Thomas Eisner,Maria Eisner,Melody SİEGLER tarafından 2005 yılında yazılmış olan “SECRET WEAPONS” Gizli silahlar adlı kitabın içeriği tamamen böceklerin sahip oldukları savunma teknikleri üzerine hazırlanmıştır.Bu kitapta böcekleri tanımlayan şu cümleler dikkat çekicidir;
GİZLİ SİLAHLAR
Örümcekler,Akrepler,Böcekler ve Diğer Çok Bacaklı Yaratıkların Savunmaları:“Eklembacaklılar olarak bildiğimiz,pek çoğumuzun hatırına bile getirmediği gezegenimizin kendi halindeki bu sakinleri aslında hepsi birer savunma uzmanıdırlar.
Diğer hayvanlarla bir araya koyduğumuzda sayıları hepsine üstün gelecek kadar çok ve çeşitli olan bu eklembacaklı hayvanların hayatta kalmalarındaki başarıları sahip oldukları kimyasal silah ve savunma çeşitliliğidir.”
Kitabın yazılış tarihi 2005,bizim ülkemizde ve diğer dünya devletlerinde görülen “kene” ısırmaları sonucu artan ölümler haklı olarak mağduriyeti yaşayan toplumlarda şüpheler uyandırmaktadır.
Asırlardır kene denen bu hayvan insanlar ve evcil hayvanları ile birlikte yaşamış ancak hiçbir zaman bu son yıllarda olduğu gibi tehlikeli olmamışlardır.
(Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi....) Adından da anlaşılacağı gibi vahşi Afrika ormanlarında kalmış bu zehirli eklembacaklının yaşam coğrafyasının dışındaki dünya toprakları üzerinde birden yaygınlaşması ise şüphe uyandıracak kadar dikkat çekmektedir.
Gelişmiş ülkeler artık hedef düşman veya düşman olması muhtemel ülkelere sadece mevcut NBC (Nükleer,Biyolojik,Kimyasal-Chemical) silahları ile değil gezegenimizin kendi halindeki zararlı böcek ve haşaratlarını da kimyasal silahlar listesine eklemiş görünmektedirler.
Zaman Gazetesinin yayınladığı bu Kene Haritasına dikkat edildiğinde kenelerin yayıldığı bölgeler; 1-Başbakanımızın eş başkanlığını yürüttüğü B.O.P ve Genişletişmiş Kuzey Afrika ülkelerini;
2-Amerika Devlet Başkanı George Walker BUSH'un hedef olarak belirlediği "Yecüc-Mecüc" Kavimlerinin yaşadığı,kıyametten önce yok edilmesi geeken "Hedef bölge"yi görmek sizleri yanıltmasın. (G.W.BUSH,R.T.ERDOĞAN VE YECÜC-MECÜC" başlıklı "blogcu.com/keykubat" linkinden okuyabilirsiniz. Bu kene olayı tamamen planlı bir saldırının sonucudur inancımı bu harita da doğrulamaktadır.
İnsanımızın bu tür bir haşaratın saldırısına maruz kaldığında doktora gitmek dışında yapacağı bir davranış tavsiye edilmemektedir.
Televizyon haberlerinden de gördüğümüz kadarı ile onların da bir ipi düğüm yaparak deri altına girmiş hayvanı dışarı çıkarıp boğarak öldürdüklerini görünce ortaya yeni bir çaresizlik de çıkmış bulunmaktadır.
Müdahale edildiğini anlayan hayvan doğal olarak savunmaya geçip zehrini şırınga etmekte,doktora rağmen hastaların kaybedildiğini yüreğim sızlayarak haberlerde izlemekteyim.
KENEYE EN ETKİLİ YÖNTEM DAĞLAMADIR.
Doktorların bu hayvanlara neden en eski ve etkili tedavi şekli olan “DAĞLAMA” yöntemini seçmediğini ise anlamış değilim.
Üç veya dört yıl önce benim de kasığımda bir “et beni” belirdi.Birdenbire bu boyutta bir benin nasıl oluştuğunu düşündümse de önce oluruna verdim.Hiçbir rahatsızlık da duymadım.Bir gün evde yalnızdım ve evdeki büyüteçle bu “ben”i incelediğimde bunun kene” olduğunu fark ettim.Çünkü her hafta sonu veya iki üç günde bir arkadaşlarla piknik yapıyorduk.Bir ara piknikte bu bölgemde bir kaşıntı olduğunu hatırladım.Hemen elektrikli havyayı prize takıp ısıttım.Lehim eritecek kadar ısındığını görünce haşaratın baş kısmına dokundurunca hayvan yandı kavruldu.
Üst derinin altında yerleştiği için de acı dahi hissetmedim.Çevresini yakarak çıkardığımda bana kalan sadece bir kabuktu.
Büyüteçle hayvanın başının yerini tespit ettikten sonra sıcak havya onu yakıyor.Zehrini salsa dahi buharlaştırdığı için vücuda karışan bir şey olmuyor.Yalnız alet kullanmayı bilmeyen denemesin her tarafını yakabilir.Alet ustaca kullanıldığında iz dahi kalmıyor.
Bence doktorlar bunu denemelidirler.Bu tür haşaratların düşmanı da kuşlar,küçük böcekler ve karıncalardır.Yakın gelecekte,henüz bilmediğimiz yeni saldırı türleri için de tedbir olarak ağaçların sayısını artırmalı,kuşların ve böceklerin de çeşitlenmesini korumalıyız.Doğaya yapılan kene ve diğer haşarat ilaçlamaları eko denge olarak bildiğimiz çeşitli canlı türlerinin neslini tükettiği için bu tür saldırılara da çaresiz kaldığımızı unutmayalım.
Kesinlikle,evimizin etrafında,sokağımızda,köyümüzde ve tarlamızda ağaçları koruyup çoğaltalım.
EK:HELİKOPTERLE KENE ATILIYOR!!
14 tEMMUZ 2008 günü 18.30'da yayınlanan Kanal 1 akşam haberlerinde Mersinde bir evin üzerinden geçen helikopterden "Kene atıldığı" ve kenelerin hepsinin aynı boyda oldukları haberi verildi.Haberin görüntülerinde evinin bahçesinden kene toplayan köylünün haşaratları çalı süpürgesi ile süpürmeye çalıştığı da görüntülendi.
Kuş gribi sonrasında da bunlardan birileri para kazanmıştı.Başta Maliye Bakanımız sayın Kemal Unakıtan'ın kuş gripli tavuk ürünlerinin pastörize yumurta ve vb.şekilde pazarlandığına tanık olduk.
YiNE DEĞİŞİK KANALLARADA YAYINLANAN HABERLERDE KENE İLAÇLAMASI İÇİN 40.000.000 ytl CIVARINDA İLAÇ İTHALATI YAPILDIĞI HABERLERİ DA YAYINLANDI.
Bu olayları "Yecüc-Mecüc" ve B.O.P ile ilgili yazılarım kapsamında değerlendirdiğimizde bilinçli bir soykırıma maruz kaldığımız gerçeği ile karşıkarşıya olduğumuzu görmek hiç de zor değildir.
NEDEN MERSİNve NEDEN TÜRKLER?
Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde Mersin Toros dağlarında yaşayan Yörüklerin "Sünni olmadıkları ve Türk olup Türkçe konuştukları ancak kaba ve savaşçı oldukları da Evliya Çelebi tarafından şöyle dile getirilmektedir;
"Bana tarif edilen Yörük obasını görmek için yanıma otuz kadar adam alarak yola çıktım. Yolda bir Yörüğün kaplanla boğuşmasına tanık oldum.Koskoca bir kaplanı boynundan yakaladığı gibi boğarak öldürüşünü hayretle izledim" demektedir.
Bu gü o kadar güçlü ce cesur insanları bulmak imkansız olsa bile Türkler tarih boyunca bu Sami soyuna çok korku vermiştir.
Kıyamet öncesi İsa Peygamberin gelişini beklemek için kuracakları Kutsal Bereket Hilali içindeki bölgede G.W.BUSH ve Gürcü olduğunu özellikle söyleyen yerli ortağınca Türk Milletinin kasıtlı imhası yürütülmektedir dersek hata mı etmiş oluruz?Bunca açık delil ışığında farklı düşünme olanağı kalmışmıdır?
Biz Müslüman olduk,"Kur'an alemlere nurdur" demektedir sadece Araplara gelmemiştir diye inanmaktayız ama,Osmanlı'da "Türkçe konuşma yasağı,Türkün devlet işlerinden uzaklaştırılmış olması,Türkleri halen Atatürk sonrası aynı muameleye tabi olması,Tevrat ve İncil ayetleri ile ".G.W.BUSH,RTE,YECÜC-MECÜC" başlıklı yazılarımın tekrar okunduğunda daha da çok anlam ifade edeceğini iddia ediyorum.
Tanrı Türk'ü korusun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.