"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

29 Aralık 2013 Pazar

AMERİKAN DEMOKRASİSİ VE BİZE YANSIMALARI

OBAMA SONRASI AMERİKAN OYUNLARININ SONUÇLARI

Bu yazımı kendilerini vatansever gösteren ama aslında büyük emperyalist devletlere ve onların işbirlikçilerine hizmet edenleri ayırt etmenizi kolaylaştırmak için yazdım.
Ülkemizde uygulanan siyasi rejimin doğuş yeri Amerika'dır. Amerika'da uygulaması ile bizde uygulaması benzerlik gösterse de ülkemizin "yarı sömürge" olmasının getirdiği sıkıntılar bizlere asker darbeler, sivil diktatörlükler olarak yansımaktadır.
Amerika'da demokrasinin doğuşundan günümüz uygulamasına kadar yaşanmış tarihi ve siyasi olayları öğrenmek kendi ideolojinizi oluşturmanız için esastır.



Önce Amerika'nın devlet oluşu,siyasi rejimi ve partilerinin tarihçelerini yazalım ki tanıyalım. Bilmediğimiz devlet hakkında doğru sonuç veren fikir üretmek imkansızdır.
İngilizlerin son olarak Fransızlardan ele geçirdiği ve Amerika'da yerleşimin başladığı ilk 13 eyaletinde başlatılan 'bağımsızlık savaşı'nın tüm kıtaya yayılmasıyla Avrupa'nın en büyük "Köle Devletlerinden" birisi olan Amerika kıtası, 04.Temmuz 1776'da, "Amerika'nın kurucu babalarından biri" olarak kabul edilen Thomas Jefferson'un meşhur "Bağımsızlık Bildirisi"'ni yayınlamasını takiben bağımsızlığını kazanmıştır. 

İngilizlerin Napolyon'u bozguna uğrattığı meşhur Waterloo Savaşının ardından 1815'te toplanan Viyana Konferansında Alman kralının önerisi üzerine İngilizlerin tanımasıyla bağımsızlığı tanınmıştır.

Kurucu Baba (Founding Father) Tom Jeferson amca, Amerika'nın siyasi idare şeklini feodaliteden arınmış, Hıristiyan dindarlığına dayanan, kölelere özgürlüklerini veren(!) krallığı ret eden Cumhuriyet olarak tespit etmiştir.

Amerika'nın kuruluşu sayılan 04 Temmuz 1776 tarihini takiben Tom Jeferson ile James Madison'un örgütlediği ilk siyasi parti olan "The Democratic-Republican Party=Demokrat Cumhuriyetçi Parti" veya Republican Party (Cumhuriyetçi Parti) ya da Jeffersonian Republicans (Jeferson Cumhuriyetçileri) adlarıyla da anılan ilk partisi 1791-1793 arasında kurulmuştur.

Amerika Devlet Başkanı ve kongresi tarafından kontrol altında bulundurulan "Federalist Party (Eyaletçi Parti)nin 1801-1824 arası muhalefetine kadar tek parti dönemini yaşadı.
Eyaletçi Parti, Amerika kıtasının en büyük bankerleri, toprak sahipleri ve kölecileri olan sanayi ve tarım ekonomistlerince 1790'da Aleksander Hamilton ve John Adams önderliğinde kurulmuş ilk siyasi partisidir. Kurucu başkan George Wshington'un da sempati gösterdiği bir partidir.


Amerika'nın kuruluşunu takiben başta İngiltere ve öteki Avrupalı sömürgeci devletlerle siyasi sınırlarının belirlendiği 1812 savaşı ile bölünen siyasi yapılanmada Jeferson Cumhuriyetçileri güç kaybettiler ve bölündüler. 1824 genel seçimlerini takiben siyasi oluşumda yaşanan bölünme üzerine 1828'de Demokrat Parti kuruldu ve bir yıl sonra 1829'da önderi Andrew Jackson'u Amerikan Başkanı seçtirmeyi başardı. 

Bu günkü (2009-2013) Amerikan başkanı Barack Obama da Demokrat partidendir.





Demokratların sembolü eşektir.

İncil'de, peygamber Balam'ın eşeğinin Lut peygamberin kızlarından doğan oğlu Moab'ın soyu olan kabileye giden yolda Allah'ı görebildiği olay anlatılır, "Allah" olan İsa, Kudüs'e "bakire sıpaya binerek" girdiği için eşek kutsaldır.
 
İki Partili siyasi rejime dayalı Amerika Birleşik Devletlerinin siyasetlerini belirleyen günümüzde ve mevcut olan ikinci Partisi "Republican Party=Cumhuriyetçi Partidir." G.O.P(Grand Old Party)" yani "Büyük Eski Partidir."

1854'de "Kölecilik Karşıtlarınca" kuruldu. 1860'tan 1932'ye kadar 72 yıl boyunca aralıksız Amerika'yı yöneten parti oldu. İlki Abraham Lincoln olmak üzere 18 başkan çıkarttı. 2001-2009 ABD başkanı G.W.Bush jr ta bir Cumhuriyetçidir. Siyasi kavramı "Amerikan Muhafazakârlığı (American Conservatism)" üzerine kuruludur.

Özgürlükçü yani liberal siyasetleri izliyor görünmesine rağmen Amerikan köleci toplumunu özleyen zenginlerin emellerini içinde gizlemektedir.




Cumhuriyetçiler artık "Savaş çıkartan köktendinci, soy-sop manyakları" olarak biliniyor. Öyledirler de

I.Dünya Savaşına Amerika'nın katılma kararını veren ABD başkanı W.Wilsonun Demokrat Partiden olmasına rağmen seçim öncesi "Cumhuriyetçi Parti'de olması ilginçtir. Çünkü Amerika'nın dünyaya "demokrasi ihracı" yapacak olan başkanının feodalite yanlısı Cumhuriyetçilerce transfer edilmesi o ülkenin iç ve dış siyasetini belirleyen gücün sermayedarlarda olduğuna işarettir.

Demokrat Franklin Delano Roosevelt, 1932-1945 yılları arasında 12 yıl devleti yönetmiş, daha başa geçer geçmez muhalefeti, üniversiteleri, sermayeyi de arkasına alarak 1932-1933 ve 1935-1936 da iki ekonomik krizi ve bir çok yerde açlıkları "New Deal (Yeni Anlaşma) adını verdiği proje ile önleyerek halkı da ardına almayı başarmıştır. "New Deal" veya yeni Amerikan Liberalizminin kurucusu olmuştur. Okuduğunuz gibi halkçı siyasetlerle birbirine zıt Amerikan toplumunu birleştirmeyi başarmıştır.



Cumhuriyetçi Yavru Buş'un vampir gösteren bir çalışma

Devletin kurucularının oluşturduğu siyasi partiler zamanla "Bebek İmparatorluk" olarak kurulan Amerika'nın dünyaya hükmetme idealleri doğrultusunda yeryüzünde "feodal devletleri ortadan kaldırma siyasetleri" sonucu gelişen özgürlükçülük hareketlerine ön ayak olmak amacıyla o zamana göre oldukça özgürlükçü sayılan siyasi akımların gelişmesine ülke içinde olanak tanındı. 

Bu da partilerin bu yönde değişimlerine neden oldu.
Böyle de olsa, eski kölecilik düzenini özleyen henüz kölelerini azat etmemiş hatta buna engel olmak için mücadele veren feodal anlayışı savunan zenginler yani Amerika'nın siyasetini ve kurumsal devlet olmasını sağlayan güçler ise her iki partide de olsalar özünde demokrasiye ters bakıyorlardı.




Cumhuriyetçilerin Obama'nın sosyalizmi getireceği korkusunu yaydığı bir çalışma

Ancak 1946'ya kadar yeryüzü İngiliz İmparatorluğu idaresindeydi. Bu gücü kırıp dünyanın hakim gücü olmak ta bu feodal zenginlere çok çekici geldiğinden demokratik ilkelere sahipmiş gibi görünen ama özünde köleci, köktendinci Hıristiyan, Yahudi ve bunların çeşitli mezheplerine bağlı dindarlığı devlet siyasetinin temeline de oturtmaktan çekinmemişlerdir.

G.Washinton'dan itibaren "din olamdan " Amerikan halklarını yönetmenin imkansız olduğu vurgulanmıştır. Bazı kaynaklarda Amerikan başkanlarından Warren Harding; Harry Truman; Jimmy Carter; Bill Clinton (Southern Baptist) ... gibilerin vaftizci papaz oldukları dahi geçmektedir.



Seçim zamanı Cumhuriyetçilerin aldıkları saldırı hali


Vahşi Batı emperyalizminden çekmediği kalmamış dünya milletlerine Amerika'nın bu hali bile oldukça çekici geliyordu. Bu nedenle Amerika ile gizli-açık ilişkilerini geliştirdiler.



Cumhuriyetçiler seçim kazanmaya görsünler
İkinci Dünya Şavaşına Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine uçaktan attığı iki atom bombasının her biri ile en az 100.000 kişi öldürebileceğini kanıtlayınca Amerika karşısında bütün devletler boyun eğdi.

İtaat edilmenin getirdiği büyüklük içinde Amerika masa üzerine koyduğu dünya haritası üzerinde yeni devletler ve bu devletlerin sınırlarını çizdi, ekonomik siyasi ilişkilerini, nasıl yaşayacaklarını ve ne kadar para kazanıp harcayabileceklerini belirledi.
Bundan sonra Amerika her iki dünya savaşında ortağı olmasına, hatta Çarlık düzeninin tasfiyesine ses etmediği Rusya'nın Sosyalist olan rejimi nedeniyle "düşman ülke" ilan edilmesiyle "soğuk savaş dönemini" (1950-1991) başlattı.



Cumhuriyetçiler hemen uçmayı öğretirler."İplerini kesin"

Bütün yeni devletlere dinci, feodal yapılanmaları getirdi, destekledi ve sosyalizm yani Rusya ile korkuttu ve bu sayede "dini ve feodal yapılarına bağlı kalmak isteyen yeni devletlerin sahipleri Amerikayı kurtarıcı gördüler, devletlerinin her şeylerini teslim ettiler ve şeytan Amerika dünyanın yarısını böyle "korku düzeni" ile ele geçirdi.
1924'de Gürcü Bagratuni Hıristiyan papazı Joseph Stalin ve Rus Masonlara kurdurduğu sözde sosyalist, özünde faşist SSCB rejimini tasfiyeyi ajanı Michael Gorbaçov ile 26 Aralık 1992 de gerçekleştirdi ve ona Amerika'da bir yaşam sağladı.

Şimdi 1980 tarihlerinde başlatılan ve ülkemizde "Ordunun Modernizasyonu ile Ortadoğuya Demokrasi İhracının Sağlanması" adlı projeler bizi ayrılıkçı yayılmacı ırkçı PKK terörü ile ardından dış ülkelerde ABD başkanı G.W.BUSH'un petrol ortağı Usame Bin Ladin'e kurdurulup yönettirilen çakma "Amerikan Düşmanı" El Kaide örgütü ile tanıştırıldık.



Suudi kralına bunca hasretliği olur da Usame düşmanlık eder mi?

Bu örgüt 2001 İkiz Kuleler operasyonunu yaparak Amerika'ya Türk ve Müslüman coğrafyasını işgal edecek mazereti yarattılar, 

PKK da diğer Kürt adında birleşmiş Ermeni, Süryani, Yezidi, Keldani aşiret yapılanmalarının destekleriyle bu örgütün yanında çıkarttığı bölücü ayrılıkçı, ırkçı isyanlarla Irak'ın teslim olmasında etkili oldu.

G.Bush'un İkiz Kule düzmecesinin ardından ilan ettiği Haçlı Seferi Mısır'dan Fas'a oradan Tanzanya'ya, Türkiye'den Pakistan'a kadar uzandı. Milyonlarca asker, sivil halk, çocuk öldü, yıkılan devletlerin sosyal güvenlik sistemleri de çöktüğünden dünün zenginleri bu günün aç, mağdur, ırzına geçilmiş, soyulmuş, yağmalanmış sefilleri oldular.



İşte savaşa mağduru bir sivil Iraklı

Irak, Kuzey Afrika ve Afganistan işgallerinde Haçlı Ordularının çakma Müslüman işbirlikçi asker ve siyasilerince verilen destekler altında işledikleri, tecavüz, yağmacılık ve cinayetlerin yarattığı "Batı Karşıtlığı" 2009 seçimlerinde Amerika'da yüzü yumuşak olan Demokratları iktidara getirdi.



Cumhuriyetçi (Fil)-Demokrat (Eşek) savaşları.

Yakında yapılacak seçimlerde muhtemelen seçilecek başkan "Demokrat" olsa bile Obama'nın yerini başkasına bırakacağı bilinmektedir.
Obama'nın halefleri de eski ABD başkanının eşi bayan Clinton ile Joe Biden adlı siyasilerdir.



Obama ikisi arasında "ayırım yapmayın" dedi.

J.Biden'ın demokrat, fakirler için gönüllü avukatlık yapmış bir halk adamıdır. 

(Şu ilkeye dikkat edin! Emperyalist ülke siyasetçisi kendi ülkesinin çıkarlarını daima üstün tutarsa yerini korur ve kendi devleti için çalışır. Bize çalışmayacağı kesindir.Bizim yaptığımız "ehven-i şer'i" göstermektir. Yüreğinde insanlık olanları veya olması olası olanların kimler olabileceğini göstermeye çalışmaktır. En iyisi becerebilirseniz tam bağımsızlıktır. Emperyalizm bundan nefret eder ve bu siyasetleri takip eden devletleri yıkar ve halklarını köleleştirir.)

Amerika'nın faşist siyasetlerini belirleyen sembolü "FİL" olan Neocon'cu cumhuriyetçilerdir. Vietnam'dan Irak işgaline siyasetler hep faşo neoconcuların işidir. Demokrat iktidarlar dönemi, daima Amerikan karşıtlığının düşürüldüğü, zulmün azaldığı dönemlerdir.



Aslında biri "iyi" öteki "kötüyü" oynayan oyunculardır.

Aralarında özünde pek fark olmasa da demokratlar sonunda "sözde özgürlükçü cumhuriyetçilere" göre daha yumuşak yüzlü görünmektedirler.
Bu iki Amerikan siyasi partisinin birebir siyasi kopyası ülkemizde daima iktidarı elden bırakmayan sağ partiler ile bunların oluşturduğu koalisyonlardır.

Muhalefet de "Demokratların bizdeki eşitleri olan" ve asla iktidar yüzü gösterilmeyen CHP ve liberalinden aşırısına demokratlar ve solculardan oluşmaktadır.
Arada parti sayısında çok fark olsa da amaçları bakımından pek bir değişiklik yoktur.







Amerika'da Neocon'cu, köktendinci Cumhuriyetçiler, bizde de Kürt-Gregoryen Ermeni, Süryani Hıristiyanlar olsalar da, bu Kürt Nakşibendileri ile ortakları sözde "Sünni Müslüman" olan Nurcu, Fethullaçılardır. Bunlar "sağcılar" olarak ta bilinirler. Diğerlerini tanımlamaya gerek yok sanırım.



Tek fark, Amerika'da "ikili parti" bizde ise "beş parmaklı parti" düzeni vardır. 

Ama sonunda ikisi de bıçak gibi iki yüzlüdürler yani "sağ-sol" durlar.

Neoconcuların ortağı olan R.T.E-AKP hükumeti ve destekçileri Nurcu, Fetoşçu, Kürtçü teslimiyetçi ihanet yapılanması artın renklerini vermiş ve ağababaları Neoconcuların da Amerika'da gözden düşmeleriyle inişe geçmişlerdir.

Yaptıkları ihanetlerin, hırsızlıkların muhalefet düşmeleri halinde başlarına açacaklarını hesapladıklarından bazı iktidar yanlıları muhaliflerin aralarına girerek onlardanmış gibi yapıp, bilgisi zayıf olanları kendilerine çekerek iktidarlarını sürdürme hevesleri için çalışmaktadırlar.


Dayandıkları şeylerin başında ise Tayyip'İn ABD izni ile Avrasyacıları ve ulusalcıları saf dışı etmek için yaptığı Rusya, Çin üzerinden Şangay beşlisine yanaşma oyunlarıdır.
 
Tayyip Irak'a, Libya'ya böyle yanaştı ve sonlarını biliyoruz. İran'a da böyle yanaştı ama A.Necat uyandı ve sepetledi. Şimdi Arabistan ile Mısır da sepetledi. Tayyip'i ciddiye alan ülke kalmamıştır ki bölgede yapacak bir işi olsun.

Obama Amerikan siyasetine yumuşaklık getirmiş, Amerikan sempatisini arttırmış, Neocon'cu Cumhuriyetçi faşistlerin köktendinci, soy sop üstünlüğüne dayalı siyasetlerinin ürünü olan B.O.P ve Kuzey Afrika projelerini iptal etmiştir.

Yerine batılı devletlerin çıkarlarının korunduğu, dinin tamamıyla terk edilmediği, ama köktendinciliğin terk edildiği daha demokratik bir dünya rejiminin ilk işaretlerini vermiştir.


Ülkemizde bu işaretleri CHP-GÜLEN Koalisyonu ve AKP hükumetinin yolsuzluklarının ortaya serilmesi olarak görüyoruz.
Yalnız bu kimseyi ferahlatmasın, mücadele kazanılmadan sonuç belirlenmez. 

Eşitlik, iş, aş, özgürlük isteyen herkes bu mücadeleyi her şekilde desteklemelidir.

Bu arada kafa karıştıran kurnaz, bilgili, sizden görünen, kimliği belirsiz "yumuşak saldırılara karşı uyanık" durmaya gayret etmelisiniz.
Takdir sizlerindir.

Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc




Onlara göre Allah olan İsa'yı de Cumhuriyetçi yapmışlardır.
Soldaki Hristiyan;
-Bütün varlığımı bir fakire vermem doğru olur mu?
Allah/İsa;
-O ne gülünç şey öyle! Fakir olmak istemeyen, öteki herkes gibi iş sahibi olmalıdır.
Fil üzerinde;
Cumhuriyetçi İsa! Yazmaktadır.

23 Aralık 2013 Pazartesi

"YASA"KLA VE "YÜRÜT"ME PARTİSİ PEŞİNİZDE!

 "YASA"KLAMA VE YÜRÜTME YETKİLERİYLE AKP PEŞİNİZDE

Çünkü AKP sizi çok ciddiye alıyor ve beğenmediklerini susturmak, sindirmek için her türlü yasayı çıkarmakta tereddüt etmiyor.

AKP'nin milletvekili sayısı 226'nın çok üzerinde olduğu için TBMM adına kendi oylarıyla yasa çıkartabilmektedir.

Bu da "Yasama" görevini AKP'nin tek başına yapabildiğinin kanıtıdır.
Minareyi çalan kılıfını hazırlar misali, işine geldiği gibi "yasa"klama görevini elinde tutan AKP, ardından "yürütme" yetkisini de icra etmektedir.
"Yasa"klama ve "Yürütme"(!) yetkisine sahip AKP, bakanlarının çocuklarını ve rüşvet kaynaklarını tutuklayan adli ve emniyet görevlilerini darmadğın etmeyi bu sayede başarmıştır.

Şimdi sıra uzun zamandır gerçekleştiremediği "internet muhaliflerini" sindirmeye gelmiştir.
İşte yasa önergesi.

"Yasa"kla ve "Yürüt"


Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

22 Aralık 2013 Pazar

HÜKUMET YÜZSÜZLÜKTE SINIR TANIMIYOR



HÜKUMET YÜZSÜZLÜKTE SINIR TANIMIYOR

Rüşvetler boşbakanın Halk Bankası müdürünce itinayla ayakkabı kutularında saklanır.

Ayakkabı kutularını polis belgelerken
Devletin en yüksek idare mevkilerine, halka söyledikleri yalanlarla, şimdi "karanlık güçler" dedikleri güçlere 12 yıldır devleti peşkeş çekmelerini sağlayan tavizlerle gelenlerin, çocukların üzerinden yürüttükleri hırsızlık ve rüşvet çarkını ortaya çıkartan polis ve yargı mensuplarını tayin ve görevden el çektirme arsızlıklarını "dış kaynaklı operasyon, paralel devlet gibi bahanelerle karalayarak hala istifa mekanizmasından kaçmalarına dayanamayan eski hamisi, sığınağı, en büyük destekçisi ABD elçisini bile kovmayı kast eden sözleri sarf ettiği günleri bize yaşatması boşbakan ve partisinin geçen 12 yıl içinde devleti bu şikayet ettiği çeteye teslim ettiğinin de itirafıdır.

Onurlu bir hükumet kendi hırsızlığını tahkik eden devlet görevlilerini "kendilerine bunu haber vermeden tahkik ettikleri için" GÖREVİ SUİSTİMAL ETMEK=KÖTÜYE KULLANMAK" ile suçlayarak görevden alması "Ben daha doymadım öyle devleti tümüyle bitirmeden gitmek yok!" demektir.

Bu utanmazlık tarihte eşi olmayan bir utanmazlıktır.

HÜKUMET GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK YÜZSÜZLÜĞÜ SERGİLEMEKTEDİR!

İŞGAL ETTİKLERİ DEVLET MAKAMINA SIĞINARAK ÇOCUKLARINA HIRSIZLIK, RÜŞVET, İŞ TAKİPÇİLİĞİ YAPTIRARAK YÜCE DEVLETİ KENDİ DÜKKANLARINA ÇEVİREN ŞEREFSİZLERİN ŞEREFSİZLİKLERİNİ ORTAYA ÇIKARTAN POLİS VE YARGI MERCİLERİNİN TAYİNLERİNİ ÇIKARTARAK, GÖREVLERİNDEN EL ÇEKTİRMELERİ HIRSIZLIKLARININ, YAĞMACILIKLARININ APAÇIK İTİRAFIDIR. VE YAPTIKLARI YERYÜZÜNDE AZ BULUNAN BİR YÜZSÜZLÜK ÖRNEĞİDİR

AKP karşıtı mitinglerde halka sert davranışları ile eleştiri çeken polis size göre "destan yazıyordu.

Bu gün polis sizin çocuklarınız aracılığıyla yediğiniz rüşvetleri, irtikapları ortaya çıkarınca "görevi kötüye kullanmaktan " dolayı görevden el çektirdiniz.

Yetmedi bu gün bir de yasa çıkarttınız "Polis üstlerine haber vermeden üstleri hakkında tahkikat yapamayacak!" diye!

Oh ne ala Mualla!

Suyundan da koy!

Kemal Unakıtan zamanında "Hükumetin Üstün Zekalı Yavruları(Tıkla)" başlıklı bir yazı yayınlamıştım. Bu başlığım medyaya bile konu olmuştu.

Geçen zaman gösterdi ki, hükumetin çocuklarının zekâlarında bir üstünlük yokmuş aksine babalarının mevkilerini onların izinleriyle satıyorlarmış.

Bu ortaya çıktı.

Bunca rezillikten sonra istifa edeceklerine işgal ettikleri yüce devlet makamlarındaki görevlerini suistimal ederek görevlerini yapan kamu görevlilerine tehdit, baskı yapmayı sürdürdüklerine dair bir tespit de aşağıdadır.


Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc


Emniyet'te gece operasyonu


Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın akşam saatlerinde ziyaret ettiği İstanbul Emniyet Müdürlüğünde gece yarısı tasfiye yaşandı.
Yolsuzluk operasyonunu yapan şube müdürlerinin de arasında bulunduğu 11 polis şefinin tayininden sonra bu akşam 25 şube ve ilçe emniyet müdürü tasfiye edildi.
Operasyonel şubeleri de kapsadığı belirtilen tayinlerde, daha önce tayin edilen bazı müdürlerin tekrar görev yerleri değişti. Tayin sarsıntılarının önümüzdeki günlerde de devam edeceği belirtiliyor.

Bozdağ, Emniyet ziyareti sonrasında herhangi bir açıklama yapmamıştı.
Odatv.com

29 Kasım 2013 Cuma

KRİPTO ERMENİLER KENDİLERİNİ İFŞA EDİYORLAR

KRİPTO ERMENİLER KENDİLERİNİ İFŞA EDİYORLAR


Devlet içindeki Ermeni-Rum yapılanmasını yaklaşık sekiz yıldır yazıyorum. Ülkemizde asırlardır yaşanan iç isyanların aslında Ermeni-Rum iktidar kavgası olduğunu yazdım.
Bir çok okurumdan en yakınlarıma kadar beni hayalcilikle suçladılar. Ama yazılarıma böyle bakmayanlar da vardı.

Cumhuriyet döneminde çıkan Kürt, Rum, Ermeni, Süryani isyanlarının bu iktidar kavgası olduğunu, Menderes iktidarının Süryani, Ortodoks Rum, Yezidi Kürt, Tevrat'ın emirlerinden çıkmış Sabi putperestliğine geri dönmüş kendilerini bu gün Hıristiyan olarak ta tanıtan Şemsi, Yakubi Yahudi iktidarıydı. Bunların ortak kıyafetleri Ay Tanrısı Sin'e tapınan ve "Ay'a Tapınanlar" anlamına gelen "Keldani" Araplarının kıyafetleri olan (erkekleri) sarık-çarık-cübbe; (kadınları)Siyah çarşaf ve peçedir. Bu milletlerin mitolojileri için "Mitolojiden günümüze Ermeniler" ile "Süryaniler, Kendi Kalemlerinden" başlıklı yazılarımı ve "Sümerden İslam'a C in ve Şeytan Kültü" (adilyargicc.blogspot.com) kitabıma bakabilirsiniz.

CHP Gregoryen, Ortodoks, protestan Ermeni (Alevi kimlikli), sosyalist Rum, Yezidi Kürtleri ve mason Yahudilerinin partisiydi.
Alevi-Sünni; Türk-Kürt kavgası da aynı şekilde bir Ermeni Rum kavgasıdır.
CHP-Gülen yakınlaşması bir Ermeni birleşme operasyonudur. AKP-Gülen kavgası köktendinci Ermeniler ile Rum Süryanilerin ayrılmalarıdır.

Sekiz yıldır bunları teşhir eden yazılarımın taraftar bulması yüzünden artık kendilerini ifşa etmek yani ortaya sermek gereğini duydular. Buna ilk önce Ermeniler başladı. Süryani Rumlar ise hala iktidar koltuğunda olduklarından maskeyi takmaya devam ediyorlar.

Yetmiş yıldır bize "İslamiyet" diye bunlar kendi dinlerini aşıladılar. Şeriat dedikleri İslam şeriatı değil Tevrat şeriatıdır. Çünkü içkiyi yasaklarken kumarı, falcılığı, büyücülüğü, ruh çağırmayı da yasaklamaları gererken bunlara dokunmadılar. Çünkü Tevrat'ta aslında içki yasak değil Musa Peygambere bildirilen günlük Allah'a adanması gereken adakların ilki içkidir.

Ancak Tevrat peygamberi Yeremya'ya inen kitabın 35. bölümünde Rekav oğlu Yehonadav'ın soyundan gelenlere "aklı giderdiği için" içkiyi yasakladığı, soyunun buna uyduğunu öğrenen Allah'ın "Yehonadav'ın soyundan bir kişinin her zamana huzurunda bulunacağını" vaat ettiği olay vardır.

Eski Sabiler olan Nebatilerin El Kaum adlı gece ve şavaş tanrıları olan El Kaum da 360 Sabi
putundan içki içmeyen ve yasaklayan tek tanrı olması ile Süryanilerin Hıristiyan olmuş ve kendilerini Rum/Grek/Yunan sayan Sabiler olmalarına dikkat ettiğimizde gerçek ortaya çıkmaktadır.

Tevrat'ta Yakup (topuk tutan, hileci, üç kağıtçı demektir) peygamberin doğarken ağabeyi Esav'ın topuğuna tutunarak doğması, güreşte Allah'ı yenmesi, bahisle dayısı ve kayın pederinin mallarını ele geçirip zenginleşmesi örneği yüzünden ülkemizin her yanını at yarışlarından loto, totolara kadar her türlü bahis oyunları sarmıştır. Afyon, esrar ve türevleri bütün dinlerde vecde gelmek için serbest olduğundan uyuşturucu ticareti gene bu azınlıkların tekelindedir.

Trafik kontrollerinde bile yıllardır polise sadece "alkol kontrolü" yaptırılması da bu yüzdendir. Benim bu yöndeki önceki yazılarım sayesinde bazı insan bürokratlar "uyuşturucu metre" kullanımına geçilmesinde çabalar sarf ettiler ama henüz yaygınlaşmadı.

Yaptığım tespitlerde de gördüğünüz gibi "Türkçe Kur'an okuma ve ibadeti" bizlere yasaklayanlar farkında olmadan kıyafetlerimizden ibadetimize bizi kendilerine benzetip köleleştirdiler.
Bir Ermeniye ait olan CNNTURK kanalının Ermeni sunucusu Şirin Payzın kripto Ermenileri "Müslüman edilmiş" ama özlerini koruyan Ermenileri 15 gün kadar önce işledi. İşte "kripto Ermenilerin imam olanlarına kadar kendilerini ifşa ettikleri o programın linki;
http://tv.cnnturk.com/video/2013/11/08/programlar/360-derece/muslumanlastirilmis-ermenilerin-hikayesi-sirin-payzin-ile-360/2013-11-07T1930/index.html

Şirin hanımı ve ve programa katılanları cesaretlerinden dolayı kutlarım. Bu halkımızın gerçekleri görmesine yardımcı olabileceği gibi bölünmesine değil bütünleşmesine de yardım edebilir.Bunun için de yapılması gereken din ve soy kökenlerine dayalı milli siyasetler yerine "aynı toprağa ayak basan  halkların sömürgeci küresel güçlere karşı kader birliği etmelerini öne çıkartan siyasetler önerilirse halkların kardeşliği gerçekleştirilebilir.
Uyanmak isteyen varsa uyanmak için yazılarımı okuyabilir.
Takdir okuyucunundur.

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

13 Kasım 2013 Çarşamba

Zeytin Meyvesi Sineği


Zeytin Meyvesi Sineği

Zeytin Meyvesi Sineği (OLİVE FRUIT FLY) Tıkla

Bilim dünyasında Latince "Bactrocera Oleae" adıyla bilinen Zeytin Meyvesi Sineği zararlısı meyve sineği zararlıları arasında Dacinae adlı sinek ailesindendir. Meyve üzerine bırakıldıktan sonra iki üç günde larva kurtçuk dönemi başlar, 10-13 günde kurtçuk dönemini tamamlar ve 10 gün sürecek ergenlik dönemine geçer. Bu süreç Sonbaharda 10 gün yumurta,20 gün larva dönemi sürer. Ergenlik dönemleri kışın dört yazın beş ay sürer. Ergen bir Zeytin Meyvesi Sineği yaz ve sonbaharda olmak üzere günde 10 ile 20 yumurta yapar. Sinekler özellikle 30C-32C sıcaklıklar arasında etkilidir. 19-32C derecelerin altında ve üstünde ölümleri artar ve üremeleri azalır.

Meyve üzerine bırakılan Sinek yumurtası
Larvalar-Kurtçuklar
Yetişkin Zeytin Meyvesi Sineği

Bu sinekler yumurtalarını zeytin meyvesinin üstüne bırakır, yumurtalarda oluşan larva-kurtçuk halindeki yavru sinekler zeytin meyvesini de delip içine girerler zeytin ile beslenerek büyürler. Böylece zeytin de kullanılmaz hale gelir.

1998 yılına kadar bu sinek Amerika Birleşik Devletlerince tespit edilmemişti. Zeytin meyvesi Sineğinin Kanarya Adaları, Akdeniz çevresi merkezli Güney Avrupa, Güney Afrika, Hindistan, Batı Asya coğrafyalarında yaşadığı bilinmektedir.
Bu bilgilerin de gösterdiği gibi ülkemizde de yeni değildir.

Aşağıdaki metin alıntıdır. Kaynağı ikinci linktedir;

Aşağıdaki alıntı metinde en başta önerilen zehir olan Deltamethrinin uygulanmasından önce sineklerin verdiği zarar %10 iken uygulama sonrası kaybın %20'ye çıktığını iddia eden üretici bir önceki yazımda adını verdiğim Yurdaer'dir. 

ÖNEMLİ ZEYTİN ZARARLILARI ve MÜCADELESİ

1-ZEYTİN SİNEĞİ
Zeytin sineği, çoğunlukla kışı toprakta geçirir, Haziran’dan itibaren topraktan çıkmaya başlar. Haziran sonlarında çiftleşen dişiler, öncelikle iri, erken olgunlaşan zeytin meyvelerine, 200-250 yumurta bırakır. Tariş zeytin bölgelerinde yılda 3-5 nesil vermektedir. Yumurta bırakılan yer, 1-2 gün sonra koyu kahverengine dönüşür, buna “vuruk” denir. Ancak hava sıcaklığı 35°C’yi geçtiğinde ergin sineklerin yumurta koyamadığı da bilinen bir gerçektir.
Yumurtadan çıkan kurt (larva), meyve etinde galeriler açarak beslenir ve meyvelerin çürüyerek dökülmesine, zeytinyağı randımanının düşmesine, yağın asitliğinin yükselmesine dolayısıyla verim ve kalite kaybına neden olur. Gerekli mücadelenin yapılmaması halinde yıllara göre değişmekle birlikte verim-kalite kaybı, sofralık ve yağlık zeytinlerde %30-%70 oranında gerçekleşebilir.
Zeytin Sineğine karşı başlıca mücadele yöntemleri:

a) Kültürel önlemler
Erken hasat zeytin sineğinin, sonbahardaki yoğun zararının kısmen azaltmaktadır. Hasat başlangıcında öncelikle kuru dip, kaba dip tabir edilen yere dökülmüş zeytinler toplanmalı ve sağlam zeytinlerle karıştırılmadan sıkılmalıdır.

b) Kimyasal mücadele
Yöremizde üretilen zeytinlerin önemli bir kısmının salamuralık olarak ta değerlendirildiği göz önünde tutularak yapılan sayımlarda %1 vuruk saptandığında, yer aletleri ile kaplama veya zehirli yem kısmi ilaçlamasına başlanmalıdır.
Etkili Madde Adı ve Oranı

Doz

Cezbedici+ilaç/ 100 lt su
Öncelikli olarak tavsiye edilenler
Mücadele Yöntemi
Feromon, %0.01+ Deltamethrin, %0.0187

- Orta büyüklükteki ağaçlardan oluşan yeknesak zeytin bahçelerinde, iki ağaca bir tuzak,
- Büyük taçlı ağaçlardan oluşan bahçelerde ve yeknesak olmayan bahçelerde, her ağaca bir tuzak asılır.
Kitlesel Mücadele Tuzağı
Hidrolize protein, 850 g/l + Malathion, %25
4 litre + 4,5 kg
Zehirli yem kısmi ilaçlama
Hidrolize protein, 850 g/l + Fenthion, 525 g/l
1 litre + 500 ml
Zehirli yem kısmi ilaçlama
Beta Cyfluthrin, 25 g/l(Örn: Bulldock EC 25)
30 ml
Kaplama ilaçlama
İkinci derecede tavsiye edilenler
ilaç/100ltsu

Formothion, 336 g/l(Örn: Anthion-33)
150 ml
Kaplama ilaçlama
Dimethoate 400 g/l(Örn: Rogor, Poligor)
100 ml
Kaplama ilaçlama
Cyfluthrin, 50 g/l(Örn: Bayrtroid EC 50)
30 ml
Kaplama ilaçlama
Deltamethrin, 25 g/l(Örn: Decis EC 2.5)
25 ml
Kaplama ilaçlama
Deltamethrin, 120 g/l(Örn: Patriot 12 EC)
5.5 ml
Kaplama ilaçlama
Fenthion, 525 g/l(Örn: Lebaycide)
100 ml
Kaplama ilaçlama
Trichlorfon, %80(Örn: Dipterex SP 80)
125 g
Kaplama ilaçlama
Tablo 2: Zeytin Sineği Mücadelesinde Kullanılan İlaçlar, Dozları ve Mücadele Şekli
c) Kitlesel Tuzakla Mücadele: Son yıllarda özellikle alet-ekipmanların giremediği, uçakla ilaçlamanın yapılmadığı ve organik üretim yapılan alanlarda kapama bahçeler oluşturularak yapılan bir mücadele yöntemidir. Bu mücadele şeklinin uygulanacağı kapama bahçelerde ağaç sayısının en az 1000-1500 adet olması gerekir. Bu sayının altında ağaçta yapılacak mücadele yarar yerine zarar oluşturur. Zeytin Sineği’ne karşı ülkemizde ruhsatlı olan tek kitlesel tuzak Eko-trap’tır. Bu tuzak, içeriğindeki cezbediciler sayesinde ortamda bulunan zeytin sineklerini üzerine çekerek öldürür. Bunun yanında özellikle maliyet yönüyle daha ekonomik olan ve İspanya gibi zeytincilikte ileri ülkelerde de kullanılan ve hazırlanması son derece kolay olan “OLİPE” adı verilen plastik şişelerle yapılan bir tuzaklama yöntemi daha mevcuttur. Bu tuzak aşağıda gösterildiği gibi hazırlanır ve ağaçların güney tarafına gölgede kalacak ve her ağaca 1 şişe gelecek şekilde asılır. Şişelerin asılması işlemine Temmuz ayında başlanır ve yaz boyunca belirli periyotlarda şişeler kontrol edilerek içerindeki eriyiğin bitmemesine dikkat edilir. Bu yöntem Teknik Danışmanlığımız elemanlarınca 2005-2006 üretim sezonunda Küçükkuyu yöremizdeki organik üretim alanlarında denenmiş ve başarılı olunmuştur. Kitlesel tuzaklama yöntemleri kesinlikle küçük bahçelerde uygulanmamalıdır.

Kısaltarak Türkçeye çeviren, derleyen ve yazan
Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

ZEYTİNİN VE ZEYTİNCİNİN BİTMEYEN ÇİLESİ


ZEYTİNİN  VE ZEYTİNCİNİN BİTMEYEN ÇİLESİ



Babadan kalma bir kaç bahçesi ile diğer işlerinin arasında zeytin üreticiliği de yapan çocukluk arkadaşım Yurdaer iki gün önce telefonla aradı. Oradan buradan konuşurken kendisinin de bir yandan gündüz bahçeden topladığı zeytinleri gece ampul ışığında seçtiğini anlatıyordu.

Bilmeyenler için zeytin seçme işini anlatayım. Zeytinler bahçeden elle toplanır küfe denilen 50 ile 80 kg hacmindeki ağaç kabuklarından örülme büyük sepetlere doldurulur, yük hayvanları veya traktörlerle taşınarak evlere çoksa mağaza adı verilen büyük depolara getirilir. Burada çöplerinden, toprağından arındırılmak için önce yıkanır, temiz ise elle, mekanik veya motorlu eleklerle seçmeye başlanır. Elekleri olmayan küçük üreticiler kadınlı erkekli konu komşu bir araya gelip zeytinler bir kg'de 60 taneden 420 taneye kadar olacak şekilde boylarına ayrılır. Her boy zeytin ayrı ayrı küfelere doldurulur. Sonra kooperatife veya tüccara verilecek hale getirilir. Bu işleme zeytin seçme denir.

Edincik'te zeytin hasadı
Ayıklanmaya hazır toplanmış zeytin
Kasım ayından Şubat ayına kada zeytin toplama ve seçme mevsimidir. Zeytinler gündüz toplanır ve geceleri de seçilir. Zeytinciler dört ay boyunca geceli gündüzlü yoğun bir mücadele içindedir.
Boyuna göre seçilmiş kooperatife verilen zeytinler.Edincik
Balıkesir'in şirin ilçesi Bandırma'da kurulmuş olan BAGFAŞ yani Bandırma Gübre Fabriklarının aylık dönemlerde saldığı gazlar yüzünden bölgede şaraplık ve yemelik üzüm üretimi yaklaşık 20 yıl kadar önce zaten son bulmuştu. Telef olan bütün üzüm bağları zeki halk tarafından kısa sürede tavukhanelere dönüşmüştü.

Zeytin dayanıklı bir ağaç olduğundan direnmeye devam etmektedir. BAGFAŞ yıllardır Edincik ve Erdek zeytincilerine mahkeme kararıyla yıllardır verdiği zarar yüzünden cüzi tazminat ödemektedir. Malum 12 Eylül 1980 darbesinde Kenan Evren dahil dört büyük paşa bu fabrikaya ortak olmuşlar, fabrikanın filtre takması için yapılan halk direniş mitinglerini de Jandarma dipçiği ve copuyla sindirdiklerinden mahkemelerden de yüklü bir tazminat almaları aynı şahısların baskılarıyla engellenmişti. Bu olayları haber yapan Uğur Dündar cunta tarafından susturulmuştu.

Yunanistan bile BAGFAŞ'ı defalarca AB mahkemelerine vermiş ve yüklü tazminat almış bu da defalarca basına yansımıştı. Kendi milletine, üreticisine kabadayı olan Cunta ve ardından gelen teslimiyetçi hükumetler zeytin üreticisini üvey evlat yapmıştır.

 Bir de Demokrat Parti ile iktidara gelen, Osmanlının yıkılışından Atatürk devrimlerine kadar çıkartılan isyanların sorumluları olan köktendinci, Sünni Müslüman takiyesi yapan işbirlikçi Süryani, Yezidi, Ermeni, Rum, Yahudi  koalisyonu da dindaşları olan Çarşaf-peçe giyen Hıristiyanlar ülkesi İspanya, Katolik İtalya ve Ortodoks Yunanistan'ın zeytin ve zeytin ürünlerinin satılmasına destek vermek, sanayi mamulü Amerikan Vita yağları ile Ayçiçek yağlarına pazar açmak için üç milyon zeytin ağacını kökletip üstüne de "Zeytinyağlı yiyemem aman basma da fistan giyemem aman" türküsünü yaktırmışlardı. Böylece bu millet kanser hastalığının her türü ile tanışmış oluyordu.

Kökeni Manisa'ya sürülmüş Tunceli Çemişkezek ilçesi Süryani (namaz kılan Hıristiyanlar) Rumlarına dayanan Kenan Evren ile Malatya'ya göç etmiş Çemişkezekli öğretmen bir annenin oğlu olan Turgut ÖZAL önderliğinde on yıl boyunca zeytin dahil tarım üreticilerine devlet dirsek çevirmiştir.

Bu dirsek çevirme aynı kökenden Siirt Süryanilerinden olan ve Enver paşanın Ermeni tehcirinden kurtulmak için Gürcistan'a sığındıkları ve Batum'a yerleştirildikleri 2003 Gürcistan Azınlık Raporunda yer alan Süryani 68.000 isyancının soyundan olup, 30 Ekim 1918 Mondros mütarekesi ile önce Rize'ye oradan da eline İngiliz tüfeği, sırtına Fransız üniforması giydirilip Urfa'da Edesa, Adana'da Klikya Ermeni krallıkları kurmak için Türk askerine kurşun sıkmak için gönderildiğinde öldürülen bir Süryani torunu olan dünün vatan hainlerine kökleri dayanan Recep Tayyip Erdoğan'ın son on bir yılık siyasetleri de bütün tarım üreticileri gibi zeytincileri de, her gün kazanılmış sendikal demokratik hakları gasp edilen ve köleleştirilen işçi ve memur sınıflarını da, her köşe başında ayrık otu gibi yüzsüzce biten sahipleri de bu tayfadan olan AVM (Alış veriş merkezleri) ile de küçük esnafı mağdur etmiştir.  Adeta halkın köküne kibrit suyu dökülmüştür.

Başbakanın zeytinliklerin içine inşa ettirdiği TOKİ konutları-Edincik
Arkadaşım Yurdaer de bir yandan zeytin seçerken bir yandan da benimle telefonla konuşuyordu. Ona özellikle Edincik ve Erdek yöresinde BAĞFAŞ fabrikası kurulduğundan beri salınan gazların yarattığı tahribat nedeniyle zeytinlerin de zeytincilerin de on yıllardır gülmeyen yüzlerini bildiğimden ürünün durumunu sordum.
Her yıl kooperatife uygun boyda zeytin üretemediğinden şikâyet eden Yurdaer bu yıl da zeytinlere zararlı bir sinek türünün musallat olduğunu, zeytinleri deldiklerini, yaraladıklarını anlatıyordu.

Bu yıl da sinek zararlısı yüzünden zeytinciler emeklerini karşılıklarını alamayacklardı.
Bu sineğin oluşma nedenini kimsenin anlayamadığını tüm Ege ve Marmara yöresinde bu zararlı haşaratın zeytinleri telef ettiğini anlatıyordu.

Sinek saldırısına uğramış ağa ve zeytinler Resim yazısı(Tıkla)

Oysa zeytinciler zeytin hasadından sonra bahçelere toprağın kuvvetini almasın diye zararlı otların çıkmasını önlemek için ot ilaçları, zeytinleri karaballı ve diğer zararlılardan korumak için özel zehirler atarlar ve bunlarla ağaçlar resmen püskürtme yöntemiyle yıkanır. Ağaç dipleri kazılır, su tutacak şekilde çevrilir ve ağaçlar açılır, bol su ile sulanır. Bahçeler toprağından ağacına, yaprağından meyvesine ilçe tarım müdürlüklerinin önerilerini de alarak muhtelif koruyucu ilaçlarla korunur. Buna rağmen her zeytin mevsiminde mutlaka bir ortaya çıkar ve zeytini telef eder.

 Bu yıl da zeytini sinek vurdu(Tıkla). Zeytinci gene karalar bağladı.
İşbirlikçi R.T.E

Ben devletin başında işbirlikçi, halk düşmanı dünün vatan hainlerinin olmasından, uyguladıkları siyasetlerden kuşkulanan ve bunları öne çıkartan biriyim. Dört yıl önce "Sola Açılan Haçlı Seferi(tıkla)" başlıklı 200 sayfalık kitapçığımda Atatürk, Lenin gibi siyasilerin zehirlendiklerini işlemiş Yaser Arafat'ı da eklemiştim. Bu yazımdan bir kaç ay sonra Yaser Arafat'ın ailesi olayı incelemek için dava açtılar ve geçen hafta bu resmen Fransız adli tıp kurumlarınca doğrulandı. Hugo Chavez'den Tayyip Erdoğan'a da bu zehirlenmelerin devam ettiğini de "Başbakan İlaçlandı mı?(Tıkla)" başlıklı yazımda işlemiştim. Chavez'in ilaçlama sonucu öldüğü artık malum.

Venezuella -Hugo Chavez
Atatürk, Lenin, Chavez gibi muhaliflerini zehirleyen küresel sömürgeci sermayenin kendi işbirlikçilerini de zehirlemekten çekinmedikleri ortadayken tarım üretimi yapmamızı engellemek için yıllardır baskı yapan bu küresel sermaye bize sattığı tarım ilaçlarıyla bu zararlıların oluşumlarına sebep olabilir miydi? Sorusu cevabını bulmuş olarak zaten aklımdaydı.

Bunu Yurdaer ile paylaştım o da mantıklı buldu. Ve tarım ilacı yerine çamur atacağını söyledi. Ben de çamurun koruyuculuğunun yağmurla yıkandığında yetersiz olacağından çamura eski usül ilaçlar olan göztaşı, kireç tozu, kükürt gibi koruyucular katmasını da önerdim.

Yurdaer de önümüzdeki mevsimde tarif ettiğim şekilde eski usül ilaçlama yapmaya karar verdiğini, zeytinin bu şekilde ilaçlanmasıyla bir zarar oluşsa bile, nasılsa bir şekilde her yıl ürünün zaten  telef olduğundan zararında bir farklılık olmayacağına inandığını belirtti.

Bu yazının devamı olan Zaytin Sineği ile mücadele yöntemlerinin anlatıldığı alıntı metinde en başta önerilen zehir olan Deltamethrinin uygulanmasından önce sineklerin verdiği zarar %10 iken uygulama sonrası kaybın %20'ye çıktığını Yurdaer ifade etmiştir. 

Haydi Yurdaer seneye alacağın sonucu merakla bekliyoruz.
Kendi halkına düşman işbirlikçi devlet adamları ve kamu kurumları sayesinde halk kendi çözümünü kendi üretmek zorunda kalmıştır.
Takdir okuyucunundur.
Zeytin Meyvesi Sineği (OLİVE FRUIT FLY) Tıkla
Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc13 Kasım 2013

6 Kasım 2013 Çarşamba

TAYYİP ERDOĞAN'IN FÜTURSUZLUKLARI VE ÇÖZÜMÜ


TAYYİP ERDOĞAN'IN FÜTURSUZLUKLARI VE ÇÖZÜMÜ

Başbakan sigara içki yasağından üç-beş çocuğa,üç parçalı dört yılllık eğitime, halkın apış arasından içkisine sigarasına kadar her şeyini değiştirmekte gösterdiği kararlı terbiyesizlikleri,fütursuzlukları bitmek tükenmek bilmiyor.
Başbakanın akıl, mantık gözetmeksizin afaki açıklamalarına bir yenisi daha eklendi ve memleket buna kilitlendi.
Bir açık öğretim mezunu ve yatılı İmam Hatip Lisesini kazanıp ta gitmemiş biri olarak yurt yaşamını tecrübe etmiş biri olmadığımı belirtirim. Ama yurt yaşamını tecrübe etmiş hem üniversite hem de yatılı okul mezunu sayısız arkadaşım ve tanıdığa sahip olmanın yanında İstanbul gibi bir dev köyde göreve başlayıp aynı şehirden emekli olmuş birisi olarak yurtlar ve öğrencilere sağladıkları yaşam hakkında en azından görüş sahibi olabilecek ehliyette olduğumu belirtirim.

Başbakanın ifadesinde  geçen "kız ve erkeklerin birlikte kaldıkları yurt dönemine son veriyoruz." sözü asla gerçek olmamış büyük bir yalandır. Hiç bir öğrenci yurdunda böyle bir ortam olmamıştır ve de olamaz.
Ha işin aslı biraz ortaya çıktı.

Bazı öğrenciler yurtlarda yer bulamadıklarından, tek başlarına da ev kiralamaya güçleri yetmediğinden güvendikleri erkek arkadaşlarıyla ev kiralamışlar, bu da hükumete bir şekilde aksetmiş görüntüsü hakimdir. Bu konu da hükumet sorunu değildir ve böyle olayların doğurabilecekleri tüm olasılıklar Türk Ceza ve Medeni kanunlarından okul ve  öğrenci yönetmeliklerine kadar düzenlenmiştir. Yeni yasa yapmaya değil uygulanması terk edilmiş maddelere işlerlik kazandırılsa başbakanın çıkarttığı gürültüden daha fazla gürültü çıkartacak düzeyde olduklarını da söyleyebilirim.

Finlandiya'da protestocu kadının hali
Başbakan da bunu Amerikan dolarının 2.03 Tayyip Lirasını geçmişken birisi çıkıp ta Finlandiya Cumhurbaşkanının önünde "Dünyanın sürekli gelişen ekonomisi ve yakın gelecekte "ilk altı büyük devletten birisi" olacağı yalanını ya da hayalini anlatırken, "Bu nasıl ilk yirmi ekonomi ülkesi? Amerikan doları ve enflasyon, Türk lirasından altı sıfır atmanıza rağmen çift rakamlı değerlere ulaştı, üniversite mezunları da liseliler de, eğitimsizler de iş bulamıyor, işsizlik aldı başını gidiyor, siz ise sadece hayal pazarlıyorsunuz! Bu mu sizin devlet adamlığınız?" şeklinde sormasın diye mi yoksa hem gündemi bulandırmak hem de "şeriat devleti" yasalarının da "hazmettirme projesi" kapsamında olduğunu düşünmek her halde en doğru tespit olur.
Daha geçen yaz "her şeyi hazmettire hazmettire yapacağız!" vaatlerini unutmadık.
Evet, başbakan ve AKP'si bir yandan gerçek gündemin üstünü örterken diğer yandan da şeriat yasalarını tek tek hazmettirmektedir.

Başbakanın yaptığı Mason loacalarından aldığı görevlerini yerine getirmeye verdiği özendir. Asla halkın ahlaki değerlerine sahip çıkmak değildir. Öyle olsaydaı hükumet olur olmaz TBMM'de görevli sekreterlerinin kocalarına avanta vermemek için "Zinayı" yani evli olup evlilik dışı cinsel ilişki ve yaşam sürmeyi suç olmaktan çıkartmazdı. Öte yandan Yezidi, Zerdüşt Kürtler ile Süryanilerin, Gürcülerin, Sabilerin yaygın olarak yaşadıkları "çocuk evliliklerini" teşvik edecek 4+4+4 Eğitim Yasasını çıkartması, Mısır ve Suriye'de bu dinlerden dönme olan "Selefileri", onların terör örgütleri olan DEl Nusra, Müslüman Kardeşler'i desteklemesi da bununla birlikte düşünülebilir.

İsrail'de Mehadrin (Harem-selamlık)Otobüsü
İsrail'de siyah "ÇARŞAF-PEÇE" giyen, Etiyopya'dan 1974'te getirilen Beytül Şems (Güneş Evi) mezhebinden doğan Haredim Tarikatı Yahudilerinin kadınların erkeklerin ayrı oturdukları "Mehadrin Otobüsü" ile kız ve erkek öğrencilerin ayrı okullarda okutulduğu "çarşaf-peçeli" eğitim görmektedirler.
 Bu Yahudiler öteki mezhep olan Hasidikler tarafından dışlandılar ve iç çatışmlara sebep olanları geçen yıl hükümetçe yurt dışına sürülmüşlerdi.
Kanada'ya sürülen Haredim/Şemsi Yahudileri

Başbakan gerçek bir Müslüman değil, Tevrat'ın emirerlinden çıkmış, putperest Sabi dinine geri dönmüş Şemsi, Yakubi Yahudilerinden olup Siirt'e yerleşenlerinden veya aynı inanç geleneklerine sahip aynı bu Yahudiler gibi namaz kılan Süryanilerden olması daha mantıklıdır. Benim tespitlerim bu yöndedir (Gürcistan Azınlık Raporu 2003 çeviri yazım). İsrail'de bunların kadınlarına "Tapınak Fahişeleri" denilmektedir ve sokaklarda da böyle taşlanmaktadırlar. Yeterli delil için "Sabetay Sevi'den Burkalı Yahudiliğe" başlıklı yazımı okuyabilirsiniz. Burada dilimize çevirdiğim hatırı sayılır oranda çeviri yazı ve haber ile resimler vardır.
AKP+Nurcular+Gülenciler+Rumlar+Ermeniler ortak dini inançlarını ve kıyafetlerini Müslüman ve Türk dünyasına kabul ettirmek için bu takiye örgütlenmesinin içine girmişlerdir ve en büyük işbirlikçileri Yahudi, Sabi,Süryani Mason locaları ile Vatikan'dır. Yavaş yavaş halkın dini ve milli değerlerini eritmekte, inanç ve kimliklerini dönüştürmektedirler.
Selefiler (Müslüman sayılan putperestler) şeriat yargısı yapıyorlar.

Tayyip'in yandaşları  Selefilerin Müslüman düşmanlıkları.


Başbakanın temsil ettiği kültür cinsi sapıklığın en yoğun yaşandığı kültürdür. Yüce Türk Milletinin onun ahlaki görüş ve değerlerine ihtiyacı yoktur ama ondan acilen kurtulmaya da ihtiyacı çoktur.
H.A.Coş
Her gün mantıklı veya mantıksız olsun başbakanın diline dolayıp sorun ettiği bir konu anında yasallaşmakta, yasası düşünülmeden valilerce gayri ihtiyari olarak uygulamaya geçirilmektedir. Bu gün yalama Adana Valisi
Coş efendinin çoşkunluğu buna en yakın örnektir ve bu yönde tüm siyasi ve basın mensuplarınca eleştirilmiştir. AKP bu şekilde toplumu sürekli germektedir. Birlikte ev kiralayan öğrenciler konusu da benzer çarpıtmanın ürünüdür.

Yani, düşünmeye gerek duyulmadan afaki söylenilmiş ve Avni Coş gibi iktidara sadık bürokratlarca nazari yasalaştırılmış bütün bu saçmalıklar, armutu andıran kafatasına sahip başbakanın armudi kafasının ürünüdür. Armut suludur başbakanın da beyni suludur,suyla ikitdara gelmiş ve memleketin her yerindeki derelerin bile sularını yabancılara sattığından da suyla gidecektir.

Adı "Adalaet" olan partisi adaleti kendi yandaş çevresine layık görüp "Kalkındırmış", zulmü ise kendinden olmayan halkına ve komşu devletlere reva görmüştür.
Adaleti ve Kalkınması kendisine, yandaşlarına olan bu başbakan ve işbirlikçi partisi halktan gereken cevabı elbet alacaktır.

ÇÖZÜM:
DELİ RAPORU YAZACAK HEKİM ARANIYOR


Yedi yıldır yazılarımda oldukça sık tekrar ettiğim bir konu "yerli ve yabancı işbirlikçilerin" üstün gayretleri ve aldatmacalarıyla günümüzün başbakanı ilan edilmiş kişiliğin(!) çok geç olmadan bir deli raporu ile görevinden uzaklaştırılıp sadece ülkemizin değil Ortadoğu coğrafyasının da "Üçüncü Dünya Savaşına" sebep olacak bir işbirlikçinin durdurulması ve ondan sonra böyle fesatlığa düşebilecek şaşkınların da umutlarının karartılması içindi.
Ama bu çağrım bu güne kadar bir kaç siyasetçi ve okuryazarlar tarafından dile getirildiyse de yeterince ilgi görmedi.
Ta ki başbakanın haftanın başından beri sürekli tekrar ettiği "Öğrenci Yurdu" açıklamasına eleştiri getirirken kendisini tutamayan CHP milletvekili Haluk Koç tekrar edinceye kadar.
Sayın Koç bu gün açıkça "Doktor arkadaşlarımı göreve çağırıyorum!" ifadesini kullandı.
Daha geç olmadan bu raporu yazacak hekimlere ve o raporun gereğini yerine getirecek yargı ve bürokratların can siperane çıkışlarını hasretle bekliyorum.

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc06.11.2013 Çarşamba