İlk insanın yeryüzünde ortaya çıkmasından bu yana dört, dört buçuk milyon yıl boyunca insanlar doğa olaylarına akıl erdiremedikleri için onlardan korktular, onları erkek tanrı veya dişil karakter yükleyerek tanrıça yaptılar.
Tanrıları adına kurbanların nasıl ne şekilde kutban edileceğine dair düzenlemeler yaptılar;
Tevrat Çıkış 34. Bölüm
25 “Evinizde maya bulunduğu sürece bana kurban kesmeyeceksiniz. Fısıh kurbanı sabaha bırakılmayacak.
26 “Toprağınızın seçme ilk ürünlerini Tanrınız RAB'bin Tapınağı'na getireceksiniz.
“Oğlağı anasının sütünde haşlamayacaksınız.”
Bu ilkel gelenekler yoğun insan yerleşimi olan yeryüzünün bütün kıtalarında az farklı olmakla aynen uygulandı.
İlk insan ve hayvan kurbanı, İran güneş tanrısı Mitra/Mihr=Güneş'in insanlardan kurban isteyen Göklerde yaşayan Pervin adlı ÖKÜZ'ü öldürmesiyle İranlılara özel olmak şartıyla kaldırıldı.
Ancak, İran ülkesi ve kültürel etki bölgesi olan Avrasya ve Afrika ülkelerinde sürdü.
Öyle ki, İslâm peygamberi Hz. Muhammet'in babası Abdullah bile, babası Abdülmutallip'in, 10 erkek çocuğu olan kardeşlerine özenerek "Allah'tan kendisine 10 erkek çocuk vermesi karşılığında birini kurban vereceği vaadi" sonrası olan 10 çocuğunun büyümelerinden sonra rüyasında Allah'ın adağını istemesi sonucu kadın peygamber olan Kahin'in Allah putu önünde fal okuyla yaptığı kura sonucu kurban seçilmiş bir adak kurbanıydı ve annesi Fatima'nın itirazlarına ailesi ile Kabe'yi kuşatması ile gelişen baskılar sonucu Kâbe'de görevli aynı kadın kâhin (peygamber) tarafından istek üzerine rüyada tanrı (Allah) ile görüşmesi sonucu KAN BEDELİ olarak tespit edilen 10 deve üzerinden fal oku ile yapılan 13 deneme sonunda 130 deve kurbanı sonucu ölümden kurtarılmış biriydi.
Adak kurbanı Abdullah'ın göremeden öldüğü, peygamber oğlu Muhammed, Medine mescidinde vaaz,verirken kendisini öldürmekle görevli Yemame'li suikastçılar Rabia ve Emir başarısız olmuşlar ve ikisi de yıldırımla öldükleri için aşağıdaki ayet vahiy olaydan sonra vahyedilmiştir;
"Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından (haşyet ve hürmetle) tesbih edip durmaktadırlar.
O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; (inkârcılar) onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.
Ra'd (Yıldırım) Suresi 13:13 ayet
"Gök'teki o kimsenin(Mikail'in),
sizi Arz'a geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? O zaman Arz sarsılır(depremler olur).O'nun üzerinize "taş-dolu kasırgası" göndermeyeceğinden emin misiniz? Yakında bileceksiniz, Benim
uyarım(korkutmam) nasılmış?"
[MÜLK(67)/16-17]
Fay sahibi Arz'a andolsun!
[TARIK(86)/12]
İncil'de Deprem ve Yildirim Tanrısı Ayetleri.
Mısırdan Çıkış 9.Bölüm
23 Musa değneğini göğe doğru uzatınca
RAB gök gürlemeleri ve dolu gönderdi.
24 Şiddetli dolu yağıyor, sürekli şimşek çakıyordu. Mısır Mısır olalı böylesi bir dolu görmemişti
Yağmur= Bereket ve felaket olarak dolu ile yıldırım tanrısı özellikleri ayette çok açık değil mi?
Tevrat Tesniye 10.Bölüm
4 RAB dağda toplandığınız gün ateşin içinden size bildirdiği On Buyruk'u, daha önce yaptığı gibi, bu levhalara yazdı ve bana verdi."
Bu ayet de Allah'ın ateşe hükmeden, ateşle taş levhalara ayet yazan tanrı olduğu işlenmiş.
Yıldırım da ateş değil midir?
İncil Vahiyler Kitabı 16.
Bölüm
16-Üç kötü ruh, kralları İbranice
Armagedon denilen yere topladılar.
17 Yedinci melek tasını havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir ses, “Tamam!” dedi.
18 O anda
şimşekler çaktı, uğultular,
gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir
deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir
deprem olmamıştı.
19 Büyük kent üçe bölündü."
Tevrat'ın Musa'ya tebliğinden hatta İbrahim'in Yahudilere BABA olarak seçilmesinden önce M.Ö 2025-612 yılları arasında 1400 yıl kadar yaşamış Asur krallığını takiben Sabi devleti olan Nebati Krallığı dinlerinde de süren, Büyük Köpek takım yıldızı (Arapca Şira-'yı Yemani= Güney Şira) ve Küçük Köpek takım yıldızı (Şira-'yı gumeyşa= Sulu Gözlü Şira) olarak bilinen toplam 12 yıldızlık takımın tanrısı olarak kabul edilen en büyük tanrı DÜŞARA'ydı ve Lat, Menat, Uzza adlı üç kızı vardı.
Yahudi kralı Davut peygamberin de çok sevdiği UZZA adlı bir askeri vardı;
Tevrat 2Samuel 6. Bölüm
6-" Nakon'un harman yerine vardıklarında öküzler tökezledi. Bu nedenle Uzza elini uzatıp Tanrı'nın Sandığı'nı tuttu.
7 RAB Tanrı saygısızca davranan Uzza'ya öfkelenerek onu orada yere çaldı. Uzza Tanrı'nın Sandığı'nın yanında öldü."
Ayetin devamında, Arapların "Allah" dedikleri Yahweh adlı Tevrat tanrısının Uzza'yı öldürmesine Davut için için kızar.
Bu gün hala Kızıldeniz Ürdün' de Ey Lat= Selam Lat adıyla anılan bir körfez vardır.
Kuran Necm Suresi, peygamberin miraca çıktığında, Sidret-ül munteha-da bu üç tanrıçayı gördüğü anlatılır;
19,20.
Lât ve Uzza'ya ve diğer üçüncüsü Menat'a ne dersiniz?(2)
(2) Lât, Uzzâ ve Menât, müşriklerin taptıkları putlardan bazılarıdır.Aynı surenin 49.ayeti, Allah'ın Şira yıldızının sahibi, yerinin orası olduğu vurgulanır;
49. Şüphesiz O, Şi'râ'nın(5) Rabbidir.
(5) "Şi'râ", Himyer ve Huzâ'a kabilelerinin taptığı bir yıldızın adıdır. Bu ifadeyle, Allah'ın, evrenin yaratıcı ve hâkimi olduğu vurgulanmaktadır. (https://kuran-ikerim.org/meal/diyanet/necm-suresi)
Buraya kadar yaptığım dini ve tarihi tespitlere göre insanlık tarihi boyunca insanlar aileler, kabileler, milletler ve devletler olarak örgütlemişler ve bu aşamalar süresince kendilerini koruyan, yücelten tanrı veya tanrılar, cinler, şeytanlar üretmişlerdir.
En çok çoğalan ve başkalarına hükmeden milletler de diğer milletlere kendi tanrılarını aşağılatıp terk ettirmiş, kendi tanrısının düşmanları olan küçük veya cüce cin ve şeytanlarına tapmaya zorlamıştır.
İranlıların Ehrimen=Erman şeytanından Ermenilerin, aynı Iranlıların cüce şeytanı Azer'e Azerileri yatırıp adlarını almaları olaylarına, Kuran'ın Yahudilerin babası İbrâhim'in babasının adını AZER, Tevrat yazarlarının da Azer şeytanının Filistin'deki adı YERAH'tan TERAH adını vermeleri aynı geleneğin sonucudur.
Sümer tanrısı Anu= Aan, Hint tanrıları Brahma, Şiva, İran tanrıları Ahura Mazda, Mitra, Aşur tanrısı Aşur, Mısır tanrısı Ra, Nebati tanrısı Düşara, Baal, Arapların Kuranda geçen, Nest, Yeük, Baal, Hubel, El Lat, Menat, El Uzza, Grek tanrısı Zeus, Roma tanrıları Mitra, Janus zamanında da depremler, yıldırımlar, sel ve kuraklık felaketleri vardı ve Arapların tümünün ortak olarak birleşemediği ALLAH adlı tanrıdan diğer milletlerin ve atalarımız Türklerin haberleri bile yoktu.
Ama doğal felaketler karşında milletlerin yardım diledikleri, öfkesini durdursun diye kurbanlar kesip adaklar verdikleri iyi kötü ruhları, tanrı(ça)ları vardı.
628,yılında Bizans imparatoru Herakles'in yok ettiği Sasani ordusu yüzünden boş, savunmasız kalan Sasani ülkesine yağma, talan için gönderilen İslam orduları 635'de gelinceye kadar kimse Allah adlı bir tanrıyı tanımıyordu.
1388 yıldır kılıçla, devletlerin işkence, vergi, köleleştirme gibi zulümleri ile benimsetilen İslam ile Allah, ondan 300 yıl önce aynı yöntemle benimsetilen Hıristiyanlık ile de Isa=Cesus=Krist=Hıristo=Emanuel gibi adları olan tanrılar insanlığa dayatılmıştır.
Ne antik cağların tanrıları ne de günümüzün yaygın Allah ve İsa/ Krist adlı tanrıları doğal felaketlere engel olamamışlardır.
Doğal felaketler, doğanın doğası gereği yaratılıştan beri vardır ve her şey yok oluncaya kadar da sürecektir.
Bunlardan kurtuluş yoksa da korunma olanakları vardır.
Volkanik bir ada olan Japonya'da bu gün 8 ve 9 şiddetinde depremlere dayanıklı binalar yapılmakta, bu depremlerde can ve mal kaybı çok ender olmaktadır.
Bizde ise bu sabah 04;17'de olan 7,8 şiddetinde bir deprem 10 ilimizi ve Suriye gibi komşularınızı yerle nir etmistir.
Felâket öncesi önlemini alan ile almayanlar hakkındaki İncil ayetini müslümanların da ibret alması gerekmez mi?
Okuyalım;
"İşte bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya üzerine kuran akıllı adama benzer. Yağmur yağar, satıcı bazar, yeller eser, eve saldırır; ama ev yıkılmaz. Çünkü kaya üzerine kurulmuştur. Bu sözlerimi duyup da uygulamayan herkes, evini kum üzerine kuran budala adama benzer. Yağmur yağar, satıcı bazar, yeller eser, evi sarsar. Ev yıkılır; yıkılışı da korkunç olur.“(Matta 7: 24-28)
Bu sözün üstüne daha ne denilebilir ki?
Tarih boyunca felaketleri, belaları ile korkudan ibadet edilen tanrı dinlerinin en son ve en yaygın adları, İslam ve Hıristiyanlık olsa da, Tarih boyunca korkudan ibadet edilen tanrı dinlerinin en son ve en yaygın İslam ve Hıristiyanlık olsa da, Yıldırım, Deprem, yağış gibi felaketlerle tehdit eden tanrılar olarak kalması da sizi biraz düşündürsün. olarak kalması da sizi biraz düşündürsün.
Takdir aklı olanındır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.