"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

Yahudi Burka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yahudi Burka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Nisan 2012 Çarşamba

AHMET BERHAN YILMAZ A CEVAP


KİMSE KUR'AN'A DEĞİL HERKES SİZE KARŞI!


Ahmet Berhan Hoca!

Mail adresime gelen yazında kendinizi dinin koruyucusu, kahraman ilân etmişsiniz! Din sizlere kaldıysa zaten çoktan gitti!

İtiraz edenlerin hiç birisi Kur'an'a itiraz etmiyor. İtiraz, 1739'larda Vehhabilik ile başlayan, 19.yy.da Hindistan'da Kadıyanilik, İran'da Bahailik, Mısır'da Efganilik ve Osmanlının son dönemlerinde Nurculuk saçmalığını esas alan AKP'nin Vatikan İngiliz- Amerikan Mason İslam’ı siyasetinedir.

Ülkemizde yaşayan farklı din gruplarına ait insanların da dinlerini "misyonerlik yapmadan, devlet aleyhine kışkırtmalara girişmeden" dinlerini yaşamasına geçmişte atalarımızın hoş görüyle baktıkları kadar bizler de bakabiliyoruz.

Ama ne dini azınlıklar ne de sizin arkasında koştuğunuz Sabi, Yezidi, Bahai, Efganiliğe dayalı teslimiyetçi din anlayışına sahip olanlar sürekli "geçmişten öç alma" derdinde olanlardansınız!

Bahaullah, İngiliz kraliçesi Viktorya'ya Akka'dan nice sadakat mektupları yazdı.
İngiliz Emperyalizminin Allah'ı. Müslümanların Allah'ı ile alakası yok. Bu Sabilerin
şeytanı Ruha'nın babası Allah. Sultan II.Abdülhamit "Cihat" ilân ettiğinde
İslam'ı bölerek Kur'an ve İslam düşmanlığının alasını yapmıştır.


Hepiniz el birliği ile Vatikan'a sırtını asırlardır dayayan, isyancı, asi, işbirlikçilerin soylarısınız! İtirazımız sizleredir. Sizlerin vereceği dini anlayışınadır. Çünkü bu din anlayışınız, Emeperyalizm tarafından son iki yüz yıl içinde oluşturulmuş, namaz, oruç, hac, ezan, zekât gibi İslam’i motifleri içeren ama ”şeytana tapınan” sapık dinlerle çocuklarımızı, halkımızı ve insanlığı zehirleyeceğiniz korkusunu bizlere sizler verdiniz. Şimdi sayalım;

Emperyalizmin son iki yüzyılda ürettiği “Dört Allah’ı”;

19. yüzyılda İngiliz emperyalizmi Müslüman kisveli sapık, "siyah renkli çarşaf-peçe" giyen "Beyt Şems= Güneş Evi" tarikatına mensup Sabii Yahudileri olan işbirlikçilerinden dört tane "yaşayan insan Allah" (Hıristiyanların İsa’sı gibi) çıkarttı.
Atının çarptığı çocuğu suya batırıp dirilttiğini
("Tarihçe-i Hayatım"  Cezire/Cizre Valisi kısmı ) iddia ederek
"Tanrılık İddiasında bulunan" Emperyalizmin "Allah'ı Deliüzzaman

Bu Allahlardan birincisi, İngiltere'nin isteği üzerine Süleymaniye Yezidi Kürtlerine kendisini kabul ettirmeye giden, ancak "okuryazar" olduğundan "tanrılığı kabul edilmediğinden" sonunda "Ben Allah'ım" diyerek yeni din kurduğunu ilân eden "BAHULLAH" 'tı.
Baha=Nur, Bahaullah ise "Allah'ın Nuru" demekti, Sabilerin soyundan ürediklerine inandıkları uğruna kendi çocuklarını kurban edip rahiplerine ikram ettikleri (eski Sabiler) tanrısı olan şeytan Ruha'nın* babası Allah'tı. Allah ölüp reenkarnasyon yoluyla bir insan bedeninde görünüyordu. Bahaullah'ın Allahlığı buna dayanıyordu. Ondan sonra gelenler de aynı şekilde inananlardı.

*( Fransız yazar J. E. Menard’ın “Les Textes de Nag Hammadi” kitabının İnhiliz diline çevrilmişinin Türkçe adıyla, “Nag Hammadi Metinleri” adlı kitabının 102. Sayfasında, Tapınak Fahişeliği Kültünün işlendiği Sabi dualarından alınan bir metinde geçmektedir. Kayıtlar Milat yıllarına aittir.)

İkinci Allah ise,  “Allah’ın Bedi” sıfatını taşıyan Said-i Meşhur/ Kürdi/ Nursi/ Bediüzzaman (Asrın mucizesi) ya da Hüsrev'e yazdırdığı haytını anlattığı “Tarihçe-i Hayatım” kitabında Siirt'li Yezidi Kürtlerin ona bakışlarını açıkladığı, kendi kitabındaki adıyla "Veliyullah" (Siirt'te halk ona Veliyullah derecesinde bakıyordu-ifadesi “Tarihçe-i Hayatım- Cezire Valisi Kel Mustafa olayı bölümü”) yani "Allah'ın Velisi", yani “Allah’ın bilgesi” anlamında kullanılabildiği gibi, atının öldürdüğü çocuğu suya daldırarak (vaftiz ederek) yaşama döndürdüğünü iddia ederek “insan tanrılık taslayan” Deliüzzaman için düşündüğümüzde “Allah’ın Yerine Bakan, Vekili” anlamının çıkarılması gerekir. Sonra Bediüzzaman’ı benimsemesi, “Asrın Mucizesi” yani mucize= Bedi, Allah’ın 99. Esma-ül Hüsnasından birisi öte yandan Filistin'li Sabilerin taptıkları tapınak fahişesi tanrıçaları Astarte/ Aşera'nın da sıfatlarından birisidir.

Allahların üçüncüsü İran'da 1979'da hazır devrimin üstüne getirilip oturtulan emperyalizmin işbirlikçisi Ayetullah Ruhullah Humeyni'dir.

Humeyni onun memleketinin adıdır ve Tahran'a 300 km mesafede 65.000 nüfuslu Humeyn şehrinden olduğunu ifade eder. Öteki adlarına gelince karşımıza tam bir "Ölen Tanrı Kültü" çıkar.

Ruhullah= Allah'ın Ruhu; Ayetullah=Allah'ın Ayeti, sözü demektir. Bu durumda bu ölmüş gitmiş zâtın canı, ruhu "Allah'tır" Yani adamın sıfatının içinde Allah insanlara yol göstermeye gelmiştir. Öbür adı da "Ayetullah" olan bu sapık insanlara diyor ki "Sözüm Allah'ın sözüdür, Kur'an ayetidir.

1979'da Fransa Paris'teki ev okulundan mezun edildikten
sonra Emperyalizmin hazır deevrim sonrası devlet teslim ettiği
"Ruhu ve Ayeti" ile Allah adlarını alan Humeyni
İşbirlikçisi.


Adam resmen İngiliz- Amerikan emperyalizminin emrine girmiş yaşayan Allah!

Asırlar öncesinden İslam Ulemaları bakın bu Allah’lara ve onlara tapanlara neler diyorlar? Elmalı’lı Kur’an Enam Suresi 100. ayet tefsiri;
Şehristâ n î der ki: "Bütün Mecusîler, hayır ve şerri, fayda ve zararı, kurtuluş ve fesadı aralarında tamamen paylaşmış yani birisi yalnız hayır başlangıcı, biri de yalnız şer başlangıcı olan iki esası kabullendiler, birine nur ve birine zulmet, Farsça olarak Yezdân ve Ehremen adı verdiler."

Hazır devrime konan Fransa'da Ev Okulu Diplomasını
NATO ajanlarından alıp devlet sahibi edilen
Ayetullah Ruhullah Humeyni "GILMANIYLA"



Bütün Mecusî mezheplerinde anası ve kız kardeşi gibi mahremleri (kendileriyle evlenilmesi dinen haram kılınanları) ile evlenmek helâl sayıldığı gibi, yine Mecusîler içinde haram ve helal hükümlerine inanmayan "Hurremdînîler" denilen eski bir "İbâhiyye mezhebi" ve aynı şekilde bütün kadınlarda ve mallarda, ot, su, mer'a gibi şeylerde ortaklığı kabul eden ve "Mezdekiyye" denilen bir "İştirâkıyye mezhebi" de bulunduğu üzere, zındık özellikle dinsiz ve inançsız mânâsına da âdet olmuş ise de, esasen zındıklar Zerdüşt'ün "Zendevasta" isimli eseri dolayısıyla bütün Mecusîler demektir.

İbnü Abbas hazretlerinden nakledilen nüzul sebebinde Zenadıka hayır yaratıcısı ve şer yaratıcısı iki kardeş Senevîliği, "Onlar, Allah ile cinler arasında bir soy bağı uydurdular" (Saffât, 37/158) âyeti delale tince neseb deyimleri bütün Mecusî mezheplerinin esaslarına işareti içerir. Hem hepsinin bir Senevîlilikte toplandığını göstermiş, hem de Mecusîlik yerine Zenâdika (Zinakâr) lakabını seçerek özellikle Zerdüştlere dikkat nazarını çekmiştir.

Yaşarken "Aziz" ilan edilen Fetullah, ölünce Sabi/ Yezid inançlarına göre "Tanrı olacak!":))


Ebu'l-Hasen el- Kerhî demiştir ki: İmam-ı Âzam katında kitap ehli olan Sâbiîler Mesih dinine geçmiş olan bir kavimdir ki İncil okurlar. (Maun 70.ayet tefsirinden.)”.

Gelelim, Küresel Mason sermayesinin son Allah'ına! Hepsine şapka çıkartacak olan gerçek şeytana!

Emperyalizmin dördüncü Allahları ise, 1979'da mahkeme kararıyla "Fetullah" olan adını Bediüzzaman/ Deliüzzaman'ın Siirt'li sıbyan mektebi hocası Fethullah efendiye benzeterek, Sabi şeytanı Bediüzzaman'ın "öğretmeni" sıfatına kavuşan Fethullah Gülen'e;

Fethullah= Allah'ın Fethi demektir.

Bu emperyalist dümenlerden çıkan şudur ki;

Küresel sermayenin uşağı olmuş Allah, 1-Bahaullah ile "Nur'unu/ Işığını yaydı, insanlara göründü, 2-Bediüzzaman ile mucizesini yaydı bütün Müslümanları kayıtsız şartsız emperyalizme teslim etti (Zehra adlı saçmalığının 1960'lara kadar bütün Müslüman ülkelerde Hilafet emri gibi batılı devletlerce bastırılıp dağıtılması, antiemperyalist mücadelelerin sonlandırılmasına yaramıştır. 1952'de Said, aldığı Vatikan ödülünü kitabında yayınlamıştır). 
3-Ayetullah Ruhullah ile "emperyalizmin Paris'teki "ev okulunda" NATO ajanlarınca yetiştirilip "yaşayan tanrı olarak" İran'da iktidarını kurdu, şimdi 4-Fethullah Gülen (İshak peygamberin adı Güler demektir, Bu adı ondan türemedir) ile de İngiliz- Amerikan ve Avrupa Birliği eşliğinde Papa'nın dualarının yardımıyla, Fethullah'ın "Ah Vatikan'a bir gömülebilsem!" nidaları altında yeryüzünü fethe çıkmıştır. Fetullah’ın Ermeni olması iddiaları ile “İmamlık” yapması, “ılımlı İslâm” siyasetine benimsemesi gerçek olabilir. Çünkü aslı Etiyopya İncil’i olan Ermeni İncil’i İsa’nın “yaşayan tanrı” değil, peygamber olduğunu iddia eder. Bu yüzden “maskeli Müslümanlar”  hocalık, imamlık işlerinde çok görülmektedir.

Tesadüf, 20. yüz yılın içinde Papalığın "21 yüzyıl, Hıristiyanlığın yeryüzünü işgali olacaktır" açıklaması da halen yazılıp çizilmekte olan bir konuyken.

Vatikan'dan ilk "Takdirname alan Emperyalizmin Allahlarından
Said-i Kürdi  Bediüzzaman (Asrın mucizesi) el Deliüzzaman


Bu emperyalizmin “Dört Allah’ının” da ya da “Kıyametin Dört İşbirlikçisinin” de hepsinin Grek İncilinde yasaklanmış olan fiilleri içerdiği gerekçesiyle “Şeytani ve Kâfir” ilan edilen Havarilerin İncillerine tapınan, Cengiz Han akınlarına kadar (M.S.1200’ler) Roma ve Bizans ordularınca bu yüzden sürekli sistemli “soykırımlara” uğratılan Arami, Süryani, Ermeni, Nasturilerin halklarından olmaları da ilginçtir.
Bu soykırımlar yüzünden, Kürt Yezidilik kitabı Mushaf-ı Reş’te “Roma’ya savaşa giden Yezidi Kürt” karakteri, Osmanlı’nın çöküşü yıllarından günümüze büyük nankörlük, ihanet örneği göstererek kendilerini soykırımdan kurtaran Türk milletine karşı dönmüştür.

Emperyalizmin, Vatikan'ın uşağı Sabi Allah'ı Fetullah Gülen


Bu Dört Allah’ta İslâm’da yasak olan “Bekârlık/Çilecilik” çekmektedirler. Sıradan bir insanın evlenmemesi komşularınca sorgulanabilir ve en azından kendi sorunudur kimseyi bağlamaz. Ama, adlarının başlarına sonlarına “Allah” sıfatları ekleyen “Emperyalizmin Allahları” olursa bu kişiler bu sorgulanmalıdır.

Mesela şöyle sorsak olur mu?
-Bediüzzaman-ı Deliüzzaman’ın Vatikan’a gömüldüğü için mi Fetoş “-Vatikan’a gömülebilsem!” diye tutturmuştur? (İnternette yayınlanan videoları dolu, kendisi çekinmeden söyleyebiliyor.)

Ve 2010 yılı sonlarında, Mason C.I.A casusu olduğu herkesçe bilinen Papa XVI. Benedictus (Benediktus) "pedofili ve çocuk pornosuna" izin vermişken iki yıl sonra bizde "9" Dokuz yaşında ilköğretimin zorunlu kısmını bitirdikten sonra Sabi ve Yezidilerde "evlilik çağı" "ALTI'dır", ona hazırlık olarak şimdilik yapılabilecek en akilane çözüm olan bu yasanın çıkarılması da tesadüf olabilir mi? Humeyni, ölmeden önce yayınladığı evlilik ilişkilerini düzenlediği Küçük Yeşil Kitap'ında "İki yaşında kız çocuğu ile nasıl cinsel ilişkiye girilirse YASAL" olacağını tarif etmektedir.
Sizin de Nurculuğunuz aynı yolun Türkiye kolu olduğuna göre, sizlerden korkma gerekçelerimizde haksız olmadığımız görüyoruz.
Sabilerin ve Yezidilerin Hırsız oldukları, kendilerinden olmayanların mallarını çaldıkları bilinen bir gerçektir. Mekke'nin fethinden sonra peygamber Muhammed'in Ebu Süfyan'ın karısı ile olan mülakatlarını bir profesör olarak bilmeniz gerekir. Bilmiyorsanız AKP'nin Çalık'ının hazeteyi aldıktan sonra hediye ettiği "Ebubekir Siraceddin'in Hz. Muhammed'in Hayatı" adlı kitabına bakarsanız ya da İbni Hişam'ın tefsirlerine baktığınızda görürsünüz!

İşte, AKP'nin ve Nurcuların "mal hırsları, dünyalık doldurmaları" ancak bu şekilde açıklanabilir. Çünkü hepiniz "Müslüman kisvesinde "Şatanistsiniz. Adın olan "Berhan"  bile "Zerdüşt tapınaklarına" verilen "Behram" adının bozulmuşudur. Behram, Zerdüştleri savaşta koruyan tanrıdır ve Behram ateşgedeleri halen İran'da vardır.

Kimse kimseyi yemesin!

Dinler zaten korkutmaca, kandırmaca ve soymacadır. Siz ise kendinizden olmayan, varlıklarına sığındığınız cahil, zavallı halkımızın dindarlarını da soyuyorsunuz! Malum, devleti “Dar-ül Harb” yani “Savaş Edilmesi Gereken Devlet!” ilan ettiniz ya!

Sizin Kur'an ile işiniz falan yok. Sizler kendi Sabi, Yezidi inançlarının Şatanist imparatorluğunu kurma derdine düşmüş, şeytana tapan Mason küresel sermayenin işbirlikçileri ve uşaklarısınız!

Atatürk’e “Süfyan” diye Küfür eden Said-i Kürdinin takipçileri olan sizler, bu gün yazılarınızda Süfyan ve Hind’iGerçek Müslümanlar” olarak yorumluyorsunuz. Bu nasıl oluyor?

Atatürk zamanından 1960’lara kadar “Ebu Süfyan” İSLAM DÜŞMANI iken bu gün nasıl oluyor da Müslüman oluyor?
Tamam, “-Müslüman oldum!” Diyene hesap sorulmaz! Ama, peygamberin ölümünden yaptıkları da ortadadır.

Yoksa Kürt Yezidilerinin (Mecüsiler), Süfyan’ın oğlu Muaviye ve torunu Yezid’i “TANRI=ŞEYTAN TAVUS” saymalarından mıdır?

Sonra Nurcuların Allah’a “Yezdan” demeleri nasıl İslam ile bağdaşmaktadır?

Milattan sonra beşinci yüzyıla kadar iki tane İran şahı vardır bunların adları “Yezdigirt”tir. Ezd, Ezda, Yezdan, bunlar Zerdüştlerin, Mecusilerin Sabilerin, Yezidi Kürtlerin tanrıları olan şeytanın adlarıdır.
Sabilerin Cennet/Cehennem tasvirleri

Bakın gerçek İslam siz Yezidilerin, Yezdanilerin hakkında ne tespitler yapmış;

“(Elmalılı Enam Suresi tefsirinden) Mecusîlerin, hissî bir görüş işaret eden nur ve zulmet isimleriyle ifade ettikleri bu ikilik inançları sûrenin başında "karanlıkları ve aydınlığı var eden. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar" yüksek sözü ile detaylı bir şekilde kötülendiği gibi "Yezdan" ve Ehremen veya Hürmüz ve Ehremen diye fizik ötesi ve manevi bir görüş ifade eden şirkleri de burada cin denilmesiyle kötülenmiş ve reddolunmuştur. Çünkü Ehremen İslâm'da İblis denilendir. Ve İblis, "Cinlerden olan İblis Rabbinin emrinden çıkmıştı" (Kehf, 18/50) âyeti delaletince cindendir. “
İşte Nurcuların bizleri korkutan özellikleri bunlardır. Çocuklarımız Kur’an dersleri ile Sabi, Yezidi, Hıristiyan, sapık Yahudi tarikatlarının inanışları olan Amerikan İslam’ı/Müslümanı edileceklerinden dolayı korkmaktayız.

Ben 12 yaşımda Kuran hatim ettim. Evden de kulağım alışık olduğundan mıdır nedir hem de “Elif Sıpırasından” başlayarak iki ay içinde Kur’an-ı bitirdim. Hocamın "hafızlığa yatkın gördüğünden" devam etmem için yalvarmasına rağmen "Bir şey anlamadığım bir kitabı okuyup ta kafamı yoramam" Dediğimde 12 yaşındaydım ve Kur'an okuyunca bir şeyler anlayacağıma, öğreneceğime kendimi inandırmıştım. Hiç bir şey olmayınca bir daha da “ibadet veya sevap kazanma kastıyla” elime almadım. Doğduğumdan beri evimizde Kur'an, Mevlitler okunur, annem hoca kızıdır, babası Çanakkale gazisidir. Her iki dedem Osmanlının yıkılış savaşlarının gazileridir. Ve kız kardeşlerim halen komşuların her ihtiyaçlarında Kuran okumaları için davet ettikleri insanlardır.

Ben on beş yaşıma geldiğimde, okuduğum dini kitaplar yüzünden dinlerin boş olduğuna karar vermeye başladım. Hiç bir "ateist" dediğiniz kitap okumadan sadece tasavvuf kitapları okuyarak dinden soğudum ve on yedi yaşıma geldiğimde saçma olduğuna karar verdim. Buna beni en çok iten de, ortaokulda (1973ler) babamın başıma musallat ettiği Nurculardan aldığım Said-i Kürdi’nin risaleleri, lemaları, şuaları ve Tarihçe-i Hayatım saçmalıklarıdır.

İnternet yazarlığı da aklımda yoktu ve gene Nurcu pazarlamacılardan bıkmam yüzünden “millet Nurculukla Hıristiyan edileceğine dinsiz kalsın ama en azından vatansever, Türk kalsın da yurdunda azınlık kavgası yapmasın!” diyedir. Beni bu işlere sürükleyen, tahrik eden sizlersiniz!

Beş ile dokuz yaş arasındaki çocuklara "asla anlamını kavrayamayacakları" ve ülkemizde konuşulmadığı için de asla "düzgün telaffuz edemeyecekleri", bu yüzden de dinen günaha girecekleri, tekerleme söylemek kadar yararı olmayacak Kur'an okutma ve Arap Alfabesi dersleri çocukları mallaştırmaktan, beyinlerini dumura uğratmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Faydası olsa bana olurdu. Yaşı doksana gelmiş annemi de "-Oğlum neden namaz kılmıyorsun?" şikâyetine maruz bırakıp üzmezdim. Bütün ömrünü anlamadığı duaları tekrarlayarak geçirmiş halen rüyasında bile dua eden anneciğime tutup da düşüncelerimi açarak daha da üzülmesine sebep verecek değilim.

Yıllar önce bir kere Türkçe Kur'an okudum. "Ben ondan anlamam, okuma" Cevabını aldığımda, kendi okuduğunun Türkçesini sorduğumda onu da bilmiyordu. Ancak, eski Osmanlıca yazılmış bazı tefsir ve meal kitapçıklarını okurdu, onlardan anladıkları ile yetinirdi.

İnsanlar bunları bilse ne olur bilmese ne olur? Bilirlerse kodamanlara iyi köle olacakları kesindir. Olsa olsa o olur!

Benim yazılarıma bakarsanız, Tevrat, İncil, Zebur, Kuran, Mihrilik, Zerdüştlük, Mecüsilik, Sabilik, Yezidilik, Hindu’luk, Budacılık, Cincilik ve adları şu an aklıma gelmeyen her dinin kitabından bol miktarda yazılar bulabilirsiniz!
Bunca din okumama rağmen bir tanesi bile beni “dine inanmaya ikna edemediyse” bunda benim kabahatim yoktur. Kuran, Tevrat, Zebur ve İncil kitaplarını en azından bin ile beş bin arasında hatim etmişimdir. Çünkü yazılarımın çoğunda mutlaka onlardan alıntım vardır.

Çocuğuma da ilk önce namaz ve aptes konusunu öğretmişimdir. Dedelerinin yanında çok namaz kılmıştır. Asla karışmadım. Ama siz karışıyorsunuz ve çocuklarınızın “seçme haklarını” ellerinden alıyorsunuz!

Ben de dinsizlik aşılasam mı? Demiyorum. Seçim çocuğumun hakkıdır. Ama siz dindarların (Hangi dinin dindarı olduğunuzu da siz biliyorsunuz!) bu kadar da adaleti olmadığı için çocukları beş yaşında şartlamaya ve köle etmeye uygun yasaları çıkartmayı “marifet” gösteriyorsunuz!

Buna “Pedofili” (Çocuk seviciliği) ve çocuk sömürücülüğü derler.


Onun yerine çocuklara mesleki, spor eğitimleri verilse daha yararlı iş yapılmış olur. Ama, okyanus ötesindeki ağababalarınız ile, siz Kürt toprak ağaları, büyücü Sabi, Yezidi, sapık Yahudi tarikatı ruhbanları ve toprak ağalarının işine gelen de budur.

Gününü kendisine asla fayda vermeyecek olan bir takım yazıları okuyarak cennete gideceğine inandırılmış, sorgulamayan, biat eden milyonlarca köle gerzekleri hedefliyorsunuz.

4+4+4 eğitim yasası aslında eğitimin yasak olduğu Yezidiler memnun etmek, Yezidiliği, Sabiliği, Masonluğu, Beyt Şems Yahudiliğini daha bilmem neyi yaymak, çocuk evliliklerini, cahil, vakıf kapılarında bir tas çorba için sıraya girip hayır dua edecek salaklar dünyası kurmayı amaçlamaktadır. Eğitimi değil, Eğitimsizliği yaygınlaştırmaktadır.

Dünya malına meyletmeyen, fazlasını yoksullara dağıtan gerçek Müslümanlarla aranızdaki farkın açıklaması, sizlerin durmadan şirketler, Deniz Fenerleri, İlim Yayma Cemiyetleri gibi Mason yardım dernekleri tarzı çalışan şirketleşmeleri içinde olmanızın nedeni sizlerin Müslüman takiyyesi içinde olan sarıklı Papazlar, Hahamlar, Rahipler, Keşişler olmanızdır. Kendi kurbanınız olan Hirant Dink'in de İlim Yayma Cemiyeti tarzı fakir çocuk okutan bir Ermeni derneğinin okuttuğu çocuk olduğunu, karşılığını da canıyla ödediğini bilmiyorsanız öğreniniz!



Sizler bu milletin ve bütün Türk ve İslam dünyasının "Truva Atlarısınız!"

Bu millet sizlere hakkınız vermezse eğer her şeye de müstehaktır!


Gerçekten yaşayan bir tanrı varsa sizler gibi tanrı ve din tüccarlığı yapanlara nasıl müsâde ediyor anlamak imkânsız!

İşte biz bunlara karşıyız!




Ahmet Hoca'nın mailime gelen yazısı;

3 Nisan 2012 10:11 tarihinde selami cekmegil  yazdı:

Kur'ana saygısız ve bilgisiz öğretmenler tarafından Kur'an eğitimine itiraz edenler de var sanıyorum,
Mesela:
4+4+4+++++ 
2 Nisan 2012 20:31 tarihinde AHMET BERHAN YILMAZ <aberhany@yahoo.co.uk> yazdı:


NEYE İTİRAZ EDİYORSUNUZ?
AHMET BERHAN YILMAZ
Seçmeli Kur’an dersine itiraz edenler nasıl bir nesil istiyor?
Masalını Andersen’den okuyan,
Fablını La Fontaine’den ezberleyen,
Tarihini saçma sapan dizi filmlerden öğrenen,
Dinini dedesi, ninesi yaşayınca kendi de yaşıyormuş sanan,
Milliyetçiliği tuttuğu takım Avrupa’da maç kazanınca sokaklarda bağırıp çağırmak, hatta sevinçten ağlamak sanan bir nesil mi istiyor?
Kuran-ı Kerim’in başucunda asılı durması için indirilen bir kitap sanan kendini bilmezler, bilmezler mi ki?
Kuran dersi almakla iyi Müslüman olunmaz,
Kuran dersi almakla kimse İslam’ı istenildiği seviyede yaşayamaz korkmayın.
Kur’an okumakla, ezberlemekle, başucuna asmakla bir şey vermez insana, Kur’an kalpte yer almadıkça, hayatınıza aksetmedikçe bir anlam ifade etmez korkmayın.
Yani bizler bu dersi almadık diye, İmam Hatip okumadık diye neyiz şimdi?
Sizler bizlerin, İmam hatip okuyanların ve hatta Kur’an’ı ezbere bilenlerin birçoğunun kalbine girseniz de baksanız,
Bizler para, makam ve aklınıza gelen şeytanın sunduğu her türlü dünya hırsında sizlerden ne kadar ileriyiz bir bilseniz?
Fetoş yani ABD'nin Fatih Allah'ı amiri ABD'li Kardinal ile.
(Kardinal Bir ülkenin en büyük Hıristiyan din adamıdır)

Ah!!!
Keşke bizler sizlere iyi örnek olabilsek de sizler de Kur'an okumaya, okutmaya ve özellikle Kur'an-ı yaşamaya heves etseniz.
Bizlerde bu kadar dünya, para ve makam hırsı varken bu halimizle sizleri korkutuyoruz değil mi?
Dilimizde Kur’an, kalbimizde dünya olunca güvenilir olmuyoruz değil mi?
Keşke bizim Kur’an okumayı bilenlerimiz, Kur’an diliyle konuşanlarımız kısaca makam, para, şöhret sahibi inananlarımız itirazcıların zannettiği ve düşündüğü gibi olsa.
Kur'an'ı ezbere bilen kaç kişi anlamını da biliyor ve Kur’an’ı yaşıyor acaba?
Daha basit bir soru kaç kişi okuduğu bir kaç küçük surenin anlamını tam biliyor ve hayatına aksettiriyor acaba?
Sizler bırakın bizleri, bunlarla oyalanalım yoksa bu ölüm uykusundan uyanacağız?
Eğer uyanırsak ve hakikaten Kur’an’ı yaşarsak işte o zaman sizler bizlere bakıp bizlerden daha önce Kur’an’a koşacaksınız.
Bu nedenle bırakın bu ufak tefek işlerle meşgul olalım.
Ve asli yaşam gayemizi unutalım.
Tüm Hıristiyanların din büyüğü olan ve yeryüzünde
Allah'ın vekili sayın Papa'nın olduğu Vatikan'da
Oraya gömülmeyi hedefleyen bir Fetoş!

Seçmeli Kur’an dersine şuursuzca itiraz edenler;
Şunu da iyi biliniz ki; sizin birlikte çalıştığınız, gördükleriniz, okuduklarınız ve ilişkide olduklarınız içinde, yani hepimizi kast ediyorum makamı, mevkii, şöhreti, konumu ne olursa olsun Kur’an’ı gerçekten yaşayan, bu noktada örnek olabilecek tek bir kişi yok işte bu sebeple sizler dinden, Kur’an’dan bu kadar korkuyorsunuz ya.
Bizler gerçek inananlardan olabilsek sizlere az da olsa bir güven veremez miydik?
Sizler bizlere bakıp İslam’ı değerlendirmeyin, okuyun Peygamber efendimizi, okuyun Hz. Ömer’i ki bakın bir mümin nasıl olurmuş, adalet nasıl olurmuş, kul hakkı neymiş, tevazuu neymiş, nefsi terbiye neymiş.
Akıllı olun akıllı ve neye, ne amaçla itiraz ettiğinizi iyi bilin.
Çünkü çok saçmalıyorsunuz çok.

Buna itiraz ediyoruz Ahmet Hoca, Bunun ardında duran sana ve cümlenize, yalanlarınıza, iki yüzlülüğünüze!




AHMET BERHAN YILMAZ











__._,_.___
RECENT ACTIVITY: 
·         New Members 21
Açıklama: Yahoo! Groups
.

__,_._,___

2 Mart 2012 Cuma

YAHUDI BURKA KULTU VE YAHUDI TALIBANLAR




Yahudi Jitsu 
YAHUDİ BURKA KÜLTÜ ve YAHUDİ TALİBANLAR



Ülkemizde yıllardır tartışması bitmeyen ve bir türlü sona ermeyen “Çarşaf- Peçe, Türban ve Burka” ile ilgili Kanada’da meydana gelmiş bir olayın Yahudi İnternet sitesine sıçramış halini gösterebilmek için o haberi ve yorumlarını Türkçeye çevirdim.

Umarım bu haber görmeyen gözlere, duymayan kulaklara, düşünmeyen kafalara bir kıvılcım olur. Şimdi çeviri yazıma geçelim;

09.EKİM 2011 CUMARTESİ

Kanada- Yahudi Burka Kültü ve İsrail’de Haredim;

“Globe and Mail” * Burka Kültünden olan iki genç İsrailli kadının sınır dışı edildiğini bildiriyor.

*(İnternet Haber Sitesinin adı Dünya ve Posta demektir)

Kanada'da Burka'lı Yahudiler

İsrail Akka’da adları “Yahudi Talibanlar” olarak kötüye çıkmış olan Beyt Şems (Güneşin Evi) Burka Kültünden olduklarından %100 emin değilim çünkü benim Beyt Şems ve daha önceden işittiğim “Lev Tahor” adındaki kültlerin hakkındaki çok kesin olan bilgilerime göre onların Rabbi (Yahudi din adamı) önderleri yoktur. Benim kendi tahminime göre benzer kült olmasına rağmen bunlar farklı bir kült olmalıdırlar.


Bu aile, Quebec’in (Kanada’da bir şehir adı) etrafını çevrelediği Laurentian dağlarının ortasında, İsrail ile uluslararası savaşın kıvılcımlandırdığı bir uygulamaya ait olabilir. (Blogun yazarı,İsrail’i küçük düşürmek için üretilmiş bir tarikat olabilir görüşündeymiş)
Lev Tahor, yıllardır, topluluğun nazarından uzak kalmaya özen gösteren, Montreal’in (Kanada’da) kuzey ormanlarının kenarında yaşayan bir Yahudi topluluğudur. Kadınları ve küçük kızları, Hz. Meryam’in 16 yaşındayken giydiği tepeden tırnağa vücutlarını örten peçeli “chador” (Türkçe Çadır=Çarşaf-peçe) giyerler. Sakinleri yabancılarla pek nadiren ilişki kurarlar.

Ama şimdi, Sainte-Agathe- des Monts’ta Hasidik mezhebinden oldukları dikkat çeken iki onlu yaş grubundaki kız Kanada’lı yetkililerce durdurularak evlerine gönderildi.


Kanada'da Burkalı Yahud,i kadınları

“15” ve “13” yaşlarındaki kızlar Montreal Göçmen Bürosu ekiplerince zorla alıkonularak, görünüşte İsrail Mahkemesinin kararı altında İsrail’e geri gönderildiler. Oysa, Kızların büyük amcaları, bazı gruplarca kendilerine zarar verildiğini, Lev Tahor topluluğundan bazı erkeklerce ellerinden mallarının alındığını ve evlenmeye zorlandıklarını bildiren bir dilekçeyi yetkililere henüz yazmıştı.






İsrail’de bu mezhep kadınlarının giyimleri nedeniyle “Yahudi Talibanlar” olarak çağrılırlar. Lev Tahor’ın Kanada’daki önderleri Rabbi Shlomo Elbarnes, topluluğuna girmeleri için hiç kimseyi zorlamadıklarını göstermek için Çarşamba günü bütün kayıtlarını gazetecilere gösterdi. Herkesin ayrılmakta serbest olduklarında ısrar etti.






Çok ilginç olan aşağıdaki makalenin tümünü okumanızı öneririm. Hikâyenin kendisinden çok yazarın İsrail ve Haredim tanımlamasını çok eğlenceli buldum;
“Herkesin siyah giydiği İsrail’de bile Siyah giyen kadınlar, göze çarptıkları için “Taliban Kadınları” adıyla çağırılırlar. Pek sevilmezler.

Zülüflü siyahlar giyen Hasidik Yahudi

Zannıma göre, herkesin siyah giydiği bir yerde bile ben hariç olmak isterim.
Ünlü kıvırcık zülüflü Hasidik erkekler, siyah takım elbise, siyah foter şapka, kadınları da siyah etek, siyah çorap, gri veya beyaz üstlük üstüne siyah eşarp bağlarlar. İsrail’deki Lev Tahor topluluğu yüzleri dahil olmak üzere toptan siyah giyerler.
Hasidiklerde siyah giymenin sevilen bir şey olduğunu, bunların yanlış olduğunu söylemek gereksiz ve yanlıştır.”
Yapılan bazı yorumlardan ilginç olanları;
05. Ekim.2011 22.52


“Yahudi kadınları Müslüman kadınlardan çok önceleri böyle giyiniyorlardı. Onlar bizden kopyaladılar. Literatür böyle söyler.”

”Dünyanın en aşırılarının nâm yarışları gibi…ve Kanada’nın “dini özgürlüklere gösterdiği bir çok hoşgörü örneği gibi.”
3.Cevap
Curtangst;

06.Ekim.2011 Saat-01.47


“Sadece dünyanın muhtemelen daha tuhaf olmaya başladığını düşündüğünüzde…Yahudi Taliban’a gelirsiniz!”


Yahudi din adamları ve bakanlarımız

JDonston2 06 Ekim 2011Saat-02.18

“ Bu tarikat fazla saygı görmüyor değil mi? Bir kadının anlık bakışı ile karşılaşsalar bu adamlar bütün iradelerini kaybederler, düşük gelir düzeyinde ve dar kafa yapısında oldukları hemen belli oluyor!”

Son yorum aslında noktayı koymaktadır. Üzülerek söylemeliyim ki bu tarikat hakkında olmasa bile genellikle bunlar “Tznius” hareketinin bir parçasıdırlar.

Bundan sonra da İsrail yasalarına göre “Tevrat’ın ayetlerini, öğretisini, İsrail devletini incitmenin hukuki karşılığıyla ve Araplara kabul ettirilen şartlarla ilgili Göçmen Dairesinin ilgili hükümlerini eklemişler.

Yazının sonunda da İsrail’de bir çok Siyonizm karşıtının olduğu ancak Burka Kültünün bu gruba dahil olmadığı yorumu yapılmış. Onları çevirmeye gerek görmedim. Merak eden çevirsin.

Haberi gönderen Tudela’lı Benjamin (Bünyamin) Saat 18.17
Haber Etiketleri
Burka, İsrail

Keykubatın açıklaması;

Eski Babil İmp.

Bundan çıkarılacak sonuç şudur; Yahudiler M.Ö VI.(6.) yy.da Babil’e köle olarak götürüldüler ve “70” yıl köle olarak çalıştırıldılar. M.Ö.530’larda Pers Kralı Büyük Dara (Daryus) Babil imparatorluğunu yıktı, Yahudilere ülkelerine dönme ve tapınaklarını yapma hakkını geri verdi. Rahip Ezra, unutulmuş Tevrat’ı hafızların ezberlerinden yeniden derledi. M.S.50’lerde yaşamış Yahudi tarihçisi Flavius Josephus “Contra Apion- Karşı Apıon” (Blogumda Türkçesi vardır) yazısında Pers Kralı Artakzerkses zamanında (M.Ö III.yy.)Tevrat ayetlerinin İran dini etkisinde yazıldığını itiraf etmektedir.






Babil sürgünü öncesi ve sonrasında da Yahudiler defalarca sürgün edildiler ve dünyanın birçok yerine geniş Pers İmparatorluğu ve ardından gelen Grek İmparatorluğu, Roma, Bizans, Arap Emevi, Abbasi, Selçuk, Osmanlı, Kaçarlar dönemlerinde rahatça seyahat edip yerleştiler, gittikleri yerlerde ticaretler yaptılar, zengin oldular. Ülkemizde de en zengin kesim Yahudilerdir.


Bu nedenle Afganistan’dan İngiltere’ye, Rusya’dan Amerika’ya her yerde Yahudi bulmak mümkündür. Bunların asıl kalabalık olanları ise çok önceden yerleştikleri ülkelerde o ülkenin dinlerindenmiş gibi görünen, ama içinde Yahudi olan “Kripto Yahudilerdir.”


Sabetay Sevi

Ülkemizde de “Kara çarşaf-peçe ve Türban” kültünün gerisinde yatan Sabetaycılık, Vehhbailik, Bahailik, Nurculuk ve Fethullahçılık gibi akımları çıkaranlar bu “kripto Yahudilerdir.
İngiltere ve Amerika’ya yerleşmiş bulunan Küresel mason sermayenin başında da bu sihirbaz/ büyücü Yahudi rahipleri olduğu bilinmektedir. Geçen yüzyılda çıkarttıkları iki dünya savaşına bu asırda yenisini eklemek istemektedirler ve ülkemizi de bu proje kapsamında “20.yüzyılın piyonu Almanya” konumuna getirmişlerdir.
Hükümetin dayandığı sözde temel İslam-i tarikat Nurculardır. Yahudi, Hıristiyan ve İslami ilkelerin karışımı olan bu yeni din halkımıza “İslamiyet” adıyla yutturulmuştur.

Uydudan yayın yapanNoursat Tv, Mısır Kıpti (çingene) Hıristiyanlarının kanalıdır. Gene “Türkçe adla Hotbird İtalyan uydusu üzerinden yeni yayına soktukları “Kanal Hayat” adlı televizyon Hıristiyanlık yayını yapmaktadır. Turksat üzerinden Urfalılar için Edesa Tv’yi yayına sokulmuştur. Edesa Urfa’da, Klikya da Adana, Mersin, Hatay bölgelerinde I. Haçlı Seferinden sonra Haçlı Ordularınca kurulmuş ve Müslüman soykırımı yaptırılan Ermeni devletçikleridir.

%49 oyla halkımızın güvenini bir şekilde kazanmış bu hükümet son olarak okullarda “Okulda Hayat” adlı bir kampanya başlatmıştır ve bu da Hıristiyanlık kokmaktadır.

Başbakanın son günlerde zikrettiği “Dindar ve KİNDAR GENÇLİK” istiyorum!” ifadesinin ardında yatan, Türk düşmanlığından başka bir şey değildir.


Avustralyalılar Burkalılardan bıkmışlar ve şöyle diyorlar;
"SİKTİRİN GİDİN DOLUYUZ!"
Link İngilizcedir.

Dindar ve Kindar Gençliğe dışarıdan cevap!

Kripto Yahudilere, İsmet İnönü döneminden başlayarak (1938-1950) de bunlara Yahudi Kürtleri (Alevi Kürtler, Barzaniler v.s.) eklendiler. ” Kırım Tatarları, Vehhabi Çerkez göçmenlerini (1876’dan itibaren göçenlerle birlikte) de bunlar arasında sayabiliriz. Kurtuluş savaşı sırasında işgal güçleri ile işbirliği yapmışlar, bu gün de AKP’nin “36 parçalı Türkiye” hedefine hizmet etmektedirler.

Beyt Şems Yahudisi

İsrail'de Rabbiler Burkayı
yasaklamış haberi


Bu daha çok "Çerşaf-peçe'dir.

İslamiyette böyle bir örtü yoktur. Bunlar Sümer, İran, Grek Artemis ve Venüs, Grek Hıristiyan Kültlerine ait eski köleci şeytana tapınan "Tapınak Fahişeliği Kültleri" kalıntılarıdır. En yaygın olduğu yerler de Irak, Suriye, İran ve Anadoludur. Hz. Ayşe'nin "Ferace" giydiği Kuran tefsirlerinde de sabittir. TIKLA

Saydığım gelişmeler ışığında da başka şekilde yorumlamak olası değildir. Diğer yazılarımda daha geniş bilgiler vardır.
Sizlere farkına varamadığınız bir gerçeği gösterebildiysem kendimi mutlu hissederim.
Saygılar!

Alaeddin Yavuz
keykubat

Haberin linkleri;” 1-http://mostlykosher.blogspot.com/2011/10/canada-jewish-burqa-cult-and-haredim-in.html

2-http://mostlykosher.blogspot.com/2011/01/more-on-jewish-burqa.html

Yazılarıma verdiğim linklerin çoğu bu güne kadar bir şekilde köreltildiği için, sayfada kopyalama imkânı olduğundan yazının “tercüme ettiğim bölümünü kopyaladım;

SATURDAY, OCTOBER 8, 2011


Canada - Jewish Burqa Cult and Haredim In Israel

The Globe And Mail is reporting on a the deportation of two young Israeli women, who seem to be members of the Burqa cult. I'm not 100% convinced this is the infamous Beit Shemesh "Burqa Cult" Aka as the Jewish Taliban - mostly because to the best of my knowledge the Beit Shemesh cult does not have a rabbinic leader as this article suggests, nor have I previously heard the name "Lev Tahor". My own guess is that this is a separate though similar cult:








It is an enclave of ultra-Orthodoxy in the midst of the Laurentian mountains of Quebec, and its family practices have sparked an international tug-of-war with Israel.


Lev Tahor, a community of religious Jews on the edge of the forest north of Montreal, has carried on largely away from the glare of public scrutiny for years. Women and even little girls dress head to toe in chador-like veils and marry as young as the age of 16. Residents have limited contact with outsiders.


"Yahudiler İsa içindir!" Diyen Yahudler!

But now the Hasidic sect in Sainte-Agathe-des-Monts has become the focus of attention since two teenaged girls headed here were stopped by Canadian authorities and sent back home.
The girls, aged 15 and 13, were forcibly detained by Canadian immigration officials in Montreal and returned to Israel apparently under order of an Israeli court.
The girls’ great-uncle had petitioned for the writ out of concern that the girls would be harmed by the group in Canada, that their property would be taken, and that they could be forced to wed male members of the Lev Tahor sect. In Israel, the sect is sometimes called the Jewish Taliban because of the way the women dress.
The spiritual leader of Lev Tahor in Canada, Rabbi Shlomo Elbarnes, opened his study to a journalist on Wednesday to deny that he is coercing anyone to come to his community. He insisted anyone is free to leave.

I suggest you read the whole article which is very interesting. Other than the story itself, I was amused by the writer's description of Haredim and Israel:




Even in Israel, where almost everyone wears black, the “Taliban women,” as they are called, stand out. They are not popular.


I guess I must be an exception to the "almost everyone" wearing black.






Zülüflü dindar ve kindar genç Yahudiler mi?

While Hasidic men, noted for their curled sidelocks, dress in black suits and formal black hats, and Hasidic women wear black head scarves, black skirts, black stockings and black shawls over white and grey tops, in Israel the women of Lev Tahor are dressed totally in black, including their faces.

Needless to say while black is a popular colour in Hasidic circles, this description of women clothing is false.
Some of the comments are also interesting:

10:52 PM on October 5, 2011

"Jewish women were covered in this way long before Muslim women. “They copied it from us,” the literature says."


It's like a race for the title of world's most extreme...and an example of how Canada tolerates way too many 'religious freedoms'.


3 replies






curtangst


1:47 AM on October 6, 2011
Just when you think the world couldn't possibly be any weirder....
...along come the Jewish Taliban...

JDonston2:18 AM on October 6, 2011
This sect doesn't have much respect for men, does it? If they believe that even catching a glimpse of a woman makes a man completely lose control of himself, it sounds like they have a very poor opinion of men and their basic competency.
This last comment is actually spot on. Sadly it might be correct not just about the sect, but on large parts of the "tznius" movement.

"Gerçek Yahudiler İsrail'in savaş suçlarını kınar!" Yazmışlar.
Bizim başbakan bile örtüp,
cesaret madalyası alırken iş bu bu Yahudi'nin yaptığı?


Bu yazımdan sonra gazeteci Sabahattin ÖNKİBAR'ın bu yazısı yayınlandı. Bunu da okuduğunuzda umarım bazı gerçekleri göz önüne sermiş olurum. Lütfen okuyunuz!;
Sabahattin Önkibar: Genelkurmay Başkanı’na Suriye’ye müdahale için Uludere şantajı!


Haberler - Sabahattin Önkibar

07 Şubat 2012


Emekli bir Genelkurmay Başkanı ile 58 generalin tutuklanma gerekçesi kağıt üzerinde darbeye teşebbüstür!
28 Şubat’taki post-modern darbe ile 2007 Nisan’ındaki malum muhtıra olayından hesap sormayan AKP iktidarı olmamış bir darbeyi bahane ederek onlarca generali esir aldı!

Ama 12 Eylül’den hesap soruyorlar demeyin sakın, zira böyle bir şey yok!
Açılan soruşturma ahaliyi uyutma adına tiyatro yapılmasıdır!
Söyleyin bana 12 Eylül bağlamında tutuklanan, sabaha karşı polis ve kameralar eşliğinde ifadeye götürülen oldu mu hiç ?

Hem koca bir darbeyi iki kişiye yani Evren ile Şahinkaya’ya ciro etmek olacak iş midir?
Hadise açık ve seçik olarak toplumu uyutma adına düzenlenmiş bir tuluattır ve hukuki hiç bir sonucu olmayacaktır!
Dolayısı ile AKP’nin derdi darbelerden hesap sormak değil Atatürkçü ordu ile hesaplaşmak ve de ona gözdağı vermektir.
Dahası Cumhuriyet ile onu kuran iradeden rövanş almaktır!

Öyle olmasaydı ortada somut bir suç yok iken onlarca general zindana tıkılmazdı!


Bütün bunlara ilaveten AKP iktidarı bu tutuklamalarla korku salarak iktidarını kurumlaştırmanın peşindedir!
Tabii işin bir de diyet boyutu vardır!

AKP’nin malum, iktidarını borçlu olduğu Paxamericana’ya taahhütleri vardır.

TSK’nın ABD çıkarları doğrultusunda kullandırılması bu taahhütlerin en önemlisidir.
Artık herkesçe biliniyor Irak’tan askerini çeken ABD’nin TSK’yı Ön Asya ya da Ortadoğu’da cephe figüranı ya da malzemesi olarak kullanmak istediği ortadadır.

Ancak ne var ki Türk Silahlı Kuvvetleri ABD’nin ardına takılıp Mehmetçiği Arap Çöllerine gömmek istemiyor ki, bu bakışı ve duruşunu yakın geçmişte Orgeneral Necip Torumtay’ın istifa etmesiyle eylemli olarak ortaya koymuştu!
İşte TSK üzerinde estirilen korku rüzgarlarının bir başka amacı generalleri ABD’nin istekleri doğrultusunda boyun eğdirilmesidir!


MGK’da askerlerin Suriye’ye müdahale yanlış olur görüşünü dillendirmesinin hemen sonrasında İlker Başbuğ’un tutuklanması hiç kuşkunuz olmasın askere korku salma operasyonudur!

Ve son bir haber:

Başkent’in öbür yakasındaki fısıltılara göre Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Suriye’ye müdahale karşıtı duruşunu değiştirmez ise Uludere bombalaması bahane edilerek hakkında dava açılacak ve belki de tutuklanacaktır. Soruşturmanın bir türlü bitmemesini buna yorumlayanlar var!
İyi ama bu fısıltılar şayet doğru ise böyle bir devlet yönetimi olur mu?
Ben Necdet Paşa’nın asla ve kat’a böyle bir şantaja boyun eğeceğine inanmıyorum!


Sünni-Şia fitnesi için ABD’den Taliban’a Katar’da üs!


Tabloya bakar mısınız?

ABD güya Afganistan’da Taliban’la vuruşuyor ama ona Katar’a üs kuruyor!

Evet şaşırmayın Katar Taliban’ın ülkesinde büro açması ve faaliyet yapmasına izin verdi!

Sakın Katar’ın ABD ile ne alakası var demeyin!

Katar CIA ile Pentagon’un bölgemizdeki merkez üssüdür!

ABD İran dahil bütün bölgeyi Katar’daki üssünden izler!

Keza CIA’nın yayın organı olan El Cezire’nin merkezi Katar’dır!

Evet Katar zerre mübalağasız ABD’nin Körfezdeki bir adası hüviyetindedir!

İşte böyle bir yere Taliban büro açıyor yani üs kuruyor!

Bunun anlamı şudur:

Katar Taliban’la anlaştı ki zaten Taliban’ı Sovyetlerin Afganistan’ı işgali sonrasında CIA kurmuştu.

Şimdi her şey aslına rucu ediyor yani derin Taliban efendisi ABD ile yine kol kola giriyor!

Gelelim ABD-Taliban ittifak ilanının gerekçelerine:

Birinci boyut ABD Taliban’ı Sünni – Şia fitnesini çıkarmak için kullanmak istiyor ve Lübnan’daki Şia Hizbullah’ına karşı Katar’da üstlenen Taliban’ı çıkarmak istiyor yani Taliban’ı Sünnilerin militan ya da vurucu timi yapmak istiyor!

Evet Taliban’a CIA’nın verdiği yeni görev Müslümanlar arasında fitne savaşının öncüsü olmasıdır.