"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

2 Ağustos 2008 Cumartesi

TÜRK KARAHAN YARATILIŞ DESTANI


Türklerin yaratılış Kitabı:
KARA HAN-OĞUZ HAN YARATILIŞ DESTAN VE
SEMAVİ DİNLERLE BENZERLİKLERİ.


Bu destanı önceki sayfada olduğu gibi yayınlamıştım.Sonra "Yaratılış Efsaneleri " başlıklı yazı dizimde de geçtim.

Şimdi ise biraz daha "Kur'an Tevrat ayetleri ile birlikte hazırladım.

Okuyunca ,bizim din adamlarımızın dediği gibi atalalrımız gerçekten "Putperestmiymiş,değilmiymiş siz karar veriniz.

KARA HAN-Oğuz Kaan Yaratılış Destanı:

Kara Han hiç bir şey düşünmüyordu. O sırada insan rüzgarı icat edip suyu dalgalandırdı, Kara Hanın yüzüne su sıçrattı. Bunu yapınca da kendisinin ilahlardan daha güçlü olduğunu sandı, daha yüksekte uçmak istedi.
TEVRAT-YARATILIŞ

Yar.1: 1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.

Yar.1: 2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu

KUR'AN-I KERİM

Hud Suresi 7- Hiçbir şey yokken varlığı suyun üzerinde ki Arştaydı.........

NAHL SURESİ

62- Allah gökten su indirir ve ölümden sonra yeryüzünü diriltir.Anlayışlı kişiler için bunda ibretler vardır

NUR SURESİ 45-Allah her canlıyı sudan yaratmıştır.Kimi karnı üstünde sürünür,kimi iki ayakla,kimi dört ayakla yürür.Allah ne dilerse yaratır.Çünkü Allah her şeye kadirdir.

Ama uçamadı ve suya düşüp dibe doğru dalmağa başladı. Neredeyse boğulacaktı; "Bana yardım et!" diye bağırıp Kara Handan yardım istedi.
Kara Han izin verdi ve insan su yüzüne boğulmadan çıktı. Ondan sonra Kara Han: "Sağlam bir taş olsun!" dedi; suyun dibinden bir taş yükseldi. Kara Han ile İnsan, bu taşın üstüne oturdular. Kara Han İnsana: "Suya dal, suyun dibinden toprak çıkar!" diye emir verdi, insan bu emri yerine getirdi. Suyun dibinden çıkardığı toprağı Kara Han'a sürdü.
Kara Han, insanın getirdiği toprağı suyun üzerine serpti ve serperken de: "Yer olsun!..." diye buyurdu. Buyruk yerine geldi, böylece yer yüzü yaratılmış oldu. Kara Han, insana yine: "Suya dal ve suyun dibindeki topraktan çıkar!.." diye emir verdi, insan suya daldığı zaman, bu sefer, kendim için de toprak alayım, diye düşündü, iki avucuna da toprak doldurdu, birindekini Kara Han'dan gizlemek için ağzına attı, sakladı. Maksadı, Kara Han'dan saklayıp kendine göre bir yer yaratmaktı.

Bu düşünceyle avucundaki toprağı getirip Kara Han'a uzattı. Kara Han, bu toprağı da suyun üzerine serpti ve genişlemesini buyurdu. Ne var ki Kara Han'ın suya serptiği toprak gibi, insanın ağzının içine sakladığı toprak da büyüyüp genişlemeğe başlamıştı. Bunu düşünmeyen insan korktu, soluğu kesilecekti, neredeyse Ölecekti. Kaçmağa başladı. Ama nereye kaçsa yani başında Kara Han'ın varlığını hissediyordu, ondan kaçamıyordu. Çaresiz kalınca yalvarmağa başladı.
Kara Han, insana: "Ağzındaki toprağı ne için sakladın?" diye sordu, insan: "Kendim için yer yaratmak niyetiyle saklamıştım." diye cevap verdi. Kara Han da: "Öyleyse at ağzından da kurtul!" dedi. insan, ağzında sakladığı toprağı attı. Bunlar yere dökülürken küçük tepeler meydana geldi.

Bunun üzerine Kara Han: "Şimdi sen artık günahlı oldun" dedi; "Bana karşı geldin, kötülük düşündün. Senden sonra sana uyan, senin gibi kötülük düşünenler, senin gibi kötü kişi olacaklar; bana itaat edenler ise iyi ve temiz düşünceli olacak, onlar güneş ve aydınlık yüzü göreceklerdir.

Bundan sonra senin adın Erlik olsun. Günahlarını benden saklayanlar senin adamın olsun, günahlarını senden saklayanlar ise benim olsunlar!..(*)

"(*) Şeytanın lanetlenmesi olayı ile aynı.

*(Enuma Elişteki Tanrıların uyuşmazlıklarının savaşa dönüşmeleri olayı burada Tanrı-İnsan-Tanrı-Şeytan ilişkisi içinde kabaca anlatılmaktadır.Sonunda bir âanlaşmazlık olduğu açıktır.)

ESKİ MISIR İNANIŞI:

Mısır Tanrısı "RA" da sulardan oluşan küçücük parça toprağı baş ve işaret parmakları arasında ovalayarak büyütmüş ve nohut kadar bir parça yapmıştır.Daha sonra aynı şekilde toprağı ovarak yeryüzünü,gezegenleri ,güneşleri ve evreni yaramış ve düzenlemiştir.

Bu yüzden sembolü de,bokböceği adı ile bildiğimiz,hayvan dışkılarını top gibi yuvarlak yapıp yuvasına taşıyan bu hayvanı kendi yaptıklarını anlatmak için yarattığı inanışı vardır.

Bunun üzerine Kara Han: "Şimdi sen artık günahlı oldun" dedi; "Bana karşı geldin, kötülük düşündün. Senden sonra sana uyan, senin gibi kötülük düşünenler, senin gibi kötü kişi olacaklar; bana itaat edenler ise iyi ve temiz düşünceli olacak, onlar güneş ve aydınlık yüzü göreceklerdir. Bundan sonra senin adın Erlik olsun.(Erlik Hanâ??ın davranışı Şeytanâ??ı temsil etmektedir.) Günahlarını benden saklayanlar senin adamın olsun, günahlarını senden saklayanlar ise benim olsunlar!..."

(*)Burada da Erlik Han, ilk yaratılan insan ve sonra şeytanı temsil etmektedir.Sümer de de şeytan Tanrı Enki de Gök Tanrı Anu'nun oğludur.Tevrat'ta da bu olay Yaratılış Bölümü İnsanın Yaratılışı ve ardından da Ademin Yaratılışı şeklinde iki türlü insan yaratılış şekli ile uyuşmaktadır

İnsanın Yaratılışı:
Bu sırada, yer yüzünde dalsız budaksız bir ağaç yeşermişti. Kara Han bu dalsız budaksız ağacı görünce hoşlaşmadı ; "Dalları, yaprakları olmayan ağaca bakmak hoş değil, bu ağacın dokuz dalı birden olsun!..." dedi. Dalsız budaksız ağaç bir anda dokuz dallı oluverdi. Kara Han bunu görünce: "Bu dokuz dalın her birinin kökünde birerden dokuz kişi türesin ve bunlardan dokuz millet olsun!.." dedi.

Erlik, bunlar olurken büyük bir gürültü duymuştu. Nedir acaba? diye bakınıp düşünürken vardı Kara Han'a gürültünün sebebini sordu. Kara Han da: "Ben bir Hakanım sen de kendince bir Hakansın. Duyduğun gürültüyü yapan insanlar benim insanlarımdır." diye cevap verdi. Erlik bu milleti kendisine vermesi için Kara Han'a rica ettiyse de Kara Han: "Hayır!" diye karşıladı; "Sen git kendi işine bak!"


CENNET YAŞAMI
Erlik'in canı sıkıldı. "Hele dur bir gidip şu milleti göreyim" diye kalabalığın yanına vardı. Orada, insanlardan başka yaban hayvanları, kuşlar ve daha bilmediği bir çok güzel yaratıklar vardı. Erlik: "Kara Han bunları nasıl yarattı acaba? Bunlar burada ne yiyip ne içiyorlar?" diye düşünmeğe başladı. O düşüne dursun , insanlar ağacın meyvelerinden yemeğe başlamışlardı. Erlik baktı ki, insanlar ağacın yalnız bir yanındaki meyvelerden yiyorlar, öte yandakilere ellerini bile sürmüyorlar. Gidip bunun sebebini sordu, insanlardan aldığı cevap ise: "Tanrı bize o yandaki meyvelerden yemeyi yasak etti, biz de bunun için o meyvelerden yemiyor ancak, irin verdiği güneşin doğduğu yandaki meyvelerden yiyoruz. Şu gördüğün 
yılan ile köpek, o yasak yandaki meyveleri yemememiz için bekçilik ediyor."
Sümer efsanesinde kanatlı
tüysüz köpek 


YASAK MEYVE ,ŞEYTAN VE CENNETTEN KOVULUŞ

Bu cevap Erlik'in canını sıkacağı yerde sevindirdi. Ağacın çevresindeki insanların arasında bulunan Doğanay (Törüngey) denilen bir adam buldu ve ona: "Kara Han size yalan söylemiş. Asıl size yasakladığı meyvelerden yemeniz gerekir; daha tatlıdır, göreceksiniz" dedi.

Bu sırada uyumakta olan yılanın ağzına girdi ve yılana ağaca çıkmasını söyledi. Yılan da ağaca çıkıp yasak meyvelerden yedi. Doğanay'ın karısı Ece (Eje) yanlarına gelmişti. Erlik, Doğanay'la Ece'ye de meyvelerden yemeleri için ısrar etti. Doğanay, Kara Han'ın sözünü tutarak yasak meyvelerden yemedi ama karısı Ece dayanamadı, yedi. 
Meyve çok tatlı-idi. Alıp, kocasının ağzına sürdü o anda Doğanay ile Ece'nin tüyleri dökülüverdi, birden utanmağa başladılar, kaçışıp her biri bir ağacın ardına saklandılar.(*)

(*)TA-HA SURESİ:120-Şeytan ey Adem,sana sonsuzluk ağacını ve sonsuz saltanatı göstereyim mi� diyerek ona vesvese verdi.


121-Bunun üzerine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi ve ayıp yerleri görünüverdi.Cennet yapraklarıyla örtünmeye başladılar.Adem Rabbine baş kaldırdı ve yolunu şaşırdı.

A'RAF SURESİ -22- Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini yediklerinde edep yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarından kopararak üzerlerini örtmeye başladılar

Bu işler olurken Kara Han oraya gelmişti, insanların hepsi birden kaçışıp aklınca birer köşeye gizlenmişlerdi. Kara Han: "Doğanay!. Ece!. Doğanay! Ece!" diye haykırmağa başladı. "Neredesiniz?"
Doğanay'la Ece: "Ağaçların arasındayız" diye cevap verdiler. "Sana görünemeyiz. Utanıyoruz."


Sonra, olanları bir bir anlattılar. Kara Han, bildiği şeyleri duymanın Öfkesi içinde her birine ayrı ayrı cezalar verdi: "Şimdi sen de Erlik'ten bir parça oldun" diye yılana verdi ilk cezasını; "İnsanlar sana düşman olsun, seni görünce vurup, ezip öldürsünler!" dedi.


Tevrat-Yaratılış Yar.3: 15 Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın."


Ece'ye döndü: "Sen Erlik'in sözüne uydun, yasak meyveyi yedin, öyleyse cezanı çekeceksin. Çocuk doğuracaksın, doğururken de türlü eza cefa ve acı çekeceksin. Sonunda öleceksin, ölümü tadacaksın!"

Tevrat-Yar.3: 16 RAB Tanrı kadına, "Çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim" dedi, "ağrı çekerek doğum yapacaksın. Kocana istek duyacaksın, seni o yönetecek."



Keykubat



Doğanay'a da şöyle diyerek cezasını verdi: "Erlik'in gösterdiğini yedin. Benim sözümü dinlemedin. Madem Erlik'in sözüne uydun öyleyse onun adamları onun ülkesinde yaşar, karanlık dünyasında bulunur. Benim ışığımdan mahrum kalır.

Tevrat Yaratılış-

Yar.3: 17 RAB Tanrı Adem'e, "Karının sözünü dinlediğin ve sana, meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için toprak senin yüzünden lanetlendi" dedi, "Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.

Yar.3: 18 Toprak sana diken ve çalı verecek, Yaban otu yiyeceksin.

Benim sözümü dinlemiş olsaydın benim gibi olacaktın(*). Dinlemediğin için dokuz oğlun ve dokuz kızın olacak. Bundan sonra ben insan yaratmayacağım. Bundan sonra insanlar senden türeyecek. Tek başına ne yaparsan yap."

(*)Tevrat ve Kur'anda şeytanın yasak meyvayı yerseniz "Tanrı gibi olacaksınız" diye ayartması burada Tanrı tarafından pişmalık yaratmak için kullanılır.


Hz.Muhammed-Uhud Savaşındaki bir öç alma olayında anlatılan Hadis-Şerif:

Bir darbe indireceğiniz zaman,bunun yüze gelmemesine dikkat edin.Çünkü Allah, Ademi kendi suretinde yaratmıştır


İNFİTAR SURESİ:

7-O Rab ki; seni yarattı,insan düzenine soktu,uygun bir biçim verdi.

8-Dilediği en güzel şekli verdi.

TA-HA SURESİ 120-Şeytan, Ey Adem,sana sonsuzluk ağacını ve sonsuz saltanatı göstereyim mi� diyerek ona vesvese verdi

Tevrat Yaratılış Yar.3: 19 Toprağa dönünceye dek Ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın Ve yine toprağa döneceksin."


Erliğe de kızdı: "Benim adamlarımı neden aldattın?" diye sordu öfkeyle. ,

ŞEYTANIN İNSANLARI ALLAHA KARŞI KIŞKIRTMA İSTEĞİ VE VAADİ;
Erlik: "İstedim vermedin" dedi; "Ben de senden çaldım. Artık hep çalacağım. Atla kaçarsa düşürüp çalacağım; içip içip sarhoş olurlarsa birbirine düşürüp döğüştüreceğim.. Suya girseler, ağaçlara çıksalar bile yine çalacağım."

A'RAF SURESİ:

16-Şeytan dedi ki Şüphesiz,onlara önlerinden,arkalarından sağlarından,sollarından yaklaşacağım.Sen de onlardan bir çoğunu şükredenlerden bulamayacaksın.

Kara Han da: "Öyleyse üç kat yerin altında, ayı güneşi olmayan karanlık bir dünya vardır. Seni oraya atıyorum!" diye Erlik'i cezalandırdı.

A'RAF SURESİ:

13-Ve Allah buyurdu; "Cennetten meleklerin içinden in öyleyse.Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir.Çık,çünkü sen aşağılıklardansın."

HİCR SURESİ:

36- Şeytan; Ya Rabbim,bari bana insanlar dirilinceye kadar süre ver. Dedi.

37- Allah da BİZCE BİLİNEN GÜNE KADAR dedi.
38- "GECİKTİRİLENLERDEN OLACAKSIN" diye buyurdu


Bu iş de bitince bütün insanlara birden ceza verdi: "Bundan sonra kendi yemeğinizi kendiniz kazanacak, gücünüzle elde edeceksiniz, benim yemeğimden yemek yok" dedi; "Artık yüz yüze 'gelip sizinle konuşmayacağım.

Size bundan sonra Gök Oğul'u (Maytere) göndereceğim." (*)

(*)Maytere ilk peygamber olarak ve cümle de bundan sonra peygamber göndereceğimâ anlamında düşünülürse doğru olacaktır.

TA HA SURESİ:

123- Allah şöyle buyurdu. Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin.Elbet size benden bir rehber gelir.Benim yoluma uyan ne sapar ne de bedbaht olur.

YUNUS SURESİ

26-Ey Adem oğulları;şeytan Adem ile Havva'yı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de şaşırtıp belaya düşürmesin.Çünkü o sizin onu göremeyeceğiniz yerden sizi görür.Şüphesiz biz şeytanları inanmayanların dostu kıldık.

NUH SURESİ-17-Allah sizi yerden ot bitirir gibi bitirmiştir.

Gök Oğul gelip insanlara bir çok şeyler yapmasını öğretti. Arabayı da Gök Oğul yaptı. Ayrıca ot köklerini, yenebilecek bir kısım otları yemeyi insanlara öğretti.


Yasin Suresi:41- Gemilerin benzerlerinden binmekte olduklar ve ilerde binecekleri araçları onlar için biz yarattık.

Bu böylece sürüp giderken Erlik Gök Oğul'a yalvarıyordu: "Ey Gök Oğul, bana yardım et, Kara Han'dan izin iste, yanına çıkmak dileğimi söyle, yardım et bana!" ,
Gök Oğul, Erlik'in bu dileğini Kara Han'a iletti ise de Kara Han aldırış bile etmedi; Gök Oğul tam altmış yıl yalvarmasına devam etti. Bunun üzerine, altmış yılın sonunda Kara Han Erlik'e haber gönderdi: "Düşmanlıktan vazgeçersen, insanlara kötülük etmezsen sana izin veririm, yanıma gelirsin." dedi. Erlik söz verdi. Bunun üzerine, Kara Han'ın huzuruna çıktı, baş eğdi: "Beni kutsa, bana izin ver, ben de kendime gökler yapayım" diye yalvardı.
Kara Han buna da izin verdi, izni koparan Erlik kendisi için gökler yaptı Adamlarını başına topladı, yaptığı göklere yerleştirdi, kendisi de başlarına geçti, çok kalabalık oldular.  
İlah Kara Han (Kayra Han) ın en sevgili kullarından olan Ulu kişi bu durumu görüp üzülmüştü. Üzüntü içinde düşündü: "Bize bağlı, bizim öz insanlarımız yer yüzünde cefa çekip yoruluyor; Erlik'in adamları ise göklerde keyfedip duruyor. Bu iş, bir işe benzemez."
Bu üzüntülü düşünce içinde, biraz da Kara Han'a gücenmiş olarak, Erlik'e savaş açtı. Ne var ki Erlik daha güçlü çıkıp karşı geldi ve ateşle vurup Ulu kişiyi kaçırdı. Ulu kişi doğrulayıp Kara Han'ın huzuruna çıktı. 

Kara Han'ın: "nereden geliyorsun?" diye sorması üzerine Ulu Kişi: "Erlik'in adamlarının gökyüzünde oturması, buna karşılık bizim iyi insanlarımızın yer yüzünde yorgun argın yaşamaları ağınma gitti, bu çok kötü bir durum diyerek Erlik'in yandaşlarım yere indirmek göklerini başına yıkmak için Erlik'le savaş etmek istedim. Fakat gücüm yetmedi, o beni kaçırdı" diye üzgün ve ağlamaklı cevap verdi.
Kara Han üzülmemesini söyledi. "Erlik'e benden başka kimsenin gücü yetmez" dedi. "Erlik'in gücü senden fazladır. Ama bir gün gelecek senin gücün Erlik'in gücünden daha üstün olacak..."
Bu söz üzerine Ulu Kişi'nin yüreği "ferahladı rahat rahat uyudu.
Bir gün geldi Ulu Kişi o gün güçleneceğini hissetti. Yine o gün Kara Han Ulu Kişiyi yanına çağırttı ve: "Var git, güçlendin gayri; Erlik'in göklerini başına yıkacak güce kavuşturdum seni, maksadına ereceksin" dedi. "Kendi gücümden sana güç verdim."
Ulu Kişi önce hayret etti: "Yayım yok, okum yok, kargım yok, yatağanım yok. Kupkuru bir bileğim var. Yalnız bilek gücüyle Erlik'i nasıl yok edebilirim ben?"
Kara Han, Ulu Kişi'ye bir kargı verdi. Ulu Kişi kargıyı alıp Erlik'in göklerine gitti. Erlik'i yendi, kaçırdı; göklerini alt üst edip kırdı geçirdi. Erlik'in gökleri parça parça oldu yeryüzüne döküldü. O zamana kadar dümdüz olan yer yüzü, o günden sonra kayalıklarla, sipsivri dağlarla doldu. Görklü Güzel Tanrının özene bezene yarattığı o güzel yer yüzü eğri büğrü oldu. Erlik'in bütün yandaşları yere döküldü; suya düşenler boğuldu; ağaca çarpanlar sakatlanıp can verdi; sipsivri taşların kayaların üstüne düşenler öldü; hayvanlara çarpanlar hayvanların ayaklarının altında kaldılar.

Bu bölümde Tanrı Kara Han'ın ve Erlik Hanı orduları olduğunu anlıyoruz.Bakalım Şimdiki inançlarımızda bu konu nasıl anlatılmış?
ALLAH'IN ORDULARI

TEVRAT BÖLÜM 32

ALLAH'IN ORDUGAHI

Yar.32: 1 Yakup yoluna devam ederken, Tanrı'nın melekleriyle karşılaştı.

Yar.32: 2 Onları görünce, "Tanrı'nın ordugahı bu" diyerek oraya Mahanayim adını verdi.

D Not 32:2 "Mahanayim": "İki ordugah" anlamına gelir. Yakup Esav'la Karşılaşmaya Hazırlanıyor

Say.22: 31 Bundan sonra RAB Balam'ın gözlerini açtı. Balam yalın kılıç yolda durmakta olan RAB'bin meleğini gördü, eğilip yüzüstü yere kapandı.

ALLAH'IN ORDUSUNUN KOMUTANI GÖRÜNÜYOR.

Yeşu.5: 13 Yeşu Eriha'nın yakınındaydı. Başını kaldırınca önünde, kılıcını çekmiş bir adam gördü. Ona yaklaşarak, "Sen bizden misin, karşı taraftan mı?" diye sordu.

Yeşu.5: 14 Adam, "Hiçbiri" dedi, "Ben RAB'bin ordusunun komutanıyım. Şimdi geldim." O zaman Yeşu yüzüstü yere kapanıp ona tapındı. "Efendimin kuluna buyruğu nedir?" diye sordu.

Yeşu.5: 15 RAB'bin ordusunun komutanı, "Çarığını çıkar" dedi, "Çünkü bastığın yer kutsaldır." Yeşu söyleneni yaptı.

Yeruşalim Cezalandırılıyor (Kudüs)

BÖLÜM 9

Hez.9: 1 Sonra yüksek sesle, "Kenti cezalandıracak olanlar, ellerinde
yok edici silahlarıyla buraya gelsin" diye seslendiğini duydum.

Hez.9: 2 Kuzeye bakan yukarı kapı yolundan altı kişinin geldiğini
gördüm. Her birinin elinde ölümcül bir silah (*)vardı. Aralarında
keten giysili, belinde yazı takımı olan bir adam vardı. İçeriye
girip tunç sunağın yanında durdular.

Allah orduları ile Yahudileri kıyımdan geçiriyor;

Tevrat;Hez.9: 4 "Yeruşalim Kenti'nin içinden geç, orada yapılan iğrenç
şeylerden ötürü dövünüp ağlayanların alınlarına işaret koy"dedi.

Hez.9: 5 Öbürlerine, "Kent boyunca onu izleyin ve kimseye acımadan,
kimseyi esirgemeden öldürün" dediğini duydum.

Hez.9: 6 "Yaşlıyı, genci, genç kızı, kadını, çocukları öldürün. Yalnız alınlarında işaret olanlara dokunmayın. İşe tapınağımdan başlayın." Onlar da tapınağın önünde duran İsrail ileri gelenlerinden işe başladılar.

(*) Kıyamet günü işaretleri nasıl koyacakları hakkında bir teknoloji geliştirmişlerdir umarım.
Hez.9: 7 Onlara, "Tapınağı kirletin, avlularını cesetlerle doldurun. Haydi başlayın!" dedi. Bunun üzerine onlar gidip kenttekileri öldürmeye başladılar

Hez.9: 11 Derken keten giysili(*), belinde yazı takımı olan adam,
"Buyruklarını yerine getirdim" diye haber verdi.

(*2)"Kuranda bu ayet de "Katip Melekler" olarak tasdik edilir:

İNFİTAR SURESİ:

9-Hayır,hayır, siz ısrarla dini yalanlıyorsunuz.

10-Oysa üzerinizde gözetleyici melekler var.

11-Değerli katip melekler.

12-Her ne yaparsanız bilirler"

FETİH SURESİ

7-Göklerdeki ve yerdeki ordular Allahâ??ındır.Allah güçlü olandır,hüküm ve hikmet sahibidir.

HİCR SURESİ
4-Biz hiçbir ülkeyi kaderinde yazısı olmadan yok etmedik
8- Biz melekleri ancak gerektiğinde getiririz.O takdirde de mühlet ve aman verilmez ceza göreceklere.
Destana yine devam edelim;

Durum böyle olunca Erlik varıp Kara Han'dan kendine bir yer istedi. "Benim göklerimin yıkılmasına sen izin verdin, benim barınacak bir yerim kalmadı" dedi.

Biraz da Kur'ana dönelim;

MÜZZEMİL SURESİ:

12-Çünkü katımızda bukağılar var.yakıcı bir ateş var.

CİN SURESİ:

8-“Doğrusu biz cinler göğe erişmeye çalıştık.Fakat onu sert bekçilerle alevler ve meşalelerle doldurulmuş bulduk.

9-“ Göğün dinlenmeye mahsus bir yerinde oturduk.;ama şimdi kim dinleyecek olsa kendisini gözetip duran ateşten bir ok buluyor.

10-“Biz yerdekilere kötülük mü murad edildi?yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir.Bilmeyiz.”
Tekrar destana dönelim;


Kara Han Erlik'i yerin altındaki karanlık ülkesine sürdü, üzerine yedi kat kilitler vurdurdu. "Burada güneş ve ay ışığı görmeyesin; iyi olursan yanıma alırım kötü olursan daha derinlere sürerim" dedi. Erlik bunun üzerine: "Öyleyse ölmüş insanların canlarını bana ver; bedenleri senin olsun canları benim işime yarasın" diye bir istekte bulundu.

Kara Han : "Hayır, onları da sana vermeyeceğim" dedi; "İstiyorsan kendin yarat." Böylece yaratma iznine kavuşmuş olan Erlik eline bir çekiç, bir körük ve bir örs alarak vurmağa başladı. Her vuruşta bir hayvan ortaya çıktı. Sırasıyla kurbağa, yılan, ayı, domuz, deve ve kötü ruhlar yer yüzünü doldurdu. Sonunda Kara Han gelip Erlik'in elinden çekici, örsü ve körüğü aldı, ateşe attı. 

Körük bir kadın, çekiç bir erkek oldu. Kara Han kadını yakalayıp yüzüne tükürdü. Tükürür tükürmez, kadın bir kuş olup uçtu. Bu kuş, eti yenmeyen tüyü bir işe yaramayan Kurday denilen kuştur.

Kara Han erkeği yakalayıp onun da yüzüne tükürdü, o da bir kuş olup uçtu, adına Yalban Kuşu dediler.

Bütün bunlardan sonra Kara Han, insanlara: "Ben size mal verdim, aş verdim; yer yüzünde iyi, güzel, temiz ne varsa verdim, yardımcınız oldum, siz de iyilik yapınız. Ben göklerime çekileceğim, belki bir daha dönmeyeceğim." dedi.

Biraz da Kur'ana dönelim;

CENNETİN YERİ:

TEKVİR SURESİ:

10-Hesap için defter açıldığında ;

11-Gökyüzü yerinden söküldüğünde ;(Yıldızların ve gezegenlerin yörüngelerinden çıkması)

12-Cehennem alevlendirildiğinde (Yörüngeden çıkan dünya dengesiz hareketlerle çalkalanır)


13-Cennet yaklaştırıldığında (Tanrı'nın ve kavminin yaşadığı galaksi artık yaklaşmıştır.)


Kaf suresi:

31- Cennet Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.Zaten uzak ta değildir.

A’RAF SURESİ:40-Ayetlerimizi yalan sayıp onları küçümseyenlere

Derleyen 
Keykubat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.