"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

DEVLET etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
DEVLET etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Şubat 2016 Çarşamba

TASFİYE MECLİSİ ANAYASA YAPAMAZ.


13 yıllık AKP iktidarı sürekli devletin anayasasının başkanlık sistemine göre değiştirilmesini savundu. Şimdiki anayasa değişikliği talebi de gene bu başkanlık sistemini yasalaştırmak amacıyla toplum gündemine dayatılmıştır.

Recep T. Erdoğan’ın ilk başbakanlık yıllarında ülkemize gelen, ABD’nin vampir başkanı yavru G.W. Bush’un Topkapı sarayını göstererek; “Ben olsam burada otururum” önerisinden bir adım geri gitmediği de bu anayasa değişikliği dayatmasından ve bu güne kadar olan “tek adam özlemlerinden” bellidir.

İlk önce İstanbul’un başkent yapılması yıllarca tartışıldı sonunda  başkentliğin Ankara’da kalmasının her bakımdan yararlı olacağına ikna oldular ve en azından bu konu gündemden düşürüldü.

Anayasa değişikliğini isteyen en başta ABD ve onun AKP hükumetidir.

Bundaki niyeti nedir?

Niyeti, Recep Tayyip Erdoğan’ı başkan yapmak, kendisine engel çıkartan parlamentoyu devre dışı bırakmak, tek kişinin sözünün geçtiği bir ortaçağ rejimini getirmektir.

İsteklerinin bu olduğu da 13 yıldır Rece Tayyip Erdoğan’ın İslam dışı dinlerde olan, “Allah inancına” göre yorumlanan kişiliği ile, “yaşayan, insan şeklinde önderlik eden tanrı” edasıyla her dediğini itirazsız meclise uygulatan kişiliğini yansıtmasından anlaşılmaktadır.

Ülkemizi, bölgede İsrail tarzı bir jandarma devlet olarak kullanmak isteyen, başta ABD ve küresel sermaye, kendilerine engel olması muhtemel, meclis parlamentosunu gereksiz görmekte ve “Başkan” adıyla padişah/kral konumunda tayin ettiği tek temsilcilerini kullanarak hükmedebilme derdindedir.

Yoksa anaysa değişikliği ile vatandaşların beğenmediğimiz Atatürk cumhuriyetinin geçen yüz yıl içinde askeri Amerikancı darbelerle budanmış hali ile bile, kazanılmış vatandaşlık haklarını genişletme, sosyal refahı arttırma, işsizliğe çare bulma, sokakta evsiz, aç insan bırakmamak için çözüm üretmek için değil, devleti, kafaya aldıkları, kral ilan ettikleri bir tek otorite ile daha kolay yönetme sevdalarını gerçekleştirmeyi hedeflemektedirler.

Bu isteklerine hevesli milli olmayan kişiliklere de meclisi işgal ettirmişlerdir. Bu yüzden meclisin genel yapısına baktığımızda, zaten milli hiç bir yapısı yoktur.

AKP hükumeti, aslında iktidarını borçlu olduğu Amerikancı olan ama, Türk ve Müslüman merkezli, “milli görüntülü siyasetleri” ile halkı aldatan, aslında  Süryani, Rum ve çeşitli Yahudi mezheplerine ait azınlıklar partisidir, Recep Tayyip Erdoğan da başta olmak üzere partisi çoğunlukla Osmanlı’ya ve Atatürk devrimlerine “din elden gidiyor” sloganıyla savaşmış kripto Süryanilerden oluşur.

CHP, tamamıyla, Atatürk’e baş kaldıran, Osmanlı’yı da yıkan, Alevi ve Sünni görünümlü kripto Ermeni yapılanmasının partisidir, F. Gülen cemaati + PKK ile ortaklığa geçmiş, bölücü ilkeleri  önde tutan, görevi tamamlandığından yakında tasfiye edilecek PKK’nın oylarını kazanma derdindeki azınlık partisidir. Alevi Türkleri de kendilerine katmışlardır. Hükumetle terslikleri bundandır.,

MHP, Sünni Müslüman görünümlü Kripto Gregoryen Ermeni, Şafi görünümlü Ermeni, Süryani, Kürt partisidir. Gregoryen Ermeni devşirmesi Sünni maskeli Işıkçı ve Süryani Ermeni Nur cemaatinin idaresindedir.  Amerikancı M.İ.T tarafından idare edilmektedir. Milli değildir.

HDP, bu güne kadar değiştirdiği adlarından dolayı adı akıllara yerleşmemiş  bu parti, yukarıda sayılan üç partinin ortak hedefi olan devleti bölüp parçalamak, federe cumhuriyetine razı görünen, Kürt milliyetçisi ve sol maskesi giyen Ermeni, Süryeni Yahudi dinci-faşist Amerikancı terör yapılanmasının meclisteki sözcüsüdür. Aslında hepsi de aynı amaca hizmet eden ihanet yapılanmasıdır.

Bu durumda neden anlaşamamaktadırlar derseniz, o da kamuoyunu, devletin tasfiyesine halkı ikna amacıyla, senaryosu onların da görüşleriyle Pentagon denilen fitne merkezinde yazılmış tiyatro oyunu gereğince anlaşamamaktadırlar.

Devletin bölünmesi çevre ülkelerdeki gelişmelere göre eş zamanlı yürütülen bir ihanet projesi olduğundan, aksilik olduğunde değişiklik yapılabileceğinden aralarında muhalefet varmış havası verilmektedir. Bu iç isyan olasılıklarını bastırmada bu güne kadar çok etkili olmuştur.

CHP ve MHP, AKPKK’nın bütün ihanet projelerine rağmen halkı sükunet içinde tutmayı başarmışlardır.

Tamamıyla, batılı devletlerin onaylarıyla TBMM’yi işgal eden hepsinin de niyeti ortak olan azınlık kriptolar meclisinin, halkın özgürlük, iş, aş, sosyal güvenlik, demokratik haklarının genişletilmesi,devlet gelirinden daha fazla pay alması gibi haklarını değil, “tek kişinin egemenliğine dayalı devlet” yapılanması, en az sekiz en fazla 36 parçalı federe yeni bir devlet kurmayı hedefleyen bölücü, yıkıcı, iç savaşlara ve komşularla sürekli savaşlara olanak verecek yasal şartları getirecek bir anayasa için bu kavgalar verilmektedir.

TBMM’de mevcut anayasa profesörlerinden oluşan hukukçuların bu güne kadar hukuk ilkelerine değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın ve muhalefettekilerin de siyasi önderlerinin emirlerine biat ettiklerine hatırlarsak, anayasa değişikliğinin halka hitap eden hiç bir yönü olmadığını anlarız.

Kısaca, Osmanlıyı yıkan ve Atatürk devrimlerini yok etme derdinde olan, işbirlikçi kripto devşirmelerin işgal ettiği, Ermeni-Rum-Yahudi çıkar hesaplarındaki uyuşmazlıklarını “demokratik hak savaşları” gibi gösterenlerden ibaret, devleti tasfiye ile dış güçlerce görevlendirilmiş oldukları her şekilde ispat edilmiş B.OP. projesi eşbaşkanlıkları, onun yardakçıları muhalefet partilerinden oluşturulmuş bir TBMM anayasa yapamaz. Hatta bu istekleri mevcut anayasaya göre suçtur ve yargılanmalıdırlar. Ama onlar bu konuyu çoktan hallettiklerinden yargılanma endişeleri de yoktur.

Bu gün tamamen dağılan bu sözde Anayasa komisyonun ardından tekrar görüşmeler gerçekleşebilir veya, hükumet “tek kişinin egemenliğine dayalı bir anayasa” taslağını halk oyuna sunabilir.

Bunları onaylayan millet de, geçen yıl çıkartılan büyük şehir yasaları çerçevesinde devletin eyaletlere bölünmesine de onay vermiş olacağından vatana, gelecek nesillerinin demokratik özgürlüklerine ihanet etmiş olacaktır.

Haaa, bu TBMM diyorsa ki;

Hayır, biz devleti tasfiye değil yaşatma, yüceltme hedefi güden, hizmet meclisiyiz!”

O zaman;

Mevcut anayasanın tümden değişikliğe değil, sadece demokratilşetirilmeye, bireyin devlet karşısındaki haklarının genişletilmesine, sosyal devletin herkese eşit ulaşmasını sağlayacak yasalara ve onların uygulanmalarına gerek vardır.

Her şeyden önce de terör örgütünün tarihe gömülmesine, dinci-kinci ayrılıklara son verilerek herkesin bastığı toprağa sahip çıkmasını sağlayacak yasal değişikliklere gereksinim vardır.

Örneğin, dini cemaatlere ve vicdanlara bırakmak, devletin dini siyasetinin olmamasını temin etmek, her türlü dini cemaatin misyonerlik yapmasını, ırkçılığı yasaklamak, devlet vatandaşlığında herkesi birleştirmek gibi düzenlemeler daha uzun ömürlü ve adil devletin temelleri olacaktır.

Bunları genişletecek bilgi birikimine sahip yetişmiş, yurt içinde sindirilmiş kabuğuna çekilmiş, korkutulup dış ülkelere kaçırılmış değerli insanlarımız vardır, yeter ki bunlara şans verilsin. Neler olmaz neler...

Devleti devlet yapmak, uzun ömürlü ve saygın kılmak isteyenler var ise bunlara kulak verirler...

Takdir okuyanlarındır.

Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc



21 Eylül 2015 Pazartesi

2015 KASIM SEÇİMLERİ HAKKINDA VATANSEVERLERE TESPİTLERİM


Geçen hafta Vatan partisinden Serkan Bolluk'un Ulusal Kanal'da yaptığı açıklamada;

"Biz CHP'ye birleşme önerisiyle gittiğimizde, karşımıza iki Kobanici kadın çıkardılar. Bize, 'bulunduğumuz coğrafyanın bu günkü şartlarında PKK'nın silah bırakması söz konusu değildir. ABD istemedikçe PKK'nın ve bölgede terörün bitmesi söz konusu değildir.Akan kanın durması için, acilen çözüm sürecine dönülmelidir" dediler. Bu durumda bizim onlarla birleşme şansımız kalmamıştı."


Yakın zamana kadar, "açılım, çözüm süreçleri nedeniyle "ver kurtulcu" olmak ve teslimiyetçilikle AKP'yi suçlayan Y-CHP, bu gün, "PKK'nın silah bırakması mümkün olamaz, Özerk Kürdistan'ı tanıyalım da kan dinsin" diyerek aynı konuyu savunur hale gelmiştir.

CHP, Ulusalcıları tasfiye etmeye başlamasından bu yana sürekli PKK-HDP ile birlikte hareket etmeyi tercih etmiş, son 07 Haziran 2015 genel seçimlerinde de HDP'ye resmen çalışmıştır. Genel başkanları Kemal Tenekedaroğlunun kendi memleketi Tunceli'den seçilememesini, PKK'nın HDP'sine şehri teslim etmelerini bile dert etmemelerinin arkasında 22 Kasım 1938'de bastırılan son dersim isyanı suçlularının Elazığ meydanında ettirdiği "İntikam Yemine" bağlı olduklarına yorarsak kimse bizi suçlamasın.

Bu konuyu 2007'lerde "Dersim yemini ve Atan'nın Ölümü" başlıklı yazımda yayınlamış, o dönemler özellikle AKP tarafından bu çok kullanılmıştı. Sanki Şeyh Saitlerin adamları 1925 ve öncesinde aynı meydanda yemin etmemişler gibi.

Tüm bunları bilip yazdığım halde, bunların Amerikancı solculuklarına rağmen, AKP'nin çizdiği karanlık tablonun her gün daha da kararması yüzünden, CHP için bir çözüm önerisi yazmıştım.

Halen Habertürk'e ait "blogcu.com" da bulunan "keykubat blogcu.com" blogumda, "CHP ALEVİ PARTİSİ Mİ?" başlıklı yazım ve öncek, yazılarımda yaptığım "Eğer gericiler emperyalistlerle pazarlık yapıyorsa siz de pazarlık yapın iktidara geli ve ülkemizde demokrasiyi koruyun ve yerleştirini PKK içinde hakim olan Dersim kökenli solcuları ikna ederek de bölünmeyi önleyin, akan kanı dindirin. Zaten çoğunuzun bunlarla göbek bağı var." önerime sıcak baktılar ve önce Deniz Baykal'ı indirdiler, bir dümenle Kılıçdaroğlunu getirdiler.

Ancak PKK'yı yola getirmek yerine kendileri PKK'nın yoluna girdiler ve CHP'yi, Ermeni dinler ve mezhepler koalisyonu partisi haline getirdiler.

Yıllardır, tehlike gördükleri Gülen cemaati ile ortak oldular.

F.GÜLEN'in evlenmeyen çilekeş rahibi Devlet Bahçeli de, Ermenistan tarzı siyaset yürüterek olaya kısmen dahil olmuştur. Şöyle ki, Ermenistan bütün geçimini Avrupa ve ABD'de yaşayan diyaspora Ermenilerinden ve bu ülkelerden gelen mali desteklerden sağlarken, askeri ilişkilerde daima Rusya yanında saf tutmayı tercih etmektedir. Devlet Bahçeli de, siyasi portresini çizerken AKP''ye muhalif, en ağır eleştirileri yapan, Gülen cemaatine yönelik operasyonlara karşı çıkarken, her sıkıştığında AKP'yi tereddütsüz destekleyen haliyle ülkemizde adını "istepne parti" ye çıkartmıştır.


Bu durumda, Y-CHP+F.GÜLEN CEMAATİ+PKK-HDP+MHP Ermeni dinler ve mezhepler koalisyonunu temsil eder hale gelmiştir.

AKP' de, Ortodoks Hristiyanlar ve Ortodoks Yahudiler/Musevilerden oluşan Rum Koalisyonunu temsil etmektedir.

Her ikisi de devleti bölmek ve iktidarı da kapmak derdindedir. 2023'e kadar iktidarı kim kaparsa, yeni dünya düzenine göre şekillenecek Ortadoğu'da da malı götüren olacaktır.

Asker-Polis ölümleri, doğu ve güneydoğuda özerklik adıyla yürütülen Rum koalisyonu AKP'nin elinden gücü alma çabalarının ürünüdür.

Bu bağlamda Gülen cemaati açılım da yaptı. Ülkemize dayatılan şeriat rejiminin, demokratik, katılımcı, baş örtüsünü dayatmayan (F.Gülen teferruat olduğunu açıklamıştı. Şimdi Gülen kanallarından hiç birinde bayan sunucuların baş örtü kullanmadıklarını görüyoruz.

Oysa Süryani rejimi dayatan R.T.E'nin TRT'sinde dahi, Siirt Süryani'si Emine Erdoğan hanımın giydiği Süryani rahibe kıyafeti ve başörtüsü taklit edilmektedir. Geçen ay Pasifik Okyanusu ülkelerine seyahat eden cumhurbaşkanı, hatırladığım kadarıyla Malezya'da yaptığı konuşmada "Din ve mezhep bağlamında değil, sadece İslam bağlamında bir şeriat" tanımı yapmıştır. Ama Süryani rahibe kıyafetine devam)

Y-CHP'nin Ermeni koalisyonu, İ.Eliaçık Hocayı da Diyarbakır'daki bu konferansa davet ederek, yeni Ermeni Şeriat rejiminin (Işıkçı Gülen İslami Rejimi) korkulacak bir şey olmadığı da kamuoyuna bildirilmiş oldu.

K.Kılıçdaroğlu'nun "Tıpış tıpiı gelip bize oy vereceksiniz" tahdidini bu seçimlerde de "Bizden başka şansınız yok, bize oy vermeye mecbursunuz"a taşımasının arkasında bunlardan başka bir şey yoktur.

10 Kasım 1938'de ölmesi sağlanan büyük kurucu Mustafa Kemal'den sonra 1950'ye kadar bu Ermeni koalisyonun "demokrat biraz sol görünümlü ama İngilizci kesimi" iktidarı kaptılar. 1946'da İngiliz ve ABDlilerin emirleriyle, İsmet paşa Celal Bayar ve Menderes'e yeni siyasi oluşumu hazırlattı ve kendi ikameti olan Pembeköşk'te meşhur "Pembeköşk Muvazaası (Şikesi)TIKLA" adıyla bilinen anlaşma gereğince daime bu kesimin hükumet olması sağlandı.

1943'te İsmet paşanın Churcil'İn, "Mustafa da öldü artık şu Kürdistan'ı kuruver" isteğini "Kürtler devlet yönetecek olgunluktan yoksun Türklerin arasında 80 yıl eğitilmeleri gerekir" diyerek devletin ömrünü 80 yıl uzatmıştır.
DİYARBAKIR'DA CHP'NİN KARŞILANMASI

Bu günler o seksen yılın bittiği günlerdir.

TBMM partileri yenilenmedikçe yani Tacı haine giydirmekten vazgeçmedikçe kanlarınız akmaya devam edecektir.

Devletin bölünmüş haliyle "federasyon dayatması" AKP'den değil CHP*'den gelmektedir. Zira 13 yılda AKP ortamı hazırlamış, kotarmak ta hep birlikte yapacakları iştir.

Yıllardır yazdığım gibi, iktidar partilerini tespit eden güçler, muhalefeti de belirlemişlerdir ve bu işbirliği içinde TBMM partilerince alınacak konsensüs kararıyla devletin sona ermesi sağlanacaktır.

Siz istediğinize oy verebilirsiniz.

Emperyalizmin güdümünde bölünen bir devletin akan kanları durdurmaktan çok yeni menfaat kavgalarını başlatıp akan kanları arttıracağı, emperyalistlerin bu hizmetlerinin karşılığını, kendileri için kan dökmelerini isteyerek sürdüreceğini benden iyi onlar bilmektedir.

Geçmişteki turnaların bir yerlerinizi tırmalamalarını durdurup, içinde bulunduğumuz yüzyılın şartlarına göre düşünerek bölünmekten kaçınmanızı, bölünmeyi doğuracak her türlü federasyon oluşumlarından da kaçınmanızın aklın gereği olduğunu kabul etmeniz gerekmektedir.

Herkese sağ duyu sahibi olmayı dilerim.

Takdir sizindir.

TBMM'YE BUNLARI SOKARSANIZ DAHA ÇOK KAN
DÖKECEKSİNİZ!

Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

2012'de akp devleti bölmüş, anayasasını yapmış
bize tiyatro oynuyorlar;
OKUYUNUZ;http://www.democraticprogress.org/wp-content/uploads/2012/11/DPI-Roundtable-Constitution-Making-in-a-Divided-Society-TURKISH.pdf

24 Eylül 2008 Çarşamba

DEVLET,SİYASETÇİ ve TEBA

DEVLET,SİYASETÇİ VE TEBAA



Bu güne kadar iktidara hep verdim cefa;

Bize göre her ne kadar sürseler de sefa;

Verilen hizmete de nankör gelirse tebaa;

Siyaseti,devleti küstürür görmez asla vefa.............


İktidardaki siyasetçilere



Hakkı adaleti büyüklüğü severiz

Hastaneden atılana,evdekine yeteriz;

Düşkün,hasta,yaşlı,fakir ayırmadan;

Ev ev dolaşıp dertlerini dinleriz;



Eski siyasetçileri sizler de iyi bilirsiniz;

Derlerdi hep devlet deniz,yemeyen keriz;

Kıtlığı,yokluğu millete,bolluğu kendilerine;

Ayırdılar ya,onları bu yüzden terk ettiniz;




Aklınıza gelmeyen hizmetler yaptık;

Çeşitli yollar,hastaneler,okullar açtık;

Devlet kapılarında sürünmekten kurtarıp;

Sayısız işlerinizde kolaylıklar saçtık;



Devlet kurumlarını biz düzene soktuk;

Formaliteleri kaldırıp hizmete koyduk;

Tembellikten şişmiş olan bürokratları;

Ayağa kaldırıp bir bir hizmete koştuk.



Kışları boğulurdunuz kömür dumanından;

Gözleriniz,gırtlağınız yanardı acısından;

Doğal gazla tanıştırınca biz sizi;

O günleri unutuverdiniz,gitti aklınızdan.



İşinize gidemezdiniz ki trafik sıkışıklığından;

Yer altına metrolar koyduk,gafildiniz bundan;

Kayıp gidiveriyorsunuz püfür püfür vagonlarla;

Trafikte,kazada,kırmızı ışıklarda yorulmadan.



Biz yeniden yaptırdık size eski daracık yolları;

Serin metrobüs,otobüs dolu İstanbul sokakları;

Çoğunuzu kurtarıverdik,yakıt,zaman kaybından;

Teşekkür de duymak ister bu gariblerin kulakları;



Bilmelisiniz ki hizmetler kolay verilmiyor;

Kalın,şişkin tembellere iş yap denilmiyor;

Onları ayağa kaldırıncaya kadar;

Kalkıp yapsan da her yere inan yetişilmiyor.



Devlet kurumları dolmuş terörist eşkıya;

Hepsini koruyan aşireti,tarikatı var ya;

Hadi kaldır da iş buyuruver bak birine;

Memurlar Kanunu,İşçi hakları sayar ya.



Kadrolu elemanına iş gördüremezsin ki;

Yasa korumasındadır “kalk” diyemezsin ki;

Elinde defter,kulağında telefon iş kovalar;

Kapıdaki gariban halkı “gör” diyemezsin ki.



Gavur elinden çıkma nurculuğunuz olmasaydı;

Amerika,Avrupa sizi koltuğa koymasaydı;

Sizden ne güzel devlet adamları olurdu ya;

Dış-iç ilişkileriniz bu milleti korkutmasaydı.



Devlete ve Tebaaya



Sokakları sarmış pislik,hastaneyi hastalar,

Vatandaş hizmet ister,memur iş kovalar;

Halk çoktan sinmiş,umudunu kesmiştir de;

Düşünmeden hep suçladığı ise politikacılar.



İnsanoğlu tembeldir asla yapmak istemez iş;

Açım,tokum der kaytarır sen durma ver iş;

Aldığı maaşını hak etmeyi asla düşünmez ki;

Nerden bakarsan bak oraya rüşvetle girmiş.



İşçi memur dediğin memleket nüfusunun yarısı;

Evde ekmek,aş ister çocukları,anası,babası,karısı;

Çalışmayan işçi,memuru işten etse siyasetçi;

Grevdi,mitingdi sokaklara dökülür bütün camiası.



Olmayınca hizmet halka devlet kazanmaz para;

Devletin kazandığı ay başında yetmez memura;

Ordusu,(*) işçisi,işbirlikçisi,hortumcusu da eklenince ;

Siyasetçi borç para diye düşer umutsuzca yollara.



(*) Ordu giderleri devletlerin en büyük giderlerini oluşturur.Yanlış anlaşılmasın.



Bulur buluşturur yüksek faizle bir sürü borç;

Yalvartmıştır onu gurbette Maykıl ile Corc;

Kurumdu,hortumdu derken buhar olur onca para;

Yalvartır onu gene Corc,faizi için isterken borç.



Her yer tembel,sorumsuz ve müsriflerle doldu;

Her yer onursuz siyasetçi,hırsız zengin doldu;

Tembelliklerinden,başkaları sahiplendi vatanlarını;

İşte devletlerin hepsi böyle başkasına kul oldu;




Hep özelleştirme,küreselleşme deriz;

Memleketi ellere güzelce peşkeş çekeriz;

Yabancılara sahilleri,kurumları sattık

Yükümüzü tuttuk,olmazsa çeker gideriz.



Örnekteki gibi vatanına sahip çıkmazsa tebaa,

Devletin kazancı bir anda oluverir heba;

Artık devlet boynuna takmıştır boyunduruğu,

Bu kadar sorumsuz millete de olsun bu reva.



Devlet böyle olur işte başka devlete kul;

Hata kimdedir onu da aklınla kendin bul;

Artık dikiş tutmaz o devletin düzeni;

Böyle olur millet,erkeği bekar,kadını dul.



Bağlı devlette olmaz ki adil idare,asalet ve onur;

Erkeklerine iş verilmez,kadınlar hep parayı bulur.

Geçindiremeyince atıverirler kocalarını sokağa

Çocukları “baba” diye başka erkekler önünde durur.



Devletine,görevine sahip çıkmayanın hali budur;

Dikkatli olunmazsa bizim de sonumuz bu, dur;

Eller keyif sürerken kendi mekanımızda;

Bir kemik atmalarını beklemek inanın umut olur.


Keykubat