MUSTAFA KEMAL CUMHURİYETİ BİTTİ | |
Teröristbaşı Öcalan İmralı'dan analiz yaptı, DTP'ye köpürdü. 15.09.2007 17:33 | |
İmralı'da tutuklu bulunan terör örgütü başı Abdullah Öcalan'dan şaşırtan çıkış. Terör örgütüne yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı'na konuşan Öcalan, Mustafa Kemal Cumhuriyeti'nin bittiğini ve ılımlı islam döneminin başladığını söyleyerek, AKP ve CHP'yi eleştirdi. AKP'nin yeni hedefinin DTP'li belediyeler olduğunu da ifade eden Öcalan, DTP'yi ise şu sözlerle eleştirdi: siyaset ciddi bir iştir, ağlayıp sızlamakla olmaz. İşte Öcalan'ın açıklamasından öne çıkanlar:
Bugün artık M. Kemal'in cumhuriyeti bitmiştir, ılımlı İslam dönemi başlamıştır. Bu Baykal eliyle yapılmıştır. Boşuna güdümlü demokrasi tabirini kullanmıyorum. AKP İslam'ı kullanarak işbirlikçi Kürtlerle, siyasal İslam'ı geliştirerek cumhuriyeti bugünkü haline getirdi. CHP'nin ülkücülerden daha koyu faşizan ulus-devleti savunan Kızılelmacı çizgisiyle AKP'nin siyasal İslam çizgisi arasında tercihe zorlanıyoruz. Demokratik Cumhuriyet seçeneğinin yeniden ciddi biçimde tartışmaya açılmasının gereğine inanıyorum. 'Bugün artık M. Kemal'in cumhuriyeti bitmiştir, Ilımlı İslam dönemi başlamıştır' diyen Öcalan, şunları söyledi: 'Bunun böyle olmasında Baykal'ın çok büyük günahı vardır. Ordudan da bir kesimin katkısı oldu buna. Baykal Kemalizmin sol-demokrat yorumunu yaparak güncelleştirebilseydi bunun önüne geçebilirdi ancak ulusalcı-faşist söyleminde direndi ve bugünkü gelişmelerin önünü açtı. Baskın Oran gibi Kemalistleri bu yüzden sık sık anıyorum. Onların gerçek Kemalistler olduğunu ve bu tehlikeyi görmesi gerektiğini düşünüyorum. Baskın Oran iyi bir hocadır, demokrattır ama tehlikeyi tam olarak göremiyorlar. Bu sadece Kürtlerle ilgili değil. Ben de başında siyasal İslam'ı önemsemedim. Bir dönem gençliğimde lise çağlarımda içlerinde yer aldım, daha sonra sosyalizm düşüncesiyle tanıştım, ideolojilerinin tehlikesini göremedim, bir avuç softa deyip geçtim ama yanıldığımı sonra anladım. Bunlar öyle çok basit değil, çok planlı, kapsamlı çalışıyorlar. Son derece acımasızlar. Özellikle İran'a dayananlar. İran'ın komplocu geleneği çok eskidir ve meşhurdur. Bana İran'ın komplocu geleneğini Iraklı Kürtler anlatmıştı. Bilindiği gibi Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk dini kisve altında bir Haşhaşinin elini öpme bahanesiyle yanına yaklaşıp, çorabından çıkardığı hançeri saplamasıyla öldürülmüştür. Ben de benzer bir anımı anlatayım: Beni Suriye'de görmeye gelen bir İranlı ile aynı odadaydık. Elbiselerini almak için arkamda duran valizinin başına gidince bu olayı hatırladım ve yönümü İranlıya döndüm. Adam benim bunu yaptığımı görünce şaşırmıştı. Hizbullah da aynı yöntemleri uyguluyordu; normal sizin gibi kıyafetler giyip, hiç belli etmeden arkadan yaklaşıp gariban yurtsever insanlarımızı katletmedi mi! Danıştay baskınını yapan Alpaslan Arslan ifadesinde 'Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba attım, Cumhurbaşkanı'nı da vuracaktım' diyor, adam rahat rahat konuşuyor. Öyle sabukluyor diye düşünmeyin, söylediklerinde gerçeklik payı vardır. Bu adamların gözü karadır, arkaları da boş değildir. Radikal İslam falan diyorlar ama bunlar siyasal İslam'dan bağımsız değil.'
"Boşuna güdümlü demokrasi tabirini kullanmıyorum. Türkiye'de CHP ve MHP, devlet bürokrasisinin de bir kesimini yanına alarak faşizme varan bir ulus-devletçilik geliştiriyorlar. Kürtleri tamamen dışlayan, Kürtlere hiç yer vermeyen bir duruşları var. AKP ise İslam'ı kullanarak işbirlikçi Kürtlerle, işte bu yukarıda bahsettiğim Kürtlerle, siyasal İslam'ı geliştirerek cumhuriyeti bugünkü haline getirdi. CHP'nin ülkücülerden daha koyu faşizan ulus-devleti savunan Kızılelmacı çizgisiyle AKP'nin siyasal İslam çizgisi arasında tercihe zorlanıyoruz. Sadece Kürtler için söylemiyorum. Bu iki çizginin dışında Demokratik Cumhuriyet'in benim çizgim olduğunu belirtiyorum. Türkiye iki çizgi arasında, AKP ve CHP çizgileri arasında seçim yapmak zorunda değil, Demokratik Cumhuriyet seçeneğinin yeniden ciddi biçimde tartışmaya açılmasının gereğine inanıyorum. Demokratik Cumhuriyet üniter yapıyla da, sınırlarla da çelişmiyor. Bu söylediğim Kemalizm ile de çelişmiyor. M. Kemal cumhuriyeti kurmuştur, otoriter cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçişi sağlamak gerekiyor. Benim söylediğim de otoriter cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçiştir."
"Şu an AKP'nin duruşu cumhuriyetin bütün kazanımlarını tehdit etmektedir; Atatürk'ün cumhuriyeti demokratik cumhuriyete dönüştürüleceğine siyasal İslam'a teslim edilmiştir. Bunu açıklıkla söylüyorum ve bu Baykal eliyle yapılmıştır. Baykal yürüttüğü kötü siyaset tarzıyla bunlara sebep olmuştur. Baykal şimdi de bas bas bağırıyordur. Ordunun da bir bölümünü -bütünü demiyorum- arkasına alarak seçime gitti ama seçimlerin sonucu ortada. Darbe yaptırmaya da çalıştı. Sonuç alamadı. Muhtemelen şimdi yine çalışacaktır. Ama büyük ihtimalle sonuç alamayacaktır. Baykal kalelerini bir bir AKP'ye kaptırdı."
"Gül'ün Bölge'ye gidişi Kürtlerin tasfiyesinin başlangıcıdır. AKP'nin arkasında uluslararası destek var. Öyle bizimle de görüşsün falan demekle olmaz. Siyaset yapılacaksa ilkeli siyaset olmalı, sizi tasfiye etmeye çalıştıkları gerçeğini görerek siyaset yapmalısınız. Gül'ün cumhurbaşkanı seçildiği gün beni tecride aldılar, bu tesadüf müdür? AKP cumhurbaşkanlığını ve başbakanlığı bizim üzerimizden yaptıkları siyasetle aldı. AKP çatışmaların sona ermesini istemez, çatışmalar üzerinden kendisini var ediyor." "AKP çok sistemli çalışıyor. Devletin bütün imkanlarını kullanarak Kürtlerin üzerine gidecekler. Baykal'ın kalelerini birer birer düşürdüler. Kürtlerin kalelerini de düşürürler. AKP sizin bütün ekonomik olanaklarınızı kesecek. Sonra da halkımıza gidip, bunlar çalışamıyor, bunlar beceriksiz diyecektir, bunun propagandasını yapamaya da başladı. Siz, halkınızı başınıza toplayacak, AKP'nin Kürtlere yönelik politikalarını deşifre edeceksiniz, siyasal İslam'ın Hizbullah pratiğini unutturmayacaksınız." "DIŞ GÜÇLER BENİ TESLİM EDEREK TÜRKİYE'NİN YARISINI GÖTÜRDÜLER" Yakalanma sürecine değinen Öcalan, şunları söyledi: 'Avrupa Konseyi benim buradaki koşullarımı çok iyi biliyor. Buraya getirildiğimde koşullarımı Avrupa Konseyi ve CPT ile görüşüp öyle belirlemişler. Hatta o zaman bir CPT yetkilisi bana 'Şimdi koşullarınız bu, ama biz izlemeye devam edeceğiz' diyordu. O gün orada olduklarına göre onlar da biliyordu. Bu nedenle onların da sorumluluğu var. Bu komployla amaçlanan, PKK'nin, daha doğrusu Özgürlük Hareketi'nin tasfiyesiydi ve birçok devlet bu komploda yer aldı. Avrupa Konseyi, Rusya, ABD, Yunanistan, tabii İsrail, İran ve Suriye daha sonra ikili görüşmelerle bağlandılar, Güney'deki federe yapı da bu işin içine çekilmeye çalışıldı. Bizim tasfiyemiz karşılığında her devletin kendine göre bir hesabı vardı. Avrupa'nın ekonomik istekleri vardı, Türkiye ekonomisi onlara açılmadı mı? Şu anda Türkiye ekonomisinin yüzde 50'sini götürmediler mi? Rusya daha ben oradayken doğalgazla ilgili Mavi Akım Projesi'ni falan imzaladı ve beni ülkesinden çıkardı. Yunanistan'ın Türkiye ile Kıbrıs ve Ege meseleleri çözülecekti, bu süreç devam ediyor. Söylediğim gibi amaç bizi, Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etmekti ama işler her zaman beklendiği gibi olmuyor; kağıt üzerinde planlandığı gibi yürümüyor. Özgürlük Hareketi, biz, gördüğünüz gibi halen buradayız. Bu yaşadıklarımız ABD'nin Ortadoğu'ya dönük planlamalarından bağımsız değildi. Ama söylediğim gibi işler planlandığı gibi yürümüyor.'
Öcalan, siyasal İslam'a yönelik olarak da şu değerlendirmede bulundu: 'Siyasal İslam cumhuriyetin başından beri partilerle ilişkili. Geçmişte DP, daha sonra AP ve Milli Selamet, şimdi de AKP ile devam ediyor. Bu yeni bir şey değil. Siyasal İslam'ın bir kanadı Suriye üzerinden Suudlara dayanıyor, oradan ekonomik yardım alıyor. Bir kısmı da İran ile ilişkili. Binlerce Kürt yurtseverini vahşice katleden Hizbullah bunlardan bağımsız değildir. Bunlar halkımıza iyi anlatılmalıdır. Yaşanan vahşeti unutmamak gerekiyor. Diyarbakır'da insanlara arkadan yaklaşıp baltayla ya da enselerine tek kurşun sıkarak binlerce gariban Kürt yurtseverini öldürmediler mi? Bıraksalar hepimizi vahşice katlederler. Önce Bahriye Üçok, Uğur Mumcu gibi sol Kemalistleri katlettiler, daha sonra devlet -ki devletin tümünü zan altında bırakmak istemem- bazı valiler ve garnizon komutanları eliyle özellikle 92'de Hizbul-kontra olarak Kürtlere karşı kullandılar. Diyarbakır'da bir mahkemenin yıllar sonra verdiği kararda bu yöntemin ne kadar hatalı olduğunu belirtiyordu, mahkeme bile bunu kabul edilemez bulmuştu.' DTP'Lİ VEKİLLERE: "SİYASET CİDDİ BİR İŞTİR, AĞLAMAK SIZLAMAKLA OLMAZ" 'Kürtlerin de üzerine gelecekler' diyen Öcalan, AKP ve DTP konusunda şöyle konuştu: 'AKP çok sistemli çalışıyor. Devletin bütün imkanlarını kullanarak Kürtlerin üzerlerine gidecekler. Seçimlerde halka ekonomik yardım da yapmışlardır oy almak için. DTP'li belediyelere yönelik siyasetleri görülüyor. Buna karşı siyaseten gerekli ciddiyet, duruş gösterilmezse AKP onları aşıp geçer. Doğru siyaset yürütülmezse onları tasfiye de edebilirler. Siyaset dediğiniz uzağı, ileriyi görme sanatıdır. Benim için siyaset budur. AKP'nin Bölge'ye yöneleceği çok önceden belli olmasına rağmen, tedbir almadılar, halkı bu konuda örgütlemediler. Halkın demokratik örgütlenmesini sağlayıp, halkı binlerce sivil toplum örgütü ile toplamaları için uyarılarım, önerilerim oldu! Şimdi de söylüyorum; bu kuşatmayı ancak bu şekilde aşabilirsiniz. Baykal'ın kalelerini birer birer düşürdüler. Kürtlerin kalelerini de düşürürler. AKP'nin arkasında ABD dahil uluslararası güçler var. Ordunun bir kısmı da AKP'nin karşısında duramadı. AKP sizin bütün ekonomik olanaklarınızı kesecek. Sonra da halkımıza gidip, bunlar çalışamıyor, bunlar beceriksiz diyecektir, bunun propagandasını yapamaya da başladı. Siz halkınızı başınıza toplayacak, AKP'nin Kürtlere yönelik politikalarını deşifre edeceksiniz, Siyasal İslam'ın Hizbullah pratiğini unutturmayacaksınız.' APO'NUN YENİ ANAYASA ŞARTI Sivil anayasa tartışmalarına da değinen Apo, 'Şimdi yeni bir sivil anayasa tartışması var ve bu sivil anayasa halkoyuna sunulacak. Bu konuya ilişkin şimdiden söyleyeyim, demokratik özerklik sağlanmazsa benim oyumun rengi hayırdır. Anayasa değişikliğine ilişkin şimdiye kadar yürüttükleri çalışma ortada; anayasada yapmaya çalıştıkları değişiklikler şekli değişikliklerdir. Özde demokratik bir değişim gerekiyor, ancak özde demokrat değiller. Eğer demokratik özerkliğe ilişkin tutumlarında bir değişiklik olmazsa benim Kürtlere önerim budur. Demokratik özerklik tanımım ise demokratik siyaset, demokratik toplum, demokratik cumhuriyete dayanır. Benim KCK dediğim sistem de bunun Kürtlere uyarlanmış şekli. Ne ulusalcı faşist politikalar, ne de siyasal İslam Kürt sorununu çözemez. Bu konuda getirdikleri hiçbir proje de yoktur. Demokratik özerklik olabilecek en makul ve uygulanabilir yegane çözümdür. Federasyonun da bir çözüm olamayacağını biliyorum' dedi.
YORUM:Terör örgütü lideri Apo,yine ilginç bir yorum ile karşımıza çıktı.Cumhuriyetin kazanımlarının elden gittiğini,CHP'nin yardımı ile bunu gerçekleştirdiğini,sıranın da Kürtlere geldiğini söylemiş. Seçim öncesi benim de CHP-MHP bu iki partinin alternatif siyaset üretemediklerini,meydanlara çıkan vatanseverlerin sloganlarının meydanlarda bırakıldığını da yazmıştım.AKP ile muhalifler arasında hedef farkı olmadığını da belirtmiştim. Aralarındaki kavganın sadece belli grupların hakimiyet kavgasına dönüştüğü tespitim de doğruluğunu gösterdi. Cumhuriyetin kazanaımlarının elden gitmesine Apo bile üzüldüğüne göre varın gerisini siz düşünün. Yakın gelecekte ne göreceğimiz de belli oldu.24 saat boyunca tarihteki padişahların,halifelerin kendi ceplerinden halka yaptıkları kıyakları anlata anlata,sosyal devleti,devlet başkanlarının merhametinden ibaret gören siyasi iktidarın anlayışı bizi oralara götürmeye başlayacak gibi görünüyor. Yani,devletin halkı milli gelirden alnının akı ile belli oranda yasalar korumasında faydalandırmayı değil de ,tembellik ve cehaleti Allahın takdiri gösterip halkı da adil devlet idarecilerinin merhametine terk eden bir anlayış.Zengin daima zengin ve mağrur,fakir de daima fakir ve muhtaç. Yeni devlet düzeni hayırlı olsun. |
23.3.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.