EĞİTİM TERÖRÜ ÖNLER Mİ?
Son günlerin gündemi olan faili meçhul oto kundaklama eylemlerinin faillerinden birinin Diyarbakır ÖSS birincisi çıkması doğuda inekleri bile okula davet eden eğitim kampanyalarına bir örnek olmalıdır.
Hani her şey eğitimle oluyordu?Hani insanlar eğitimin sihirli değneği ile "uysal vatandaş" oluyorlardı?
Geçen ay da Çapa Tıp Fakültesinde bir Prof'un kurduğu silahlı sahte ilaç çetesi örneğini gördük.Adam son kullanma tarihi geçmiş ilaçların kutularını yeniden bastırmak için matbaa bile satın almış ve ülkenin bütün büyük illerinde örgütlenmiş.Üstelik kendisi de kanser tedavisi görmekteymiş.Eğitim almak ve hastalıktan muzdarip olmak da hastanın halinden anlamak,uysal vatandaş olmak demek olmuyor ve her şeyi çözmüyormuş.
Ülkemizin terörün yoğun olarak yaşandığı bölgelerinde görev alan bütün bürokratlarımız bu bölgeye gittiklerinde ev ev gezerek "Çocuklarınızı okutun,devlet yanınızdadır" mesajı vermektedirler ve her türlü desteği bu insanlara vermektedirler.Bu bir devlet siyaseti olmuştur.
Ancak olaylarda da görüldüğü gibi terörün çocukları okula kaydetmekle çözülmediği,aksine daha bilinçli olarak terör için bilendikleri ortaya çıkmaktadır.
Eğitim gerçekten terör ve anarşiyi çözmek için bir çözüm içerseydi en azından okur-yazar oranı /100'lere yaklaşmış Tunceli'de hiç bir terör olayı çıkmazdı.Bir devlet memurunun rahatça kounuşup iletişim kurabileceği tek doğu şehridir burası.Her evde bir üniversiteli,bir Almancı ve bir kaç "Devrim Şehidi" dedikleri,bizim terörist dediklerimizden vardır.
Oysa,bir çok terörist ve anarşistin geçmişine baktığımızda ya bu İl nüfusuna kayıtlı ya da bu İlden 1938 Dersim İsyanı sonrası sürülmüş ailelerden çıktıklarını görmekteyiz.
Terörü önlemek için asilerin yoğun olarak çıktığı şehirlerimizin halklarını %10 artı puanlarla Üniversiteler ve diğer devlet okullarına kaydetmek,devlet kurumlarına yerleştirmek hiç bir şeyi değiştirmiyor.Devlet eliyle aynı işi yapmaya devam ediyorlar.
Örnek olarak,I.Murat tarafından Yeniçeri ocağına doldurulan Sırplar ve diğer Balkan halkları Osmanlı'nın yıkılış sebebi olmuşlardır.Viyana seferinde bile "Kendi halkımıza silah kullanmayız.Müslümanız ama Avrupalıyız" dedikleri tarihçilerin kayıtlarında görülmektedir.
Osmanlı'nın yıkılış döneminde Balkan kökenli devşirme paşa ve beylerin devlet otoritesi ile isyancıları korudukları,çetelere karşı savaşan vatanseverleri ise nasıl astıkları bu gün TV Dizisi halinde seyredilmektedir.(Örn-Elveda Rumeli-ATV)
Devlet artık bu sonuçsuz işten vaz geçmelidir.Devlet kendisi içi sürekli asker yetiştiren,şehitler veren kendi insanlarının devlet örgütü içine alınmasını teşvik ettikçe yaşayacaktır.
Dersim'li olduğunu bildiğim (Tunceli,Bingöl,Elazığ(Karakoçan-Maden),Erzincan bölgesi insanları kendilerini böyle tanımlar) bir arkadaşla "Solcu" olmak üzerine konuşuyorduk.Bana şöyle demişti;
"Siz Batılısınız.Siz emperyalistsiniz.Biz size karşı devrim yapmaya çalışıyoruz.Bu yüzden sizden solcu olmaz.Çünkü bizim solculuğumuz size karşı devrim yapmayı hedefliyor"
Düşüncesini açıkça söylediği için de dürüstlüğünü de takdir etmek gerekir.(!)
Fakat;
Çin'i Emperyalizmden kurtaran Mao Zedung'un ve diğer zamanın düşünürlerini tanımlamalarına göre
Türkiye "Yarı Sömürge" durumunda bir "Üçüncü Dünya" ülkesidir.
Kendisini bölüp parçalamak isteyen ABD-AB koalisyonuna göz göre göre üye kalmaktan başka çare bulamayan ve ülkesinin parçalanması için bu devletlerin desteğiyle açıkça "silahlı ve siyasi faaliyet yürüten bir terör örgütüne bile "askeri operasyon" yapabilmek için "ABD'den izin alıp almadığı" iktidarı ve muhalefeti ve halkı tarafından tartışılan bir ülke olan Türkiye'yi "Emperyalist" olamla suçlamak ahmaklığın daniskasıdır.Ya da art niyetliliktir.
Bu fikirleri devlet memuriyet altında savunanlar,içki masalarında kendi hemşehrileriyle bir araya geldiklerinde "PKK'lı olduklarını söyleyen bu insanlar bir devlet devletin her kademesinde devletten geçinip bu milletin kuyusunu kazmaktadırlar.Söylediği düşünce bilinen ayrılıkçı terör örgütünün ideolojisidir.Ancak ülkemizde "eyleme geçmeyen düşünce suç sayılmaz " maddesi ve "Terörü önlemek için" (!) sık sık çıkarılan af yasaları böyle hainleri de devlet içinde barındırmaya yaramaktadır.
Yani bu insanları eğitime yönlendirmek ve devlet kadrolarında istihdam etmekle terörü devlet bütçesinden beslemekten başka bir iş yapılamamaktadır.Bir leyla Zana ve DTP milletvekilleri cahilmidir, eğitilmemişler midirler??
Sadece devlete silah sıkan ve sıkacak elleri yetiştirecekleri Türk Milletinin cebinden alınan vergilerle, boğazından kesip verdikleri ile beslemeyi sürdürecektir.
Devletin silahını belinde taşıyan,maaşını alan bu insanların devlet içinde öyle bir örgütlenmeleri varki şikayet etmeyi bile gereksiz kılmaktadır.Arkalarında valiler,bakanlar,kaymakamlar, hakimler,savcılar her türlü bürokrasi var.Bir telefon edip durumlarını bildirdiklerinde "İyi çocuktur,bizim çocuktur,öyle şey yapmaz" diyenlerle,arkaları şaşılacak kadar çoğalıverir.
Bir Erzurumlu,Kayserili,Çanakkale'li devlet memuru maalesef "Bu arkadaş böyle söylüyor" dese onu oradan oraya sürüm sürüm süründürür,komik duruma düşürürler.
Biz Türkler bu devlet işinden Fatihten beri hiç yokuz zaten.
Bu bölgelerden memur olanların ceplerinde hep bir "hemşeri kitapçığı" vardır.Kışlık odunlarını bile devlete yüklemeyi başarmaktadırlar.
Orman müdürleri, yakacak,mobilya ihtiyaçları,sağlık müdürleri,doktorlar sağlık ihtiyaçları ve diğer kurumlarda görevli hemşehrileri diğer ihtiyaçlarına samimiyetle yardım etmektedir.Adalete kadar bu sürüp gitmektedir.
Bunu yazmaktaki amacım eğitimde "Bölge ayrımı"nın artık ortadan kaldırılması şartının oluştuğunu,doğunun da herhangi bir yardıma da ihtiyacının kalmadığını göstermek içindir.
Kürdistan kurmak için "Türkiye'de nüfus çoğunluğunu ele geçirmek" amacı ile yıllardır Kürt aşiretleri ve şeyhleri "Medeni Kanunun uygulanmasını",çok eşliliği teşvik edip koruyarak engellemişlerdir.En az üç kadınla evlenen,(ağaların ve şıhların eşlerinin sayısı bilinmemektedir) sadece erkek çocuklarının sayısını bilen ama adlarını bile hatırlamayan bu insanların çocuklarına neden Türkler baksın veya onların kazançları hainlik güdenlere harcansın?
Devleti ele geçirme amacını güden bir siyasete devlet nasıl destek olabilir?Hem de Türk Halkının parası ile.
Terör örgütünün kurucusunun da Siyasal Bilimler Fakültesi" kökenli olduğunu unutmayalım.
Devlet dairesine doldurursan bunu,en son DTP Milletvekili Pervin Buldan örneğinde olduğu gibi makam aracı ile yapmasını sağlarsın.Başka bir şey olmaz.
Topraktan emeği ile,tarih boyunca ekmeğini çıkarmamış insanları devlet dairesinde istihdam ederek onları kazanmanın yanlış olduğu Osmanlıdan beri bellidir.
Bu bölgenin halkının 1258 yılında Hülagü Han'ın yakıp yıkması sonucunda dağlara kaçtığı ve bu zamandan beri dağlarda "eşkiyalık " yaparak geçindikleri herkesçe bilinen bir gerçektir.Osmanlı zamanında da önceleri İran ile sonraları Rusya'nın sahneye çıkması ile Ruslar ile işbirliği yaptıkları tarihi gerçeklerdir.
Sultan II.Abdulhamit'in Kürtlerden "Hamidiye Alayları" kurması ise onları devlete kazandırmamış azgınlıklarını arttırmış ve devlet eliyle ,devlete sadık Türk halklarının mağduriyetlerine sebep olmuşlardır.
Asırlardır eşkiya olan insanları, devlet dairelerine doldurmadan önce "Tarım Kültüründe yıllarca eğitmek gereklidir.Yoksa adı ne olursa olsun bu yaşadığımız terör de bir eşkiyalıktır ve bunlar eğitimli eşkiya olmaya devam edeceklerdir.Eğitim onlara "Tarım Kültürü " ile yıllarca sürecek yaşam tecrübesinin verdiklerini veremeyecektir.
Unutmayalımki bir çok tarihiçi 1917 Rus Devriminin,bataklık balıkçısı olan Rus halkına "Tarım Toplumu" olmayı öğretmiş,onları böylece çağdaş toplumlar sınıfına bu yolla sokmuş olduğunu yazmaktadır.
Kürtlerin de tarımla uğraşanları vardır ama, büyük çoğunluğu kendine ait bir kaç dönümlük araziye bir kaç teneke tahıl ekerek kışlık yiyeceğini kendisi çıkaran insan değillerdir.Hep yarıcı veya maraba,ağanın,şeyhin kulu olarak vardırlar.Kendileri risk almayı bilmezler.Bu da onları servet düşmanı yapmaktadır."Sende var bende yok" deyip çalmaktadırlar.Eşkiyalık burada başlamaktadır.
Bu nedenle buralarda bir toprak reformu ile halk çiftçiliğe ve bireysel yaşama zorlanmalıdırlar.Yoksa eşkiyalık kaderleri olmaya devam edecektir.Tabii ki millet de,devlet de onların kahrını çekmeye.
Bunca terör,anarşi,eşkiyalık pislikleri hadi bir kısmı "Dış Kaynaklı" teşvik ve tahrik ise,bunların için de hiç "Türk Düşmanlığı" yok mudur?
Bu da ayrı bir sorundur.Sebebi ise tarım kültürü eksikliğidir.
Birlikte yaşamayı biz değil onlar istemelidir.Türk Halkı da yürüyüşlerle ve her fırsatta tepkisini de koymuştur ve koymaktadır zaten.Kesinlikle de devlet siyaseti ve kararlılığı gerekmektedir.
Devletin terörü önlemek gibi niyeti varsa öncelikle "Eşkiyayı" dağda bitirmelidir ve "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge"lerini sürekli ziyaret eden yabancı elçilik görevlilerini denetlemekten geçer.
Önce bunların bölgeye yaptıkları ziyaretler güvenlik güçlerinin denetimleri altında yapılabilirse,ve elçiliklere sürekli gidip gelen insanlar da buna dahil edilebilirse bu başlangıç olarak oldukça yararlı bir girişim olacaktır.1876-1923 arası anılarını yazanların,halkımızı nasıl birbirine düşman ettiklerini açıkça,detaylı olarak yazmaktadırlar.
Diğer önlemleri de terör uzmanı olmuş güvenlikçiler,proflar ve diğerleri almasını bilirler.Yeterki kararlı bir devlet siyaseti oluşsun.
Her türlü af veya af türü yaklaşım terörü sadece teşvik edecektir.Hiç bir Türk Devlet idarecisinin bu halka ihanet etmeye hakkı yoktur.
İhanet ise bu hainlere her türlü destek olacak siyaseti yapmaktır.İhanet halen,ağalık,şeyhlik,pirlik gibi müesseselerin bu bölgede devlet eliyle korunmasıdır.
İşte eğitimli PKK terör örgütünün ve onun siyasetini mecliste ve yurt dışında savunanların iç yüzü;
"" 02.01.2008-Basından-İçişleri Bakanı Beşir Atalay, İstanbul'da ele geçirilen eroinle ilgili gözaltına alınan Nihat Buldan'ın uyuşturucu görüşmelerine DTP Iğdır Milletvekili olan yengesi Pervin Buldan'ın otomobiliyle gittiği şeklindeki iddiaları yanıtladı. Son birkaç gün içinde 80 kilo kadar yüklü miktarda eroin ele geçirildiğini belirten Atalay, Pervin Buldan'la ilgili iddialara da "öyle bir irtibat var" karşılığını verdi.
PKK-Uyuşturucu bağlantısına ilişkin önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklamalarda bulunacaklarını belirten Atalay, Türkiye'nin uyuşturucu trafiğinde transit ülke olarak kullanıldığını söyledi.""
(TSK 01.01.2008 günlü basın açıklamasından)
"" 31 Aralık 2007 günü Diyarbakır/Lice ilçesi Keşkuvari Mahallesi bölgesinde icra edilen operasyonda, bir şahsa ait evde;
- 52 Kg. kubar esrar,
- 25 Kg. toz esrar,
- 80 Kg. karışık esrar tohumu,
- Evin yakınındaki 4 adet sığınak içerisinde 500 Kg. amonyum nitrat,
- Patlayıcı madde yapımında kullanılan kablolar ve yaşam malzemeleri ele geçirilmiştir.
Ayrıca, aynı gün Bingöl/Adaklı ve Genç kırsalında icra edilen operasyonlarda, 50 Kg. amonyum nitrat, 44 Kg. kubar esrar ve 90 Kg. kenevir tohumu ele geçirilmiştir.""
Yeni yılda herkesin aklını başına aldığı barış dolu bir gelecek dileğiyle!!!
Keykubat
Onlar eğitimini kolayını zaten bulmamış mı?"Bunları biliyormuydunuz" başlıklı yazımda bu kondan bahsetmişti.Bu konudan 20 yıldır haberdar olduğumu da söylemekten gurur duyarım.Bu iddiayı gerçek yapan güvenlik güçlerimize de vazifelerinde kolaylıklar dilerim.
İŞTE ÖSS SINAV SORULARINI SATMALARININ DA BELGESİ;
Şanlıurfa’da öğrenci başına 50 bin dolara anlaşarak tıp, hukuk ve mühendislik fakültelerine girme garantisi veren PKK’lı ÖSS çetesinin elemanları tutuklandı
30 kişi yakalandıEMNİYET Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele ekipleri, para karşılığı başkasının yerine sınava giren 30 kişiyi yakalamıştı. Bu kişilerin çoğunun üniversite mezunu olduğu ve parayı PKK’ya aktardıkları öğrenildi. ÖSS çetesinin öğrencilerle en az 30 bin YTL’ye anlaştığı, üniversite kazanmalarına göre sözleşme yapıp ek ücret talep ettikleri öğrenildi.
İşte fakülte tarifesi
MAHKEMEYE sevk edilenlerden 5’i tutuklandı. Bu kişilerin, PKK’lı olduğu iddia edildi. Çetenin 40 bin dolara mühendislik, 50 bin dolara ise tıp ve hukuk fakültelerine girme garantisi verdiği sınava sahte evrak düzenleyerek ‘Joker’ olarak girdikleri belirlendi. Çetenin bu sistemle elde edeceği 1 milyon doları örgüte aktaracağı belirlendi.