EVE DÖNÜŞ YASASI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
12.12.2007 günü, Ankara'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, "'(TCK) 221 (Eve Dönüş Yasası) ile ilgili böyle bir çalışma yapılabilir' dedim ve arkasındayım. Yeter ki önerileri görelim. Daha yeni öneriler getirebiliyorsak bunun üzerinde çalışalım. Eve Dönüş Yasası bunun üzerinde daha esnetilebilir, daha farklı hale getirebiliriz" dedi.
Bununla "dağa çıkışı engellemek, dağda teröre bulaşmamış olanları anasının-babasının yanına çekebilmeyi" amaçladıklarını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Farklı yerlere çekmek yanlış" diye konuştu.
Siyaset bir netice alma sanatıdır" diyen Başbakan Erdoğan, "Biz netice alabilmek için, yasal çerçeve içinde ne gerekiyorsa bunu her zaman yaparız. Biz kavga etmek için yokuz, netice almak için varız"
1985-2003 döneminde belli aralıklarla yürürlükte kalan 7 pişmanlık yasasına 7 bini aşkın müracaat oldu. Pişmanlığı kabul edilenlerin sayısı ise 3 bin 300’de kaldı. Pişmanlık yasalarının istenilen amaca ulaşmadığını gören 59. hükümet, ‘eve dönüş’lerin önünün açık tutulması için Haziran 2005’te yürürlüğe giren TCK’nın 221. maddesinde şu paragrafa yer verdi: “Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.” O tarihten Ekim 2007’ye kadar 221. maddeden yararlananların sayısı 353’e ulaştı.
Her şey iyi hoş ama görünen o ki terörle mücadelede,güvenlik güçleri dışında hiç kimsenin ciddi bir kararlılık göstermediği,devletin bu yönde değişmeyen bir "Devlet Siyaseti" olmadığıdır.
Bu nedenledir ki,siyasiler nerden ne kadar oy alıtrım derdi ile "devletin güvenlik güçleri" yerine "devleti yıkım güçleri" lehine yasa çıkarmaktan başka iş yapmamışlardır.
Bir şeyler yapacak olanlar çıktıysa da "ABD-AB "kaynaklı tepkilerle siyasetten el çektirilmişlerdir.
Örnek mi? Bir S.adettin TANTAN, bir H.Denizkurdu ve diğerleri...
ABD-AB yalamaları her daim siyasetin değişmez kişileri olmuşlardır.
İtiraz eden varsa bana memleketin bu halini tercüme etsin.
Yeni yapılacak değişiklikte teröristlere iş kurmak için maddi yardım yapılacağı da belirtilmektedir.Bu hak ne şehit yakınlarına ne de gazilere verilen bir hak değildir.
İtirafçı teröristlere "estetik ameliyat ve yeni kimlik ve yüz verme olanakları,terörle mücadelede deşifre olmuş,kendisi ve ailesi terör örgütünün hedefi olmuş güvenlik güçlerine dahi verilen bir hak değildir.Bu gerçekten düşündürücüdür.
Devletin yanında olmak mı,yoksa ona silah sıkmak sonradan da evvel davranıp örgütü satarak kestirmeden hayatını garantiye almak mı karlı?
Bu insanların yarın öbür gün devlete karşı tekrar silah kuşanmayacaklarını kim garanti edebilir?
Bu güne kadar bir çok ititrafçının,hastanede tedavi olup,çocuğunu doğurduktan, sicilini temizledikten sonra havalar yazlayınca tekrar örgüte katıldığı gün gibi ortada iken sadece uluslararsı baskılara karşı "sempatik " görünmak amacını taşıyan bu tavizler asla amacına ulaşamayacaktır.
AB. yasaları ile elleri kolları bağlanmış çalışamaz hale getirilmiş güvenlik güçlerinin terörle mücadelede yetkileri yeterlimidir?
Bu AB kıskacı açılabilmişmidir ki teröriste bu kadar haklar verilmektedir.
Hükümet AB baskıları ile güvenlik güçlerinin Ordu dahil elini kolunu bağlamış,yapılması şart olan hayati operasyonlar için bile "izin " olup olmadığı tartışılan resmii faaliyetler yürütülmektedir.
Siyasi iktidar,teröriste taviz vermekten başka bir şey olmayan bu eve dönüş yasaları ile kendisine şirinlik muskası yazacağına güvenlik kuvvetlerinin terörle mücadelede istedikleri yasal ve maddi destekleri sağlamak için bir şeyler yapsa daha yararlı olmaz mı acaba? Bence olur,hükümet için de olur ama "ABD-AB koalisyonu bu işe ne der sonra" korkusu sadece bu hükümeti değil geçmiş hükümetleri de düşündürmüştür.
Ama ne zaman bunlardan korkmayan bir iktidarımız olacak?
Halkı en yoğun olarak arkasına almış bu iktidardan daha uygunu bu güne kadar gelmemiştir ki zaten.Bu kadar halk desteğine rağmen hükümeti daha cesur olmaya çağırıyorum.
O Kasımpaşalılığı biraz görelim.Bazı protestocu vatandaşlara gösterdiği yiğitliği bu konuda da görmek istiyoruz.
Devletimizin siyasi ve kurumsal erkleri ne zaman bu ülkenin yararına başkalarından onay almadan karar verebileceklerdir acaba?
Yıllarını devlete kurşun sıkarak geçirmiş,düzenli bir ev yaşantısı nasıl olur onu bile hatırlamaz hale gelmiş bu eşkiyaları yine devlet kadrolarına doldurarak ülkenin bölünüp parçalanması için zemin hazırlamak niye?
Yukarıda bahsettiğim hedef olan güvenlik kuvvetleri mensupları,onlara yardım edenler için de neden bu tür haklar verilmez ?
Onların arkasında meclis kapılarını tekmeleyen Claudıa RUTH'lar olmadığı için midir acaba?
Yoksa "evladım şehit oldu,görevi yarım kaldı ben gidip tamamlayayım" diyecek kadar derin olan vatan severlik duyguları "ahmaklık" olarak algılandığı içinmidir yoksa?
Evlatlarını,umutlarını alan bu ayrılıkçı ,bölücü silahlı faaliyetlerin sorumlusu olanları, millet meclisinde toplanıp bu güne kadar evire çevire dövmedikleri içinmidir yoksa?
Devletimiz yeni verilecek tavizlerle terörü mü bitiriyor yoksa adeta teröriste teslim mi oluyor?
İnsanları bir daha "teröre karışmaya tövbe ettirecek " bir şeyler hiç yapılmayacakmıdır?
Bu yasayı hazırlayanları "evladım şehit oldu,görevi yarım kaldı.Beni askere alın da yarım kalan görevini tamamlayayım" diyen şehit babasının %1'i kadar vatansever olmaya davet ediyorum.
Mevcut pişmanlık yasasını aşağıya yazdım.Bu nelerine yetmiyor da daha genişlettikçe genişletiyorsunuz?
Korkmayın şu ABD-AB koalisyonu şer örgütlerinden.Yüreğinizdeki sese kulak verin.Millet arkanızda.
Siz değilmisiniz "İlk defa Anadolu köylüsü bizimle iktidara geldi" diyen.Öyleyse şehitlere,güvenlik güçlerine sizden daha iyi kim sahip çıkabilir ?
Etkin pişmanlık - MADDE 221.
(1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi hâlinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi hâlinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.
(5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.
(6) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.8.md) Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz.
Keykubat
26.12.2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.