SON GELİŞMELER ve ATATÜRKÇÜ’LERİN GÖREVLERİ
08.8.2008 günü dünya barışının sembolü olarak kabul edilen olimpiyatların Pekin’de açılışının yapıldığı güne denk getirilen Gürcistan’ın şaşkın kravat yiyen Abdulbush’u Saakaşvili’nin Güney Osetya’yı işgali sonrası ortaya çıkan gelişmeler dünyayı her gün “acaba kazara bir 3.Dünya Savaşı “ çıkar mı korkusu içinde yaşatmaktadır.
"Rusya’nın bu işgal olayına verdiği tepki hem kendi menfaatleri hem de dünya barışı açısından yararlı olmuştur.
Dünyayı tek merkezden yönetmek isteyen,yer küreyi kendi yap boz tahtasına çeviren Hıristiyan-faşist G.W.Bush ve neocon’cu çetesi ummadıkları bir tepki ile karşılaşmıştır.
Adamı Mc Cain seçilemezse kendisinden demokratik beklentiler umulan Obama’nın seçilmesi halinde İran ile bir kaos çıkarmayı başaramadığı için Gürcistan’ın G.Osetya işgali sayesinde kendi çizdiği “yayılmacı-bölücü,yıkıcı” siyaseti Obama’nın sürdürmesi,aynı zamanda da “Yecüc-Mecüc” kavmi olarak niteledikleri Çin’in de olimpiyatlardan kazanacaklarını en aza düşürme planı içinde yapılmış sinsi faaliyetleri beklenilen yararı sağlayamamıştır.
Milletleri büyük yapan vatanseverlerinin verdikleri mücadelelerin büyüklüğüdür.Putin Rusya'nın ajan Gorbaçev'den sonra gelmiş en aklı başında vatanseveridir.Ülkesini bu istikamette yönlendirmeyi başarması ve risklerden korkmaması sayesinde de dünya barışına katkıda bulunmuştur.Kanaatimce işbirlikçi hükümetimiz sayesinde de bir kaç yıl içinde bölünmesi mümkün olacak hale gelmiş ülkemiz de böylece bütünlük sürecini biraz daha uzatmıştır.
Rusya’nın tepkisi dünya devletlerini yeniden düşünmeye ve yerlerini tespit etmeye sevk etmiştir.En başta İran ve Suriye’nin hemen Rusya tarafında yer almaları yeni dengeler oluşturmuştur.
Gürcistan’da Rusya’nın tepkisi ardından gösteri yapan “tecavüz mağdurları” olarak kendilerini lanse eden devletler bile kendilerini yeniden yargılama durumuna düşmüşlerdir.
Genel Kurmayımızın gerek içerde bulunan emekli askerlerimize sahip çıkması gerek son habere göre Karadeniz’de Rus Deniz Kuvvetleri yetkilileri ile yapılan görüşmeleri ardından dün de Genel Kurmay Başkanımızın Başbakana yaptığı ziyaretin ardından “Abdulbush-Bush’un kölesi” hükümetinin başının suratının asıklığı vatanseverlerin dikkatini çekmiştir.
Devletimizin bağımsızlığı ve özgürlüğü için mücadele veren Vatansever Atatürkçü ve demokrat sol kesimin yazılarının ve halkla ilişkilerinin önemi de artmıştır.
Atatürkçüler,vatansever sol ve demokratlar olarak gericiliğin ne olduğunu halka iyi anlatmak zorundayız.Önce ABD-İngiliz yapısı 100 yıllık “Nurculuk “ akımının ne olduğunu dini bilgilerimizi geliştirerek halka anlatmalıyız.Bizim halkımız dindardır,muhafazakardır ama dinini de mezhebini de bilmez.
Bu yüzden dış kaynaklı ılımlı İslam palavralarına gelmiştir.Önce bunun bir sapıklık,olduğu vurgulanmalıdır.Tehlikenin büyüklüğü onların anlayabileceği tarzda dile getirilmelidir.
Öyle ki yazdığımız konular dünyanın yuvarlak olduğunu,Türkiye’nin komşularının kimler olduğunu hatta Ankara’nın başkent olduğunu bilmeyen insanların bile anlayabileceği açıklıkta olmalı ve anlatılan konunun önemine uygun Kuran ayetleri ve hadislerle de iddialar tasdik edilmelidir.
Hatta bilmeyenler en azından namaz dualarını,namazların kılınma şekilleri,mezheplere göre ibadetler,mezhepler arasındaki ibadet farklılıkları,sebepleri de öğrenilmelidir.
Dini konuda yapıcı konuşma yapmak istediği halde,karşı fikirde birinin “Sen önce Sübhaneke’yi oku da görelim,ondan sonra konuş” denildiğinde okuyamadığından susmak zorunda kalanları geçmişte çok gördüğüm için bunları yazıyorum.
Her aydın en azından bunları bilmek zorundadır.Bundan sonra isterse Ateist de olduğunu” söylese bizim toplumumuz dinler.O zaman sözünü “bilerek” söylediğin inancını yaratırsın ki o da halkı bilmeye ve öğrenmeye iter.
Yoksa ithal ılımlı İslamcılara,muskacı hurafeci şeyhlere pirlere halkı teslim etmeyi kabul etmiş oluruz.
Aynı Kurtuluş savaşında mücadele eden Mehmet Akifler,Elmalılı Hamdi Yazır’lar gibi.Onlar zamanla merakları ile din ve felsefe alanında doğruları zaten bulacaklardır.
Bunun yanında ülkenin bağımsızlığını savunan insanları da mümkün oldukça ve bir ihanet içinde olduklarına ikna olmadıkça karşımıza almaktan kaçınmalıyız.
Türk halkının aklı başında demokratik vatanseverleri olarak halkımızı uyandırma çabalarımız sürmektedir ve sürecektir.Biz de sonunda "bağımsız olarak ülkesi için doğru siyasetleri tespit edebilecek" siyasi liderler ve partiler çıkaracağız.Bu günler fazla uzak da değildir.
Önemli olan,mücadele verirken yazılarımızı sadece "kendini kurtarmış aydınların anlayacağı ve onları teselli edecek" tarzda yazarak değil,yolda bulduğu,veya yumurtalı ekmeğini sardığı gazete kağıdında gördüğü yazılar olabilecek değerlendirmelerimizi onların da anlayabileceği şekilde yazarak bu mücadeleye güç katabiliriz.
Saygılarımla.
Keykubat