Çanakkale Savaşında Kaybolan İngiliz Krallık Norfolk Alayı...
10 Ağustos 1915 Çanakkale Boğazı sanki bir Cehennemdi.Parçalanmış cesetler , kan kokusu ve yanan vücutlar, siperler sanki bir fırın gibi.
İngiliz askeri , tarihin en büyük yenilgilerinden birine adım adım yaklaşıyor. İngilizlerin komutanı Sir İan Hamilton korkunç bir yenilgiye uğrayacaklarını anlamış ve savaşı kazanmanın tek şansını taze güçlerle birlikte yapılacak büyük bir saldırıda görmüştür.
Sizce de ilginç bir bulut değil mi? Acaba o bulut da böylemiydi?Şehrin üstüne nasıl da gelmiş!
Sir Hamilton , Tekketepe ve Kavaktepe'ye gece karanlığında ani bir saldırı yapmayı planlamıştı. Bu saldırı için 12 Ağustos gecesi 54. Tümen ilerlemeye başladı . Bu tümenin içinde Norfolkluların alayı da bulunuyordu. Tepelerin yamacına kadar ilerleyecek ve gün ışığı ile birlikte saldırıya geçeceklerdi. Fakat gece yürüyüşü yapılacak bölgede, Türk askerlerinin pusuya yattığı sanılmaktaydı. Bu nedenle Norfolkluların bir tümeni , önden giderek yolu açmak göreviyle 12 Ağustos öyleden sonra harekete geçti.Bu öncü tümenin ilerleyişi , tam bir hüsranla sonuçlanacaktı ve öylede oldu. Çünkü Gelibolu Savaşında gösterdiği şaşkınlık ve beceriksizliğin bir örneğini verdiler.
Öğleden sonra saat 4 de başlaması gereken topçu desteği 45 dakikalık bir gecikme söz konusu olduğu halde haberleşme hatası nedeniyle gereksiz yere zamanın dan önce başladığından boşuna ateş güçlerini harcamış oldular.
İngiliz güçleri savaş alanını iyice incelememiş , ellerindeki saldırı planını bile alelacele yapmış ve Türklerin gücünün ne olduğun dan da habersiz bir durumdaydılar.
163. Tümen 4 . Norfolk taburu geride olarak , gün ışığında düz ovayı geçmeye çalışmanın kesinlikle bir hata olduğunu anladığında ancak 900 metre ilerleye bilmişlerdi. Türklerin direnci İngilizlerin tahmininden daha büyüktü. İngiliz tümeninin büyük bir bölümü , yoğun bir makinalı tüfek ateşi altında kaldığı için olduğu yerden bile kımıldayamamışlardı. Ancak sağ kanatta yer alan 5. Norfolk Taburu , daha az direnmeyle karşılaştığından ilerlemeyi sürdürdü.
İşte tam o sırada 22 kişilik bir Yeni Zelanda sahra birliğinin gözleri önün de , Norfolk Alayının 4 . Taburuna bağlı çok sayıda asker , karşılarındaki tepeye doğru yürümeye başladılar. Tepenin üstü ekmek somunu biçiminde beyaz ve parlak bir bulutla kaplıydı.
İNGİLİZ KRALLIK NORFOLK ALAYI askerleri , yavaş yavaş tepeye yaklaştılar ve bulutun için de kayboldular. Son askerde bulutun içine girdikten sonra , beyaz parlak bulut yavaşça havalandı ve rüzgarın yönünde hareket ederek uzaklaştı.
Sir İan Hamilton , İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener'e yolladığı telgrafta , olayı şöyle anlatıyor. Savaş sırasında, 163 . Tümen her bakımdan üstün olduğu bir anda çok tuhaf bir şey oldu. Türklerin zayıflamakta olan güçlerine karşı , Albay Sir H. Beauchamp , yürekli ve kendine güvenen bir subay olarak büyük bir çabayla hızla ilerledi ve savaşın en güzel bölümü böyle başladı.
Savaş daha kızışmış ve ortalık iyice karışmıştı.O sırada askerlerin çoğu yaralı ve susuzluktan perişan durumdaydılar. Bunlar kararğaha ancak gece geri dönebildiler.
Ama Albay ,16 Subayı ve 250 askeriyle önüne düşmanı katmış , hızla ilerlemeyi sürdürmekteydi... Daha sonra bunlardan hiçbir haber alınamadı. Ormanlık bölgeye saldırdıktan sonra gözden kayboldular ve sesleri de duyulmaz oldu. İçlerinden hiç biri geri dönmedi.267 kişi hiçbir iz bırakmadan kaybolup gitmişti....
Çanakkale Savaşından 50 yıl sonra olayın görgü tanığı üç Yeni Zelandalı eski asker , hareket eden ve askerleri alıp götüren dev boyutlu parlak beyaz buluttan söz ettiler. Yoksa bu bulut uçan daire filosunun ana gemisi olabilirmiydi ?
Üç Yeni Zelandalı eski asker 50 yıl sonra aşağıdaki açıklamayı yaptılar. ( Bu arada Çanakkale Savaşında İngiliz ordusunun kaybı 34.000 askerdi. Günümüzde bunların sadece 27.000 askerin mezarı bulunmaktadır . Yani kaybolan İngiliz asker sayısı 7.000 dir. Ama nedense 70 yıldır kayıpların hepsi değilde sadece buluta girip yok olan 267'si özellikle aranıp durmuştur.)
GÖRGÜ TANIKLARI OLAN 3 YENİ ZELANDALI ASKERLERİN AÇIKLAMASI
"12 Ağustos 1915.
Aşağıda anlatılanlar , bu tarihte gerçekleşmiş garip olayın bir dökümüdür. Bu olay , savaşın en şiddetli ve son anlarında , gün ışığında , Anzak Suvla Koyu 60. tepede gerçekleşti Gün ağarırken gök berraktı. Görünürde 6 ya da 8 tane , hepsi birbirinin eşi olan ,ekmek somunu biçimindeki bulut , 60.tepenin üstünde yayılmış duruyordu.O sırada saat de 6 ya da 8 kilometrelik bir hızla güneyden meltem esmesine karşın , bu bulutların biçimleri de yerleri de değişmiyordu. Meltemin etkisiyle kayıp gitmediler. Bulunduğumuz yere göre 60 derecelik bir yükseklikte asılı duruyorlardı; yani tepenin 150 metre üstündeydiler. Bulut kümesinin tam altına gelen yerde , toprağın üstünde duran aynı boyut ve biçimde duran bir bulut daha vardı. Yaklaşık 250 metre uzunluğun da 65 metre yüksekliğinde ve 60 metre genişliğindeydi. Bu bulut oldukça yoğundu, yapısı katı maddeymiş gibiydi ve İngilizlerin bulunduğu savaş yerine 900 - 1100 metre uzaklıktaydı Bütün bunları Yeni Zelanda Kıtasının 1.Sahra birliğine bağlı 3. Bölük deki 22 asker gördü. Aralarında bizde vardık. İçinde bulunduğumuz siperden güney batı doğrultusun da 1350 metre öteye yere inmiş olan bulut duruyordu. Bulunduğumuz yer 60. tepeye göre 90 metre daha yukarıda olduğundan ,üst den görebiliyorduk. Bulut daha sonra Kayacık Dere denilen kuru bir derenin yatağına doğru ilerlediğinde , onun daha önce durduğu zemini bütünüyle görebildik.Bu bulutta , öbürleri gibi açık gri renkteydi. Daha sonra 4 . Norfolk Alayı'ndan askerlerin bu kuru dere yatağından harekete geçerek 60 . tepeye doğru uygun adım yürüyüşe geçtiğini fark ettik. Buluta vardıklarında , hiç çekinmeden dost doğru içine girdiler. Ama yeniden içinden çıkıp , 60. tepede savaşa katılan hiç kimse olmadı..Bir saat sonra , askerlerinin sonuncusu da görünmez olunca , bulut sanki yükünü almışçasına yerden yükseldi. Herhangi bir bulut gibi , yukarıda duran öbür bulutlara ulaşıncaya kadar yavaş yavaş havalandı. Bulutlara yeniden baktığımızda , tıpkı kabuğun içindeki bezelyeler gibi görünüyorlardıO ana kadar yukarıdaki bulutlar yerlerinde duruyorlardı. Yerdeki bulut yükselip aynı hizaya gelir gelmez , ansızın kuzeye doğru uzaklaşmaya başladılar. Trakya yönüne doğru gittiler. Üç çeyrek saat içinde de gözden kayboldular.Savaş sonunda bu askerler kayıp yada yok edilmiş sayıldı. 1918 yılında Türkiye işgal edildiğinde , İngiltere'nin Türkiye'den ilk isteği de , askerlerinin geri verilmesi oldu. Türkiye'de, bu askerlerin ne tutsak alındığını , ne de bunlarla karşılaşılmış olduğunu söyledi. Varlığını bile bilmiyorlardı.. Anzak çıkarmasının 50. yılında , geçte olsa ,aşağıda imzası olan bizler , anlattığımız bu olayın kelimesi kelimesine doğru olduğunu beyan ederiz."
İMZALARI BULUNAN GÖRGÜ TANIKLARI
İstihkam eri 4/165 künyeli F. REİCHARDT , Malata , Bay Of Plenty.
İstihkam eri 13/416 künyeli R.NEVNES, 157 King Street , Cambridge.
J.L.NEWMAN , 75 FREYBERG STREET, OCTUMOCTAİ , TAURANGA
Reichardt ve arkadaşlarının verdikleri ifadede birde ek bölüm var. Çanakkale Savaşıyla ilgili resmi bir tarihçeden alınmış. Bu tarihçede 4 . Norfolk Alayından askerlerin kayboluşuyla ilgili şunlar yazılı:
"Mevsimsiz ortaya çıkan bir sis tarafından bu askerlerin tümü yutuldu. Bu sis güneş ışınlarını çok güçlü bir şekilde yansıtıyordu. Topçulara hedef gösteren askerlerin gözleri kamaştı. Hedef bilgisi gelmediği için, top ateşi bir süre kesildi. Sisin yuttuğu askerleri daha sonra ne gören , nede duyan oldu."
Adnan TOPÇU TUVPO AFYON TEMSİLCİSİ VE ARAŞTIRMANI
Türkiye UFO ve Paranormal Olaylar Arş. Organizasyonu Turkey Ufo & Paranormal Events Research Org.
Her şeyi bulutlar yaptıysa,bu adamlar ne yaptı?Ya da bu bulutlar Süveyş kanalındaki yenilgide nereye gitmişlerdi?Bu yenilgiden sonra vatan işgale uğradı çünkü.
Bu savaşa üstelik bizim maceraperest veya kaybolan vatan topraklarını geri alma arzusunda olup "Almanlar"la gizli işbirliği yaptığı tarihe geçmiş olan ve padişahın bile emrini dinlemeyip Alman askerlerine Türk askeri elbisesi giydirip Sıvastopolu topa tutturan Enver Paşa ve arkadaşları sebep olmuştur.İngiltere savaşa girmememiz halinde tüm borçları sileceğini,kıbrısı geri vereceğini beyan etmesine rağmen oldu bittiye getirilip savaşa girildi. Bizim dışımızdaki ülkelerin savaşı ise sömürgeleri paylaşmada anlaşamamalarından kaynaklanmış olan fillerin savaşı idi.Bizim ise öyle bir derdimiz yoktu.Kimsenin de bize savaş ilan etmek gibi düşünceleri de olmadığı kaynaklardan anlaşılıyor.Almanların müttefik yaratmak için yaptıkları dolmuşa bindik ki o dolmuşla birlikte uçtuk ve nerdeyse tarihten silinecektik.Savaşta askerlerden ve sivil halktan başka masum yoktu.Bu din savaşı değil bir hırs savaşıydı.Bu günde ABD-AB tarafından B.O.P (Büyük Ortadoğu Projesi)'nin lideri yapılacağımız bahanesi ile İslam ülkelerinin işgali ve onlara uygulanan soykırımın içine çekilmek üzereyiz.O zamanın Almanya'sı işletti bu gün de bunlar.Biz işletilmek üzrer yaratılmadık.Onurlu siyaset izleyeceğimiz günler de yakındır inşallah.Ancak kazanılan zaferlerimize komutanlarımızın ve askerlerimizin yaratıcı zekalarını ve cesaretlerini yok sayarak varlığı belli olmayan görünmeyen ak sakallı dedelere bağlamak,o savaşlarda ölen, cesaretleri düşmanlarca bile takdir edilen asker ve komutanlarımıza haksızlıktır ve toplumu akıl-mantık kavramından uzaklaştırarak pirlerin şıhların kulu haline getirmekten,halkımızı çağdaş bilimsel düşüncenin dışına itmekten başka işe yaramamaktadır.