Bu yazıyı yazmama neden olan, hükümetin “çözüm süreci”
bahanesiyle, askerin, polisin ellerini, kollarını bağlayarak, her gün evine
giderken kurulan pusularda “kavga gösterilerek”, asayiş görevine giderken,
araçlarla çarpmak suretiyle ya da roket atışlarıyla devrilip yakıldıklarında
“trafik kazası”, sınır boylarında yapılan saldırıları “kaçakçılık vakası” gibi
göstererek, vatan evlatlarının akan kanlarını yerde bırakan, ihanetle eş değer
tutumlarına olan tepkime bu gün terör örgütünün yayın organlarında verilen
haberlerde, “masum, mağdur sığınmacılar” olarak gösterilenlerin, resmen,
hudutlardaki tel örgülerin üzerlerine çıkarak devirmeleri, asker ve polisleri
taşa tutmaları, toplu olarak etraflarını sararak resmen dövmelerini, ardında
meşhur “V” (Viktor=Zafer) işareti yapmalarını görmem de üstüne tüy dikmiştir.
|
Sözde "sığınmacı" sınır tellerini yıkan Yezidi şerefsizler. |
Bunlar mağdur sığınmacılar değil, resmen apaçık
işgalcilerdir. Dünyanın neresinde bir sığınmacının, sığındığı ülkenin
sınırındaki tel örgüleri yıktığı, güvenliği sağlayan asker ve polisine
saldırdığı, taşa tuttuğu ardında da dört dörtlük barınaklar, iş olanakları,
aylıklar verilerek kabul edildiği görülmüştür?
Bunlar sığınmacı değil, işgalcilerdir. Yapılan, sığınma
değil, işgal ve saldırıdır. Onlara verilen yardım, iane değil resmen haraçtır.
Peki, bu durumu devletin idaresini sağlayan hükümet doğru
olarak değerlendirememekte midir?
Hayır, her şeyi çok iyi değerlendirmektedir ve kendisi de
onların bu zulümlerinin de ortağıdır.
Nasıl mı?
03 Kasım 2002 genel seçimleriyle hükümete haciz koyan AKPKK
koalisyonu, ülkeyi sıfır terör ile teslim aldı.
Geçen on üç yıl boyunca Recep Tayyip Erdoğan her türlü
azınlığı kışkırtan açıklamalarıyla ülkeyi terör cehennemine çevirdi.
Bunlar neydi?
Kürt açılımı, Arap açılım, Ermeni açılımı, Çerkez açılımı,
Laz açılımı....
Neler demişti?
-Kürt sorunu benim sorunumdur.
-Sen Türk’üm dersen onlar da Kürt’üm der!
-Diyarbakır bir cazibe merkezi olmalıdır!
-Türkiye’de “36” azınlık grubu vardır, devlet 36 parçaya
ayrılmalıdır!
-Köpeğe Arap adı koydular .Türkçe’de Arap’ın “siyah/kara” anlamına geldiğini
bilmezmişçesine yaptığı büyük bir terbiyesizlikti. Oysa 1200 yıldır Türklere
“Türk’üm” demenin kötü bir şey olduğu söylendiğinden Türkler “Türk’üm” diyemiyordu.
Bütün “Türkçü” akımlar, Ziya Gökalp gibi Kürt, İsmet İnönü
gibi Yezidi/Zerdüşt Ermeni, Alpaslan Türkeş gibi Gregoryen Ermeni, Ahmet Cevdet
paşa gibi Sabetaycı Yahudi, Sokollu Mehmet paşa gibi Sırplarca başlatılmıştı.
MHP’nin başındaki Devlet Bahçeli’nin de namaz kılan, 1915’te tehcirden yırtmak
için Sünni İslam’a geçmiş Gregoryen Ermeni olduğu tartışılmazdır. Fethullah
Gülen de tam bir Gregoryen rahibidir.
Peki Recep Tayyip Erdoğan kimdir?
Her ne kadar Yahudi olduğu yazılıp çizilse de, 2003 yılında
Gürcistan’ın İsveç’te Avrupa Parlamentosuna sunduğu “2003 Gürcistan Azınlık
Raporunda”, 1915 yılında, Enver paşanın yaptığı Ermeni tehcirinden kaçan ve
Batum’a yerleştirilen 67.000 Süryani
isyancılara soyunun gittiği açıktır.
Çünkü, Batum’a bağlı “Bagata” kasabasının adının Türkçe
karşılığının “Asi/İsyancı” olduğu bilinmektedir. Ermenilerle birlikte isyana
katılan Süryani isyancıların köyü olmadığını kimse söyleyemez.
Bu yazımı yayınlar yayınlamaz 2010 referandumuna bir ay kala
“adilyargic.blogspot.com” daki blogumu sildirmesi de bu yazının onda yarattığı
korkudan kaynaklanmıştır.
Süryaniler kimdir?
Kur’an Sebe suresinde, Allah’ın kendilerine verdiği iyi
şeyleri kötüleriyle değiştirmek istedikleri için Yahudiler gibi lanetlenen Sebe/Arami kavmidir. Bunlara
“Sabiler de denilir.
Bu Sabilerin Hrisriyan olanlarına da Süryani denilir.
İncillerinin adı Pşitto’dur. Irak Sabilerinin İncil’i de Cin Ze di Rabba’dır.
Bu kitaplara inananlar arasında Ermeniler, Yezidi Kürtler, Araplar da vardır.
Kitapları Pşitto olan Urfa-Mardin Süryanileri soylarını Büyük İskender’den beri
Grek/Yunan milletine dayarlar. Kiliselerinde Yunan dilinde dini eğitim verilir.
Elmalılı Hamdi Yazır, Sabilerin anlatıldığı Hac Suresi 17.
ve 18. ayetlerin tefsirinde, Sabiler ile Süryanilerin, Sünni Müslüman’dan ayırt
edilmesinin olanaksız olduğunu, yazar.
Çünkü, Recep, Şaban, Ramazan gibi üç ayların kutsallığı,
Ramazan ayında “30 gün” oruç tutulması, günde yedi vakit namaz kılmaları,
Kâbe’yi kutsal bilmeleri, umre, hac, fitre, zekat gibi ibadetleri olduğunu,
adlarının da Müslümanlar ile aynı olduğunu yazar.
Müslümandan tek farkları, Kur’an’ı kitap, Muhammet’i
peygamber saymamalarıdır.
Hatta, kendi kitaplarında bile, İslam’ı öğrenmek için
peygamber Muhammet’i sarayına çağıran Bizans imparatoru Herakles’e yazdıkları
“İhbar mektubunda”, Muhammet’in peygamber değil, dini kolaylaştıran “Şeytan
Bizbat” olduğunu yazdıklarını kiliselerinin İnternet sitelerinde bile dile
getirmektedirler.
Bu olayın 750’lerde Bağdat halifesince öğrenilmesi üzerine,
rahipleri kitaplarıyla Bağdat’a çağrılmış, olayın gerçek olduğu öğrenilince
rahipler öldürülmüş,kitapları yakılmış, Süryaniler ve Sabilere soykırım
yapılmıştır.
Sabi ve Süryaniler o zamana kadar kendilerini “şeytana
tapındıkları gerekçesiyle” soykırıma tabi tutan Hristiyan Bizans ve Roma
kiliseleriyle işbirliğine geçmişler, geçen 1250 yıl boyunca ihanetlerini
sürdürmüşlerdir.
Kürtleri ve Ermenileri de Türklere karşı isyana kışkırtan da
bunlardır. Bu kışkırtmayı, onların İncillerine inanan Gürcistan ve Rus çarlığı
ortaklığıyla yürütmüşlerdir.
1516’da Yavuz Sultan Selim’e karşı Yezidi Kürtleri, Süryani
Ermenileri kışkırtmışlar, huzursuzluğu körüklemişlerdir.
Osmanlı’nın duraklama devrinde 1650’lerde, Gürcistan- Yezidi
Kürtler-Süryani/Sabi Rum koalisyonunun Osmanlı’ya isyan çıkarttıklarını, Yezidi
Kürtler ile Gürcülerin karşılıklı bir birlerinden köleler edindiklerini, kız
alıp verdiklerini, Evliya Çelebi, “Abdal Han İsyanı olarak meşhur
Seyahatnamesinde etraflıca anlatmaktadır. Abdal Han isyanında Yezidi Kürtler
ile Gürcülerin karşılıklı yardımlaştıklarını, buna günümüz Tunceli Çemişkezek
Süryani Rumlarının destek verdiklerini de Evliya Çelebi önemle belirtmiştir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın da 2003’ten 2008’e kadar kendisi
gibi C.İ.A tarafından Gürcistan Devlet başkanı yapılan Saakaşvili ile
koalisyonda olduğunu, 2008 Gürcü-Rus savaşına neden olduğunu, TSK’nın
katılmaması yüzünden bu savaşa girmemizin engellendiğini bilmeyeniniz var mı?
1987’de Ermeni terör örgütü ASALA’nın kurucusunun Fransız
istihbaratınca Atina’da makineli tüfekle pavyon çıkışında taranarak öldürülmesinin
ardından PKK’nın onun yerini aldığını hatırlayalım.
|
PKK-Ermeni/Süryani/Yahudi koalisyonudur. |
ASALA’nın da PKK’nın da kurucularının adlarının ikisinin de
adlarının “Agop” olması, PKK’nın kurucusunun Abdullah olan adının
“kısaltılmışı” gibi görünen “APO” lakabının aslında mitolojik Ermeni
tanrılarından “Mecüc/cüce şeytan’ın” adı olduğunu, Yezidi Kürt ve Süryani
Ermenilerce, “Tanrı” sayıldığından Urfa’daki doğduğu evinin bahçesinden Yezidi
Kürt ve Ermenilerin toprak alıp yediklerine baktığımızda “Kürt Bağımsızlık
Hareketinin” aslında “Ermeni/Süryani ve Yahudi Hareketi” olduğu apaçıktır.
Düzce AKP milletvekili Fevai ASLAN denilen putperestin geçen
yıl Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Allah’ın sıfatlarının çoğuna sahip olduğunu”
belirten konuşmasından önce defalarca Erdoğan’ın çağımızın meshi, peygamberi
olduğuna dair açıklamaların yapılması, bunların “ölen tanrı kültüne” dayalı
Gregoryen Ermeni ve Süryani Hristiyanlığı ile Yezidi Kürt, Zerdüştlük gibi
putperest dinlere inananlar olduklarını ispat etmektedir.
Tayyip Erdoğan’ın açıkça Müslümanlara değil, “Müslüman ve
Türk görünen”, kendilerini bu kimliklerde asırlardır gizleyen, Ermeni, Süryani,
putperestlik dini Sabiliğe dönmüş ve İncil okuduklarını söyleyerek Papalıkça
Hristiyanlıkları onaylanmış, Yakubi, Şemsi Yahudiler ve Zerdüştlerin oylarını
almaya oynamaktadır.
22 Haçlı devletinin ordularının sınırlarımızda “14” yıldır
operasyonlar yaparak gerçek Müslümanlar ile Türkleri soykırıma uğratmaları, son
C.İ.A ve Recep Tayyip Erdoğan ürünü, Müslüman kimliğinde gizlenen, Lübnan,
Ürdün gibi Ermeni ve Süryanilerin yoğun olduğu ülke vatandaşlarından, bunların
Amerika ve Avrupa devletlerinde yaşayanları ile, bu devletlerin ve bizim özel
harekat polislerinden “paralı lejyoner ordusu” olarak kurulmuş,
putperest Yahudi, Süryani, Ermeni IŞİD örgütünün soykırıma uğrattığı
gerçek Sünni Müslümanlar, Şii Türkmenler ve Arapların sığınmalarına izin
verilmemesinin, sıranın Yezidi Kürtlere, Süryani ve Yahudilere geldiğinde sınır
kapılarının ve yardımların sonuna kadar kolaylaştırılmasının arkasında bu
gerçekler yatmaktadır.
“Çözüm süreci” bahanesiyle, elleri kolları bağlanmış ordunun
ve polis teşkilatının her gün PKK’nın Ermeni Sınaypırlarınca (Gizli yerden ateş eden) uzun namlulu
tüfeklerle keklik gibi avlanmalarının, yardıma giden polis araçlarının bu örgüt
militanlarınca atılan roket ve bombalarla tahrip edilip, içindeki vatan
evlatlarının diri diri 3,500 derecede yakılmasını “trafik kazası” olarak
gösterilmesinin arkasında da AKPKK koalisyon ihaneti vardır.
Böyle bir hükümete, vatandaş olarak “çözüm önerileri”
sunmak, asker ve polis olan vatan evlatlarının “nasıl katledileceklerini
önermekle eş anlamlıdır.
Bu yüzden bu, sinsi, kendini gizleyen, “dindar ve kindar”
olduğunu resmen ilan eden, devleti “Dar-ül Harp=Savaş alanı” ilan edip
yağmalayan, batılı işbirlikçilerine ve saydığım işbirlikçi soydaşlarına peşkeş
çeken bir hükümetten bir beklentimiz yoktur.
Tek çözüm bu işbirlikçi, sahte Müslüman, “dindar ve kindar”
hükümetten kurtulmaktır.
Bunlar;
-Peygamber Muhammet’in sağlığından itibaren, “böyle olmazsa
senden ayrılırız” tehdidiyle dine putperestlik geleneklerini sokanlardır.
-Peygamberin ölümünden sonra dini, diyaneti bozanlardır.
-Roma-Bizans’ın sadık işbirlikçileri, kripto Rumlardır.
-1774 Küçük Kaynarca anlaşmasıyla Rusların “gayrimslümlerin
koruyucusu” olmasını Osmanlı’nın kabul etmesiyle, “Biz Müslüman değiliz”
diyerek Ruslar, Gürcüler, Vatikan ve Fener patrikhanesiyle ortak ihanetler
işleyen hainlerdir.
-II.Abdülhamit’in İngiliz çıkarları için tehlikeli olacağını
görüp, yok yere 1876-1878 Osmanlı-Rus harbini çıkartanlar, Balkanlar’dan Kırım
ve Kafkaslara OTUZ MİLYON Türk ve Müslüman’ın soykırıma uğratılmasına sebep
olanlardır.
|
Öldürüldüğü 130 yıl sonra ispat edilebilen Sultan Abdülaziz |
-1774’den 1863 yılına kadar “DOKSAN” yıl boyunca Ruslardan,
Gürcülerden, bütün batılı haçlı devletlerinden aldıkları askeri, mali, siyasi
desteklerle isyanlar çıkartarak milyonlarca asker ve sivil halkın soykırımını
yapan, devlete vergi, asker vermeyen, devleti Eskişehir’den doğuya sokmayan,
kendilerine yönelik devletin askeri girişimlerini, batılı devletlerin devleti
işgal tehditleriyle engelleyen, , efendilerinin destekleriyle devletin başına
getirilen, bu hainlere hadlerini bildiren asker, sivil kim varsa, siyasi
iktidar güçlerini de kullanarak İngiliz sicimiyle astıran,Türk ve Müslümanları
öldürüp mallarını, kızlarını, eşlerini, yağmalayan, bu ihanetlerine son veren
padişah Abdülaziz’i 1876’da Çırağan sarayına hapsedip, bileklerini keserek
öldürerek öç alan işbirlikçi Ermeni ve Süryani hainlerdir.
-1916’da, Tiflis’e giderek “Rus polis memuru” zannettiği
Nikolay Nikolaviç adlı Rus generaline, doğu Anadolu’nun askeri, stratejik
haritasını teslim eden, Bitlis’e kadar bölgenin Çarlık Rusya’sınca işgalini
sağlayan, YİRMİ MİLYON Türk ve Müslüman’ın soykırımını yapan, Ruslardan
“kahramanlık madalyası alan Bediüzzaman/Deliüzzaman Siad-i Kürdiler, Şeyh
Sait’ler, Berzenciler, Barzanilerdir.
-Ardından “Ruslara esir düştüm yalanıyla” Rusya’ya
götürülüp, “Halife emriyle geldiği yalanını” söyleyip, Rusya Müslümanlarını
devrimci sosyalistlere karşı kışkırtan, bu yüzden Gürcü papaz Stalin döneminde
ALTMIŞ MİLYON Türk Müslüman’ın soykırımına zemin hazırlayanlardır.
-1916’da Doğu Anadolu’dan Çarlık Rus ordularını çıkartan
Mustafa Kemal Atatürk’e “İslam Kürdistan’ı” kurulmasını engelledi diye “ömrü
boyunca düşmanlık eden”, “YİRMİ ALTI” Kürt, bir o kadar gerici dinci isyan,
YİRMİ İKİ” suikast hazırlayan, İslikilip’li Atıf Hoca, Kubilay’ın boynunu kesip
sırığa asan Menemen’li Süryani Rum derviş Mehmet gibi sinsi, Müslüman görünen
iç düşmanlardır.
|
Müslümanlığı bozan, en büyük vatan hainlerinden Deliüzzaman Said- Kürdi Kendisine "Bediüzzaman" (Asrın mucizesi) dedirten bir deli. |
-10 Kasım 1938’de Atatürk’e darbe yapan, 12 Mayıs 1939’da
İngiltere-Türkiye ticaret anlaşmasını imzalayarak, devleti İngiliz sömürgesi,
1943 Adana Yenice garında tren vagonunda görüştüğü İngiltere başbakanı Winston
Churchil’in, “Mustafa da öldü artık Kürdistan’ı kuruverin” dileğine “Kürtler,
dağlı, vahşi, eşikya millettir. Kurdukları devleti yaşatacak idare ve bilgi
birikimine sahip değillerdir. Seksen yıl daha Türklerin arasında yaşayarak
medenileşmeleri gerekir” diyen, 1947’de NATO’ya müracaat ederek Amerikan
sömürgesi yapan İsmet paşalardır.
İsmet paşa talimatlarıyla, NATO müracaatlarını ve Amerikan
sömürgeliği işlerini yürüten, 1952’de daha NATO’ya kabul edilmeden hiç bağımız
olmayan Kore’ye asker gönderip, askerimizi “koloni/sömürge ordusu” yapan Adnan
Mendereslerdir.
-1943 Yenice görüşmesinde belirtilen “SEKSEN YILLIK SÜRENİN
DOLDUĞU TARİH” olan 2023’ü , devletin yeni yapılanması diye tanıtan, aynı
yıl,Atatürk Cumhuriyetinin 100. yılında Türk devletini tarihe gömmeyi
hedefleyen Recep Tayyip Erdoğan ve işbirlikçi hükümeti ile, halkın gazını alan
TBMM içi ve dışı muhalefet partilerinden oluşan vatan hainleridir.
|
Haritayı tıklayarak büyütebilirsiniz. |
Artık TBMM içinde, ülkenin birliği ve bütünlüğü için bir
şeyler yapabilecek bir oluşum olmadığı,hepsinin, devleti yıkmak, halkın dinini,
diyanetini değiştirip, dönüştürmek olan ihanet hükümetine destek oldukları,
yaptıkları muhalefetin halkın gazını almaktan ya da kendilerine verilen
paylardan memnun olmayan “kripto azınlıkların” çıkar mücadelesi yapmalarından
başka amaçları olmadığı açıktır.
Bu topraklarda yaşayan, “dindar ve kindar” olmayan, antiemperyalist
yani batılı devletlerin sömürgeciliğine karşı olan, devletin birliğini,
bağımsızlığını, birlikte yaşadığı diğer kavimler ile sorunları olmayan, dindar,
demokrat, dinsiz, Müslim, gayrimüslüm herkesin birleşerek yeni bir “BAĞIMSIZLIK
MÜCADELESİNE ORTAKLAŞA” girmeleri şart olmuştur.
Asırlardır, Ortadoğu toplumlarını kemiren “ebola, kanser,
verem” gibi virüsü olmuş, dinci-kinci, Ermeni, Süryani, Yezidi, Yahudi
işbirlikçilerin bu topraklarda ehlileştirilmeleri, iktidardan indirilmeleri
şarttır.
Türk milletinin tek çaresi bu işbirlikçi hükümetten ve
yandaşlarından kurtulmak, devleti devlet yapacak bir hükümet kurmaktır.
Daha fazla geç kalmak bir daha ayağa kalkamamak olacaktır!
TAKDİR MİLLETİNDİR
|
Bu da bir takdir tercihidir. |
Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.