NİKOLA TESLA
Nikola Tesla, (d. 10 Temmuz 1856, Smiljana-Hırvatistan ö. 7 Ocak 1943, New York). Sırp asıllı fizikçi, mucit, makine mühendisi ve elektrik mühendisi. 19. ve 20. yüzyılın en ilginç buluşçularından birisidir.
Babası papazdı. Hiçbir zaman okuyup yazamamasına rağmen, annesi halk arasında pratik ev aletleri mucidi olarak bilinirdi.
Bugün bir lise veya üniversite öğrencisine "radyoyu kim icat etmiştir?" diye sorsanız alacağınız cevap -tabi eğer alabilirseniz- Marconi olacaktır ki tüm ansiklopedi ve ders kitapları da aynı ismi vermektedir. Halbuki Marconi tarafından icat edildiği söylenen radyoyu da Tesla, Marconi’den on yıl önce tescil etmiş ve patentini almıştı. Nitekim bu buluşu öldüğü 1943 yılında ABD Yüksek Mahkemesi tarafından kabul edildi. Aynı şekilde "bugün hayatımızda yer alan tost makinesi, stereo sistemler, sokak lambaları ve fabrika ve ofislerin çalışması için gerekli altyapıyı ilk kuran kimdir?" diye sorulsa tereddüt etmeden vereceğiniz cevap Thomas Edison olacaktır. Radyonun icadı iletişim çağını, ilk hidroelektrik santralinin kurulması ve elektrik enerjisinin topluma kazandırılması ise elektrik/ elektronik çağının başlangıcı olmuştur. Oysa hepimizin kuşkusuz gerçek diye bildiğimiz bu bilgiler tam olarak doğruyu yansıtmamaktadır. Ne radyoyu Marconi icat etmiştir, ne de günümüz elektrik mucizesini yalnızca Edison’a borçluyuz. Bütün bunları başta çok az kişi tarafından bilinen bir isim, Nikola Tesla ortaya çıkarmıştır.
Alternatif akım ortaya çıkıyor
O zaman Tesla bütün kısımlara sahip tek bir patent altında sistemini tescil ettirmek istedi. Patent Bürosu her önemli fikir için ayrı bir dilekçeyle başvurulmasında ısrar etti. Tesla, 1887′nin Kasım ve Aralığında dilekçelerini verdi ve daha sonraki altı ayda yedi tane A.B.D. patenti aldı. 1888 Nisan’ında çok fazlı sistemini de içeren dört ayrı patent için başvurdu. Bunlar da hızla, bekletilmeden verildi. Yılın sonuna kadar 18 patent daha aldı. Bunları, çeşitli Avrupa patentleri izledi. Bu kadar hızla dağıtılan bu patent çığırının, eşi görülmemişti. Fakat fikirler ilginçti. O kadar ki, bir çelişme ya da bir tahmin yoktu. Bu yüzden patentler tek bir tartışma bile yapılmadan verildi.
Bu sırada Tesla, New York’da AIEE (Şimdiki IEEE)’nin bir toplantısında çok gösterişli konferans verip, tek ve çok fazlı alternatif akım sistemlerinin gösterisini yaptı. Dünya mühendisleri, muazzam gelişmenin kapısını açarak, telle yapılan elektrik enerjisi iletimindeki sınırlamaların giderilmiş olduğunu gördüler.
Fakat, kim, tümüyle daha iyi olan bu sistemi uygulayacaktı? Doğal olarak, bu kuruluş, Edison-General Electric olmayacaktı. Aksi halde kendi yatırımlarının eskimiş olduğunu kabul edeceklerdi.
İşte tam o sırada George Westinghouse, Tesla’nın laboratuvarlarına gitti ve Tesla ile tanıştı. Westinghouse, “Alternatif akım patentleri için bir milyon Dolar nakit ve ayrıca satış payı vereceğim” diyerek teklifini yaptı. Satış payı, beygir gücü başına 1 Dolar olmak üzere anlaştılar.
Ülke çapındaki Westinghouse yatırımlarının başarısı, gelişen elektrik endüstrisinde rakip durumunu korumak için General electric, Westinghouse’dan bir lisans almak zorunda kaldı.
Bugün yeniden keşfedilmeye başlanan Tesla’ya ait icatlar saymakla bitmez; kendisi x-ışınlarını W.K. Roentgen’den, vakum tüp yükseltecini ise Lee de Forest’dan yıllarca önce keşfetmiştir; florosan lambayı endüstriden 40 yıl önce kendi laboratuarında kullanmaya başlamıştır. İlk icadı olan endüksiyon motoru bugün endüstrinin her katmanında yerini almış durumdadır; bugün kendi adıyla anılan ve çok yüksek miktarda gerilim üretmede kullanılan Tesla Bobini, yine onun icatlarından biridir. Kendisi yukarıda da belirttiğimiz gibi alternatif (iki ve üç fazlı dâhil) akımın babasıdır ki bu durum doğru akımın temsilcisi olan Edison’un o zamanki en büyük düşmanı ve rakibi olmasına yetmişti.
Mühendisler Kulübünün altı çizili adresteki binaya yapıştırdığı "Ünlü Amerikalılar Listesine Nikola TESLA adının da eklendiğini gösterir kitabe.
X-ışınları ve Röntgen cihazı
Tesla'nın bu aleti icat ettiği 1891 yılı onun aynı zamanda Amerikan vatandaşlığına geçtiği
tarihtir. Tesla'nın bu dönemdeki çalışmaları değerlendirildiğinde başka bir gerçek daha
ortaya çıkmıştır: 1895 yılındaki icadıyla X-ışınlarının mucidi olarak bilinen Wilhelm
Röntgen'den 3 yıl önce Tesla bu ışınlarla deneyler yapmış ve insan vücudunun iç kısımlarına
ait başarılı resimler elde etmiştir.
Kablosuz yanan ampuller ve Faraday'ın koltuğu
Tesla, yine aynı dönemde yaptığı laboratuvar çalışmalarında elektrotsuz vakumlanmış tüpleri
odanın içinde oluşturduğu gerekli yoğunlukta elektrik alanıyla kablosuz olarak yakmayı
başarmıştı. Bu deneyin halk önünde tekrarlanmasından sonra Tesla, dünyanın her yerinden
çağrılar almaya başlar. Bunlardan bir tanesini değerlendirir ve 1892 yılında Londra’da Elektrik Mühendisleri Enstitüsü'nde ders vermeye gider. Oradan Paris'e geçmek üzereyken Sir James Dewar'ın karşı konulmaz bir ısrarla Kraliyet Enstitüsü'nde de gösterisini tekrarlamasını ister. Burada Dewar Tesla'yı bir koltuğa iterek eline bir bardak viski verir ve 'şimdi' der: 'Faraday'ın sandalyesinde oturuyor ve onun içtiği viskiyi yudumluyorsun'.
New York'daki laboratuarına döndükten sonra tekrardan çalışmalarına başlar, 1895 de
laboratuarının şüpheli bir şekilde yanması bir süreliğine de olsa çalışmalarına ara
ermesine neden olur. 1899 yılında ise kendisine ücretsiz enerjinin teklif edildiği
Colorado’ya gider. Colorado günleri, topraktan çarpılan insanlar ve insan yapımı şimşek
Tesla, dev büyüklüğe sahip bobinini kullanarak dünyadan bir iletken olarak yaralandığı
ilk deneylerini burada gerçekleştirir. En önemli icadı denilebilecek 'sabit karasal
dalgaları (terrestrial stationary waves) ' burada kullanmaya başlar. Deneyleri sırasında
yerküreye elektrik verdiğinden, laboratuarı çevresinde dolaşan insanların ayakları
arasında elektrik sıçramaları meydana geldiği ve etraftaki çiftliklerde ayaklarındaki
demir nallar yüzünden atların çılgına döndüğü anlatılmaktadır. Bu şehirdeki sonunu belki
delice denilebilecek şekilde kendisi hazırlamış, şehrin ana jeneratörünün yanmasına sebep
olmuştur. Bir gün deneyi sırasında muazzam sıçramalar elde etmeyi başarmıştır, fakat bu
sıçramalar bir süre sonra bir şimşekten çok daha korkutucu olmaya ve çıkan sesler bütün
bir şehirden duyulur hale gelmiştir. En sonunda ise şehrin ana jeneratörü yanmış ve bütün
bir şehir karanlıkta kalmıştır. Tesla, rezonans sayesinde kademe kademe yükseltmeyi
amaçladığı sıçramaları başardığını anlasa da deneyi durdurmamış ve en son nereye kadar
gidebilir diye laboratuarının dışarısında bu büyük 'canavar'ını seyre dalmıştır.
Sonuç: Bir daha kimse Tesla'ya ücretsiz enerji önermek gibi bir 'hata'ya düşmemiştir.
Aşağıdaki kitabenin Tercümesi-
"Nikola Tesla bu evde yaşadı.1856-1943.Alternatif Elektrik alanında keşifler yapan,Amerika'nın ve dünyanın geri kalanının ilerlemesine buluşlarını bahşeden, büyük Yugoslav-Amerikan mucidi"
Tesla'nın daha önce yaşadığı,radyo dalgalarını tecrübe ettiği Gerlach Oteli daha sonra bilim adamının anısına Radyo Dalga bİnası haline getirilmiş ve resimdeki plaka 07.01.1977'de Amerikan-Yugoslav İki Yüzyıl Komitesince çakıldığını belirtmektedir.
(Tercümeler-Keykubat)
Wardenclyffe Projesi, bedava enerji ve Tesla'nın yenilgisi
1900 yılında New York'a dönen Tesla, J.Pierpont Morgan adında bir finansörün 150 bin
dolarlık desteğiyle, Long Island'da kablosuz iletişim amacına yönelik dev kulesinin
inşasına başlar(Wardenclyffe Profesi) . Bu verici istasyonu, piramit şeklinde sekizgen
ve 54 metre yüksekliğinde yapılır. Wardenclyffe'in bu kule sayesinde dünyanın merkezi
olacağı sanılır. Tesla'nın bu desteği alabilmesini sağlayan, onun bu kule vasıtasıyla
çok uzaklara resim, mesaj, ses ve her türden veriyi gönderebileceği iddiasıdır.
Hâlbuki Tesla'nın daha büyük bir amacı daha vardır. Sürekli olarak aşağı gördüğü
hertziyan dalgalarla uğraşmamakta ve kendi 'teta4-dalgaları' olarak anılacak olan
elektrik dalgalarıyla kablosuz enerji aktarımı sağlamaya çabalamaktadır. Amaç yine
aynıdır: Tüm insanlığa bedava enerji sağlamak! Tesla, bu sefer çok ileri gitmiştir. Bu kapitalist sistemin kar mantığını kökünden zedeleyebilecek felaket bir fikirdir. Bedava enerji, petrol gibi çok önemli bir ekonomik kaynağı yararsız hale getirebilecek ve tüm endüstrinin dönüşümünü sağlayabilecek bir tehlikedir. 1903'deki bu açıklamasından sonra arkasındaki bütün destekler çekilmiş ve yavaş yavaş ismi kitaplardan silinmeye başlamıştır. Bunda o günkü ekonomik durumunda etkisi vardır. Marconi 150 bin dolardan daha ucuza Atlantik'i aşan ilk mesajı yollamayı başarmış ve şirketinin hisseleri borsada kapış kapış satılmaya başlamıştır. Tesla'nın şirketi gözden düşmüştür. Tesla ise Marconi'nin yaptığının kendisinin hâlihazırda yapabildiği ve Marconi'nin zaten kendisine ait patentleri kullanarak bunu yaptığını, önemsiz ve basit bir iş olduğunu söylemiş ve kendi amacının gerçekte ne olduğunu açıklama gafletinde bulunmuştur. Bu tarihten itibaren birçok kimse tarafından bir deli olarak
anılmaya başlanacaktır. 1904 yılında Colorado Springs'deki elektrik şirketi Tesla'yı uğrattığı zarardan dolayı mahkemeye vermiş ve 180 dolarlık mahkeme parasının ödenebilmesi için oradaki laboratuarı satılmıştır. 1906 yılında yaptığı icatlarla zengin ettiği George Westinghouse, Tesla'nın kablosuz enerji iletimi önerisini geri çevirmiştir.
1898 yılında sözünü etmeye başladığı ve daha sonra icat edip patentlerini aldığı "yalnızca sesin değil görüntünün de iletimi" konulu çalışması bugünün televizyon tüplerinin habercisi niteliğindeydi; aynı şekilde 1934 yılında kurulan ilk radar istasyonu da Tesla’nın 1917 yılında dile getirdiği prensiplere dayanılarak ortaya konmuştu. Bugünün kullandığımız tüm arabalarında bulunan gaz motorlarını elektrikle ateşleme bobini yine Tesla’nın 1898 yılına ait bir patentinden ibarettir. Bunun yanında Tesla kendi tabiriyle "automaton" yani robotik üzerine de çalışmış ve 1890’lı yıllarda ilk uzaktan kumandalı sistemleri geliştirmiştir. Ayrıca bilgisayar çağının başlangıcı olan transistörlere kaynaklık eden ilk VE ve VEYA mantıksal birimlerini yine Tesla geliştirmiştir.
1900’lerin başlarında yaptığı cep büyüklüğündeki bir cihazı açık unuttuğunda bir süre sonra evinin sallandığını farkeden Tesla, cihazı kapatmak için biraz daha geç kalsa tüm mahalleyi kaplayan bir depreme sebep olmak üzere olduğunu ancak farkedecektir.
DEPREM CİHAZI
1910’ların başında bir gün cebinde ufak bir cihaz olan orta yaşlı bir adam New York’un Wall Street’inde, tamamlanmamış çelik konstrüksiyon halinde bulunan bir inşaata girdi. Cihazını çelik kirişlerden birine bağladı. Bir süre bir takım ayarlar yaptı. Cihaz çalıştıktan az sonra çelik yapı gıcırdamaya ve sallanmaya başladı. Sallantı öyle bir hal almıştı ki, inşaat işçileri panik içinde en alt kata koşuşturdular.Az sonra polis de gelince, adam cihazı cebine koydu ve binadan ayrıldı. Görgü tanıkları, sallantının on dakika daha sürmüş olması halinde binanın çökeceğini söylüyorlardı.Bu teknolojinin bugün ABD tarafından HAARP (High-frequency Active Aural Research Program) projesi kapsamında istenilen yer ve bölgede – özellikle kırık fay hatlarında – deprem yaratmak için kullanıldığı konusunda bir çok spekülasyon yapılmıştır. Tesla’nın "ölü ışık" tabir ettiği çalışmaları daha sonraki bildiğimiz lazer teknolojisinin temelini oluşturmuştur. Aynı şekilde Tesla "Telsiz İletişim Teknolojisinin" temellerini atmış, hatta çok büyük oranlarda enerjinin bile kablosuz olarak yerden veya hava üzerinden iletildiği teknolojiler geliştirmiştir
Tesla, manyetik dalga üzerindeki çalışmalarını öyle boyutlara getirdi ki, 1899’da Colorado Springs’deki laboratuarında elde ettiği elektrik enerjisini havadan dünyanın öbür ucuna gönderdi, dalgalar geri gelince bunlara bir miktar daha enerji yükleyerek tekrar geri gönderdi ve sonuçta 40 metrelik dev bir şimşek elde edildi. Bu şimşeğin gürültüsü 35 km. öteden işitilmişti. Yine Tesla, Birinci Dünya Savaşı esnasında Alman Denizaltıları’nın yerini saptamak için radar dalgalarını bulmuşsa da zamanın Amerikan Deniz Kuvvetleri’ne bu öneri saçma geldiği için, radar cihazı 25 yıl gecikmeli olarak bulundu. Tesla’nın 1930’da icat ettiği söylenen ve 200 km ötedeki bir uçağı düşürebilecek elektromanyetik şua gönderen top konusu ve bununla ilgili çalışmalar, acaba 1943’de Tesla ölünce evini basan FBI’ın Tesla’nın bütün evraklarına el koyması sonucu bugüne kadar hangi aşamada değerlendirildi, bütün bunlar da birer muamma. Yine, halen ABD mercilerince ‘‘çok gizli doküman’’olarak saklandığı ileri sürülen belgelerin çok azının sonradan ailesine teslim edilmesi de bu muammaları derinleştiriyor.
Nobel Ödülü
1915 yılında kendisine Edison'la birlikte fizik dalında önerilen Nobel ödülünü geri kabul
etmemiştir. Maddi olarak çok büyük zorluk içinde olduğu halde şöyle demiştir: 'Böylesi
bir ödül bir insan için çok büyük imkânlar sağlayacaktır. Bin yıl boyunca daha birçok
Nobel ödülü kazananlar olacaktır. Ve benim, teknik literatürde kendi adımı taşıyan 4
düzine kâğıdı dolduracak patentim var. Bunlardan sadece bir tanesini için bile, bundan
sonra verilecek binlerce Nobel ödüllerinin tümünü verebilirdim...'
Sibirya'da yanan orman, patlayan Fransız gemisi ve Tesla'nın savaş teknolojileri
1915 yılında Tesla kablosuz enerji iletimiyle ilgili yaptığı açıklamalara devam etmektedir.
Bu teknolojinin aynı zamanda muazzam bir yok edici kuvveti de olabileceğini ara ara yaptığı
açıklamalarda tekrarlamaktadır. Sonradan Amerikan'ın 'Yıldız Savaşları' projesine kaynak
olacak bütün savaş makinası çalışmaları ve yaptığı açıklamalar 'Wardenclyff Projesi'ne
desteğin çekilmesi ve kendisini sübvanse edebilecek finansör bulamamasından sonra başlamıştır.
Uzaktan kumanda teknolojisinin de mucidi olan Tesla bu yıllarda, görünmez mesafelerden kontrol edilebilen torpidolar yaptığını ama elektrik dalgalarının çok daha yıkıcı olduğunu iddia etmektedir. Bu açıklamalar yüzünden bazı olaylarda Tesla'nın izi aranmaktadır. 1907'de
elektrik sıçramasının sebep olduğu bir patlamayla batan Fransız gemisi 'Iena' ve 1908'de
Sibirya'da bulunan Tunguska nehrini çevreleyen 200-250 bin hektarlık bir ormanın, 10-15
megatonluk bir patlamaya eşdeğer bir patlamanın ardından yanarak yok olması... Bunlar
elbette kanıtlanmış değildir ama tam da Tesla'nın her türden yok edici silahı icad ettiğini söylediği yıllara rastlayan sıradışı olaylardır.
ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN SİLAHLAR
‘‘Körfez Savaşı sürerken CNN Televizyonu’nun canlı yayını esnasında oluşan bir sorun, konuyla ilgilenen uzmanları uzun bir süre meşgul etmişti. Bir CNN muhabiri Irak’ta beton bir sığınağın önünde çekim yaparken, atom bombasına bile dayanabilecek bir yapıda olan sığınağın üzerinde 30 saniye kadar, kenarlarında garip cihazlar olan bir Amerikan helikopteri asılı kaldı.Yayında helikopterin motor gürültüsünden başka hiçbir şey duyulmuyordu. Aniden hava,ses ve titreşim geçirmeyen Alman malı sığınağın kapısı açıldı ve ellerini havaya kaldırmış olan Iraklı askerler suratlarında gülümseme ifadesiyle gözüktü.’’ Daha sonra yine birtakım uzmanlarca yapılan yorum, bu helikopterin ELF-maximum miktarda düşük frekanslı, mobil HAARP Teknolojisi teçhizli olduğuydu.
Yıllardır, Pax Americana’yı (ABD’nin günümüzde dünya etrafında uyguladığı, içine askeri güç gösterisinin de dahil olduğu sisteme verilen ad) dünyaya yerleştirmeye çalışan ABD’nin bu iş için nükleer silahların da ötesinde daha güçlü sistemler araştırdığı söyleniyor. Bunlardan en önemlisi olarak nitelendirilen HAARP Projesi’nin (High Frequency Active Auroral Resarch Project-Aktif Yüksek Frekanslı Aurora Araştırma Projesi ) ABD Deniz ve Hava Kuvvetlerinin Kuzey Alaska’da Fairbanks Üniversitesi’nin katılarıyla sürdürüldüğü iddia ediliyor.
Öldürücü Olmayan Silahlar serisinin en iddialı ve etkin sistemlerinden olabilecek bu projeyle, ELF (Yüksek Frekans) ışınları, iddia edildiği üzere 100 Gigawat (100 milyar Watt) civarında toplam bir gücü geniş alanlı anten ve vericilerle gönderilebilmektedir. Alaska’daki Anchorage’in kuzey doğusunda bulunan bu gizli tesis, Kuzey Kutbu’na yakın olması nedeniyle dünyanın çekim alanının en yoğun olduğu yerlerden biri ve iyonosfer tabakasına elektrik yükünü yüksek yoğunlukta yayabilme özelliğine sahiptir. Ayrıca burada HAARP jeneratörlerinin gereksinimini karşılayacak doğalgaz da petrol kuyularının yan ürünü olarak bol miktarda elde edilebilmektedir. İnsanlık tarafından yapılmış en güçlü ‘‘ Yüksek Frekans Vericisi’’ olan HAARP’ın 200 km. yüksekliğe, İyonosferin ‘‘F’’ tabakasına gönderdiği elektrik yükü İyonosferde absorbe edildikten sonra ELF (çok düşük frekanslı) dalgalar olarak geriye döndüğünde bu elektromanyetik dalgaların oluşturduğu alanların, canlı sistemler üzerindeki etkilerinin son yıllarda özellikle askeri ve bilimsel çevrelerce değerlendirildiği de söylenmektedir. Alaska’daki bu tesisin benzerinin bazı eski Sovyet OTH-Radar üslerinde, Norveç’deki Trömse ve Porto Rico’da olduğu iddia edilmektedir. Dünyada 640 kadar HAARP anteni bulunduğu da tahmin edilmektedir.
Nikola Tesla’nın 100 yıl önce bulduğu prensiplerle çalışan bu silah sistemleri birçok ilginç alana uyarlanabiliyor. Bundan 100 yıl kadar önce koca bir mahalleyi sallayabilen, uzaktan kumandalı taşıt aracı geliştirmiş olan veya atmosferden elde ettiği enerjiyle bedava cihaz çalıştırabilen Tesla’nın buluşları, bugün eğer tek bir gücün elinde olursa ve daha da geliştirilip yaygınlaştırıldıklarında, bir kölelik devrini başlatabilecektir.
SİLAHLAR VE ETKİLERİ
Tesla prensipleri doğrultusunda geliştirilen araçların şu özellikleri olabileceği ve bunlarla şu olanaklar sağlanabileceği söyleniyor ;
- Ultra Kısa Dalga ve ELF dalgalı cihazların 2.000 km öteden insanları etkileyebileceği,mide bulantısı ve kusmaya yol açacağı ve yön tayini duygularını etkileyeceği söyleniyor.
- Bunların yaydıkları elektromanyetik dalgaların kitle imha silahları kullanmadan düşman elektronik sistemlerini felç edebileceği iddia ediliyor.
- Tesla’nın prensibiyle bazı fizikçiler 300 mt. yarıçapındaki bir alanda bulunan metallerin yoğunluklarını ciddi ölçülerde arttırabilmişlerdir. Böylelikle düşman mühimmatının yoğunluğu değiştirilip birkaç misli ağırlaştırmak ve mühimmat hedefe gelmeden patlatmak olası olabilmektedir. Bu konu füze savar sistemleri için son derece önemli olacaktır.
- MR cihazı kullanır gibi yerkürenin kilometrelerce altının röntgenini çekmek ve yer altı askeri tesisler ile doğal kaynakları saptamak olasıdır.
- İnsanların bilinçlerinin etkilenmesi mümkün olabilecektir.
- Küresel meteorolojik değişiklikler yaratmak mümkün olabilecektir.
- Haberleşme ve casus uyduların imhası mümkün olabilecektir.
- Dünyanın çok uzak köşelerindeki TV,radyo ve haberleşme sistemlerini etkilemek mümkün olabilecektir.
- Bilgisayar sistemleri, disketler ve donanımların uzaktan tahribi olası olabilecektir.
- Biyolojik olarak hayvanların iletişim, üreme ve oryantasyon mekanizmalarının etkilenmesi, canlıların temel DNA kopyalanmasının etkilenmesi mümkün olabilecektir.
TESLA DEPREMLERİ Mİ?
Nikola Tesla’nın, insanlığın yararına olduğunu savunduğu en önemli iddiası,önceden deprem yaratarak,kontrollü olarak daha büyük olası depremlerin enerjisini boşaltmaktı. Bu noktada, dünyada olmaması gereken yerlerde meydana gelmiş olan bazı depremlerin bu konuda yapılan çalışmalarla bir ilişkisi olup olmadığı sorusu akla gelmektedir.Bu bağlamda,
- Deprem kuşağında olmayan Almanya, Hollanda, Belçika üçgeninde 13 Nisan’da meydana gelen deprem bir HAARP denemesini akla getirmektedir.
- 2001 Haziran’ında G-8 toplantısı yapılan İtalya’da toplantıyla aynı anda Etna Yanardağı faaliyete geçti.
- Çin’in Tangşan bölgesinde, ABD’nin bağımsızlık ilanından tam 200 yıl sonra aynı ayda, meydana gelen depremde 250.000 kişi öldü.
- 1995’de Tokyo metrosundaki Sarin gazı terörünü yaratan Aum Şinrikyo Tarikatı’nın geleceğe dönük ve kainatın sonunu getirecek felaket silahları üzerinde çalıştığı ve Tesla silahlarıyla da ilgilendikleri iddia edilmektedir. Aum’un lideri Şoko Aşahara’nın, 17 Ocak 1995’de meydana gelen Kobe depremini 9 gün evvel tahmin etmiş olduğu iddia edilmektedir. Yine bu depremde şehrin bir kobay gibi kullanılıp, dünyanın içindeki enerjinin Tesla’nın elektromanyetik dalgalarıyla açığa çıkarıldığı da bu tarikat üyelerince söylenmişti.
- 28 Mayıs 1943’de Batı Avustralya’nın o güne kadar hiç deprem olmayan Leonora-Laverton bölgesinde 3.7 Richter ölçeğinde bir deprem oldu. Önce bunun bir meteorit çarpması sonucu oluştuğu düşünüldüyse de sonra böyle bir bulgu kanıtlanmadı.Görgü tanıkları depremden biraz önce gökte iki saat kadar süren portakal ve gümüş rengi bir aydınlanmanın oluştuğunu söylediler. Sonradan, aniden bir elektrik düğmesine basılmış gibi bu ışık kayboldu. Depremin merkez üssünün hemen yakınında, bir süre evvel, bir kısım Aum tarikatı mensubunun bir çiftlik satın almaları ve bazı nükleer fizikçileri de buraya getirmiş olmaları acaba bir rastlantı mıydı sorusu bugün hala cevaplanabilmiş değil.
- Yine Batı Avustralya’nın hiç deprem olmayan Güney Doğu Kum Çölü’nde, 1970’de 3 Richter ölçeğinde 173 civarında deprem oldu. Bu depremlerin hepsinin merkez üsleri birbirinden tam olarak 10’ar km uzaklıkta ve her 8 deprem hattı da 50-70 km. uzunluğundaydı. Bu durum 1995’e kadar 246 defa sürdü. Bunların Avustralya’nın denediği Elektromanyetik Dalga silahlarıyla oluştuğu iddia edilmektedir.
Bütün bu ve benzeri depremlerin, Sovyetler Birliği Komunist Partisi Genel Sekreteri Nikita Kruşçev’in bundan 40 yıl önce belirttiği, ‘‘Dünyamızın çok daha korkunç ve tahrip edici nitelikte silahlarla yüz yüze geleceği’’ söylemi ile ilgili midir diye sormadan edemiyoruz.
Yine 1943’de Nikola Tesla’nın ölümünden hemen sonra FBI tarafından el konulan ve ‘‘çok gizli’’ olarak nitelendirilip kilit altına alınan belgeler nedir,bunlardan kim yararlanıyor soruları da akılları meşgul etmeye devam ediyor.
Elektrik Vadisi ve Tesla(T) birimi
Tesla'yı anlatabilmek için söylenmesi gereken en önemli şey onun kendi zamanının çok
ötesinde olduğudur. Tesla'nın ismi, her ne kadar çok büyük bir değere sahip olduğunun
bir göstergesi olarak 'manyetik akışın metrik birimi(T) 'ne verilmişse ve ismi en önemli
fizikçiler ile birlikte Pensivenya eyaletindeki elektrik vadisindeki sokaklardan birinde
bulunuyorsa da, zamanla unutturulmuş ve onun teknolojileri üzerine karanlık projeler
üretilmeye başlanmış olduğu iddiaları dünyayı kaplamıştır. Soğuk savaş yıllarında her
iki tarafın da bu teknolojiyi kullandığı ileri sürülmüş bütün bir nükleer savunma ve
saldırı amacını güden 'Yıldız Savaşları' projesinde bu teknolojiden yararlanılmıştır.
'Ölüm ışınları, ultra düşük dalgalar, çok yüksek frekanslar, atmosferdeki elektrik
enerjisinin değerlendirilmesi, atmosfere elektrik dalgaları yayarak bunun dünyanın
her yerinden kullanılmasının sağlanması, radyo frekanslarıyla uzaktan kumanda edilebilen
bugün kullanılan füzeler, yüzlerce mil etkili bir elektrik kalkanının oluşturularak girmeye
cesaret eden düşmanın anında yok edilebilmesi, v.b. bize bugün bile hayali gelebilecek bir
çok projenin ardında Nikola Tesla'nın teknolojisinin geniş izlerine rastlanmaktadır.
1930'larda Tesla, söz konusu ölüm ışınını ve kimsenin geçemeyeceği Tesla kalkanının
yapılabileceğini açıklamıştır.
İnsanlığa bedava enerji sağlama idealiyle yola çıkmış büyük bir mucidin projelerine destek
bulabilmek amacıyla zaman içinde savaş teknolojileri üzerine çalışmaya başlaması trajiktir.
1. ve 2. Dünya Savaşlarını yaşamış olan Tesla esasında bir savaş karşıtı olduğunu söylemiştir.
Fakat barışın devamlılığı için en güçlü silahların yapılması gerektiğini de ileri sürmüştür.
Tek kabul ettiği yardım: Emekli maaşı
Tesla 1943 yılında 87 yaşında ölmüştür. O güne kadar, biri hariç, geçimi için Westinghouse da dahil olmak üzere zengin arkadaşlarının teklif ettiği hiç bir yardımı kabul etmemiştir.
Bu yardımda 1936 yılında ona Yugoslavya tarafından bağlanan emekli aylığıdır. Öldüğünde
yanında en sevdiği hayvanlar olan güvercinleri bulunmaktadır.
Amerikan yüksek mahkemesinin kararı: Radyo'nun gerçek mucidi Tesladır.
Nikola Tesla'nın adı Amerikan kaynaklı kitaplardan silinmiş de olsa değeri kendi ülkesinde
fazlasıyla bilnmektedir ve Belgrad'da adına bir müze kurulmuştur. Ayrıca Westinghouse
müzesinde de kendi adına bir bölüm bulunmaktadır. Niagara Şelalelerindeki su türbinlerinin
orada da bir heykeli vardır. Ayrıca Amerikan adaletinin en yüksek karar mercii olan 'supreme court' 1943 yılında daha önceden Marconi karşısında kaybettiği ve kendi buluşu olan Radyo'nun o güne değin hatalı bir biçimde Marconi'nin ismiyle anılmasını durduracak kararı vermiş ve Radyo'yunun icadının gerçek sahibinin Tesla olduğunu söylemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.