Örtünme, bütün dinlerde vardır. Hem erkeklere hem de kadınlara farzdır. Bu gün bize dayatılan, "çarşaf-peçe, burka" tarzı örtünme ise, eski Sümer, Mısır, Hint, İran dinlerine uzanır.
3:36. Onu doğurunca -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bildiği halde- şöyle dedi: "Rabbim, onu kız olarak doğurdum ve erkek, kız gibi değildir. Adını Meryem koydum onun. Onu ve soyunu, kovulmuş şeytandan sana sığındırıyorum!"
:/37. Allah, onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi besleyip büyüttü. Onu, Zekeriyya'nın korumasına verdi.
Zekeriyya, mihrapta onun yanına her girdiğinde, orada bir rızık bulur ve sorardı: "Meryem, bu sana nereden?" Meryem de "Bu, Allah katındandır; çünkü Allah dilediğini hesapsızca rızıklandırır." derdi."
İlk doğan çocukların tapınaklara adanmaları, kurban edilmeleri ve orada onlara "fahişelik yaptırılması" Tevrat'ın, Hezekyel, Krallar I. ve II. kitaplarında anlatılır. Bunu açıkça belirten "Hez.23: 37" ayeti aşağıda okuyacaksınız. Ayrıca çarşaf-peçe gibi örtüler içinde "büyücülük yapmaları" da anlatılır. Bu ayetler Musa peygamberden sonra Yahudilerin Sabi putperestliğine dönmeleri, Tevrat emirlerini terke etmeleri yüzünden Allah tarafından cezalandırılmalarını anlatır.
Bu putperestlik dinlerinde, tapınaklarda çalışan ve "Kutsal Hizmetçi" ya da "Din adamı/kadını" olarak bilinenlerin hepsi Allah'ın karıları olarak kabul edildiklerinden, tırnak uçlarının bile sıradan insanlara gösterilmesini "zina" saydıklarından, siyah, beyaz renkli "çarşaf-peçe" giyerlerdi.
Zerdüşt, Sabi, Yahudi kökenli Grek/Yunan "tapınak hizmetçileri de dışarıda örtünür, içeride her sapıklığı çalgılar, ilahiler, yemekler, içki/şarap eşliğinde ibadet olarak yaparlardı. |
Yahudilere yasaklanan ise Hristiyan ve Müslümanlara da yasaktır.
Kur'an Al-i İmran Suresi 2.;3. ;ve 4.; ayetleri, Kur'an'ın öncekileri doğrulayan kitap olduğunu yazar.
Kara Çarşaflı elinde Haç'ı olan İsevi bir Rahibe."Sam soyu "
olmayan kavimlere bu fahişe örtüsünü giydiriyorlar.
Avrupalı bir rahibeyi bu kıyafette göremezsiniz.
Hez.23: 36 RAB bana seslendi: "İnsanoğlu, Ohola'yla Oholiva'yı
yargılayacak mısın? Öyleyse onlara iğrenç uygulamalarını bildir.
Hez.23: 37 Çünkü fahişelik ettiler, kan döktüler. Putlarıyla fahişelik
ettiler; bana doğurdukları çocukları(*) yiyecek olarak putlarına sundular.
(*)İlk doğan çocuklar
Hez.23: 38-39 Bununla kalmayarak, şunları da yaptılar: Çocuklarını
putlara sundukları gün tapınağımı kirlettiler, Şabat* günlerimi
hiçe saydılar. Aynı gün tapınağıma girip onu kirlettiler. İşte
tapınağımda bunları yaptılar.
Hez.23: 40 "Siz iki kızkardeş uzaklarda yaşayan adamların gelmesi için
ulaklar gönderdiniz. Adamlar gelince, onlar için yıkanıp
gözlerinize sürme çektiniz, mücevherlerinizi taktınız. "
Hez.23: 41 Şık bir divanın üzerine oturdunuz, önüne bir sofra kurup
üzerine buhurumu, zeytinyağımı koydunuz.
Hez.23: 45 Ama doğru adamlar zina eden, kan döken kadınlara verilen cezayla onları cezalandıracaklar. Çünkü bu iki kadın fahişelik ettiler, elleri kanlıdır.
Hez.23: 46 "Egemen RAB şöyle diyor: Onları dehşete düşürecek, mallarını yağmalayacak bir kalabalık salacağım üzerlerine.
Hez.23: 47 Onları taşa tutacak, kılıçlarıyla parçalayacaklar; oğullarını, kızlarını öldürecek, evlerini ateşe verecekler.
Hez.13: 18 De ki, 'Egemen RAB şöyle diyor: İnsanları tuzağa düşürmek için herkese bilek bağı diken, her boyda baş örtüsü yapan kadınların vay başına! Kendi canınızı korurken halkımın canını mı tuzağa düşüreceksiniz?
İnsanları kuş gibi tuzağa düşüren sihirli bilek bağlarınıza karşıyım. Onları bileklerinizden koparacağım. Kuş gibi tuzağa düşürdüğünüz insanları özgür kılacağım.
HZ.AYŞE FERACE ÖRTÜNÜRDÜ (20.10.2010'da eklendi)
D.Baykal zamanında CHP'ye katılan çarşaflı Gregoryen Müslüman Işıkçı-Gülenci kadınlar. |
II. Abdülhamit döneminden 1915 Ermeni tehcirine kadar geçen sürede, namaz kılan, Allah'a "Ay Tanrısı Hay" adıyla tapınan, Hristiyan Gregoryen Ermenilerden Sünni İslam'a geçenler olmuştur. Bunları Gregoryen Ermeni Hristiyan mezhebini kuran Aziz Gregor'un diğer adı olan "İlluminator/Işıkçı"lıktan uyarlanmış haliyle "Işıkçılar" olarak biliyoruz.
Süryani Hristiyanlarının aynı şekilde Sünni İslam mezhebine geçenlerine Yezidi Kürler, Şafii Kürtler, Nakşibendi Kürtler, Yakubi-Şemsi Yahudilerden oluşan tarikatını da "Nurcular" olarak biliyoruz.
Dinler genel olarak bir birlerine benzerler. Örneğin,hırsızlık,zina her dinde kötüdür.Grek İncil'i "Allah Hz.İsadır" der ve kabul etmeyen Ermeni kilisesini afaroz eder.Oysa bölgede Hıristiyanlığı resmi din ilan eden ilk Devlet Ermenistan'dır.
Ermenileri soykırımdan kurtaran ise 12. ve 13.yüzyıllarda bölgeye Cengiz Han akınları ile yerleşen Türklerdir.Ermenilerin çoğu bu yüzden "Alevi" olurlar,zaten eski Turani bağları nedeniyle Türkçe de konuştuklarından kısa sürede bir kaynaşma olur.Cengiz Han bile Ermenileri "Türk" olarak gördüğünden hiç bir zarar vermez.
Osmanlı dönemi 19.yy. Arap kadınları. Soldaki feracelidir. |
İlk "kara çarşaf-peçe" olayını bu aşamada başladığı sanılmaktadır.
O dönemlerde,Osmanlı İmparatorluğunun son nefesini vermekte olduğu belliydi ve Rus Çarlığının Hürmüz Körfezine inmesini engellemek için "Ermeni-Kürt Birliğine" dayalı bir Büyük Ermenistan projesi vardı.Bu projeye göre Nurculuk ile Kürtler Ermenileştirilecekti ve Said-i Kürdi de Kürtlerin Halifesi olacaktı.
Abdülhamit'in tahttan indirilmesine sebep olan,31 Mart Vakası (14.Nisan 1909.Osmanlı Rumi takvimine göre tarih 31 Mart 1325 idi) sözde "Vakayı Hayriye" adı verilen oysa,Abdülhamit gibi bir zekanın tasfiyesinin ardından devleti dokuz yıl içinde çökertecek sinsi,düşmanca ve bence "Vakayi Hayırsız" olayın hazırlayıcılarının başında,Dr.Mr.Frew'un hazırladığı yazıları kendisi yazma bilmediğinden başkalarına yazdıran (Sonradan aralarının bozulduğu Derviş Vahdeti olabilir.) Said-i Kürdi başı çekmektedir.
Abdülhamit'in orduyu eğitmek için anlaştığı,bir Alman generali başkomutan tayin etmesi ile kurulan Almanya ile iyi ilişkiler sonucu,Irak,Yemen,Kuzey Afrika,Kafkaslarda savaşan orduya getirilen silahlar,İstanbul Aksaray'da bulunan tren istasyonundan yükleniyordu.Yükleme işini yapan hamalları kışkırtarak grev yaptıranların başında Said-i Kürdi vardı.
O grevler sayesinde bu cephelere zamanında gönderilemeyen silah ve cephane yüzünden,Haçlı toplarının bombaları ve kurşunları altında her gün binlerce Mehmetçik şehadet şerbetini içiyordu.
Kimin umurundaydı ki?
Said-i Kürdi,sonunda,Abdülhamit'in Ermeni çetelerine karşı savaşşsınlar diye kurduğu Hamidiye Alaylarına "paşa" yaptığı Kürt Aşiret reisi Van'lı Ziya paşanın yazdığı ve "dış güçlerle işbirliği kokan" bir ultimatom olan "Kürdistan'da Kürtçe eğitim veren Üniversite açılmasını istediği dilekçesini ret eden" ve kendisini "deli" diye Üsküdar Toptaşı Akıl Hastanesine yatıran padişah Abdülhamit'ten öcünü alacak ve İslam Kürdistanı yolunda yürüyecekti.
Bu olay da ,1896’da Said Nursi’nin İstanbul Fatih Şekerci Han’a (İlk önce Sirkecide bir otele yerleştiği de yazılır.)yerleşmesinden sonra yaygınlaşan Nurculuk hareketi ile “Kara çarşaf ve peçe“ İstanbul’da günlük hayatı etkilemeye başlar.Said-i Kürdi'nin Abdülhamit'i sevmesi,(!) halkın Abdülhamit'e sevgisini suistimal ederek kendi siyasetini kabul ettirmesine dayanır.
Kürdistan fikrinden vazgeçmesi,1950 sonrası Adnan Menderes'in ikna çabaları ile olur ve risalelerinde o dönem kendisinin "III Said" dönemi olduğunu ifade eder.
Sad-i Kürdi'nin "karaçarşaf-peçe" dayatmasının ardında batının Kürtleri,İslama çok benzeyen Gregoryen Ermeni inancı içinde eritme projesine hizmet etmekten başka bir şey değildir.
Cumhuriyet döneminde Atatürk'ün aklına giren bazı uyanıklar yüzünden Hilafetin zamansız kaldırılması, öldürülmesiyle devrimlerin sahipsiz kalması,İkinci dünya savaşının ayak sesleri ile İsmet paşanın devleti İngiliz mandası haline getirmesi,1946'da,İngiltere-ABD ikizlerinin Said-i Kürdi ile çalışmak istemeleri İsmet paşayı endişelendirir.
Yeni devlet modeli içinde "Sünni İslam projesi" hazırlatır.Tarihçi Cemal Kutay bunun mimarlarındandır. Ancak,ikizler ille de eski işbirlikçilerini isterler ve 1946'da İsmet paşa-Celal BAYAR arasında Pembe köşkte imzalanan "Muvaza-Şike" projesine göre,toprak reformu dümeni ardından "halka yutturulan mağdur edebiyatına " dayalı olarak kurulan DP ile Bayar-Menderes ikilisinin yıldızı parlatılır.
İsmet paşa gene de devleti ayrılıkçı Kürt yapılanmasına teslim etmemek için olsa gerek Celal Bayar gibi kurucu bir adamın yanına,Hukuk Fakültesini Atatürk'ün desteği ile bitirmiş İzmir Amerikan Koleji mezunu Adnan Menderes'i projenin başına koyar.
Sonunda,ortada "Hilafet Kurumunun" olmamasının verdiği boşluğa,İngiliz-ABD ikizlerinin baskısı eklenince işbirlikçi,"İlluminatici Nurcu" yapılanma güçlenir.1967'de Türkeş'in Nurculuğu Ülkücülere benimsetmesi, 1991'de de 3.500.000.000 TL (Üç buçuk milyar Tl) yardım karşılığında Fethullahçılığı benimsetmesi,Ülkücüleri fethullah yapılanmasına teslim etmek olmuştur.
Milliyetçilik" gibi,ırka mensup olmayı üstün tutan bir fikre sahip ülkücüler,evrensel kardeşliği savunan her türlü fikir karşısında çökebilecekleri gibi,Nurculuk+Fethullahçılık gibi Ermeni Hıritiyanlığı,Sünni İslam+Bahailik gibi karışım bir ilaç olan "Işıkçılık-Nurculuk (İlluminati) şerbetini içince kendilerini kaybetmişlerdir.Büyük Birlik Partisini kuran Muhsin Yazıcıoğlu buna bir örnektir.Arkaları daha da gelecektir.
12 EYLÜL 1980 darbesinin ardından Kenan Evren-Turgut Özal dönme Dersim ikizinin gayretleri ile,önce Kürtleri Ermenileştirmek için başlatılan,sonra Türkleri ve İslam dünyasını da içine alan "B.O.P Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Genişleme Projesi" kapsamında Nurculuk iyice her yere yayılır.
Yukarıdaki Tevrat ayetlerinde de okuduğunuz gibi,Yahudilerden önce de,yakınlarının ölümlerinde yas tutma,putlara yiyecek ve kurban adama geleneklerinde,fahişelikte hep "kara çarşaf-peçe" kıyafeti kullanıldığı ortadadır.
Bu geleneğe dayalı olarak da zaten,"çarşaf-peçe" sadece "yas günlerinde Hıristiyan kadınları tarafından giyilir.Bir de Semitik olmayan Hıristiyan edilmiş kavimlere bu kıyafet dayatılır.Çünkü onlar "Sam Peygamber soyu" olmadıkları için dinin "Mevalisi-kölesidirler".Cezalıdırlar.Bu yüzden bu kıyafet onlara dayatılır.
Bir de "dünya işlerinden elini eteğini çekmiş rahibeler örtünürler,çarşapeçe ise mevali rahibelerce kullanılır.
Müslüman hariç, Sabi, Yahudi, Hristiyan, Yezidi "çarşaf-peçeli" kadınlar.Namaz kıldıkları için "Müslümanız" diyerek bizi de kötülüyorlar. |
İncil'de "örtünme" ile ilgili ayet yoktur.Aziz Pavlus,örtünmeyi Tevrat'ın ilgili ayetlerinden ve putperestlik zamanından kalma "erkeklere" de farz olan örtünme geleneğinden çıkarmıştır.Erkek olarak Hz.Muhammed de örtünürdü ve Kuran'da Müddesir ve Müzzemil Surelerinde bu olay anlatılır. Her iki ayetin adı da zaten "Örtünüp bürünen" demektir ve "Örtünüp bürünen Muhammed" tanımlaması vardır.Hz.İsa ,İnsan kurbanını ve erkeklerden örtüyü kaldırdığını İncil'de söyler,ancak kadınların örtünmesi ile alakalı bir ayete ben rastlamadım. Rastlayan da zaten yoktur.
Bu da kadınların öteden beri gelen şekilde örtünmeleri anlamına gelir.Ancak,mevali olmayan kavimlere ait kadınların da peçe ile örtündükleri gerçektir ama bu peçe "kara çarşaf ve ondan yapılan değil", tam aksine,tülden,ipekten,toka ile saçlara veya şeffaf ipek baş örtüsüne iğnelerek kullanılan,boyun altı,kollar açık şekilde de kullanımı yaygın olan,erkekği cezbeden,peşine takan bir peçedir.Konuşurken,erkeğine "yüz ifadelerinden duygularını saklamayı amaçlayan" bir peçedir.
Yukarıda adı geçen Necd'li Muhammed Vehhabiyi ayartan İngiliz ajan Hemper anılarında şöyle yazmaktadır;
Bu ajan Hemper olayı çok eskiden beri bilinmesine rağmen internet ortamında aşağıdaki linkteki yazımda dile getirmemden çok sonra bu ajanın anılarını yayınlayanlar çıktı.Malum,ben emekli maaşıyla çocuk okutmaya çalışan,ülkesi için endişelenen bu yüzden yazan geliri maaşıyla sınırlı olan birisiyim.İmkanı olanlar daha fazla faydalı olabilirler ama bu da "yürek ve belli bir hedefe yönelmiş sağlam bilgi ister".Amacım,sömürgeciliğe karşı halkı uyarmak,beyinlerinin açılması için kendi bulduğum yolu göstermekten başka yapabileceğim bir şey yoktur."
http://keykubat.blogcu.com/topal-molla-humeyni-kurt-said-ve-fethullah-gulen/3271522"
Ama bunlar dışarıdan sağladıkları paralarla bir çok fakir insanımızı bir şekilde içlerine çekmeyi,kul ve köle etmeyi başardılar. Bu gün ülkenin hakkında karar verecek kadar geliştiler.
Bu yüzden yazılarımda "dinlerin tümünü eleştiren,okuyanı düşündüren bir yol izlemekteyim.Öğretilen her şeye müdahale edilmiş ve değiştirilmiştir.Bu yüzden bu bilgiler ister din ister eğitim olsun bizlere zararlıdır.
Bu ülkenin ve ezilen milletleri insanı beynini özgürleştirmek için bu tuzakları acilen terk etmelidir.
Onun yazdığını daha açık ve aşağılayıcı şekilde söyleyen Tevrat ayetlerini de mahkemeye verebiliriler mi acaba?
Ya da II.Abdülhamit'in "Çarşaf-peçe yasağı fermanını" Türkçemize kazandıran Murat Bardakçı'yı?
İncil'de,"Şeytan'ın sayısı 666" dır.(İncil-Vahiyler 13:18 olması gerektir.) Kuranın "6666" ayeti olduğundan dolayı da Hırisytiyan dünyası Hz.Muhammed için "Şeytanın soyu,dölü" demektedir.
Bu bağlamda,Müslümanları da "şeytana tapanlar" olarak kabul etmektedirler.
Bu iftirayı atanlar aynı Grek İncilinde,"Tapınağın İnşaası bölümünde" Hz.Süleyman'ın Allah'a oturması için yaptığı Süleyman Tapınağına harcanan altınların ve diğer malzemelerin tümünün "6","666","9" gibi sayılardan oluşmasını nedense görmezler.Hz.İsa ve Meryem tasvirlerinde ellerini hep "6" yı andırır şekillerde,başparmaklarının ucunu işaret parmağının köküne dayayarak tutmaları da görülmez.
Onların bu suçlaması açısından bakıldığında asıl şeytanın çocukları,orduları kendileridir oysa.
Kendilerine verdikleri gazla başkalarını şeytani ilan edip, Şeytana tapanların da "yüzlerini tabiatın bile görmesini" istemediklerinden dolayı Müslümanlara veya İbrani soyu olmayan Hıristiyanlara, bu kara çarşafları ve burkaları uygun görmektedirler.
"Müslüman olmuş Avrupalı" kılığında asırlardır içimize soktukları ajanlarınca koca koca devletlerimizi yıktılar.İnançlarımızla oynadılar.
Zenciler de "Ham soyu" köle oldukları için Hıristiyan da olsalar kara çarşafa layık görülmektedirler.
Aslında bu kıyafet kendilerinin kadınlarına giydirdikleri "yas" kıyafetidir.
Haçlı savaşı sürmektedir,bu örtüleri vücutlarına geçirenler onların isteklerine uymuşlardır. Onlar ne Filistinli,ne Pakistanlı Müslümanları ne de kendilerini koruyabilirler.
Ben bunu anlatmak için bunları yazıyorum.İşin aslı budur.Bütün yazılarımda sayısız delilleri de koydum.
Solda Diyarbakırlı Müslüman,ortada Hıristiyan-peçeli kadın,
sağda Palu'lu Kürt kadın.1873 yılı kıyafeti.
19.yüzyıl Osmanlı kıyafetleri
Haçlı "Kuranı İlahi " kabul etmediği için,hesabını Tevrat ve İncil'e göre yapmaktadır.
Bizim Müslümanlar da "Tevrat İncil değişmiş" inancı ile bu kitapları hiç mi hiç kâle almazlar ki bu da onlar için bulunmaz bir nimettir.
Yedi milyar dünya nüfüusunda bir buçuk milyar Müslüman vardır,tümü de şu an Hıristiyan sömürgesi olmuştur.
Onlar sadece bizi parçalamak için "Müslüman oldum" derler.Unutmayın hiç bir Hıristiyan Müslüman olmaz.Siz nasılsanız onlar daha da inatçıdır.
Bilgisizliğimiz onların rahat çalışmalarını sağlamaktadır.
Öğrenmek için İncil ve Tevratı da okuyunuz.Onların "Allahlarının hilelerini" öğreniniz.
Kuran Allah'ı ile onların Allah'ı aynı değildir.O Tevrat'ın Yahweh',i,El İlohe'si,"EL"i,Egemen Tanrı Hıristo'su,Arapça adıyla Hz.İsa'dır.
Onların Allah'ı hilecidir.Onlar hileyi "zeka üstünlüğü" sayarlar.
Ben yıllardır okuyorum,hem de bütün dinleri.Ama hala aynıyım.
29.11.2012'de Yapılan Ektir;
Kilisede Namaz kılan Süryani kadınları |
Bunlar, "Lailaheillallah", "Bismillah" ve "Allah" diyen Hırisityanlarıdır. Sabilerin Hıristiyanlaşmışıdırlar ve kendilerine Hz. Yahya Hıristiyanları da derler! 1917 yılından sonra İngilizler Irak'a yerleştiklerinde, İngilizler onları koruyup, alışverişlerini onlardan yapsınlar diye "Bu dükkan Hazreti Yahya Hıristiyanı Abdullah...ya aittir" diye tellal bağırtırlarmış.
Bunlar Müslüman yanında Müslüman, Hıristiyan yanında Hıristiyan, Yahudi ile Yahudi olan dönelerdir. O yüzden bunlara "dönme, her dine dönen!" anlamında "Sabi" denilir. Yoksa, günahsız, yaşamlarını Allah'a ibadete adadıklarından değildir. Türkiye'deki kuyumculuk, gümüşçülük işleri bunların tekelindedir ve kuyumcu çıraklığına Süryani olmayanları alıp çalıştırmazlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.