Bu konuda daha önceki yazılarımda sizleri bıktıracak kadar sayfalar dolusu bir şeyler yazdım.Ama Hükümet bu işi bir türlü bırakmıyor.ABD-AB'de Irak,Afgan işgalleri yüzünden dünyada ve seçmenleri gözünde kaybettikleri saygınlıkları yüzünden ülkelerini ciddi ekonomik ve siyasi krizlere soktular.İslam öncesi tüm inanç türlerinde de farklı şekillerde vardır."

Örtünme İslam'da kadının yaşamını düzenleyen Kuran ayetlerinden kaynaklanmaktadır.Bu sureler özellikle Hz.Muhammed'in kendinden 15 yaş büyük olan ilk eşi ve desteği sayılan Hz.Hatice'nin ölümünden sonra inen (nedense,bu sureler onun ölümünden sonra inmeye başladığı yazılıdır.) Nur ve Azhab surelerinde geçmektedir.
"NUR SURESİ-31-Mümin kadınlara da söyle:Gözlerini bakılması yasak olan şeyden çevirsinler.iffetlerini korusunlar.Süslerini,kendiliğinden görünen kısım dışında açmasınlar.
Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar.Süs yerlerini kocaları veya babaları veya kayın pederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kadınları veya cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler,ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler.
Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar.Ey inananlar,mutluluğa ermek için tövbe ederek Allah’ın hükmüne dönün."
![]() |
| Hz.Meryem'in yaka üstüne salınan baş örtüsü |
"Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar " ifadesine çok dikkat edilmelidir.
Çünkü Tevrat Hezekiel Bölüm 24'de şu ifade dikkat çekicidir.Bu tüm İbranileri bağlayan bir emirdir.Hezekiel Allah'tan aldığı emirleri İsrailoğullarına iletirken aynen şöyle der:
ÖRTÜNMENİN TEVRAT KAYNAĞI
"Hez.24: 22 Ben ne yaptıysam, siz de aynısını yapacaksınız. Yüzünüzün alt kısmını örtmeyeceksiniz, yas tutanların yiyeceğini yemeyeceksiniz."
Ayet emrin aslı ise 17.ayette şöyledir;
Hez.24: 17 İçin için inle; ölüler için yas tutmayacaksın. Sarığın başında, çarığın ayaklarında kalsın; yüzünün alt kısmını örtme, yas tutanların yiyeceğini yeme."
Bu örneği Nur Suresi 31'deki örtünmeyi düzenleyen ayet ile uyuştuğu için aldım.
Son olarak da ;
Azhab 59- "Muhammet Müslümanlara söyle,eşleri,sokağa çıkarken üstlerine örtü alsınlar.Bu onların tanınıp rahatsız edilmelerini önler"

Sadece,Afganistan'da gözleri de kapatan,kadının önünü görebilmesi için sineklik telinden bir tel kafesle gözleri kapatan ayak bileklerini de saklayan çember bir kıyafettir.
“Susanna son derece narin ve güzel bir kadındı. Fakat o kötü adamlar, en azından onun güzelliğinden memnun kalsınlar diye, yüzünün açılmasını emrettiler (çünkü örtülüydü). Bu yüzden arkadaşları ve tüm tanıdıkları ağladı.” (Susanna'nın Hikayesi / Daniel 13:31-33)
Kutsal Kitabın bu bölümünde erdemli insanlar kadınların başörtülerini ve peçelerini onaylarken, dindar olmayan erkekler bunların çıkarılmasını istemektedir.
1683 II.Viyana bozgunundan sonra gelişen savaşlarla Osmanlı’da dul kadın sayısı artınca bazı dul kadınlar fuhşa başladılar ve uzun yakalı feraceler giymeye (Yüzlerini saklamak,tanınmayı önlemek için),fuhuş amacıyla ev ev gezmeye başladılar.
Aşağıdaki yasa metni feracenin yasa öncesi de kullanılan dini bir örtü olduğunu göstermektedir.Fuhuş yapan kadınlar,ferace üzerinde kendilerinin yaptıkları işi ifade eden değişiklikler yaptılar.Fuhuş parası ile kolay zenginlik elde edilince maddi sıkıntıda olan diğer kadınlar da bunlara özenmeye başlayınca fuhuş yagın hale gelmeye ve toplumun ahlak yapısı tehlike göstermeye başladı.
![]() |
| Ferace-Ferece |
Bundan böyle kadınlar bir karıştan ziyade büyük yakalı ferace(*) ve üç değirmiden fazla baş yemenisi ile sokağa çıkamayacaklardır. Feracelerde süs olarak bir parmaktan enli şerit kullanılmayacaktır.
Bu yasakları dinlemeyecek olan kadınların sokakta yakaları kesileceği ve esvaplarının yırtılacağı ilan olunsun. Dinlememekte ısrar edenler yakalanıp başka şehirlere sürüleceklerdir."
Kanun metninde görüldüğü gibi örtünme Osmanlı İslam kadınları arasında sokağa çıkarken ferace ile yapılırdı.
Bu örtü,önü açık,omuzlardan topuklara kadar vücudu örten siyah veya renkli kadın boy örtüsüydü ve halk arasında "ferace" olarak da telaffuz edilirdi.
Batı Anadolu’da köylerde halen bu kullanılır.Kara çarşaf değildir.Aşağıda kanun metninde de görüldüğü gibi,ferace,değişik renkte,süsleme için renkli bantlar ve nakışlar da içermekteydi.Bunun günümüzde kullanılmaya çalışılan kara çarşaftan ve türbandan çok daha çağdaş bir örtünme şekli olduğu yasa metninden de anlaşılmaktadır.
Başlıksız olup,bir pardesü gibi kullanılabildiği de açıktır.Başı örtmek için köylü kadınları atkı kullanırken şehirli kadınların değişik başlıklar veya örtüler kullandıklarını anlıyoruz.
Azhab Suresi 59’a en uygun örtünme kıyafetidir.Sokağa çıkarken kullanılır.Evde kullanımı yoktur.Evde,Tülbent veya şifon bağlanır.
Azhab Suresi 59.ayeti yorumlana yorumlana feraceyi ortaya çıkarmıştır.Kadın çalışırken bile kullandığında hareketini engellemediği için kullanışlıdır.
KARA ÇARŞAF ve PEÇE
Neyin resmini çekiyorsa?
Okuyunuz;
Tevrat'ın Yahuda ve Tamara Bölüm 38'de;
Yar.38: 14 Tamar üzerindeki dul giysilerini çıkardı. Peçesini örttü, sarınıp Timna yolu üzerindeki Enayim Kapısı'nda oturdu. Çünkü Şela büyüdüğü halde onunla evlenmesine izin verilmediğini görmüştü.
![]() |
| Yahudilerin yaptığı Yahuda ve gelini Tamar resmi |
Yar.38: 15 Yahuda onu görünce fahişe sandı. Çünkü yüzü örtülüydü.
Ayetlerinde yüzün altını örten ve peçeli kullanılan bu kıyafetin fahişe kıyafeti olduğu belirtilmektedir.
Tevrat'ta Fahişeliğin Cezası;
yargılayacak mısın? Öyleyse onlara iğrenç uygulamalarını bildir.

Hez.23: 37 Çünkü fahişelik ettiler, kan döktüler. Putlarıyla fahişelik ettiler; bana doğurdukları çocukları(*) yiyecek olarak putlarına sundular.
(*)İlk doğan çocuklar
Büyücü rahibelerin çarşaf-peçe-burka ile örtünmeleri;
Hez.13: 18 De ki, 'Egemen RAB şöyle diyor: İnsanları tuzağa düşürmek
için herkese bilek bağı diken, her boyda baş örtüsü yapan kadınların vay başına! Kendi canınızı korurken halkımın canını mı tuzağa düşüreceksiniz?
Büyücülük;
Hez.13: 20 "'Bundan ötürü Egemen RAB şöyle diyor: İnsanları kuş gibi
tuzağa düşüren sihirli bilek bağlarınıza karşıyım. Onları bileklerinizden koparacağım. Kuş gibi tuzağa düşürdüğünüz insanları özgür kılacağım.
Hez.13: 21 Örtülerinizi yırtacak, halkımı elinizden kurtaracağım. Bir daha tuzağınıza düşmeyecekler. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
Yukarıdaki ayetlerde de değişik boyda baş örtüsü yapan kadınların büyücülük,falcılık ve putperestlik yaptıklarını belirtir ve Allah bunu nasıl lanetlediğini 20. ve 21.ayetlerde göstermektedir.
Her ne kadar değişmiş denilse de Yahudi ve Hıristiyanlar buna iananmaktadırlar.Sonra Kur'anda anlatılan bir çok olayın geniş olarak anlatımı halen bu kitapta mevcuttur.Tümüyle değişiklik yoktur.Putperestliği yasaklayan ayetler halen durmaktadır.
Tevrat neden göz önüne alınmalıdır?
Kur'an Bakara 106-"Biz bir yenisini,ya da benzerini getirmedikçe veya unutturmadıkça,bir ayeti yürürlükten kaldırmayız."Allah’ın her şeye gücü yeter.
ve;
Bakara 136-Deyin ki;"Allah’a, bize indirilene,İbrahim’e,İsmail’e, İshak’a,Yakub’a ve torunlarına indirilene ,Musa ve İsa’ya verilene ve diğer peygamberlere Rableri tarafından verilene inanırız. Ve onlar arasında asla ayırım da yapmayız.Biz Allah’a teslim olanlarız.
ALİ İMRAN SURESİ-2/2-"Allah,her an yarattıklarını gözetip durandır.Ya Muhammed,O kitabı öncekileri onaylayıcı olarak indirdi.Bundan önce insanlara kurtuluş yolunu öğretmek için Tevrat ve İncil’i indirmişti."
OSMANLI'DA KARA ÇARŞAF VE PEÇE

Kendisinden asrın harikası “"Bedîüzzaman-Zamanın mücizesi-harikası" olarak bahseden Sait bir risalesinde (yazı ) radyodan bahsederken dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kilometrelerce uzaklıktaki bir kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklamaktadır. Günümüzde beş yaşında bir çocuğa kendini güldürecek iddiaları ve tarihi vesikalar ile sabit olduğu üzere az okur ama yazamaz, imla bilmez (bkz. Kürd Said’in Mezhebi Hakkında Reddiye Armağanı Son Osmanlı Şeyhulislamı Mustafa Sabri) biri için cahillik herhalde ağır bir itham olmasa gerek.
Kendisini büyük bir din adamı ve Kürt ayaklanma sorununu çözebilecek bir adam olduğuna karar verir ve İstanbul'a gelir.Sultan II.Abdülhamit'e yazılarını gönderir.Kendisinin Şeyhülislam yapılmasını ister.II.Abdülhamit biraz konuşunca bunun cahil bir deli olduğunu anlar ve onu yetersiz bulduğunu söyler.Bazı kaynaklara göre de onu önce tımarhaneye sonra da memleketine gönderir.Ama Said Nursi Sirkeci'de bir otele (sonra da Fatih'te "Şekerci Han'a" yerleşir) ve kaldığı otelin camına "Her soruya cevap verilir " diye bir yazı asar.Bir çok insanla tartışır. İstanbul'da elektrik vardır.Elektrik ampulü onu çok etkiler.Bundan sonra Said Nursi II.Abdülhamit'e küfürler eden yazılar kaleme almaya başlar.Sonunda Avrupa'nın dikkatini çeker.
Daha sonra Avrupa'ya çağrılır.Orada değişik aydınlatma çeşitlerini görünce "Allah nurunu bunlara vermiş. Bunlar hak yolu insanlarıymış "diyerek kararını verir.Bundan sonra hareketin adını "Nurculuk" ve "Şeriat Kürdistanı" olarak belirler.Bitlis Hizan ilçesi İsparit nahiyesi Nurs köyünden olduğu için "Nursi" (Nurs'lu anlamında farsça ektir.)lakabıyla anıldığından hareketin adını bundan aldığı da yazılıdır.
Tam bir Türk düşmanı olur ve "Yecüc Mecüc "ile ilgili tanımlamalarında da Türkleri hedef tahtasına koyup aşağılar.Bknz."Yecüc-Mecüc",Nuh Tufanı ve Kavimlerin Hikayesi-Türkler" başlıklı yazılarım.
İslam'da İncil,Tevrat hak kitaplar olduğundan,değişiklikler hakkında bilgisi olmadığından İncil'deki yanlış bir çok tanımlamayı da Nurculuğa dahil eder.
Avrupalılar da "Bölücülük olsun da ne olursa olsun" hesabından kendisini desteklerler.
| Solda Diyarbakırlı Müslüman,ortada Hıristiyan-peçeli kadın,sağda Palu'lu Kürt kadın.1873 yılı kıyafeti. |
http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://img240.imageshack.us/img240/511/resim2kv7.png&imgrefurl=http://forum.haber.gen.tr/yasam/1873-yilinda-turkiyede-halk-giysileri-
1961 sonrası Avrupa'ya giden işçilerimize de AB devletlerince, Hıristiyanlık propagandası yerine "Nurculuk" veya "Kürtçülük " propagandaları yapılır.
Bu hareket ülkemize 1984 sonrası PKK terörü,1992'lerden sonra "Yeşil sermaye" olarak döner.
İslam ülkelerini ABD-AB adına yönetmek üzere belirlenen B.O.P hareketinin de ideolojisi yapılır.
Nurculuk hakkında daha fazla bilgi için "http://www.turan.tc/kalem/nurculuk.htm" adresini tıklayınız.
TÜRBAN OLAYI DIŞ KAYNAKLI BİR İHTİLAL HAREKETİDİR.
TÜRBAN ŞARTI NEDEN?
B.O.P'un gereği de Türkiye'nin "İslam’i Rejimle " yönetilmesidir.Amaç İstanbul'da kurulacak bir Hilafet ile Osmanlı sınırlarını da aşan geniş bir alanda yeni düzen kurulacaktır.Bu hareketin sembolü de başörtüsüdür.Yani TÜRBAN.
B.O.P'un hedefi olan İslam ülkelerindeki yeni siyasi İslam da bu tarikatın tanımladığı İslam olacaktır.
Bu da Said Nursi türü İslam olacak ve F.gülen Hocanın önderliğindeki akım olacaktır.
Herkes de bu 3.Dünya Ülkesi tanımını benimsemişti.
10 Kasım 1938 günü Atatürk'e karşı İsmet İnönü-Fahrettin Altay tarafından karşı darbe yapılmıştı. 12 Mayıs 1939 günü, II.Dünya Savaşı korkusuyla İngiltere ile kredi antlaşması imzalanmış, ardından bu anlaşma ABD,Fransa, İtalya ve Almanya ile tekrar edilmişti. Bu tekrar devletin Haçlı Hıristiyan dünyasının sömürgesi olması demekti. Avrupalılar dünyayı böyle işgal etmişlerdi ve böyle sömürmektedirler.
İşte o günden sonra Bitlis Ermenisi olan İsmet İnönü, evinde gizli namaz kılan Süryani bir Ermeniydi.
Bütün işbirlikçiliğine rağmen sağır İsmet, emperyalistleri kuşkulandırmaktaydı ve daha sadık işbirlikçilerini iktidara getirmek için dümen kurdurdular. Bunun da projelerini 1945'de Pembe Köşk'te (İsmet paşanın konağı) gizli yapılan Celal Bayar görüşmesiyle karar altına aldırdılar.
14 Mayıs 1950 seçimleriyle iktidara gelen Demokrat Parti de, Sebatayist Yahudi Adnan Menderes'in başkanlığında Bitlis'li Rum kökenli Süryani/Sabi olan Said-i Kürdi'nin Nurcuları ile Yahudi Kırım Tatarları ve Arnavutlar devletin eline geçmiştir. Türkler devletten dışlanmışlardır. Zaten yoktular ya:))
1950'den beri bu gizli muvaza-şike yüzünden CHP iktidara hiç oynamamıştır.
1774'ten 1917'ye kadar ve 1921'den 1937'ye kadar Atatürk ve onun bağımsızlık mücadelesini önlemek için Ermenilerle bir olup Türk ve Müslümanlara kurşun sıkmış, Ermeni ve Arap Süryaniler ile Yezidi Kürtler devleti 11 Kasım 1938 günü böylece teslim almışlardı.
Bu gün de Türk ve Müslüman dünyasını bu adları öne çıkartarak Hıristiyanlaştırmak istemektedirler. Siz de pek güzel alet oluyorsunuz canım! Biraz dininizi okuyup öğreniniz! Dinler birbirlerine çok benzerler!
Bu vatandaşa ne kaybettirir?Bu vatandaşa,evinin içinde bile her türlü yaşamından dolayı tarikatçılara hesap vereceği ve hatta sokak ortasında birileri tarafından yargılanıp infaz edileceği yeni bir devlet anlayışının başlangıcını oluşturur.Herkese hayırlı olsun.
İSLAM'DA ASIL ÖRTÜ TAKVA ÖRTÜSÜDÜR DER KUR'AN
Hiç bir yorum yapmadan, İslam çağında hac, çıplak tavaf, örtünme konularında Araf Suresi,26.;27.;28. ayetlerinin tefsirini Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinden aynen veriyorum.
Çarşaf-peçe giyenlerin durumunu çok güzel ortaya seriyor.
A’raf 26-27-28
![]() |
| Adem ve Hava yeryüzüne indiklerinde göksel kavimler tarafından taciz edilirler |
7; 26- Ey Âdemoğulları, muhakkak ki biz üzerinize çirkin yerlerinizi örter, avret yerlerini örter bir elbise, bir de rîş (yani güzellik ve öğünmek giysisi yahut servet ve refah) indirdik. Yerle, gökle, içle, dışla, ferdle, toplumla, tabiatla, sanatla i lgili sebepleri yaratıp ihsan ettik. Âdem ve Havva cennette saklı ve gizli otururlarken ayıpları açılarak yeryüzüne gelmiş oldukları gibi, Âdemoğullarından her biri de ana karnında "döl yatağı" içinde saklı ve gizli olarak rızıklanıp dururken çırılçıplak yeryüzüne indiler.
Sonra da ayıplarını örtecek veya giyinip kuşanıp süslenecek şekilde fakirce veya zengince iki çeşit elbise ile korunmaya ve örtünmeye ve hatta güzelleşme ve süslenmeye imkân buldular. Bu arada, takva elbisesi takva hissi veya takva duy g usu ile giyim yani hayâ, utanma duygusu ve Allah korkusu ile giyilen ve Allah'ın izniyle maddî manevî ayıptan, çirkinlikten, zarar ve tehlikeden koruyacak olan korunma elbisesi yok mu, bu, mutlak hayırdır. Sırf faydadır.
Elbise nimetinden faydalanma ve istifade asıl bununladır. Zira takva duygusu, korkusu ve imanı, hayâ ve irfanı olanlar zorunlu olarak çıplak bile kalsalar en az Âdem ve Havva'nın yapraklarla örtündükleri gibi ayıp ve örtülmesi gereken yerlerini örter ve muhafaza ederler. Fakat takva duygusu olmayan günahkârlar ne kadar giyinseler yine kıçları, açılmaktan kurtulamazlar.
![]() |
| Ortodoks Yunan Hristiyan rahibeler |
Şehvet, kibir ve gururla süslü püslü giysiler içinde kibrini ilan etmek isterken, bir taraftan en kötü yerini açar, hatır ve hayale gelmez zarar ve edepsizliğe düşerler. Bunun için süslü elbise, giysi, şeref ve ihtişam dahi hadd-i zatında ilâhî bir nimet olmakla beraber, birçoklarının gözlerini kamaştıran görünür çekiciliğine rağmen hayır ve mutlak fayda değil, bir gurur metâıdır.
Asıl hayır, takva giysisidir ki, örtülmesi gerekli yerlerin örtülmesi (setr-i avret), namusu korumanın ilk şartını teşkil eder. Bu, yani elbise indirilmesi, Allah'ın âyetlerindendir. İnsanlığa olan lütuf ve yardımını, bağış ve rahmetini gösteren delillerinden ve alametlerindendir. Umulur ki bunu düşünürler. Bundaki delalet vecihlerini, rabbânî hikmeti düşünür Allah'ın nimetlerini hatırlar, tanır veya uslanıp çirkinliklerden sakınırlar.
Rivayet ediliyor ki, cahiliyye Araplarından bir takımları, bu cümleden olarak Humus'tan olmayan A'rab yani bedevîler Kâbe'yiçıplak oldukları halde tavaf ederler ve içinde Allah'a isyan ettiğimiz giysilerimizle tavaf etmeyiz, derlerdi. Çoğunlukla erkekler gündüz, kadınlar gece tavaf ederler, kadınların gündüz tavaf ettikleri de olurdu. Kadın bütün göğüslerini ve göğüslerindekileri açar ve hatta büsbütün çırılçıplak olur, ancak cinsel organına şarap üstüne sinek konmuş gibi hafif, seyrek bir paçavra kor, "tavaf ederken beni kim ayıplar", der ve şu:
"Bugün bunun bir kısmı veya hepsi açılır, açılanını da helâl etmem." beytini söylerdi. İşte bu âyetler bu sebeple nazil olmuştur.””
Sizlere ulaştıran



















