"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

23 Şubat 2011 Çarşamba

ARAP ISYANLARI KIMLERIN AGZINI SULANDIRIYOR

ARAP İSYANLARINDAN İŞTAHALANAN EŞBAŞKAN ve  MUHALEFETİN İŞBİRLİKÇİLİĞİ


Tunus'lu İşportacı Muhammed Bin Buvazizi
Muhammed Bin Buvazizi
Tarık el-Tayyib Muhammed Bin Buvazizi (29.Mart.984-04.Ocak.2011) adlı sokak satıcısı Tunuslu gencin “200” ABD doları değerindeki eşyalarını taşıyan tekerlekli işporta arabasına el koyan ve geri vermeyen hatta kendisini döverek aşağılayan Belediye zabıtalarının ve yardımcı olan polisin davranışını protesto etmek için 17 Aralık 2010’da  Bin Arus şehrinde kendini yakmasının ardından geçen 18 gün içinde birinci derece yanıktan ölmesinin ateşlediği kitle eylemleri,23 yıldır ülkeyi yöneten diktatör Zeynel Abidin Bin Ali’nin 14 Ocak 2011’de ülkeyi terk etmesiyle son bulmuştu.

Olaylar halkı öyle bir galeyana getirmişti ki öldüğü Bin Arus hastanesi bile olaylarda yakılmıştı.
Ancak olaylar halen Tunus’ta da bitmediği gibi “domino etkisi” adı verilen tabirle Fas ve Moritanya  hariç bütün kuzey Afrika Arap ülkelerinden Yemen’e,Hürmüz Körfezindeki ada devleti olan Bahreyn’den İran’a kadar sıçramıştır.
GERÇEK DENİZ FENERİ-KAYALARINA KADAR
Mason Tapınak Şovalyelerini "T" Haçı






















Küresel  Sermayenin bu ülkelerin başına geçirdiği diktatörlerin çoğu ya ülkesini terk etmiş ya da Hüsnü Mübarek usulü Şarm el Şeyh’te ikamete geçmiştir.

Ancak isyanlara en ciddi direniş önce Bahreyn’de,gece uyuyan eylemcilere polis saldırısı yaparak üç kişinin ölümüne neden olan Bahreyn’de ortaya çıkmış son olarak,hava kuvvetlerini de isyancılara karşı kullanan Libyalı diktatör Kaddafi tarafından devam etmektedir.

Libya’da ölenlerin sayısı hakkında kesin bir bilgi de verilememektedir.Halkın İnternet’e girişi dahi yasaklanmıştır.

Kaddafi ve Mübarek
Hakkını arayan kitlelerin yanında olmak her halkın da birinci görevidir.Fakat halk gerçekten kendilerini “daha iyi bir geleceğe” taşıyacak bir ideoloji ve kitle önderleriyle mi yoksa,mevcut diktatörlerin kabadayılığından bıkmış,son Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesini hayata geçirmek için eski ortaklarını ve de “uluslar arası uyuşmazlıklar sayesinde iktidarda kalmayı başaran Arap İslam-Sosyalist devrimcisi Kaddafi ve damarında azıcık  Nasır’lık bulunan Hüsnü Mübarek gibi kitle önderlerini” devre dışı bırakan,” küresel sermayenin son darbe operasyonunun” bir parçası mı olmaktadırlar?

Ben ne üzücüdür ki ikinci fikrin doğru olduğunu olayların her adımında görmekteyim.

Arap isyanları Ortadoğu'yu B.O.P'a hazırlamak için AB-D tarafından kışkırtılmaktadır. 18.yüzyıldan itibaren,İngiliz istihbarat masalarında hazırlanmış Vehhabilik,19.yy.'da devamı olan Bahailik,1950 Menderes döneminde de hepsinin devamı olan Nurculuk son olarak Günümüzdeki hali ile Fethullahçılık ile ele geçirilmiş Müslüman dünyası zaten Burka, Çarşaf,Peçe,Türban ile "Hıristiyanlaştırılmıştır."
Burka'lı Arap kadınları

Son aşama İslam dünyasını "Sintoloji tarikatının da yardımıyla" dinsizleri de gruba katarak Vatikan’a ve işbirlikçisi küresel sermayeye bağlamaktır.

Bütün olayların,bir Amerikan subayının bizdeki Ergenekon ibnesi Tuncay Güney misali, devletin derin kayıtlarını bir çuvala doldurup Wikileaks adlı İnternet sitesinde yayınlanmaya başlamasının ardından gelişmesi ilgi çekicidir.O zaman da Wikileaks olayının bir tertip ve düzmece olduğunu “Wikilik mi Tilkilik mi?” başlıklı yazımda dile getirmiştim.

Hadi buyur;"Peçe Kadının Özgürlüğüdür" (!?)
Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin Eş Başkanı olan,”Sekiz Yıllık İktidarlarında”, Türk Milletinin “seksen yılda” yarattığı bütün kamu-sivil kurum ve kuruluşlarından,tarihi ve turistik bölgelerden tutun da nerede bir nehir,akarsu ve hatta dere varsa,her birinin su başlarına “HES” adını verdikleri Hidroelektrik Su Santralleri kurarak suları hapsetmiş, kaynağında başta İsrail olmak üzere yabancılara satmıştır.

Suların akmadığı nehir ve dere yataklarında yaşayan canlılar balıklardan kurbağalara,ölmüş ve onlarla beslenen yırtıcı hayvanlar aç kalmış,tabiatın doğal dengesi bozulmuştur.
Kanada'lı rahibe

Bir başka peçeli Hıristiyanlar
Susuzluk ve besin yetersizliğinden ölen hayvanlar yağışlı havalarda artık şehirlere akın etmeye başlamış son haber programlarında bunlara kuşların da katıldığını görmekteyiz.

Sadece bu kadar mı?

Su kenarlarında kendisine domates,biber,fasulye gibi sebzeler yetiştiren köylünün de karnını doyurmaya katkısı büyük olan küçücük bahçeleri susuzluktan çatlayınca  buna anarşi-terör, işsizlik ve pahalılık da eklenince şehirler her gün hesapsız göçlere maruz kalmaktadır.


Köyünün deresini,toprağının bereketini kaybeden köylümüz,pancar,buğday,tütün ekimlerinin ve hayvancılığın da hükümetin tarım politikaları ile öldürülmesi sayesinde aç kalan halkımız göç ettiği şehirlerde kadınlı erkekli fahişelikten uyuşturucuya her türlü pisliğe mahkum edilmiştir.

1960,1971,1980 darbeleri ile sindirilmiş halkımız artık gene “bir darbe olur bizi yerle bir ederler” korkusuyla tepki göstermekten de korktuğundan memleketin hali gerçekten Allah’a kalmıştır.
Kolombiya NUR Mason locası

Ancak korkunun ecele faydası yoktur.B.O.P projesinin “Eş Başkanı” olmakla 21 kez övündüğü kayıtlar altında olan,Amerika ile gizi “dokuz maddelik ikili antlaşmaları imzalamış” AKP hükümetinin yandaş medyada yaptığı konuşmalara bakılırsa keyiften ağzı kulaklarına varmaktadır.

Bir hafta kadar önce Habertük Tv’de,AKP-B.O.P karşıtları arasında az çok saygınlığı bulunan araştırmacı yazar Aytunç Altındal’ın konuk edildiği programda “kaderin yeni bir Osmanlı’yı istediğini ve bunun da kurulmasının yolunun bu eylemlerle açıldığı” vurgulanmıştır.

Haçlı işbirlikçisi Yezidi Barzani,Talabani,Şemdinanlı ve öteki Kürt aşiretlerinin,1903’lerde gerçek Şafi olan Zibar aşireti liderlerinden Molla Perisey'i öldürüp cesedini parçalara ayırmaları,kendilerine karşı olanları yok etmeleri ile günümüze kadar sürmüş,12 Eylül 1980 cuntasının iktidar ettiği ANAP ile iktidar olan Yezid Turgut Özal ve öteki Kürt aşiretleri bu güne kadar Ordu-Sivil-ticaret ve AB-D destekleriyle yaratılmış “ekonomik krizler-Türban ve şiir mağduriyetlerinin” ardından 03.Ekim 2002’de iktidara getirilmiştir.

Kendilerini Nakşibendi (Köle İşleyen) tarikatı mensubu Şafi Kürtler olarak tanımlayan, aslında Şeyh Hadi’nin 12.yy.’da yarattığı Kürt Yahudiliği” de olan,Ebubekir’den halife Yezid’e Emevi Araplarını “tanrı” sayan,bu nedenle  “seyitlik” derdi bol olan,kendini tanrı ilan eden sapık,cahil,delileri “önder belleyen” bir kripto yapılanmadır.

Köklerini İ.Ö.300’lerde Grek İskender’in bıraktığı “Kripto Grekler-Hıristiyan Süryani, Ermeni, Kürtler olarak açıklayan bu takiyeci yapılanma,1750’lerde yaratılmış Vehhabiliğin son aşaması olan Fethullahçılık ya da kripto Grek olan Süryani-Ermeni-Yezidi Kürt –Vatikan işbirliği ile bütün Ortadoğu’nun Türk ve Müslüman halklarını,ülkelerini insanlarıyla işbirlikçileri olan küresel Haçlı-Yahudi sermayesine ikram eden sinsi bir yapılanmadır.

Bunu bu seçimlerde görmezden gelmek,bir iki yıl içinde Rusya’dan Çin’e açılacak savaşlarda evlatlarını kaybetmeye başladığında çok geç olacaktır.

Ülkemizdeki “iktidar ve muhalefet partilerinin ileri gelenleri” de ne yazık ki köken olarak bu “işbirlikçi ihanet yapılanmasının içinde asırlardır yer almış aşiretlerden gelmektedirler.

Bu nedenle ciddi bir “muhalefet” yoktur ve yapılan her türlü ciddi muhalefeti,bir iki yerde yapılan “aptalca davranışlarla karizmayı çizdirerek” iktidar partisini parlatan ihanet  merkezli davranışlar takip etmektedir.

Muhalefet asla “iktidar hesaplamamaktadır” işbirlikçiliği” her hareketinde de görünmektedir.

Halk başsızdır.Benim gibilerin de ardında güçlü bir sermaye olmayınca adımız “kafayı yemişe çıkmaktadır”

Oysa daha akşam,TGRT Tv’de İshak Alaton adlı iş adamamız katıldığı programda hükümetin ağzı laf yapan “çeneşörlerinden birisine “ aklımda kaldığı kadarıyla şöyle diyordu;

“”Siyaseti bir “statükoculuk” kavramı arkasında sürdüremezsiniz.İnsanların “demokratik haklarını kaybetmekten Şeriat rejimi endişesine” kadar korkularını yatıştırmalısınız.Hatta “İsveç Demokrasisi” benzeri bir şey uygulayabilirsiniz.Bir yanda yoksulluğun işsizliğin arttığı diğer yanda süper lüks zenginleri türediği bir rejim yaşayamaz.Gün gelir isyan dalgaları hepimizi sürükler,denize döker.Ben de zengin olmak istiyorum ama zenginlik paylaşılmalıdır,ben bu programı bunun için  tercih ettim” diyordu.

Ama,hükümetin “çeneşörü” hala CHP’nin kendisini Atatürk,İnönü döneminden sorumlu tuttuğu,”Ordu destekli,cunta yanlısı siyaset” takip ettiği günlerle kıyaslayıp,”kendisine aydın diyenlere ne yazık ki aydın diyemiyorum onlar statükocudur” diyor ve uyarıyı bütünüyle görmezden geliyordu.

Peçeli Hıristiyan Gelin
“Değişimcilik” diye savundukları saçmalığın,ülkenin insanıyla birlikte satılması, köleleştirilmesi, kültürel olarak Grekleştirilirken Hıristiyanlaştırılması,devletin 36 parçaya bölünmesi,SSK-Emeklilik haklarının kaybı, bilinmeyen savaşlara sokulması,askerinin NATO’nun ve küresel sermayenin “paralı askeri” yapılması ise bu değişimi alın müsait yerinize sokun.Yoksa millet elbet yapamadığınızı yapacak güçtedir.

Oysa gerçekler iddia ettikleri gibi olmayıp,CHP statükoculuğu ve ordu şakşakçılığını bırakmış,”ergenekon suçlularına” karşı “ivedi adaletin uygulanmasını ve mağduriyetin kaldırılmasını” savunmaya geçmiştir.

Süheyl BATUM’un davranışı tamamen budur.CHP siyaset değiştirmiştir.Ancak önsezilerim bana derinden bir “AKP-Muhalefet İşbirliği olduğu” konusunda uyarılar vermektedir.Devlet Bahçeli’nin Fethullahçılığı yüzünden evlenmemesinden tutun da Deniz Baykal’ın Fethullah Gülen’i CD Operasyonunda ayrı tutması,Sünni Açılım” derken Türbancıların partiye doldurulması” gibi işler de görmezden gelinemez.

AKP’nin yaptığı,İslam’da kaldırılmış olan Türk ve Kürt geleneklerinde yeri bulunmayan ama Yezidilikte bulunan “Mir,Şıh,Pir” kast sisteminin “Nakşibendilik ve Şafilikle süslenmiş hali olan “Yezid Kürt İslam Sentezi” saçmalığına kapılarak “Kürt Bizans’ı” kurma hayali içinde aklını yitirmiş neye inandığı bile belli olmayan din tüccarı,din manyağı,kadını hayvandan aşağı,kız evlatlarını mal gören,ırkçı işbirlikçi sapıklardır.

Artvin'de Hes protestosu
Kökleri asırlara dayanan bunca ihanet,fesatlıklar sonucu,ülkelerindeki bozuk gelir dağılımları yüzünden hak aramak için çok pahalı faturalar ödemekte olan ve her türlü baskıya rağmen direnen Arapları da saygı ile selamlıyorum.Keşke bizim de halkımız bu kadar erkekleşebilse diyorum.

Bütün bu haklılıklarına rağmen,çıktıkları yolun rehberleri ne yazık ki onları sömürgeci devletlerin kucağına götüren satılmış,yobaz işbirlikçi,kripto Hıristiyan,Süryani,Kıpti ve bilmediğim işbirlikçi tiplerdir.

Bu yüzden,Muammer Kaddafi,beğenelim,beğenmeyelim sömürgeciliğe karşı en sağlam direnişi vermeye çalışan halkını seven birisidir.Halk bence biraz haklar alıp Kaddafi ile yola devam etmelidir.

Kaddafi bütün Arap milliyetçiliğine ve dinciliğine rağmen desteklenmelidir.Çünkü “antiemperyalisttir.”

Fatih’ Sultan Mehmet’e  baktığı fala dayanarak,Rum papazının;-“İstanbul elinizden savaşla değil,para karşılığında çıkacak” sözlerini hatırlatan AKP hükümetinin nereye varacağı belli olmayan icraatları yüreklerimize korku salmış,bu Yezid Kürt –Grek Süryani-Ermeni iktidarını sürdürmek de bitirmek de elinizdedir.

Takdir sizlerindir.

keykubat

Recep Tayyip Erdoğan;
NATO'nun Libya'da Ne İşi Var?(What's job of the NATO in Libya?)


Şimdi Hepsi Toptan Geliyor;"Nato İşini Çabuk Görsün!";

Son olarak "ÜLKENDEN ÇIK" Çağrısı;

Peki neden?

NURCULAR MÜSLÜMAN MI?
İsrail NUR Mason Locası
11 Kasım 19138'de Bitlis Ermenisi İsmet paşanın darbe ile devleti ele geçirmesini,12.Mayıs.1939'da İngiltere-Türkiye Kredi antlaşması onu da Almanya,Amerika, Fransa ve diğer Haçlı ülkeleriyle yapılan teslimiyet antlaşmaları takip etti.
1945'lerde,Mason Localarının açılmasını,14.5.1950'den sonra da devletin tüm kurumlarıyla NATO'ya teslimiyle sonuçlandı.
Masonik Bahai-Nurcu yapılanması içinde örgütlenen dönme Gregoryen Ermeni,Yahudi,Süryani,Arami ve diğer Rum oluşumları devleti ele geçirdi.
Türkiye artık Kanuni sonrası olduğu gibi "adı Türkiye" olan,Mason ABD'nin şubesi bir devlet haline geldi.

Masonların ve Yahudilerin kıyamette Allah'ın yeryüzünü Yahudilere teslim edeceği inancına dayalı olarak Türk ve Müslümanlar üzerinde "soykırımı içeren "Yecüc-Mecüc" siyaseti güttüklerine delil benim çok sayıda yazımın dışında yabancı kaynaklar da önemle işaret etmektedirler.


İskoç Mason Locası-Scottish RITE=RE.T.E.
Başbakan RE.T.E'nin (RITE) ağzına "TÜRK" adı almamasındaki işin sırrı kendisinin de Mason Rotschild'lardan aldıkları desteklerle,Türk askerini arkadan vuran sıkıyı görünce de Ermeni ve Yezidi Kürt çetecilerle birlikte Ermenistan ve Gürcistan'a 1915'de kaçan, Süryanilerin yerleştirildiği Batum'lu olması yetmez mi?;
İşte bir video ama İngilizce;"10" bölümlük videonun ilki;

Haçlı İşgal Projesi olan B.O.P'un Eşbaşkanı Başbakan RE.T.E=RITE;

22 Şubat 2011 Salı

DEKOLTE KIYAFET ve SERIAT PROPAGANDASI



DEKOLTE KIYAFET AÇIKLAMASI ŞERİAT PROPAGANDASIDIR




Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Bölüm Başkanı Profesör Orhan Çeker’in saçmalıklarıyla başlayan tartışmalar aldı başını gidiyor.İşte muhterem ulema,hazret şöyle saçmalamıştı;
"Sorunun odağında kadın var. Sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmaz.Tahrikten sonra sonucundan şikayet etmen makul değil."

Peki kadın dekolte giyinmezse tecavüze uğramıyor mu?

Ya da ;
Tecavüz suçları sadece “dekolte giyimli kadınlara karşı mı” işleniyor?

Veya;
-Tecavüz suçu sadece “kadınlara karşı mı” işlenmektedir?

İnanın hiç birisi doğru değil.

Sudan'da "diz üstü etek
giydiğinden 50 kırbaçlık
ceza uygulaması
 Peki;
-“Tecavüz sanıkları sadece “bekar erkekler” midir?
O da hayır.

Diğer yandan;
Hayvanlara karşı tecavüz suçlarının yoğun işlendiği ülkelerden birisi de ülkemizdir.

At,eşek, inek,buzağı,keçi,koyun,kaz,tavuk ördekler bile tecavüz mağdurudurlar.


Diğer yandan Avustralya'da,kuaförden çıkardıkları kuzularla 5-6 yıldızlı otellerde kral dairelerinde vakit geçirmek yaygındır.Bu yüzden Avustralya'lılara da "Sheepshacker-koyun düzücü" derler.

Tavuğa Tecavüz İzmit
1987 yıllarında Pendik'te hırsızlık için girdiği evin bahçesindeki  tavuğun kalçalarının kendisini tahrik ettiği için dayanamayıp kümese girerek hayvana tecavüz ederken ev sahibine yakalanmış bir hırsız yüzünden " tavuğa tecavüz raporu" alalım mı diye savcılığa telefon açtığımızı hatırlıyorum.:))

Türbancı ve urgancı olan bu hazrete göre,bu masum hayvanlar da "cinsel organlarını ulu orta sergilediklerinden" dolayı işledikleri "tahrik suçu" nedeniyle "tecavüz mağduru" olarak kalacak gibi görünmektedirler.:))

Hatta bu ulemaya ve hatta onu oraya getiren AKP'ye sormak isterim;
Yukarıda adını saydığım ve sayamadığım hayvanlara burka,kara çarşaf,türban bağlatma veya en azından "don" giydirmek gibi bir projeleri var mıdır? :))


Kuzulara Tecavüzleri protesto eylemi
Bu durumda tecavüz mağdurlarının sadece "dekolteli kadınlar" olmadığı,"yürüyen tavuğun kalçalarından tahrik olarak hayvana tecavüz olayları da resmen kayıtlara geçmiş olduğuna" göre tecavüzde "tahrik unsuru" da "dekolte kıyafet" tanımı ile açıklanamaz.

Asıl korkunç tecavüzler bekarlarca değil evli barklı hatta çok eşli erkek ve kadınlar tarafından işlenmektedir.


İran’da,Suudi Arabistan’da,Sudan’da,Irak’ta, Afganistan’da,Pakistan, Bengaldeş’te “demokrasi mi var, dekolte mi var?”
Hayır,şeriat var,burka,çarşaf,türban var.

Bu ülkede kadınlar da erkekler de dekolte giyemezler.Çarşaf-burka altına kot,diz üstü etek giydiler diye sokak ortasında kırbaçlanır, coplanırlar.

Öyleyse bu ülkelerde sokak ortasında din polislerince dövülen kadın ve erkekler neden mağdur ediliyorlar?

Evet yanlış okumadınız,Arabistan’ın Mutavva adı verilen,İran’ın Devrim Muhafızları adını almış “din polisleri" hem kadın hem de erkekleri “ahlaki suçlardan-kabahatlardan dolayı” sokak ortasında kırbaçlıyorlar.

Yani “örtünmek” cinsel tacize,saldırıya uğramadan korunmaya yeterli değildir.Öyle olsa,şeriatla yönetilen ülkelerde “sarkıntılıktan tecavüze” kadın-kız-erkeklere karşı işlenilen suçlar meydana gelmez.

İran'da "74 kırbaç" ceza yemiş bayan
Ama hepsi oluyor.

Peki bu ulema hazret ne demek istedi?

İnanın apaçık “şeriat propagandası” yapmaktadır!
Başka hiçbir anlamı olamaz.Malum, insanımız fakirlik ve vize engelleri yüzünden yurt dışı kültürüne sahip değildir.Anadolu’da halen “İnternet’e girmek” porno seyretmek olarak algılandığından okumuş yazmış insanlar bile “bu akşam İnternet’e girdim,şöyle yazıyordu,okudum “ diyemezler. İnternet kültürü de bu nedenle kapalıdır.Hemen etiketi yer;

Pornocu!

Diğer yandan,bu ülkede AB şartları gereğince “Üniversitelerde Gay-Lezbien Kulüplerini” açtıran yasaları çıkaran bunlar değil miydi?
"9" yaşında,Iraklı Kürt 
kızı saçı göründü diye recm
Bu hükümetti.

Bunların bu yasaları sayesinde bir öğrencinin “porno filminden tez yapması”,seçim propaganda dönemine geldiğinden ve hükümete eleştirilerin artmasını önlemek istemeleri yüzünden öğrencinin başı öğretmenleri ile birlikte yanmadı mı?

Yandı.

Sarkıntılıktan 50 kırbaç ceza almış Suudi
Hem sapıklığı “yasa” ile zorunlu kıl,hem de “sapıklıktan” insanları mağdur et.Sapık Yezid Kürt toprak ağalarının elindeki AKP’den başka ne beklenir ki?

Örneğin şeriatla yönetilen Suudi Arabistan’da “eşcinsel ilişkiye girme suçu” 500 kırbaçtır.

Peki, Krallar eşcinsel ilişkiye girerse ne olur?

Kim ona ceza verebilir?

Daha dün,Mardin’de “12” yaşında,reşit olmayan kız çocuğuna karşı işlenen “fiili livata-ters ilişki” suçundan dolayı,26 kişinin yapılan yargılamalarında gene”yöreye özel yargı kararı” çıktı.

12 yaşındaki kız çocuğu N.Ç,”parayla ilişki istediği için suistimale zemin hazırladı” gerekçesiyle davalıların kimisi berat, kimisi ceza indiriminden yararlandı,avukatları olayı AHİM’ taşıyacaklarını ifade ettiler.

Gerçekten zina mı iftiramı
belli değil rezil recm olayı
Kararın “demokratikliğine” bakınız! “12” yaşında hukuken reşit hatta “faruk ve mümeyyiz ( doğru ile yanlışı ayırt edebilecek kadar aklı gelişmiş) kabul edilmeyen” kız çocuğunun “fuhuş pazarlığının yasallığından” dem vuruluyor ve indirime neden olan “suça teşvik” unsuru kabul ediliyor.

"Hak geldi batıl zail oldu","Demokrasi,özgürlük" teraneleriyle iktidara gelenlerin zulümlerine bakılırsa,bunları zail edecek bir "hak",elan İslam ülkelerinde yaygın olduğu üzere acilen aranmaktadır.

Eskiden “15” ile “18” altı yaş gurubu suçlulara veya suça karışmışlara “faruk ve mümeyyiz raporu” alınırdı.”15” yaşın altındaki herkese “faruk ve mümeyyiz değildir” raporunu her doktor tereddütsüz verirdi.

Yeni AB yasaları ile “18” yaş altı toptan korumaya alındığından bu uygulama gereksiz olduğundan kaldırıldı.

Gay Suudi'ye 500 kırbaç ceza
Yani,”18” yaş altındaki herkese “faruk ve mümeyyiz değildir” raporu verilebilir.Hüseyin Üzmez de bu nedenle içeride yatmaktadır.Eski yasa olsaydı bu kadar iş büyümezdi.

Bu da demek oluyor ki yeni yasa “18” yaş ve altındaki çocukları “3” yaşındakilerle bir tutmaktadır.Benim emekli olmadan önce bildiğim kadarıyla yasa yaklaşık böyleydi

Ama mahkeme,yasaları görmüyor ve Yezidi Kürt geleneklerinin korunmasından ibaret olan “töre cinayetlerine indirim yaptığı” gibi,fakir fukaranın da ezilmesine neden oluyor.

İşte “Sadaka kültürü”!
İşte "feodal,köleci kültür!

Tacavüz mağduru N.Ç
Belli sahipsiz,maraba familyasından bir gariban aile olduğu için bunlara baskı yapıldığı da ortada.
Yoksa,”fuhuş pazarlığı” ifadesini, İstanbul’da, parasını ödemeyen müşterisinden “bana tecavüz etti” diye davacı olan “transeksüellere” bile telaffuz ettiremezsiniz siz be dalga mı geçiyorsunuz?

Bu kararı veren hakimin “12” yaşında evladına veya torununa karşı bu suç işlense aynı kararı verebilecek mi bu yargıç (!) çok merak ediyorum?

Zenginsen adalet var!
Yoksa paran Allah'ına yaran!
Adalet kapısı bile seni teper zelil,aşağılık olursun!


Bu olayın ışığında AKP’nin bazı ileri gelenlerinin eşcinsel-sapık ilişkileri ortaya çıkarsa, çıkaranlara neler olur bir düşünün?

Bunların işi gücü “Şeriat” ilanı ile milleti koyunlaştırmak.Ceplerine atacakları komisyonlarla,çıkaracakları savaşlarda milletin evlatlarını kıymak.(Wikileaks belgelerinde Irak savaşında 2 milyar dolarlık avanta iddiası) Hizmet değil, kendilerini padişah yapmak.Saltanat sürmek.

Gay Kral'a kim ceza verecek?





Boşuna mı İsrail-AB-D şeytan üçgeninin destekleriyle “Yeni Osmanlı” ayakları yürütüyorlar?

Ne de olsa “Adaleti Kendine Parti”

Saygılar

keykubat 

Taşlanmadan önce Şoraya


Bunları kim recm etsin?


Gay diktatörler-Kim cezalandıracak?

Bu yazıdan "5"gün sonraki eşek benzetmesi ve NÇ.'nin İsyanı haberleri-Keykubat okunuyor!!!

DEKOLTE KIYAFET YASAK AMA İSLAMİ ÖĞRENCİ YURTLARINDA KULAMPARALIK SERBEST

20 Şubat 2011 Pazar

MITLERDEN GUNUMUZE BAS ORTUSU


MİTLERDEN GÜNÜMÜZE BAŞ ÖRTÜSÜ

Değişik inançlardan başörtüsü" başlıklı yazımın geliştirilerek video belgesel haline getirilmiş olan bu çalışmamın seyredilmesinin faydaları muhakkak ki çoktur.Bu güne kadar bahsedilmemiş çok önemli konular,ilk kez okuyacağınız "Türk Bayrağında'ki Ay-Yıldız'dan" İslamiyetin kökleri ile ilgili bazı bilgileri de içermektedir.Seyrederken önce kareleri durdurarak metinleri okuyunuz.Sonra ikinci kez seyrettiğinizde akıcı olarak seyrediniz.
Saygılar.
 


ÖRTÜNEN AMA KULAMPARA OLAN NURCU SÖZDE İSLAMİ VAKIFLAR

15 Şubat 2011 Salı

NİHAT HATİPOĞLU'NDAN KANDİL YALANLARI

NİHAT HATİPOĞLUNDAN KANDİL YALANLARI.

Bu gece malum Hz.Muhammed'in doğum gününe atfen kutlanan mevlid kandili ülkemizde kutlandı.Bir ara kızım baba işim var deyip bilgisayarın başından kaldırdığında gittim haberleri seyrettim,vakit geçti.Kanalları gezerken Star Tv'de hükümetin din tüccarı,toprak ağası,iki saatlik vaaza 20 milyar TL alan,Nihat Hatipoğlu efendi meşhur vaazlarına devam ediyordu.Bir de baktım ne göreyim.
Benim 16 Aralık 2008'de ""Secde Şekilleri" başlığıyla Blogcu.com sitemde yayınladığım yazıma koyduğum ve bir İngiliz gazetesinin internet sitesinden aldığım,Saddam Hüseyin'in askerini görünce korkudan secdeye yatmış bir Amerikan işbirlikçisi Kürtün resmini Medine'deki "Mescid-i Nebevi'de" yani Hazreti Muhammed'in kabrinin olduğu büyük camide "namaz kılarken ölmüş Müslüman" diye yayınlamıyor mu?

 Çıldırdım verdim küfürü.Çünkü,AKP'nin adamları "Blogcu.com'u" satın aldıktan sonra benim yazılarımın, resimlerimin çoğu "sayfa kısaltması-daraltılması" yüzünden kayboldu,resimlerim gitti.İki,üç aya kadar kendi bloguma engelleme yüzünden giremedim.
Bu yüzden yazının aslı bende olduğundan bilgisayarımdan bütün yazıları "blogspot.com'a taşımaya başladım. O da bu yazımı yayınlamamdan 14 gün sonra 30 Aralık 2008'de olmuş."Devlet memuru önünde secde " başlığıyla vermişim resmi.
Ben secde resimleri ararken bu resmi bulunca şaşırmıştım.Haberi de o yüzden aklımda kalmış.Yoksa her resmin konusunu aklımda tutmam olanaksız.


Şimdi bu resmin maceralarına bakalım.Benim blogumdan resmi çalan İslami siteler bu resmi hemen mühürlemişler.
Allah yolunda olmanın birinci kuralı bunlara göre "hırsızlık".
Resim şahsıma ait olmadığı,Avrupa basınından aldığım için ben bile üstüne blogumun adını geçmedim.Kendi resimlerime bile yapmıyorum.
Ama bunlarda utanma arlanma yok!.
Halkı kandırmak için her türlü yalan serbest!
Bizim Allah'çı birisi de "Risale Forum" adlı hileci,yalancı Nurcular bu hırsızlama işini benim "Blogcu.com" adresindeki "Secde şekilleri" başlıklı sayfamdan yayınımdan "sekiz" gün sonra  çalarak 24.12.2008-Saat 18.42 itibarı ile yapmışlar.

Tabi benim "blogcu.com'daki" sayfaları da daraltarak hırsızlıklarını örtmüşler.Teşkilat bu teşkilat.Blogcu.com ellerinde ne de olsa.
Girin bakın sayfa ne hale gelmiş. Düzen de tutmaz artık.Adam tarihleri bile Kürtçe yazıyor.
Hile,hurda,yalan,dolan,aldatmaca,kandırmaca,uyutmaca,haçlı işbirlikçisi teşkilat.
Said Nursi için yazdığım "Deliüzzaman mı Bediüzzaman mı" başlıklı yazımdan sonra adamın hayatını bile değiştirdiler.Öğrenmek için tıkla
İşte resimler;
Bakın Saddam Irak askeri üniforması ile.Aşağıdaki üniformaya bakın
Blogumdan çalınarak "Nurcularca sahiplenilen" resim.Mekan camii içidir.




Bu Risale Forum sitesinin sahiplendiği resim.Asker üniformasına bakın.Kemer askılarına kadar Irak üniforması.





Resim yazısı ekle
Irak askerlerinin üniforması ile secde resmindeki asker üniformasına bakın
Medine-i Nebevi Camii içi


1912 Uşi Antlaşması için Libya'da bulunan Sultan V.Mehmet Reşat'ın önünde secde eden Libyalılar.İslam'da "insana secde yok" diyenler görsün.Solda Roma tanrıçası Venüs,Arap kadınını NURrlandırıyor..Resim Ermeni NUR Mason Locasından alınmıştır.

MİLLETE AHLAK DERSİ VEREN KULAMPARALARDIR BUNLAR

13 Şubat 2011 Pazar

YENI UYANAN ATEISTLERIN CAGRILARI










 BAZI ATEİSTLER YENİ UYANMIŞLAR

Bazı atesitler yeni uyanmışlar ve çağrılarda bulunmuşlar.Hepsine günaydın diyorum.O çağrıları da aşağıda yazı sonunda yer almıştır.Merak eden okusun?
 İşte onlara cevabım!;
Çağrınız iyi güzel ama;
Sen Keykubat bloglarını okur musun dostum?
Bu işi alnımızın akıyla yıllardır sürdürüyoruz.
Bir tanenizden bu güne kadar bir selam bile almadım.
Siz yeni uyandıysanız günaydın!

Dinler,dinsizler tarafından yeterince bilinip dindarların anlayabileceği şekilde eleştirilmedikçe insanlara "dinsizliği" anlatamazsınız.

Hatta önce onlara "dinleri üzerinde oynanan "Hristiyanlaştırma" çalışmalarını ve delillerini anlatarak işe başlayabilirsiniz.Bu en yararlı yoldur.
Deliller bloglarımda tonla var.Her yazımda bunları işlerim ben.

Bu nedenle ilk önce dinleri "göksel-uzaylı" varlıklar ile ilişkileri tartışmasına çekmek sonra da bunların "Tanrı=Komutan" ve melek kabul edilen halklarının da bizlere "kasabın ineğe baktığı gözle baktıklarını,cennette bizi bedavaya besiye çekmeyeceklerini ve etimizi kanımızı yiyen vampirler, yamyamlar oldukları gibi "göksel sömürgeci" niteliklerini öne çıkararak dinleri herkesçe "tartışılır-anlaşılır" bir ortama sürüklemek,ardından  "uzaylılara karşı bağımsızlık mücadelesi" kavramına indirgemek ardından da gerisini getirmek kalır.

Biz olanı kullanacağız.
Zaten,Vatikan bunu Sintoloji tarikatı sayesinde kitleleri Hıristiyanlaştırma siyasetinde kullanıyor.Her Hıristiyan kanalında bir Sümer veya Ebla tablet analizi,Mısır PAPİRÜS TERCÜMESİ YER ALMAKTADIR.
Bunlarla İseviliğin ne kadar doğru,kökleri olan bir din (!) olduğu vurgulanıyor.
Oysa çalıntı bir kült olduğunu herkes biliyor.
İslamiyet dahil bütün dinlerde tanrıların ve meleklerin bu niteliklerinden bahsediliyor.
Bu konuda Vatikanın desteğindeki Sintoloji tarikatından yararlanmamamız için engel mi var?

Vatikan,Solculuğu,Ateistliği,Nurculuğu,Fethullahçılığı da diğer İslam veya Hıristiyanlık dışı din ve tarikatları da aynı amaçla kullanmaktadır.Ama bizler onun oyuncağı olmayacağız ve bu çalıntı kültlerin iç yüzünü ortaya döküyoruz,dökeceğiz.

"Bağımsızlık ateşini,sömürgeci karşıtlığını yüreklerde yakacağız."

Benim yöntemim budur.

Amaç,insanları "Tanrıya köleliğe" ve dolayısıyla,onun soyundan ürediğine inandırılmış feodallere* "köleliğe" razı eden "din aldatmacasının" mesnetsizliğini gözler önüne sererek, insanları özgür düşünceye kavuşturmak,sömürüyü yeryüzünden silmektir.
*(Feud-Kan bağı;El (Al)-Tanrı=Feo(u)dal=Tanrı ile kan bağı olan)

Başka türlü,kitleleri köleliğe ikna etmiş dinleri anlaşılır kılamazsınız.Soyut kalırsınız.

Çünkü,insan hayvanlar aleminde bütün acizliğine rağmen "akıllı,önemli varlık" olduğuna inanır ve "ölünce toprak olup yok olmayı kabul edemez." Dinler bu "ebediyet" kaygısını sömürmektedirler.
Bizler bu kaygıyı anlaşılır,kavranabilir,kabul edilebilir hale getiremediğimiz sürece ruhbanların iktidarı sürer.

Şunu unutmayın,bir köle sahibine "utanmıyormusun kölecilik etmeye " deseniz o insan utanır cevap veremeyebilir,vazgeçebilir ama "köleliği benimsemiş" bir köle;
- "Sen benim hayatımın garantisi olan bu adama nasıl böyle konuşursun" diye sizi öldürmeye yeltenebilir.

Kraldan çok kralcılık edenlerin krallar olmadıkları gibi köleciden çok kölecilik edenler de "kölelerdir."
Gandi'yi öldüren bir köle değil midir?
Ya Atatürk'e süikast yapanlar,bu gün heykellerini kıranlar onun "özgürlük getirdiği" ezilen,yarıcılar,marabalar,
sefil,köle cariye,nedim,nedimelerden ibaret insanlar değil midir?

Kürtlerin "ağalarına,şıhlarına,pirlerine" bağlılıkları,onlara devlet kurmak istemeleri gibi.

Kemal Sunal'ın "Faşo Ağa" tiplemesi nerede kaldı?

İlyas Salman'ın sınıfında baklava dağıtan ağa çocuğu tiplemeleri de öyle !

"Solcuyum" diyen BDP bile toprak reformuna,ağalığın kaldırılmasına karşı!

"Özgür Kürdistan" diyenlerin kaç tanesi "-Kahrolsun feodal düzen,kahrolsun ağalık,şıhlık" sloganı atıyor?

Hiç birisi!

Neden bloglarımı tanı(t)mıyorsunuz?

Dört yıldır yazıyoruz yahu:))

Engellendikçe yeni blog açmaktan dört tane oldular.

Dinlerin bütün pedofili,eşcinsellik (gılmancılık) cinsel sapıklıkların ve sömürünün kaynağı olduğunu yazan kaç site var?

Tanınmak için ille de kitap yazmak gerekirse onu da yaparız ama bu ülkede kaç yayınevi basar ki?

Bu nedenle beleş interneti tercih ediyorum.Yani sıfır kazanç ama amme hizmeti.

Elimden geldiğince "Din Tüccarlığını" gözler önüne sermeye gayret ediyorum.

Ama siz bloglarıma girdiğinizde beni "dindar,sofu" zannedebilirsiniz:))

Kimi,dünün cuntacılarının,bu günün mağdurlarının ardına takılmış "Atatürkçülük" adı altında sözde "solculuk" yapıyorlar.Ben her zaman, Cunta+AKP+MSP ve diğer düzen partilerinin birlikte olduklarını yazdım.

Geçen her gün beni haklı çıkardı.

Düne kadar "Ordu-Cunta Savunan" profesörler ve siyasi partiler ve Atatürkçülük maskesi ile "sol" çizgiyi yürütmeye çalışan "cunta işbirlikçileri" artık benim çizgime geldiler.

"ORDU NATO ORDUSUDUR",ALTINI AMERİKA OYMUŞ,içi koflaşmış" diyebiliyorlar.

Bu zamanında yapılsaydı AKP "devrimci" yapılmasaydı daha iyi olmaz mıydı?

Yoksa,12 Eylül cuntası Lenin'in "Ordu,ezilen halkların üzerinde egemen sınıfların baskı aracıdır" tanımlamasını da mı unutturdu?

Hayır,ama "Amerika-Cunta-Amerikan tipi Atatürkçülük" yapan emperyalizmin işbirlikçileri,gelen "feodalite" felaketinin korkusunu ancak AKP+Irak NATO operasyonları sırasında kafalarına çuval geçince görebildiler.

Sorun burada.Solu bu şerefsizler bitirdi şimdi "İMDAT SOL" diyorlar ama elinle koyduysan bulursun. :)))

Bir de şu "Ateist" lafına gıcık oluyorum.Bunu niye benimsiyorlar ki?
Grekler,(İ.Ö.4.yy.) Ispartalılarla yaptıkları savaşta yenilince savaş karşıtı olan Sokratesi bu yenilginin suçlusu ilan edip ölüme mahkum ederler.
Sokrates,Türkistan-İran üzerinden gelen "Tek tanrıcı Sufi rahiplerinden" etkilenmiş ve "Tek Tanrıya" tapan birisidir.Meşhur savunmasında da "-Ben tek tanrı inancını savundum ama sizin tanrılarınızı da inkar etmedim,onlara hakaret etmedim" diyerek bunu vurgular.
Yani,putperest Grek rahipleri "Küçük tanrıları melek kabul eden" ama en büyüğünü "Tek Tanrı " kabul eden anlayışa "Ateist" demişlerdir.
Grek dilinde "THEOS=Tanrılar"  demektir."A" "-SİZ" anlamı katan olumsuzluk ekidir."ATHEOS=Tanrıları inkâr eden,Tanrısız" demektir.Bu durumda bize "Ateist" diyen,"Tek Tanrıcı" dinlerin temsilcileri olan Sinegoglar, Vatikan-Kiliseleri, Camiler ve Sufiler "Ateisttir".

Biz ise "olmayan bir şeyi kabul etmediğimiz" için hiç bir şeyi inkar etmiş değiliz.Metafizikçi ünlü Çinli Lao Tszu ne demişti;
"-Tanrılara ve dinlere tapmayınız.Onlara tapınmak var olan başınızın üstüne baş koymaktır." "O baş ta size değil,hakim sınıflara hizmet eder,sizi köleleştirir" demiştir.

Bu durumda bizler,"kendi başı ile yaşamayı seçmiş doğal insanlarız".Yani kendimize,katıksız,kendi başının kendisine yeterli olacağına inanan "Doğa İnsanı" veya "Doğal İnsan", İngilizce yazarsak, "Native Man" ya da "Native Human" daha da kısası "İnsan -(Man-Human)",fikir akımımıza da "İnsanlık (Humanity)" diyebiliriz.
Ama asla "Ateist" değiliz.Çünkü olan bir şey inkâr edilir,olmayanı kabul etmek akıl işi değildir.

Biz insanız ve,rüyalarla,görümlerle,vahiylerle değil akılla,özgür düşünmenin getirdiği ışıkla yürüyenleriz.Olayları düz,katıksız doğal mantıkla yorumlayarak sorunları çözümleyenleriz.

Bu konuyu "Önemli Günlerimiz Hakkında İlginç Tespitler"  ve "Fethullah Hz.Muhammed'e Karşı" başlıklı başlıklı yazılarımda da işlemiştim.
Saygılar!!!

Bloglarım;
TURKIYE TURKLERINDIR
Tacı Haine Giydiren Milletin Kanı Dinmez
Tacı Haine Giydiren Milletin Kanı Dinmez! +40 - Blogcu
TACI HAINE GIYDIREN MILLETIN KANI DINMEZ1 +40

Şimdi gelelim yazı konusu olan çağrıya;

Selamlar,
Bazi Turk ateistler ile yapilan soylesiler.
LEVENT

DINLER YOK OLMAYA MAHKUMDUR

BERRİN KARAKAŞ
  RADIKAL  02/12/2010

'Yeni Ateizm'in temsilcisi Christopher Hitchens ve Katolik Tony Blair'in 27 Kasım'daki din ve Tanrı tartışması, konunun özgürce konuşulup konuşulmadığı sorusunu yeniden gündeme getirdi. ABD ve İngiltere'deki gibi eylemlerle kendilerini ifade edemeyen Türk ateistlerle konuştuk

Avustralya’nın ilk kadın başbakanı Julia Gillard ateist olduğunu açıkladı ve koltuğuna yerleşti. Papa 16. Benedict, ateistlerin serbestçe tartışabileceği yeni bir vakıf kurulması için harekete geçti. Türkiye’deki ateistler Londra ya da Washington’daki gibi eylemler yapmıyor ama internetten seslerini duyuruyor. Dawkins’in sitesinin yasaklandığı ülkelerinde özgürce konuşamamaktan rahatsızlar.

“Ateistlerin az olmasında mahalle baskısının payı büyük”
Mete Tunçay (Siyaset Bilimi ve Tarih Profesörü)
Ateist olmak Tanrı’nın olmadığını kanıtlamayı gerektirir ki, var olduğunu kanıtlamaktan daha kolay değildir. Böyle konular bilinemez. Bilmek iddiasındakiler de yanılıyorlar. Bilemezsiniz denince Müslümanlar “Tanrı’nın özelliklerini kimse bilemez” diye bir uzlaşma yolu açıyorlar.
Türkiye’de insanların büyük çoğunluğu itibari Müslümandır. Sorunca “Elhamdülillah” derler ama bunun gereği olarak söylenen şeyleri yerine getirmezler. Türkiye’de benim gibi agnostik ya da sadece dini değil Tanrı’yı da reddeden insanların sayısının çok az olmasında mahalle baskısının büyük payı var.

“O zamanlar Allahsız Komünistler vardı”
Dİlaver Koman (Turan Dursun sitesi yöneticilerinden)
Dilaver Koman gençlere ümit vermek adına Türkiye’de ateist olmanın çok da “tehlikeli” olmadığını söylese de Turan Dursun’un öldürülmesinin ardından çok vakit geçmediğini de hatırlatıyor. Siteye mahlasla yazıyor. 78’li bir Marksist. Kendisi de dahil olmak üzere dönemindeki pek çok ismin sadece Marksizm öyle gerektirdiği için ateist olduklarını, çok da sorgulamadıklarını düşünüyor. “O zamanlar Allahsız Komünistler vardı ” diye tanımladığı 70’lerden günümüze artık gençler Tanrı ve din kavramı üzerine daha fazla düşünüyorlar ve liberalinden ulusal solcusuna sol da, din adamları da Tanrı fikrini eleştiriyor.
Turan Dursun sitesi de, ateizm içerikli pek çok site gibi geçmişte sık sık hack’lenen, yabancı bir server’a geçerek hayatta kalan sitelerden. Koman’ın söylediğne göre 10 bin üyesi var. Sitenin atlattığı badireleri anlatırken Cyber Warriors (Siber Savaşçılar) hacker grubunun Turan Dursun sitesini kapatmak için açtığı yarışmadan da söz ediyor. Söz konusu grup, sitelerinin “Neler Yaptık?” bölümünde “Misyonumuzun en büyük hedefleri arasındaki İslam’a en büyük zarar veren sitelerden biri olan ilhanarsel.org’u hack ederek net aleminden sildik”, “İnanç ve ahlaki değerleri yükselten sitelere ücretsiz güvenlik desteği programı başlattık” gibi maddelere yer veriyor. Nette bu tür misyonlar edinmiş bir grup da Adnan Hocacılar.

“Ateist olduğunu ifade eden çok insan yok”
Emrah Göksel (Bir sivil toplum kuruluşunda araştırmacı. Birgün yazarı)
Türkiye’de ateist olduğunu iyi formülleştirilmiş bilimsel ve/veya felsefi argümanlarla kamusal alanda, hele ki örgütlü bir şekilde, ifade eden çok fazla insan yok. Seküler tarafın en bağnazları olan ulusalcılar arasında, “dincilik, gericilikle mücadele” misyonuyla yeni ateizmin liberal-hümanist temsilcilerinden faydalananlar olabilir. Ama bu kanatta bile, meselenin tartışılabileceği sağlıklı bir kamusallık tesis edilemediği için, din-karşıtı söylem derin bir Hanefi-sevmez öfkeye gömülü biçimde ifade buluyor. Bu öfkenin, başörtülü kadınlara karşı ırkçı aşağılamalara varan biçimler aldığını da görüyoruz. Sünni ortodoksinin ilâhiyatına ve pratiklerine yönelik en keskin ateist söylem Batı’nın “yeni ateizmini” de önceleyen Turan Dursun, İlhan Arsel gibi isimlerde bulunabilir. Bu iki yazarın külliyâtı da Dawkins’te bulabileceğimiz türden bir uzlaşmaz, topyekun din karşıtlığına tekabül ediyor. Ama politik niyetleri ne olursa olsun (Dursun’u muhtemelen kontrgerillanın katlettiğini unutmayalım), bugün ürettikleri itiraz daha ziyade güdük “dindar vs laik” ekseninde köktenci Kemalistlerin “dinci dövme” malzemesi yapılıyor. Daha farklı bir ateizmin, Dursun ve Arsel gibi isimlerle eleştirel olarak da hesaplaşabileceği bir mevzi mümkün olabilirdi.


(Bu yoruma katildigimi belirtmek isterim. Turkiye'de siyasal islamin cok guclu bir kavga icinde olmasindan dolayi, Turk ateistleri de gerek Cumhuriyetin temel ilkelerini, gerekse Ataturk'u korumak endisesi ile tartismalari siyasal platforma tasimak zorunda kaliyorlar. Oysa ki, akli bir karsi cikis olan ateizmin ne Cumhuriyet rejimi ile ne bir siyasal onder ile alakasi yok. Levent)

“Eşcinsel olduğunu söylemek daha kolay”
Aydın Türk (Amerika’da yaşıyor. Ateizm.org’un editörü)
Tanrı inancı olan fakat dini yoğun olarak yaşamayan bir Türk ailesinin üyesi olarak yetiştim. Çevremdeki çoğu kişi inançlıydı. Kendim de liseyi bitirene kadar inançlıydım. Okumayı severdim. Bilim, felsefe, bilimkurgu edebiyatına meraklıydım. Özgür yetiştirilmiş bir beyin ve bu konulara olan merak birleşince zaten dini inancı terk etme dışında bir durumun ortaya çıkması çok zor. Dini inanç, ancak küçüklükten beri beyinlere yerleştirilir ve sürekli empoze edilirse kök salar. Kendimi üniversite yıllarında ateist olarak nitelendirmeye başladım. Yakın çevrem bu durumu garipsemedi. Bu konuda diğer pek çok ateist arkadaşa göre şanslıyım. İlginçtir, toplumda eşcinsel olduğunu söylemek bile ateist olduğunu söylemekten daha kolay. Türkiye’de ateizm bilinmiyor, çünkü ateistler çıkıp özgürce ateizmi anlatamıyor. Ateizmi anlatanlar diğer kesim. Yani bizden çekinen, bizi sevmeyen, ortadan kalkmamızı isteyen kesim. Onların sayıları çok daha fazla olup, sesleri de çok daha yüksek çıktığından, onlar ateizmin nasıl bilinmesini istiyorlarsa, ateizm öyle biliniyor. Yani bir sapkınlık, ahlaksızlık, suça ya da intihara iten, satanizm, vs gibi eğilimlerle bir arada anılacak bir dünya görüşü olarak biliniyor.
Kendinden farklı dünya görüşüne, bakış açısına, inanca ya da dine sahip olanlara yeterli tolerans gösterememek hangi toplumda olursa olsun muhafazakar kesimin ortak özelliğidir. Dinler ise bu duruma sebep olan, hatta bunu körükleyen kurumlardır.
Bilim, gelişme, demokrasi ve ileri toplum ancak hoşgörü ortamında mümkün olur. Hoşgörü ortamı ise dinlerin isteseler de sağlamakta çok zorluk çekecekleri ortamlardır. Çünkü dinlere göre kendi inançları doğrudur, başka tüm fikirler yanlıştır. Diğer fikirlerin doğru olmaları mümkün bile değildir. Pek çok dinde başka dine mensup kişiler ve/veya inançsızlar için öldürmeye kadar varan cezalar söz konusudur. Bunların günümüzde uygulanıp uygulanmadığı ve nerede ne kadar uygulandığı ayrı konu. Mesele bu durumun dinlerin doğasında olmasıdır. Dinler ilahi olma iddiasındadır ve ortada başka bir olasılık olamaz. Dolayısıyla başka herkes haksızdır, bu uğurda da yapılması gerekenler mubahtır. Bu hoşgörüsüzlük ortamında ne bilim yeşerebilir, ne demokrasi, ne de huzur.

“Dinsizler Beyoğlu’nda yaşasınlar”
Ertuğrul Kürkçü (Sosyalist aktivist, yayıncı ve yazar)
Tanrı inancımın olmadığını, evrenin bir oluş ve yok oluş süreci içerisinde ilerlediğini, bunu açıklamak için bir Tanrı fikrine ihtiyaç olmadığını söylemekten kaçınmıyorum. Kaçınmamak da gerekir ama bunun etrafında tepinmenin, insanları dinlerinden kurtarmaya çalışmanın olabilecek en büyük ahmaklık olduğunu düşünüyorum. Dinin de geçişsel bir kategori olduğunu, bir zamanlar din diye bir şey olmadığını, bir zaman sonra da olmayacağını, onu yaratan sebepler ortadan kalkmadan dinin ortadan kalkmayacağını bilmeniz gerekir.
Eğitimin bilimsel niteliğinden söz ediyorsak bilimin olduğu yerde dine, dinin olduğu yerde bilime ihtiyaç yok. Fransa’da, İspanya’da yaşayan biri için bu mesele başka türlü. İslam dünya ile din işlerini birbirinden ayırmıyor. O yüzden bizde biraz daha çetrefilli.
Tanrıtanımazlık politik bir ilke değil. Bir Marksist Tanrı’ya inananlarla birlikte yaşayabilir, aynı politik program uğruna mücadele edebilir.. Bizim derdimiz insanları sömüren maddi dünyayla, dinleriyle değil.
Bugünkü muhafazakârlık ikliminde tanrıtanımaz olmak zor. Açıkça konuşanlar hor görülebilir, dışlanabilir. Osmanlı düzenine öykünüyorlar ya, bir tarafta “Dinsizler Beyoğlu’nda yaşasınlar işte. Orada ramazan davulu lazım değil onlara zaten” diyor, öbür taraftaysa başını açmaya yeltenen kadınları baskı altına alabiliyorlar. Kritik eşiğe Özal döneminde varıldı. Muhafazakârlık ve Tanrı inancı yasayla koruma altına alındı. Herhangi bir dine “küfretmek”, “aşağılamak” diye nesnel ölçütten yoksun bir suç ihdas edildi. Kamusal alanda din eleştirisi fiilen yasaklanmış oldu.
“Komünistler ateistlere sahip çıkmıyor” diye düşünenler kısmen haklı olabilirler. Sol sosyal olarak dar bir zemine gerilediği için, bir de Ateizm tartışmasıyla edindiği sınırlı desteği kaybetmek istemiyor.

“Irkçı ateistlerin sayısı çok”
Barış Özkul (Çevirmen, edebiyat eleştirmeni)
İnsani sorunları teolojik referanslarla anlamlandıramadığım vakit ateist oldum. Sosyalistim ve dünyaya insani referanslarla yaklaşmak gibi bir derdim var. Türkiye’deki 80 sonrası yetişen jenerasyon genellikle Turan Dursun okuyarak ateist oldu. Ben pozitivist bir kanaldan ateist olmuş değilim. Bu ülkede Cumhuriyet’in makbul vatandaşı olduğunuz sürece sorun yok, kendi kimliğinizle var olmaya kalktığınızda sorun çıkıyor. Ateizm kendi başına anlamlı bir kimlik değil. Irkçı ateistlerin de sayısı çok. Ateizm ciddi bir ideoloji içerisinde anlam kazanır, o da bana göre sosyalizmdir.

“Denizler idam edildiğinde…”
Nilgün Yurdalan (Feminist aktivist)
Modern Cumhuriyetçi bir ailede yetiştim. Babam tanrıtanımazdı ama ateist demedi kendisine. 9 yaşımda, öğrenip seçim yapabilmem için Kuran kursuna gönderdiler beni. Çok genç yaşta sosyalist oldum. Denizler idam edildiğinde bu hayatın bana söylediği her şeyin yalan olduğunu düşünmeye başladım. 18 yaşında kendime dinsiz demeye başladım. Bir kadın olarak Müslümanlığın kadınlara yükledikleri nedeniyle daha zordu dindar olmadığımı söylemek. Hâlâ komşularıma, tanıdığım insanlara söylemekte bile zorlanıyorum. Bir Çingene, bir Ermeni, bir eşcinsel nasıl kendini ifade etmekte zorlanıyorsa, ben de öyle zorlanıyorum ateist olduğumu söylemekte…

“Dinde zorlama yoktur” ilkesi esastır
Hayrettİn Karaman (İslam hukuku profesörü)
Şer’i hukuka göre bir kimse baştan beri dinsiz, İslam dışında bir dine bağlı, agnostik ise ona dokunulmaz. Eğer önceden Müslüman iken dinden çıkmış, ise İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre bu kişi erkek ise “düşman sayılacağı ve potansiyel olarak muharip (savaşçı) olduğu için idam edilir. Benim de dahil bulunduğum muasır bazı İslam ilim adamlarına göre ise din değiştiren kimse, fiilen Müslümanlarla savaş durumuna girmedikçe idam edilemez. Aksi halde “dinde zorlama yoktur” ilkesine aykırı hareket edilmiş olur; çünkü dine girmeye zorlama ile dinde kalmaya zorlama aynı mahiyettedir. İslam devletinde insanlar, dinden çıkanın tekrar dine girmesi için çaba gösteriler.

Ateist Hitchens’ın zaferi

Tony Blair ve Christopher Hitchens’ın tartışmasında ateist Hitchens galip geldi

Tony Blair ve Christopher Hitchens “Dinler dünyaya iyilik getirdi mi?” sorusuna Toronto’da yanıt aradı.

Bir tarafta üniversite yıllarından beri kiliseye olan bağlığını sürdürmüş, dindarlığı ile bilinen eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, diğer yanda da ateizmin dünyada önde gelen sözcülerinden, İngiliz asıllı gazeteci/yazar Christopher Hitchens. 2 bin 700 seyircinin karşısında, “Din iyi bir şey mi, yoksa dünya onsuz daha iyi bir yer mi olur”u tartışıyorlar.
Bir süredir gırtlak kanseri ile boğuşan, ve Amerika’daki bazı dindar gruplar tarafından “Allah’ın sopası yok” tadında yorumlara maruz kalan Hitchens, Tony Blair’e konuyu tartışmayı teklif eden taraftı. Blair, sürpriz bir kararla bu teklifi kabul edince, tartışma geçtiğimiz cuma akşamı Kanada’nın Toronto şehrinde yapıldı.

Din tahrip edici mi, hayırlı mı?
İzleyicilerin, önceden fiyatları 500 Kanada Dolar’ına kadar çıktığı söylenen biletlerden alarak geldikleri tartışmanın sonunda kazanan taraf, salondakilere dağıtılan anketlerin sonuçlarına göre Hitchens oldu. Çoğunluk, Hitchens’ın görüşlerini daha ikna edici bulmuştu.
Blair, tartışmaya din savaşlarını ve din uğruna ölümleri kabul ederek başladı. Buna karşılık ise din adına yapılan hayır işlerini ve iyilikleri gösterdi. Afrika’da milyonlarca insanın hayatını kurtaran sağlık kurumlarının yarısından çoğunun dini kurumlar olduğunu, HIV/AIDS’le savaşan kurumların ise dörtte birinin Katolik kökenli olduğunu belirterek, “Evet, din tahrip edici olabiliyor. Ama çoğu zaman da hayırlı işlere vesile oluyor” dedi. “Bazılarının önyargılı, yobaz olması, bütün dindarları karalamamalı” dedi.
Buna karşılık Hitchens, dindar grupların hayır işlerini ‘vicdanlarını temizlemek’ için yaptıklarını, fakat yol açtıkları zararı isteseler de geri çekemeyeceklerini söyledi. Prezervatif kullanımı gibi doğum kontrol yöntemlerine karşı çıkarken, Afrika’daki HIV/AIDS’lileri tedavi ettirmenin ironisinden dem vurdu.
Blair’in en kuvvetli argümanı ise insanlığın din olmasa dahi fanatiklikten kurtulamayacağıydı. Blair, “Hitler, Stalin ve Pol Pot din karşıtıydılar, ama bu sebep oldukları vahşeti engelleyemedi” dedi.

Uygarlığın gelişmesini engelliyor
Hitchens, hastalığı nedeniyle tartışmanın sonunda güçlükle ayakta durmasına rağmen, hiç de ilahi güçlerden medet umuyor gibi değildi. Tanrıyı, “Aynı Kuzey Kore gibi, gelişigüzel kuralları olan, mantık ve özgürlük karşıtı bir ilahi güç” diye tanımlayan yazar, dini, uygarlığın gelişimi için önemli bir tehdit olarak gördüğünü, insanlığın sonunu getireceğini düşündüğünü söyledi. Hitchens din karşıtı argümanını bilim ve dinin birbiriyle çatışmaya mahkum olduğunu öne sürerek destekledi.


Tartışmadan önce uluslararası araştırma kuruluşu IPSOS’a 23 ülkede toplam 18 bin 192 kişiyle yapılan bir araştırma ısmarlandı. Yüzde 48’i, ‘Din, 21. yüzyılın toplumlarına gereken ortak değerleri ve ahlaki temeli sağlıyor’ dedi.
Araştırmacılar, ‘Dinin etkisi olumlu mu, olumsuz mu’ diye soruyor. Amerika hariç zengin ülkelerde bu soruya ‘Olumludur’ diyenler çoğunluk oluşturmuyor.Ülkemizde dinin etkisinin olumlu olduğunu düşünenler yüzde 40’larda, olumsuz olduğunu düşünenler ise yüzde 50’lerde.


DİNİN ETKİSİ OLUMLU MUDUR OLUMSUZ MUDUR (Bazi ulkelerden secmeler - IPSOS verileri)
(Ilk yuzde: OLUMLU, Ikinci yuzde: OLUMSUZ -ortalama degerler-)

Suudi Arabistan: %90, %10
Endonezya: %90, %10
Hindistan: %70, %30
Brezilya: %70, %30
Guney Afrika: %70, %30
ABD: %65, %35
Guney Kore: %62, %38
Rusya: %60, %40
Meksika: %45, %55
Italya: %45, %55
Macaristan: %42, %58
Arjantin: %42, %58
Turkiye: %42, %58
Kanada: %38, %62
Almanya: %38, %62
Avusturalya: %34, %66
Ingiltere: %30,  %70
Japonya: %30, %70
Ispanya: %25, %75
Fransa: %25, %75
Belcika: %22, %78
Isvec: %20,%80


İsmet Berkan’ın Hürriyet’te yayımlanan 28 Kasım tarihli yazısından alınmıştır.


ATEİSTLERE, DİNSİZLERE ÇAĞRI:
SİZ SESSİZ KALDIKÇA, DİN KAZANACAKTIR
BASKALARININ DİNDEN KURTULMASINA YARDIM EDIN !
ÇEVRENİZDEKİLERE ATEİZMİ VE DİNSİZLİGİ AÇIKÇA ANLATIN.
AİLENİZE, DOSTLARINIZA, AKRABALARINIZA DİNSİZ VEYA ATEIST OLDUGUNUZU ACIKCA SOYLEYIN.
INSANLARI BU FIKRE ALISTIRIN. CEHENNEM VE ATES KORKULARINI ASMALARINI SAGLAYIN.

"TABU CAN CEKISIYOR."

LEVENT

 

11 Şubat 2011 Cuma

ATATURK'TEN GUNUMUZE ONEMLI NOKTALAR (Video)


Keykubatın amacı "doğru bildiğini" göz önüne getirmek ve Osmanlı'yı da bitiren işbirlikçilerin günümüzde vurmakta oldukları son darbeyi işaret etmektir.
Said-i Kürdi ve yandaşları İsmet İnönü'nün cuntası zamanında iktidar edildiler.İsmet paşa'nın kusuru yok değildir.1967'de ve 1991'de Ülkücüler Nur cemaatine iki kez peşkeş çekildiler.
Ordu içinde ne kadar Atataürkçü varsa,iktidarı da NATO=Nurcu-Süryani,Ermeni,Rum,Kripto Yezidi Kürt kökenlilerin hakimiyeti de o kadar gerçektir.
Bu işbirlikçilerin en tehlikeli yanları ise "sol,Alevi,gayrimüslüm" değil,gerçek "Sünni Müslüman" taklidi yapan Ebubekir'den Yezid'e,Yahve'den İsa'ya ve Brahma'ya  "Tanrı", diyenlerdir. "Hazret,veliyullah,Bahaullah,Nurullah vb." gibi sözlerle onları anmaları bunun delilleridir.Bir önceki yazı bunu anlatmaya yetecektir umarım.


Keykubat