İşte,Aşağıda yazılı bulunan Hezekyel 32.Bölüm:15.ayette belirtilen "Uzak Kuzeyde" Tuval'da hüküm süren Gog'un ülkesi,11.Numaralı harita ile gösterilen "Tuva Özerk Cumhuriyeti.Bu ülke halkı Sosyalizm döneminde Ruslar tarafından Hıristiyanlığa zorlanmışsa da halen uygulamaları Şamanîdir.Cengiz Han da işte bu bölgeden geldiğine göre Tevrat ayeti doğrulanmış mıdır acaba?
Rusya'da Papaz Stalin döneminde yaşanan "Türk Soykırımının” ardında bu ayetlerin olmadığını kim söyleyebilir?
Hez.38: 4 Seni geldiğin yoldan geri çevirecek, çenelerine çengel takacağım. Seni ve bütün ordunu, atları, tam donanmış atlıları, küçük büyük kalkanlı, hepsi kılıç kullanan büyük kalabalığı dışarıya sürükleyeceğim.
Hez.38: 14 "Bu yüzden, ey insanoğlu, peygamberlik et ve Gog'a de ki,
'Egemen RAB şöyle diyor: O gün halkım İsrail güvenlik içinde
yaşarken bunu farketmeyecek misin?
Hez.38: 15 Sen ve seninle birlikte birçok ulustan oluşan tümü ata
binmiş büyük bir kalabalık, güçlü bir ordu uzak kuzeyden geleceksiniz.
(1200'lerde Cengiz Han ile başlayıp,1400'lerde Timurlenk ile süren Moğol istilaları bu uzak kuzeyden gelen kavimler değilse nedir?Bütün Hıristiyan dünyası bunu böyle kabul etmektedir.)
Hez.38: 16 Ülkeyi kaplayan bir bulut gibi halkım İsrail'in üzerine
yürüyeceksiniz. Son günlerde ey Gog, seni ülkeme saldırtacağım.
Öyle ki, ulusların gözü önünde kutsallığımı senin aracılığınla
gösterdiğim zaman beni tanıyabilsinler.
Hez.38: 19 Kıskançlığımla ve öfkemin şiddetiyle diyorum ki, o gün
İsrail ülkesinde büyük bir yer sarsıntısı olacak.
Hez.38: 20 Denizdeki balıklar, gökteki kuşlar, kırdaki hayvanlar,
yerde sürünen bütün yaratıklar ve dünyadaki bütün insanlar önümde
titreyecekler. Dağlar yerle bir edilecek, kayalıklar ufalanacak, her duvar çökecek.
Hez.38: 21 Bütün dağlarımda Gog'a karşı kılıcı çağıracağım. Egemen RAB
böyle diyor. Herkes birbirine kılıç çekecek.
Hez.38: 22 Onu salgın hastalıkla, kanla cezalandıracağım; onun,
ordusunun, ondan yana olan birçok ulusun üzerine sağanak yağmur,
dolu, ateşli kükürt yağdıracağım.
TANINMAK DERDİNDE BİR ALLAH
Hez.38: 23 Böylece büyüklüğümü, kutsallığımı gösterecek, birçok ulusun
gözünde kendimi tanıtacağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar."
YECÜC MECÜ’ÜN SONU
Gog Yenilgiye Uğruyor
BÖLÜM 39
Hezekyel.39: 1 "İnsanoğlu, Gog'a karşı peygamberlik et ve ona de ki,
'Egemen RAB şöyle diyor: Ey Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi Gog, sana karşıyım.
D Not 39:1 "Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi" ya da "Meşek'in, Tuval'ın baş önderi".
Hez.39: 2 Seni geri çevirip sürükleyeceğim. Seni uzak kuzeyden (*)çıkarıp
İsrail'in dağlarına getireceğim.
(*)Umarım,burada Orta Asya’nın kastedildiğini anlamayan kalmamıştır.
Hez.39: 3 Sol elindeki yayını vuracak, sağ elindeki oklarını düşüreceğim.
Hez.39: 4 Sen de askerlerinle senden yana olan uluslar da İsrail
dağlarına serileceksiniz. Sizi yem olarak her çeşit yırtıcı kuşa,
yabanıl hayvana vereceğim.
Hez.39: 5 Açık kırlarda düşüp öleceksiniz. Çünkü bunu ben söyledim.
Egemen RAB böyle diyor.
VE DİĞER YECÜC MECÜC AYETLERİ
" İşte ey İsrail evi uzaktan üzerinize bir millet getireceğim, Rab diyor; o zorlu bir millet, eski bir millettir ki, sen onun dilini bilmez, ve ne dediklerini anlamazsın. ""..güvenmekte olduğun duvarlı şehirlerini kılıçla vurup yıkacaklar. " Yeremya 5. Bab, 15-17
YAHUDİLERİN ve HIRİSTİYANLARIN ELLERİNE DÜŞENLERE YAPACAKLARI:
Yas.20: 12 Ama barış önerinizi geri çevirir, sizinle savaşmak
isterlerse, kenti kuşatın.
Yas.20: 13 Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan
bütün erkekleri kılıçtan geçirin.
Yas.20: 14 Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız RAB'bin size verdiği düşman malını
kullanabilirsiniz.
Yas.20: 15 Yakınınızdaki uluslara ait olmayan sizden çok uzak
kentlerin tümüne böyle davranacaksınız.
Ne kadar adil bir Tanrı değil mi?Biz de Haçlılar neden böyle yapıyor diye sorup duruyoruz.
Tanrı Öfkesinin bağbozumu-Vahiy 19-Melek orağını yeryüzüne salladı,bağbozumunda yeryüzünün üzümlerini topladı.Bunları Tanrı’nın kızgınlığında üzümün çiğneneceği büyük tekneye koydu .
(Yani insanların kanlarını çıkarıp içecekler)
20-Tekneye basılan üzümler kent dışında çiğnendi.Tekneden AKAN KAN (*) üç yüz yirmi kilometrelik bir alanı kapladı,atların gemlerine dek yükseldi.
Yahudi olmayan kavimlerin bu şekilde şıralarını çıkardıktan sonra da kuşlara yem edilmesi ve son olarak da dünya ile birlikte ateşe atılmaları var.
Ancak Yahudiler ve Hıristiyanlar öyle cennete kolay gidemeyecekler,onların temiz ve seçilmiş olanlarından sadece hiç kadınla ilişkiye girmeyen ve bu yola kirlenmeyen oğlanlar Cennete gidecekler.İşte ayeti.
İncil "Yuhanna Vahiy-Kuzu ve Kurtulanlar 1-5; Sonra Sion Dağında Kuzuyu (Allah-İsa) ve onunla birlikte 144.000 kişinin durduğunu gördüm.Bunlar kadınlarla ilişki sonucu lekelenmeyenlerdir. Çünkü kız oğlan kızdırlar.Kuzu her nereye giderse Onun ardı sıragidenlerdir.İnsanlık içinden Tanrıya ve Kuzuya kurtulmalık (fidye) karşılığında sağlanan ilk üründürler.
Hıristiyanların imanı yerinde olanları ve Yecüc-Mecüc savaşlarına katılanlar ise “Yeniden yaratılacak dünyada her kusurdan arınmış cennet yaşamına devam edeceklerdir.Yani cennet yok.Gene burada devam.
Tevrat’ta Allah’ın “erkek çocuk” aldığını kanıtlıyor
Say.8: 18 “İsrail'de ilk doğan erkek çocukların yerine Levililer'i seçtim”
Kur’an-ı Kerim de Tevrat ve İncilin bu ayetlerini , Cennet yaşamının anlatıldığı Vakıa Suresi 17.ve Tuır Suresi 24. ayetleri ile doğrulamaktadır;
Kuran Vakıa Suresi-17-“Çevrelerinde ölümsüzlüğe erdirilmiş gençler (gılmanlar-oğlanlar) dolaşırlar.”
Tur Suresi-24;”Kendilerine ait sedefte saklı inci gibi civanlar dolaşır çevrelerinde”
Yani öyle bir Allah düşünün ki,cennetine “oğlan dolduruyor”Keyfine düşkün bir Allah” olmalı.
Bunun nesine tapılır ki ?Anlayan beri gelsin.Bunlar apaçık başka yıldızların kavimleri işte.Kıyamet denilen günde topluca gelip “bağbozumu yapacaklar.Bizleri yiyecekler.Nesine tapılır ki bunun.Aslında askeri tedbirler almak gerekmiyor mu?
Keykubat
Devamı var.-Yenilendi.
Önceki sayfadan devam.
YAHUDİLER ÜLKELERİNE GERİ DÖNECEK
Hez.36: 24 "'Sizi uluslar arasından alacak, bütün ülkelerden toplayıp ülkenize geri getireceğim.
Hez.36: 25 Üzerinize temiz su dökeceğim, arınacaksınız. Sizi bütün kirliliklerinizden ve putlarınızdan arındıracağım.
Hez.36: 26 Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim.
Hez.36: 27 Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi,buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım.
Hez.36: 28 Atalarınıza verdiğim ülkede yaşayacak, benim halkım olacaksınız, ben de sizin Tanrınız olacağım.
“Kıyamet yaklaştığında Kudüs yakınlarındaki Magedon denilen yerde, Şeytanın önderliğinde Gog - Magog denilen yaratıklar türeyecek, Armageddon savaşlarını yaparak tüm dünyada karışıklık çıkaracaklardır .”
Twentieth century fox firmasının tamamen yukarıdaki İncil ayetini de içine alan çıkarımlar kullanılarak hazırlanmış olan bir film var.Bu filmde de İncil'in İlk Ahit bölümündeki "Yecüc-Mecüc" ile ilgili ayetlerin,yaratığı tanımlarken esas alındığını görüyoruz.Bu hükme göre Yecüc-Mecüc veya Gok-Magog olan şey "Yaratık ve neslidir".Bu filmin adı "Yaratık Preditöre karşı" Eski olmasına rağmen bu gözle bir daha seyredilmesi yararlı olur kanaatindeyim.
Çünkü insanlık ailesine, bu tür saçmalık arz eden tanımlamaların din veya bilmem ne kanalı ile yapılması o dini savunan insanların ne kadar gerzek ve bilim dışı düşündüklerini gösterir.Bu beyne sahip insanlar o inançları bir insan olarak nasıl savunuyor anlamak olanaksızıdır.Bu saçmalığı savunanlar belki o yaratık olabilirler.
Yine İncil ayetlerine göre yapılmış bir filim olan “Yaratık”tan bir kaç resim;
1.Resim büyük-dev hali,2.küçük- cüce hali 3.parçaladığı insanın hali ve alttaki,doğum hali.
İnsan vücudunda gelişimini tamamlayınca yaratık göğsü parçalayarak çıkıyordu.
Bu hayvan insan vücudunda gelişimini tamamlayınca yaratık göğsü parçalayarak çıkıyordu.
Doğduktan sonraki hali.Hemen yoketmeye başlıyor.
Yecüc Mecüc’ün ortaya çıkması halinde, Hz. İsa yeryüzüne inecek, kendisine inanan geçmişteki insanları dirilterek bin yıl ( Milenyum ) yer yüzünde adalet ve egemenliği sağlayacaktır.
" Rab'bin kendisi, bir emir çağrısıyla, baş meleğin seslenmesiyle ve Tanrının borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih'e ait ölüler dirilecek.” Selaniklilere 4. Bab, 16-17
Bundan sonra Kıyamet olacak, İsa ve inananları Hıristiyan ve Yahudilerden doğruluk ve imanları ile seçilenler yani “Yaşam Kitabında adı geçenler “ yeniden yaratılacak olan dünyada sonsuz cennet yaşamlarına devam edeceklerdir.Allah’ın cennetine ise sadece yukarıda seçilmiş 144.000 oğlan İsa Peygamber refakatinde götürüleceklerdir.Diğerleri de ateşe,güneşe atılacaklardır.
Tabii ki bu ayetlerde sadece yaratık değil “insan” da söz konusu edildiği için muhtelif kavimler bu yorumların hedefi olmuştur.
KURAN HADİSLERİNDE YECÜC MECÜC VE TÜRK DÜŞMANLIĞI
Ve Kur’an-ı Kerim'de Yecüc-Mecüc;
Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten YE'CÜC VE ME'CÜC, YERYÜZÜNDE BOZGUNCULUK ÇIKARIYORLAR, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?" (Kehf Suresi, 94)
Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan), daha hayırlıdır. Madem öyle, bana güçle yardım edin de, SİZİNLE ONLAR ARASINDA SAPASAĞLAM BİR ENGEL KILAYIM."
"Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra:) dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim."
Böylelikle, NE ONU AŞABİLDİLER, NE ONU DELMEYE GÜÇ YETİREBİLDİLER. (Kehf Suresi, 95-97)(*)
(*)Türklerin Ergenekon’dan çıkışını anlatan destan,Nevruzda demir dövme gelenekleri vs.Her yıl Türk Kurultayına katılan Başbakanımız R.T.E.için zor bir iş olsa gerek.Çünkü o Gürcü' yüm diyor ya)
Dedi ki: "Bu benim Rabbimden bir rahmettir. RABBİMİN va'di geldiği zaman, O, bunu dümdüz eder; Rabbimin va'di haktır." (Kehf Suresi, 98)
YECÜC VE MECÜC(ÜN SEDLERİ) AÇILDIĞINDA, ONLAR HER BİR TEPEDEN AKIN EDERLER; GERÇEK OLAN VAAD YAKLAŞMIŞTIR, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler). (Enbiya Suresi, 96-97)
HADİS KAYNAKLARINDA YECÜC-MECÜC
İşte aşağıda Hz.Muhammed (S.A.V)’nin bizzat kendi hadisleri;
“Mirac gecesi Allah beni Yecüc ve Mecüclerin yanlarına gönderdi; Onları dine davet ettim; kabul etmediler.. Onun için onlar, Adem ve İblis neslinden Allah’a asi gelenlerle birlikte cehenneme gireceklerdir”.
Bir diğer hadis;
“Küçük gözlü, kırmızı yüzlü ve suratları kalın deriden yapılmış kalkanlara benzer Türkler’e (Yecuc- Mecuc’e) karşı savaşlar yapmadıkça hüküm günü gelmiş olmayacaktır.”
(Bu adlar Hz. Muhammed’in hadislerini toplayan altı kişiden en doğru yazmakla ünlenenlere aittir.) Buhari-K. Cihad 95,96; Müslim K. Fitan 63,64-66
Çünkü,o da atası Hz.İbrahim gibi,kendilerine en uzak yerden düşman seçme alışkanlığını tekrarlamıştır.Her yaratılan yeni kavim kendisine dost ve düşman seçer.Onlar da öyle yapmışlardır.
İslam orduları İran'ı feth etmiş ve Ceyhun nehri kıyılarına dayanmıştır.Çünkü Hz.Muhammed onu ve arkadaşlarını bu bölge halkından oldukça korkutmuştur.
Haber kendisine ulaştığında Hz.Ömer Hz. Muhammed'in kendisine verdiği bilgiler dahilinde kaygılanır
İşte bir de Hz.Ömer’in Taberi’den alınan bir kaygısı:
“Keşke oralara kadar ordu göndermemiş olaydım.Ceyhun nehri ile aramızda ateşten bir deniz olmasını ne kadar isterdim.Çünkü oraların ahalisi (Türkler)oradan çıkacak ve üç defa dağılarak yeryüzünü istila edeceklerdir.Üçüncüsü onların sonu olacaktır.Bu bela ve müsibetin Müslümanların üzerine gelmesinden ziyade Horasan ehlinin üzerine gelmesi benim için evladır.”
Bir başka tanımlama;
“Yüzleri deriden kalkanlar gibi yuvarlak ve geniş,gözleri sanki katır boncuğu gibi ürkütücü olan kavimlerden çekininiz.Onlar size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyiniz.”
“Türkler ne yaman bir düşmandır.Onların düşmanlarına verecekleri ganimet, çok az,alacakları pek çoktur” dediğini okuyoruz.
Abdullah Bin Büreyde’nin babasından hikaye ederek anlattığına göre Hz.Peygamber buyurmuştur ki;
“Sizler,şüphesiz,çekik gözlü,bir kavimle çarpışacaksınız.Onlar sizleri üç defa sürüp kovalayacaklar ve sonunda Arap yarımadasında size yetişeceklerdir.
*(Cengizhan,Hülagü Han ve Timur İstilaları olarak algılanmıştır.)
Birinci istilada onların önünden kaçanlar kurtulacaklardır.İkinci takipte de bazılarınız kaçıp kurtulacak,bazılarınız helak olup gideceklerdir.
Üçüncüde ise onların istilalarının kökü kesilecektir.”
İslam Hadis İlminin büyük yazarlarından biri olarak tanınan Aliyyül Kari’nin “Türklere dokunmayınız,ilişmeyiniz” hadisine ilişkin islamcı açılımı ise aşağıdaki gibidir;
“Türklerde insanlığa has yumuşaklık ve çelebi insanlara mahsus merhamet yoktur.Belki onlar başka bir tür insan cinsidirler.Onlara insan değil de nesnas (uzun kuyruklu bir maymun türü)denilse daha uygundur.Türkler,Yecüc ve Mecüc artıkları ve onların kardeşleri ve temsilcileri olduklarını söylemek onların nemenem insanlar olduklarını beyan etmeye kafidir.Bununla beraber hiçbir şek ve şüphe edilmemelidir ki onlar son derece zararlı ve fesad ehlidirler.İslam ülkelerine ve Müslümanlara verdikleri zararın haddi hesabı yoktur.Allah onların yüzlerini kıyamete kadar bize göstermesin.
*Kaynak:” Mirkatü’l Mefatih)
Bir hadiste Hz. İsa’nın Peygamberimiz (sav)’e Mirac sırasında şunları söylediği bildirilmektedir:
“Yecüc ve Mecüc her tepeden saldırmaya başlarlar. Ve uğradıkları her suyu içip tüketirler, karşılaştıkları herşeyi bozup altüst ederler, bunun üzerine halk feryad ederek Allah’tan yardım diler. BEN DE ALLAH’A DUA EDEREK Yecüc ve Mecüc’ü öldürmesini isteyeceğim. Bu duam kabul olacak ve yer onların leşleriyle pis pis kokacak. Ben Allah’a tekrar dua edeceğim.
Allah da bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp denize atacaktır”
Hadislerde bu yok oluşun nasıl olacağı şu şekilde tarif edilmektedir:
“Sonra Allahu Teala, Yecüc ve Mecüc'ü gönderir... Sonra Allah'ın peygamberi HZ. İSA ve arkadaşları ALLAH'A DUA EDERLER DE, Allah Teala düşman ordusu içinde deve ve davarların burunlarında olan BİR KURDU GÖNDEREREK ONLARIN HEPSİNİ, bir tek insanın ölümü gibi helak eder.”
Hz. İsa arkadaşlarıyla birlikte onların şerrinden kurtulmaları için Allah’a dua edecekler. Allah onlara gökten boyunlarındaki kanı emmek için kurtlar gönderecek, hepsi ölecekler ses ve sedaları çıkmaz olacak.
Müteakiben (ardından) Yüce Allah onların başlarına (bela olarak) boyunlarına ve kafataslarına koyun ve deve kısmının burun kurtlarını gönderir de bu kurtlar onların hepsini (bir anda) öldürüp helak eder.
Sonra Allah Teala onların üzerine deve ve koyun cinsine ait burun kurdu denilen hayvanlar ve mikroplar yağdırır da bu mikroplar onların enselerinden yakalayıp hepsini öldürür.
Said Nursi bir sözünde Dabbetü’l Arz’ı şu şekilde tarif etmektedir:(Nurcu Türkler ibret alsınlar)
O Dabbe bir nev'dir (tür, çeşit). Çünki gayet büyük bir tek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye (hayvan topluluğu) olacak. Belki "bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi..." (Sebe Suresi, 14) âyetinin işaretiyle, o hayvan, Dabbetü’l Arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde (bedeninde) dişinden tırnağına kadar yerleşecek.32
Bediüzzaman bu sözünde, Dabbenin tek büyük bir hayvan olursa heryere yetişmesinin mümkün olmadığına, bu nedenle de bir tane hayvan değil, bir hayvanlar topluluğu olduğuna dikkat çekmektedir.
„...’bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi.’ (Sebe Suresi, 14) âyetinin işaretiyle, o hayvan, Dabbetü’l Arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek...“
Hadislerle Arap Milliyetçiliği örnekleri.İşte;
“Arap’lar Arap’ların eşitidir. "MEVALİ" de "MEVALİ"’nin. Ey "MEVALİ"(*), içinizde Arap’lar ile evlenmiş olanlar suç işlemiş olurlar, kötü yapmış olurlar.”
*(Araplar köleci bir kavim olmaları yüzünden içlerindeki Arap olmayan köle olarak veya herhangi bir nedenle ülkelerinde yaşamlarını sürdüren vatandaşlarına bu adı verirler.-Hz. Muhammed'in kölelerini azat etmesi ,Arapların kölecilik anlayışlarını değiştirmemiştir.Bu gün bile bir Arap asildir.çalışmaz.Tüm Araplar asil sayılan idarecilik,memuriyet işlerinde çalıştırılır.Asyalı Müslüman ülkelerden gelen garibanlara da hizmet işlerini gördürürler.)
*Kaynak-Muttaki 8/24-28- Lewis Çevirisi“Ey Arap kendinden olanla ve kendi denginle evlen ve yapacağın çocukların safiyeti bakımından dikkatli ol ve asla zenci ile evlenme. Çünkü zenciler çarpık yaratık olduklarından onlarla evlenenlerin çocukları sakat ve çarpık doğar.”
(*)Kaynak-Muttaki 8/24-28- Lewis Çevirisi
(*)(Burada yapılmak istenilen,Hz.İbrahim'in çocuklarına kendi ırkından olan "Hititli gelinler alması ve yaşadığı yere kendinden önce gelmiş kendi kavminden olan insanlarla evlenmelerini salık vermesine bir özentidir.Kendi kız kardeşi ile evli olan Hz.İbrahim,oğlu İshak'a ağabeyi İsmail'in neslinden kız alması ile ilgili bir nasihatı yoktur.Karısı Sara öldüğünde de Hitit topraklarından mağaralı bir arazi satın alarak karısını da "Hitit Toprağına" gömer.Açıkça kavmiyetçilik yapılmaktadır.Tevrat Yaratılış-Hititli Gelinler" bölümüne bakınız.)
ARAPLAR İBRANİ KABUL EDİLİYOR MU?
Oysa Yahudiler tarafından bile "İbrahim Nesli" olarak kabul edilmeyen,bu güne kadar da Yahudi ve Hristiyan dünyası tarafından "Şeytani İnanç" sahipleri olarak tanımlanan Arapların, "İbranilikte direnmeleri, bizim AB kapısında "üyelik " beklememize mi yoksa kılıç zoruyla kabul ettiğimiz "İslam" sıfatı yüzünden "Yecüc-Mecüc" nesli olarak nitelenmemize "alınmamak" Evliya Çelebi’nin yaptığı gibi o sıfatı kardeş kavimler olan Moğol veya Tatarlara yamamaya çalışma özelliğimize mi benzer düşünmek gerekir.Çünkü Türk tarihinde sadece "Tatarlar"ın ve Cengiz Han'ın oğul ve torunlarının orta doğuyu yakıp yıktıktan sonra geriye dönerken kendi istekleri ile Müslüman oldukları yazılıdır.
HIRİSTİYANLARIN DİNE DAVET ŞEKLİ:
Şimdi de Hıristiyan fatihlerin Amerikan yerlilerine okudukları “Requerimiento” (Rekverimiento-Uyarı-Teslim ol çağrısından önce yapılan uyarı) mektubunu okuyalım;
“Reddettiğiniz veya işi kurnazlığa vurup bizleri oyalamağa kalkıştığınız takdirde sizlere dosdoğru bir şekilde derim ki Allah’ın yardımıylavar gücümüzle üzerinize saldıracağız,amansız bir savaş verip sizleri boyunduruk altına sokacağız.Sizi,kadınlarınızı ve çocuklarınızı köle haline getirip satacağız.Hükümdarımızın emriyle bedenlerinizi istediğimiz gibi kullanacağız,mallarınızı alacağız ve sizlere elimizden gelen her türlü kötülüğğü yapacağız.”
ARAPLARIN DİNE DAVET ŞEKLİ:
Şimdi de Halid Bin Velid’in İran’lı komutan Hürmüz’ yazdığı mektuba bir bakalım;
“Siz İslam Dinine giriniz,emniyet ve güven içinde yaşamanıza devam edersiniz.Eğer İslam Dinine girmezseniz,o zaman bizim hakimiyetimizi kabul ediniz.Zimmi olun.(Yaşamasına anlaşma ile izin verilen)biz de sizi koruyalım.Başkalarının size taarruz etmesine fırsat vermeyelim.O takdirde bize cizye,(haraç)vermeniz gerekir.Yok bunu da kabul etmezseniz size yapacak bir şeyimiz kalmamıştır.Aramızdaki hükmü Allah verecektir.Fakat biz öyle bir ordu ile gelmişiz ki,bu ordunun erleri ölümü sizin hayatı sevdiğinizden daha fazla seven kimselerdir.”
ORTA ASYA'YA İSLAM SEFERLERİ
İ.S.650’den İ.S.950’ye kadar geçen sürede Araplar sonradan “Mavera ün Nehr” yani “nehrin öte yanı” adını verecekleri Seyhun-Ceyhun nehirlerinin arasında bulunan ve “Güney Türkistan” olarak bilinen bölgeye saldırmışlar ve Hz. Muhammed’in hadisleri doğrultusunda Yecüc-Mecüc” kavmi olarak niteledikleri atalarımızı “Soykırım”a tabii tutmuşlardır. Hz.Ömer'in yukarıdaki hadisinde bu adres açıklıkla görülmektedir.
İNTİKAM EKMEĞİ;
Dağıstan’da İ.S.716’da Cürcan’da esir aldıkları Türklerden 12.bin kişiyi değirmen bulunan bir su yatağına götürüp keserler ve akan kanları ile DEĞİRMENDE ÖĞÜTTÜKLERİ BUĞDAY UNUNDAN EKMEK YAPIP YERLER.Buna da “İntikam Ekmeği” derler.Sadece bu şehirde kırk bin Türk Halife YEZİD tarafından vahşice katledilirler.
Yecüc-Mecüc nitelemesinde Arap/İslam bakış açısından Türkler,başta Araplar olmak üzere insanlığa felaket getirici bozguncu,baş belası,bu nedenle de kıyamete kadar insanlıktan duvarla ayrılmayı hak eden bir kavim olarak görülüyor.
Bu noktada kimse Türklerin böyle bir duvarla insanlıktan ayrılmadığı,dolayısı ile Yecüc-Mecüc’den kastedilenin Türkler olmadığını söylemesin.Çünkü bu durumda başka bir kavim de yoktur ve de olmamıştır.
KÜRTLER DE SOYKIRIMDAN NASİBİNİ ALIRLAR
Hadislerin yol göstermeleri üzerine Araplar İran ve Anadolu üzerine saldırmış ve ele geçirmiştir. Bize gelmeden önce de Zerdüşt olan Kürtleri de ciddi bir soykırımdan geçirmişlerdir.Süleymaniye’de bulunan bir belgede Arap işgali şöyle anlatılır;
”Kutsal yerler yakıldı.Ateşler söndü ve büyüklerin en büyüğü kendisini gizledi.Arap zülmü Şehrizara kadar olan tüm köyleri harap etti.Kadınlar ve kızlar esir alındı.Erkekler kendi kanlarında boğuldular.Zerdüşt inancı yalnız bırakıldı.Hürmüz’ün hiçbirisi için bağışlaması olmayacaktır.”
Bu kavimleri ele geçirdikten sonra da ;
TÜRKLER KUR'ANI ANLAYABİLDİLER Mİ?
Sözlerini anlamadıkları kitabının "harflerine "tapmak,telaffuz bile edemedikleri bir dildeki dine kendilerine ait olmayan bir dille ibadet zorunda bırakıldıkları için binlerce yıldır akıl fesadına maruz bırakılmış Arap olmayan müslüman milletler de Araplar da sadece ibadet eden ama bilimden,fenden uzak ,üretemeyen insanlar haline gelmişse bu onların geri zekalı oldukları göstermez.Bu onların kültürel olarak ezilip yok edilmeleri, kendilerine "Din" diye anlatılan ilmi kendinden menkul bir takım dinde bile yeri olmayan, hacı,hoca,şıh,pir adları ile bilinen ruhbanların telkinlerini "Allah" adına doğru uyguladıkları anlamına gelir.
ESKİ KRALLARIN SIFATLARI
Hititlerin idarelerindeki tüm halkların tanrılarını kabul etmeleri, Bizans İmparatorunun,İ.S.530 Jüstinyen dönemine kadar idaresindeki tüm dinlerin "en üstün temsilcisi" olmaları ve en büyük dinlere ait Tanrı Heykellerinin Yerebatan Sarnıcı yanındaki Milenyum taşının olduğu yerdeki büyük bir taş takın üzerinde bulunması hep dinlerin kökeninin bir olduğu kavramıyla ilişkilidir.Ancak,son yenilenen kavmin kitabı ve yaptırımları ona ait olup,bilge sayılan inisiye rahipler bu mesajdan "eskilere gelen emirleri" ayırma işlemini yaparlar.
İBRET ALMA KONUSU
Bunda eski kavimlerin,yenilenen kavimlere verilen "İlahi Mesajları" takip ederek "İbret alma" geleneklerinin etkili olduğu açıktır.
Musa ve İsa'nın doğumlarında İran'lı Zerdüşt rahiplerin İran'dan taaa Mısır diyarına gittiklerini her iki peygamberin efsanesinde de görmekteyiz.Yani eski kavimler olay beklenen olaysa takip ederler ve "son emirleri " alarak uygularlar.Ama kendileri için uygun olanı halklarına götürürler.
Eski kavimlerin alması gereken en önemli ibret de budur.
Görüldüğü gibi İslam dini tamamıyla Hz.İbrahim soyu sayılan bir kavime hitap etmektedir. Müslüman da olsa düşman ilan edilen bu kavimlerin bu inanca göre "cennetlik" olmaları mümkün müdür?Gerisine siz karar veriniz.
"Ayet ve Hadislerle "Türk Milletinin İslam’da yerini gördük"Yani bu dinler bizi kabul etmiyorlar.Biz etsek de .O halde;
Papa 16.Benedict bile "Türkler ayrı bir kavimdir.Müslüman olmakla kaybolmuşlardır"demedi mi?
DİNLERİN YAPTIRIMLARI KİME?
Bu dinlerin yaptırımları tamamen yeni yetme İbrani kavimlere ait olup diğer kavimlere ise "İbret " almak düşmektedir.(*)İbret almak bire bir uygulamak veya her cezayı da hak etmiş olmak değildir.
Bu şımarık en son yaratılmış olan kavimler şımarıklıkları,bilimi ahlaksız kullanmaları yüzünden de yakında yeni bir cezaya da çarptırılacaklardır.
(*)Nuh Tufanı ve Kavimler Tarihi-Türkler 8" yazımı okuyunuz.
TÜRKLER YECÜC MECÜC DEĞİLDİRLER
"İsra Suresi :5-Bu ikiden birinin vakti gelince üzerinize pek güçlü olan kullarımı göndereceğim.Onlar da yurdunuzda her şeyi araştıracaklar.Bu yerine gelecek bir vaattir. "
"Her yeri araştıracak olan pek güçlü kullarım" diye tanımlanan millet Cengiz Han ve sonrası gelenlerdir.
Eğer bunlar Yecüc-Mecüc ise Tanrı bunlara neden "Lanet kullarım" demiyor da methediyor?
Ama bu kavimlerde putperestlik zaten yoktur.Doğru yoldan da hiç ayrılmamışlardır.Göçebe oldukları için sadece şaşırıp,ibret alacak yerde Arapların ve İbranilerin aşağılamalarına maruz kalıp etkilenmişler ve benliklerini kaybetmişlerdir.
Kur'an tercümesi,tefsiri yapanlarda biraz akıl olsaydı bu kadar insana soykırım yapılır mıydı?
Hz.Muhammed'in beraberindeki ilk inananların yüzde doksan beşinin cahil,bedevi ve köle olmaları,tabiri uygunsa "hakı bok " anlamaları bunlara sebep olmuştur.
Muhammed de 40'ından sonra Melek Cebrail'in üç kere sıkmasıyla ancak okumayı çözebilmiştir.
Kur'an öyle yazıyor.(Alak Suresi).Okuyan ilim sahibi olsa herkes Anştayn olmuştu şimdiye kadar.O da yanlış ifade etmiş olabilir.Doğruysa zaten bu bizim millete ait değil.
Kendi kavmini yüceltecek inancın bize ne faydası var?
Mirac sırasında Hz.Muhammet'in insan türü dışında varlıklara da İslam’ı tebliğ ettiği yazılıdır."Cinler gibi.Yecüc-Mecüc'ün yeri her ne kadar Himalayalar,Orta Asya olarak yorumlansa da kimsenin bildiği bir şey yoktur.
Ortada,yukarıda yazılı yorumlara dayalı yaşanmış acı gerçekler vardır.
Bence bunlar yanlıştır.Buralar piramit dolu.
Zaman,astronomik,jeolojik,atmosferik bir çok olaylara gebedir.Ne olacağı belirsizdir.
BU ŞAŞKIN KAVİMLERE BİR ZILGIT DAHA HABER VERİLİYOR
"İsra Suresi:7:İyilik ederseniz,kendinize,kötülük ederseniz yine kendinizedir.İki vaadden ikincisinin vakti gelince kötülükleri ortaya çıkarmaları ve ilk girdikleri gibi mescitte kibir edenleri yine cezalandırmaları için yeni bir millet gönderir"demektedir.
KÜRTLER ALDATILMAKTADIRLAR
Kürtler'de "Sümer" tablet tercümeleri ile ve Hz.İbrahim'in Ur,Urfa'da kalması ve mezarının da onların yaşadığı bölgede bulunması ile aldatılmaktadırlar.
Oysa,Kürtler kıllı kıllı yapıları ile Allah'ın hoşlanmadığını belirttiği İshak Peygamberin oğullarından Hz.Yakup'un ağabeyi Hz.Esav'ı andırmaktadırlar.Hz.İshak Tevrat'ta ona kısaca "Dağlarda yaşamasını" salık verir.
Kürtlerin Turani oldukları "Kürt Meselesi " başlıklı yazımda belgeleri ile yazılıdır.
KÜRTLER İBRANİ Mİ?
Kuzey Irak’ta bazı Kürt kabilelerinin Yahudi inancına mensup oldukları anlatılmaktadır. Bu açıdan bakarak,İbrani olduklarını kabul edenleri varsayalım.Bu kapkara derileri ve kıllı vücutlarıyla,Kürtler,ancak dediğim gibi Yakup peygamberin ağabeyi "Esav"'ın soyuna uygun düşmektedirler.
İşte Tevrat,buyurun;
Yakupla Esav:
Yar.25: 24 Doğum vakti gelince, Rebeka'nın ikiz oğulları oldu.
Yar.25: 25 İlk doğan oğlu kıpkırmızı ve tüylüydü; kırmızı bir cüppeyi andırıyordu. Adını Esav*fo* koydular.
D Not 25:25 "Esav": "Tüylü" anlamına gelir.
Yakup,peygamber olmak için önce abisi Esav'ı sonra babası İshak peygamberi işletir.ve;
Yar.27: 35 İshak, "Kardeşin gelip beni kandırdı" diye karşılık verdi, "Senin yerine o kutsandı."
Yar.27: 36 Esav, "Ona boşuna mı Yakup(*) diyorlar?" dedi, "İki kezdir beni aldatıyor. Önce ilk oğulluk hakkımı aldı. Şimdi de benim yerime o kutsandı." Sonra, "Kutsamak için bana bir hak ayırmadın mı?" diye sordu
(*)Yakup:"Hileci" demekmiş.Sonra Allah'la güreşip 'İsrail' adını alır.Tevrat yazıyor ben değil"
Yar.27: 39 Babası şöyle yanıtladı:
"Göklerin çiyinden,
Zengin topraklardan
Uzak yaşayacaksın.(*)
(*)(Dağlara yol görünür.'Dağlara gel dağlara' o zaman başlamış.)
Yar.27: 40 Kılıcınla yaşayacak,
Kardeşine hizmet edeceksin.
Ama özgür olmak isteyince,
Onun boyunduruğunu kırıp atacaksın.(*)
(*)(Kürtlerin savaşçı olmaları bununla da açıklanabilir.)
Allah,Esav'a olan nefretini açıklıyor;
Rab İsrail'i Seviyor
Malaki-(Haberci).1: 2 RAB, "Sizi sevdim" diyor. "Oysa siz, 'Bizi nasıl sevdin?' diye soruyorsunuz." RAB, "Esav Yakup'un ağabeyi değil mi?" diye karşılık veriyor,
"Ben Yakup'u sevdim,
Mal.1: 3 Esav'dan ise nefret ettim. Dağlarını viraneye çevirdim,
yurdunu kırın çakallarına verdim."
Çevirenin notu 1:2-3 "Ben Yakup'u sevdim, Esav'dan ise nefret ettim": "Esav yerine Yakup'u yeğledim" anlamına gelir.
Yani eğer böyleyse Kürtler İshak soyu olan İsraillileri hedef almalıdırlar.Çünkü acayip mağdurdurlar.Çünkü,Allah'ın nefret ettiği bir "Tüylü" insan soyundan gelmekte olduklarını kabul etmiş olurlar.Bu da kabul edilecek bir şey mi bilmem.Tüylü yaratılmaktan başka suçu olmayan Esva ve soyuna yapılanı da aşağıdaki ayette okuyacaksınız.
Osmanlı'nın Türkleri, "Yecüc-Mecüc" lükten kurtarmak için İbrani soylu Arap,Yahudi ve Rumlarla evlendirerek melezleştirme siyaseti gibi bir siyaset için Kürtler geç kalmışlar mıdır acaba?(!) (Sadece bir fikir.)Ve Tevrat'ın devam eden ayeti;
Mal.1: 4 Edom’lular, (*)"Biz ezildik, ama yıkıntıları yeniden kuracağız"
deseler de, Her Şeye Egemen RAB şu karşılığı verecek: "Onlar
kurabilirler, ama ben yıkacağım. Ülkeleri kötülük ülkesi,
kendileri de RAB'bin her zaman lanetlediği halk olarak tanınacak.
(*)Edom=Esav soyuna verilen ad.
Kürtler böylece Yahudilikten nasiplerini almış(!) oluyorlar.Sümerli zaten hiç değiller.”Kürt meselesi” başlıklı yazımda bu konuyu işlemiştim.
DİĞER KAYNAKLARA GÖRE BAZI BİLGİLER
Tuva Özerk Cumhuriyeti'nde incelemeler yapan Atlas Dergisi ve TRT çekim ekipleri burada buldukları "balbal" adı verilen mezar taşları ile Hakkari çevresinde geçmişi 5-6 bin yıla uzanan "baban" adı verilen mezar taşlarının aynılıklarını ispatlamışlardır.
İ.Ö.2500 yıllarından kalma Hitit ve Asur tabletlerinin tercümelerinde bölgede "Asurlu'ların kaçakçılık yaptıklarından bahsedilmektedir.(Kürt Meselesi başlıklı yazım).
Kendilerinin Sami ırkından olduklarına inanarak "Yecüc-Mecüc soyu Türk Kavmini tüketerek onlardan kurtulma oyununda" Kürtler feci şekilde işletilmektedirler.
Araplar da Hacer’den dolayı aşağı köle kavim sayıldıklarından onları da kırmaları gerekmektedir. Ayrıca Kuzey Afrika,Arabistan,Suriye ve Irak Arapları İsmail soyu değillerdir ve çok eski kavimlerdir.
Tevrat’ın da yazdığı gibi Hz.İsmail’in annesi Hz.Hacer veya Hagar Kuzey Afrikalı esir bir Arap Prenses’tir.Kur’an onlara da inmiş bir kitap değildir.Yukarıdaki İbrahim Suresi 4.ayete bakınız.
Yukarıda verilen Kur’an Enam Suresi 92’de “Kur’anın Mekke ve çevresi Araplarına” indirildiği de net olarak belirtilmiştir.
seçilmişleri olduğu açıktır.
Diğer yandan;
(Yıllık 500.milyon YTL üzerinde geliri sağlayan bir örgüt bunu milliyetçilik için değil eşkiyalık için yapmaktadır.Bu gün "Kürdistanı Kurun" deseler ilk önce onlar karşı çıkarlar.)
İkisi de Yecüc-Mecüc “ olan (Sarsak yorumlara göre)Kürtler ve Türkler biri birlerini tüketmektedir.Araplarda Hacer’den dolayı aşağı köle kavim ve şeytana inanan (*)kavim sayıldıklarından onları da kırmaları gerekmektedir.
(*)İncil'de İsa Şeytanın işaretini "666" olarak belirtir.İlk düzenlenen Kuran'ın 96 Sure,666 ayet olması nedeni ile bu suçlama yapılmıştır.Cumhuriyet döneminde bu 662 ayet ve 114 Sure şeklinde düzenlenmiştir.
Onlarda aşağıda mezhep kavgaları yürüterek azalmaya devam etmektedirler.
Son Arkeolojik kazıların yorumlanmaları;
Ayrıca son zamanlarda Afrikalı cüce Pigmeler ve Mısırlıların "Cüce Tanrısı BES"(*) neslinden olduğu inancı yayılarak Araplar da "Yecüc-Mecüc" kavmine dahil edilmişlerdir.Bush bu yüzden bu bölgedeki herkesi "Gok ve Magok veya "Yecüc ve Mecüc" olarak görmektedir.
*(George Bush,Cüce Tanrı Bes ve Yecüc-Mecüc" başlıklı yazımı okuyunuz.)
Aşağıdaki mektuplar örneğinde olduğu gibi belki de “Son Uyarı” yapma gereği bile duymadıklarını görüyoruz.
SONUÇ:
KIYAMET VAKTİ YAKLAŞMAKTA MIDIR?
Bu insanların kitabı budur.İsa sonrası 2000 yıllık süre de dolmuştur.Kıyamet öncesi vât edilen "Bin yıl sürecek Barış devletini (Kendi Irklarına Mahsus-Sam Soyu-Araplar dahil değil İsmail'in annesi Hacer Ham soyundan Kuzey Afrika Araplarındandır.)kurma aşamasına gelmişlerdir.
Artık olaylar bir şekilde başlamıştır.Bu sapık Bush ile İslam’a özgürlük “ kazandırma hevesinde olan bizim başbakanımız da 1YTL'lik bir örtü uğruna düşmanla adeta bir eylem birliği içinde görülmektedirler.
Gerek eski Sümer ve Maya tablet tercümeleri,gerek,eski Hint inanışları,Mecüsilik ve semavi kitaplara inanan Yahudi,Hıristiyan ve Müslüman din adamlarının hepsi 2012 yılını işaret etmektedirler.
BU KONU NEDEN CİDDİ?
Bir çok aklı başında insan bunlara gülüp geçebilir.Ben de bu saçma inanışlara prim vermek istemiyorum.
Ancak,bu söz bizzat dünyanın en güçlü ülkesinin devlet başkanının ağzından çıkarsa bu düşündürücü bir hale gelir.Aşağıdaki Goerge W.BUSH'un konuşmasını diğer sitelerde de bulabilirsiniz.
ARTIK DİNE DAVET YOK SAVAŞ VAR.
Mektuplar biri birinin aynısıdır.Ancak bunlar açıkça bir tehdit içermekte ve niyetlerini göstermektedir.
ABD Başkanı G.W.BUSH'un 11.Eylül 2001'in ardından"CRUSADE" (Haçlı Seferi"ifadesi yine aynı günlere geri döndüğümüzü göstermektedir.
Haziran 2003’te yani Irak’ın işgalinden dört ay sonra Mısır’ın Şarm el-Şeyh beldesinde Filistin heyetiyle bir araya gelmiş, burada Irak savaşı konusunda çok ilginç açıklamalar yapmıştı:”Ortadoğu’da Yecüc ve Mecüc harekete geçti. İncil’in öngördükleri yaşanmaya başladı. Bana yardım etmelisin " ve ”Tanrı bana George, git Afganistan’daki teröristlerle savaş dedi, gittim savaştım. George, git, Irak’taki despotluğu bitir dedi, bitirdim. Şimdi bana Tanrı’nın Git, Filistinlilerin devlet kurmasını sağla, İsraillileri güvenliğe kavuştur”
Şeklinde Tanrı'dan,emir aldığını söyleyen devlet başkanları kervanına bu asırda Bush efendi de katılmış oldu.
Adam tam bir paranoyak.Acilen tedavi altına almazlarsa bütün dünyayı kana bulayacak.
Böylesine neslini kuruturcasına düşmanlık faaliyetleri büyük bir açıklık içinde sürmekteyken insanlarımız ve liderlerimiz, olay sanki "çocuk kavgası"imişçesine görmemeyi tercih etmektedir.
BAŞINDAN BERİ HEDEF ÜLKE TÜRKİYE
Sevr Antlaşması sonrası halkımızı Yunanlılara kıydırarak “Yecüc-Mecüc” kavminden kurtulma planları başarısızlığa uğramıştır.Bu savaşta,Türk halkını ve askerini “Batı’dan doğuya” sürmek denenmiş ve başarılı olamamıştır.
Bu defa çıkarılan “Kürt isyanları” ile yeni hükümetin “Eyaletler bölünme” kavramını kabul ederek yeni anayasaya ekleme çalışmaları yeni kavramlar olduğunu göstermektedir.
Doğuda kurulacak bir “Kürdistan Eyaleti” ile bu bölgeye de koalisyon güçleri yerleşecektir.Irak’tan Gürcistan’a kadar üslerini kurmalarını tamamladıktan sonra “Kıyım” başlayacaktır.Belki de bunu hızlandırmak için de fiili olarak kendileri de karşımıza çıkabilirler.
Bu defa da “Yecüc –Mecüc” (*) kavminin imhasında da yine bu kavimden olan halkların birbirine kırdırılması şeklinde bir başlangıç görülmektedir.Ermeniler de Kürtler’de “Turani” kavimlerdir.Bu kavimlerin işbirlikleri ile Anadolu Türkleri bu defa “Doğudan batıya” sürülerek bitirileceklerdir.
*(Bu tür aşağılayıcı tanımlar bu İbrani sapıklara ait olup,kendilerini İnsanlık ailesinin üstünde gören bu paranoyak yeni yetme kavimlerin ciddi bir sopaya ihtiyaçları vardır.)
1.HEDEF İRAN İSE 2.'Sİ TÜRKİYE'DİR.
Türkiye'nin desteği ile İran'ı vurduklarında aynı anda da bizim bitirilmemiz de imkan dahilindedir.
Dünyamızın paranoyak liderler yüzünden nasıl bir tehlike arz ettiğine dikkat edilmelidir. İnsanlar siyasetle çok yakından ilgilenerek seçtikleri insanların "akıl "raporlarını da istemelidir.
Yoksa, makarna poşetleri,kömür torbaları karşılığı verilen oylar başınıza ölümcül felaketler getirebilir.Bu kadar açık bir şekilde olaylar akıp giderken bütün tezgahlar basının önünde yapılırken ille de “Kör” kalma çabalarını da anlamak imkansızdır.Ya da "Acizliğin halt etmesidir".
Çünkü Araplar onlar için hiç bir tehlike arz etmemektedirler.Onları istedikleri gibi tıraşlayabilirler ve yok edebilirler.Çünkü Arap ülkesi için,Din değil,"Para" için savaşan insandır.
İ.Ö.1200 yıl önce gelen Tevrat'ın işareti ile "Tehlike Merkezi" gösterilen Anayurdumuz ve atalarımızdı.Bu gün İslam da olsak,olmasak da hedefiz.Armegedon savaşlarında savaş kavimler savaşıdır.Irkçılık vardır.Din değiştirmek de çare değildir.Başka yolu yok.Her şey her ne kadar saptırılmış olsa da.
Takdir sizlerin.Ama aklınızı kullanın.
Her insanın yapabileceği bir şeyler vardır!!!
ÜLKEMİZDEKİ DÖNMELERİN İŞBİRLİKÇİLİKLERİ
“Etrak-ı B’idrak” (Anlama özürlü)olarak tanımlanan Anadolu Türklerine de böyle bir planın işbirlikçisi bir hükümet “Hizmet” politikaları ile seçtirilmiştir.
Bush ve ekibinin TÜRKİYE yanlısı tutumlarına rağmen tasarının oylanıp geçmesi ise sadece bir kayıkçı kavgasından başka bir şey değildir.Ülkemizdeki ortakları timsah gözyaşları içindedirler.Sözcüleri olan bazı satılmış keskin gazeteciler, "Türkiye bir Diyaspora'nın tehditleri ile yönetilemezdi son verdik" gibisinden başlıklarla olayı zafer gibi göstermeye çalışmaktadırlar.Oysa bu daha Özal-Kenan Paşa ortaklığının kabul ettiği (8) eyaletli Türkiye haritasına zemin hazırlamaktır.
Bundaki amaç ise yeni oluşumların gerçekleşeceği zamana kadar sıkıntıya düşmelerini önlemektir.Ülke üzerinde bulunan mülklerine ve menfaatlerine halkça yapılabilecek bazı eylemleri önleme amaçlıdır.
Bu gün basında yer alan Türkiye ziyaretleri ile ilgili haberler ise bun yönelik bir “avutma” taktiği ve ülkemizdeki işbirlikçilerin korunması olarak algılanmalıdır.Yaptıkları her şeyi bilinçli olarak yapmaktadırlar.
HÜKÜMETİMİZ NEDEN AYMAZLIK İÇİNDE ?
Teröre gösterdiği ilgisizlik,şehitlere “Kelle” tabirleri,”Şehitlik bizim için daha farklı anlam ifade etmektedir” gibi sözleri,Ermeni Soykırımı Tasarısının onun iktidarında ABD senatosundan geçmesi,ülkenin çıkarlarını korumada gösterdikleri tembellik,bu günkü ortamı yaratmıştır.
Türbana ABD-AB desteği ile özgürlük getirileceği bahanesi ardına sığınan hükümetimiz,başından beri A.B ülkelerinin denetimindeki "Türban" hareketinin dış kaynaklı olduğu bilinen bir şeydir.Ayrılıkçı terör de bunun değişik ortamda yarattığı yavrusudur.Hepsi aynı yere hizmet etmektedir.
Terör bahanesi ile her gün kayıp ettiğimiz evlatlarımız onlara göre helâkı farz olan “Yecüc-Mecüc” kavminin yavaş yavaş imhası sayılmakta olsa gerektir ki hükümetimiz bu konuda olağanüstü tembellik göstermekte ve oylarının büyük çoğunluğunu da “Ayrılıkçı Kürtlerin oyları” oluşturmaktadır.
ATATÜRK'ÜN GETİRDİKLERİ
İşte Büyük Önder M.Kemal Atatürk'ün devrimleri insanımızı İslam dünyası ve insanlık ailesi içinde kısa bir sürede seçkin bir yere bir anda taşıyıvermişse bunun sebebi bu düşünce devriminden başka bir şey değildir.
Artık gözünü açma vaktidir.
İBRANİ DİNLERİN GETİRDİKLERİ ve GÖTÜRDÜKLERİ
” Tevrat’ta ve İlk Ahit’te İbrani Tanrısı’nın, Ahlaksız yaşamları ve kendilerine başka tanrılar edinmeleri yüzünden Yeryüzündeki kavimleri yok etmek için kendisine kavim yaratmaya karar verdiğini,tüm kavimlerin onun soyundan gelecek nesille kutsanacağını belirtir. (Yaratılış:12:1-2-3,Lev.20:23-24, Lev.18:25,27,28 -Hez.20:8-Yasa 32:27)
.Hz.İbrahim’in eşi Sara’ya mezar almak için Hititli komutanla yaptığı konuşmada, komutanın “Sen de aramızda soylu bir prenssin” demesi ile de Hitit’li olduğunu anlamaktayız. (Yar:23:5-6)
Adı “AB(V) BRAHAM –(BABA)sonra “Kavimlerin Babası” anlamına gelen “İbrahim” adını Tanrısından alacak olan peygamber İbrahim’in oğlu İshak ve torunu Yakup soyundan üreyen seçilmiş kavim olan Yahudileri” koruyup kollayan kitabı olan Tevrat, İncil-İlk Ahit bölümü ile bu özelliğini vahiyler bölümü ile desteklese de “İnsanları Seven,Sevgi dolu bir “Rab Tanrı “ imajı ile diğer kavimleri aldatma yoluna girmiştir.
Esav’ın topuğuna yapışarak doğan ve “topuk tutan,üçkağıtçı” anlamına gelen “Yakup” adını verdiği (Yar:25:26)oğlunu sadece “parlak” olduğu için peygamber seçtiğini de okumaktayız. (Yar Böl-25-24),(Malaki-1:2,1:3)
Yakup bu aldatma işini ensesine keçi derisi bağlayarak yapar.( (Yar:27:22)
Daha sonra bu parlak Yakup ile güreşir ve ona “Allah ile güreş tutan” anlamına gelen “İsrail” adını verir.Kur’an da “İsra Suresi ile ve diğer surelerde defalarca “İsrail” adını kullanır ve Bakara 136 ‘da peygamberler arasında Yakup adıyla anılır.(Yar.35:10)
Ayrıca da “ırk ayrımcılığını” teşvik ederek “Kenanlı kızlarla evlenmesini Yakup’a yasak eder.(Yar.28:1)
İbrahim’den itibaren (yar;12:17-18-19-20) üç kağıtçılıkları da teşvik ettiği ayetlerle sabittir.
Yeryüzünde ilk defa bir tanrı,insanları yok etmesi için bir kavim yaratmaya karar vermiş ve o kavmi öne geçirmek için bekçilik etmiştir. (Çıkış.33:7-10) Diğer kavimleri aldatması için onlara her türlü “dümeni” öğütlemiştir.
Diğer kavimleri de inançlarına katmaları da tamamen bir aldatmacadır.
Bu sayede,her devletin,şehrin köyün,evin,ailenin ve her bireyin “ayrı tanrı”ya sahip olma inancı yavaş yavaş yerini “üçleme”ye yani teslise bırakmıştır.
Yani;Einstein’in Bing Bang’ına göre,” Tek atomlu Hidrojen yerini 2.atomlu helyuma sonra 3 atomlu H2O1’e suya bırakması ve her şeyin bundan yaratılması kavramı İncil ile “Kutsal Ruh,Baba ve oğul “ kavramına getirilmiştir.
Yani en eski yaratılış efsanelerinde belirtilen ilk kavrama dönülmüştür.
İslamiyet ile de bu “üçlü”nün “bir”e eşit olduğu kavramı getirilerek üç özelliğin “tek tanrıyı” oluşturması (vahdet-i vücut) öne çıkarılarak tanrı sayısı “bir”e indirilmiştir.
Bu kadar ilerlemeye rağmen “Seçilmiş İbrani Kavmi” modeli “Al-i İmran soyu” olarak Kur’an “Alî İmran ,İsra Surelerinde “ yer almıştır.
Bu kavimin dahi yoldan çıkanları ile tüm dünya kavimlerinin yok edileceği bir “Armegeddon Savaşı” kültürü Kuran ayetlerinde ve Hadis kitaplarında da sürdürülmüştür.
Yani ,yeryüzündeki tüm kavimleri yok etmek için seçilmiş olan İbrahim soyunun korunması için yeni getirilen inanç modeli ile diğer kavimlerin uyutulması kandırılmasına devam edilmiştir.
Papa 16.Benedict bile "Türkler ayrı bir kavimdir.Müslüman olmakla kaybolmuşlardır" demedi mi?
Oysa kitaba göre sadece Türkler mi? Seçilmiş Yahudiler dışında tüm kavimler.
Şimdilik hedef Türklerdir.Ondan bu açıklama,uyandırma yapılıyor.
Şimdi basında yer alan iki haber ile devam edelim.
LUT TABLETİ ŞİFRESİ
Lut Gölü’nün Ürdün kıyılarında bulunduğu sanılan ve bilimsel inceleme altına alınan yaklaşık bir metre boyundaki taş yazıt, Hıristiyanlığı sarsabilir.
Uzmanlar, yazı karakterlerinin Hz. İsa’nın doğumundan önceki yüzyıla işaret ettiğini doğruladı. Kimyasal analizden de benzer bir sonuç çıktı.
Kırık taştan yapılan çeviri doğruysa, 2100 yıl öncesinin Yahudi toplumunda da Hz. İsa’nın çizdiği Mesih portresine yakın bir kurtarıcının beklendiği, yani Hıristiyan teolojisinin vaaz ettiğinin aksine "acı çeken Mesih" kavramının Hz. İsa ile birlikte başlamadığı kanıtlanabilir.
New York Times, "Mesihle ilgili ifadeler gerçekten taşın üstünde yer alıyorsa, Hz. İsa konusunda son dönemde hem kamuoyunda, hem de akademisyenler arasında yeniden şekillenen görüşlere katkı yapılmış olacak. Çünkü İsa’nın ölümü ve dirilişiyle ilgili hikayenin orijinal olmadığı, o dönemin Yahudi geleneğinin bir parçası olduğu ortaya çıkacak" yorumunu yaptı.
İbrani Üniversitesi profesörlerinden Yehezkel Kaufman da, "Üç gün sonra diriliş motifi, akademik literatürün neredeyse tamamına aykırı bir biçimde, Hz. İsa’dan önce geliştirilmiş bir kavram haline geliyor. Yani Hz. İsa ve havarileri, daha önce var olan bir mesih öyküsündekileri hayatlarına uyarlamakla kalmışlar" dedi.
Hıristiyanlar şoke olacak
California Üniversitesi’nde Tevrat kültürü profesörü olan Daniel Boyarin, "Bazı Hıristiyanlar bunu şoke edici bulacak, kendi ilahiyatlarının benzersizliğine bir meydan okuma olarak görecekler" dedi.
Yaklaşık 10 yıl önce bulunan tablet, Ürdünlü bir antikacının eline geçti. Tableti son olarak İsviçre’de yaşayan İsrail vatandaşı bir koleksiyoner satın aldı. Birkaç yıl önce tableti inceleyen ve önemini keşfeden İsrailli akademisyen Arda Yardeni, geçen yıl bu konuda bir makale yayımladı. Yardeni, ilk tepkisinin, "Taşa yazılmış Kumran metinleri bulmuşsun" şeklinde olduğunu söylüyor.
60 yıl önce yine Lut Gölü yakınında bir mağarada bulunan parşömen tomarlarına yazılı Kumran Metinleri, bugün hala tartışılıyor. Hz. İsa dönemindeki bir Yahudi mezhebi olan Essenilerin inançlarını Tevrat’a yakın bir dille anlatan Kumran Metinleri ile ilgili bir konferans, dün Kudüs’teki İsrail Müzesi’nde yapıldı. Kumran Metinleri ile yaşıt olduğu sanılan tablet de, bilimadamları ve ilahiyatçılar tarafından masaya yatırıldı. Gelecek birkaç ay içinde tablet hakkında birçok yeni bilimsel makale yayımlanacak ve "Cebrail Vahyi" ile ilgili tartışma büyüyecek.
Diriliş miti İsa’dan eski mi?
Lut Gölü kıyısında bulunan taş bir tablet, dinler tarihini değiştirebilir. Hz. İsa’nın doğumundan yüz yıl kadar önce yazıldığı sanılan tablette, Cebrail’in ağzından, "öldükten üç gün sonra dirilecek bir mesih"ten bahsediliyor. İbranice 87 satırın yer aldığı tablette kırıklar olduğu için tercüme tartışmalı.
Hıristiyan ilahiyat çevrelerini karıştıran tablet ile ilgili ilk çeviriler doğruysa, Hz. İsa’nın ölümü ve yeniden dirilişiyle ilgili öykünün orijinal olmadığı, doğumundan önce de Yahudi çevrelerinde anlatıldığı kesinleşecek. Böylece İncil’in yeniden yorumlanması gerekecek.
Son akşam yemeğinin anlamı başka
Tablet, Son Akşam Yemeği’ne de yeni bir boyut getiriyor. İsrailli Prof. İsrael Knohl şöyle açıklıyor: "İncil’de Hz. İsa ölümünden önce çekeceği acılara dair birçok öngörüde bulunur. İlahiyatçılar bunların İncil’e sonradan eklenmiş olabileceğini, çünkü Hz. İsa’nın zamanında ’acı çeken Mesih’ kavramının olmadığını söylüyorlardı. Oysa bu tablet bunun varlığını kanıtlıyor. Hz. İsa’nın misyonu, Romalılar tarafından idama çarptırılarak, kavminin gelecekte alacağı intikama zemin hazırlamaktı. Bu yüzden son akşam yemeğinin anlamı da tamamen farklıydı. Orada kendi kanını feda etmesi başkalarının günahları için değil, İsrail’in kurtuluşunu sağlamak içindi."
Kırık tablette ne yazıyor?
İSRAİLLİ bilim adamlarının "Cebrail Vahyi" adını verdiği tabletteki 87 satır kazınarak değil, mürekkeple yazılmış. Bu nedenle silinmiş yerler ve taşın kırılmasından dolayı ancak tahmin edilerek okunabilen bölümler var. Metnin çoğunda, Cebrail’in ağzından bir kıyamet günü tasviri yapılıyor.
Uzmanlar özellikle 80. satır üstünde duruyorlar. Bu satırın "Lışloşet yevmin" (Üç gün içinde) ifadesiyle başladığı kesin ama sonrasını okumak güç. Bunu başaran, Kudüs’teki İbrani Üniversitesi’nin Kitab-ı Mukaddes araştırmaları bölümünden profesör İsrael Knohl oldu. Knohl’un yorumu, birçok bilim adamı tarafından da kabul ediliyor. Buna göre, cümlenin devamında "hayeh" (hayat) sözcüğü geçiyor. Cümle tamamlandığında, "Ben, Cebrail, sana emrediyorum ki, üç gün içinde yeniden hayata döneceksin" ifadesi oluşuyor. Bir sonraki cümlede, Cebrail’in hitap ettiği kişinin, "prensler prensi" olduğu görülüyor. Bu ifade, Tevrat’ta da geçiyor. Bununla Yahudilerin lideri olan ve üç gün içinde yeniden dirilecek biri kastediliyor. Knohl, bu kişinin, Hz. İsa’nın doğduğu gün ölen "zalim" Yahudi kralı Herod’un ordusunda bulunan Simon adlı bir komutan olduğunu savunuyor. Buna göre metni de Simon taraftarlarından biri yazmış olabilir.
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/9369969.asp?gid=229&sz=97022SİNA DAĞINDA OLANLAR HALUSİNASYON ÜRÜNÜ
güncellenme zamanı 18.09 | 4.3.2008
İsrailli bir psikoloji profesörü, Musa Peygamber, Sina dağında 10 Emri aldığında, bu olaya tanık olan İsrailoğullarının, aslında bölgede yetişen ve halüsinasyona sebep olan bir bitkinin etkisi altında olabileceklerini iddia etti.
İbrani Üniversitesinden Prof. Benny Şanon, İngiliz dergisi "Time and Mind"daki araştırmasında, Sina çölündeki iki bitkinin, Amazon bölgesindeki halüsinasyona yol açan "ayahuaska" bitkisiyle aynı psikoaktif molekülleri içerdiğini yazdı.
Şanon, Tevrat'ın "Çıkış" bölümünde sözü edilen, Sina Dağı'ndan gelen gökgürültüsü, şimşek ve boru sesinin sadece, belli bir beklenti içindeki halkın halüsinasyonu olduğunu ileri sürdü.
"Ayahuaska sarhoşluğunun ileri safhalarında, ışığın görülmesine yoğun dini ve ruhi hisler eşlik etmiştir" diyen Prof. Şanon, bu gibi durumlarda, görülen yoğun ışığın Tanrı'nın yaydığı güç olarak da algılanabildiğini belirtti.
Prof. Şanon, bölgedeki Musevilerin eski zamanlardan beri, yöredeki psikoaktif bitkilerin sihirli ve tedavi edici etkisi bulunduğuna inandıklarını da belirtti.
Tevrat'ta nasıl geçiyor?
Sina Dağı, Tevrat'a göre, Musa Peygamber öncülüğündeki İsrailoğulları'nın (İbraniler) Mısır'dan çıkarken durdukları, Musa'nın Allah ile konuştuğu ve On Emir'i aldığı yerdir. Olay Tevrat’ta şöyle anlatılıyor:
“Çık.19: 16 Üçüncü günün sabahı gök gürledi, şimşekler çaktı. Dağın üzerinde koyu bir bulut vardı. Derken, çok güçlü bir boru sesi duyuldu. Ordugâhta herkes titremeye başladı.
Çık.19: 17 Musa halkın Tanrı'yla görüşmek üzere ordugâhtan çıkmasına öncülük etti. Dağın eteğinde durdular.
Çık.19: 18 Sina Dağı'nın her yanından duman tütüyordu. Çünkü RAB dağın üstüne ateş içinde inmişti. Dağdan ocak dumanı gibi duman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu.
Çık.19: 20 RAB Sina Dağı'nın üzerine indi, Musa'yı dağın tepesine çağırdı. Musa tepeye çıktı.
Kuran'da nasıl geçiyor?
Sina Dağı, Kuran'da "Tur-u Sina" olarak geçiyor. Tur, Arapça dağ anlamına geldiğinden çevirirken Sina Dağı diye çevriliyor.
Meryem Suresi 52'inci ayette "Ona, Tur'un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık" deniliyor.
Bakara Suresi 39'uncu ayette ise "Hani sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik (ve): 'Size verdiğimize (kitaba) sımsıkı sarılın ve dinleyin' (demiştik)" deniliyor.
Tur Suresi'nin ilk ayetinde de "Tur'a andolsun" diye yazıyor.
Kuran’da anlatılana göre Hz. Musa, İsrailoğulları'yla beraber Mısır’dan ayrıldıktan sonra Kızıldeniz’i geçmiş, daha sonra Sina Dağı’na doğru yönelmiş. Hz. Musa kavminden ayrılıp tayin edilen sürede Sina Dağı'na ulaşmış, ’On Emir’ olarak adlandırılan levhalar da Hz. Musa’ya bu sırada Sina Dağı'nda indirilmiş olduğuna inanılmaktadır.
İBRANİ DİNLERİN GÖTÜRDÜKLERİ
Yukarıda da arkeoloji biliminin getirdiği aydınlanma sonucu ortaya çıkarılan tabletlerin okunmasından da açıkça anlaşıldığı gibi “Semavi Dinler”in aslında kitaplarda geçtiği gibi olmadıkları,eski mitolojik efsanelerle bağlantıları oldukları görülmektedir.
Hz.İsa’nın belirtilen tarihte yaşamadığını,bu adamnı Niğde’li bir rahip olduğunu ,ülkemizin medarı iftiharı araştırmacı yazar Aytunç Altındal’ın verdiği bir belgeye dayanarak öğrenen Roma-Vatikan’da görevli Kardinal rütbesindeki bir din adamının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava açtığını unutmayalım.
Davanın konusu da Vatikan ve Papalığın gerçek olmayan inançlar doğrultusunda dünyada “dolandırıcılık ve sahtekarlık suretiyle kazanç elde etmek “ olduğunu da belirtirim.
Hz.Muhammed’in de Güneş ve Ay tanrılarına tapınan bir “Sabi” olduğu bilinmektedir. Yaşamı boyunca kendisi hep sabi olarak bilinmiştir.(*)Bu inanışın kitabı olmamasına rağmen Bakara Suresi 136’da “Sabilerin’de “ cennete gireceğini müjdelemiştir.
Buna en son örnek olarak I.Dünya Savaşından sonra, bir hukukçu olan Amerika Devlet Başkanı Woodrow Willson’un kendi hazırladığı ve kendi adıyla bilinen “Willson İlkelerini” tüm devletlere kabul ettirmesini örnek verebilirim.
Başlangıçta “Amerika’nın şartı olarak kabul edilen bu ilkelerin arkasında Amerikan sermayesini ve ileri gelenlerinin durmadığını gören galip devletler bundan hemen caymışlardır.
Bu yüzden 1923 sonrası Rusya’nın Kafkasya’yı işgali,İngiliz’in Türkiye dahil İslam ülkelerine “Şeriat” getirmek için iç karışıklıkları başlattığını görmekteyiz.
Bu muhteremin de bu ilkeleri yüzünden yalnızlığa itildiği ve yaşamını öyle tamamladığı yazılır.(Ermenistan kursun diye savaş gemisi gönderdiğini unutmayarak,Türkleri sevmediğini de belirteyim)
Ayrıca halen etkili olan Karl Marks'ın Sosyalizmi,Buda'nın Budizm'i, Lao Zu'nun Taoculuğu, Konfiçyus'un Konfiçyüzmi ve Semavi dinlerin mezhep ve tarikat imamları da aynı türden toplum mühendisi olan insanlardır.
Götürdüklerini ise kısaca anlatacağım.3500 yıldır yeryüzündeki bütün soykırımların altında bu İbrahim dinlerinden başka bir şey görmek mümkün değildir.Yahudilerin Ortadoğu’da kurdukları devletlerle yaptıkları savaşlarda kıydıkları,diğer kavimlerin onlara yaptıkları,2000 yıllık haçlı seferleri,İslam İmparatorluğunun yarattığı din savaşları ve özellikle Türklerin soykırım ve asimilasyona uğratılmaları (çekik gözlüydük çakır gözlü olduk,Türk’üm demek dine aykırı bulunduğundan dilimiz bile yasaklandı), Kızılderililer ile Pasifik ada halkları Türk soyu sanılarak soykırıma tabi tutuldular.
Kuzey Afrika ve Güney Afrika halkları köleleştirilirken soykırım dahil her türlü mezalime uğratıldılar.
Bütün bunlar Hitit devletinde saltanata dahil edilmediğinden midir yoksa yeni bir millet dünya yaratmak uğruna aldığı dini eğitimin etkisi ile göç yollarında subaşlarında kurduğu hayallerin ürünümüdür bir hayal Musa’ya kadar gelmiştir.
Musa da Piramit tapınaklarında aldığı din ve tarih eğitimi ile toplumunu beğenmeyip bir halüsinasyonda o geliştirmiş ve dünyanın başına bela bir millet yaratmıştır.
Allah’ın Tevrat’ta Hz.Musa’yı şu şekilde tanımlaması ilginçtir.“Mısırdan Çıkış Çık.7: 1 RAB, "Bak, seni firavuna karşı Tanrı gibi yaptım" dedi, Ağabeyin Harun senin peygamberin olacak.”
Toplumlar din adına girdikleri savaşlarda,yetiştirdikleri kıymetli bilge insanları ha esir olarak ha dövüşte kaybetmişlerdir.
Yol gösterecek bilge insanları olmayan insanlar binlerce yıldır tüm tarihini,medeniyetini unutmuş,asırlar boyu karanlık zulüm dolu çağlar yaşamışlardır.
Tüm bunlara rağmen hala insanlar “köktendinci” gerici partilere oylar vererek cehalet dönemini arzu ettiklerini göstermekte ne kadar gönüllüdürler.
(*)Hz.Muhammed’in hayatı,Ebubekir Siraceddin.
Google’dan “dinler tarihi com veya “sabilik” yazarak da bu bilgilere ulaşabilirsiniz.
Keykubat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.