardeş evliliğinden üreyen Yahudiler de Arami kabul edilebilir.
Araplar ise, Arabistan yarımadası ve Afrika'da, Aramilerin aralarına karıştığı çeşitli ırklara ait karışık milletlerin ortak adıdır.
Arami yani Sabilerin kültürleri içinde erimişlerdir. Nedeni köken olarak Hint, Sabi, Mandean, Farslar gibi soydaş milletlerden olmalarıdır.

Araplar gerçek adları ile değil lakapları ile bilinir.
Zaten adları da, soylu iseler tanri adları, köle iseler sayılardan oluşur.


Hazreti = Sayın, saygıdeğer

Avram-Abram-Eburamu-İbiram,Av-Ab=Su = 
Hint Tanrısı Brahma'nın farklı söyleyişleri, Baba, kavmin babası,  Rahim'in suyu...

İsmail= Allah işitir

İshak = Güler

Yakup = Hileci, sahtekar, topuk tutan, ikizinin topuğuna tutunarak doğan, kurnaz, şeytan,

İsra el= Gece yürüyüşü yapan tanrı, Enki, Ra gibi. Tevrat'ta güreşte Allah'ı yendiği için Yakup'a Allah'ın verdiği ad olarak geçer. İsrail böylece Yakup'un adı olur. Yalandır. İsra Kuran'da da sure adıdır, Tanrıyla yapılan gece yürüyüşü anlamında Muhammed'in miraç olayını işler.

Yusuf =Ekleyen, arttıran, Yakup'un kısır karısı Raşel'den doğan ilk oğlu.



Bünyamin = Sağ elimin oğlu, Yusuf öldü diye kısır Raşelden doğan ikinci çocuk, karnını yararak annesini öldürerek doğan, şeytan çocuk. İran şeytanı Ehriman/Erman'ın Yahudi olanı.


Yusuf, Mısır sarayına erkek köle olarak satıldı. O çağda da Osmanlı çağında da SARAY HİZMETİNE alınan erkekler HADIM edilirdi.
Hadım edilen birinin çocuğu nasıl olur?


Oysa Yusufun da iki oğlu olur.
Manaşe ve Efraim


Aynı şey yüzyıllar sonra İkinci Israil kralı Davut için de geçerlidir.

Tarlada buğday demetlerini yığarken, Kral Saul'un sarayına götürülüp Lir çalarak baş ağrısını dindiren Davut hileci tanrı Lir'in mucidi, biseksüel Hermes'e benzer.

Saul'un oğlu Yonatan'a aşık olur ama, Saul'un kölesidir. İkisini kapıştırıp ölümlerine neden Davut (Dawit-Dod adlarından gelen Sevgili demektir) kendisi Ruben soyundan gelen ilk Yahudi kralıdır. O da saraya Hadım edilerek alınmıştır.

Ama Saul'un kızı Mikal ile de evlenmiştir.
Kral olunca köle komutanı Efron'un karısı Bat Şiva (Şiva kız)ya aşık olup tecavüz etmiştir. Kocasını öldürtmüştür.

Ondan Süleyman peygamber doğmuştur.
Ondan 1000 yıl sonra Hz Muhammet- Zeynep binti Cahş ve Köle komutan Zeyd hikayesi de aynen tekrar eder.

Zeynep= Tombul kız 
Cahş = Müslüman olmayı ret eden



Yahudiler gerçek anlamda asla bağımsız devlet kuramadılar ki kralları olsun.
Davut, Daryus, Süleyman Büyük Kurus, Salman Pers Imparatorluğu büyüten iki kral olarak da bilinir.

Cyrus-Kurus-Süleyman Yahudileri özgür kılan Pers kralıdır, Darius, David da onun babasıdır.

Davut-Dawit- Dod= Sevgili, aşık. Yani harem oğlanı olduğu açık. Yahudiler, gayri menkul edinemedikleri için çocuklarını seks kölesi olarak yetiştirip satarlardı. Bu gün de öyledir. Bebek, çocuk, ergen fuhuşu onların işleridir. Epstein adası, New York sinagog baskını, Turpin aileleri, Cathy O'Brian'ın aile içi cinsel yaşamı, Talmud ayetleri, Suudi, Iran molla, imam açıklamaları bu gün de buna örnektir.


Bu gün dünyanın en güçlü devletini yöneten bir başkan Alman Yahudisi pezevenk aileden gelir.


Musa,Moşe, Muşi, Mosis= Suyla gelen, suların üstunde yürüyerek gelen; Mısır Tanrısı Osiris'in Atlantis'ten okyanusu yürüyerek geçip gelmesi inancını temsil eder.
Ablası Meryem onu sepet içinde Nil nehrine bırakır. Nehirde yıkanan Firavun Seti'nin kız kardeşi bulur ve büyütür.
Musa masalının Yahudilerin Babil sürgünündeyken Kalde kralı Sargon'un hikayesinden çalındığı gün gibi açıktır.



Musa adı da Kızıldenizin Sina Yarımadası kıyısında Kamış Denizi olarak anılan bölgeden, Firavunun askerlerinin mızrakla kesilmiş saz saplarının olduğu bataklığa itmelerine rağmen, sağ geçtiği için bu adı almıştır
Gerçek adı Osarsif'tir. (Manetho tarihi)

Harun= Savaşçı Aslan Musa'nın kardeşi 

Miriam, Meryem, Mary= Tanrının hizmetçisi, tapınağa adanmış ilk doğan kız çocuğu, Allah'ın Karısı.  Musa'yı sepetle nehre bırakan ablası. Üçü de peygamberdir.


İsa= Zeytinyağı ile ayinler eşliğinde ovularak vagtiz edilmiş olan, Ahmet.
James Churchward da Mu'nun Çocukları kitabında Hz,Isa'nın adı Urisa'dı ve Osiris'e atıf yaptığını yazmıştır.

Muhammed= İranlıdan üstün olan. Seçilmiş kavim Yahudiler değil İranlılardı. 628'de Sasaniler tarih olunca, Arap peygamberine bu ad verildi. İnsan adı değil, dinde yüksek dereceli rütbedir.

Aşağıdaki tespitler de Kuran araştırmacılarına aittir.






Ahmet= Doğumu yıldızlarca bildirilen, doğumunda ayinlerle zeytin yağı ile ovularak vaftiz ve rahiplerce tecavüz edilmiş olan seçkin doğan kişi. Mısır'da Ahmose firavun adı olarak da geçer.
(Aramice'dir. Bütün Arap, Yahudi, Fars, Mısır, Yunan adlarının çoğu Aramice'dir.)


Ebu Bekir= Deve yavrusunun babası, Cebrail'in lakabı, Salih peygamber kıssası.

Ebu Hüreyre= Kedilerin babası



Hamza= Erkek aslan, -Pers güneş tanrısı Armazd'ın sembolü, cesur, savaşçı, İngiliz adı Harry=Yağmacı ile eş anlamlı.

Ömer= Bereket- Tahıl Tanrısı Allah= Hubel"den Tahıl demedi, tahıl gibi uzun ömürlü, zengin, etkili konuşan.


Osman = Yılan yavrusu- Tanrılar yılan sekilli cinlerdi, ondan



Abd el Kadir= Kadir'in (Güçlü olan) Kölesi
Abd el Kerim= Ulu olanın kölesi
Abd el mut talip= Talip'in (Yemen ay tanrısı Talip) kölesi
Abd el Uzza= Uzza'nın (Güneş Tanrıçası güçlü olan) kölesi
Abd el Lat= Dişi Allah'ın (kızı, kılıç tanrıçası) kölesi
Abd el Lah= Allah'ın kölesi
Abd el amm= Am'ın (Yemen ay tanrısı) kölesi
Zekeriya= Zeker, erkeklik organından olan, erkeklik organı. İngilizlerin Richard- Dick adı ile ilişkilidir.
Ormanlı din edebiyatında ZEKER konusu 


Fatma= Sütten kesilmiş, evlilik veya kölelik icin satışa uygun çocuk kadın.
Fatma nur= Sütten kesilmişin nuru (kadiri Ay ışığı olan ışık Nur Suresi tefsiri)
Ayşe= Ev hizmetçisi= Satılmayacak eve hizmet edecek kız
Ayşe nur= Ev hizmetçisinin nuru
Şerife = Şerefli, Sabilerin ayinle gerdeğe girdiği nehir kenarında beş köşeli sazdan kulübe.


Vahid= birinci, ilk doğan erkek
Vahide= birinci, kız adı
Saniye = 2.
Salise = 3. Osmanlı para birimi
Rabia = 4....

Emir = Amr, Arap beyi.
Şeyh =Arap dini önderi
Burak= Katır, at ve eşekten olan hayvan

Emin= Güvenilir, itaatkar erkek adı
Emine= Emin'in dişili, kız adı.
Halim= uyumlu, hoş görülü, nazik, erkek adı.
Halime = Halim'in dişili, kız adı.
Niyazi= Dua eden, tanrıya yalvaran
Nevfel = Cömert, zengin
Varaka= Yaprak, kağıt yaprağı

Huri = Etleri şeffaf olan, iskeleti görünen cennet erkeği
Huriye= Aynı sekilde dişi olanı
Nuri= Nurdan olan, erkek adı
Nuriye= Kız adı.
Cüveyr= kadın köle
Cüveyriye= küçük kadin köle

Vildan= Farsça tüysüz, 18 yaş altı erkek fahişe
Gılman = 0-6 yaş arası erkek fahişe, köle

Atik= Tevrat, İlk Sözleşme, Ahdi Atik
Atik-i Osman= İlk Osman; Atik- İlk Anlaşma, Ebubekir'e annesi Selma'nın verdiği ad.
Selma/Salma = Yunan tanrısı Hermafrodit'in (erkek doğup sonradan kadınlık organı çıkan demek) karısının adı. Araplar arasında çok yaygındır.

Allah: İslam oncesi de ibadet edilen Ksbe tanrısı Hubel'in ve diğer erkek tanrıların genel adı.
Hamid(t); Şükür, teşekkür edilen. Allah'ın  99 adından biri.
Aziz; Suçtan, günahtan uzak olan. Allah'ın  99 adından biri.
Hz Muhammed, Süryaniler örnek vererek çocuklarınıza Allah'ın sıfatlarını doğrudan koymayın, Sabiler gibi başına ABD=Kulu, kölesi ekleyin önerisinde bulunmuştur.
Bunun sonucu, 

Abd-el lah= Abdullah = Allah'ın kölesi 
Abd- el hamid= Hamid'in kölesi 
Abd- el aziz= Aziz'in kölesi gibi adlar İslâm öncesi Aramiler ve Araplarca kullanılmıştır.
Osmanlı padişahları da I.Selim ile hskufe olunca, Türkleri Müslüman kabul etmeyen, AZADLI KÖLE, Arapça Mevali diyen Araplara şirin görünmek için özellikle 19.yy'da kullanılmaya başlanmıştır.





Müslüman veya Türk adı zannedilen bu adların Türk olmakla ilişkisi yoktur.

Alaeddin (Dini Alâ= ulu eden), Sabaheddin (Dini sabah=aydınlık eden), Hayreddin (Dini hayırlı eden), Salman=Süleyman= Solomon (Arapça; Güvenilen, barış, Arami-Hintçe; Selam, Salim, Grekçe; Salma, Selma anlamlarına gelir) gibi adlar Farsça, İran adlarıdır.

İranlılar, Hintliler, Sabiler arazinda yaşayan Türkler bu milletlerin adlarını almışlardır.
Türkçe veya Müslüman adları sandığınız adlar yanlıştır. 

Müslüman adı, Müslüman kıyafeti, Kuran Alfabesi  yoktur. Hepsi, İslamdan önceki dinlere aittir.













Neyse bu günlük bu kadar tekrar yeter. 

Alaeddin Yavuz 
Emekli Polis Memuru