TÜRK VE MÜSLÜMAN OLMAK AYNI ŞEY DEĞİLDİR.
Ebubekir’in torunu Haccac-ı Zalim zamanında Talas Savaşı sonrası Güney Türkistan’ın ve Kafkasların İslam orduları tarafından işgalinden sonra esir edilip,mallarına,sürülerine, yurtlarına el konulan ve sefil bırakılan Türkler,Kehf Suresinde geçen “Mecüc halkı” olarak nitelenmişler ve soykırımlara uğratılmışlardır. Hotel,Semerkant şehirlerinin giriş ve çıkışlarına sağlı sollu Dört Fersah (24 km.) boyunca dizilmiş darağaçlarına İslam’ı kabul etmeyen Türk beyleri asılmış,ibret için cesetleri kuzgunlara yedirilmiş,Türk halkı soyulmuş ve aşağılanmıştır.İleriki dönemlerde Cuma namazına gelenlere birer altın teşvik verilerek Müslüman olmaya zorlanmışlardır.
Halife Süleyman’ın atadığı Horasan Valisi Yezid(1) Bin Mühellebi tarafından Cürcan’da İ.S.716’da 50.000 esir Türk askeri, birlikte dere yatağında aynı anda kesilerek dereye akıtılan kanlarıyla değirmen döndürülüp, öğütülen buğdayın unundan “İntikam Ekmeği” yapılarak Yezid tarafından yenilmiştir.(2)
Bu dönemde Türklerin bir kısmı İran dini olan Zerdüştlük,bir kısmı Budist,bir kısmı Tao dinlerine inanmaktaydı. Kuzey Türkleri arasında ise Şaman,Gök Tanrı,Karahan,Oğuz Kağan (Öküz Tanrı) inançları yaygındı.
Türkler o zaman da Türk’tüler.
Bunca ağır insanlık dışı soykırımlar ve zulümlerle Müslüman edilen Türkler arasında İslamiyet zamanla yaygınlaşmış,Emevi ve Abbasi Hanedanlarının çöküşleri ile 9.yy.da İran’dan yayılan Selçuklu İmparatorluğu ile kendi hakimiyetlerini ilan etmişlerdir.14.yy başlarında Anadolu Selçukluların Uç beyliği olarak Söğüt yaylasında kurulan Osmanlı Beyliğinin zamanla imparatorluk olmasını Yavuz Sultan Selim’in,Arap veziri nin etkisiyle Arapları yönetmek ve hilafeti ele geçirmek niyetiyle “Sünni Mezhep” kavramına dayanan “Sünni Osmanlı” rejimini kurması ile halka Avrupalıların Müslüman olan kendi vatandaşlarına taktıkları “Türk oldu” tanımından esinlenilerek “Sünni Müslüman=Türk” yakıştırması yapılmıştır.
Günümüze kadar gelen bu tanımlama halen,Amerika Pensilvanya eyaletinde “8” dönümlük çiftlik içindeki malikanesinde yaşayan
İlluminatici Gregoryen Ermeniliği,Bahailik,Yezidilik İran menşeli Nakşibendi-Şafi tarikatı kültürü harmanı “
Fethullahizm” kültürünü çağımızın yeni İslam’ı olarak halka,yardım dernekleri,fakir çocuk okutma kampanyaları ve 12 Eylül cuntasının destekleri ile kolayca kabul ettirmişlerdir.
Çünkü,halkımız Arap olmadığından ve bu nedenle Arap diline vakıf ta olamadığından dinin temeli olan Kuran sure ve ayetlerine cahil bir halktır.
Doğuda Kürt şıhları,pirlerinin toprak ağalarıyla işbirliği içinde kendi menfaatlerine uygun olan her şeyi “İslam’ın Şartı” olarak halka kabul ettirdiklerinden,Kürtler ve doğu Anadolu halkı feodal toprak ağalarına “kul-köle” olmayı dini bir emir olarak algılamaktadırlar.
Ruhbanlığın kaldırıldığı İslam'da,“Şıhı olmayan cennete giremez.Şıh kulu cennete götürecek rehberdir” saçmalıklarına inandırılmış insanlar asırlardır bu şekilde köleliğe inandırılmakta ve böyle kullanılmaktadırlar.
Bu gün Türk olmadığı halde “Müslüman” olan,her milletten insan vardır.Türk olup da Müslüman olmayan Macarlar,Finliler,Bulgarlar,Yunanistan’a 1925 sonrası sürülen ve halen aramızda yaşayan Karaman Türkleri,Kazak Tatarları ve çok sayıda Asya Türkleri vardır.
Ayrıca Müslüman doğup da halen Hıristiyan veya başka dinlere geçiş yapanlar olduğu gibi ülkemizde AKP döneminde açılan Apartman Kiliseleri sayesinde Hıristiyan olanlar yakın çevremizde gün geçtikçe artmaktadır.
Bütün bunların dışında Müslüman doğup,Türk vatandaşı iken araştırmaları sonucu dinlere inancını yitirmiş vatandaşlarımız da vardır.
Ben mevcut Müslüman (Sünni) Türklerden çok bu dinsiz Türkleri Türk devletine ve milletine en bağlı olan insanlar olarak görmekteyim.
Çünkü onlar asırlardır Arap Mevalisi (kölesi) olduğuna inanmış,bu yüzden Surre (rüşvet) alayları ile her yıl hacıları yolarda soyan Arap eşkıyalarından,diğer Hicaz Araplarına (Mekke-Medine ve Taif çevresi) yiyecek,giyecek, para ve hazine gönderen,onları sözde,ahrette peygambere komşu olacaklarmış inancıyla diğer kavimlerden üstün gören, Arap alfabesine halkını taptıran Osmanlı anlayışının yarattığı “fikri kölelikten” arınmış,gerçek vatansever insanlardır.
Türk olmak Müslüman olmak değildir.
Müslüman Türk olduğu gibi diğer dinlere inanan veya hiçbirine inanmayan Türkler de vardır. Kimse Türklüğü dinle karıştırarak salak salak yazılar yazmasın.Bu sadece yazanın cehaletini,acizliğini göstermekten öte gitmez.
Türk’ün tanrısı Gök Tanrıdır.Dini Gök Tanrı dinidir.Bundan döndükleri ve unuttukları için de tarihten silinmekle yüzyüzedirler.
Kuran,İbrahim Suresi dördüncü ayet “Her millete kendi dilinde kitap ve peygamber gönderdik” demektedir. Bu konuda kutsal kitaplara dayalı çok sayıda ayetleri barındıran yazılarım blogda mevcuttur.İlgilenen okuyabilir.
-“Vay sen Amerikan uşağı Fetoş’un resmini nasıl böyle yayınlarsın?” yok,”-Sen İngiliz işbirlikçisi, İslamcı-Kürt Milliyetçisi Said-i Kürdi’yi nasıl eleştirirsin,sen Türk değilsin” demek,diyen Türk’se salaklığın, ahmaklığın,Türk değilse,yalancılığın,şerefsizliğin,Kürt-İslam-Hıristiyanlık sentezini “Türklük” gibi onurlu bir adı pis emellerine alet etmekten başka bir şey değildir.
Kimse kimsenin soyu,sopu,inancı ile uğraşmasın.Her mahalleye şeyh atayıp,aralarına katılmayanları “Kafir” ilan etmesin,apartmanlarda kaynağı,menşei belirsiz adı “Kuran Meali” olan uydurma yazılmış saçmalıkları dağıtmasın,kimsenin içkisine,eğlencesine kendisine zarar vermedikçe karışmasın.Zarar verirse zaten yasalar mevcuttur.Bu ülkede halen,polis var Jandarma var,savcı da mahkeme de var.
İşçi,emekli,fakir fukara çocuklarını doldurdukları yurtlarda örgütleyip,sinsi
Yezidi Kürt-Rum-Ermeni işbirliğinden ve halkımızı bölerek birbirine düşürmekten başka şey olmayan amaçlarını “İslam-Türk” adı ardına sığınarak kandırıp,minnet borcu altında ezilen gururlarından yararlanarak sinsi,kirli siyasetlerine alet edenler “
-Dini inancımı yaşamak istiyorum,türban bağlamak istiyorum” mazeretleriyle çocuklarımızı sokaklara doldurup,
”mağdur edebiyatları” yaratarak iktidar olanlar,kendilerine yapılmasını istemedikleri davranışları güçlenince başkalarına dayatmasınlar.
Eğer dayatmalar artarsa tepkiler de artacaktır.Bu ülke yüzyıllardır devleti hile-hurda ile ele geçirmiş dönme ve devşirmelerin sinsi işbirlikçi siyasetlerine evlatlarını kurban etmektedir.
Sürekli insan kanı ile beslenen “vampir,kertenkele tanrılarınız” için verilen kurbanlara bir son vermek gerekmektedir.
Yetsin artık!!!
Keykubat
(1)
Yezid=Kabe putu El Lah’ın adlarından birisi.İslam öncesi Hicaz Arapları Mecusiliğin bir kolu olan “Yezidi’ydiler” ve tanrıları El Lah-Hubel putu (Türkçesi Allah) Sümer tanrısı Enki’ydi.Yani Şeytandı.Bu İslam komutanının ve Muaviye’nin oğlu Halife Yezid’in ne kadar Müslüman olduğuna siz karar veriniz.Alevilerin Sünniler için “Yezidler” demesinin kaynağı budur.Ayrıca Mehter marşında da “Kuranda zafer vad ediyor hazreti Yezdan” ifadesi de “Yezid-Yezedan” kökünden gelmektedir.Ayrıca;”
Yezdan=f. Cenab-ı Hak. (Mecusilerce) : Hayırları yaratan hayır ilâhı dedikleri mevhum mâbud.” Olarak da Osmanlıca Sözlükte tanımlanmaktadır.
http://www.osmanlicasozluk.net/osmanlica/59580-sozluk-YEZDAN-anlam.html Ayrıca Yezidiler namaz da kılarlar ama ne abdest alırken ne de kılarken kimseye görünmezler.Bir kişi görse namazları bozulur.Bu yüzden Sultan Abdülhamit’e orduya katılmamak için muhtıra bile verirler.İnternet’ten araştırın.Hazreti Muahmed’in ölümü 632’dir.Ölümünden neredeyse yüz yıl sonra bile “
Yezid” adının kullanılması sizce putperestlik değilse nedir?Bu konuyu bu güne kadar derinlemesine işlemedimse sebebi topluma saygımdandır.Ama en ufak eleştirileri “Tüklük” ile karıştırarak saptırma işine girenler bilsinler ki aciz de değiliz.Türklük başka din başka.Bu böyle bilisin.
(2)Erdoğan Aydın-“Nasıl Müslüman Olduk.” 1994 Başak Yay.