İngiliz Albayı James Churchward’ın sömürge subayı olarak görev yaptığı Hindistan-Tibet’te Sanskritçe taş yazıtlar üzerinde tercüme yaptığı sırada 1870’li yıllarda tanıştığı Tibet’li dağ Tapınak rahibi Rishi’nin gösterdiği tufan öncesi 16.000 yıllık kil tabletlerin dilini ona öğretmesi ile başlayan macerası,dünya insanlık ailesinin en eski ve bozulmamış dini olan Mu kıtası tanrısı “RA MU” nun dinini ve dilini ortaya çıkarmıştır.1934 yılında ilk kez yayınlanan “Mu’nun Çocukları”,”Kayıp Kıta Mu’nun Çocukları” ve “Mu’nun Kutsal Sembolleri” adlı kitapları daha o zaman dünya kültürüne bomba gibi düşmüştür ve halen ilgi çekmeye devam etmektedir.
Bu kitapta tüm Avrasya’nın “tek bir Uygur imparatorluğu olduğunu,yeryüzünün tüm kıtalarının bu kıta milletinin sömürgeleri olduğunu,en asil kavminin de Türkler olduğunu,tüm yeryüzü dillerinin ve medeniyetinin bu kıtadan yayıldığını kanıtları ile görmek sizleri şaşırtmasın.
İşte yine bu kitaplarda yazılan,dünyanın bilinen en eski “Kabala ve “Ebced” alfabe hesaplarını yapmış kavimlere ait Naga ve Maya dillerinde,da sayıların adları ve gizli manalarında bile Türk Milletinin adı ortaya çıkıyor.
Sayı: Naga Dili (Gizli) Maya dili (Gizli) Anlamı
1 HUN HUN :Kainata hakim olan Tek
İslam-Vahdeti Vücud.
2 Cas Ca Bir’in iki olması.İki özellikli Allah
Ruh-Beden;Erkek,Dişi gibi.
3 Ox Ox :Gücü kendinden olan
4 San Can :Dört kudretliler.Dört kutsal Nesne
5 Ho He : Gelecek
6 Uac Uac :Kainatı düzenleyen
7 Uuac Uuac :Yaratan
8 Uaxax Uaxax :İnsanı yaratan,doğru olan
9 Bolan Belan :Geceyi kendi üstünde döndüren
10 Lahun Lahun:O ikide birdir.Yani “Ruh ve bedendir.”
Sayıların anlamlarını sıraladığımızda ise “Yaratıcı Tanrı’nın “ temel özelliklerini veren bir ileti alırız;
“Kainata hakim olan bir,iki özellikli Allah,gücü kendinden olan,dört kudretliler gelecek,kainatı düzenleyen,yaratan,geceyi kendi üstünde döndüren,o ruh ve bedendir yani ikiden olan biridir. “
İlginizi çekti mi bilmem,”HUN” yani bir anlamına gelen sayı aynı zamanda Allah,Türkçe “Tanrı” anlamını vermektedir.
HUN İMPARATORLUĞU denince demek ki “TANRI İMPARATORLUĞU “ demekmiş.
Kazakistan'da bulunan Altın Elbiseli Adam.
Türklerin çok eski çağlarda pantolon giydiklerini de gösteriyor.
İBRANİ DİNLERE GEÇİŞİMİZ ALDANMA MI HİDAYET Mİ?
Fesat,işsiz kalmış Hitit prensi Avram (AB BRAHM)’ın yani peygamber Hz.İbrahim’in ve soyunun neden “Türkleri” hedef gösterip “Yecüc-Mecüc “ olarak adlandırdıklarını anladınız mı? (Bush,T.erdoğan,Yecüc Mecüc başlıklı yazım Blog arşivinden bknz)
Tüm bu dümenler kendi soyunu yüceltmek için Tanrı’nın adı ile devlet kuran ve yeryüzünün düzenleyicisi olan büyük milleti hedef gösterip onları sapıttırma dümeni.
Şeytan arıyorsanız,önce Mu’nun batmasından sonra başsız kalan,halk düşmanı Mısır ve Hint rahiplerini,onların yolundan giden İbrahim’in vahada ağaç gölgesinde düşlediği “Üstün Irk” yaratma teorisi,onun planına sahip çıkan Sina dağında Osiris Rahipliği yapan Yahudi ile evli olduğundan onların başına Kral seçilen Musa,takipçisi Hezekyel ve Tevrat’ı baştan sona yeniden yazan Yahudi rahibi Ezra’dan başka kim olabilir?
İşte Tevrat kendisi kendisini yalanlıyor;
Aşağıdaki ayetlerde seslendiği ve kendisine “Kıyı Halkları bana umut bağladı” derken kastettiği Türklerdir.
Çünkü; Tevrat-Yaratılış Bölüm 10:5’de,Yafes’in soyu ve ondan türeyen halklar sayılırken, kıyılarda yaşayan insanların ataları olarak Yafes soyu işaret edilir.Türkler de bu gruptan olduğuna göre demek ki doğru yola Yahudilerden önce girmişlerdir.
Rab'bin Kulunun Görevi (MESİH)
BÖLÜM 49
“Yar.10: 2 Yafet'in oğulları: Gomer, Magog, Meday, Yâvan, Tuval, Meşek, Tiras.
Yar.10: 3 Gomer'in oğulları: Aşkenaz, Rifat, Togarma.
Yar.10: 4 Yâvan'ın oğulları: Elişa, Tarşiş, Kittim, Rodanim.
Yar.10: 5 Kıyılarda yaşayan insanların ataları bunlardır. Ülkelerinde çeşitli dillere, uluslarında çeşitli boylara bölündüler.
Yşa.49: 1 Ey kıyı halkları,(Yafes Soyu) işitin beni,
Uzaktaki halklar, iyi dinleyin.
Kıyı halkları (Yafes Soyu) bana umut bağladı,
Umutla gücümü bekliyorlar.”
TÜRKLERİ YANILTAN NEYDİ?
Oysa “sır” İncil’de saklıdır:
Matta 1;2-
Doğudan gelen bilginler;
2;1-İsa,Kral Herodes zamanında Yahudiye’nin Beytlehem (Nasıra) kasabasında doğduğu sırada doğudan Yeruşalem’e (Kudüs’e) gökbilimciler geldi.
2-Yahudilerin yeni Kralı nerede? Diye soruşturuyorlardı.”Çünkü onun yıldızını doğuda gördük ve kendisine tapınmaya geldik.”
Bu ayet “İbret alma” konusuna işaret etmektedir.
Tanrı her kavime emirlerini kitapları ve peygamberleri ile daha başlangıçta bildireceğini söylemiştir.Türk Karahan Yaratılış Destanı,Enuma Eliş Destanı,Gılgamış Destanı ve tüm dinlerde peygamber göndereceğini belirtmektedir.Ayrıca “son seçilen kavime” gönderilen peygamber ile de “son emirlerini göndermektedir.Bu yüzden İran’lı din adamları Kudüs’e gelirler.
İran,Hint,Çin,Aztek,Maya,İnca,Mısır,Yunan,Türk tüm kavimlerin din bilginleri aynı zamanda birer “astronom”durlar.Yani yıldızları gözleyen,hareketlerinden mesajlar çıkaran,tanrılarının döneceği zamanı ve göndereceği peygamberlerin hangi millete geleceğini dahi okurlar.
İncil’deki İranlı’lar da bu tür din adamlarıdırlar.
İşte Kuranı Kerim’den bir örnek;
İBRAHİM SURESİ
4- “Biz de apaçık anlatmaları için her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik. Allah dilediğini saptırır veya doğru yola ulaştırır.O her şeye hakim ve hikmet sahibidir”
RAD SURESİ
7-,”İn karcılar Ona “ Rabbinin bir mucize indirmesi gerekmez miydi” derler.Ey Resulüm, sen ancak uyarıcısın ve her milletin de kurtuluş rehberisin.”
TEKVİR SURESİ:
27-“Kur’an bütün alemlere öğüttür”
Yukarıdaki semavi kitaplardan alınan ayetler de geçen en önemli konu “İBRET ALMA” yani Tanrı’nın son emirlerini “Son Peygamber’den” alma şartıdır.
Türkler de İran’lı rahiplerdeki “takip etme geleneğini” bildiklerinden,önce kılıçla,sonra gönülle” İslam’ı kabul etmişlerdir.Ancak,yurtlarının ve kültürlerinin yakılıp yıkılmasına,bilge önderlerinin ve öğrencilerinin Araplar tarafından katledilmelerine göçerliğin yarattığı cehalet ve sürgünler de eklenince “İbret Alma” yerine “Köle” olmuşlardır.
Oysa Arapların Allah tarafından ne kadar ihmal edilmiş,lanetlenmiş ve unutulmuş bir kavim olduklarını,İslam’ın kime geldiğinin de bırakalım Kuran kendisi söylesin;
YASİN SURESİ-6-“ Babaları uyarılmamış bir kavmi uyarasın diye gönderildin.Çünkü onlar habersiz gafillerdir.Doğrusu çoğunun üzerine azap gerçekleşmiştir.Artık onlar iman etmezler.”
Şuara Suresi- 7:"Şehirlerin anası Mekke ve çevresinde bulunanları şüphe götürmeyen o kıyamet gününün dehşetinden haber veresin diye sana Arapça okunan bir kitap vahiy ettik.Mahşerde toplananlardan bir kısmı da cehenneme gider"
MÜSLÜMANLARA NEDEN ŞEYTANIN ORDUSU DENİYOR?
Buyurunuz,işte neden İslam dünyası YECÜC-MECÜC ve Şeytanın ordusudur ve Hz. Muhammed’e neden “Şeytanın peygamberi” demektedirler?;
“Kuran-ı Kerim’de 114 Sure ve 6660 ayet vardır.” Demektedir ve ayetlerin azlığı veya fazlalığı hakkında da Bostanül Arifin adlı kitapta geniş bilgi olduğu vurgulanmaktadır.
“Bütün cennetlerin derecelerinin toplamı 6666 derecedir.Kuran-ı Kerim’in bütün ayetlerinin toplamı kadar “ demektedir.
İncil Vahiy-Karadan çıkan Canavar (Dabbet-ül arz) bölümü Ayet 18-“İşte bilgeliğe çağrı. Aklı olan hesap etsin canavarın sayısını:Çünkü bu sayı insanı simgeler.Sayısı ise 666.’dır.”
Demektedir.İnsanları kendine tapmaya,şeytanın ordusuna katılmaya zorlayacak,tapmayanları cezalandıracağı,tapanları da işaretleyeceği belirtilen bu canavar İncil ayetine göre sayısı 666’dır.
İşte Hıristiyanlar bu yüzden Hz.Muhammed’i “Şeytanın uşağı,Müslümanları da Yecüc Mecüc ordusu olarak kabul ederler.
Tüm Yahudi ve Hıristiyanları"Müslüman etmedikçe" de Müslümanlar hakkında bu yargıları değişmeyecektir.144 İncil'in İ.S.333’de İznik Konsülünde alınan karar gereğince “4”’e indirildiği tarihten 238 yıl sonra Hz.Muhammed doğmuş,278 yıl sonra peygamber olmuştur.
Her iki kitapta da kıyamet alametleri Kuran,Tevrat-İncil harmanlamasına göre yapılmıştır. Merak eden alsın okusun.Hz.Muhammed’in ve kitabı indiren Allah’ın, Maide Suresi 68-De ki: "Ey kitap verilenler, siz Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz." Diyerek Tevrat,İncil ve Kuran’ı birlikte okumayı şart koştuğu halde bu konuya dikkat etmemelerinin sebebi anlaşılır gibi değildir.
Yahudi ve Hıristiyan dünyasının Hz.Muhammed’i de Kuran’ı da “Şeytani” kabul etmelerini sağlayan sadece bu “666” rakamıdır.
Özellikle Cumhuriyet döneminde Kuran ayetlerinin,6200 veya 6400,96 olan Sure sayısının “114” olarak düzenlenmesinin ardında “Biz şeytani değiliz” demek dışında ne olabilir?
İşte bu yüzden G.W.BUSH ve Papa “ Ortadoğu’da Yecüc-Mecüc” derken,tüm Müslümanları kastetmektedirler.
Çünkü Arapların da,Türklerin de “Hilal ve Ay yıldız” İslam öncesi de sembolleridir.
Yetmez gibi Kabe’de bulunan 360 putun en büyüğünün adı olan “EL ELLAH-ALLAH”’ı da bütün “İsmail soyu” olmayan kavimlere de kabul ettirdiler.
Bunun en kolay ispatı,Hz.Muhammed’in babasının adının Abdullah olmasıdır. Yani “Abdul Ellah-Allahın kölesi”dir.
Hz.Peygamberin dedesi Abdulmuttalip’in (Muttalip’in “El Ellah’ın bir sıfatı “ kölesi) El Ellah yani Hubel’den on çocuğu olmasını diler.Olursa birini Allah’a kurban adar.
On çocuk olur ve Abdullah kahinin attığı fal oku ile işaret edilince 130-140 deve kefaret kurbanı ile boynu kesilerek kurban edilmekten kurtulur.
Kurban kesme İncil’de kaldırıldığı halde Araplarda vardır ve hayvan kurban etmek de İncil Tevrat’ından alınarak gelenek haline getirilir.(İbrahim’in İshak’ı kurban etme olayı)
Çünkü,anne karnında 6 aylıkken kaybettiği babasını Hubel’in yani Allah’ın aldığını düşünmediğini kim iddia edebilir ki?
İşte “Kurban keserek bayram yapan 21.yy.’in tek din mensupları olmamızın hikayesi”
Semavi Dinlerin İbrani soyuna geldiği apaçık ortadadır.İsteyen ibret alır.İran’lılar İslam’da “Şii’lik Mezhebini oluşturarak il reformu yapanlardır.Yani kendilerini bozmadan “ibret” almışlardır.İranlılar Sam soyu kabul edildiklerinden,”Asil Soy” olduklarından Araplar onları Türkler gibi kıymamıştır.
Bizi Yecüc-Mecüc,yani kıyamet öncesi Allah’ın ordusuna karşı “Şeytanın yanında Savaşacak” Yafes soyundan gelen millet” olmakla suçlanmamıza rağmen bu dine kılçla girmişsiz ama askeri ve kölesi olmuşuz.
Osmanlı Sultanlarının bir diğer adı da “Hadım ül Haremeyn Şerefeyn” dir. Anlamı da “Mekke ve Medine’nin dünya zevklerinden arınmış kölesi”’dir.Yani “hadım-zenci harem ağaları gibi”dir.
Bu yüzden her yıl bizim milletimiz savaşlar ve açlıklarla kırılırken,hatta I.Dünya Savaşında Mekke Arapları,İngilizlerle bir olup Türk Askerini kıyarken,şehitlerimizin karınlarını deşip bağırsaklarında “Mecidiye Altını” ararken biz “Surre Alayları” adı verilen,altın,para ve her türlü mücevheratla yüklü deve kervanları ile “Allah’ın sevgili kulları Mekke Arapları bizim için dua etsinler de cehennemlik olmayalım” inancı ile onlara fidye göndermişiz.Topkapı Sarayı Hazine dairesinde sergilenen altın şamdanlar da Hz.Peygamber’in mezarı olan “Medine-i Nebevi’den o zamanın valisinin at sırtında kurtarabildiği birkaç parçaya aittirler.
Bu her yıl tekrar eden bir olaydır ve Türk Milleti için de çok aşağılayıcıdır.
Türklerin yurtlarının “Yecüc Mecüc Kavmi oldukları gerekçesi ile talan edilip soykırıma uğratılmalarının ardından,işkence ile,bahşişle Müslüman edilmelerini “Hidayete Ermek” olarak yorumlayan Erzurumlu İbrahim Hakkı’sından Mevlana’sına kadar herkesin de gerçekte “Türk Milletini Soysuzlaştırma” hareketine katkıda bulunmuşlardır.
Oysa kendileri de "Yecüc-Mecüc"ün hası olarak suçlanmaktadırlar da görmezler.
Oysa,2600 yıl önce Tao (Lao Szu) bile "Tao Te King" adlı kitabındaki yazılarında "su temelli, etten,kemikten olan tanrıların insanlara kötülük ettiğini,insanlar için iyi olanın ise "Işık Tanrıları" olduğunu yazar.Bu da günümüze kadar,İslam kanalı ile "NUR" olarak intikal etmiştir.
Çünkü “Tanrı İmparatorluğu” adı ile devlet kuran asil soylu,yeryüzünün düzenleyicisi bir millet sonunda şeytani planlarla aşağılanabilmiştir.
Yeryüzünde bilinen gelmiş geçmiş en sinsi "Üstün Irk Yaratma" planı değilse bu nedir?
Keykubat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.