(ASALA)
Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia
Marksist-Leninis-Militan (Saldırgan)
(Ermenistan’ın Özgürlüğü için Gizli Ermeni Ordusu)
İlk eylemini 1973 ABD Californiya Büyükelçimiz Mehmet Baydar ve yardımcı olan Kosolos Bahadır DEMİR’i Ermeni-Türk dostluğu adına evine yemek için davet ederek öldüren,1915 tehcirinden sonra Amerika’ya yerleşmiş Gürgen Mıgırdıç Yanıkyan ile yapmıştır.Eylemi 1960-1970 arasında Ermeni diyasporası arasında büyük yankı yapmıştır. 1975-1986 yılları arasında, faaliyet göstermiştir.
1975 yılında Lübnan iç savaşı sırasında,papaz James Karnusyan ve ileri gelen çağdaş yazarlardan olan Kevork Acemyan ile Filistinli sevenlerinin yardımı ile Agop AGOPYAN (Harutyun Taguşyan)tarafından Lübnan-Beyrut’ta kurulmuştur.
“Orly Grubu” ve “Üç Ekim Grubu” adları altında faaliyetler yaptı.
ASALA’nın esas amaçlarını belirten ifadede;
1915’de sözde öldürülen 1.5.milyon Ermeninin sorumluluğunu alenen kabul ettirmek için Türk yetkilileri iknaya;Wilson Ermenistan’ı olarak da bilinen 1920 Sevr Antlaşması gereğince ve Ermenistan’a bırakılan topraklarden çekilmeye zorlamaktı.
İlk kez 1980’lerde Birleşmiş Milletlerin terörist örgüt listelerine girdiyse de “Silahlı Mücadele” gibi kavramlar kullanmadı.
1991’de Macaristan’da Türk Büyükelçiliğine bir başarısız saldırı gerçekleştirdiyse de ,iç çekişmeler yüzünden,1990’lardan itibaren atıl kaldı.
Başlangıçta ASALA, büyükelçilerimizin katili mahkum “Gurgen Yanıkyan Grubu” olarak anılmaktan sıkılmıştır.Irkçı,faşist Nasyonal Sosyalist olduğu halde kendisini Sol ideolojiye teorik yapılanmaya sahip örgüt olarak tanıtanlar Lübnan doğumlu,ebeveynleri ve dedeleri sözde soykırımdan kurtulmuş sürgünlerden (diyaspora) oluşmaktaydı.
Örgütün yapılanmasının zirvesi,Ermeni Halkının Genel Komuta merkeziydi.Örgütün eylemleri, Batı Avrupa,Ortadoğu,Amerika’daki Türk diplomatlarını suikastle öldürmekten ibaretti.İlk öldürülen diplomat 22.Ekim 1975’de Viyana Büyükelçisi Daniş Tunalıgil’di.03 Ekim 1980’de Cenevre’de,”3.Ekim Grubu” takma adı ile yapılan başarısız eylemde iki militan yaralandı.ASALA sekiz maddelik bildirisini 1980’de yayımladı.
Asala’nın 36 Türk diplomatını öldüren militanları,Beyrut Filistin Kurtuluş Örgütü kamplarında eğitildi.
1975’den beri dünya basınında Ermenilerin öçlerini almak için yaptıkları çabaları gündeme getirmek için,üç düzineden fazla Türk diplomatı aileleri ile birlikte,düzinelerce saldırıda hedef alındı.
Bu dikkate değer saldırlarla sözde Ermeni soykırımı küçük bir grup tarafından başarılı bir şekilde uluslar arası kamuoyunun gündemine getirildi.
MIPT VERİLERİNE GÖRE ASALA’NIN FAALİYETLERİ
National Memorial Institute for the Prevention of Terrorism (MIPT)
(Terörizmi Engellemek için Milli Anıt Enstitüsü)
MIPT,1995 yılında Oklohoma Federal Binasında meydana gelen bombalama olayı sonrası,terör örgütlerinden zarar görenleri eğiterek topluma kazandırma ve terör örgütlerini ve olaylarını izlemek izlemek amacı ile kuruldu.Bütün terör örgütlerinin faaliyetlerin ve istatistiklerini tutmaktadır.
Bu örgütün kayıtlarına göre,ASALA,gerçekleştirdiği 84 eylemin ardında 46 ölü 299 yaralı bırakmıştır.
Bunlardan birkaç örnek vermek gerekirse;
1975 Viyana
1976 Beyrut
l977 Vatikan
1978 Madrid
1979 Haag, Paris
1980 Bern, Vatikan, Atina, Paris, Sidney
1981 Paris (3 kez), Kopenhag, Cenevre, Iran, Roma, Napoli
1982 Los Angeles, Ottawa (2 kez), Boston, Lizbon, Rotterdam, Bulgaristan
1983 Belgrat, Brüksel, Lizbon
1984 Tahran, Viyana (2 kez)
1991 Budapeşte.
Türkiye'nin diplomatik temsilcilikleri gibi, Türk Hava Yolları bürolarına da yöneltilen bu saldırılar, Batılılar tarafından haklıymış gibi sunuldukça, teröristler işi azıttılar; 1982'de Ankara Esenboğa havaalanını basıp bombaladılar ve 10 kişinin ölmesiyle 72 kişinin yaralanmasına neden oldular.
Avrupa'da ASALA hâlâ da önemsenmiyordu; ama 1983'te Paris'in Orly havaalanındaki THY bürosu önünde bomba patlatılıp 5 kişinin öldürülmesine, 63 kişinin de yaralanmasına yol açıldığında, olay ilk kez ciddiye alındı.
Fransa ASALA'ya resmen, 'eylemlerini dışarıda yapma' uyarısında bulundu.
Arkası gelemeyen saldırılar yüzünden Türkiye,Kıbrıs,Yunanistan,Suriye,Lübnan ve SSCB gibi ülkeleri örgüte mali destek vermekle suçladı.
Bu olaylardan sonra Türkiye’deki Ermeniler tepki gruplarının saldırılarına maruz kaldılar.
1982 Ankara Esenboğa Hava Limanına yapılan ASALA saldırısından sonra Cumhurbaşkanı Kenan Evren ASALA’yı bitirmek için bir karar çıkardı.Görev M.İ.T’in Dış Operasyonlar Bölümüne verilmişti.Dış İstihbarat Müdürü Metin (Mete) Günyol,İstanbul Bölge Müdürü Nuri GÜNDEŞ ile Evren’in M.İ.T üyesi olan kızı operasyonu başlattılar.
Levon EKMEKÇİYAN Ankara Mamak ceza evine alındı.İdam ile itiraf arasında tercih yaptırıldı. Arkadaşlarına zarar verilmeyeceği konusunda söz alınca,ASALA’nın çalışma şeklini Kenan EVREN’in evlatlığı,M.İT’in başkanlık bölümünden Erkan GÜRVİT’e itiraf etti.Sonunda da idam edildi.
1983 baharının başlarında,Fransa ve Lübnan’a ekipler gönderildi.Günyol uyuşturucu trafiğinin Fransa bağlantısını yürüten,İsviçre’de yattığı cezasını henüz tamamlamış olan Abdullah ÇATLI ile bağlantı kurdu.
M.İT’in iki Fransa ekibi Sabah KETENE operasyonunda birleşti.Lübnan bağlantısı M.İ.T.’i yönetenleri ve M.İ.T. memuru Hiram ABBAS tarafından yönetilen Özel Harekat Dairesinden oluşmaktaydı.
22 Mart 1983’de Ara Toranyan'ın arabasına konulan bomba patlamamıştı.Takip eden saldırı da başarısızdı.1.Mayıs 1984’de de Henry Papazyan’ın arabasındaki bomba da patlamamıştı.
Saldırı sırasında Fransız hapishanesinde olmasına rağmen(Tekrar uyuşturucu ile suçlanmasına rağmen) Çatlı,Agop AGOPYAN’ı öldürmek için izin istedi.
Sabah KETENE’nin idaresindeki 2.Fransa timi 1984 Alfortville Anıtı ve Salle Pleyel konser salonu saldırılarını yaptı.(Çatlı da katılmak istemişti.)
Lübnan bağlantısının herhangi bir şey yapıp yapmadığı bilinmemektedir.
Asala karşı saldırılarından sonra ÇATLI polisin cazibesine kapıldı.Mehmet AĞAR idaresindeki Polis kuvvetlerine katıldı.Böyleyken M.İ.T ,Çatlı ve AĞAR’ın da dikkatini çektiği ,kendi karşıterör yapılanmasını kurmuştu.Susurluk Araba Kazası olarak bilinen olayda istenmeyen ikisinden kurtulmayı denemişti.Ağar,önceden uyarıldığından, Çatlı’nın yanında yer almayarak hayatını kurtarmıştı.
ASALA,1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgali ile organizasyon desteğini kaybetmişti.Filistin Kurtuluş Örgütü de dahil sempati duyan diğer Filistinli örgütler desteklerini çekince,örgütün operasyonlarını gösteren malzemeler
Fransız İstihbarat Servisine 1983’de geçti.
28 Nisan 1988’de kurucu Agop AGOPYAN,Atina’da sokakta yürürken , Hovsep A., Vartan G., Garabed K., and Albert "Sultan-Minas" adlı eski ASALA elemanları tarafından yapılan bir suikastte öldürüldü.
Sabahın 04.30’unda vücudu kurşunlardan kevkire dönmüştü.Tarakçıyan da 1980’lerde kanserden ölmüştü.Diğer ASALA elemanlarına saldırılar 1990’larda devam etti.
M.İT.’in resmi kişilerinden Nuri Gündeş’e göre,ASALA,1983 Orly Hava Limanı saldırsından sonra Ermeni Diyasporasından gelen maddi desteğin kesilmesi ile çözülmüştü.
VİKİPEDİA’dan Çeviri= Keykubat
ASALA'YA DESTEK AMAÇLI KURULAN DİĞER ERMENİ ÖRGÜTLERİ;
· Aslında 1965-1985 arası dönemi de, Ermeni propagandası faaliyetleri olarak iki bölümde incelemek mümkündür. Zira 1965 yılını, 50. Yıl kutlamaları bahanesiyle Ermeni hareketlenmesinin yeniden ateşlendiği ve ABD başta olmak üzere Dünyanın çeşitli yerlerinde Türkiye karşıtı Ermeni propagandasının başlangıç yılı olarak görebiliriz. Bu çizgiyi 1973'e kadar taşıdığımızda 1965-1985 Ermeni hareketlerinin ikinci boyutuna gelmiş oluruz. Çünkü, 1973 yılı ABD'de Santra Barbara cinayetiyle yeni bir görünüm kazanır. 1973'ten 1985'e kadar süren terör boyutuyla, Ermeni hareketleri faaliyet alanlarında çeşitlilik göstermeye başlamıştır.
Ermeni Devrim Federasyonu (ARF) yani Taşnaksutyun Komitesi: Sosyalist sistemle donanan bağımsız bir Ermenistan kurulmasını amaçlar. Asıl gayesi Sevr'i hortlatmaktır, çünkü programında "Birleşik Ermenistan'ın sınırları Nahçıvan, Ahılkelek ve Karabağ yanında Sevr Anlaşmasıyla Ermenistan'a verilen! toprakları kapsamaktadır" demektedir.
Yine programında Taşnaksutyun (ARF), "Ermeni halkına karşı hâla cezalandırılmamış (Sözde) Soykırım suçu kınanmalı ve işgal edilen (!) toprakların iade edilmesi ve Ermeni halkının kayıplarının telafi edilmesi ile bu durum düzeltilmelidir" diyerek amacının tamamen Türkiye üzerine kurulu olduğunu açıkça beyan eder. Yayın organı; Hairenik ve Armenian Weekly'dir.
Hınçak Sosyal Demokrat Partisi (Hunchakian Social Democratic Party of Eastern U.S.A.): Faaliyet alanı tamamen Türkiye-Türk Düşmanlığı'dır. Bu örgüt, Ermeni Irkının korunması, Ermeni haklarının iddiası ve takibi ve Ermenistan'la ilişkilerin geliştirilmesi gibi çalışmaların yanısıra tamamen öteki organizasyonlar gibi çeşitli iftira kampanyalarıyla ABD'de ve Dünyada "Türk İmajı"nı zedelemek” için gayret göstermektedir.
Milli Ermeni Amerikan Cumhuriyet Meclisi (National Armenian American Republican Council: NAARC): Genel olarak Ermeni meselesine ilgi duyan adayları seçmek için ülke genelinde Amerikan seçim süreci içinde Ermeni ve etnik oyları kontrole almak ve harekete geçirmek için faaliyet yürütür. Sözde Soykırım hususunda Ermeni Lobisi;
a) Türk Devleti'ne "1915'de 1,5 milyon Ermeni'nin soykırım sonucu öldürüldüğü" iddialarını kabul ettirmek.
b) Türk Devleti'ne özür diletmek ve tazminat ödetmek.
c) Doğu Anadolu'da "Ermeni toprakları!" veya "Batı Ermenistan!" diye iddia ettikleri bölümün kendilerine verilmesini sağlamak ve buralarda bağımsız bir Ermenistan devleti kurmak.
Bütün bu iddiaları kabul ettirmek için Ermeni Lobisi Dünyanın diğer yerlerinde, ABD'de ve özellikle de 1985 yılından beri ABD parlamentosunda hummalı bir çalışma içerisindedirler. Parlamentodaki Ermeni Lobisi stafları diye nitelendirebileceğimiz senatörlere her yıl Şubat, Mart ve özellikle 24 Nisan öncesi ve 24 Nisan günlerinde sözde soykırımı anma toplantıları adı altında konuşmalar yaptırmaktadırlar.
· Johnson Mektubu olayından dört yıl sonra,yukarıdaki bilgilerin de ışığında, Lübnan’da ASALA denilen bir örgüt kurulacak,sonra buna başka örgütler de eklenecek, ABD-Türkiye, Yunanistan-İngiltere arasında "Kıbrıs kaynaklı” çakma kayıkçı kavgalarına bağlı gözüken bir Ermeni desteği başlatılacak,bir Ermeni yazar,pek gündemde olan bir olay olmadığı halde,biri başkonsolos diğeri konsolos iki Türk elçilik görevlisini dostlu adına çağırdığı yemekte,yemek yerine kurşun ikram ederek öldürecekti.
· Bu olay,Ermeni Soykırım iddiasını dünya siyasetine taşıyacaktı.Bu olaylar olurken Türkiye’de 1967’de M.Ali AYBAR’ın tasfiyesi ile T.İ.P”,sonra Dev-Yol yani “ulusalcı sol” bölünecek , Amerikan kökenli Maocu T.İ.İ.K.P,Halkın Yolu, Kürdi Rizgari,Kürdi Azadi,D.D.K.O,PKK gibi Kürtçü,T.H.K.P.C ,DEV-SOL gibi SSCB yanlısı örgütler türeyecekti.
·
5 05 Mayıs 1980’de,yani 12 Eylül 1980 askeri ihtilalinden “4” ay önce,kayın pederi MİT Elazığ Bölge sorumlusu Ali Yıldırım tarafından Suriye’ye kaçırılan, Tuncel’li dönme Ermeni Abdullah Öcalan’ın örgütü PKK, 06.Ağustos 1980’de ASALA yani,Gizli Ermeni Kurtuluş Ordusu ile İngiltere’de eylem birliğine giriyordu. Haber,aynı günkü Hürriyet gazetesinde manşetin sağında yer alır.(O gazete soldadır. Gazeteyi Tıkla.)
· PKK’nın kuruluşu sorunsuz tamamlanınca ASALA’da kurucusu Agop AGOPYAN’ın Atina’da, Fransız istihbaratı talimatı ile hareket ettikleri kanaati yaygın olan kendi arkadaşlarınca delik deşik edilerek öldürtülmesiyle, imha ettirilerek yerini, Artin Agopyan (Abdullah Öcalan) önderliğindeki bir başka Urfa Ermenisinin idaresindeki PKK’ya terk ediyordu. Bir Agopyan tasfiye edilirken, reenkarnasyon misali hareketi büyüterek bir başka Agopyan'ın alması dikkat çekicidir.
Not-(Abdullah Öcalan'ın gerçek adının "Artin AGOPYAN" olduğu bu yazından çok sonraları açıklandığından, doğruluğundan emin olunduktan sonra bu yorum eklenmiştir.)
A-
ASALA mücadelesinde,Türk derin devletinin dışarıda tek bir örgüt militanı bile öldürememesi ilginçtir.Benim tezlerimi doğrulamaktadır.
ASALA’nın görevini devir alan PKK için de 1984'den 2010’a kadar durum aynıdır.
"07.01.2011 Ektir;Yaklaşık dört yıldır,devletin asıl ihanet yapılanmasının İsmet paşa tarafından ordu dahil devletin her kurumunda oluşturulduğunu,Menderes zamanında tümüyle işgal edildiğini yazıyorum.
Bölünme projesi ABD+NATO ürünüdür.Her ikisinin de en büyük ortağı adı TSK olan kurumdur.
Tümüyle olmasa da genelkurmay ve hükumet yapılanması halen günümüzün İsmet paşası Kenan paşanın icazetiyle ABD-NATO onayıyla yapılmaktadır.
Fethullah Gülen cemaatinin yani Işıkçıların "Saadet-i Ebediyye" adlı temel kitabının yazarının da Emekli Eczacılık öğretmeni Albay Hüseyin Hilmi Üçışık'tır.Kitabın 1967'deki asıl yazarı Kürt Arvasilerden Kadıköy Emekli Müftüsü Ahmet Mekki Üçışık'tır.Bu kitap 12 Eylül darbesinde,sıkıyönetim zamanında Nur cemaatince, askerlerin izniyle kahvelerde açıkça dağıtıldı.Halka açıkça Kürt Nurculuğu =İlluminaticiliği istikamet olarak verildi.Yıllarca dini tartışmalarla halk Nurcuların saldırılarına terk edildi.
Türkeş'in Ülkücüleri Kürtçü Nur Cemaatine ilk sattığı yıllar da bu yıllardır.Sonuncusu da F.Gülen'in MHP'ye bağışladığı 3.5.milyarTL'nin ardından 1991'dir.
Artık,gerçekler ortaya dökülmekteyse de devletin tasfiyesi de gündemdedir.Atatürk'e kurşun sıkanlar,devrimleri engelleyen 26 Kürt,on'un üzerinde gerici isyan çıkartanlar, Türk askerini uykuda kesen Kürt İşbirlikçileri,Ermeni dönmeleri,Grek,Rum tohumları iktidardadır.Karar yüce milletindir.
İnsan diyor ki,bütün bunların arkasından ince bir siyasetle olanları unutturacak bir şeyler çıkıversin de bu kabuslar bitsin,ben de yazdıklarımı "kuruntu" olarak anayım.
Siz demiyor musunuz?
Şimdi de iftiralara dayanamayanların sadece bizler olmadığımızı,bizleri de ister haksızlığa tahammül edemediklerinden,isterse "gaz alma siyaseti" için de olsa bir şekilde düşünenlerin olduğunu gösteren, Türkçe'mize çevirisini kendim yaptığım bir yazıyı ekliyorum.
Yalanlar,Lanet Yalanlar ve Ermeni Ölümleri.
24 Nisan 2009 -
Ermeni Anma Gününde, Cumhurbaşkanı Barack Obama'nın Osmanlı İmparatorluğunun son gününde 1.5.milyon Ermeninin öldüğünü ifade eden bir bildiri "yayınladığını hatırlıyorum.
Ve Cumhurbaşkanı yanıldı.
Mark Twain tefsirine göre,üç tür yalan vardır: lanetli yalan,ve I.Dünya Savaşındaki soykırımda ölenlerle ilgili olarak Ermeniler ve Ermenilerin ve eko odaları tarafından iddia edilen Ermeni sayısında yatıyor.
Ölümlerin sayısı geçen bir yüzyıl içinde neredeyse 1.5.-2.0 milyon arasında gidip gelmeye başladı.
Ama Ermeniler ve çağdaş yandaşları tarafından yapılan en iyi tahminlere göre bu sayı 300,000- 750,000 arasındaydı.
(Anadolu'da 2,4 milyon Osmanlı Müslüman Ölümü ile kıyaslanmalıdır.)
İlaveten,bu ölümlerin bir tekinin bile Amir olan "1948 amir Soykırım Sözleşmesine" aykırı olmaması gerekmektedir.
Suçlananın,bütün içinde bir grubun veya bu bütünün önemli bir kısmını ırk, milliyet, din veya etnik köken nedeniyle ,fiziksel imhadan sorumlu olmasını gerektirir.
Siyasi veya askeri bir güdü ile olan ölümler tanımlamanın dışında kalacaktır.
Hemen savaştan sonra,anılar hafızalarda tazeyken Ermenilerin kendi kayıplarının sayılarını yüksek tutmak,soykırım kastıyla öldürüldüklerini uyduruvermek gibi dürtüleri yoktu.
Onların amacı devlet olmaktı.
Ermeniler,Başkan Woodrow Wilson'un 14 ilkesinden bir olan "kendi kaderini tayin hakkı" kavramı ile cesaretlendirilmişlerdi. (*Doğu Anadolu'da,uygun,yeni bir devlet kurmayı umdukları yerde iken bir azınlık olduklarını unutmuşlardı.)
(*Keykubatın açıklaması=Bu parantez içindeki açıklama,Ermenilerin ,savaş sırasında tebası oldukları devlete karşı "Vatana ihanet suçu" işlediklerinin kanıtıdır.Batı ülkelerinde ve dünyanın her yerinde böyle bir suça Osmanlı'nın Ermenilere verdiği "tehcir-göç ettirme" cezası mükafat kalır.Çünkü her millet böyle bir ihaneti "soykırımla cezalandırır.Tarihte böyle olmuştur.)
Ermeni liderler,askere katılanlara,bir millet olarak varlıklarını sürdürebilmeleri için Osmanlıların ve nüfus sayılarının bozguna uğratılmaları gereğini işaret ediyorlardı.
Paris Barış Konferansındaki (1919)Ermeni heyetinin başı olan Boghus Nubar Fransız Dışişleri Bakanı Stephen Pichon'a "kendinizin de kabul ettiği gibi Ermeniler, savaşın başından bu yana,İtilaf antlaşmasına sarsılmaz bağlılıkla büyük acılara ve fedakarlıklara maruz kalarak,müttefiklerin yanında bütün cephelerde,ön saflarda mücadele ederek "fiili savaşanlar" olarak ilan edilmişlerdir." diye yazmıştır.
Ermenilerin bağımsızlıklarını kazandıkları 29 Ekim 1918'de ,Nubar Dış İşleri Bakanına önceden yazdığı bir mektupta;"Onun için kavga ettik,onun için sınırsız kan döktük. Halkımız,zafer kazanan orduların içinde centilmen bir rol oynadı." Demişti.
Lozan Antlaşması ile,devletleri bir deniz kazasına kurban gidince,1921'de Sovyetler Birliği tarafından ilhak ediliveren Ermeniler icat ettikleri soykırım tezlerinin arkasına ,eski ses kayıtlarını tekrar kaydetmeye başladılar.
Türkiye Cumhuriyetinin tanınmasından, sınırlarının değişmesinden,"bir parça et koparabilmek" anlamında savaş tazminatı arıyordu.
Tezlerini daha da inandırıcı kılmak için Ermeniler,ölümlerin sayısını yukarılara çektiler.
Türklere karşı savaşırken ölmüş olan savaşçılarının sayılarını da,kıyıma uğratılmış,silahsız,masum kuzular gibi göstermek için hikayelerinin çizgilerini de değiştirdiler.
Bir Ermeni din adamı olan Vahan Vardapet'in, savaş öncesi Osmanlı Ermeni nüfusu tahmini 1.26 milyondur.
Barış Konferansı'nda, Ermeni lideri Nubar nüfusun 280.000'nin İmparatorlukta kaldığını ve 700.000'nin başka yerlere göç ettiğini belirtti.
Bu Ermeni rakamlarını kabul ettiğimizde ölülerin sayısı 280.000'dir.
Ermenistan-Amerikan Derneği'nden George Montgomery'nin savaş öncesi Ermeni nüfusu tahmini 1.4-1.6 milyon ve ölü sayısı 500.000 veya daha azdır.
Ermeni Van Cardashian, Senato Dış İlişkiler Komitesine 1919 yılından önce verdiği ifadesinde,savaş öncesi Ermeni nüfusunu 1,5 milyon ve savaş sonrası ölü sayısını 750.000 olarak belirtmiştir.
Devletin ortadan kalkmasından sonra,Ermeniler,Osmanlı Müslümanlarını horlayan,Hıristiyan bağnazlığını sömüren soykırım senaryolarına döndüler.
Onlar daha önceki başarılı anti Osmanlı propagandalarını hatırladılar.
Amerika Birleşik Devletleri Osmanlı İmparatorluğu Büyükelçisi Henry Morganthau savaş sırasında açıkça ırkçıydı ve kendini propagandaya vakfetmişti.
26 Kasım 1917 günü, Morgenthau,Başkan Wilson'a yazdığı bir mektupta,Türkler ve Almanları kötüleyen "hükümetin savaş politikasını zafere çevirmek için" onlara iftira eden bir kitap yazma niyetinde olduğunu itiraf etti.
"Büyükelçi Morgenthau'nun Hikayesi" adlı biyografisinde,Morgenthau,Ermenilere karşı kayıtsız şartsız hayranlığını ve Türklere karşı düşmanlığını (kafasına medeniyetin ve insanlığın asla girmediği biri olarak) ırkçılığını ele vermektedir. (Ahlaken,Ermenilerin Türklere göre daha zeki-üstün olduklarını da söylemektedir)
İngiltere başbakanı Gladston'un ,1876'da,batıda 60.000 Hıristiyan Bulgar katledildiği hakkındaki duygusal sayısı hayal gücünü zorlamaktadır.
Gerçek sayı daha sonraları,3.500 kadar Türk'ün Hıristiyanlarca katledildiği şeklinde bir İngiliz Büyükelçisince sağlanacaktır.
Ermeniler,başlangıçta 280.000- 750.000 arasında belirledikleri ölüm sayısını güvenilir sularda olup olmadıklarını denemek için de rakamı 800.000'e çıkardılar.
Zaman,yeterince bilgilendirilmemiş politikacıların seçmenlere nüfuzlarına dönük bağış kampanyalarıyla kolayca akıp gitti.
Ermeni tarihçi Kevork ASLAN yolu ile Ermeniler bu rakamı 1.5'a ve 1.8.milyona zıplattılar.
Geçen on yıllar içinde ölüm platosu üzerinde yerleşmiş bulunan 1.5 milyon Ermeni çoğunluğu, %200-500 arttırılarak halen var olan çağdaşlarının bile tahminlerinin üstüne çıkarılıyordu.
Şimdi,suların güvenilirliğini denemek için 2.5-3 milyon ölüm olduğuna dair kongre soy kırım kararı için şanslarını deniyorlar.
ASALA+PKK+AKP=DEVLETİN TASFİYESİ;
Bu şişirilmiş ölüm rakamları şampiyonlarının,neden Ermeniler sahnesinde de hatalar olduğuna dair herhangi bir açıklamaları yoktur?
Giderek bir saçmalık olduğuna inanılan ABD-Afgan savaşında yıl içinde 2.109 olan Afgan sivillerin ölüm sayısının ,geçerli bir sayı olduğu sonucu çıkarılabilir.
Ermenilerin gerçekten hüzünlü bir hikayesi varmış.
Bu hikaye,Savaş yılları sırasında Osmanlı Müslümanlarınca anlatılanlara göre fazlasıyla trajedik olaylar üst üste gelmiştir;
bir ayağı çukurda ve çökmekte olan imparatorluğun altında,savaştan,travmatik yokluklar, tedavi edilemeyen salgın hastalıklar, kötü beslenme,açlık ve etnik temizlikten dolayı Anadolu'da 2.4.milyon ölüm olayı olduğunu anlatan acı hikayeleriyle çakışmaktadır.
Doğrultulmuş tarihi gerçekler,Türk-Ermeni uzlaşmasının giriş salonunu oluşturacaktır.
Bu nedenle,ilgili arşivlere girilerek I.Dünya Savaşındaki ölümlerin sayısının belirlenmesini,niteliklendirilmesini,sağlamak için Türk hükümetinin neden tarafsız,bağımsız,uluslararası bir komisyon önerdiğini açıklamaktadır.
Kendi suçlamalarının ve sayılarının şüpheli olması yüzünden Ermeniler ayak diremektedirler.
* Bruce Fein Türk Amerikan Koalisyonunda yerleşmiş bir siyasetçidir.
Keykubat