"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

1 Ekim 2013 Salı

İSLÂM’DA NAMAZ MI ADALET Mİ ÖNEMLİDİR?


İSLÂM’DA NAMAZ MI ADALET Mİ ÖNEMLİDİR?



İslâm dininin temeli adalet, ibadeti namazdır.

İşte Ermeni Güneş tanrıçası Fetoş efendi(!)

Sadece iman edeni bağlar.
Namaz Müslümanlara özel bir ibadet şekli değildir. 

Namaz Hintçe “Selam” anlamında bir kelimedir. Hintliler ibadet için kullandıkları terimlerinde “Namaskâr=Güneşe selâm” ifadesini kullanırlar.  Yoga için kullanılanı ise “Namaste=Kendine selamdır”. Kur’an’da ise “Salat=Selam” olarak geçer. 

Türkler İslâmiyet’ten çok önce namazı bildiklerinden Müslüman olduklarında Arap terimi olan Salât’ı” kullanmamışlardır. 

Namazın doğuşu, Sümer dininde Ay tanrısı Sin’in kızı İnanna/İştar  (*) ile çoban Dumuzi evliliğinde yaşanmış zina sonucu, Dumuzi’nin yeraltına (Kur’a/Cehenneme) sürülmesiyle güneş doğmaz ve yeryüzünü karanlık kaplar. Çareyi Dumuzi’yi oradan çıkartmakta bulurlar ve böylece Dumuzi karısı İnanna ile çalgılarla şenlendirilmiş ilahiler eşliğinde tapınak içinde birleşince güneş doğar, bitkiler canlanır, hayvanlar ve insanlar eski yaşamlarına dönerler.  

Sonraları güneşin tekrar kaybolmasını önlemek için insanlar bu çiftleşmeyi, ardından güneşin batmadan önce ve tekrar doğduğunda yaydığı ışıkları kutsamak için yaptıkları “ışık öpme ayini” olan salâtı/namazı ibadet olarak benimsemişlerdir.
Bu ayinden doğan çocuklar ülkelerine kral edilmişlerdir. Soy sop milliyetçiliğinin temeli olan dinler de böyle doğmuşlardır.

Bu dinin ibadetinden Mısır, Hint, Yunan ve bütün Arap dinlerine geçmiş olan “güneşi selamlama, ışık öpme ibadet i”  olarak namaz dinlerde yerini almıştır.

(*)Babası da kızı da babalarının ve kardeşlerinin iktidarlarını sağlayan güç/kudret tabletlerini çaldıklarından lanetlenmiş, huzurdan recmedilerek kovulmuş şeytanlardır.  Müslümanlar her Kur’an ve namaz suresi ne başlamadan önce söyledikleri “Euzubillahimineşşeytanirracim=Huzurdan taşlanarak kovulmuş şeytanın şerrinden sana sığınırım!” Diyerek bu şeytanları lanetlemektedirler. 

Halen ırak, Suriye, İran, Ürdün, Lübnan ve ülkemizde yaşayan,  Yezidiler İnanna’ya  İştar, Tavus,  Urfa, Mardin, Suriye Sabileri Er Ruha adlarıyla anar, “Güneş Tanrıçası” olarak tapınırlar. Babası Sin de Allah olarak Güneş tanrıçasının hem babası hem de eşi, ilk yedi gezegenin babası, baş tanrı olarak hürmet edilir.
 Hıristiyan olmuş Suriyeli Sabiler (5.500 yıldır namaz kılarlar) olan Süryani Hıristiyanları günde yedi vakit namaz kılarlar ve takkesiz olarak saf tutmak şartıyla kiliselerinde iki vakit sabah namazı, öğle ve ikindi namazları kilisede cemaatle kılınmalıdır diğerlerini evde kılarlar. 

Peygamberlik öncesi bir Sabi olan Muhammed de namaz kılardı ve Mekke’de kabilesinin inancına göre Suriye Sabilerinin kıldığı öğle ve ikindi namazları “Allah’a eş koşmak, gücünden şüphe etmek” olarak bilindiğinden “orta namazları” denilen bu namazlar yasaktı. Ebu Cehil’in peygamber için “Onu namaz kılarken görürsem boynunu kıracağım” dediği ve yasakladığı “namaz kılması” değil, öğle, ikindiden ibaret orta namazlardır. (Kaynak Maide 62, Hac 17 tefsirleri E.H.Yazır)

Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâmiyet dışında bütün dinlerde “okuryazarlık” dindar inananlara yasaktır. Sadece doğumlarıyla tapınağa adanmış olan ve ailelerinin “ilk doğanlarından”(Erdoğan gibi anılırlar) seçilmiş olan din adamları yaptıkları ayinlerde okuryazarlığı  “çiftleştikleri cinlerden, şeytanlardan ya da onların başları olan Allah ve kızlarından öğrenirlerdi.” Cebrail’İn Hira mağarasında peygambere okuryazarlığı öğretme nedeni de bu yasağın Hicaz Araplarından peygamber aracılığıyla kaldırılmasını, “Kitap Okuyanlar=Kitap Ehli” olmalarını sağlamak içindir. Çünkü Yahudi melezi olan Hicaz Arapları peygamberin gelişine kadar uyarılmamış tek kavimdirler ve diğerlerince aşağılanmaktaydılar.

Peygambere iman etmediği için Taif’e sürülen kâfirin torunu olan dördüncü halife Mervani soyundan gelen Yezidi Şeyh Hadi tarafından dinleri 12. yüzyılda yapılarak Süryanilere, Yahudilere ve dolayısıyla Vatikan’a hizmetkâr olmaları sağlanmış olan Yezidi Kürtler de sabah ve akşam olmak üzere güneş tanrıçaları Tavus’a iki vakit namaz kılarlar. 

Hindistan'da Can dini inananları (Jainism/Caynacılar olarak bilinirler ve bunlar 16.000 yıldır namaz kılarlar ve Namaz (Namaskâr (güneşi selamlamak) kelimesi de bunların dilinden Türkçe ve Farsça'ya girmiştir. İslâm dışında namaz kılanların tümü güneş doğsun diye namaz kılmaktadırlar. Sabiler ve onların Hıristiyanlığa girenleri olan Süryanilerin İslâm'a girenleri ve dini Emevilerden beri devşirenler de bunlardan çıkmaktadır.
Bu devşirmenin esasında da dinde "Namaz'ı" öne çıkartıp adaleti önemsememeyi, Kur’an ayetleri yerine peygambere ait olduğu iddia edilen ve doğrulukları şüpheli olan milyonlarca Hadis’e bağlılığı önermektedirler. 1774'ten beri Osmanlı, Menderes iktidarıyla devletin başına geçen Yahudi, Süryani, Yezidi, Rum koalisyonu sayesinde 1950'den beri böyledir ve AKP iktidarı da bunların devamıdır. Bizler ise onları bizim başımızdan eksik etmeyiz.

Bitlis Süryanisi Kürt taklitçisi Said-i Kürdi Deliüzzaman, Sabilerin kitabında geçen  Şeytan'ın ortak adı olan "NUR''a dayanarak Nurculuğu Efganilik, Masonlukla karıştırarak İngiliz rahip casusu Robert Frew  talimatlarıyla kurdu. Menderes Yahudisi yanında oldu. Ortadaki de "gizli postaları olduğunu ölmeden önce açıkladı.
Namaz dinin ibadet şekli olsa da bütün Müslümanlar arasında “ortak namaz hareketleri” yoktur. Ülkeden ülkeye değil bölgeden bölgeye, köyden köye namaz ibadeti şekli değişebildiği gibi, Alevi Kızılbaşlar gibi hiç namaz kılmayan Müslümanlar da vardır.

Dinin apaçık bir gerçeği olan bu kesin durum da namazın “dinin temeli olamayacağını ispatlamaktadır.”
İslâm dinine iman etmenin altı şartı vardır ve  bu şartlar her namazda oturunca okunan “Amentübillahi” olarak bilinen duadır ve şöyledir;
Âmentü billahi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî vel yevmilâhiri ve bil kaderi hayrihî ve şerrihî minellahi teâlâ vel-ba'sü ba'delmevti hakkun eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resûlühü .”
Bu mezar taşına kadar geçmiş bir saptırma olmak yerine sadece ibadete bağlılığı vurgulamalıydı.

Türkçesi;
"Allaha, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaderin, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman ettim. Öldükten sonra dirilmek haktır. Allah'tan başka tanrı olmadığına, Muhammed’in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim".

Bu ilkeleri sıralayınca da çıkan listede “Namaz kılma” konusu geçmez. O, iman etmiş Müslümanların yaşam şeklini belirleyen “İslâm’ın Şartları” içinde ikincidir.  
Anlamanız gereken şudur. Namaz'ın öncelikli olması "Güneşin doğacağından şüpheye düşmüş, ona tanrıça diye tapınan putperestler için çok önemlidir. Oysa Müslüman namazı "günahlarını bağışlatmak için yakarmak" ve günlük ibadet borcu olarak bilir. 

Varsa eğer "Allah sizi güneşin doğacağından endişeye düşmüş putperestlerin dinlerine hile ile sokulmaktan, sevgisinden mahrum olmaktan korusun!" diyorum.

Takdir okuyanındır.

İsrail "NUR" Mason locası sembolü

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc(01.Ekim2013)






21 Eylül 2013 Cumartesi

KEYKUBAT.BLOGCU.COM GENE KAPATILDI

"1KEYKUBAT.BLOGCU.COM"  BLOGUM GENE KAPATILDI

Sansürcü "Demokrasi havarisi(!)" AKP:))
Ciner Grubunun  Haberturk gibi yayın organlarından olan "Blogcu.com"'da 2006 yılından beri yazdığım ilk blogum olan "keykubat.blogcu.com" blogum gene kapatılmıştır.
AKP ve yandaşlarının "muhalefete ve gerçeklere" olan düşmanlıkları, tahammülsüzlükleri yine kendisini göstermiştir.
Blogumu tıkladığınızda "
Bu blog kapalıdır.
İstersen önce çıkan içeriklere aşağıdan göz atabilirsin"

ibaresi ile karşılaşıyorsunuz.
 
Daha önce de yine bu blogumun defalarca aylarca süren şekilde engellenmesi ve sonunda defalarca kapatılması, "Türkiye Türklerindir" blogumun altı ay boyunca engellenmesi sonucu açtığım google bloglarımdan olan "Tacı Haine Giydiren Milletin Kanı Dinmez " blogum da hükümetin "google'un sahibini Ankara'da ağırlamasını takiben silinmişti. Onun ardından da yazdığım yazılarım ve iadelerinin hikâyesi de bu linktedir;http://adilyargic.blogspot.com/2010/10/my-blog-returned-back-after-referendum.html#axzz2fTePnZDf


Alaeddin Yavuz /
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc

8 Ağustos 2013 Perşembe

RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN


 HERKESE İYİ BAYRAMLAR!

Bütün Türk ve Müslüman coğrafyasının mübarek Ramazan bayramı kutlu olsun! 


DAHA ÇOK DEMOKRATİK HAKLARIN ELDE EDİLDİĞİ, HERKESİN EVİNE GÖTÜRÜP EŞİNE, ÇOCUKLARINA VEREBİLECEĞİ EKMEĞİ "BEN KAZANDIM" DİYEBİLECEKLERİ BİR İŞLERİ OLMASI İÇİN MÜCADELE ETMELERİ, BÖYLECE ONURLARINA DAHA ÇOK SAYGI DUYABİLECEKLERİ BİR YAŞAMA KAVUŞMALARINI ARZU EDİYORUM!

BU KAZANILDIĞINDA ŞEYH, PİR, AĞALARIN İMARET VE TEKKE KAPILARINDA BİR TAS ÇORBAYA MUHTAÇ OLMAYAN BİR ÜLKENİN EŞİT VATANDAŞLARI OLACAKLARDIR.


Said-i Kürdi Deliüzzaman TIKLA
MÜSLÜMAN MASKELİ, KÖLECİ SABİ-SÜRYANİ, YEZİDİ, GREGORYEN ERMENİLERİN İKTİDARLARI OLAN, TÜRK VE MÜSLÜMAN DÜNYASINI B.O.P, MEDENİYETLERİ İTTİFAKI, ILIMLI İSLÂM, NURCULUK, FETHULLAHÇILIK, EFGANİLİK, BAHAİLİK, KADIYANİLİK, VEHHABİLİK GİBİ  DİNDEN ÇIKMIŞ MEZHEPLERE VE IRKİ KÖKENLERİNE GÖRE AYIRAN İŞBİRLİKÇİ, MÜSLÜMAN VE TÜRK TAKİYESİ YAPAN AMA TERÖRİSTLERİ DEVLET KONUTLARINDA AĞIRLARKEN, DEVLETİN EN YÜKSEK RÜTBELİ SUBAYLARINI TERÖRİST İLAN EDİP KOLONİ MAHKEMELERİNDE YARGILAYIP MÜEBBETLER MAHKUM EDEN, HALKLARI HAÇLILARIN KÖLESİ, ASKERLERİNİ HAÇLI ASKERİ EDEN, TEKKE, ZAVİYE KÜLTÜNÜ GERİ GETİREN VE ORTAÇAĞ KÖLECİLİĞİNİ HORTLATAN ABBASİ'DEN OSMANLI'YA BATI KARŞITI DEVLET YAPILANMALARININ YIKILMASINDA 1300 YILDIR İŞBİRLİĞİ YAPAN, HER DİNE DÖNEN HAİNLERİN DEVLETİ ELE GEÇİRDİĞİ GÜNÜMÜZDE YAPACAK TEK ŞEY UYANMAKTIR. TAÇ GİYDİRDİĞİMİZ HAİNLERDEN TACI GERİ ALMAKTIR.
UNUTMAYALIM;



TACI HAİNE GİYDİREN MİLLETİN KANI DİNMEZ!


TÜRK VE MÜSLÜMAN GÖRÜNÜP BATILI SÖMÜRGECİ DEVLETLERİN KÖLESİ OLMAMIZI KURTULUŞ GÖSTEREN, HALKA TEKKE KAPILARINDA BİR TAS ÇORBAY DİLENCİLİĞİNİ LAYIK GÖREN, HER GÜN ATATÜRK CUMHURİYETİNİN GETİRDİĞİ DEMOKRATİK HAKLARIMIZI GASP EDEN, EĞİTİMİ SADECE BATILI DEVLETLERİN ÜRÜNLERİNİ KULLANMAYI ANLAYABİLECEĞİMİZ KADARIYLA LAYIK GÖREN BU KÖLECİ, TAKİYECİ YALANCI DÜNÜ VATAN HAİNİ BU GÜNÜNÜ DEVLET ADAMI OLMUŞ HARAMİLERDEN KURTULMAYA KARAR VERDİĞİNİZDE GERÇEK BAYRAMLAR SİZİN OLACAKTIR.

HER TÜRLÜ DİNİ, ETNİK (IRKİ-SOY) AYRIMCILIKLARINI BİR YANA BIRAKARAK EŞİTLİK, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELERİNE KATILARAK DAHA ÇOK HAK VE ÖZGÜRLÜĞE SAHİP OLMAK, BÖYLECE DAHA ÇOK BAYRAMLARI HAK EDEN BİR TOPLUM OLMAMIZ DİLEĞİMLE!

NİCE BAYRAMLARA!


Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc


 BAŞIMIZDAKİ HARAMİ İKTİDARININ GERÇEK YÜZÜNÜ GÖRMEK İÇİN OKUYUNUZ!


FETULLAH GÜLEN'İN GERÇEK YÜZÜ




  




Bir de bu yazılarımı okuyunuz;
1- http://keykubat.blogspot.com/2010/09/fethullah-hz-muhammede-karsi.html

2- http://keykubat.blogspot.com/2008/08/said-nursi-alim-mi-deli-mi.html#axzz2YpeMOv1r

3-http://keykubat.blogspot.com/2010/08/said-i-kurdiden-gunumuze-ihanetler-ve.html

4-http://keykubat.blogspot.com/2012/10/alpaslan-tukes-devlet-bahceli-ermeni.html

5-http://adilyargic.blogspot.com/2012/01/papa-pedofili-ve-cocuk-pornosunu.html

6-http://adilyargic.blogspot.com/2011/04/masonlar-ve-akp-mason-baglantilari.html

29 Temmuz 2013 Pazartesi

HER GÜN KÜFREDİLEN BAŞBAKAN VE ONUR

 HER GÜN KÜFREDİLEN BAŞBAKAN VE ONUR

Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan kendisine diktatör diyenlere "Her gün kendisine küfür edilen bir başbakan nasıl diktatör olur?" diye sorarak cevap verdi.

Hitler de diktatördü ona da küfür ettiler ama o da sizin gibi gitmek bilmedi. Sizin gibi sıradan biriyken bazı mason örgütlerince öne çıkartıldı, Alman milletinin gözünde büyütüldü ve adam (!) edilmesinin karşılığını da Amerika'nın Rockefeller şirketlerinden aldığı parayla II. Dünya savaşını çıkarttı. Yaklaşık kırk milyon masum insanın ölümüne neden oldu. Zarar verdiği onca dünya devleti ve milletlerini bırakın sonunda kendisini destekleyen, piyasaya süren Amerikalıların ordusuna Alman milletinin de soyunu kırdırdı.
Elan da kendisine başta Almanlarca ve öteki milletlerce küfür edilmektedir.

Yaptığı iş için kendisine küfür edilen onurlu bir insan işi bırakır kendisine başka iş arar.


Ben emekli bir memur olarak memuriyetim sırasında amirlerimden fırça yedim ama dinleyince hak verdiler. Ama yaptığım işten küfür yemedim.
Verilen görevleri harfiyen yerine getirdim ve emekli oldum.
Memuriyet öncesi de gündelik işlerden düzenli fabrika, şantiye işçiliklerine kadar çalıştım. İşlerden ayrılma sebebim ya işin bitmesi ya gündeliğimin veya aylığımın ödenmemesi ya da en son memuriyete geçiş içindir.
Memur olduğum halde dönerim diye sigortamı ödeyen patronlar ile çalıştım ve saygı gördüm.

Terör örgütü sayenizde hükumet ortağı oldu, özerklik aldı, polis, subay mezun ediyor hem de ülke sınırları içinde. Suriye sınırında ikinci Kürdistan ve Süryani devleti ilan ediliyor ve sizle özerklik ilanını geciktirmesi için çağırtıp ricacı olmanız üzerine bunu erteliyor. Hadi küfür etme!
Hatta hoşlanamdığım insanlar çok iyi ücret teklif ettiyseler bile beğenmediğim için görevi, işi kabul etmedim.

Siz ise 3500 yakın koruma  gittiğiniz yerden sağladığınız en az beş bin koruma eşliğinde, devlet dairelerinde ve ticari kurumlarında çalışan işçi ve memurları, okulda öğrenim gören öğrencileri derslerinden kopartarak zorla doldurduğunuz meydanlarda düzenlediğiniz mitinglerde ortaokul, lise çocuklarını, üniversite öğrencilerini, hatta facebook, Twitter ortamlarındaki gençleri, memurları, işçileri ve sıradan mitinglerde bayrak satarak evine ekmek götürmeye çalışan sosyal güvencesiz garipleri küfür ediyorlar diye sorgusuz sualsiz içeride tutuyorsunuz.

Cumhuriyet tarihinde sizin kadar korkak ve korumaya ihtiyaç duyan siyasi olmadı.

Yetmiyor ayağa kalkmadı diye bazı generallere de aynı şekilde işlem yapıyorsunuz. Genelkurmay tabakası size saygı duymadıklarını, sizinle çalışamayacakları söyleyerek tümden istifa etti.Devlet bir askeri saldırıya maruz kalsa ki Allah korusun orduyu yönetecek general yok. Topuk selamcı çok "Özel" paşanız hariç.

Gezi direnişinde gazla copla yaralanan, nefes darlığına düşen göstericilere kapı açtı diye Koç gurubunun defterini düreceğinizi söylediniz ve işe başladınız.Yardım eden doktorları düşman ilan ettiniz burunlarından getiriyorsunuz. Tabipler Birliğinin yetlkilerini kısan kararnameler hazırlattınız.Baroları da ekleyeyim.

Ya Cem Uzan?
Onun size muhalif olmaktan başka ne suçu vardı? Ya Pamukbank, Galataport ve niceleri saymaya sayfalar yetmez.

Tam size göre bir söz sayın dış güçlerin başbakanı!
Siz bunca muhalefete, hoşnutsuzluğa rağmen ve tepkilerden anlamadığınız için başka yol göremediklerinden dayanamayıp her riski göze alarak edilen küfüre rağmen niye dış güçlerin arkasına sığınarak görevi sürdürüyorsunuz.

Geçenlerde ABD'den gelen bir demokrasi uyarısının ardından İstanbul Borsasının yarı hissesini, ardından Haliç Tersanesini Amerikan şirketlerine devleti peşkeş çekerek bu görevde durmaya, terör örgütü ile kol kola girerek kendinizi padişah ilan etmeye çalışıyorsunuz?

Sizde yaptığınız işin beğenilmediğinden, topluma ve devlete hatta komşu ve uzak din kardeşi Müslüman ülkelere verdiğiniz bunca zarar ortadayken, yurt içinden ve dışından hatta işverenleriniz Amerika ve Avrupa birliğinden her gün uyarıları, ikazlar, mahkum eden mahkeme kararları, TİMES Dergilerinde protestolar ve aşağılamalar yayınlanmasına, eleştiriler gelmesine rağmen istifa edecek kadar onur yoksa o da sizin tercihinizdir.

Yoksa makam koltuğu tatlı mı geldi de bırakamıyorsunuz sayın başbakan?
O koltuğa yapışan ölünceye kadar kalmak istiyor nedense?
Helada olsun makam koltuğu olsun değil mi?

Malum bir çift çarıkla geldiğinizi söylediğiniz iktidar koltuğunda geçen on yıl içinde henüz reşit olmuş çocuklarınıza gemicikler, şirketler, Amerika'da Dünya Bankasında işler, Kuzey Irak'ta ihaleler kazandırarak dünyanın sekizinci zengin başbakanı oldunuz ya!
Hani mal canın yongasıdır. Dünyada mekan ahrette iman misali, milletin vergilerinden işgal ettiğiniz hizmet makamını suistimal ederek gasp ettiğiniz paracıklar, bağladığınız yurt içi ve yurt dışı işlerden, komşu  ülkelerden aldığınız yasa dışı komisyonlar üzerine kurduğunuz lüks yaşantınız var ya?

Hani Lüküs hayat yan gel yat keyfine bak misali Dolçe Vita yasaları üzerine kurulu, halkı dini, etnik olarak ayıran, bölücü, ihanet yaşantınızı kast ediyorum.

Tatlı mı geldi?

Yoksa görevi bırakır bırakmaz yakanıza yapışacak yargı mercilerinin korkusu mudur sizi görevde kalmaya zorlayan?

Din ticareti yaparak geldiğiniz görevinizle dini emirlere aykırı olarak kazandığınız servetiniz, sizin yedi sülalenizin yedi göbek ihtiyacını çok iyi karşılar. Bu durumda belki korkudur sizi göreve yapıştıran, olabilir mi?
Her ne olursa olsun bunca tepkiye rağmen onurlu bir insan görevi bırakır. Onun takdiri de sizindir.

Sizin gibi başbakan olup ta daha basit sorunlar için geçmişte istifa edenler de var.
Bülent Ecevit'in 1979 seçimlerine karar vermesi gibi mesela.Hatta sizi iktidara getiren 2002 seçimlerine kapı açan MHP'nin mevcut hükumeti düşüren kıyağı da sayılabilir.

Ya da komşumuz Bulgaristan'ın onurlu bir başbakanı vardı.
Adı Boiko Borisov, geçen yıl, yükselen elektrik fiyatlarına karşı düzenlenen bir mitingte polis halktan birilerini copladığı için "Böyle devletin halkına zulüm ettiği bir ülkenin başbakanı olamam!" diyerek istifa etti.
Siz ise aksine herkese gaz, toz, cop, ilaçlı su, sorgusuz gözaltı, yargısız infaz her şekilde saldırıyorsunuz. Düne kadar yandaşınız olup artık dayanamayıp muhalefet eden yazarları işten attırıyorsunuz.
Açıkça yalan yere iftiralar atıyorsunuz ki artık valileriniz, imamlarınız bile sizleri yalanlamak zorunda kalıyorlar. Çarşaf peçeli kadına saldırı yalanı gibi, Camide bira içilmesi yalanı gibi.

Bu güne kadar içerden dışardan başkaları sizi yargıladı.

Tınmadınız!

Artık kendi kendinizi yargılama vaktinizin geldiğini düşünmüyor musunuz?

İlle darbelerle gelenlerce Menderes gibi, Mursi gibi birileri sizi def mi etmeli?

Malum darbeler olmasaydı ne Menderes'in ne de Mursi'nin gidecekleri de yoktu ya!


Darbeye karşıyız ama gitmezseniz başka çare var mı bilmem?

Çünkü yargı, seçim kurulları, yazılı-görsel basının tümü, tümüyle devlet ve özel sektörü idareniz altına da almayı başardınız.

Herkesi kendi yargıçlarınızla, vergi memurlarınızla, polisinizle sindirdiniz.

Kim sizi indirebilir ki?

Siz de öylesiniz işte! Menderes ve Mursi gibisiniz!

Gideceğiniz de yok! Acaba darbe çığırtkanlığı mı yapsak ne yapsak? :))

"Sizin aymaz doymazlığınız, devlet makamını şahsi dükkanınız haline getirmeniz, bitmeyen baskılarınız, yasaklarınız, sonu belirsiz sorgusuz tutuklamalarınız, her gün artan işsizlik, kapanan işyerleri nedeniyle mahv olmuş girişimcilerden ortada kalmış işçilerine kadar acı çekenleri yaratan icraatlarınız, paralı gençlik örgütleriniz üzerlelrine saldığınız pasif direniş yapan aydın, vatansever gençlerin düşürüldükleri kavgalar yüzünden millet birbirini boğazlayacağına darbenin olması ehvendir!" Düşüncesi hâkim olmaya başlamıştır.

Kendi özeleştirinizi gecikmeden yapmanız dileğimle!


Takdir okuyanındır!

Saygılar!

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

17 Haziran 2013 Pazartesi

BABAMI DA TOPRAĞA VERDİM

BABAMI DA TOPRAĞA VERDİM!

15 Şubat 2013 günü kızımı toprağa vermemin acısını henüz sindiremeden, iki yıldır alzheimer tedavisi gören babam 05.6.2013 günü sabah saatlerinde vefat etmiştir.
15 gündür babamın ölümü ve ardından yapılması gerekenlerle meşgul olduğumdan piyasadan kaybolmak zorunda kaldım!




 
Ölümler başladığı zaman art arda geliyor.
Kızımın ölümünün ardından geçen yaklaşık beş ayın sonunda babamı da ebediyete uğrladık ve kızımı toprağa ellerime verdiğim gibi babamı da ellerimemezarına yerleştirdim.

Toprağın bol olsun baba!


 BİR YASTIKTA YETMİŞ YIL!


Evlendikleri zaman babamın 16, annemin yaşı ise 15'miş. Babam 86 yaşında 05.6.2013 günü vefat ettiğinde evliliklerinin 70'nci yılındaydılar.
Şimdi annem eşinin özlemini çekmeye şimdiden başladı ve kavuşacağı günleri saymaya başladı!



Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

 

1 Haziran 2013 Cumartesi

AKP HALKA SAVAŞ AÇTI


AKP HALKA SAVAŞ AÇTI

İstanbul Taksim meydanını düzenleme bahanesi altında kamu binalarını ve arazilerini yabancılara peşkeş çeken, bunun için Topçu kışlasını yıkan, ağaçları söktüren, daha dün akşam saatlerinde yıkımı durduran mahkeme kararına dayanarak meydana gidip ağaçlara sarılarak ağaçların kesilmesine karşı mücadele veren, ellerinde taş bile olmayan, müzik çalıp halay çeken insanların üzerine polisi saldırtan AKP hükumeti yeryüzünde eşi az görülen bir zulme imza atmıştır.
Toma adlı su topu püskürten arazöz tarzı zırhlı araçlarla halkın üzerine aşırı tazyikli su fışkırtarak insanları dört beş metre uzağa top gibi döndürerek fırlatan, kafasının üstüne düşüren, eskiden üzerlerine ithal edildiği ülkenin adı, üretim tarihi v.b bilgileri barındıran etiketlerini de “Amerikan karşıtlığını körüklediği için sildirdiği menşei belirsiz gaz bombalarını” fırlattırıp halkını zehirlemiş, kendi halinde insanları devletine, polisine düşman ilan etmiştir.

 TOPÇU Kışlası yerine AVM (Alışveriş Merkezi) yapılacağını büyük şehir belediye başkanı Kadir Topbaş televizyon ekranlarından yalanlamışsa da gene AKP’nin yandaşı Bugün adlı haber kanalında gece haberlerinde inşaatı yürüten şirketin yetkilisi AVM inşaatını doğrulamıştır.


Mahkeme kararına rağmen kanunsuz emirlerle halkı kendi güvenlik ordusu olan Polis teşkilatı ile çatıştırarak düşman ettirmiştir.
Otuz yıldır polis teşkilatının büyük emeklerle yarattığı “halkının yanında yardımcı, sevilen, sempatik polis imajı” yerini 12 Eylül 1980 darbesi öncesinden daha kötü bir imaja terk ettiyse tek sorumlusu hükumet ve onun emir eri, kanunsuz emirlerini harfiyen uygulayan, hırslarını halkının üstünde tutan köle bürokratlarıdır.
Televizyon kanallarında olay futbol maçı anlatımını andırır biçimde ifadelerin kullanıldığı Polis-Halk savaşı tanımlamalarıyla dolmuştur.
Kadıköy'de toplanı Boğaz Köprüsünü geçen halk, Beşiktaş'ta coplanıp gazlanmıştır.

Bu ifadelerden birisi;
“-Polis … caddede gaz bombaları fırlatarak göstericilere karşı ilerlemektedir!”
-“Polisin üzerlerine gaz bombaları atmasına, araç sürmesine rağmen halk kaçmayarak direnmektedir”
Polis, otuz yıldır süren PKK eylemlerine bile bu şiddetle müdahale ettirilmemiştir.
Ellerinde bu ülkenin bayrağını taşıyan, devletin “T.C” olan adının değiştirilmesine karşı çıktıkları için orantısız güç kullanan polis saldırılarına maruz bırakılmıştır.
Amerika ve Avrupa birliğinin açık destekleriyle iktidar edilen AKP hükumetinin ülkemizin topraklarını, kamu kurum ve kuruluşlarını tek tek tabancılara satan siyasetlerine ellerinde bu devletin resmi bayraklarıyla “Tam Bağımsız Türkiye” diyen insanları tutuklanmış, hapislere tıkılmış, suçları hakkında iddianame bile hazırlanmadan yıllarca suçlarını bilmeden hapsedilmiştir.
 
   “Yargı bana engel oluyor, hükumetin uygulamalarını engelliyor” gibi bahanelerle yargı kurumlarının başlarına kendi yandaşlarını geçirmiş, yargıyı sadece hükumetin icraatlarını aklayan, başta başbakan olmak üzere siyasi yandaşlarını koruyan kurum haline getirmiştir.
Her gün çıkardığı sözde “uyum yasalarıyla” çalışan işçi ve memurların hak ve özgürlüklerini kırpmış, köleleştirmiştir. Emekçi, özgürlük düşmanı olduğunu kanıtlamıştır.
Ortaçağ köleciliğini özendiren yayınlar yaparak halkı karanlık ortaçağ şartlarında yaşamaya zorlamaktadır.
Kendi yaptıklarını eleştiren köşe yazarından internette eleştiren lise öğrencilere kadar herkesi tutuklatıp yargı önünde mahkûm ettirmiştir.
Avrupa Birliği uyum yasalarıyla olsun, çağdaş hukuk devleti gereği olmak amacıyla olsun geçmişte verilmiş bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasalarını iptal etmiş, kendi aleyhinde olacak hiçbir basın açıklamasından mitinge, köşe yazısından görsel medya yayınına izin vermemiş, bütün basını etkisi altına almıştır.
 
Son 36 saattir İstanbul’dan Ankara’ya ve ardından bütün yurda yayılarak devam eden İstanbul’a destek eylemlerinde yüzlerce yaralı ve yoğun bakıma alınmış insanlar varken haber kanalları dahi yemek, moda, vahşi yaşam belgeselleri yayınlamaktadır. Bu hükumet korkusundan halkının hükumetçe sindirildiği baskılara gözlerini kapayan böyle bir basın örneği ilk kez yaşanmaktadır.
Halkına karşı körleşmiş, iktidarın kölesi olmuş böyle bir basın yakında her gün artan halk eylemleriyle bu hükumet gönderildikten sonra ne yapacaktır? Halkının yüzüne nasıl bakacaktır? Hiç düşünmez mi?
AKP yalaması Ciner grubuna bu gün de Show Tv grubunun peşkeş çekildiği haberlerini basından aldık. AKP tüm basını tekeline geçirmeyi hala sürdürürken bu ülkede basını hükumetten ihale almak için kullanan patronlar yarın halk tarafından linç edildiklerinde bunu karşılığını alacaklardır.
 
Taksimdeki yıkım faaliyetlerini durduran mahkeme kararına rağmen polise halka orantısız güç kullanma emrini veren başta başbakan, içişleri bakanı, İstanbul valisi, İstanbul emniyet müdürü ve sıralı alt grup bürokratları polise “Kanunsuz emir vermek ve uygulatmaktan, halkı devlete karşı kin ve nefret duygularına teşvik etmekten” yargılanacaklardır.
Hiçbir bürokratın ve kamu görevlisinin “yasalarla belirlenmiş görevlerinin dışına çıkmaya hakları yoktur.” Çıkmaları halinde idari olarak mesleklerinden men, adli olarak yasada belirtilen hapis cezalarını hak etmiş olmaktadırlar. Bunların sorulacağı günler yakındır. Eylemler bunu göstermektedir. Çünkü hiçbir emperyalist ülke, bir günde İstanbul gibi bir şehrin göklerini gaz bombalarının dumanlarıyla kaplatan, halkını sopaya çektiren, evlerinde gazdan oturama hale getiren, gecenin üçünde tencere tava çaldırarak sokaklara döken, zehirleyip, dövdürüp hastanelere dolduran “yıpranmış işbirlikçi siyasi iktidarlarını” o ülkenin halklarına karşı desteklemezler.
Dün akşam Amerika ve Avrupa Parlamentosu merkezli gelen açıklamalar bunu göstermektedir. Onlar başbakanın bu gün yaptığı tehditlerden korkacak yerli basın patronlarına benzemezler. Başbakan bu tehdit işine öyle alıştı ki artık kendini iktidarda tutan sahiplerini de tehdit eder hale geldi.
Bu durumu da onun fırıldaklığının son demini yaşamadığına işarettir.
Batının AKP’ye verdiği krediyi sonlandırmaması halinde yakın gelecekte bu ülkede batıya ait hiçbir şeyin kalmayacağını da hesaplaması gerekir.
CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu gün Kadıköy mitingini iptal ederek Taksim’de direnen vatanseverlere destek kararı almıştır. Kutlarım.
Halka gaz maskesi dağıtan Harbiye Askeri Müzesi komutanına ve askerlerine de teşekkür ederim. Bu komutanın “halkı koruyan tutumu yüzünden” yakında en uygun olarak “Hakkâri taraflarına sürgün yiyeceğini” garanti ederim.
Ayrıca gecenin geç saatlerinde Tarlabaşı mevkiinde bazı araçların yakıldığı haberleri çıkartıldı. Bunun AKP hükumetinin emriyle, halkın haklı eylemini “terör eylemi” olarak göstermek için derin devlet güçlerine yaptırıldığını düşünüyor ve inanıyorum.
Derin devlet-M.İ.T- Polis İstihbaratı-Askeri İstihbarat-PKK işbirliği çerçevesinde bu eylemler gerçekleştirilmiş olabilir ki öyledir.
Çünkü halkın haklı eylemi karalanmazsa hükumetin bunca rezillik karşısında artık istifadan başka şansı yoktur!
 
Komşumuz Bulgaristan’da dört, beş ay önce, bir mitingde “polisin halka orantısız güç kullanması yüzünden”  mevcut hükumet, “Polisinin halkına şiddet uyguladığı bir ülkenin başbakanı olamam!” diyerek istifa etmiş seçi kararı almıştır.
Bizimkilerin ise yüzlerine tükürsen “Ya Rab Şükür daha yok mu?” yüzsüzlüklerinin kendilerini rahatsız etmemesine, hatta “uyanıklık olarak saymalarına” rağmen, bu aşağılık halleri, sıradan bir insanın bile onurunu rencide etmektedir.
Böyle kazanılan bir gücü, zenginliği, iktidarı istemem ben! İsteyeni de devletimin başında “temsilcim” olarak göremem!
Son 36 saattir süren direnişlerde yaralanan, hastanelere düşen, her türlü sıhhi rahatsızlık geçirenlere acil şifalar diliyor, her şeye rağmen uykusuz, aç, sırılsıklam ıslanmış, solunum rahatsızlıkları çekerek, polis copları yiyerek direnenlere de selam olsun!

Yazacak o kadar şey var ki ama gereksiz uzatmanın faydası yoktur. İstenilen dile getirilmiştir. Yazımı, “Bir zamanlar bir yar vardı bakmaz oldu yüzüme…” diye devam eden eski bir halk türküsünün tarafımdan uyarlanmış dörtlüğüyle devam ediyorum.

Bir zamanlar Tayyip vardı,
Umut idi ülkeme,
Başkasına bel bağlamış,
Düşman oldu millete!

Dönme bana ey hain,
Amerika’dır yerin,
Git görünme gözüme,
Valla seni ezerim!

Halkının üzerine güvenlik güçlerini bu derece, insafsızca saldırtan hiçbir iktidar o halkın hizmetçisi olamaz!
O ülkede adalet ve demokrasiden bahsedilemez.  O iktidara bel bağlayan güçler de zarar ederler!

Başta halkına savaş açan “eşbaşbakan”, yandaşları ve ailesinin sokaklara çıkamayacakları, Filipinli Ferdinand Marcos gibi sahiplerinin kucaklarına kaçacakları, sahiplerinin de “Halkını soyan siyasilerin mallarına el koyma yasası” gereğince gizli hesaplarına el koyacakları ve kıçlarına tekmeyi basacakları günler yakındır!

Parasına ABD el koyduğu için gurbette züğürt olan F.Marcos
Her hainin, işbirlikçinin bir son kullanma tarihi vardır. Bunların da o tarihleri gelmiştir.

Ellerinde hiç bir şey olmayan ve sadece polisin karşısında dikilen insanların masum bir şekilde başlattıkları Gezi Parkı ve Topçu kışlası yıkımı ve yerine AVM inşaatı protestosuna katılanları "şiddet ve aşırı güç" kullanarak darp, taciz, hastanelik eden AKP hükumetinin "yıldırma siyaseti" geri tepmiş, ülke çağında yayılan bir halk hareketine dönüşmüştür.
Bu da AKP ve ona bel bağlayanların ümitlerini boşa çıkarmıştır.

Artık RE.T.E Masonu Tayyip "Sopayla da iş yapamaz!"

Halkını arkasına alacağı ve Ortadoğu’yu ABD-AB koalisyon sömürgeci güçlerine teslim edeceği umulan AKP umulanın aksine her yaptığı ile önce Türkiye sonra da bölge halklarını karşısına almıştır.

Bu da başarısızlıklarının son örneğidir.

Def ol Tayyip def ol def ol!
Al tayfanı def ol def ol!

Takdir okuyanındır!

BABAMI DA TOPRAĞA VERDİM!

15 Şubat 2013 günü kızımı toprağa vermemin acısını henüz sindiremeden, iki yıldır alzheimer tedavisi gören babam 05.6.2013 günü sabah saatlerinde vefat etmiştir.
15 gündür babamın ölümü ve ardından yapılması gerekenlerle meşgul olduğumdan piyasadan kaybolmak zorunda kaldım!



 Ölümler başladığı zaman art arda geliyor.
Kızımın ölümünün ardından geçen yaklaşık beş ayın sonunda babamı da ebediyete uğrladık ve kızımı toprağa ellerime verdiğim gibi babamı da ellerimemezarına yerleştirdim.

Toprağın bol olsun baba!


 BİR YASTIKTA YETMİŞ YIL!


Evlendikleri zaman babamın 16, annemin yaşı ise 15'miş. Babam 86 yaşında 05.6.2013 günü vefat ettiğinde evliliklerinin 70'nci yılındaydılar.
Şimdi annem eşinin özlemini çekmeye şimdiden başladı ve kavuşacağı günleri saymaya başladı!



Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc