ALINGAN ARAPLAR GENE ALINMIŞ.
Yazıya neden olan olay, Mardin'de sokak hayvanlarını kazanma kampanyası gereği,toplanan başıboş hayvanlardan, tedavi için İstanbul'a gönderilen bir eşeğe Arap adı konulması üzerine Mardin Arami Süryani yazarlarından olan, Kürtçülüğü tartışılmaz, Arami, Mim Yavuz Binbay adlı Süryani yazarın “Arap bir rengin değil, milletin adıdır', milletlerin onuru vardır, millet adları hayvanlara verilmemeli şeklindeki yazısı üzerine, Arap ırkçılığını kaşıyarak, Arapları aşağılamaya vardırılmış yorumlarla, bu olay kullanılarak Arapların PKK saflarına çekilmesi hedeflenmiştir.
Oysa, Arap Türkçe’de Siyah-Kara anlamlarına sahip olduğundan, ineğe,eşeğe,,köpeğe ad olarak verilebildiği gibi, esmer renkli insanlara da Zencilere de lakap olarak verilir.
Türk-Osmanlı edebiyatında da günlük yaşamında da örneklerine çok rastlanılır. Dilimizde renk olarak da anlamı varsa, bu anlamı birileri alınıyor diye değiştirecek de değiliz. İngilizler Turkey=Hindi adını değiştiriyorlar mı? Onlardan böyle bir talepte bulunduk mu?
Hayır.
Size ne oluyor?
Bunda kasıt aramak, Türk diline de hakarettir.
Biz de bu yönden bakarız. Biz de Etrak-ı b’idrak, soykırımlarla, tecavüzlerle, Hotel, Semerkant şehirlerinin giriş çıkışlarına 50 metre arayla konulan dar ağaçlarında asılan Türk beylerinden, gözlerinin önünde kızları, oğulları ve karılarının ırzlarına geçilmelerinden, köle olarak kullanılmalarından, insan pazarlarında satılmalarından, Mevali(Köle) Türk gibi sıfatlardan, Haccac’ın intikam ekmeği olarak da bilinen Türk katliamlarından, alınabilir, sözde Müslüman Selefi Arapların bizi soykırımcı ilan edip Ermenistan soykırım anıtlarına çelenk koymalarından, Süveyş kanal harbindeki ihanetlerinden alınabilir, Arap düşmanlığı yapabiliriz.
Bunların yanında Arap adı ve akraba saydıkları Grek milletlerinin adlarıyla bazı millet adlarının iyi anlam taşımadıklarını görelim. İyi ad seçseydiniz, iyi anılırdınız diyerek incelemeye başlayalım;
Her milletin bir adı vardır, bazen bu adlar hoş olmayan anlamlar yaratır. Yunanlılara bütün milletler Grek der. Grek, hileci, hırsız, yalancı demektir.
Bunu sözlük araştırmalarında buldum, yıllar önce de Hileci Tanrının Çocukları ve Hileci Tanrı Hermes yazılarımda açıkladım. Fransa'nın baş kenti Paris de Grek tanrısı Paris'in adını taşır. O da Grek kelimesi ile aynı anlama gelir.
.
Yunan adı, Sümer diliyle "İonanna", Yunanna şeklinde söylenebilen "İnanna'ya Tapınanlar" anlamında kullanılmıştır.
Turizm polisinde görev yaptığım yıllarda, Yunanlı bir bayan öğretmen arkadaşımın mail adresi bile bu adla başlıyordu.
Sin'in kızı baykuş dişi şeytan İnanna. Er Ruha, Afrodit, El Uzza,.. olarak da bilinir. |
İnanna ile Afrodit aynı görülüyordu. İnanna da babası Ay Tanrısı Sin gibi hırsız ve hileciydi. Hepsi hırsız, hileci Tanrı ve Tanrıçalardı. Sin, babası Enlil Fırat kıyısındaki sarayının havuzunda yıkanırken, babasının kudret ve bilgelik tabletlerinin asılı olduğu elbisesini çalmış ve dağlara kuş olup uçmuş, gizli bilgileri öğrenip bilge tanrı olmuş, sonunda Nergal uçan dairesini Arap Aden çöllerine düşürünce bir gözü kör olmuş ve "Kör Şeytan", "Düşmüş ŞEYTAN" ilan edilmiştir.
Sabilerin Sin Mezhebi de bu hırsız tanrılar ailesine tapınanlara denilir. Muhammed de Sabilerin Ahnaf kolundandı ve kabilesi Sin mezhebindendi. Yasin =Selam Sin ve Tur=Dağ suresindeki Turu Sina dağı Sin dağıdır.Musa On Emir'i Turu SİNA, ZİON yani Siyon dağında alır, Siyonizm de buradan gelir.
Arapların Sümer, Mısır, Asur, Babil Tapınak Fahişe Kültleri, diğer adıyla Bereket Tanrısı Dinleri geleneklerine göre, doğum yapacak kadından nezle olana, bel soğukluğundan cüzzama kadar her türlü hasta, doğrudan bu tanrıların mabedinin bahçesine bırakılır, şifa Allah’tan beklenirdi.
Rahipler ve tanrı bu hastaları iyileştiremediğinde , Allah’ın gazabına uğramış, lanetli, ilan edilen hasta toplumdan sürülürdü. Güneş tanrısına tapınan kavimdeyken “Hak din” inananı olan hasta, iyileşmeme suçundan, toplumdan, kötü, hırsız, şeytan tanrı Sin’in askeri sayılır ve onun bölgesi olan, dağlara, veya doğal felaketlerin çok yaşandığı okyanus kıyılarına sürülürlerdi.
Tevrat’ta geçen “Su kenarında Yaşayanlar” bu kavimlerdir. Yani, şeytanın halkı olanlardır. Bunların içinde de benzer durumla karşılaşanlar da daha aşağı cüce cin ve şeytanların yaşadığı ıssız vadilere, çöllere sürülürlerdi. İnsanlar oralarda da yaşamayı başardılar. İşte Yahudilerin Mısır’dan sürülme efsanesi de Arabistan yarımadası halkların da efsanelerinin kökeni budur.
Arap adı en hak din Güneş tanrısı dinine inandıkları dinlerinde yazılan eski Mısır mitolojisinde, "Ra'nın Öküz Başlı Sürüleri" olarak açıklanır.
Arabistan resmi İnternet sitesine iki ay önce baktığımda Arap adının anlamlarından birisi de Karışık demekti.Araplar da gerçekten karışık kavimdir.
Yunanlıları severler, Muhammed 'in öğretmeni olduğu iddia edilen dört bilge de Grek RUM'udur. Rum Suresi, Roma'yı yenen İranlılara kızan, Üç vakte kadar, Romalıların İranlıları yeneceğine Allah’ın vahiy ettiğini ve Ebubekir’in Kureyşlilerle bilmem kaç devesine bahse girmesini önererek, kendisini terk eden Müslümanların artmasını önlemeye çalışan Muhammedi anlatır.
Türkçe Arap "KARA-SİYAH" demektir. Kara olan her canlıya Arap denilir.
Hiç bir cihada katılmayan, haçlılarla 1746- 1919 arası bir olan, hastane basıp Türk askeri kıyan Araplar için de "Ne Şam'ın şekeri, ne Arap'ın yüzü" denilmiştir. Selçuklu, Osmanlı peygamber milleti diye Arapları yüceltmiş, savaşlarda sadece dua etsinler diye Surre Alayları ile onları beslemiştir.
"] Amerika korumalı, Kürdistan adıyla gizlenen kantonlar. Arap kaşıması bu harita yüzündendir.
Soy bağları olduğuna inandığı, batılı Hristiyan milletlerine yamanmış, “KARIŞIK ARAP” milleti, Kabe, Taif’te bulunan 360 Arap tanrısının her birinin soyundan geldiğine inanılan 360 kavimdir. Bunu yazan E.H.Yazır hoca, gene Kabe’nin kazısı sırasında çıkan taşlarda Arami dilinde yazılar bulunduğundan Arapların soylarını Aramilere bağladıklarını Kur’an tefsirinde yazar. Karışık Arap, Arami’dir, Grek’tir, Sümer’dir, Babil’dir, Asur’dur, Yahudi’dir... Kısaca adı gibi, saçı gibi karışıktır.
Peygamberin ardından da dinin bin parçaya bölünerek karışmasını da onların ırkçı siyasetleri sağlamıştır.
Hala, 1200 yıllık İslam geçmişine rağmen, “Türkçe Cehennem dilidir” diyen Vatikan iftirasına sadık kalınarak, Türklerin Türkçe Kur’an okumaları engellenmiştir. Bu yüzden kutsal kitabın Türk diline cumhuriyet döneminde çevrilmiş olmasına bile karşı çıkılan Kur’an’ı sevap diye Arap diliyle camilerin Kur’an kurslarında Arapça öğrenmeye çabalayan Türk milletine bu tür yakıştırmalarla resmen hakaret edilmekte ve bölücülük yapılmaktadır.
Arapların 200 yılda batırdıkları İslam medeniyeti bu gün hala var ise, bundan ekmek yiyip karınları doyuyorsa, 57 ülkede dinleri, Arap dili kutsanıyorsa bunu Türklere borçlu olan Araplardır. Türklerin kimseye borçları yoktur. Din vergilerini de gerek Surre Alayları gerekse haçlı seferlerinde ve Suriye’de vatanını savunmaktan kaçıp sığınan pis, şerefsiz Araplara vatan kurmak için Suriye topraklarında hala malları, canları, kanları, evlatlarıyla ödemektedirler.
Tüm bunlara rağmen nankörlük ederek, Hristiyan Haramilerin ardına düşen Arapları haydi gel de sev bakalım.
Böyle nankörler, bizden uzak, Allahlarına yakın olsunlar.
Lanet olsun.
Ya da, Vatikan, İngiliz, Amerikan sevici ilgilisine gereken cevabı versinler. İlk okuldayken bile öğretmene kabadayılık efsaneleri de hiç yakışmamış Arami vatandaşımıza.
Takdir sizindir.
AlaeddinYavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc
Yazıma konu olan yazı, linkiyle aşağıdadır;
Keşke yazmasaydın M.Yavuz Binbay.
ARAP BİR RENGİN DEĞİL BİR HALKIN ADIDIR ! - Mim Yavuz Binbay
Mardinli değerli aydın bir gazeteci olan Sait hocadan bir mail aldım. Mailde “Mardin Büyükşehir Belediyesi Sokak hayvanlarına yönelik örnek çalışmalar kapsamında İstanbul’a tedavi için gönderilen eşeklerin arasında bir eşeğe “Arap” isminin verilmesi tepkilere neden oldu.” Bu mail beni 1966’da ilkokul 4.üncü sınıfta öğretmen kılıklı bir ırkçının saldırısına maruz kaldığım döneme götürdü. Tarih dersinde öğretmen “birinci dünya savaşında Arapların Osmanlı ordusuna ihanet ederek İngilizlerle birleşip kalleşçe saldırdı” diyince, büyük bir eziklik içinde sınıftakilere baktım benden başka sınıfın yarısı Mardinli-Siirtli-Estelli/Midyat-Hasankeyfli Arap örgencilerden oluşuyordu hepsi rahatsızlık duymalarına rağmen kimseden ses çıkmıyordu. Parmak kaldırıp söz hakkı istedim.
Bu ırkçı zihniyetin kökenine bakacak olursak; insanları renklerine göre ayırmak günümüzde suç ama yirminci yüzyılın ortalarına kadar bu suç Amerika bașta olmak üzere Avrupa ve tüm dünyada ișlenmeye devam etti. Amerika’da Afrika kökenli siyahî vatandaşlarına renklerinden dolayı Negro/Zenci diye hitap edildi.
Osmanlıda ve Türkiye’nin kuruluşundan yakın geçmişe kadar siyahî tüm insanlara Arap dendi. Hatta bununla yetinmeyerek Kemalist zihniyetin elitizimi on yıllarca bu ülkenin üçüncü etnik yapısını teşkil eden Arap halkını hep hainlikle suçlamaya ve baskı altında tutmaya çalıştı. Bu zihniyete sahip ırkçı kadroları memurları, subayları, polis şefleri köpeklerine Arap ismi vererek halkı aşağılamaya çalıştı. Arap halkı on yıllarca bu ırkçı anlayışın mağduru oldu.
Ancak hukuksal hakların geliştiği günümüzde bu fiiller ırkçı-nefret suçları kapsamına alınmıştır. Bu fiillerde bulunanlar kanunun öngördüğü şekilde soruşturulmalı ve gerekli şekilde yargılanmalıdır.
Kadim bir medeniyetin temsilcisi olan Arap halkı böyle bir aşağılamayı hak etmiyor.
Bu ülkenin Arap kökenli asli vatandaşı olarak savcılar ve sorumlular nezdinde kamuya karşı bu ırkçı nefret suçunu ișleyenler hakkında soruşturma açmaları için çağrıda ve suç duyurusunda bulunuyorum.
Mim Yavuz Binbay
Beyt-Nahreyn Arap-Arami Birligi
Onursal Başkanı
Yazinin Linkleri;
http://beyt-nahreyn.com/?p=1401
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.