Bu yazımı kendilerini vatansever gösteren ama aslında büyük emperyalist devletlere ve onların işbirlikçilerine hizmet edenleri ayırt etmenizi kolaylaştırmak için yazdım.
Ülkemizde uygulanan siyasi rejimin doğuş yeri Amerika'dır. Amerika'da uygulaması ile bizde uygulaması benzerlik gösterse de ülkemizin "yarı sömürge" olmasının getirdiği sıkıntılar bizlere asker darbeler, sivil diktatörlükler olarak yansımaktadır.
Amerika'da demokrasinin doğuşundan günümüz uygulamasına kadar yaşanmış tarihi ve siyasi olayları öğrenmek kendi ideolojinizi oluşturmanız için esastır.
İngilizlerin son olarak Fransızlardan ele geçirdiği ve Amerika'da yerleşimin başladığı ilk 13 eyaletinde başlatılan 'bağımsızlık savaşı'nın tüm kıtaya yayılmasıyla Avrupa'nın en büyük "Köle Devletlerinden" birisi olan Amerika kıtası, 04.Temmuz 1776'da, "Amerika'nın kurucu babalarından biri" olarak kabul edilen Thomas Jefferson'un meşhur "Bağımsızlık Bildirisi"'ni yayınlamasını takiben bağımsızlığını kazanmıştır.
Kurucu Baba (Founding Father) Tom Jeferson amca, Amerika'nın siyasi idare şeklini feodaliteden arınmış, Hıristiyan dindarlığına dayanan, kölelere özgürlüklerini veren(!) krallığı ret eden Cumhuriyet olarak tespit etmiştir.
Amerika'nın kuruluşu sayılan 04 Temmuz 1776 tarihini takiben Tom Jeferson ile James Madison'un örgütlediği ilk siyasi parti olan "The Democratic-Republican Party=Demokrat Cumhuriyetçi Parti" veya Republican Party (Cumhuriyetçi Parti) ya da Jeffersonian Republicans (Jeferson Cumhuriyetçileri) adlarıyla da anılan ilk partisi 1791-1793 arasında kurulmuştur.
Amerika Devlet Başkanı ve kongresi tarafından kontrol altında bulundurulan "Federalist Party (Eyaletçi Parti)nin 1801-1824 arası muhalefetine kadar tek parti dönemini yaşadı.
Eyaletçi Parti, Amerika kıtasının en büyük bankerleri, toprak sahipleri ve kölecileri olan sanayi ve tarım ekonomistlerince 1790'da Aleksander Hamilton ve John Adams önderliğinde kurulmuş ilk siyasi partisidir. Kurucu başkan George Wshington'un da sempati gösterdiği bir partidir.
Amerika'nın kuruluşunu takiben başta İngiltere ve öteki Avrupalı sömürgeci devletlerle siyasi sınırlarının belirlendiği 1812 savaşı ile bölünen siyasi yapılanmada Jeferson Cumhuriyetçileri güç kaybettiler ve bölündüler. 1824 genel seçimlerini takiben siyasi oluşumda yaşanan bölünme üzerine 1828'de Demokrat Parti kuruldu ve bir yıl sonra 1829'da önderi Andrew Jackson'u Amerikan Başkanı seçtirmeyi başardı.
İki Partili siyasi rejime dayalı Amerika Birleşik Devletlerinin siyasetlerini belirleyen günümüzde ve mevcut olan ikinci Partisi "Republican Party=Cumhuriyetçi Partidir." G.O.P(Grand Old Party)" yani "Büyük Eski Partidir."
1854'de "Kölecilik Karşıtlarınca" kuruldu. 1860'tan 1932'ye kadar 72 yıl boyunca aralıksız Amerika'yı yöneten parti oldu. İlki Abraham Lincoln olmak üzere 18 başkan çıkarttı. 2001-2009 ABD başkanı G.W.Bush jr ta bir Cumhuriyetçidir. Siyasi kavramı "Amerikan Muhafazakârlığı (American Conservatism)" üzerine kuruludur.
I.Dünya Savaşına Amerika'nın katılma kararını veren ABD başkanı W.Wilsonun Demokrat Partiden olmasına rağmen seçim öncesi "Cumhuriyetçi Parti'de olması ilginçtir. Çünkü Amerika'nın dünyaya "demokrasi ihracı" yapacak olan başkanının feodalite yanlısı Cumhuriyetçilerce transfer edilmesi o ülkenin iç ve dış siyasetini belirleyen gücün sermayedarlarda olduğuna işarettir.
Demokrat Franklin Delano Roosevelt, 1932-1945 yılları arasında 12 yıl devleti yönetmiş, daha başa geçer geçmez muhalefeti, üniversiteleri, sermayeyi de arkasına alarak 1932-1933 ve 1935-1936 da iki ekonomik krizi ve bir çok yerde açlıkları "New Deal (Yeni Anlaşma) adını verdiği proje ile önleyerek halkı da ardına almayı başarmıştır. "New Deal" veya yeni Amerikan Liberalizminin kurucusu olmuştur. Okuduğunuz gibi halkçı siyasetlerle birbirine zıt Amerikan toplumunu birleştirmeyi başarmıştır.
Cumhuriyetçi Yavru Buş'un vampir gösteren bir çalışma
Devletin kurucularının oluşturduğu siyasi partiler zamanla "Bebek İmparatorluk" olarak kurulan Amerika'nın dünyaya hükmetme idealleri doğrultusunda yeryüzünde "feodal devletleri ortadan kaldırma siyasetleri" sonucu gelişen özgürlükçülük hareketlerine ön ayak olmak amacıyla o zamana göre oldukça özgürlükçü sayılan siyasi akımların gelişmesine ülke içinde olanak tanındı.
Böyle de olsa, eski kölecilik düzenini özleyen henüz kölelerini azat etmemiş hatta buna engel olmak için mücadele veren feodal anlayışı savunan zenginler yani Amerika'nın siyasetini ve kurumsal devlet olmasını sağlayan güçler ise her iki partide de olsalar özünde demokrasiye ters bakıyorlardı.
Cumhuriyetçilerin Obama'nın sosyalizmi getireceği korkusunu yaydığı bir çalışma
Ancak 1946'ya kadar yeryüzü İngiliz İmparatorluğu idaresindeydi. Bu gücü kırıp dünyanın hakim gücü olmak ta bu feodal zenginlere çok çekici geldiğinden demokratik ilkelere sahipmiş gibi görünen ama özünde köleci, köktendinci Hıristiyan, Yahudi ve bunların çeşitli mezheplerine bağlı dindarlığı devlet siyasetinin temeline de oturtmaktan çekinmemişlerdir.
Seçim zamanı Cumhuriyetçilerin aldıkları saldırı hali
Vahşi Batı emperyalizminden çekmediği kalmamış dünya milletlerine Amerika'nın bu hali bile oldukça çekici geliyordu. Bu nedenle Amerika ile gizli-açık ilişkilerini geliştirdiler.
Cumhuriyetçiler seçim kazanmaya görsünler
İkinci Dünya Şavaşına Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine uçaktan attığı iki atom bombasının her biri ile en az 100.000 kişi öldürebileceğini kanıtlayınca Amerika karşısında bütün devletler boyun eğdi.
İtaat edilmenin getirdiği büyüklük içinde Amerika masa üzerine koyduğu dünya haritası üzerinde yeni devletler ve bu devletlerin sınırlarını çizdi, ekonomik siyasi ilişkilerini, nasıl yaşayacaklarını ve ne kadar para kazanıp harcayabileceklerini belirledi.
Bundan sonra Amerika her iki dünya savaşında ortağı olmasına, hatta Çarlık düzeninin tasfiyesine ses etmediği Rusya'nın Sosyalist olan rejimi nedeniyle "düşman ülke" ilan edilmesiyle "soğuk savaş dönemini" (1950-1991) başlattı.
Cumhuriyetçiler hemen uçmayı öğretirler."İplerini kesin"
Bütün yeni devletlere dinci, feodal yapılanmaları getirdi, destekledi ve sosyalizm yani Rusya ile korkuttu ve bu sayede "dini ve feodal yapılarına bağlı kalmak isteyen yeni devletlerin sahipleri Amerikayı kurtarıcı gördüler, devletlerinin her şeylerini teslim ettiler ve şeytan Amerika dünyanın yarısını böyle "korku düzeni" ile ele geçirdi.
1924'de Gürcü Bagratuni Hıristiyan papazı Joseph Stalin ve Rus Masonlara kurdurduğu sözde sosyalist, özünde faşist SSCB rejimini tasfiyeyi ajanı Michael Gorbaçov ile 26 Aralık 1992 de gerçekleştirdi ve ona Amerika'da bir yaşam sağladı.
Şimdi 1980 tarihlerinde başlatılan ve ülkemizde "Ordunun Modernizasyonu ile Ortadoğuya Demokrasi İhracının Sağlanması" adlı projeler bizi ayrılıkçı yayılmacı ırkçı PKK terörü ile ardından dış ülkelerde ABD başkanı G.W.BUSH'un petrol ortağı Usame Bin Ladin'e kurdurulup yönettirilen çakma "Amerikan Düşmanı" El Kaide örgütü ile tanıştırıldık.
Suudi kralına bunca hasretliği olur da Usame düşmanlık eder mi?
Bu örgüt 2001 İkiz Kuleler operasyonunu yaparak Amerika'ya Türk ve Müslüman coğrafyasını işgal edecek mazereti yarattılar,
G.Bush'un İkiz Kule düzmecesinin ardından ilan ettiği Haçlı Seferi Mısır'dan Fas'a oradan Tanzanya'ya, Türkiye'den Pakistan'a kadar uzandı. Milyonlarca asker, sivil halk, çocuk öldü, yıkılan devletlerin sosyal güvenlik sistemleri de çöktüğünden dünün zenginleri bu günün aç, mağdur, ırzına geçilmiş, soyulmuş, yağmalanmış sefilleri oldular.
İşte savaşa mağduru bir sivil Iraklı
Irak, Kuzey Afrika ve Afganistan işgallerinde Haçlı Ordularının çakma Müslüman işbirlikçi asker ve siyasilerince verilen destekler altında işledikleri, tecavüz, yağmacılık ve cinayetlerin yarattığı "Batı Karşıtlığı" 2009 seçimlerinde Amerika'da yüzü yumuşak olan Demokratları iktidara getirdi.
Cumhuriyetçi (Fil)-Demokrat (Eşek) savaşları.
Yakında yapılacak seçimlerde muhtemelen seçilecek başkan "Demokrat" olsa bile Obama'nın yerini başkasına bırakacağı bilinmektedir.
Obama'nın halefleri de eski ABD başkanının eşi bayan Clinton ile Joe Biden adlı siyasilerdir.
Obama ikisi arasında "ayırım yapmayın" dedi.
J.Biden'ın demokrat, fakirler için gönüllü avukatlık yapmış bir halk adamıdır.
Amerika'nın faşist siyasetlerini belirleyen sembolü "FİL" olan Neocon'cu cumhuriyetçilerdir. Vietnam'dan Irak işgaline siyasetler hep faşo neoconcuların işidir. Demokrat iktidarlar dönemi, daima Amerikan karşıtlığının düşürüldüğü, zulmün azaldığı dönemlerdir.
Aslında biri "iyi" öteki "kötüyü" oynayan oyunculardır.
Aralarında özünde pek fark olmasa da demokratlar sonunda "sözde özgürlükçü cumhuriyetçilere" göre daha yumuşak yüzlü görünmektedirler.
Bu iki Amerikan siyasi partisinin birebir siyasi kopyası ülkemizde daima iktidarı elden bırakmayan sağ partiler ile bunların oluşturduğu koalisyonlardır.
Muhalefet de "Demokratların bizdeki eşitleri olan" ve asla iktidar yüzü gösterilmeyen CHP ve liberalinden aşırısına demokratlar ve solculardan oluşmaktadır.
Arada parti sayısında çok fark olsa da amaçları bakımından pek bir değişiklik yoktur.
Amerika'da Neocon'cu, köktendinci Cumhuriyetçiler, bizde de Kürt-Gregoryen Ermeni, Süryani Hıristiyanlar olsalar da, bu Kürt Nakşibendileri ile ortakları sözde "Sünni Müslüman" olan Nurcu, Fethullaçılardır. Bunlar "sağcılar" olarak ta bilinirler. Diğerlerini tanımlamaya gerek yok sanırım.
Tek fark, Amerika'da "ikili parti" bizde ise "beş parmaklı parti" düzeni vardır.
Neoconcuların ortağı olan R.T.E-AKP hükumeti ve destekçileri Nurcu, Fetoşçu, Kürtçü teslimiyetçi ihanet yapılanması artın renklerini vermiş ve ağababaları Neoconcuların da Amerika'da gözden düşmeleriyle inişe geçmişlerdir.
Yaptıkları ihanetlerin, hırsızlıkların muhalefet düşmeleri halinde başlarına açacaklarını hesapladıklarından bazı iktidar yanlıları muhaliflerin aralarına girerek onlardanmış gibi yapıp, bilgisi zayıf olanları kendilerine çekerek iktidarlarını sürdürme hevesleri için çalışmaktadırlar.
Dayandıkları şeylerin başında ise Tayyip'İn ABD izni ile Avrasyacıları ve ulusalcıları saf dışı etmek için yaptığı Rusya, Çin üzerinden Şangay beşlisine yanaşma oyunlarıdır.
Obama Amerikan siyasetine yumuşaklık getirmiş, Amerikan sempatisini arttırmış, Neocon'cu Cumhuriyetçi faşistlerin köktendinci, soy sop üstünlüğüne dayalı siyasetlerinin ürünü olan B.O.P ve Kuzey Afrika projelerini iptal etmiştir.
Yerine batılı devletlerin çıkarlarının korunduğu, dinin tamamıyla terk edilmediği, ama köktendinciliğin terk edildiği daha demokratik bir dünya rejiminin ilk işaretlerini vermiştir.
Ülkemizde bu işaretleri CHP-GÜLEN Koalisyonu ve AKP hükumetinin yolsuzluklarının ortaya serilmesi olarak görüyoruz.
Yalnız bu kimseyi ferahlatmasın, mücadele kazanılmadan sonuç belirlenmez.
Bu arada kafa karıştıran kurnaz, bilgili, sizden görünen, kimliği belirsiz "yumuşak saldırılara karşı uyanık" durmaya gayret etmelisiniz.
Takdir sizlerindir.
Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc
Onlara göre Allah olan İsa'yı de Cumhuriyetçi yapmışlardır.
Soldaki Hristiyan;
-Bütün varlığımı bir fakire vermem doğru olur mu?
Allah/İsa;
-O ne gülünç şey öyle! Fakir olmak istemeyen, öteki herkes gibi iş sahibi olmalıdır.
Fil üzerinde;
Cumhuriyetçi İsa! Yazmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.