Ey Türk Milleti! Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz
Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar. Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır. İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz! Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir. Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat-
ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN
YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat
İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR.
VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat
Bütün insanlığa tereddütsüz "savaş ilan eden, sapık, beyinsiz,aklı kıtlar, cehennem kütükleri," diye hitap eden, kaleleri, şehirleri kuşatıldığında "teslim olmayıp direnenlerin tümünün öldürülmesini, çocuklarının, mallarının ve ülkelerinin yağmalanmasını" emreden bir dine de peygamberine de hürmet etmek, insanın, milletlerin kendilerine hakareti onaylamalarıdır.
Cinsel Gelenekler Muhammet
Öncesi Asırlara Ait Değişmemiş Geleneklerdir;
Lut peygamber'in kızlarından doğan ilk oğlunun adı
MOAB(V)'dır. Muhammet'in amca oğlu Muaviye de
adını ondan alır.
Yeryüzünde hiçbir bilim insanı “dinlerin
mükemmel ahlakı temsil ettiğini” söyleyemez. Dinler, ait oldukları toplumlara ilahi tebliğlerdir ve o toplumun
geleneklerine uygundurlar. Yeyüzünde
her topluma uygun olan ve böyle kabul gören bir din asla olmamıştır.
Bu gerçeğe dayanarak, her dinin
kurucuları, kendi dinine ve halkına
başka toplumları öldürme, yağmalama, köleleştirme gibi ilahi dedikleri emirler
verirler, bunları aşağıda göreceksiniz. Ayrıca, "Kur'anda Sapık Geçen Ayetler(Yazıyı okuduktan sonra tıkla)" yazarak bu blogda tam "35" sayfa Kuran ayeti bulacaksınız.
İnsanlığa savaş ilan eden, kan döken dinler ve onların tebliğcileri, kendilerinden olmayanları, evlatları,
ebeveynleri dahi olsa sapık, şeytani, kafir, müşrik, beyinsiz, kafası
çalışmayan, cehennem kütükleri, yağmalanacak, köle edilecek hedef toplum”
olarak ilan ediyorsa o dine de
kurucusuna da, kutsalına da hedef olan toplumların her türlü küfür, hakaret, savaş ilan etme hakları vardır.
Böyle sapkınlıkları emreden dinlere
yapılan eleştiriler ve hakaretler de suç olamaz.
Buna da nefsi müdafa denilir. Nefsi müdafa bu sapkın dinlerde bile yer
almıştır.
Roma İmparatorluğunun din
merkezi Vatikan tarafından yazılmış ve yazdırılmış olan Tevrat,İncil ve Kuran
dışında kitaplarda böyle aşağılayıcı ifadeler yoktur. Okudukça okuyasınız
gelir.
İşte, Tevbe, Enfal, Fetih sureleriyle insanlığa “ÜLTİMATOM”
veren peygamber Muhammet adına uydurulan dini ve kendisi hakkında yazmak
zorunda kaldığımız önemli dini, tarihi terspitler;
Bu eleştiriler gerçektir.
Peygamber Muhammet’in pedofilik, yani küçük yaşta çocukla olan evliliğininİslam ile hiçbir bağı yoktur.
Binlerce yıllık, Sümer, Hint, Mısır, İran, Grek medeniyetlerinde sütten
kesildikten sonra adet görmeyen kız çocukları, aynı şekilde bıyıkları
terleyinceye kadar erkek çocukları ile cinsel ilişki gelenekleri vardır ve bu
günde devam etmektedir. Araplar Gılman, Farslar Vildan gibi adlar vermişlerdir.
Muhammet öncesi bütün peygamberler, tanrılar, yarı tanrılarda ve bu gün de aynı
gelenekler vardır.
Altıncı yüzyılda Roma imparatoru
Jüstinyen (Ayasofya’yı yaptıran ve Hristiyanlığı TEK RESMİ DİN” ilan eden) yedi
göbek akraba evliliğini ve homoseksüelliği yasaklamasına rağmen, çocuklarla
cinsellik hakkında bir düzenleme yapmamıştır.
Tevrat ve İncilde de, Kur’anda
da düzenleme yoktur.
Tevrat’ta kızlarda evlilik adet görme yaşı (9 ile 13 arası), erkeklerde
ihtilam olma hali (12-14) olarak belirtilmiştir. Peygamberin de Ayşe ile olan
evliliği bu geleneğe uygundur. Sadece Talak (Boşama) S. 4’de, “adet olma çağına
gelmemiş kadının boşanması” ifadesi ile aybaşı öncesi kız çocukları ile evlilik
geleneği ifade edilmiştir.
Ama hiçbir Kuran ayeti, ille de “peygamber
altı yaşında nikah kıydı, dokuz yaşında gerdeğe girdi, siz de böyle
evleneceksiniz” diye ne bir ayet ne
bir hadis vardır.
Peygamber, içinde doğduğu gelenekler içinde büyümüş, alışkanlıklarından
kurtulamamıştır. Nisa 23 gibi birçok ayet bu yüzden “Öncekiler müstesna=hariç=muaf”
şeklinde biter. Bu da İslam’i ahlakın ne
peygamberde ne de çağdaşlarında olmadığını özetler. Mantıklı olan,
peygamber sonrası Kur’an’a göre bir gelenek oluşturmaktı ama Araplar bunu asla
yapmadılar.
Aşağıda da okuyacağınız hadisler, ayetler, tamamıyla, İslam öncesi
Arapların geleneklerini ifade etmektedirler.
Bu gelenekleri “peygamber
sünneti, ensar (yardımcı) sünneti, sahabe (arkadaş) sünneti “ diye
anlatanları araştırdığınızda kökenleri Babil
Talmuduna inanan Mezopotamya Yahudilerine, Sabilere, Keldanilere ve Katolik
Hristiyan toplumundaki çağdaş değişimlerden nasibini almamış, Müslüman görünen
ama Tevrat-İncil Hristiyan, Yahudi geleneklerine bağlı “devşirilmemiş devşirmelere” ulaşırsınız. Bu gelenekler Rönesans
çağına kadar bütün batı dünyasında, Rusya’da dahi yaşayan bir gelenekti. Sümer,
Hint geleneklerinden yayılmışlardı.
Kız ve erkek çocukları, büyük, küçükbaş hayvanlar ile
kümes hayvanlarını dahi “babanın
köleleri ve karıları olarak kabul eden” Babil dini geleneklerine göre
yapılmış Hammurabi’nin Babil yasaları,
Yahudi, Hristiyan ve Müslüman
gelenekleri olarak halen yürürlüktedir.
Edwin M. Yamauchi’nin
yazdığı “Gnostic Ethics and Mandeans
Origins” (Gnostik Ahlak ve Mandean
(Sabi) Kökenleri) adlı kitapta (S.20.Prg.3) “Böhling Sabiler ve öteki
Gnostiklerin Tevrat ve İncil’e bağlı kaldıklarını Tufan, Sodom ve Gomora
konularına bakarak ifade etmektedir. Aynı yazar, Adem’ ve Vahiyler bölümlerinin
Sabiler ile Suriye-Filistin vaftiz çemberine dayandığını ifade etmektedir.
Yazının İngilizcesi;
“In Hammurabi’s Code, “The father was acknowledged as the supreme head of this
unit [family]. Codes 192, 193, and 195 are explicit regarding the harsh
penalties that would befall any child who did not bestow appropriate honor and
respect on the father who reared him. A son could lose a tongue, an eye, or
fingers, depending on the circumstances of the offense. The father’s absolute
authority extended to a right to use his children as payment of or collateral
for debts. He could sell them into slavery or servitude. Still, parental power
was not unbridled. Code 117, for instance, . . imposed a three-year limit to
this slavery.” A.R.Colon ile P.A COLON’un “A History of
Children” adlı kitapların da Sayfa 18-19’da babanın çocuklar üzerindeki vesayetleri düzenlenmiştir;
Babil kralı Hammurabi’nin
Yasa tabletlerinde “Baba ailenin en
üstün kişisi olarak tanımlanır”. Madde 192-193 ve 195’te Babasına karşı
gelen veya onurunu zedeleyecek iş yapan çocuğa kesin en ağır cezalar
verilmektedir. Bu cezalara göre çocuk,
dilini, bir gözünü veya babasını incitmenin derecesine göre parmaklarını kaybedebilir.
Babanın otoritesi çocuklarını ücret karşılığında
veya paralel olarak borçları karşılığında kullanma hakkına kadar uzanır.
Onları kölelik ve esaret için
satabilir. Hala babanın gemleri dizginlenmemiştir ve madde 117’de “üç yılla
sınırlı olmak üzere köleliğe maruz
bırakabilir.”
Şimdi 2500 yıl önceki Roma
12 Tablet Yasalarında Babanın Hakları;
Tablet 4; Babanın ve Evliliğin Hakları;
4:1; Bir baba, yasal
evlilikten doğan oğlunu yaşatmaya veya öldürme hakkına sahiptir; ve
hatta üç kez sattıktan sonra özgür bırakabilir.
4:2; Baba, oğlunu üç defadan
fazla başkasına satmışsa, oğul babadan alınarak azad edilir.
4:3; Bir baba son doğan oğlu,
bir insandan çok canavara benzer, şeklen korkunç derecede bozuksa,
öldürülebilir.” (Türkçeleri; Roma 12 Tablet Yasaları
alaeddinyavuz.wordpress.com)
ABD Kaliforniya'lı Lev Tahor Yahudi'si Turpin ailesi baba David ve Anne Louise Turpinler 13 çocuklarını evlerine kelepçeyle bağlayarak yıllarca işkenceyle tecavüz etmekten mahkum edildiler. Haberi blogumda vardır.
İşte 2500 yıl ve evvelinden yakın
tarihimize kadar “babanın gözünde
evladın değeri” bu kadar da değil, kendi ırzına geçtiği gibi bir de
başkasına satıyor o da aynısını yapıyor.
Bu gün yok mu?
ABD dizileri yayınlayan bazı kanallarda,
bu şekilde çocuklarını elektrik vererek, kablo, hortum, odunla döverek cinsel
ilişkiye razı eden ebevenlerini öldüren çocukları ve ergenleri konu alan
“Killer Kids” adlı diziler, TLC kanalında balina insanları dinleyin ve %96’sının
“benzeri tecavüz istismar mağdurları olduklarını işiteceksiniz.
Günümüz Kürt ve Arap Yezidileri (Sabiler)
halen kızlarını bir dönüm arazi fiyatına satmaktadırlar. O parayı babalarına
ödeyen kızlar satıştan kurtulabilmektedirler. Oysa sekiz-dokuz yaşlarında
satılan çocukların bu parayı nasıl temin edebilecekleri de ayrı bir sorun
teşkil etmektedir. Kız çocukları bebek iken “beşik kertmesi, berdel gibi
geleneklerle evlenecekleri kişi belirlenmektedir. Başlık parası ödemeyen damat
ve ona kaçan kız birlikte “töre cinayeti” adı altında öldürülmekte ve devlet
bunlara ceza indirimi uygulamaktadır.
A.R.Colon ile P.A COLON’un “A History of Children” adlı kitapların da eski Sabilerin “yamyam” oldukları
tespit edilmiştir. Kitabın ifadesi aynen şöyledir;
İfadenin İngilizcesi;
“During a religious festival of the Ancient Sabeans, the
Sabeans pressed grapes and slaughtered a
male newborn who was then "boiled
and deboned; the flesh was rolled in flour, oil, saffron, raisins, and spices
and then over-baked. It was eaten by the priests during the ceremony to Shemal.”
Türkçesi;
“Eski Sabilerin dini bayramlarında üzümleri ezip şıralarını
çıkartırlar, yeni doğmuş erkek bebeği
etleri kemiklerinden ayrılıncaya kadar kaynatırlardı. Kaynatılmış eti unla
yoğurup, yağ, safran, baharat ekleyip fırına veriyorlardı. Hazırlanan
yemek(!) Şemal bayramında rahip
tarafından yeniliyordu.”
Yakmalık Sunu olarak kurban edilmesi
istenilen İsmail veya İshak
Yukarıda Sabiler yani eski Babil halkı Aramilerin günümüzden dört bin
yıl önce yamyam olduklarını, çekirdek aile içi ensest evlendiklerini,
oğullarıyla homoseksüel ilişki yaşadıklarını, çocuklarını sütten kesildikten
sonra köle olarak sattıklarını öğrendik. Bu sapkınlıklar hala yok olmamıştır.
Bu gün Sabi dinleri temelli Habeş İnciline inanan Etiyopya, Sudan, Somali gibi
ülkelerde keçi ile dahi evlilik haberlerine rastlıyoruz. Blogumda ve Hürriyet gazetesi
arşivinde bulabilirsiniz.
Habeş İnciline inanan Gregoryen Ermeniler bu inancı öyle benimsemişler
ki mezhebin kurucusu Aziz Gregor Ermeni alfabesini Habeş Alfabesinden
yapmıştır. Gürcülerin alfabesini de yine Etiyopya alfabesinden yapmıştır.
Süryani Hristiyanlığı mezhebine bağlı Gürcistan’da da hala ensest pedifili,
kulamparalık yaygındır. Ermeni Taşnak solcuları bu gelenekleri kırmıştır. Rusya
ensest ilişkiyi “18” yaş ve isteğe bağlı olma şartına bağlamıştır. Aynı yasa
Portekiz, ABD eyaletleri ile birçok dünya ülkesinde vardır.
Hint Brahman dininin Şiva mezhebinden doğan ve Pakistan’da efsanevi
Harappa medeniyeti seller ile yok edildiğinde kurtulan Beyaz Hintlilerin Irak,
Suriye, Arap yarımadası ve Avrupa’ya göçleriyle ve M.Ö II. yy. da Sabiliğin
mezhebi olan Can dinine inanan kral Aşoka ve M.Ö 5 ile M.S.100 yıları arasında
sınırları Arabistan, Orta Asya ve İran yaylasını içine alan Viktramaditya
Krallığının da etkileriyle yayılan Şiva dini, onun mezhebi olan Sabi dini
gelenekleri, Avrasya, Afrika kıtalarındaki tüm medeniyetleri etkilemiştir.
Son olarak Yahudi Tevrat’ı, İnciller ve Kur’an da bundan nasibini
almıştır.
Davut peygamber dahil bazı Tevrat Yahudi krallarının kızları,
eşlerinin adları Şiva’dır. Kur’an Sebe Suresi Şiva’nın farklı telaffuzundan başka
şey değildir. Kabe=Küp veya Kareküp ve Haceri esved, Şiva dinininde rahim’i
temsil eden bereket sembolleridir ve Şiva’nın temsili olan Lingamdan başka şey
değildir. Hz. Muhammet’in Sabi olduğu Bakara 62; Hac 17; Maide 68 ayet
tefsirlerinde E.H.Yazır hoca Arap tefsircilerden yaptığı alıntılarla
açıklamıştır.
Roma medeniyetini kuran Etrüsklerin yerleştiği İtalya Tuscania
bölgesine yerleştiklerinde komşuları Sabineler bu gün hala vardır ve Sabine,
Sabi adının Latincesidir. Dini sembolleri “Haç ve Hilal’dir. Aynı geleneklere
ve dine sahip Sabineler bu Sabi geleneklerini Romalıların Milletler Yasasında
yaptığı düzenlemelerle değiştirmek zorunda kalmışlardır. İki Roma’yı
birleştiren Jüstinyen(527-565) “Tanrı kral” olarak, İsa’dan aldığı vahiylerle
yaptığı anayasa ile erkek eşcinselliğini ve yedi göbeğe kadar akraba evliliğini
yasaklamıştır. Yasaya uymayanları Yunanlıların CEHENNE adını verdikleri dev kuyu
fırınlarında yakmıştır.
İtalya Alberobello Sabine/Sabi köyü
Bu yasalar sayesinde sapıklık ortadan kalkmıştır ya da ekmek, su kadar
doğal kabul edilen bu gelenekler bu olaydan sonra sapıklık olarak tanımlanmış,
günümüzün ahlak anlayışını belirlemiştir.
16. yüzyılda aydınlanma çağı ile batıda kilise devletten
uzaklaştırılmış ve Hristiyanlıkta olan Sabi, Sümer, Hint, Grek, Arap
sapıklıkları da yasaklanmış, medeni Avrupa, 18. yüzyıllarda böyle ortaya
çıkmıştır.
Aydınlanma çağından nasibini almayanlar ise Babil Talmudu okuyan Yahudi
mezhep ve tarikatlarıdır bunlarda bu yoğun olarak vardır. Bunlar, “cinsellikte
sınırlamayı tebanın geleneklerine bırakan İran Sasani imparatorluğu idaresinde
kalmış Yahudilerdir. Süryani Hristiyanlığından ayrılan, yaşadıkları bölgeye
göre Tomas veya Barnaba İncilleri okuyan Nasturi Hristiyanları da bu
Yahudilerle aynı inanca sahiptirler.
İsa’nın da İncil’i Sabi dili Aramice tebliğ ettiği, Hz. Muhammet’in
Sabi olduğunu, hatta Sabi rahip olan Suriye Büşra şehri manastırında, Arabistan
Kiliselerinden sorumlu Episkopos rahip Bahira’nın onun peygamber olduğuna
işaret eden sırtındaki peygamberlik mührünü görmesi, Hira mağarasında
Cebrail’in “İkra-Oku” ayetini tebliğ ettiği rüyayı, eşi Hatice’nin
bildirmesiyle “peygamberlik işareti” olduğunu söyleyen Varaka bin Nevfel de,
İbni İshak Siretül Resülüllah kitabında yazdığına göre Bahira’ya bağlı Mekke
Nasturi kilisesi baş keşişiydi.
Bunların ışığında “bebeklerle zevk evlilikleri, sübyancılık,
kulamparalık” gibi pedofili olayları, “9 ile 13” yaş arası adet görmeye dayalı
evlilikler sadece Müslüman Muhammet ve müminlerine mal edilemez.
Müslümanların da artık, ABD’nin Vatikan ile ortak yürüttüğü
“İslamofobi=İslam düşmanlığı” gelenekleri yüzünden, İslam şeriatının kaynağı
olan Kur’an, Hadis, Siyer kitaplarına geçmiş bu İslam öncesi geleneklere göre
yaşayan peygamber ve çağdaşlarını “tek taraflı sapıklık” ile suçladıkları onlarca
Kuran ayetinde açıkça yazılmıştır.
Örnek olarak Tevbe9; 28 9: 28. Ey inananlar! Müşrikler bir pisliktir. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar!..”
peygamberin sözlerinin tanrı sözü olduğuna inanmayan kendi halkını “pislik”
ilan eder.
Bu durumda Allah aciz kalmış oluyor.
Bakara 2;198 “…Siz
bundan öncegerçekten sapıklardan
idiniz.” Diyerek Arapları toptan sapık ilan eder.
Ali İmran 3; : 82. “Tüm bunlardan sonra yüz çevirenler, sapıkların ta kendileridir.”
Peygamberin tebliğini kabul etmeyenleri “sapıkların ta kendileri” ilan eder. Çok
sayıda böyle ayet mevcuttur.
Kuran Enfal Suresi bütün dünyaya savaş ilan eder;
8 Enfal
Bütün dünyaya savaş ilanı
8: 39. “Fitne kalmayıncaya ve din
tümüyle Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! Vazgeçerlerse kuşkusuz
ki Allah, ne yaptıklarını iyice görecektir.”
Tevbe Suresi ilk ayeti peygamberin tebliğine inanmayan
milletlere resmen ültimatom verir;
9: 1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu;”
9: 5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün…”
Der ama, fetih yetkisi verdiği peygamberin da daha Hicaz gibi küçücük
bölgenin fethini yapamadan canını alır. Onun düşmanı olan amcası Ebu Süfyan,
Sasani topraklarını yağmalama işini başaracaktır. Yani bu tanrı dengesizdir
biraz.
Kur’an tanrısı Allah ile aynı olduğunu Kur’anın yazdığı
Tevrat tanrısı boyuna posuna bakmadan Sibirya’da Yakutistan’da, Orta Asya’da
yaşayan kavimleri tehdit eder;
BÖLÜM 39
Hezekyel.39: 1
"İnsanoğlu, Gog'a karşı peygamberlik et ve ona de ki,
'Egemen RAB şöyle diyor: Ey Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi Gog, sana
karşıyım.
D Not 39:1 "Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi" ya da "Meşek'in,
Tuval'ın baş önderi".
Hez.39: 2 Seni geri
çevirip sürükleyeceğim. Seni uzak kuzeyden (*)çıkarıp
İsrail'in dağlarına getireceğim.
(*)Umarım,burada Orta
Asya’nın kastedildiğini anlamayan kalmamıştır.
Tevrat tanrısı Türklere düşmanlığa devam etmektedir. Bu
tanrı sanki 476’da Roma’yı yıkan Atilla’ya fena içerlemiş Roma imparatorlarının
kinlerini ifade eder gibidir;
Yeremya 5;15-17" İşte
ey İsrail evi uzaktan üzerinize bir millet getireceğim, Rab diyor; o zorlu bir
millet, eski bir millettir ki, sen onun dilini bilmez, ve ne dediklerini
anlamazsın. ""..güvenmekte olduğun duvarlı şehirlerini kılıçla
vurup yıkacaklar. " Yeremya 5. Bab, 15-17
Aynı tanrı sonra da
“katliam, yağma talan ayetleri” takdim eder;
Yas.20: 12 Ama barış
önerinizi geri çevirir, sizinle savaşmak
isterlerse, kenti kuşatın.
Yas.20: 13 Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan
bütün erkekleri kılıçtan geçirin.
Yas.20: 14 Kadınları,
çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız
RAB'bin size verdiği düşman malını
kullanabilirsiniz.”
Yas.20: 15 Yakınınızdaki uluslara ait olmayan sizden çok uzak
kentlerin tümüne böyle davranacaksınız.”
Tevbe Suresi “5- müşrikleri,
kendilerini bulduğunuz yerde öldürün…” ayeti ile bu ayetler ne kadar
benzerlik içindedir.
Yeryüzüne, kılıç, kan ve ateş vaat eden Tomas İncili
tanrısının aynısıdır.
Irak 2003'den sonra yıllarca böyle katlettiler.
Neden?
Yukarıdaki ayetle yola çıkıp dünyaya posta koymanın bedeli.
Bunlara ek olarak, 1739’da İngilizlerin maddi, manevi, askeri
destekleriyle yaydıkları Vehhabi dini=Siyasal İslam da yine Vehhabiliği ret
eden Mekke, Medine, Taif ve öteki Arap şehir halklarını aynı şekilde
yağmalatmıştır. İşte bu Vehhabi dininin kollarına bağlı geçtiğimiz yüzyıldan
itibaren kurulan Yahudi Arap, ve batılı Hristiyanlardan oluşan, aldatılmış
Müslüman gençleri de içine alan, Taliban, El Kaide, ISIS=IŞİD=DAİŞ=Boko Haram
gibi örgütlerden korkan gerek Hristiyan, gayrimüslim gerek Müslüman ülkelerden
olsun bir çok endişeli insanın da bu gruba dahil olmasıyla “İslamofobi” güçlü
bir şekilde Müslüman dünyasını baskı altına almaktadır.
Oysa İslamofobinin kaynağı Roma tarafından yazılmış, dört İncil ile
okunan Tevrat, ondan Roma tebası olan Arap ve Yahudilerin Sasani ülkesini
yağmalamak için uyarlanan Teba Hristiyanlığı olan İslam ve günümüz uzantıları
da aslında Roma imparatorluğunun “yağmacı, talancı, Vandal, ırkçı” ilkelerini
temsil etmektedirler.
Bu endişelerin artmasına özellikle Şeriatla yönetilen İslam ülkelerin,
batılılarca tayin edilmiş kripto diyanet adamlarınca yapılan “bir günlük çocukla evlilik, nekrofilik
ölen eşle veda ilişkileri, henüz süt emen veya sütten kesilmiş bebekler, onlu
yaşların altındaki çocuklarla cinsellik” açıklamaları da büyük katkı sağlamaktadır.
Bu din adamları, batılı sömürgeci, köktendinci sermayenin memurları olarak
görev yapmaktadırlar. Çıkardıkları mezhep savaşları ile Müslüman dünyasını
birbirine kırdırıp eritmekte, birleşmelerini engellemekte kolay yutulur lokma
haline getirmektedir.
İşte bu yüzden hem İslam dünyasının içinde hem de dışında aşırı dinci Müslümanlar
ve İslam ülkeleri “lanetli insanlar, lanetli toplumlar” olarak ilan
edilmektedirler.
Bu lanetten kurtulmanın yolu kesinlikle inkar değildir. Bu güne kadar
da yararı olmamıştır.
Yapılacak tek şey, benim yaptığımı yapmaktır. Yani, atılı olan
aşağılayıcı geleneklerin her Müslüman ülkede aynı olmadığını, bütün gayrimüslim
dünyada hala yaşandığını, herkesin kendi söküğünü dikmesi gerektiğini
anlatmaktır.
Muhammet karikatürlerini ben bu şekilde bitirdim.
Papalık yazılarımın yapılan şikayetler sonucu incelenmesinden sonra
2010’da “pedofilinin Hristiyanlıkta olduğunu, bunun kötü bir şey olmadığını
kabul etmesini, 13.Şubat.2013’de “Homoseksüellik, pedofili, oğlancılık İncil’de
vardır ama İslam da gözden düşmüştür” şeklinde Papa Ratzinger’in açıklamasına
neden oldum.
57 Müslüman ülkesinin yapamadığını yapmış birisi olarak öneride bulunma
hakkım vardır. Tabi ki dinleyecek Müslüman diyanet işleri Başkanlığı ve
memurları ülkede yaşıyorlarsa.
Hristiyan doğu ve batı Kiliselerinin İncillerinden sizlere benzer ayet
örnekleri vereyim;
İncil Timoteyus
1Ti 4:3 .”Bu yalancılar evlenmeyi yasaklayacak, Tanrı'nın, iman eden ve gerçeği bilenlerin
şükranla yemesi için yarattığı yiyeceklerden çekinmek gerektiğini
buyuracaklar”.
Markos 12:25 “İnsanlar ölümden dirilince ne evlenir ne evlendirilir, göklerdeki
melekler gibidirler”.
Gene Grek İncil’ine göre, biz insanlar
“aşağının aşağısıyız;
Matta 11:11 “Doğrusu size derim ki,kadınlardan
doğanlar içindeVaftizci
Yahya’dan üstün olanı çıkmamıştır.Ama ,göklerin hükümranlığındaen küçük olan ondan üstündür.”
Bu
durum Encratitis’in İskenderiye’li Celment (M.S.150-215) ile savaşının
sebebiydi.
Özetle,
M.S.2.yy. da Mneanderin öğrencilerinden olan Saturninus (Satornil) bu tutumu
çeşitlendirerek açıkladı.
Evlilik
ve nesillerin üremesi şeytandandır. Çocukların babalıklarının sayısı arttıkçakötü melekleretabi olacaklardır.
Evlilik
ve cinselliğe aynı olumsuz bakış Nag Hammadi’deki Kıpti metinlerinde de vardır.
Thomas İncilinin 37. Bölümünden bir örnek bunu anlaşılır kılmaktadır.
“Öğrencileri
dedi (İsa’ya): Seni göreceğimiz zamanı bize ne zaman açıklayacaksın?
İsa
dedi;” Hiçbir utanma duymaksızın
çamaşırlarınızı çıkarttığınız, ayaklarınız altına aldığınız, küçük çocuklar
gibi çiğnediğiniz zaman “Yaşayan Bir’in” oğluna ait olduğunuzda korku
duymayacaksınız!” (Guillaumont, “The Gospel According to Thomas.S.23)
Görtner
bunun manasını şöyle açıklıyor; ”Aydınlanmış olduğumuz zaman cinsel yapımızı
işlevsizleşecek, çocuk gibi masum olacağız ve çıplaklıktan utanma duymayacağız ve selamet (kurtuluş) gerçeklik
olacak.(Görtner “Becaming a Child İn Thomas “ S.250- H.Kee)
Thomas
İncilinde özlenen seçim Kıpti dilince “Bir Olan” anlamına gelen OUA olarak
anılır ve muhtemelen Grekçede “Yalnız Olan” anlamında bekârlık çeken kişi olan
Grekçede “Yalnız Olan” anlamında bekârlık çeken kişiyi tanımlayan esasında
“çift cinsiyeti” ile “birleşmiş adama” atıf yapmaktadır.
Aynı
bölümün sonunda Peter der ki; “Aramızdan Meryem’in çıkmasına izin verelim,
çünkü kadınlar yaşamın değersiz şeyleridir!”
İsa
cevaplar;” Anlayınız, ona rehberlik edeceğim böylece onu “erkek” yapacağım….Kendini erkek yapan her kadın cennetin krallığına
girecektir.”(Guillamount S.57)
Yukardaki
bilgilere ek olarak Filip’in İncil’inde “cinsiyet ayrımcılığı” ölüme neden
olmaktadır.(Willson The Gospel Of Philip S.12,46,)
“Apocryphon
Of John” (Yahya’nın Şüpheleri)nde cinsel ilişkinin ve üreme arzusunun kötülüğüne atıf yapılmaktadır.
Thomas’ın
Kitabı Athlete (CG II,7) den okuyoruz; “Kadınlarla sıkı fıkı ilişkileri kuranlar,
üzüntü keder üstünüze olsun! ….Bedeninizin gücü yüzünden keder sütünüze olsun!”
Kurtarıcının(İsa)
karşılıklı konuşmalarında (CG. III,5) okuyoruz; “Kadının olmadığı yerde dua ediniz! Dişilerin işlerini yok ediniz!
Gnostik
dökümanların dışında Suriye İncil’inde (Süryanilerin İncil’i) cinsellik ve evliliğe karşı özellikle
Encratites veya “Kendine Hakim Olan”
şeklinde olumsuz bakış görülmektedir.
((A.VÖÖBUS-Celibacy in the Early
Syrian Church-(Papaers of the Estonian Theological Society in Exile, I. Stockholm
1951) ) Din bilginlerinden çoğu Thomas İncil’inin, özellikle kendisi
Gnostik olmayan ama Gnostikler tarafından kullanılan Suriye Encratities (Tek
Tanrıcılarının) gerçek belgelerinde Suriye İncil’i olduğunu tartışmışlardır.
Şimdi Tevrat’a dönelim ve Sabilerin “çocuklarını yemelerini,
bayramlarda rahiplerine kurban etmelerini hatırlayalım aynı konuyu okuyalım;
Duha Suresi 93;6 Elmalılı Tefsiri Rekli cümleleri iyi okuyunuz.
Yahudiler
Çocuklarını kurban ederlerdi
Tevrat Levililer 20. kitap
Lev.20: 1 RAB Musa'ya şöyle dedi:
Lev.20: 2 "İsrail halkına de ki, 'İsrailliler'den ya da aranızda yaşayan
yabancılardan kim çocuklarından birini ilah Molek'e* sunarsa, kesinlikle
öldürülecek. Ülke halkı onu taşlayacak.(Recm)
Molek=Melek tanrıya bebek kurbanı
Putlara kurban edilmesine kızan Yahweh, Yahudilerden sadece Levi
boyunu kendisine kurban olarak alır. Yanı kurbana karşı değil hatta çok da
sever.
Tevrat’ta Hz.Musa zamanında da bu kurban seçimi “ilk
doğanların” Tanrı’ya adanması aşağıdaki gibi düzenlenir.
İsmail olayı ile sadece “Yahudilerden İnsan
Kurbanını“kaldıran
Tanrı,yine “ilk doğanları Musa ve Kabilesine önderlik ettiği konutunda
çalıştırmak üzere “hizmetkâr” olarak kendisine alır.
Tevrat Sayılar;
Say.8: 16Çünkü İsrailliler arasından Levililer
tümüyle bana verilmiştir. İlk
doğanların, İsrailli kadınların doğurduklarıilk erkek çocuklarınınyerineonları kendimeayırdım.”
Say.8: 17İsrailliler arasındailk
doğan insan ya da hayvanbenimdir.Mısır'da ilk doğanları yok ettiğim gün, onları
kendime ayırdım.”
Tanrı İlk
Doğanları Nasıl Alıyor, Allah’a Adanan Çocuklar;
Tevrat Samuel Kitabı;
10 Hanna, gönlü buruk, acı acı ağlayarak
RAB'be yakardı
11 ve şu adağı
adadı: "Ey Her Şeye Egemen RAB, cariyenin kaygısına gerçekten bakıp beni
anımsar, cariyeni unutmayıp bana bir
erkek çocuk verirsen, yaşamı boyunca onu sana adayacağım. Onun başına
hiç ustura değmeyecek”
0 Zamanı gelince Hanna gebe kaldı ve bir
oğul doğurdu. "Onu RAB'den diledim"
diyerek adını Samuel[ii] koydu.(Samuel=Tanrıverdi anlamına geliyor
A.Yavuz)
24 Küçük çocuk sütten kesildikten sonra Hanna onu üç yaşında bir boğa[iii],
bir efa[iv] un ve bir
tulum şarapla birlikte RAB'bin Şilo'daki
tapınağına götürdü.
Allah’a adanan ilk çocuklar, sütten kesilince
tapınağa teslim ediliyormuş, öğrendik. Şimdi İncil’de “GÜVEY” Allah/İsa da,
Yahudilere vereceği yeni dünya karşılığında “FİDYE/KURBAN” ister. Onlarda
mecburen “3” yaşında olacaklardır.
İsa yeryüzünde yaşayan bizlerin de “Güvey”i olduğunu söyler, yani “damat”.
İncil 9:14 “Bunun üzerine Yahya’nın öğrencileri İsa’ya yaklaşıp
sordular: ”Neden Ferisiler ve biz oruç tutuyoruz da, öğrencilerin oruç
tutmuyor?”
9:15 “İsa onları şöyle yanıtladı: ”Güvey” kendileriyle
birlikteyken, yakınları yas tutar mı? Ama güveyin onlardan alınacağı günler
gelecek, o zaman oruç tutacaklar.”
Soldaki resim İsveçli Gay Kilisesi üyesi ressam
Ohlson'un eseridir.
İncil'de "Erkek Eşcinselliğini 2013'de kabul eden
Papalık, aynı yolda devam ediyor.
Papa Fransis, İtalya Gay Kiliselerinin baş rahibinin
elini öpüyor. Bu İtalya'da büyük olay oldu.
Yuhanna Vahiy Kitabı 20;
Ölülerin Yargılanması
20;11 Sonra büyük,
beyaz bir taht ve tahtta oturanı gördüm. Yerle gök önünden kaçtılar, yok
olup gittiler.12 Tahtın önünde
duran küçük büyük, ölüleri gördüm. Sonra kitaplar açıldı. Yaşam kitabı
denen başka bir kitap daha açıldı. Ölüler kitaplarda yazılanlara bakılarak
yaptıklarına göre yargılandı.
11. ayetin ikinci cümlesinde yaşadığımız dünyanın kaçıp gideceği,
yeni bir dünya verileceğini anlatır. İşte bu “yeni dünya”da yaşayacak 144.000
kişi yedinci bölümde yazılı 12 Yahuda oymağından seçilenlerdir.
Aşağıdaki 144.000 kişi de onların ilk doğan çocuklarının “yeni
dünya” karşılığı tanrıya fidye
olarak verilmesidir. Üç yaşında sütten kesilmiş olmaları gerekir. Aşağıdaki
ayetlerde bu çocukları “yeryüzünden satın alınmış olanlar” şeklinde
okuyacaksınız.
Yuhanna İncili Vahiyler 14
Kuzu ve 144 000 Kişi
14Sonra Kuzu’nun Siyon
Dağı’nda durduğunu gördüm. O’nunla birlikte 144 000 kişi vardı.
Alınlarında kendisinin ve Babası’nın
adları yazılıydı. 2 Gökten, gürül
gürül akan suların sesini, güçlü gök gürlemesini andıran bir ses işittim.
İşittiğim ses, lir çalanların çıkardığı sese benziyordu. 3 Bu 144 000
kişi, tahtın önünde, dört yaratığın
ve ihtiyarların önünde yeni bir ezgi söylüyordu. Yeryüzünden satın
alınmış olan bu kişilerden
başka kimse o ezgiyi öğrenemedi. 4 Kendilerini kadınlarla
lekelememiş olanlar bunlardır. Pak kişilerdir. Kuzu nereye giderse ardı
sıra giderler. Tanrı’ya ve Kuzu’ya ait
olacakların ilk bölümü olmak üzere insanlar arasından satın
alınmışlardır. 5 Ağızlarından
hiç yalan çıkmamıştır. Kusursuzdurlar.”
Yahudiler yepyeni
bir dünyada yaşamak için “kadından doğmamış” 144.000 çocuk üretip tanrıya
“fidye” veya, ücret olarak veriyorlar.
İtalya'da Kıyamet Günü adlı bir kilise tavan resminde
İsa kendisine adanmış "3 yaşında sütten kesilmiş,
144.000 Yahudi çocuğu ile" resmedilmiş.
Şimdi, Kur’an’ın Vakıa 17, Tur 24 ayetlerini hatırlayalım, cennette,
halka ne veriliyordu?
Huri, dişili Huriye, Gılman, erkek çocuk köle, Vildan Onlu yaşlarda
bıyıkları terlememiş oğlan.
Şimdi İnsan Suresi 21 Tefsirini okuyalım;
21. "Onların üzerinde vardır". Bu, o nimete sahip
olan kişilerin görüldükleri sıradaki veya etraflarında dolaşılırken ki
hallerini açıklamaktadır. Yani "sen gördün" mânâsından veya
"onların etrafında dolaşır" âyetindeki zamirden veya ta yukardaki
"yaslanmışlardır" sözünden hal olarak ipeği açıklamaktadır. Yani, o nimet içindeki kişileri gördüğün
vakit veya ölümsüz hizmetçilerle
etraflarında dolaşıldığı veya koltukları üzerine oturdukları sıradaki halleri,
üstlerinde giyim yahut üst taraflarında
tezyinat olarak yeşil sündüs
giysiler vardır, yani sündüs adı
verilen gayet ince ve zarif ipek
kumaşlardan yeşil giyecekler "ve istebrak
vardır". Yani kalın veya sırmalı
ipek kumaşlar ki "Sündüs ve
atlastan elbiseler giyerler. " (Duhan, 44/53) mânâsınca sırasına göre
giyinirler veya oturdukları yerler aşağıdan yukarı ve yukardan aşağı bunlarla
donatılmıştır. Aslı Arapça olmayan bu "sündüs" ve
"istebrak" kelimeleri hakkında çok söz söylenmiş ise de bizim
anlayacağımız ince ve kalın ipek
kumaşların en güzelleridir.
Ve gümüşten
bileziklerle süslenmişlerdir. "Onlar
süslenmişlerdir." cümlesindeki zamir, hizmet eden ölümsüz hizmetçilerin yerini tuttuğuna göre, bunların böyle
süslenmeleri akla uygundur. Cennetteki kadınlar
hakkında da yaraşır.
Erkekler hakkında bu
tarz süslenmek nasıl övülebilir? diye bir soru akla gelebilir.
Duhan 44;53-54
44; 53- Onlar ince ipekten ve
parlak atlastan elbiseler giyerek karşılıklı olarak otururlar.
44; 54- İşte böyle, biz onları ayrıca iri siyah gözlü hurilerle evlendiririz.”
İtalya Santa Cruz'daki bu tavan resmi tablosu
Adem ve Hava'nın cennette meleklerce taciz edilmesini işliyor.
Hri ve gılmanlar bunlar, bence gitmeden önce
düşünmek lazım.
Sahih al-Bukhari 2581:
Narrated `Urwa from `Aisha: ….He then said to her, "Do not hurt me
regarding Aisha, as the Divine Inspirations do not come to me when I am in
the GARMENT of any woman except 'A'isha."
Ayşe’den Urwa(Urve) anlattı; Sonra ona dedi ki “ Beni Ayşe
hakkında bir daha rahatsız etme, Ayşe’nin
elbisesi dışında elbise giydiğimde ilahi vahiyler gelmiyor”.
Bu hadis
peygamberin eşleri iki grup olmuşlardır ve Ayşe’nin grubuna cephe alınmıştır.
Tartışma ilerleyince peygamberin kızı Fatma’yı görüşünü almak için
göndermişlerdir. Bu olayda söylendiği rivayet edilir. Bence zayıf hadistir.
Ancak Kur’an Dehr/İnsan suresi 21. ayet bu hadisi desteklemektedir. Aşağıda
Sahih Buhari.com İnternet sitesinden alınan bir yorumda “Ayşe’nin elbisesi”
ifadesi “Ayşe’nin battaniyesi/yorganı” şeklinde değişmiştir.
Hadis Numarası 2581; Bukhari:V.5;B.57;N-119
Volume 5, Book 58, Number 119 :
Volume 5, Book 57, Number 119
Hişam’ın Babası Anlattı.;
The people used to send presents to the Prophet on the day
of 'Aisha's turn. 'Aisha said, "My companions (i.e. the other wives of the
Prophet) gathered in the house of Um Salama and said, "0 Um Salama! By
Allah, the people choose to send presents on the day of 'Aisha's turn and we
too, love the good (i.e. presents etc.) as 'Aisha does. You should tell Allah's
Apostle to tell the people to send their presents to him wherever he may be, or
wherever his turn may be." Um Salama said that to the Prophet and he turned
away from her, and when the Prophet returned to her (i.e. Um Salama), she
repeated the same, and the Prophet again turned away, and when she told him the
same for the third time, the Prophet said, "O Um Salama! Don't trouble me
by harming 'Aisha, for by Allah, the Divine Inspiration never came to me while
I was under the blanket of any woman
amongst you except her." https://www.sahih-bukhari.com/Pages/Bukhari_5_58.php
Yukarıda
Sahih Buhari.com İnternet sitesinden alınan aynı hadisin bir yorumunda “Ayşe’nin elbisesi” ifadesi “Ayşe’nin battaniyesi/yorganı, şalı, baş
örtüsü” şeklinde değişmiştir.
“Elbise’nin=Yatak” olduğunu savunan Quora.com internet
sitesine bir Hintli araştırmacının yaptığı yorumda geçen “Arapça Kuran
harfleriyle yazılmış hadisi dört kadar İnternet sitesinde araştırdım, yorumda
geçen “Mırt” kelimesinin elbise olduğuna ikna oldum. İşte Türkçesi;
thawb
amra'at 'iilaa = ثَوْبِ امْرَأَةٍ إِلاَّ = Sadece bir kadın
elbisesidir.
Sahih
Muslim 2442 a:
`A'isha, the wife of Allah's Apostle, said: …She sought permission to get in as
he had been lying with me on my bed (wearing) IN (fee) MY mantle (Mirt)….Allah's
Messenger permitted her to enter as she (`A'isha) was along with Allah's
Messengerin her mantle (Mirt)
Ayşe, Allah’ın
peygamberi, dedi; Benim yatağım(elbise) üzerinde uzanırken, “onun mırtısı=elbisesi içinde)… Allah’ın
elçisi ona (Ayşe’ye), “onun (Ayşe’nin)
Mırtısı içindeyken yanında uzanmasına izin verdi.”
Arabic/Arapça:
عليه وهو مضطجع معي في مرطي => 1
ورسول الله صلى الله عليه وسلم مع عائشة في مرطها على الحالة
التي دخلت فاطمة عليه =>2
Buyurunuz,
verilen kelimeler: mae Aishat fi mirtiha eala’ = مَعَ عَائِشَةَ فِي مِرْطِهَا عَلَى = with
Aisha in her Robe (mantle)= (Ayşe’in elbisesi içindeyken onunla)
Hadislerde
“Thawb=Elbise”, “Lihaf=Yorgan-Şal, baş örtüsü, eşarp, atkı)” gibi bnir çok
benzer kelime vardır.
Because
that is what he meant. You can’t blame someone for being honest.
BTW the
Hadith numbers you’ve mentioned are wrong.
Sahih
al-Bukhari 2581:
Narrated `Urwa from `Aisha: ….He then said to her, "Do not hurt me
regarding Aisha, as the Divine Inspirations do not come to me when I am in
the GARMENT of any woman except 'A'isha."
Although
officially the bold words above are changed to:
“on any of the beds except”
Here the
words meaning are given:
thawb amra'at 'iilaa = ثَوْبِ امْرَأَةٍ إِلاَّ =A woman's dress
only
Sahih
Muslim 2442 a:
`A'isha, the wife of Allah's Apostle, said: …She sought permission to get in as
he had been lying with me on my bed (wearing) IN (fee) MY mantle (Mirt)….Allah's
Messenger permitted her to enter as she (`A'isha) was along with Allah's
Messengerin her mantle (Mirt)
Here,
nothing has been changed.
Mantle =
Robe, Cloak
Arabic:
عليه وهو مضطجع معي في مرطي => 1
ورسول الله صلى الله عليه وسلم مع عائشة في مرطها على الحالة
التي دخلت فاطمة عليه =>2
Here the
words meaning are given:
mae Aishat fi mirtiha eala’ = مَعَ عَائِشَةَ فِي مِرْطِهَا عَلَى = with
Aisha in her Robe (mantle)
There
are many other similar hadiths where the word thawb (dress) and lihaf
(quilt/shawl) are used.
El Buhari, benzer şekilde Muhammed’in “karşı cinsin elbisesini giydiğini” özellikle Ayşe’ninkini bize
göstermektedir. Buhari’ye göre, peygamber Muhammet “kadın elbisesi giydiğimde bana vahiy gelmemektedir ama Ayşe’nin ki
hariç” diyerek kadın elbisesi giydiğini kabul etmiştir. Homoseksüel
toplumlarda kadın elbisesi giymek bu gün de yaygındır.
Hz. Peygamber de bu eşlerinden 43 yaş büyüktür.
İşte Hz.Ayşe'nin evliliği hakkında gerekli bilgiler;
(Akşam yazarı Rıza ZELYUT'un 18.05.2008 tarihli ek yazısından alınarak
eklenmiştir. Kaynak farklılığı her zaman zenginliktir.)
Türkiye Diyanet Vakfı'nın yayımladığı İslam Ansiklopedisi'nin 3. cildinin 201.
sayfasında bu konu ile ilgili olan bölümden bazı aktarmalar yapıyorum:
"Aişe: Babası Ebu Bekir b. Ebu
Kuhafe. (...) Bisetin 4. yılında (614-O
Esnada Peygamber 43 yaşında ) Mekke'de
doğdu.
Onun daha önce doğduğunu ve dolayısıyla Hz. Peygamber ile evlendiğinde 14 ile 18 yaşlarında olduğunu ileri
süren bazı çağdaş araştırmacıların (Bak. Süleyman
Nedevi, V, 12-15; Akkad, s.39, 59-60) dayandıkları rivayetler sağlam
değildir. (...) Hz Peygamber ile nikahı Hicret'ten önce
Mekke'de kıyılmıştır. (...) Hicret'in
2. yılı Şevval ayında (Nisan 624)
Hz. Peygamber ile evlendi. Düğün
tarihini Hicret'in birinci yılı
Şevval ayı (Nisan 623) kabul edenler
de vardır.
18 yaşında dul kalan Hz Aişe, Peygamber hanımlarının başkalarıyla evlenmelerini
yasaklayan Kuran hükmüne uyarak bir daha evlenmedi."
İşte, Diyanet İşleri gibi resmi bir din kurumunun yayımladığı bilimsel bir eser
de benim yazdıklarımı aynen tekrar ediyor. Aişe,
Hz Peygamber'le evlendiğinde en fazla 10 yaşındadır.
Cumhuriyet Gazetesinin Diyanet sayfasından çektiği gerçek sayfa resmi. Gazete, Mehmet Görmez'in bu sapık
fetvasının bunun gerçekliğini mahkemede kanıtlamıştır.
Aşağıdaki Buhari hadisleri Pakistan Diyanet İşlerinin
“Sunnah com. Buhari” adlı resmi internet sayfasında yayınlanan Buhari
hadislerinden alınmıştır. Türkçeye çevirileri bana aittir. Linkleri
verilmiştir.
Peygamberin “6” Yaşında
Ayşe’yi İsteme Hadisi
Narrated 'Urwa/Urve:
The Prophet (ﷺ) asked Abu Bakr for `Aisha's hand in
marriage. Abu Bakr said "But I am your brother." The Prophet (ﷺ) said, "You are my brother in Allah's religion and His
Book, but she (Aisha) is lawful for me to marry." In-book
reference Sahih al-Bukhari 5081 Book 67, Hadith 19 USC-MSA web (English)
reference Vol. 7, Book 62, Hadith 18
Urwa/Urve Anlattı;
Peygamber Ayşe ile
evlenmek istediğini söyledi. Ebu Bekir dedi; “Ama ben senin erkek kardeşinim”. Peygamber, “Allah’ın dininde ve kitabında sen benim kardeşimsin ama o(Ayşe)
evlenmek için bana helaldir. In-book reference Sahih al-Bukhari 5081
Book 67, Hadith 19 USC-MSA web (English) reference(İngilizce Hadis Kitabında) Vol/C.
7, Book/Kitap 62, Hadith/Hadis 18
Allah's Messenger (ﷺ) said (to me), "You have been
shown to me twice in (my) dreams. A man was carrying you in a silken cloth and
said to me, 'This is your wife.' I uncovered it; and behold, it was you. I said
to myself, 'If this dream is from Allah, He will cause it to come true.' "
Sahih al-Bukhari 5078 Book 67, Hadith 16 Vol. 7, Book 62,
Hadith 15
Ayşe Anlatmıştır;
Allah’ın elçisi bana dedi ki; “Rüyalarımda bana iki kez
gösterildin. Seni ipekler içinde taşıyan bir adam bana dedi ki; “Bu senin eşindir! Örtüyü açtım, gördüm ki o
sendin. Kendi kendime dedim ki, “Eğer
bu rüya Allah’tan ise onu doğru çıkaracaktır”. Sahih al-Bukhari 5078 Book
67, Hadith 16 Vol. 7, Book 62, Hadith 15
Peygamber Ayşe ile Altı yaşında Evlendi, Dokuz yaşında
karıkoca Oldu;
Narrated `Aisha:
that the Prophet (ﷺ) married her when she was six years
old and he consummated his marriage when she was nine years old. Hisham said: I
have been informed that `Aisha remained with the Prophet (ﷺ) for nine years (i.e. till his death).Kaynank; Sahih al-Bukhari 5134;Kitapta yeri- Book 67, Hadith 70; İngilizce
kaynak; Vol. 7, Book 62, Hadith
65
Ayşe Anlattı;
O peygamber Ayşe ile evlendiğinde Ayşe Altı yaşındaydı,
karıkoca olduklarında ise Ayşe Dokuz yaşındaydı” ).Kaynak; Sahih al-Bukhari 5134;Kitapta yeri- Book 67, Hadith 70; İngilizce
kaynak; Vol. 7, Book 62, Hadith
65
The Prophet (ﷺ) wrote the (marriage contract) with
`Aisha while she was six years old and consummated his marriage with her while
she was nine years old and she remained with him for nine years (i.e. till his
death). Kaynak; Sahih al-Bukhari
5158 Kitaptaki yeri-Book 67, Hadith 93 İngilizce Kitap-Vol. 7, Book 62, Hadith
88
Urwa Anlattı;
Peygamber Ayşe ile Altı yaşındayken evlilik sözleşmesi
yazdı, Dokuz yaşındayken karıkoca oldu, onunla dokuz yıl kaldı (Ölümüne kadar
63 yaşına kadar. Bu hadis de aynı linktedir)
Kaynak;
Sahih al-Bukhari 5158 Kitaptaki yeri-Book 67, Hadith 93 İngilizce Kitap-Vol. 7,
Book 62, Hadith 88
Tabari Hadith IX:131
“My mother came to me while I was being swung on a swing between two branches
and got me down. My nurse took over and wiped my face with somewater and
started leading me. When I was at the door she stopped so I could catch
mybreath. I was brought in while Muham-mad was sitting on a bed in
our house. Mymother made me sit on his lap. The other men and women got up and
left. The Prophet consummated his marriage with me in my house when I was
nine years old.”
Taberi Hadisi 9/131
“Ağacın dalları arasına kurulmuş salıncağımda sallanırken annem geldi ve beni
indirdi. Hemşirem, beni götürdü, yüzümü biraz su ile yıkadı ve bana kılavuzluk
etmeye başladı. Kapıya geldiğimde o durdu ve nefesimi çeviremiyordum. Evinde
yatağında oturan Muhammet’in evine getirilmiştim. Annem beni onun kucağına
oturttu. Diğer erkek ve kadınlar kalkıp gittiler. Ben dokuz yaşımdayken
peygamber evimde benimle evlenip karıkoca oldu.”
Muhammet Yahudi ,Sabi geleneklerinde bebek ve çocuklara zevk evlilikleri gelenekleri ile yapılan taciz, tecavüzlere karşı, 9 Dokuz yaşına kadar koruma sağlamıştır.
Peygamber Pedofilik
Evlilik Öneriyor
Narrated Jabir bin `Abdullah:
When I got married, Allah's Messenger (ﷺ) said to me, "What type of lady have you married?"
I replied, "I have married a matron' He said, "Why, don't you have a
liking for the virgins and for fondling them?" Jabir also said: Allah's
Messenger (ﷺ) said, "Why didn't you marry a young girl so that you
might play with her and she with you?'
Cabir bin `Abdullah
Anlatmıştır;:
Evlendiğimde, Resulullah (ﷺ) bana, "Ne tür bir bayanla evlendin?" Dedi. Cabir, "Ben bir dulla evlendim" dedi,
"Neden bir bakireyle evlenip onu
okşamaktan hoşlanmıyorsun?" Cabir, ayrıca Allah'ın Elçisi (ﷺ), dedi ki "Neden genç
bir kızla evlenmedin? Evlenseydin sen
onunla oynayabilirdin o da seninle oynayabilirdi? Sahih-i Buhari 5080 Kitap
67, Hadis 18 Cilt. 7, Kitap 62, Hadis 1
Peygamberin Hasan
Hüseyin’in Dillerini Emmesi ve Çüklerini Öpmesi, Oğlancılık Gelenekleri;
Bu çok tuhaf gelen gelenek sizi şok etse de bu gün de
Yahudiler “sekiz günlük” iken sünnet ettirdikleri erkek çocuklarının cinsel
organını sünnet derisi kesilip alındıktan sonra rahipler organı kanıyla
birlikte emerler. Bunun internette çok sayıda videosu vardır. Çünkü peygamber
de İbrahim peygamberin İsmail soyundan Yemen’e göçmüş Adnani kabilesinden
Yahudidir, gelenekleri aynıdır.
Al-Adab al-Mufrad al-Bukhari 1183—It is related that Abu
Hurayra said, "I never saw al-Hasan without my eyes overflowing with
tears. That is because the Prophet, may Allah bless him and grant him peace,
went out one day and I found him in the mosque. He took my hand and I went
along with him. He did not speak to me until we reached the market of Banu
Qaynuqa. He walked around it and looked. Then he left and I left with him until
we reached the mosque.
Muhammet ve kabilesi de Babil TALMUD Yahudilerinin geleneklerine sahipti. Islâm ile çocuklara tecavüz yaşı 9'a çıkarıldı
He sat down and wrapped himself in his garment. Then he
said, 'Where is the little one? Call the little one to me.' Hasan came running
and jumped into his lap. Then he put his hand in his beard. Then the
Prophet, may Allah bless him and grant him peace, opened his mouth and put his
tongue in his mouth. Then he said, O Allah, I love him, so love him and the one
who loves him!'" (Al-Adab al-Mufrad Al-Bukhari, Number 1183)
Al-Adab al-Mufrad al-Bukhari Hadis No;1183
Ebu Hureyre’den nakledildi, Hureyre dedi ki; Hasan’ı
göremediğim için gözlerimden yaşlar akıyordu. Allah’ın selamı üstüne olsun ona
huzur bahşetsin bir gün evden çıktı ve onu camide buldum. Beni elimden tuttu ve
ve onunla yürüdüm,. Beni Kaynuka pazarına varıncaya kadar benimle konuşmadı. Yürüdü
ve etrafına baktı ve benden ayrıldı, ben de camiye varıncaya kadar onu bırakıp
ayrıldım. Yere oturdu ve onu (Hasanı) elbisesine sarıldı, sonra sordu;
“-Ufaklık nerede?, Ufaklığı bana çağır gelsin.”
Hasan koşarak geldi ve kucağına
oturdu. Sonra elini sakalının içine soktu. Sonra peygamber (SAV) ağzını açtı ve dilini çocuğun ağzına soktu.
Sonra dedi ki; “Ey Allah’ım onu
seviyorum, onu bir insanın sevebileceği kadar sev” (El Adab al Mufrad al
Buhari Hadis No;1183)
Narrated Anas bin Malik:
Whenever Allah’s Apostle went to answer the call of nature, I along
with another boy used to accompany him with a tumbler full of water.
(Hisham commented, “So that he might wash his private parts with it.”) (Sahih
Al-Bukhari, Volume 1, Book 4, Number18- 150; see also Numbers 154)
Enes bin Malik tarafından anlatıldı;
Muhammet ve kabilesi de Babil Talmud geleneklerine Sahipti.
Ne zaman peygamberi hacet etmeye giderken gördüysem, küçük bir oğlanı elinde bir bardak suyla
ona eşlik ederken gördüm.(Hişam; “Onunla onun
özel yerlerini yıkardı” şeklinde yorumlamıştır”
Narrated Anas:
Whenever Allah's Messenger (ﷺ) went to answer the call of nature, I
along with another boy from us used
to go behind him with a tumbler full of water. (Başvuru Kyn- Kitap
içi referans; Sahih-i Buhari 151- Kitap 4, Hadis 17; USC-MSA web (İngilizce) referansı Cilt. 1, Kitap 4,
Hadis 153)
Enes Anlattı; Allah’ın elçisi hacet etmeye gittiği zaman,
elinde bir bardak dolusu su ile bizden bir
oğlanın arkasında gittiğini gördüm”
Bu hadisler iyi niyete yorulamayacak kadar açık iken bir de
Elmalılı Hamdi Yazır’ın Duha Suresi 93;6 ayet hadisinden bir rivayet ile
Tevrat’tan Davut peygamber ayetlerini ekleyelim bu konu burada son bulsun;
Şimdi size daha
beterini Kuran tefsirinden vereceğim. Peygamber Yetim Muhammet, amcasının
tecavüzleri içinde büyüyor;
Ayetle Hüküm Verme
50 Kaf Suresi
50:45. Biz onların neler söylediklerini
çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim
tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver.
Kur’an’a Göre Sapıklık
Cinsel sapkınlıklara Kur’an sapık
demiyor ya da Yaşar Nuri hoca öyle çevirmiş;
Nisa 4;15. Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara
karşı içinizden dört tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, ölüm
canlarını alıncaya ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde
tutun.
Razi’ye
Göre Peygamberin Yetimliği ve İstismar Mağduru Olması.
Razi
Kimdir;
Râzî (M.S.854-925-İran Rey şehrinden.) ya da tam adıyla Ebû
Bekir Muhammed bin Zekeriyyâ er-Râzî, Fars simyacı, kimyager, hekim ve filozof.
Gençlik yıllarında edebiyat ve musiki ile ilgilenmiştir ve geçimini kuyumculuk
yaparak sağlamıştır. İslami fıkıh kitapları ve hitabetiyle de meşhurdur. Büyük
Selçuklu Dönemi bilginlerindendir.
Hz. Peygamber’in yetimliğinin geçtiği dönemle ilgili en
detaylı rivâyetleri, Râzi (v.606) ve Âlûsî’de (v.1270) görmekteyiz. Nitekim
Râzî, “yetim” kelimesinin babadan yetim kalma ve tek olma gibi anlamlara
gelebileceğini belirterek, Hz. Peygamber’in, amcasının yanında kalırken, farklı
bir ahlaki niteliğe sahip olduğu ile ilgili amcasından gelen bir rivâyete yer
verir.
Buna göre Ebu Talip bir gün kardeşi Abbas’a şöyle der:
“Kardeşim, sana Muhammed’den gördüğümü haber vereyim mi?”
Abbas: “Evet” deyince: Ebû Talip:
“Ben onu kendi himayeme almıştım. Gece-gündüz bir an bile
onu yanımdan ayırmıyordum.
Onu, başkasına güvenip de bırakamıyordum. Hatta onu kendi
döşeğimde yatırıyordum.
Yahudi Turpin ailesi. Çekirdek Aile içi biseksüel Lev Tahor Yahudisi.
Kıze ve erkek çocuklarını işkence ile cişnsel ilişkiye razı etmekten
yıllarca seks kölesi olarak kullanmaktan mahkum. edildi.
Bunlar da Babil Talmuduna bağlı Yahudilerdir. Haberin Türkçesi
blogumda Yahudi sapkınlıkları ilgili yazılarda vardır.
Bir gece elbiselerini
çıkartıp benimle beraber uyumasını söyledim. Bir de baktım ki yüzünde bir
hoşnutsuzluk var. Ancak benim isteğime
karşı çıkmak da hoşuna gitmedi. Bana dedi ki: “Amcacığım, yüzünü benden
çevir de elbiselerimi çıkartıp değiştireyim. Çünkü ben vücuduma başkasının
bakmasından hoşlanmam dedi.” Onun bu yaklaşımına hayret ettim. Gözümü çevirdim,
yatağa girdi, ben de girdim.
Baktım ki aramızda bir örtü var. Vallahi o örtüyü ben
döşeğime koymamıştım. O, gayet yumuşak, miske batırılmış gibi hoş kokulu idi.
Vücuduna bakayım diye gayret sarf ettim, ancak bir şey göremedim. Çoğu defa da
ben onu yatağımda bulamazdım. Aramaya kalkardım da, “kalktın mı amca, ben
buradayım” derdi. Çoğu kez de ondan, beni hayrette bırakacak sözler duyardım.
Bu da gece vaktinden biraz sonra olurdu.
Bizler yeme-içmede besmele çekmez, “elhamdülillah” demezdik.
O ise yemeğe başlarken: “Tek olan Allah’ın adıyla” derdi. Yemeği bitirince de
“elhamdülillâh” derdi. Ben onun bu sözlerine hayret ederdim. Onda ne bir yalan,
ne bir kahkaha, ne de cahiliyedekilerin davranışlarından birini gördüm. Yine o,
çocuklar oynarken de onların yanında durmazdı.”
Kaynak- (Râzî, 1990: XXXI, 194-195).
Aynı rivâyete Âlusi ve Elmalı da yer vermektedir (Âlûsî,
1985: (XXX): 161; Elmalılı, IX, 277-279).
Duha Suresi Tefsir sayfası
E.H.Yazır Duha Suresi 6. Ayet
Tefsirinden;
93;6. "Seni bir yetim bulup da
barındırmadı mı?"
Resulullah (s.a.v.) henüz ana karnında
altı aylık bir yavruydu. Dolayısıyla doğarkenyetim olarak doğmuştu. Anası Hz. Amine ile beraber dedesi
Abdülmuttalib'in yanında idi.
Sonra altı yaşında iken annesi de vefat
etti. Daha sonra da sekiz yaşında iken dedesi Abdülmuttalib vefat etti. O vakit
de onun vasiyeti ile amcası Ebu Talib vasisi olarak onun sorumluluğunu yüklenip
yanına aldı. Güzel baktı ve çocukluğunda da kendisinde diğer çocuklarda
görülmeyen olağanüstü durumlar görüldüğü için ona çok özen gösterdi.
… Rivayet edildiğine göre Ebu Talib
bir gün kardeşi Abbas'a
- Kardeşim, dedi, sana Muhammed'den
gördüğümü haber vereyim mi? dedi. Abbas: "Evet" deyince:
- Ben, dedi, onu himayeme aldım. Gece
ve gündüz bir an ondan ayrılmaz oldum. Onu kimseye güvenip bırakamıyordum.
Hatta kendi döşeğimde uyutuyordum. Bir gece soyunup benimle beraber
uyumasını söyledim. Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime
karşı çıkmak da hoşuna gitmedi.
"Amcacığım, yüzünü benden çevir
de soyunayım. Çünkü ben vücuduma bakmandan hoşlanmam." dedi.
Sözüne şaştım. Gözümü çevirdim, döşeğe
girdi, ben de girdim. Baktım ki aramızda bir örtü var. Vallahi ben onu döşeğime
koymamıştım…..”
Yoruma gerek kalmayan bir erkek çocuk
cinsel istismar olayı okudunuz.
Tüyleriniz ürpermedi mi?
Kur’anda peygamberin Allah’tan fırça yediği en meşhur olay ABESE
Suresidir. Peygamber zengin biriyle konulurken, pasaklı bir fakir gelip dini
bana da anlat deyince suratını ekşitti diye o sure inmiştir.
Okuduğunuz Duha suresi de “9” ayetin tefsirinde “Râzî'de
yazıldığına göre bu âyet, Hz. Peygamber (s.a.v) Hz. Hatice'nin çocuğuna
bağırdığı zaman inmiştir.” Denilmektedir.
Bu gelenek, Muhammet’ten 1000 yıl kadar önce yaşamış “Çocuk Davut
peygamber” in de yaşadığı farklı bir aşk hikayesidir;
Levililer kitabı Eşcinselliğe recm
cezası verir;
Lev.20: 13 Bir erkek başka bir
erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle
öldürülecekler. Ölümü hak etmişlerdir.
Genç Davut Kral Saul oğlu
Yonatan aşkı;
Tevrat Samuel I
Davut ve Yonatan Aşkı.
Yahudi, Hristiyan araştırmacılar böyle yorumlamışlar.
1.Sa.18: 1 Saul'la Davut'un konuşması
sona erdiğinde, Saul oğluYonatan'ın yüreği Davut'a bağlandı. Yonatan
onu canı gibi sevdi.
1.Sa.20: 3 Ancak Davut ant içerek,
"Senin beni sevdiğini baban çok iyi biliyor" diye yanıtladı,
"'Yonatan ne yapacağımı bilmemeli, yoksa üzülür diye düşünmüştür. RAB'bin
ve senin yaşamın hakkı için derim ki, ölüm ile aramda yalnız bir adım
var."
1.Sa.20: 30 Saul Yonatan'a öfkelenerek,
"Seni sapık ve dik başlı kadının oğlu!" diye
bağırdı, "İşay'ın oğlunu desteklediğini bilmiyor muyum? Bu
kendin için de, seni doğuran annen için de utanç verici.
1.Sa.20: 41 Uşak gider gitmez, Davut
taşın güney yanından ayağa kalktı ve yüzüstü yere kapanarak üçkez
eğildi. İki arkadaş birbirlerini öpüp ağladılar; ancak
Davut daha çok ağladı.
İşte Davut peygamber de bu yüzden Kral
Saul’un oğlu Yonatan ölünce ona olan aşkını böyle dile getirir;
Tevrat Samuel 2 Kitabı;
Davut'un Saul ve Yonatan için Yaktığı
Ağıt
2.Sa.1:
17 Davut Saul'la oğlu Yonatan için ağıt yaktı.
Ayşe İlişki Sonrası
Peygamberin Elbisesine Bulaşan Meni İzlerini Yıkıyor;
Narrated ‘Aisha:
I used to wash the traces of Janaba (semen) from the clothes of the
Prophet and he used to go for prayers while traces of water were still on
it (water spots were still visible). (Sahih Al-Bukhari, Volume 1, Book 4,
Number 229)
Ayşe’den anlatılmıştır;
Peygamberin elbisesinden meni izlerini yıkardım ve onların izleri görünürken bile o halde
namaza giderdi. Sahih Buhari Kitap içi başvuru Book 4,
Hadith 96; İngilizce Kitap Vol. 1, Book 4, Hadith 229
)
I heard Sulaiman bin Yasar talking about the clothes soiled
with semen. He said that `Aisha had said, "I used to wash it off the
clothes of Allah's Messenger (ﷺ) and he would go for the prayers
while water spots were still visible on them.
Emir bin Meymun Anlattı;
Süleyman bin Yaşar’ın meni
lekeleri hakkında konuştuğunu duydum. “Ayşe dedi ki; Allah’ın elçisinin elbisesinden menilerini çıkarmak için
yıkardım ve o lekeler görünürken bile
camiye namaza giderdi. (Sahih Buhari Sahih al-Bukhari 231;
Kitap içi Başvuru; Book 4, Hadith 98; İngilizce kitap
başvuru Vol. 1, Book 4, Hadith 231)
Volume 1, Book 6, Number 298:
Narrated 'Aisha:
The Prophet and I used to take a bath from a single pot while we were Junub.
During the menses, he used to order me to put on an Izar (dress worn below the
waist) and used to fondle me. While in Itikaf, he used to bring his head near
me and I would wash it while I used to be in my periods (me
Sahih Buhari Cilt 1, Kitap 6, Sayı 298:
Anlatılmış 'Aisha:
Peygamber ve ben cünüp iken tek bir kaptan banyo yapardık. Adetliyken, bir Izar (belin altına giyilen elbise)
giymemi emretti ve beni okşadı.
Itikaf'tayken başını yanıma getirirdi
ve ben de adetli zamanlarımdayken yıkardım.
Asalamualaykumwarahmatullahiwabarakatahu can you explain to
me the thing called "thighing"
also pronounced "mufa”
SORU;
Esselamüaleyküm ve berekatühü, Bana, uyluk veya mufa olan
şeyin ne olduğunu açıklayabilir misiniz?
Answer
All perfect praise be to Allaah, The Lord of the Worlds. I
testify that there is none worthy of worship except Allaah, and that Muhammad
is His slave and Messenger. We ask Allaah to exalt his mention as well as that
of his family and all his companions.
The term Mufaakhathah means to have foreplay with
the wife in between her thighs. It is
reported, in, one narration that when the Prophet wanted to enjoy
one of his wives who was in menstruation, he would put a piece of cloth
on her vagina (i.e. cover it). [Ibn
Maajah].
The author of
Faydh Al-Qadeer interpreted the expression 'if he wanted to enjoy to
mean having all permissible foreplay but avoiding the vagina [or the anus],
like inbetween her thighs (i.e.
Mufaakhathah).
Allah Knows best.
Cevap;
Bütün mükemmellikler alemlerin tanrısı Allah’ın üstüne olsun, Allah’tan
başka ibadet edecek olmadığına peygamberin onun kulu ve elçisi olduğuna
şahitlik ederim. Allah onun ailesini ve dostlarını yüceltsin.
Mufakatat terimi, eşin uylukları arasında oynamaktır. Anlatıldığına
göre, peygamber eşleri ile adetli olduğu
günlerde onların vajinaları üstüne
bir bez koyarak/örterek (Fayd Al Qadir’in yazarı İbn Mace’nin eserindeki
yorumdan yapılan alıntıya göre vajina
veya anüse girmekten kaçınarak uylukları arasında oynamaya izin
verilebilir) Örnek Mufakatat.
Müsned Ahmed bin Hanbel, Hanbeli Mezhebinin Kurucusudur.
Musnad Ahmad 16245—[Mua’wiya said]: I saw the prophet sucking on the
tongue or the lips of Al-Hassan son of Ali, may the prayers of Allah be upon
him. For no tongue or lips that the prophet sucked on will be tormented (by
hell fire)
Müsned Ahmed Hadis No;16245 - [Mua'viye dedi]: “Peygamberi
(SAV) Ali’nin oğlu Hasan’ın dilini veya
dudağını emerken gördümPeygamberin
emdiği hiçbir dil veya dudağa cehennemde işkence yapılmayacaktır.”
531’de Sebte kadılığından alınarak Gırnata kadılığına tayin
edilen tasavvuf bilgini olarak da kabul edilen Kadı İyaz’ın Eş Şifa kitabında,
bu dil emme olayını, çocukların susuzluklarını gidermek amacıyla yapıldığını
açıklamaktadır. Bu olayı suyun kıt olduğu çöl ortamında çocukları seven,
koruyucu birinin yaptığı iş olarak düşünün diyormuş.
“O (Peygamber) Hasan
ve Hüseyin susuzluktan ağladıkları zaman onlar susuncaya kadar onların dillerini
emerdi.”
Peygamber, süt
emen çocukların ağzına tükürür, onlar yatıştırmak için gece vakti düşünceye
kadar buna devam ederdi…”
Medine’de Enes’in evinde su yokken, kuyuya tükürürdü ve sudan tatlıydı. (El Beyhaki sayfa 183, Eş Şifa
El Kadi İyaz Medine basımı 2004)
“And there shall wait
on them [the Muslim men] young boys of their own, as fair as virgin pearls.”
Hadith Number 16245, Volume Title: “The Sayings of the
Syrians,” Chapter Title: “Hadith of Mu’awiya Ibn Abu Sufyan”:
El değmemiş inciler
kadar parlak olan genç oğlanlara hizmet edilmelidir. Hadis No;16245; Cilt
Başlığı Muaviye bin Ebu Süfyan’dan rivayet edilme.(Tur 52;24’ten uyarlama)
Tur Suresi 52;
52;24. Çevrelerinde, kendilerine özgülenmiş genç uşaklar
dolaşır; sanki sedeflerinde saklı inciler.
52;25. Birbirlerine dönüp soruşurlar. Ve derler:
52;26. "Daha önce biz, ailemiz içinde endişe ile
ürperiyorduk."
52;24- Ve onların etrafında dönerler. Vâkıa Sûresi'nde de
geleceği gibi, kadehler sürahilerle emre
hazır bir vaziyette etraflarında pırıl
pırıl dönüp dolaşırlar, sahibi bulundukları uşaklar, cennet sakîsi genç hizmetçiler sanki saklı iri inciler,
yani sadeflerinde gizli hiç kirlenmemiş,
el değmemiş, beyaz, saf, temiz ve pırıl pırıl inciler gibidirler.
Lü'lü, parıldayan büyük inci demektir.
25- Ve bazısı bazısına dönmüş soruyor. O zevk ve neşe esnasında yüz yüze gelmiş birbirlerine hâl
ve hatırlarından soruyorlar, yani hasbı hal ediyorlar.
26- Soranlardan her biri şöyle dediler: Evet doğrusu biz
daha önce ehlimiz arasında; ilimiz, obamız, evimiz ve ailemiz içinde yüreklerimiz
titrer, korkardık. Geleceğimizden endişe eder, bir isyana düşmekten veya bir
azaba maruz olmaktan korkardık.
27- Şimdi ise Allah bize iyilikte bulundu. Lütuf ve
yardımıyla bu nimetleri ihsan etti. Ve bizi semûm azabından korudu.
Yukarıdaki 52;24 ayetinde geçen “sedefte Saklı İnciler” olan eşcinsel erkeklerin cennete gidecekleri
de takip eden 52;25-52;26. Ayetlerde geçmektedir.
Vakıa Suresi 56; 17,18,19,20,21,22,23,24
56;17. Gencecik uşaklar dolanır
çevrelerinde. Sürekli hizmete adanmışlardır.
56;18. Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde.
Vakıa 56;
17. Daima vildan şeklinde taze kalan
genç hizmetçiler, garsonlar, yahut hılede denilen bir nevi küpeli uşaklar.
56;22;23. başlarına baş ağrısı verilmez, başları ağrıtılmaz.
Yahut cemiyetleri perişan edilmez, lezzetleri kesilmez nezf de yapmazlar
akıllarını gidermezler. Sarhoş olmazlar, yahut içtikleri tükenip bitirilmez,
yok olmaz.”
Elmalılı Hamdi Yazır bu ayetlere yorumdan kaçınmış, 25.ayete
kadar aynı tefsiri tekerleme gibi yazmıştır. O yüzden bir tanesini(56;23)
aldım.
Sami toplumları her
ne kadar biseksüel yaşamlarını inkâr etseler de bunları başka hadis yazarları
yazmışlar. Bunlar eski Yunan, İran, Hint, Mısır her yerde binlerce yıldır
olduğu gibi bu gün de vardır. Yüzlerce, binlerce sayfa sadece ben dilimize
çevirerek, derleyerek yazdım.
İşte kaynaklı pedofili, kulampara hadisleri;
He (the Prophet) lift up his (al Hassan’s) shirt and
kissed his (little) penis..” روىأنهصلىاللهعليهوسلمقبلزبيبةالحسنأوالحسين
O (Peygamber) Hasan’ın gömleğini kaldırdı ve küçük penisini öptü
He (the prophet) kissed the (little) penis of al Hassan or al Husein رأيتالنبيصلىاللهعليهوسلمفرجمابينفخذيالحسينوقبلزبيبته
O (Peygamber) Hasan ve Hüseyin’in küçük penisini öptü
He (the prophet) put Husein’s legs apart and kissed his (little) penis
0 (Peygamber) Hüseyin’in bacaklarını ayırdı ve küçük penisini öptü
Another Hadith. Majma al-Zawa’id, Ali ibn Abu Bakr
al-Haythami, 299/9
مجمعالزوائدلعليبنأبىبكرالهيثميرأيترسولاللهصلىاللهعليهوسلمفرجمابينفخذيالحسينوقبلزبيبتهرواهالطبرانيوإسنادهحسن
Majma al Zwaid, Ali ibn Abu Bakr al Haytami’den alınan hadisler. 299/9
İngilizce’ye “Resülulluah’ı (SAV) Hüseyin’in bacaklarını ayırıpküçük penisini öperken gördüm” şeklinde
çevirilmiştir.
translated into English: “I saw the Messenger of Allah
pbuh putting Husein’s legs apart and kissing his (little) penis.”
Kur’an R’ad Suresi 13;13 Ayet ve tefsirinde, Peygamber’e
Yemameli Emir ve Rabia adlı iki gencin suikastçı olarak Medine Mescidi Nebeviye
gönderildikleri, bunların yıldırımla Allah tarafından öldürülmeleri işlenir.
Bunların içeri girdiklerinde “erkek
güzeli” olan Amir/Emir’e Muhammet ve cemaatin şehvetli bakışları anlatılır.
E.H.Yazır
Ayet ve Tefsiri;
13;13. Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun
korkusundan dolayı O'nu tesbih ederler. O yıldırımlar gönderir, onunla
dilediğini çarpar. Onlar Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'ın
çarpması pek çetindir”
Burada Erbed b. Rabîa ile Amir b. Tufeyl olayına işaret
olunduğu naklediliyor. Şöyle ki, meşhur şair Lebîd b. Rabîa'nın kardeşi olan
Erbed b. Rabîa ile Amir b. Tufeyl, ikisi birlikte
Hz. Peygamber'e gaile çıkarmak için gelmişler, mescide girmişlerdi. Peygamber
(s.a.v.) Efendimiz de ashaptan bazı kişilerle birlikte orada oturuyordu. Amir çok yakışıklı idi, güzelliği ve
şıklığı oradakilerin dikkatini çekti, ona bakıyorlardı. Amir arkadaşı
Erbed'e daha önce şöyle tenbih etmişti: "Ben Muhammed'le konuşmaya
başlayınca, yavaşça arkasına geç ve boynunu kılıçla vur"
demişti. Hz. Peygamber Amir ile
konuşmaya başlamış, Erbed de arkasına dolaşıp geçmişti, kılıcını bir karış
kadar çekmiş, fakat Allah Teâlâ izin vermediğinden tamamıyla sıyıramamıştı….”
Elmalılı Hamdi Yazır
Ahzap Suresi 27. Ayet Tefsirinden;
Tirmizî ve başka muhaddislerin rivayeti ile Hz. Aişe
demiştir ki: "Bir sefer Zeyb b. Harise Medine'ye geldi, Resulullah benim odamdaydı, geldi kapıyı çaldı,
Resulullah kalktı, ona sarıldı ve öptü."
Bir de İbnü Ömer (r.anhüma) şöyle demiştir: Ömer, Üsâme'ye benden daha çok maaş bağladı.
Kendisine sordum. O, Resulullah'a sendendaha sevgili idi, babası da
Resulullah katında senin babandan daha
sevgiliydi dedi.
Son ifadeyi okuyunca Davut peygamberin Saul’un oğlu ve
sevgilisi Yonatan hakkında söyledikleri ile benzerliği aklıma geldi, belşki
sizin de dikkatinizi çekmiştir.
Eski Grekler/Yunanlıların da “aşık erkek askerler” geleneği
vardı ve bu gelenek Roma ordusunda da vardı. Hala da bütün Hristiyan ülkelerin çoğunda
vardır. Meraklıları hazreti Google’a “gay soldiers in U.S.Army” veya herhangi
bir büyük Hristiyan ülkenin adıyla ordusunu yazsınlar fazlasıyla belge
bulacaklardır.
Bir yazıda, Avustralya denizci askerlerinin ekvator
çizgisinin kuzeyine geçtiklerinde gemilerinde eşcinsel ayinler düzenlediklerini
okuyup dilimize çevirip yazmıştım. Sonra bu ülkede epey bir tartışma konusu
olmuştu. Sonuç olarak ne peygamberler bizim hayal ettiğimiz gibidir ne de
tanrılar. Hepsi, hangi toplumlara aitseler o toplumların geleneklerine göre
yaşam tarzları emrederler.
Mecusilik hakkında yaptığım çalışmada, dilimize çevirdiğim
belgelerde bu dini kuran peygamber/Mesih Mani’nin yaptığı veya aldığı vahiylere
göre yazdığı dinini “HER MİLLETE KENDİ DİLİNDE VE KENDİ GELENEKLERİNE GÖRE
YAZIP YEDİ KİTAP ŞEKLİNDE GÖNDERDİĞİ”
tespitini hatırlatırım.
Atalarımız asırlar öncesinde bir din değiştirme sorunu ile
karşılaştıklarında o dini “kendi geleneklerine göre” kabul ederlerken bize bu
gün “Arap, Yahudi, Arami, Grek” geleneklerine göre kabul ettirilmek istenilmesi
akla uygun değildir ve kabul da edilemez.
Bize göre yukarıdaki cinsel sapıklık gelenekleri onlar için ekmek
yemek, su içmek kadar doğal olmalı ki endişe duyulmadan kayıtlara geçirilmiştir.
Zamanla gelişen ahlaki değerler bu davranışları aşağılayınca, insanlar dine
inançlarını, güvenlerini kaybetmektedirler.
Bu sapkın geleneklere göre, “Ilımlı İslam; Dinlerarası Diyalog” projelerinde gönüllü olmuş,
halka dini böyle bozuk halkde kabul ettirmekle görevli Vatikan memuru siyasiler ve riyakar ruhbanlar da bu gerçekleri yazan benim gibi vatanseverleri,
devlet erkini kullanarak tasfiye etmek gibi bir ihanet içine girmektedirler.
Halkımız da bu konuda en doğru kararı verecek olandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.