ŞENER PAŞA'YI KİM İTTİ?
Ergenekon artık bir yerlere konsa da kurtulsak.Ergenekon davası açık bir meydan okumaya, karşılıklı rehin alma veya adam öldürmeler varan devlet merkezli bir kapışmaya döndü,bizler de şaşkın şaşkın seyrediyoruz.
AKP kapatma davası öncesi,Kuddusi OKKIR kaybedildi.AKP kapatılmadı.Şimdi Deniz Feneri yolsuzluğu ortaya çıktı,Şener Paşa beyin kanaması,kafatasında kırık vs.den dört gündür komada, Ergenekon'un kurulduğu söylenilen yıllarda babasının beş yıllık kalkınma planında olmayan çocuklar,daha dün Harp Akademisinden mezun olmuş,kimi öğrenci.
Şimdi onlar da bazı eski kaşar sanatçı veya herneyse onlarla birlikte göz altına alındılar.
Genç çocuklar hakkında pek bir endişem yok ama, bazı internet dedikodularına ve uçan kuşlarına göre "Sisi" lakaplı transseksüel'in AKP'nin de canını yakacağı iddiaları var.
Amerika'nın Neocon-Cumhuriyetçi savaşlarının, Türkiye bağlantıları savaşırlarken olan hukuk sisteminden her şeye kadar oluyor.Devletin tecrübeli istihbaratçıları,Kürt'çü,Laz'cı, Ermeni'ci,şeriatçı (ılımlı İslamcı) olmayanları imha ediliyor.Yani "Hepimiz Hirant'ız" demeye karşı olanlar toplanıyor.
Malum terör örgütü yapılanlardan memnun değil.Az buluyor.Bu yüzden AKP'de mi Ergenekoncu demeye bile getiriyorlar işi.(!)
Bakın nerelere geldik görün işte.
İnsanlar dehşete düşüyorlar.Terör örgütü mensuplarına uygulanmayan,yargılama hukukunda yer almayan bir tutuklama,yargılama ,sorgulama ve işkence türleri iddiaları hızla devam ediyor.
Gürcistyan'ın Güney Osetya işgaline Rusya'nın sert cevabı,ABD'nin seçim telaşında olduğu bu günlerde ABD'nin borsalarda da prestijini sarstı ve batan şirketleri kurtarma derdine düştü. Eller,bizim gibi,"satıp özelleştirmiyor.
Amerika'nın adı bu yüzden USSRA- (United Soviet Socialist Republic Of America) 'ya yani çıktı. Yani,Türkçesi ile " Sovyet Sosyalist Amerika Cumhuriyetleri'ne."
Gürcistan'ın Güney Osetya,Abhazya ile "Toprak bütünlüğünü" savunmak için Dünya Savaşı başlatmaktan çekinmeyeceğini söylerken,Bolivya'da ise ayrılıkçı hareketleri destekliyor olması dikkat çekicidir.
Bizde de Kürdistan,Ermenistan,Lazistan vs hedeflerindeki ısrarlarına rağmen AKP bu ülkle ile "sıkı fıkı" olmayı sürdürmektedir.
"Tayyip "Kızılbaş devletini yıkıyormuş,bizi bölünmekten kurtaracakmış "masalına inanan bir yığın aklı dini hurafelerle örümcek yuvasına dönmüş insanımız da bu olaya hayır ve dualar etmektedirler.
Her millet dilediği,layık olduğu gibi yönetilirmiş.Yakışır milletime.(!)
Şimdi gelelim İP.Başkanı Doğu Perinçek'in Şener paşa'nın hastaneye kaldırılma olayı ile ilgili açıklamasına.
"Şener Paşa'nın kimliği belli biri tarafından merdivenlerden itilerek düşürüldüğünü iddia ediyor."
Sizce haber değeri yok mu?
Keykubat
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Org. Şener Eruygur’un
beyin kanaması geçirmesi konusunda açıklaması:
Org. Eruygur’a Uygulanan Çuval Hukuku
O Çuval Hukuku koşullarında vatanseverlikten ve yüksek sorumluluk duygusundan başka suçu olmayan bir komutan, merdivenlerden düşmemiş, gece karanlığında aşağı itilmiştir. Faili meçhul değildir. Bizim Divanımız Oval Ofis’te kurulmuş.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek bugün (19 Eylül 2008) cezaevinden, Org. Şener Eruygur’un beyin kanaması geçirmesi konusunda bir açıklama yaptı. Açıklama şöyle:
TÜRK ORDUSU FUTBOL TOPU GİBİ TEKMELENİYOR
Evet, 25 Mayıs 2008 günü de yazmıştım; acı gerçek kimi incitmiyor, kimi yaralamıyor ki! Ama işte şimdi Org. Şener Eruygur’un kişiliğinde millet olarak yüz yüze geldiğimiz gerçek, yine o gerçektir: Türk Ordusu, 4 Temmuz 2003’ten beri bir futbol topu gibi tekmelenmektedir. Hele Ergenekon tertibinden sonra.
Çuval, Türkiye’nin ve Türk Ordusu’nun başına geçirilmiştir. Haçlı irtica ve bölücülük, Türk milletinin üzerine, tıpkı Kurtuluş Savaşı’ndaki o Anzavurlar gibi süzülmüştür.
BIRAKIN O İKİYÜZLÜ “HUKUK DEVLETİ” LAFLARINI!
“Efendim Hukuk Devleti vardır; bağımsız yargı vardır; adalet tecelli edecektir.”
Bunlar, ikiyüzlü laflardır.
Eğer Türkiye’de Hukuk Devleti olsaydı, eğer Türkiye’de Cumhuriyet’in savcıları olsaydı, eğer Türkiye’de bağımsız yargı olsaydı, eğer Türkiye’de haksızlığa boyun eğmeyen yeterli güç olsaydı, Org. Şener Eruygur tutuklanamaz ve F tipi cezaevinin duvarlarının arasına atılamazdı.
Daha acısını söyleyeyim: Eğer Türk Ordusu, Süleymaniye’de başına geçirilen çuvalı çıkarsaydı, Kemalist Devrim’i yıkma operasyonu böyle pervasız uygulanamaz, şu Ergenekon tertibi böyle dizginsiz tezgâhlanamazdı.
BAŞI ÇUVALLI DEVLETİN ÇUVAL HUKUKU!
Hangi Hukuk Devleti’nden söz ediyorsunuz siz?
Başına çuval geçirilen bir ülkede, ne devlet kalır, ne de hukuk!
O andan başlayarak devlet, çuvalı geçiren devlettir. Ve o devlet, başımıza çuval geçiren komutanı getirir Irak işgal kuvvetlerinin komutanı yapar, biz başımızı daha çok yere eğelim diye!
Evet, başımızı hâlâ o çuvaldan kurtaramadıysak, hukuk, çuval geçiren devletin hukukudur. İsterseniz buna Çuval Hukuku deyin.
GECENİN KARANLIĞINDA MERDİVENLERDEN KİM İTTİ?
Ve o Çuval Hukuku koşullarında, vatanseverlikten ve yüksek sorumluluk duygusundan başka suçu olmayan bir komutan merdivenlerden aşağı itilmiştir ve beyin kanaması geçirmektedir.
Evet, merdivenlerden düşmemiştir; gece karanlığında aşağı itilmiştir.
Faili meçhul değil, iten de bellidir.
5 Kasım 2007 günü ABD Başkanı Bush, BOP görevlisi Tayyip Erdoğan’a Beyaz Saray’da, Ergenekon soruşturmasını yürüterek Türk Ordusu’nun ve İşçi Partisi’nin üzerine gidilmesi talimatını tebliğ ediyor.
Ben yazmıyorum, BOP Eşbaşkanı’nın tertip görevlisi Fehmi Koru söylüyor ve yazıyor. Hem de Deniz Feneri televizyonundan ve Deniz Feneri gazetesinden (Kanal 7, 28 Ocak 2008; Yeni Şafak, 1 Şubat 2008).
BİZİM DİVANIMIZ OVAL OFİS’TE KURULMUŞ
Bu durumda, bir birimizi aldatıp durmaya son verelim ey vicdanlı yurttaşlar!
İstanbul DGM’nin falanca mahkemesi mi tutukladı Org. Eruygur’u, Doğu Perinçek’i, Org. Tolon’u İP Genel Sekreteri Nusret Senem’i ve diğer yurtseverleri?
Kimin savcıları gece yarısı baskınlarıyla gözaltına aldı İlhan Selçukları, Rektör Kemal Alemdaroğluları, Sinan Aygünleri?
Bizim divanımız, Oval Ofis’te kurulmuş!
BAĞIMSIZ YARGI BAĞIMSIZ DEVLETTE OLUR
Hangi bağımsız yargı?
İzmir Barosu Başını Nevzat Erdemir geçende soruyordu, bağımsız olmayan bir devletin bağımsız yargısı mı olur?
ABD’nin Beyaz Saray sözcüleri, Ocak 2008’den beri fermanlar veriyorlar, yürüyün Ergenekon’un üstüne diye?
Yargıçlar okumuyorlar mı, televizyonların beyaz camlarına bakmıyorlar mı?
Tutuklama talimatları dünyanın gözleri önünde nerelerden geliyor?
Atatürkçüleri tutuklayıp duvarların arasına atarken vicdanları sızlamıyor mu?
Avrupa Parlamentosu’na raporlar yazılıyor. Mart ayında, koca Parlamento toplanıp o raporları kabul ediyor; yürüyün Ergenekon’un üstüne diye!
Yargıçlar, gazete okumuyorlar mı?
BİR TEK İŞGAL DÖNEMİNDE
Hangi Hukuk Devleti?
Bu haysiyetli coğrafyada, yurtseverlerin başka devletlerden gelen kararlarla tutuklandığı, merdivenlerden aşağı itildiği bir tek 1920 yılında İstanbul’da İngiliz işgali altında kurulan Nemrut Mustafa Divanı’nda görüldü.
O İngiliz güdümlü divanlar; Kaymakam Kemal Beyleri idam etti. Yurtseverler Malta’lara sürüldü. Mustafa Kemallerin boyunlarına idam fermanları astı.
Ama o zaman Ankara’da başında çuval olmayan bir devrimci hükümet ve ordusu vardı!
Devleti de Hukuku da, Hukuk Devletini de Adaleti de o Ankara ve o Türk Ordusu getirdi. Hukukun tepesindeki işgalciyi Kafkaslara sürerek, Antep’te boğarak, İzmir’den denize dökerek!
Hukuk Devleti, bağımsızlıkla gelir!
TÜRK KILICI İLE ABD GLADYOSU ÇARPIŞIYOR
Mahkemelerde yargıcın arkasındaki adalet simgesi kadına iyi bakın, bir elinde kılıç var.
İşte o kılıç, devletin yaptırım gücüdür.
Türk devleti kılıcını eğerse, yargıya Gladyo hükmeder.
Gladyo, bilindiği gibi eski Roma kılıcı. Şimdilerde ABD’nin hükmetme aracı!
Bugün Türk kılıcı ile ABD Gladyosu karşı karşıyadır.
İktidar sahipleri, ABD Gladyosu’yla Org. Eruygurları merdivenlerden aşağı itebilmektedir.
İyi okuyun Ergenekon Tertibinin iddianamesini ve dosyasını!
Ne yazıyor orada?
“Ergenekon demek, Türk Silahlı Kuvvetleri demektir.”
Ne yazıyor orada?
Suç örgütünün elebaşları, Türk Ordusu’nun beş genelkurmay başkanıdır; kuvvet komutanlarıdır; Org. Karadayı’lardır; Org. Kıvrıkoğlu’lardır; Org. Eşref Bitlis’lerdir.
EĞER BAŞINI ÇUVALA EĞERSEN
Bir devlet ki, bir millet ki, bir ordu ki, CIA tertipleriyle divanlar kurulmasına, iddianameler yazılmasına izin verir, o ülkede genelkurmay başkanları, İşçi Partisi önderleri, onurlu devrimci aydınlar her gün gazete sayfalarında tekmelenir, her gün merdivenlerden aşağı atılır!
Düşman her gün sevinir, yoğun bakımlarda, hastane bodrumlarında ellerinde kelepçelerle süründürüyorum Atatürkçüleri diye.
Olay budur!
Ve bu haysiyet kırıcı manzaranın üzerine, kendimizi aldatmamız için Hukuk Devleti perdesi örtülür!
Başınızı çuvala uzatmayın!
Bu millete göstermeyin o hazin manzaraları!
Boynunuzu teneke madalyalara uzatıp eğilmeyin ABD’nin sözleşmeli personelleri önünde!
İsterse zümrüt taşlı ve altından olsun, eğer çuval geçiren devlet ile “2 sayfa 9 maddelik” anlaşma yapanlar takıyorsa, o madalya tenekedendir.
Kırmayın bu milletin maneviyatını!
BİZ AVRUPA’DA YURTSEVERLİKTEN YARGILANDIK,
SİZ DOLANDIRICILIKTAN!
Nerede o hukuk devleti?
Biz Avrupa’larda yurtseverlikten yargılandık, hâlâ yargılanıyoruz. Tayyip Erdoğan’ların hısım ve yakınları dolandırıcılıktan mahkûm oldu.
Suç örgütü asıl Türkiye’de, bunu görmeyen yok, bilmeyen yok!
Ama bir tek savcılar, bir tek yargı göremiyor. Deniz Feneri dolandırıcıları devleti en yüksek kurumlarının başında oturuyor; saltanat sürüyorlar. Cumhuriyet yargısı mahzun!
Çünkü saltanat sahiplerinin arkasında çuval geçiren o devlet var! Tayyip Beygillere dava açabilmek için Atlantik ötesinden ruhsatlar mı bekleniyor?
Eğer öyle olmasa, Cumhuriyet yıkıcılığının odağı haline geldiği koskoca Anayasa Mahkemesi kararıyla saptananlar, hükümet koltuklarını ve Çankaya makamlarını işgal edebilirler mi?
İKİ HUKUK İKİ YASALLIK CEPHE CEPHEYE!
Siz hangi Hukuktan söz ediyorsunuz? Bizim hukukumuzdan mı, onların hukukundan mı?
Bugün Türkiye’de iki Hukuk, iki Yasallık cephe cepheye gelmiştir!
ABD’nin Çuval Hukuku ve Cumhuriyet’in Hukuku!
Ya Türkiye, Çuval Hukukuyla ve Ergenekon tertipleriyle bitirilecektir!
Ya da Cumhuriyet Devrimi’nin Hukuku uygulanacak, saltanat sahipleri yıkılacak ve Yüce Divan’larda yargılanacaktır.
YEMİN ETMİŞİZ!
İşte o zaman Cumhuriyet’in Jandarma Komutanları Eşref Bitlisler, Cumhuriyet’in devrimci aydınları Muammer Aksoy ve Uğur Mumcular öldürülemeyecektir.
İşte o zaman Türk Ordusu’nun komutanları her gün her saat emperyalist ve Fethullahçı merkezlerden tekmelenemeyecektir!
İşte o zaman bu büyük millet, sadaka isteyen bir zavallı kalabalığına dönüştürülemeyecektir.
İşte o zaman Org. Şener Eruygur’lar merdivenlerden aşağı itilemeyecektir!
O günlere geliyoruz!
Biliyoruz, görüyoruz, kimse kuşku duymasın!
Yemin etmişiz, o güzel günleri, bu büyük millete yaşatacağız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.