07 Haziran 2016 günü İstanbul Fatih Vezneciler Şehzadebaşı
caddesinde seyir halindeki Çevik Kuvvet Polis aracına yapılan bombalı araçla
intihar saldırısında “7”si polis, “4”ü sivil olmak üzere “11” kişi yaşamını yitirmiş,
36 kişi de yaralanmıştı
|
Şehitlerden birinin dayısının tepkisini başbakanla konuştuktan sonra vermesi suçun sahibinin gösterir
|
08 Haziran 2016 günü İstanbul Fatih camisinde kılınan şehit
polislerin cenaze namazına, parti toplantısını iptal ederek katılan Kemal
Kılıçdaroğlu’na, daha sonradan şehit polislerden birinin dayısı olduğu
anlaşılan şahıs tarafından tabanca mermisi atılarak protesto yapılmıştı.
Apaçık “ölümle tehdit” olan bu olayı gerçekleştiren kişinin
daha önce başbakan Binali Yıldırım ile görüştükten sonra eylemi
gerçekleştirmesi provokasyon boyutuna dikkat çekmeyi gerektirmiştir.
Şehidin, annesi, babası, kardeşleri, eşi, çocukları veya
eşinin yakınları duruken dayısının hem de başbakanla görüştükten sonra eylemi
yapması apaçık provokasyondur.
Yandaş kanalları akşam da izledim. Bazı aknallarda, bazı
katılımcıların Kılıçdaroğlunun yanında durmamam için rütbeli polis
müdürlerinden birisiyle yer değiştirmesine dikkat çekilerek, halkın tepkili
olduğu, olayın provokasyon değil, acıyla yağılan tepki olduğu işleniyor.
Kemal Kılıçdaroğlunun terörist cenazelerine katılımı,
teröristlere destek olacak açıklamaları çarpıtılarak hamasi sözlerle mahkum
edilerek sürdürülmüştür.
Bu ülke, Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan herkes bilir ki,
şimdinin “vatan kurtaran aslanı” olan Recep Tayyip Erdoğanın daha İstanbul
belediye başkanlığı dönemlerinde Avustralya radyolarında yaptığı konuşmalarda
şehitlerden “kelle”, terör örgütü önderine de “Sayın” dediği hala internet
medyasında, bütün temizleme çabalarına ve baskılarına rağmen yer almaktadır.
Recep Tayyip Erdoğan, “Kürt sorunu benim sorunu mudur,
çözeceğim”;”Sen Türküm dersem başkası da Kürtüm der”; kendi memleketi için de
“Güneysu yerine Potomya denilse ne olur?” diyen, Rize ziyaretlerinde,
mitinglerinde kendisini Yunan bayrağı ile karşılayan başörtülü kripto Ortodoks
Hristiyan Rumlara karşılatan Recep Tayyip Erdoğan değil midir?
Habur’a seyyar mahkeme kurdurup, “pişman değilim” dedikleri
halde yargıçlara “pişmanım” diye yazdırıp, işledikleri bütün suçları yok
saydırıp teröristleri içeri dolduran, olmayan bir ceza hukukunu emrivaki
uygulayan, daha iki yıl önce, PYD teröristlerini devletin nakil araçlarıyla
Iraktan aldırıp Suriye Ayn El Arap kentine nakleden, lahmacun paralarını va
Urfa Valisine ödeten Recep Tayyip Erdoğan değil midir?
Devletin kırmızı çizgisi olduğu halde “madem Amerika Avrupa
birliği Irakı bölüyor bundan çıkar sağlayalım” diyerek, Barzani
Kürdistan”ını ve bitişiğinde Süryani
Özerk Bölgesini kurdurtan Ercep Tayyip Erdoğan”ın şahsı ve şahsi partisi AKP
değil midir?
Oslo”da PKK temsilcileri ile İngiliz ajanları himayesinde
gizli pazarlıklar yapıp, ortaya çıktığında yüzüne vuranlara “Şerefsiz” diyen
sonra da kesinleştiğinde pişkinliğe vuran kimdir?
Kemal Kılıçdaroğlu mudur?
Amerika”nın teşvikiyle Gürcistan a gaz verip Rusya ile
kapıştıran, genelkurmayın yanaşmaması üzerine yardım gönderemeyince tatile çıkan,
telefonları kapatan, Gürcü Rus
savaşında Gürcistan”a sopa çektiren kimdir. Bunun akabinde Saakaşvili”nin,
Gürcistan Batum’a 1915 yılında Enver paşanın önünden kaçarak sığınan 37500
Süryani asilerden bahsettiği 2003 Gürcistan Azınlık Raporunu internete vermiştir.
Bu raporda, kendisini Gürcistan Batum Bagata’lıyım diyen bir Recep Tayyip
Erdoğan’a ve Süryani isyancılarla birlikte 28000 kadar Yezidi Kürt isyancının
Tiflis’e yerleştirilmelerinden bahsedilerek, AKP’nin bütün milletvekillerinin
ve R.T. Erdoğan ın danışmanlarının Kürt Rum kökenlilerden ve Kürtçülerden açıkça
atıf vardır.
Akif Beki’nin yazdığı R.T.ERdoğan’ın Harfleri kitabında da
Erdoğan’ın asıl kökenlerinin Siirt’li hocalara dayandığı geçmektedir. Bu ne
demektir?
Siirt, eşi Emine hanımın memleketi, kendisinin hileli
seçimle meclis girdiği ildir. Bu ilin nüfus yapısı Süryani Nasturi Hristiyan
ağırlıklı Rumlardır. Evliya Çelebi 350 yıl önce bu şehrin Ermeni, Süryani,
Kürt, Türk dillerinin konuşulduğu bir yer olarak tanımlamaktadır.
2003
Gürcistan Azınlık Raporunda da Batum’a Süryanilerin yerleştirilmesiyle
Erdoğan’ın eşi, milletvekili seçilmesi ve Akif Beki’nin kitabında yazdığı gibi
Siirt kökenlerini birleştirdiğimizde Ercep Tayyip Erdoğan’ın, Sünni
Müslümanlarla aynı şekilde namaz, kılan, Ramazanda 30 gün oruç tutan Sabi
Hristiyanları olan Süryani veya Nasturi, Keldani olabileceği gibi, raporda
geçen “Süryani asiler” ifadesine göre de tartışmasız Süryani olduğu kesindir.
Ayrıca, Gürcistan Batum’lu Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bagata”
dediği köy veya mezra, semt Gürcistan içinde bulunamamıştır ve Bagratuni Ermeni
olduğunu ima ettiği anlamının çıkarılmasına neden olmaktadır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kimliğini saklamadan açıkça eski
Dersim’in merkezi olan Günümz Tunceli’li olmasından istifade ile onu “Kızılbaş,
Sabetayist Yahudi kripto Ermeni” olarak nitlemek ve PKK’ya terörü bıraktırmak
için son operasyonlara karşı çıkan tutumundan yararlanarak hain ilan etmek
kolaydır.
Ama T.Erdoğan asla sütten çıkmış ak kaşık değildir. Türkiye
cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e sövmek, hakaret, kurduğu
cumhuriyetin, ona düşman olan kendinin ataları olan Müslüman görünümlü kripto
Ortodoks Hristyan imamların kutsal saydıkları sarık, cübbe, çarşaf-peçe gibi
8000 yıllık Kalde’li putperestlerden geçmiş, Yahudi ve Hristiyan kıyafeti giyen
sahte Müslüman tarikatlarını giçlendirdiğini, bu tarikatlarda fakir Türk ve
Müslüman çocuklarının “intikam amaçlı” ırzlarına geçildiğini bilmeyen varsa
öğrensin.
Atatürk cumhuriyetini yıkmak için daha İstanbul belediye
başkanı olmadan ettiği yeminler hala kayıtlarda olan Recep Tayyip Erdoğan ve ne
kadar Atatürk,Türk, Müslüman düşmanı kripto Rum, Yahudi, Yezidi, Hristiyan
varsa doldurduğu partisinin bu gün yaptığı PKK ile anlaşmalı olarak bir kayıkçı
kavgasıdır ve Erdoğan’ı “başkan” yaptırmaktır.
Erdoğan’ı Yezidi ırkçı Kürtçüler, Nasturiler, Keldaniler ve
Süryaniler ile bunların Müslüman Adeviye tarikatından görünenleri ile Siyanist
Ermeni dini olan Nurcu, Işıkçı tarikatlarıdır.
Ama 14 yıldır Deniz Baykal’dan bu yana CHP, AKP ile ortak harekete
edeceğine, Erdoğan’ın meclise sokacağına, son çakma cemaat kavgasıyla F.
Gülen’in Işıkçılarını ve onlara sonradan katılan Nurcularını savunup, AKP ve
Erdoğan’ı vatansever ilan edeceğine, eğer adam gibi muhalefet etseydi, Atatürk çizgisini korusaydı, devleti
bölmekle görevli C.I.A ajanları oldukları ifşa edilmiş millet vekillerini
partiye dolduracağına Atatürkçü, Ulusalcı kadroları bünyesinde tutsaydı, köy
köy gezip halka durumu anlatsaydı, meydanlarda, televizyonlarda AKP’ye sataşım,
mecliste her işinedestek vermeseydi, yani Devlet Bohçalıyan’a benzemeseydi
bunlar başına gelmezdi.
Bu provakasyonun sonucu ciddi sonuçlara da uzanabilir. Buna
rağmen ben bunu yıllardır ülkemizde C.I.A, KGB, MOSSAD gibi ülkelerin elinde
olan MİT ve diğer askeriye dahil kurumların sonları ölümle biten
tiyatrolarından farklı görmüyorum.
Yalnız, CHP’nin şu an savunduğunun da “PKK’yı biraz
dövdükten sonra sulhun sağlanarak fazla kan dökülmesinin önlenmesi siyaseti”
güttüğünü, ama bunu yararının olmadığının görüldüğü halde sürdürülmesinin de
CHP’nin terör örgütünü oylarına talip olduğu için böyle gittiğini düşünüyorum.
Peki R.T.Erdoğan ve şahsi malı AKP gerçekten vatansever mi
olmuştur?
Hayır o sadece başkanlığı getirecek işlerin peşindedir.
Atalarımız her zaman doğru demişlerdir. Özü, 19152e kadar
İngiliz ve öteki haçlılardan aldıkları paralar ve silahlarla 1300 yıldır
Müslüman ve Türk kanı döken Siirt’li asi Süryanilere uzandığı hem kendi
geçmişini yazan sadık kalemşörü hem de “Gürcistan 2003 Azınlık Raporunda
SÜryaniler ve Yezidi Kürtler” belgeleriyle “vatan hainliği” ne uzanan bir
kişiliği düşünelim ve okuyalım;
“Kırk yıllık kani olur mu yani?” Kırk yıllk da değil, 1300
yıllık Müslüman ve Türk düşmanlığı yapmış bir neslin ürünü, Atatürk
cumhuriyetini yıkmaya yemin etmiş ve her türlü düşmanlık eden birisi bu
düşmanlığa “kani” olmuştur ve “aksi olmaz yani” demekten başka da sonuç
çıkarılamaz.
Dediği gibi gerçekten “her din ve ırki farklılıkları tek
millet, tek bayrak, bastığı toprağın milliyetçisi, ama şeri değil, çağdaş
demokratik rejim içinde halkı her türlü ayrımdan uzak kucaklayacak bir siyasi
açılıma girdiğine de henüz tanık olmadık.
Halkımızın bu bölücü, yıkıcı, kendilerini gizleyerek
Müslüman gösteren kriptoların farkına varmalarını, devlet idaresini elinde
bulunduran bu işbirlikçi iktidar ve muhalefetin de “bastığı toprağa sahip
çıkan, toprak milliyetçiliğinde ve Atatürk’ün Ulusalcılığında birleştiklerini
söylemelerini de yaşama geçirdiklerini de görmek istiyoruz.
Oy avcılığı, koltuk merakları, hırsızlıkları şerefsizlikleri
örtmek için provokasyonları, iftiraları, partilili partisiz milleti birbirine
kırdırmayı, fakir fukarayı parayla birbirine saldırtmayı bırakın!
Yetmedi mi, 3000 yıldır bu topraklar hep böyle oyunlarla
kana bulanmadı mı? Aynı gün içinde Roma’nın Hristiyan, İranın Zerdüşt
olacaksınız diyegelip kelle kestiği günlere uzanan korku, endişeye dayalı din
ve ırk düşkünlükleri hala yaşatılmalı mı, terk edilmeli midir?
Bu devletin bölünmesi, herkesin kendine ayrı bir azınlık
koloni vilayeti kurması sadece hepimizi batının kölesi ve fahişesi yapacaktır.
Birlikten güç doğar, hepimiz karşılıklı saygı hürmet içinde
yaşayacağız diyorsanız buyurunuz ve devlet idaresi de sizin elinizde zaten. En
çağdaş hukuk ve demokrasi örnekleri de gelişmiş halleriyle mevcut dururken haydi
buuyrunuz...
Haaa, daha ne duruyorsunuz, dindirin şu akan kanları,
bırakın devleti bölmeyi biribirimizi kırmayı, ayrı sınırları çizlimiş irili
ufaklı vilayetlerde devletöik olma hayallerini.
Haydi gelin kardeşliğe, gelin birliğe, gelin barışa, gelin adam
olduğunuzu gösterin. BAŞKA ÇIKIŞ YOLU YOK!!!
Alaeddin Yavuz