CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE İKTİDAR MUHALEFET EL ELE
Altı yıl önce yazdığım ve Türkiye Türklerindir” başlıklı
blogumda yayınladığım araştırma, çeviri ve derlemelerden oluşan “Sola Açılan
Haçlı Seferi” başlıklı tarihi çalışmamda 1946 yılında zamanın cumhurbaşkanı
İsmet İnönü’nün İngiltere’nin emri ile çok partili döneme geçilmesi için
Demokrat Partinin kurulabilmesi için harekete geçtiğini, düzmece “Dörtlü
Takrir” olayıyla Celal Bayar ve Menderes’in diğer iki arkadaşıyla CHP’den
istifa ettirilerek DP’yi kurdurduğunu, bundan sonra CHP’nin sürekli muhalifette
kalması, İngilizci-Amerikancı azınlık Yahudi, Nurcu, Süryani, Yezidi
yapılanmasının iktidara getirildiğini, bu gizli anlaşmanın da İsmet paşanın
köşkünde yapıldığı için “Pembe Köşk Muvazası (Şikesi)” adıyla tarihe geçtiğini
rahmetli Atilla İlhan’ı da kaynak göstererek yazmıştım.
14 Mayıs 1950’den beri de CHP’nin bir daha iktidar
olamamasının sebebinin da bu gizli muvaza olduğunu üsteleyerek yazmış ve
CHP’den şu istekte bulunmuştum;
“Eğer CHP hala bu ülkenin birliği ve bütünlüğü için mücadele
ediyorsa, geçmiş 65-70 yıl boyunca sürekli iktidarda kalmak için bu İngilizci
yapılanma emperyalizm ile hangi pazarlığı yaptıysa siz de bir pazarlık yapınız
ve ülkemizi iran tarzı şeriat devleti olmaktan, Atatürk rejimin
kazandırdıklarını kaybetmekten kurtarın!”
Bu yazımdaki dileklerimi ilk blogum olan hala da kapalı olan
“keykubat.blogcu.com” adresindeki blog yazılarımda da dile getirmiştim. Ayrıca,
yalnızca ülkemiz içinde değil, komşu ülkelerde de bağları olan ve PKK örgütünde
de kurucu olan Tunceli kökenlileri CHP ye kazanabilmeleri, PKK bölücü
hareketini ülkenin birliğine kazandırabilmeleri için de Tunceli’li Atatürkçü,
demokrat birinin de CHP’nin başına getirilmesiyle devletin birliğinin bekasının
sağlanabileceğini yazmıştım.
Yazılarım sayın Gürsel Tekin’i öyle etkilemişti ki katıldığı
bütün Tv mülakatlarında benim kullandığım deyimlere kadar kullanıyordu.
Bu beni çok
sevindirmiş ve umutlandırmıştı. Sonunda yazdıklarım harfiyen gerçekleşmeye
başladı. Önce bir CHP heyeti ABD’ye gitti, demokratlarla ve zamanın
cumnhuriyetçi iktidar partisiyle ve bazı lobilerle görüşüp geldiler.
Önce düzmece bir kaset operasyonuyla Deniz Baykal tasfiye
edildi, bir iki yolsuzluk dosyasıyla piyasaya tanıtılan Kılıçdaroğlu CHP’nin
başına getirilince ben de “”adilyargic.blogspot.com” adresindeki blogumda “CHP
MUVAZAALARI VE BAYKAL’IN İSTİFASI” başlıklı yazımda bu olayları da anlatmıştım.
CHP artık ciddi olarak muhalefet başlamış, iktidar için
oynadığına halkı inandırmaya başlamıştı. Ama Kılıçdaroğlu’nun yürüyen merdiven
sakarlığından seçim günü oy kullanamamasına, Libya işgalinde hükumetin yanında
durmalarıyla işgali onaylamalarına, durmadan anayasada suç teşkil eden, komşu
devletlerde savaş çıkartmak, gizlice yabancı devletlerle anlaşmalar imzalamak
gibi anayasal suçlardan, her türlü yolsuzluk ve adam kayırmacılığına, devletin
tasfiyesinden yağmasına uzanan suçlara karşı sesiz kalması gibi kasti
eylemleriyle AKP genel başkanının yerini doldurabilecek bir önder olamayacağını
kanıtlaması başta Tuncelililer olmak üzere CHP’den umutlu olan herkesi hayal
kırıklığına uğratmıştı.
Bu gün de, Allah’a inanan, namaz kılan, Müslüman görünen
Gregoryen Ermeni olan Fethullah Gülen’i CHP’ye montajlayarak onun gösterdiği,
bu güne kadar da hiç bir CHP’linin adını dahi anmadığı, Atatürk cumhuriyeti ve
rejiminin korunmasından devletin geleceği hakkında bu güne kadar tek bir
endişesini belirtmemiş, hiç bir mücadele vermemiş, hatta 2007’de AKP’nin
cumhurbaşkanı adayı olması konuşulmuş Yozgat Ermeni’si Ekmeleddin İhsanoğlu’nu
devletin en yüksek makamına taşımakta karar kılması bütün CHP’yi değil tüm
Türkiye’yi hayal-i sükuta uğratmıştır.
Yukarıda andığım yazılarımdan önce “CHP ALEVİ PARTİSİ Mİ”
başlıklı yazımda da CHP’nin sadece Alevileri değil Sünnileri de kucaklaması
gerektiğini, aksi halde asla iktidarı göremeyeceğini de yazmıştım.
Benim bu yazımdan sonra Baykal’ın Sünni diye, çarşaflılara
rozet takmasının yarattığı komedi, bu gün Kılıçdaroğlu’nun Ekmeleddin’i aday
göstermesiyle tekrar edilmektedir.
Artık, İsmet paşanın Pembe Köşk Muvazaasının Yeni CHP için
de geçerli olduğuna herkes ikna olmuştur. Çünkü İran tarzı şeriat
getireceğinden dolayı kurtulmak istediğimiz AKP ve başbakanı R.T. Erdoğandan
CHP’nin hiç bir farkı kalmamıştır.
Türk siyaseti, iki tarafı da aynı resimli bir paraya
benzmiştir. Yazı istemeyenin Tura atma şansı kalmamıştır.
MHP’nin başında ise zaten Fethullah Gülen hocanın Gregoryen
Ermeni papazı olan Devlet Bahçeli bulunduğundan, MHP’lilerin çoğunun da Nurcu
ve Gülenci oldukları ortadayken MHP’nin hiç bir alternatif olabilme şansı
olmadığı açıktır.
Umutlar TBMM dışına taşınmıştır.
Atatürk’ü ve getirdiği rejimi İslam Kürdistan’ı ve büyük
Ermenistan kurmak isteyenlerin engellemek için dış güçlerden destek alara
çıkartıkları 26 isyanda hüsrana uğrayanların iktidarı olan AKPPKK, aynı istekte
olanların ellerinde bulunan CHP ve MHP muhalefeti el birliği ile devleti
bölmeyi, tasfiye etmeyi sürdürmektedirler.
Artık Ortaokul ders kitaplarında bile Lazistan, Kürdistan,
Ermenistan haritaları yer almaktadır. Günümüz çocukları, bölünmüş bir devlete
beyinleri alıştırılmış olarak okullardan mezun edilmektedirler.
Demokrasi, eşitlik, işçi ve memurların kazanılmış sendikal
hakları ile kadın ve çocuk haklarının tu kaka edildiği, adı İslam olan kendisi
özünde Süryani, Ermeni İncilleri ile Yahudi Tevrat'ının “özü alınmış İslam”
harmanı yeni Mason islamı çocuklarımıza aşılanmaktadır.
Ortadoğu bölgesi halklarının dinin zaafiyetlerinin ırzlarına
geçilerek dindarlık adı altında köleleştirilecekleri yeni bir dünya düzenine
iktidar ve muhalefetin elbirliği ile yaptıkları katkılarla itildikleri bir
ortamda artık çağdaş demokrasi ve özgürlüklerin terk edildiği bir süreci
yaşamaktayız.
CHP ile AKP arasında tercih yapmamıza neden olabilecek hiç
bir seçenek kalmamıştır. Al birini vur ötekine.
Atatürk cumhuriyetinin kazanımlarını koruyabilmek için,
Amerika tarafından önerilmiş, köktendinci, ilmi kendinden menkul bir kuklaya
umut bağlamak ancak YENİ CHP’nin aklına gelebilecek bir çözümdür. Ya da
ihanettir.
Yıllardır yazdığım gibi, “iktidar muhalefet el ele
Türkiye’yi ve özgürlükleri koy sepete” tiyatrosuna dur demek için TBMM dışı
tercihler tek seçenek kalmıştır.
Takdir okuyanlarındır.
Alaeddin Yavuzkeykubat /
adilyargic/ adilyargicc
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.