İran, Afganistan, Pakistan ve tüm Müslüman ülkelerde uygulanan baş örtüsü Kuran Nur Süresi 31.ayette, " baş örtünüzü yakalarınızdan aşağı sarkıtın, göğüslerinizi örtün" ayetine uygun degildir.
Sokak örtüsü olarak önerilen örtünme " Saçının telini, tırnak ucunu bile saklayan, Allah'ın karısı olarak bakire kabul edilen Tapınak Fahişe rahibeleri örtüsü asla Ortodoks ve Katolik örtünme şekli değildir.
Özellikle peygamber cağında ilk kadın Müslümanlar cariyeydi. Köle olan bir kadını, özgür bir erkek cevirip sokak ortasında veya iygun bir yerde tecavüz edebilir, pazarda fuhuş yaptırabilirdi.
Örtünme kadını "tanınmaktan" koruyordu ve esircilere fırsat vermemek için tercih ediliyordu.
Ahzap 59 bunu söyle açıklar;
Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ey o Peygamber! Zevcelerine ve kızlarına ve mü´minlerin kadınlarına hep söyle: cilbâblarından üzerlerini sıkı örtsünler, bu onların tanınmalarına, tanınıp da eza edilmemelerine en elverişli olandır, bununla beraber Allah bir gafûr rahîm bulunuyor"
Elmalılı Hamdi Yazır Arap İslâm Kuran Kuran tefsircilerden yaptığı alıntıda, Hz. Ayse'nin Mecm Süresinde geçen İfk davasındaki zina iddialarına karşı verdiği açıklamasını veriyor.
Savaş alanında ufak su ihtiyacını karşılarken unutuldugunda, ganimet toplayan komutanın Ayse'nin yanina yaklaştığında, ona Yunan rahibelerinin giydiği, tanımadığı erkek yanından geçerken yüzünü kapatıp, erkek geçtikten sonra açmaya uygun siyah ve değişik renklerde kapaklı ferecesinin kapağını açarak kendini tanıttığını ve ganimetçi komutanın Ayse'yi zarar vermeden getirip peygambere teslim ettiğini alıntı yapmıştır.
Müminlerin Annesi kabul edilen Hz. Ayşe'nin örtüsü de müminlere rol modeli olmuştur.
Hz. Ayşe'nin Yunan rahibelerinin ferecesini giyme nedeni de, babası Ebubekir'in de Tek Eşli Yunan Ortodoks Hıristiyan'ı olmasından ötürüdür.
Deve yavrusu anlamina gelen ve Cebrail'in de takma adı olan Ebubekir'in gerçek adı Osman'dır. Annesi Rum olan Selma hanım ona Atiki (Tevrat İlk Anlaşma'ya dayanarak İncil'e verilen ad. Osmanlı da İncil'e Ahdi Atık der.) adını eklemiştir. Atiki Osman olarak bilinirdi. Peygamber'in de hicret ettiği en yakın arkadaşıydı.
Hz. Ayse'nin örtünmesini örnek alan Osmanlı ve Balkan Türk Hanefileri de Kapaklı ve şehirler de Kapaksız hakim yakalı fereceler giymeyi tercih etmişlerdir.
Annem dahil Çanakkale, Balıkesir çevreleri 1990'lara kadar böyle örtünürdü.
İran Ermeni mollalarının kullandığı örtünme aracı ise Babil Talmud şatanistlerinin kıyafetidir.
Ahzap Süresi 58'de Allah, "Mümin erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir." diyerek, Müslüman kadın ve erkeklere, Kuran'ın yasaklamadığı, suç olmayan bir fiilden dolayı ceza verilemeyeceğini emrediyor.
İran, Afganistan ve diğer Müslüman ülkelerinde uygulanan örtünme ve örtünme kurallarına uymayanları denetleyip ceza verme, din değil iğrençliktir.
İnsanlara zulümdür.
Bu örtünme zaten Kur'an'da yok.
Bu örtünme sekli, Ay tanrısı Sin şeytanına ibadet eden Babil Sabileri ile, 2500 yıl önceki Babil sürgününde onlar gibi ibadete, örtünmeye alışmış, Teke Şeytan Adonay'a ibadet eden Babil Talmud Yahudileri, Nasıra'lı Davudi, Yakubi Hıristiyan Yahudileri ile Süryani Bagratuni Gürcü, Bagrat Ermeni Ortodoks Hıristiyanlarının örtüsüdür.
İran mollalarının tümü zaten Davudi Bagrat(Allahverdi demektir) Ermenisidir.
Fars dilinde de Bagata da(Hüdaverdi) olarak geçer.
Ermeniler de bu ülkede ayrıcalıklıdır. Hıristiyanlar, kendilerine hiç sıkıntı vermemiş Müslümanlardan bu yolla uydurma gerekçelerle intikam alıyor.
Bizde de Nurculuk, Arvasilik (Işıkçılık), İsmailağa, Menzil gibi sayısız adlarla siyasal İslamcılık yapan iktidar-Muhalefet de Gürcü-Rum Bagratuniler, Bagrat Gregoryen, Süryani Ermenilerdir. Kıbleleri Ah Tamara(Van), Kumkapı, Fener (Istanbul) patrikhaneleri, Vatikan kilisesi, Ingiliz ve Amerikan saraylarıdır.
Sıra bizde.
Şimdi alıntı haberi okuyalım;
Burası Tahran'daki bir tünel..
İran’lı kadınlar buraya ‘Terör tüneli’ diyor..
Tünelin içindeki, yolcuların geçmesini bekleyen, yeşil kurdeleli ve siyah peçeli kadın muhafızlara ise "Hidayet Elçileri" deniliyor..
Görevleri, kadınlara dayatılan zorunlu başörtünün kurallara göre takılıp takılmadığını kontrol etmek..
Yolcular arasında başörtüsünü uygun şekilde takmamış olanlara ceza vermek için tam yetkiye sahipler..
Tutuklamaların yanı sıra, genelde küçük düşürerek uyarma, tartaklama, hatta sopalamaya kadar ileri gidebiliyor..
Laik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kadınlarımız; ülkenizin ve size bu ülkede özgürce yaşama hakkını bırakan kurucusu M.K.ATATÜRK’ün kıymetini bilin.. ❦
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.