Amon Ra ve hiyeroglif yazılar. Mısır Tanrısı Ra “Güneş” sembolü ile anlatılmaktadır.Güneşi,ışığı,gündüzü yıldızları ve geceyi o yaratmıştır. Karısı olan NUT ise “Gece” sembolü ile tanıtılmıştır.Akşam olunca Ra karısı Nut’un ağzından içeri girer.Göksel kayığında batıdan doğuya (gece-gündüz oluşumuna sebep olan dünyanın hareketi bu yöndedir) doğru seyahat ederek sabah olunca karısından doğarak evreni aydınlatır.Gündüz olur.
İşte Nut'un geceyi temsil etmesi olayını anlatan semboller.Kadının üstündeki noktalarla geceleyin çıkan yıldızlar anlatmaktadır. Hiçbir astronomi bilgisi olmayan,uzay,evren hakkında eğitim ve görgüsü olmayan insanlara “din” adı altında doğal olayların en önemlisi basitçe anlatılmıştır. Bunlar tapınılacak fetişler değil sadece öğretme aracı olan sembollerdir.Çünkü o zamanlar günümüzdeki gibi sistemli okullar yoktur ve insanların eğitim yerleri tapınaklar ve öğretmenleri de bunların rahipleridir.İncilde geçen "Rab Tanrı" İbranice "Öğretmen Tanrı" anlamını taşır.Kuranda bu Allah'ın bu sıfatını "Elham" adı ile bildiğimiz namaz duasının başlangıcında doğrulamaktadır. "Elhamdülillahi rabbülalemin..." "Dünyaların öğretmenine ve Tanrısına teşekkür ederim" anlamını verir.Tanrı hem "yaratıcı hem de öğretmen" sıfatı ile bir çok şekilde hep karşımızdadır.
Bu gün bunlara gerek duymayacak kadar insanlık yol amıştır. Toplumlar elan kendileri için önemli günleri veya olayları hatırlamak için bazen kişileri bazen de nesneleri sembol haline getirerek az sözle çok şeyi anlatma işlemini gerçekleştirirler. Bayrak bir nesnedir ve her bağımsız milletin bir bayrağı vardır.Artık ticari şirketler ve devlet kuruluşları da değişik semboller kullanmaktadırlar. Rusya’nın lideri Lenin “Sosyalizmin kurucusu” ve halka özgürlüklerini kazanması için önderlik etmiş bir semboldür.Hitler,I.Dünya Savaşında gurur kırılmış Alman Halkına "kendine güvenmesini sağlayan", ve savaş sonrasında Alman Markını İngiliz Paundu karşısında On Milyar kez enflasyona uğratan İngiltereden intikamını almasını sağlamış bir önderdir.Faşistliği ayrı bir konu.Ama Alman halkının gizli-aşikar sembolüdür.Fransa'nın tarihi sembolü de aslı astarı olmayan Asteriks ve Obelisk'tir.İngiltere'nin sembolu de ,Kral Arthur ve büyücü Merlin'in verdiği sihirli kılıcı Excalibur'dur.İtalyan'ların ise Kurttan emerek büyüyen ikiz kardeş Roma'nın kurucusu Romus ve Romulus'tur.
Bir Sembol olarak Atatürk;
Türkiye’de de Mustafa Kemal Atatürk,Türk tarihinde son yüzyılda imparatorluktan sömürge durumuna düşmüş ve yıkılmış Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden yeni,çağdaş modern Türkiye Cumhuriyetini kurarak sadece bize değil,1923 yılından sonra özgürlüğüne kavuşacak olan Hindistan,Pakistan,komşumuz İran’dan“Çin”e,Küba’ya kadar dünyanın ezilen her milletine “İngiliz Düvel-i Muazzama “sının da yenilebileceğini ,ezilen ulusların bağımsızlıklarını elde edebileceğini göstermiştir. İçinde bulunduğumuz yılda bu sembolümüz “20.yüzyılın en büyük önderi” seçilmiştir. Fakat,Pakistan’dan Türkiye’ye “Yeşil kuşak” ,Almanya’dan İtalya’ya kadar da siyah-faşist yani milliyetçi sosyalist kuşak “ çekme girişimi de dünyanın hakim güçlerince terk edilmemiştir. İran’da İngiltere tarafından iktidara getirildiği halde sonradan Atatürk’ü örnek alarak izlediği “bağımsızlıkçı çizgi” yüzünden sembol olan Rıza Şah Pehlevi’nin heykelini 1979 yılında,aynı güçlerce iktidara getirilen ve sonradan aynı siyaseti güden Irak Lideri Saddam Hüseyin’in de heykelinin 2003 yılında devrilişini seyrettik.İşte Solda Saddam Hüseyin,sağda Şah Rıza Pehlevi'nin jeykelinin yıkılışı.Sırada Mustafa Kemal kaldı.Bu Kürt Said yandaşları,bazı Atatürkçü olup,memleketlerinde Atatürk adını anmayanlar (bunlar Kürt Said yanlısı değillerdir.) da elbirliği ile buna çabalamaktadırlar.
Kendi siyasetlerine karşı çıkan herkesi İngiliz ve Amerikan koalisyonu bu iki ülkede aynı güçleri kullanarak gerçekleştirmiştir. Bu güç nedir ? Bu güç “Siyasal İslam” dır. Şimdi de bu topraklarda onlara kafa tutmuş ama hala defteri bir türlü dürülememiş sadece “Atatürk” kalmıştır. O elan Türk ve Dünya milletleri ailesinin bağımsızlık güneşi olmaya devam etmektedir. İşbirlikçi hain eller bunu başaramayacaklardır. Türk milleti “işbirlikçi Siyasal İslam’a “karşı tüm fertleri ile birleşerek bu mücadeleyi verecek güçtedir.Durum da böyle görülmektedir. “Atatürk” denildiğinde “bağımsızlık,özgürlük” anlaşılmakta ise ve bu bütün dünyanın insanlık ailesinde de aynı anlamı remz ediyorsa bu kişinin kendi ülkesinde dışlanılması kadar “hain” bir davranış hiçbir mantıkla açıklanamaz. Çin’de ilkokul kitaplarının kapağında veya ilk tanıtım sayfasında ve bir çok dünya ülkelerinin ders kitaplarında hayatı,yaptıkları hakkında bilgiler yanında resmi ile de yer alan bu büyük insana bu millet sahip çıkacaktır. Diğer dönme ve devşirmeler ise ya onu anlayacaklar ya cehaletleri içinde boğulacaklar ya da başarısızlıklar içinde kahrolacaklardır.Bu kadar eleştirdikleri "işi ile milletlerce yüceltilmiş bu kişi de bir insandır.
Atatürk sonunda bir insandır; O da okula gitmiş,öğretmeni kulağını çekmiş,arkadaşlarından sopa yemiş,tarlalarda karga kovalamış,yemek yemiş,helaya gitmiş,hamama gidip terlemiş ve temizlenmiş,sıkıntısını gidermek için alkol almış,bıçkınlık etmiş,bazen kızmış,sinirlenmiş,ömrü savaş meydanlarında geçtiği içinde kuralcı olmuştur. Kuralcılığı anlamayan,kendini iyi yetiştirmemiş komutanların verdikleri yanlış kararları görerek sadece vatanı için cephede bulunan fedakar,ölmek için emir bekleyen askerciklerin aptalca düşmana kıydırılmalarına şahit olmuştur.Onu yücelten,askeri daha idareli kıydırmayı başarabilmesidir.Bütün savaşlarda esas sorun da budur.Bunu başaran askerler ancak zafere ulaşırlar.Üniforma giyen herkes değil.
Biz millet olarak disiplini sevmeyen kavgacı,gürültücü bir toplum olmuşuz.Okumadan filozof olmak istiyoruz.Birinin öne geçmesinde fesatlık duyuyoruz.Bu Sam soyu alışkanlıklarıdır ki son Türk Devletini de can çekişir hale geirmiştir.Halen, insanlarımız "Türk'üm demek günahtır,Türk'üm demeyecekmişsin oğlum" diye nasihat veriyorlar ki bu da devlet kurarken ortada yok,Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşında hiç yok, ama sonradan devleti böyle pazarlayan "Sami" sandığı kimliği ile övünen "devlet pazarlayıcıları" nı ya da ayrı devlet kurmak isteyen işbirlikçi vatan hainlerini başımızda tutmaktan,beslemekten başka ne işe yaramaktadır?
O ise en ufak bir askeri veya siyasi kararın daha sonra telafisi mümkün olmayan sonuçlarından gereken dersleri çıkarabildiği içindir ki Emperyalizm karşısında yıllar sonra Türk milletine ilk zaferlerini tattırabilmiştir. Emperyalizm sadece Atatürk için değil dünyanın neresinde “kendi çıkarlarına karşı halkını örgütleyip halkına başarı tattıran lider varsa onları daima “kişisel zayıflıkları” ile aşağılayarak halkının gözünden düşürme yolunu ilke edinmiştir. Bunda o kişi sayesinde çıkarlarını kaybetmiş işbirlikçilerini kullanmışlardır ve bu gün de öyledir. Bu adam önce insandır.Bazı zaafları vardır,bir çoğu da iftiradır. Ben onu insan olarak ve insani zayıflıkları ile de seviyorum.Çünkü hiçbir insanın mükemmel olması imkansızdır. Allah bile eleştirilebilmekte bu yüzden dünyada inananlar ve inanmayanlar her toplumda vardır. Ancak o,Atatürk, Türk Milleti’nin ve insanlığın “Özgürlük” sembolü olmuştur.Onun bu kişiliği bizdeki işbirlikçilerin gayreti ile de silinemeyecek bir gerçekliktir. Türk Milleti dünyaya mal olmuş önderini koruyacaktır.Onu hata ve zayıflıklarıyla da sevmektedir ve sevecektir. Sonunda o da bir insandır,ölümlüdür ve ölmüştür.Bütün büyük insanlar gibi. Ama yaptıkları ve gösterdiği hedefleri her zaman bize ve dünya milletlerine ışık olmaya devam edecektir. Onun bıraktığı Cumhuriyet,sözleri,ilkeleri, resimleri ve heykelleri “özgürlük sembolü” olmaya devam edecektir. Biz istemesek bile.
13.6.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.