1974 KIBRIS SAVAŞI PALAVRALARI
Bu açıklamalar her ne kadar açıklama ise de çoğunun yeniden düzenlenmiş oldukları bellidir.ABD Kıbrıs'ta Makaryosu,Sampsonu durduramamış da Türkiye'yi de durduramamış da anlat aanlat merkez dinlemede.:))(Keykubat)
1973-76 arşivine göre, Türkiye'nin 1. Barış Harekatı bilindi, ancak önlenemedi. İkincisi ise bilinemedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs krizini de içeren 1973-76 dönemine ait Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan arşivlerini kamuoyunun bilgisine açtı. Arşivlerde yer alan resmi bir istihbarat raporunda, Türkiye’nin Kıbrıs’taki 1’inci Barış Harekatı’nın ardından Yunanistan’ın, Trakya üzerinden Türkiye’ye saldırmayı düşündüğü belirtildi.
Raporda, ABD istihbaratının, 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’taki Rum darbesini önceden belirleyemediği için darbenin engellenemediği, Türkiye’nin 20 Temmuz’daki 1’inci Barış Harekatı’nın ise istihbarat birimlerince günü dahil tespit edilmesine karşın, Washington tarafından önlenemediği dile getirildi.
Toplam 873 sayfadan oluşan arşivlerde, en belirgin konu olarak Kıbrıs krizi yer alırken, yayımlanan belgeler, dönemin ABD Dışişleri Bakanı
Henry Kissinger’in Türk, Yunan, Kıbrıs ve İngiliz liderleriyle ve ABD başkanlarıyla görüşmelerinin metinlerini, Kissinger’in bakanlığının ve diğer Amerikan kurumlarının üst düzey yetkilileriyle toplantılarının tutanaklarını, Ankara, Atina ve Lefkoşa’daki büyükelçiliklerle yapılan yazışmaları ve bazı değerlendirme raporlarını kapsıyor.
Belgelerin büyük çoğunluğu kamuoyunun bilgisine sunulurken, bazı belgelerde bazı cümle ve paragrafların, hala devam eden hassasiyetten dolayı gizlilik derecelerinin kaldırılmadığı ve sansürlendiği görüldü. 70’li yıllardan itibaren dünya siyasetinin gündemine oturan Kıbrıs krizi, ABD’yi büyük ölçüde sarsan Watergate skandalının sonucunda Başkan Richard Nixon’ın istifa ettiği ve yerine yardımcısı Gerald Ford’un geçtiği çok kritik bir döneme rastladı.
İstihbarat sıkıntısı
Arşivlerde yer alan en ilginç belgelerden biri olan, ABD istihbaratı tarafından hazırlanarak dönemin Merkezi Haberalma Dairesi (CİA) başkanı William Colby’ye sunulan “Ocak 1975” tarihli raporda, Kıbrıs krizi, ABD istihbarat kuruluşlarının performansı açısından değerlendirildi.
Raporda, Kıbrıs’ta Yunan cuntası tarafından desteklenen darbenin hazırlıklarının yapıldığı 3-15 Temmuz 1974 tarihleri arasında Amerikan istihbaratının, bu darbenin geleceğini göremediği, dolayısıyla da Kıbrıs’ta o dönem Devlet Başkanı olan Başpiskopos Makarios’un devrilmesinin önlenemediği ve Washington’ın bu duruma tamamen hazırlıksız yakalandığı yazıldı.
Darbeci Sampson goril tipli gangster
Raporda, hazırlıkları 15-20 Temmuz arasında yapılan Türkiye’nin 1’inci Barış Harekatı’nin ise ABD istihbaratı tarafından “günü bile belirlenerek” Dışişleri Bakanlığı’a iletildiği, ancak bu bilginin kendisine ulaşmadığını ileri süren Dışişleri Bakanlığının önlem almaması yüzünden Türkiye’nin müdahalesinin engellenemediği kaydedildi.
Arşivlerdeki belgelerde, Kıbrıs krizi döneminde tarihlerine göre şu ilginç gelişmeler ve açıklamalar yer aldı: 15 Temmuz 1974: Kıbrıs’taki Rum darbesinin hemen ardından ABD’nin Atina Büyükelçisi Joseph Tasca, Dışişleri Bakanlığına gönderdiği telgrafta, “Darbeyi (Yunan cuntası lideri Dimitrios) Yoannides’in yaptırdığı açık” ifadesi kullanıldı.
17 Temmuz 1974: Tasca, bakanlığına gönderdiği değerlendirmede, Rum darbesinin elebaşısı Nikos Sampson’u, “goril tipli bir gangster” olarak nitelendirdi.
Türkler savaşır, güçlüdür
21 Temmuz 1974: Nixon, Kissinger’a, “Rumlar galiba pek savaşmıyor” dedi. Kissinger da “Türkler iyi savaşır, güçlüdür” diye konuştu. Bu arada Watergate skandalından dolayı ABD’de Nixon istifa etti, yerine Ford başkan olarak göreve başladı.
Krizi Yunan çıkardı Türkler başardı
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından kamuoyuna açıklanan, bakanlığın 1973-76 dönemine ait arşivlerinde yer alan belgelerde, dönemin Başkanı Gerald Ford’un, Kıbrıs krizinin patlak vermesinden tamamen Yunanistan’daki cunta yönetimini sorumlu tuttuğu görüldü.
Belgelere göre Ford, 20 Ağustos 1974’te dönemin Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile yaptığı görüşmede, “Hatırla, bu duruma Yunan hükümeti sebebiyet verdi ve bu, ABD ve dünya tarafından onaylanmadı. Yunanlılar, bunu yaptığında avantajlarını kullanamadı. Türkler ise bunu başardı” dedi.
25.12.2007