13 yıllık AKP iktidarı sürekli devletin anayasasının başkanlık sistemine göre değiştirilmesini savundu. Şimdiki anayasa değişikliği talebi de gene bu başkanlık sistemini yasalaştırmak amacıyla toplum gündemine dayatılmıştır.
Recep T. Erdoğan’ın ilk başbakanlık yıllarında ülkemize gelen, ABD’nin vampir başkanı yavru G.W. Bush’un Topkapı sarayını göstererek; “Ben olsam burada otururum” önerisinden bir adım geri gitmediği de bu anayasa değişikliği dayatmasından ve bu güne kadar olan “tek adam özlemlerinden” bellidir.
İlk önce İstanbul’un başkent yapılması yıllarca tartışıldı sonunda başkentliğin Ankara’da kalmasının her bakımdan yararlı olacağına ikna oldular ve en azından bu konu gündemden düşürüldü.
Anayasa değişikliğini isteyen en başta ABD ve onun AKP hükumetidir.
Bundaki niyeti nedir?
Niyeti, Recep Tayyip Erdoğan’ı başkan yapmak, kendisine engel çıkartan parlamentoyu devre dışı bırakmak, tek kişinin sözünün geçtiği bir ortaçağ rejimini getirmektir.
İsteklerinin bu olduğu da 13 yıldır Rece Tayyip Erdoğan’ın İslam dışı dinlerde olan, “Allah inancına” göre yorumlanan kişiliği ile, “yaşayan, insan şeklinde önderlik eden tanrı” edasıyla her dediğini itirazsız meclise uygulatan kişiliğini yansıtmasından anlaşılmaktadır.
Ülkemizi, bölgede İsrail tarzı bir jandarma devlet olarak kullanmak isteyen, başta ABD ve küresel sermaye, kendilerine engel olması muhtemel, meclis parlamentosunu gereksiz görmekte ve “Başkan” adıyla padişah/kral konumunda tayin ettiği tek temsilcilerini kullanarak hükmedebilme derdindedir.
Yoksa anaysa değişikliği ile vatandaşların beğenmediğimiz Atatürk cumhuriyetinin geçen yüz yıl içinde askeri Amerikancı darbelerle budanmış hali ile bile, kazanılmış vatandaşlık haklarını genişletme, sosyal refahı arttırma, işsizliğe çare bulma, sokakta evsiz, aç insan bırakmamak için çözüm üretmek için değil, devleti, kafaya aldıkları, kral ilan ettikleri bir tek otorite ile daha kolay yönetme sevdalarını gerçekleştirmeyi hedeflemektedirler.
Bu isteklerine hevesli milli olmayan kişiliklere de meclisi işgal ettirmişlerdir. Bu yüzden meclisin genel yapısına baktığımızda, zaten milli hiç bir yapısı yoktur.
AKP hükumeti, aslında iktidarını borçlu olduğu Amerikancı olan ama, Türk ve Müslüman merkezli, “milli görüntülü siyasetleri” ile halkı aldatan, aslında Süryani, Rum ve çeşitli Yahudi mezheplerine ait azınlıklar partisidir, Recep Tayyip Erdoğan da başta olmak üzere partisi çoğunlukla Osmanlı’ya ve Atatürk devrimlerine “din elden gidiyor” sloganıyla savaşmış kripto Süryanilerden oluşur.
CHP, tamamıyla, Atatürk’e baş kaldıran, Osmanlı’yı da yıkan, Alevi ve Sünni görünümlü kripto Ermeni yapılanmasının partisidir, F. Gülen cemaati + PKK ile ortaklığa geçmiş, bölücü ilkeleri önde tutan, görevi tamamlandığından yakında tasfiye edilecek PKK’nın oylarını kazanma derdindeki azınlık partisidir. Alevi Türkleri de kendilerine katmışlardır. Hükumetle terslikleri bundandır.,
MHP, Sünni Müslüman görünümlü Kripto Gregoryen Ermeni, Şafi görünümlü Ermeni, Süryani, Kürt partisidir. Gregoryen Ermeni devşirmesi Sünni maskeli Işıkçı ve Süryani Ermeni Nur cemaatinin idaresindedir. Amerikancı M.İ.T tarafından idare edilmektedir. Milli değildir.
HDP, bu güne kadar değiştirdiği adlarından dolayı adı akıllara yerleşmemiş bu parti, yukarıda sayılan üç partinin ortak hedefi olan devleti bölüp parçalamak, federe cumhuriyetine razı görünen, Kürt milliyetçisi ve sol maskesi giyen Ermeni, Süryeni Yahudi dinci-faşist Amerikancı terör yapılanmasının meclisteki sözcüsüdür. Aslında hepsi de aynı amaca hizmet eden ihanet yapılanmasıdır.
Bu durumda neden anlaşamamaktadırlar derseniz, o da kamuoyunu, devletin tasfiyesine halkı ikna amacıyla, senaryosu onların da görüşleriyle Pentagon denilen fitne merkezinde yazılmış tiyatro oyunu gereğince anlaşamamaktadırlar.
Devletin bölünmesi çevre ülkelerdeki gelişmelere göre eş zamanlı yürütülen bir ihanet projesi olduğundan, aksilik olduğunde değişiklik yapılabileceğinden aralarında muhalefet varmış havası verilmektedir. Bu iç isyan olasılıklarını bastırmada bu güne kadar çok etkili olmuştur.
CHP ve MHP, AKPKK’nın bütün ihanet projelerine rağmen halkı sükunet içinde tutmayı başarmışlardır.
Tamamıyla, batılı devletlerin onaylarıyla TBMM’yi işgal eden hepsinin de niyeti ortak olan azınlık kriptolar meclisinin, halkın özgürlük, iş, aş, sosyal güvenlik, demokratik haklarının genişletilmesi,devlet gelirinden daha fazla pay alması gibi haklarını değil, “tek kişinin egemenliğine dayalı devlet” yapılanması, en az sekiz en fazla 36 parçalı federe yeni bir devlet kurmayı hedefleyen bölücü, yıkıcı, iç savaşlara ve komşularla sürekli savaşlara olanak verecek yasal şartları getirecek bir anayasa için bu kavgalar verilmektedir.
TBMM’de mevcut anayasa profesörlerinden oluşan hukukçuların bu güne kadar hukuk ilkelerine değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın ve muhalefettekilerin de siyasi önderlerinin emirlerine biat ettiklerine hatırlarsak, anayasa değişikliğinin halka hitap eden hiç bir yönü olmadığını anlarız.
Kısaca, Osmanlıyı yıkan ve Atatürk devrimlerini yok etme derdinde olan, işbirlikçi kripto devşirmelerin işgal ettiği, Ermeni-Rum-Yahudi çıkar hesaplarındaki uyuşmazlıklarını “demokratik hak savaşları” gibi gösterenlerden ibaret, devleti tasfiye ile dış güçlerce görevlendirilmiş oldukları her şekilde ispat edilmiş B.OP. projesi eşbaşkanlıkları, onun yardakçıları muhalefet partilerinden oluşturulmuş bir TBMM anayasa yapamaz. Hatta bu istekleri mevcut anayasaya göre suçtur ve yargılanmalıdırlar. Ama onlar bu konuyu çoktan hallettiklerinden yargılanma endişeleri de yoktur.
Bu gün tamamen dağılan bu sözde Anayasa komisyonun ardından tekrar görüşmeler gerçekleşebilir veya, hükumet “tek kişinin egemenliğine dayalı bir anayasa” taslağını halk oyuna sunabilir.
Bunları onaylayan millet de, geçen yıl çıkartılan büyük şehir yasaları çerçevesinde devletin eyaletlere bölünmesine de onay vermiş olacağından vatana, gelecek nesillerinin demokratik özgürlüklerine ihanet etmiş olacaktır.
Haaa, bu TBMM diyorsa ki;
“Hayır, biz devleti tasfiye değil yaşatma, yüceltme hedefi güden, hizmet meclisiyiz!”
O zaman;
Mevcut anayasanın tümden değişikliğe değil, sadece demokratilşetirilmeye, bireyin devlet karşısındaki haklarının genişletilmesine, sosyal devletin herkese eşit ulaşmasını sağlayacak yasalara ve onların uygulanmalarına gerek vardır.
Her şeyden önce de terör örgütünün tarihe gömülmesine, dinci-kinci ayrılıklara son verilerek herkesin bastığı toprağa sahip çıkmasını sağlayacak yasal değişikliklere gereksinim vardır.
Örneğin, dini cemaatlere ve vicdanlara bırakmak, devletin dini siyasetinin olmamasını temin etmek, her türlü dini cemaatin misyonerlik yapmasını, ırkçılığı yasaklamak, devlet vatandaşlığında herkesi birleştirmek gibi düzenlemeler daha uzun ömürlü ve adil devletin temelleri olacaktır.
Bunları genişletecek bilgi birikimine sahip yetişmiş, yurt içinde sindirilmiş kabuğuna çekilmiş, korkutulup dış ülkelere kaçırılmış değerli insanlarımız vardır, yeter ki bunlara şans verilsin. Neler olmaz neler...
Devleti devlet yapmak, uzun ömürlü ve saygın kılmak isteyenler var ise bunlara kulak verirler...
Takdir okuyanlarındır.
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/
adilyargic
/ adilyargicc
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.