10 Ekim 2015 günü saat 10.00
sıralarında Ankara’da Gar meydanında HDP ağırlıklı işçi,ve sivil toplum
kuruluşlarının düzenlediği “barış mitinginde” meydana gelen iki patlamada 100’ün
üzerinde ölü, 500 kadar yaralı olduğu söylentilerine bakılırsa, bu olay Suruç
patlamasından sonra ülkemizin insanına, barışına, bütünlüğüne karşı düzenlenen
ikinci komplodur.
Bu ortama bizi sürükleyen de AKP
hükumetinin ABD-AB ile birlikte yürüttüğü yanlış, ABD-AB ve küresel sermayeden
oluşan uluslararası suç çetelerinin çıkarlarını kollayan dış ve iç siyasetidir.
Kısaca hatırlayalım;
03 Kasım 2002’de AKP hükumet
olduğunda sıfır terör ile devleti teslim aldı.
13 yıl boyunca, halkı ırk,din,
mezhep bağlamında sürekli böldü.
Terör örgütüne verilmeyecek haklar
verdi, şımarttı, palazlandırdı.
Güçlenen terör örgütü Irak, Suriye
işgallerinde küresel güçlerce kullanıldı ve kullanılmakta.
AKP, askeri kışlaya, polisi
karakola kapattı, asker polis izine dahi çıkamaz hale geldi.
Güvenlik güçlerimiz pazarda
alışverişte, izine çıkarken yolda önü kesildi öldürüldü.
Polis araçları şehirlerde gezemez
oldu, polis, asker araçları trafikte ağır vasıtalarca yoldan çıkartıldı,
devrildi, çıkan arbedelerde öldürülen güvenlik güçleri, trafik kazasında ölmüş
gösterildi.
Terör örgütü, doğuda devletin
sahip olması gereken bütün kurumları kurdu, vergi topladı,
yargılama yaptı,
bunların yazışmalarını devletin posta kurumlarını kullanarak yaptı.
Teröristler şehir içinde savaşçı
kıyafetleri ve silahlarıyla birlikler halinde gezer hale geldiler.
Güvenlik güçleri kışla ve
karakollarında taciz edildiler, kendilerini dahi savunmalarına olanak
verilmedi.
“Çözüm süreci zarar görmesin” denildi.
Teröristlerin her türlü yıkıcı
faaliyetlerinin engellenmesi için kaymakamlar ve valiler izin vermediler.
Bizzat cumhurbaşkanı bunu kendisi itiraf etti, ordu bunları belgeleriyle
kamuoyunda paylaştı.
Terör örgütünün doğuda ve batıda
gövde gösterisi yapmasına, şehirleri yakıp yıkmasına, bankamatikleri soymasına
alenen izin verildi.
Sonunda yeryüzünde hiç bir terör
örgütünün görmediği iltifat ve serbestiyi AKP hükumeti onlara tanıdı.
Ne karşılığında?
Cumhurbaşkanının kendisini başkan
ilan ettirmesi karşılığında. Zira, AKP, 13 yıldır Kürt oyları ağırlıklı, kripto
Rum, Ermeni gibi ayrılıkçı azınlıkların oylarıyla iktidar oldu.
Hesabına göre bilinen B.O.P
projesi gereğince dört devletten toprak alarak kurulacak Kürt devleti, Irak,
Suriye federe devletle olarak bize katılacaktı ve Recep Tayyip Erdoğan da
bunların başkanı olacaktı.
Amacı büyük toprakları olan
devletleri küçültmek, zayıflatmak, çok küçük olanları da genişletmek olan bir
B.O.P projesinin sahibi büyük devletler, Recep Tayyip Erdoğan’ın böyle bir
güce hükmetmesine izin verirler miydi?
Hayır, ama o buna inanmıştı.
Ne oldu da işler karıştı?
Terör örgütü, önce “Kürdistan'ı
kur, sonra seni başkan yapalım” demiş olmalı ki bu işleri karıştırdı. İki
taraftan birisi ya da ikisi de şüpheye düştü.
İlk ayrılık burada başladı, 07
Haziran 2015 gnl seçimlerinde Kürt oyları çekilince AKP hükumet de kuramadı,
başkanlık ta yattı.
2011 Libya’da Kaddafi’nin
devrilmesinden sonra sıra Suriye’nin işgaline gelince başta Rusya ve ardından
Çin de aktif olarak Ortadoğu siyasetinde ABD-NATO çetesine karşı yerlerini
belirlediler.
İşler sarpa sarmış, ABD-AB’de konuşlanmış küresel sermaye,
1990-2000’ler arasındaki “tek kutuplu dünya” şartlarına göre yaptıkları vahşi
emperyalist projelerini uygulama şansını kaybetmiş oldular. 2001’den beri
Ortadoğu’da dökülen kanların yarattığı ABD-AB karşıtlığının da Neo-Con’cu Bush
iktidarını yıkıp, demokrat Obama iktidarını getirmişti.
Bush rejiminin çirkinliklerini
örtüp, “şirin Amerika” politikası güden Obama ordusunu yavaş yavaş bölgeden
çekmeye başlamıştı, ama yerlerini alacak El Kaide, ondan doğan IŞİD ve kurulan
çok sayıda kan dökücü örgüt ile coğrafyada kan dökmeye devam ediyorlardı.
ABD’nin emriyle, ordunun ABD
karşıtı kesiminin tasfiyesi için Ergenekon, balyoz, Poyrazköy davalarıyla,
içeri tıkılan ordu mensupları, ABD’nin demokrat başkanı Obama’nın hatadan geri
dönmesiyle yeniden yargılanarak serbest kalmaya başladılar ve hükumete de
baskıyı arttırdılar.
Bu olayın etkisini yadırgamamak
lazım. En azından Ulusal kanalda bu yönde ordunun faaliyetleri olduğu
işleniyor.
24 Temmuz’da başlayan terör
örgütüne askeri saldırılar örgütü çökertmiş, bölgeye Rusya ve Çin’in girmesiyle
de ABD-NATO uçakları teröristleri korumak için eskisi gibi hoyratça ordumuzu
tehdit edemez olduklarından ordu da rahatlamıştı.
Ülkeyi baştan sona yakıp yıkmakla,
ayrı devlet kurmakla tehdit eden terör örgütü birden güvercin olmuştu. Hızla
gelişen olaylar nedeniyle bunu herkes idrak edememişti.
Son, geçen hafta, cumhurbaşkanı,
mafyadan bir zatı sarayında ağırlayıp iltifat etmiş, ardından bu kişi memleketi
Rize’de miting yapmış ve “oluk oluk, nehir gibi kan akacak” demişti.
Ertesi gün kan aktı, resmi
sayılara göre, 95 ölü 186 yaralı.
Ölenler kimdi?
Terör örgütü ve siyasi partisinin
ağırlıklı destekçilerinin kalabalığı oluşturan ayrılıkçı-Kürdistancı, “kan
akmasın, bırakın devlet kuralım” şeklinde “barış/savaş” türküsü mü-tehdidi mi
yaptıkları tartışmalı olan kesimden olanların kanları aktı. Bunu kesinlikle
onaylamasam da sonunda tehdide bu şekilde bir tehdidi kim yaptıysa sorumlusu da
odur.
Silahsız, barışçı gösteri yapma
özgürlüğünü kullanan insanların böyle şekilde öldürülmesi ne kadar alçakçaysa,
doğuya, askerlik, polislik, subaylık, öğretmenlik v.b. şark hizmeti için giden
memurların da evine giderken, iş yerinde, sokakta, evinde uyurken, izine
çıkarken kalleşçe öldürülmesi de aynı şekilde alçakçaydı.
Sorumlusu ölenler miydi? Çoğu
değildi ama, birileri “kana kan” demişti işte.
Bu AKP’ye iktidar kapısını açar
mı?
Bence bırak açmayı kapatır da.
Eğer milletimiz olayı doğru yorumlarsa, AKP’nin 13 yıldır uyguladığı
“açılım-çözüm süreçleri” adlı ihanetlerinin sonucundan başka şey değildir
olanlar.
Terör örgütü bu kadar
kollanmasaydı, güçlendirilmeseydi bunların hiç birisi olmayacaktı.
|
Sedat Peker'in arkasındaki şalvarlı IŞİD'çi olabilir mi? |
Şimdi bu olay bizim ülkemizde
kimseye yaramaz. Ama ortalığın karışması, hükumetsiz kalması daha da vahim
olayların olması ve devletin batılı suç çetesi devletlerin kucağına düşmesine
yarayacaktır.
Ama, cumhurbaşkanının iltifat
ettiği bir mafya çetecisi, on dan ayrılır ayrılmaz miting yapacak, oluk oluk,
nehir gibi kan akacak” diyecek ve o kan akacak.
Yarın bir AKP mitinginde benzer
olayla intikam alınması halinde ne olacak?
Kına mı yakılacak?
Bu mitingde, HDP’nin ve terör
örgütünün iddia ettiği gibi kanı AKP döktüyse, bu miting hangi açıdan devleti
tehdit ediyordu da yapıldı? Ellerinde değnek bile olmayan insanlar nasıl
öldürüldü? Bunlara nasıl kıyıldı?
Bu olayın, daha fazla kan akıtacak
bir “ayrılıkçı direniş eylemlerine” sebep olacağını, halklar arasında zaten
üstü küllenmiş kızgınlığın apaçık kine, düşmanlığa dönüştürülmesi kime ne
yarar getirecek?
|
Devletler bu tip insanları kullanır ama uluorta teşhir etmez ki. |
Bunu yapacağına, örgütü topla,
bitir, ama halkı karşına niye alacak böyle cahilce işlere kalkışıyorsun?
Umarım, bu ülkemiz nifak sokmak
için uğraşan dış güçlerin işidir demek istiyorum ama, bir mafya çetecisinin
miting yapıp kanla tehdit etmesi de hiç kimsenin göz ardı edebileceği bir delil
değildir.
Herkesi, aklı selim olmaya davet
etmekten başka söyleyecek bir şey bulamıyorum.
Ölenlere rahmet, yakınlarına sabır, bütün halkımıza başsağlığı dilerken siyasilerimize ve bürokratlarımıza, "devletçilik oynamayı bırakıp, DEVLET OLMAYI" öne çıkarmalarını dilerim.
AKP ve onu iktidar eden güçlerin siyasetleri, Rusya-Çin'in girmesiyle üç kutuplu hale gelen yeni dünya şartlarında uygulama alanı bulamadığından çökmüştür.
Bu hükumet bir daha gelememek üzere gitmeli, gitmezse gönderilmeli, Atatürkçü, demokratik, herkesin yaşam ve çalışma hakkında saygı duyan, sosyal devleti işlevleştirecek, terörü gömecek, bölünme tehditlerine son verecek bir hükumet getirilmelidir.
Yazı biterken haberlerde verilen,Erzurum Şenkaya ilçesinde şehit olan iki askerimize tanrıdan rahmet, ailelerine başsağlığı, sabırlar dilerim.
Çiçeklerimizin tomurcukları olan gençlerimizin emperyalistlerce daha fazla koparılıp atılmalarına bir son vermekten aciz misiniz hey milletim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.