Ey Türk Milleti! Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz
Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar. Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır. İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz! Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir. Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat-
ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN
YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat
İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR.
VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat
Meral hanımın Atatürk rejimine bağlılığı ve gerek partisi MHP gerek AKP karşıtı izlediği vatansever çizgi bende bir ümit ışığı yakmıştı.
26 Ekim 2017’de partisinin kuruluşunu CHP’nin tahsis ettiği Nazım Hikmet salonunda yapması da bu ümidin bir başka yansımasıydı.
Ülkemizde alternatif sağı, solu birleştiren bir ılımlı partiye ihtiyaç vardı. Benim tercihim biraz daha sol, demokratik ve en azından bir Atatürk kızı ve milliyetçisi olarak, Arap, Yahudi geleneklerinden uzak tutum sergilemesiydi.
Bu ümitlerle son üç gündür aşağıdaki facebook paylaşımlarımı yapmıştım;
1-MERAL AKŞENER HAREKETİ DESTEKLENMELİDİR.
ABD MEMURU TBMM PARTİLERİ, AKP'Yİ YAŞATMAKLA GÖREVLİDİR.
BUNA KARŞI ÇIKIP, VATANSEVER HAREKET BAŞLAYAN FEDAKAR MİLLETVEKİLLERİ VE KİTLE ÖNDERLERİ ŞİMDİ DESTEKLENMEZSE KURTULUŞ UMUDUMUZ DİRİLMEMEK ÜZERE YOK OLABİLİR.
VATAN İÇİN SİYASİ VE EKONOMİK KONUMLARINI RİSKE ATANLARA NANKÖR OLMA HAKKIMIZ YOKTUR.
2-"İYİ" PARTİNİN KURULUŞ AÇIKLAMASI VE KURUCULAR LİSTESİ.
1991'DE SSCB'NİN TASFİYESİ İLE KENDİNİ DÜNYANIN TEK HAKİMİ İLAN EDEN, MEGOLOMAN KÜRESEL EMPERYALİST ABD'NİN YERYÜZÜNÜ YENİDEN İŞGAL VE SÖMÜRÜ DÜZENİ ÜRÜNÜ OLAN AKP VE ONA DESTEKLE GÖREVLİ TBMM PARTİLERİNE ALTERNATİF OLARAK ORTAYA ÇIKAN YENİ OLUŞUMUN KURUCULARI ARASINDA PEK TANIDIK İSME RASTLAYAMADIM. 16 YILDIR AKP MUHALEFETİ MÜCADELESİNDE HİÇ YER ALMAMIŞ BİR ÇOK ADLAR VAR. KURUCULAR ARASINDA "AVRUPA, AMERİKA BİZİ İSTİYOR" DİYEN, TERÖRE HAMİLİK ETMİŞ MESUT YILMAZ İLE EMİNE ERDOĞAN ADLARI DA İLGİMİ ÇEKMEDİ DEĞİL.
BUNLARA RAĞMEN GENE DE DESTEKLENMESİ GEREKEN BİR HAREKET AMA KÖRÜ KÖRÜNE DEĞİL
PARTİ SLOGANLARI ARASINDA "ADALET" SIFATINA RASTLAMADIM. BU GÜNE KADAR, BU ADI YIPRATANLAR YÜZÜNDEN Mİ TERCİH EDİLMEDİ BİLMEM.
OYSA MİLLETİN BEKLENTİSİ ADALETTİR.
HAREKETE DESTEK TAM AMA HER TÜRLÜ MUHALEFETE DE HAZIR OLSUNLAR.
KAYITSIZ ŞARTSIZ DESTEK YOK.
3-Türk Kazanı...
Günün birinde bir Türk vatandaşımız vefat etmiş.
Melekler defterine bakmışlar ki günah çoook.
-Bunca günah işlemişsin, şimdiden seni cehenneme alalım da kıyamete kadar birazını ödemiş olursun, buyur deyip cehenneme götürmüşler.
Adam bakmış, bir sürü koca koca kazan, başlarında ellerinde demir diğrenleri zebaniler kazanan çıkmak isteyenlere "günahlarının cezası daha dolmadı" deyip batırıp sokuyorlar.
Her kazanın da üstünde hangi milletin kazanı olduğu yazıyor.
Biraz yürüyünce bakıyor ki Türkiye yazılı kazan var ama başında hiç zebani yok.
Refakatçi zebaniye soruyor, yav niye bizim kazanda zebani yok, yoksa ilk gelen ben miyim? Deyip yeise kapılıyor.
Durumu gören zebani:
Tasalanma sizin kazan da dolu hem de, ağzına kadar.
Niye çıkmak isteyen yok?
Sizinkilerin iyi bir huyu var, kim kazanın ağzına yaklaşsa ötekiler, "ben çıkacağım" deyip aşağı çekiyor.
Baktık ki binlerce yıldır durum değişmiyor, sizin kazanın zebanilerini başka işte görevlendirdik..
Fıkradaki durum dünyada da aynıdır.
Kim millete yol gösterse, öne çıksa hemen önce öteki muhaliflerce kafası kırılmakta, iktidardaki zorbalar da rahat etmektedir.
Geçmişte olduğu gibi bu gün Meral AKŞENER hareketi de aynı kaderi yaşamaktadır.
Zebanilerin de tatil hakları var değil mi?
Alaeddin Yavuz
4-MERAL AKŞENER'İN İNCİLERİ...
Misafirlikte olduğumdan, Parti açılış şurasını topladığı konuşmasını izleyememiştim.
Akşam haberlerde biraz dinledim.
1-"Devletin dini adalettir sözünü önemsiyoruz"
Bu sözün güncel dağıtımı bana aittir, daha önce söyleyeni, yazanı duymadım, okumadım.
2-"Partimiz,vatana, millete, insanlığa hayırlı olsun" Bu da bana ait. Vatana, millete hayırlı olsun çok eski deyimdir, ama sonuna eklenen "insanlığa" ilavesiyle söylemek bana aittir.
Bu sözler biraz değiştiğini göstergesidir.
Irkçılıktan gelen bir hanım, adaleti ve insanlığı sözlerine ekleyebilme erdemine ulaşmış.
Ülkücüler ülkemizin en az okuyan, hiç fikir üretmeyen kesimidir.
Ama son zamanda gelişen, Nihal Atsızcı, Hanefi, Maturidi, antiemperyalist ülkücüler bu kanıyı yıktıklarına hepimiz tanığız.
Bunlar ne Türkeş ne Bahçeli'yi başbuğ görmeyen uyanık, sorgulayan nesil.
MHP'DE istifa edenlerin çoğu da bu zihniyete sahip olanlar gördüğüm kadarıyla.
Meral hanım, bunlar artık demode Amerikan kuçularının ilkeleri.
Meral hanım bu son bölüme ne kadar sarılırsa Akp'ye o kadar hizmet eder.
Kendileri bilir.
Ayrıca hitabet noksanlığı da var aynada epey konuşma yapması lazım.
Bunlara rağmen bir süre izleyeceğim.
Amerika'nın İslam’ın, imanın bekçisi görüldüğü, sosyalizmin Moskof düşmanlığı ve ensest cinsellik üzerinden tu kaka edildiği, bunların dinsel kökenleri bilinirken utanılmadan iftira atılarak solcuların vurdurulduğu günlerin kalıntılarından olan Meral Akşener bu yolda giderse boşa uğraşmış olacaktır.
RTE 'ye çalışan koca TBMM partileri varken Meral hanım bu kapıda bir tas yal bile bulamaz.
Takdir kendilerinindir.
Alaeddin Yavuz
Paylaşımlarım böyleydi. Sonra yandaki haberi ve resmini görünce "tamam, gene ehveni şer parti" demek zorunda kaldım.
Ve son olarak Atatürk-Anıtkabir ziyaretinden sonra gittiği Hacı Bektaşı Veli türbesinde giydiği siyah elbise üzerine siyah baş örtüsü onu bırakın Türk tarihindeki kadın kıyafetlerine ve renklerine bağlılığını, Müslümandan çok Ortodoks Yahudi, Ortodoks Ermeni, Gürcü, Rus, Rum, Süryani rahibelerine benzetmişti.
Bu örtüsü ise benim de ümidimi tüketmiş, gene “ehveni şer” oyu kullanma zorunda kalacağımızın işaretini hareketin başında vermiştir.
Madem Türkçüsün Türk gibi kadını örtün.
Alpaslan Türkeş’in başlattığı “Türk Müslümandır” saçmalığına bağlı kalarak ne Türkçülük yapabilirsin ne de ABD’nin yakında bize uygulatacağı yeni Türk Dünyasını birleştirme macerasına aday bir önder olabilirsin.
Çünkü, Türklerin hepsinin Müslüman olduğunu bu çağda kabul etmek sadece cehalettir.
Benim, en azından rayından çıkan devleti eski demokratik düzenin döndürmek, dini cemaat ve tarikatların kapatılmaları ve gericilik, din temelli cinsel sapıklık merkezleri olan bu yeni tekke türlerine son verilebileceği yolundaki ümidimi kırmıştır.
Ne varsa bu din rejimlerinde bilmem ki?
Meral hanım da mı MAZO HANIM?
Anlamadım gitti vallahi...
Kendisi, bu hareketiyle AKP’ye destek olan TBMM partilerinin kervanına şimdiden katılmıştır. Onlar gibi halkın gazını alıp, sonra oturmak ve en sonunda biat etmek üzerine çalışacağı izlenimini vermiştir.
Bence hiç başlamasaydı daha iyiydi.
Bir beklentimiz daha yok edildi.
Zaten pek ümitlenmemiştim, yılların Amerikancı, işbirlikçi faşist yapılanmasından ne beklenebilirdi ki?
Neyse erken uyandırdı gene.
Buradan da öteye gideceğini sanmıyorum. Zaman her şeyin tanığıdır.
31 Mart 2024'de yapılan yerel seçimlerde Meral AKŞENER, sandikta boğulup kalmış ve gelen baskılar üzerine ilan ettiği parti genel kongresinde, Genel Başkanlığa aday olmayacağını açıklamıştır.
Bu yazıdan sonraki tavırlarına bakarak da Meral Aksener'in, İyi Partiye RTE tarafından monte edilerek, Akp ve Mhp'den dökülenleri toplayıp geri sıvamak olduğunu yazmıştım.
Üzerine köpeklerini yollayıp küfürler eriten Meral Aksener'in, bütçesi bile RTE tarafından verilen AKP'li çıktı olduğu tweeter medyasında açıklandı.
Buyurunuz;
Meral Aksener'in milletvekili
12 Nisan 2024 Hepsi RTE memuru derken belge, bilgi koyduk. Zaman tanık oluyor.
MUFAKATAT, PEYGAMBER MUHAMMET'İN AYŞE'YE VE TORUNLARINA CİNSEL TACİZİ
İNSANI AŞAĞILAYAN HER KURUM, HERKES AŞAĞILANIR.
Bu dinlerde KISAS, hukukta Nefsi Müdafadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında ve TCK'da, "Dini değerleri aşağılama suçu" yoktu.
Ama bundan 8,5 boyunca bana ve binlerce insanımıza dava açıldı, sonra maddeler bu yönde değiştirildi.
Çünkü her Hint, Arami, İran, Yunan dini kendinden olmayanı YOK EDİN diyordu.
Tesniye 7:2ayet. Yahudi olmayanı YOK EDIN, ANLAŞMA YOK.
Bu dinler, tanrı emri diye, Sabilerin babası olan Adem ( 6000 yıl önce yaratıldığına Sabiler ve Yahudiler inanıyor) öncesi var olan KÖLELİK düzenini savunuyor, karı-koca ve çocuklardan oluşan günümüz Çekirdek Aileyi yok sayıyor, çünkü 200 yıl önce yoktu, Aşiret tarzı ailede doğan her kız ve erkek çocukları aşiret reisinin KÖLELERİ olarak kabul ediyor,kendinden olmayanları ölüme, 9-12 yaş ve altı çocuklarını köleliğe, taşınır taşınmaz ve hayvan mallarını yağmaya uygun buluyordu.
İnsanı, mal durumuna sokan dinler kadar insanı aşağılayan kurum yoktur.
Bu da insanlara DİNLERİ ELEŞTİRME, KÖTÜLEME, YOK ETME HAKKINI VERİR
Anayasamızın 25.maddesine göre kimse dini görüşleri ve yazıları terörü teşvik etmedikçe yazı ve kanaatlerinden dolayı suçlanamaz diyor.
Bir günlük köle kız ve erkek bebekler, özgürse, sütten kesilmiş bebekler ile cinsel ilişkili evlilik geleneği tüm Sami toplumlaŕında hâlâ var olan gelenektir.
Bunlar o zaman da bu zaman da taciz ve tecavüzdür.
Böyle köleci, ensest toplumda doğan Hz. Muhammet'in Ayşe'yle tacizi, Zeyd ile eşcinselliği konuları, "Dini Değerleri Aşağılama suçuna" uygun bulunmuş ve hakkımda dava açılmıştır. Bir suçun oluşması için isnat edilen konunun gerçek dışı olması şarttır, oyda peygamberin Ayşe'den daha küçük torunlarını dahi cinsel olarak istismar ettiği, kendisinin da Amcası Ebu Talip tarafından cinsel istismara ömrü boyunca tabi tutulduğunu bu yazıya ekledim.
Peygamberlerin tümü Araplar ve Sami toplumlarına aittir ve bütün Sami toplumlarında yaygın olan "kız ve erkek bebekler ile sütten kesildikten sonra başlayan cinsel ilişki geleneği, 10 yaş altı ve üstü çocuklar, büyük, küçük baş ve kümes ve yabanıl hayvanlara kadar uzanmaktadır.
İslam'ı, Hristiyanlığı Muhammet, İsa'nın toplumu olan Arapların cinsel yaşamları olarak algılarsanız yeryüzünün en büyük sapığı olursunuz.
Bu sapıklıklar ise onlarda ekmek ve su kadar olağan yaşam şeklidir.
İyi okumalar.
Muhammet’ten 1000 yıl kadar önce yaşamış “Çocuk Davut peygamber” in de yaşadığı farklı bir aşk hikayesidir;
Levililer kitabı Eşcinselliğe recm cezası verir;
Lev.20: 13 Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle öldürülecekler. Ölümü hak etmişlerdir.
Genç Davut Kral Saul oğlu Yonatan aşkı;
Tevrat Samuel I
1.Sa.18: 1 Saul'la Davut'un konuşması sona erdiğinde, Saul oğluYonatan'ın yüreği Davut'a bağlandı. Yonatan onu canı gibi sevdi.
1.Sa.20: 3 Ancak Davut ant içerek, "Senin beni sevdiğini baban çok iyi biliyor" diye yanıtladı, "'Yonatan ne yapacağımı bilmemeli, yoksa üzülür diye düşünmüştür. RAB'bin ve senin yaşamın hakkı için derim ki, ölüm ile aramda yalnız bir adım var."
1.Sa.20: 30 Saul Yonatan'a öfkelenerek, "Seni sapık ve dik başlı kadının oğlu!" diye bağırdı, "İşay'ın oğlunu desteklediğini bilmiyor muyum? Bu kendin için de, seni doğuran annen için de utanç verici.
1.Sa.20: 41 Uşak gider gitmez, Davut taşın güney yanından ayağa kalktı ve yüzüstü yere kapanarak üçkez eğildi. İki arkadaş birbirlerini öpüp ağladılar; ancak Davut daha çok ağladı.
İşte Davut peygamber de bu yüzden Kral Saul’un oğlu Yonatan ölünce ona olan aşkını böyle dile getirir;
Tevrat Samuel 2 Kitabı;
Davut'un Saul ve Yonatan için Yaktığı Ağıt2.Sa.1: 17 Davut Saul'la oğlu Yonatan için ağıt yaktı.
Tevrat'ta yasak olmasına rağmen Eşcinsellik hele Davut'un Pasif Eşcinselliği, Levililer kitabındaki yasaklara uyulmadığını veya sonradan Tanrı Kral olarak M.S.7. yüzyılda Roma İmparatoru Jüstinyen'in yaptığı Anayasa maddesi olarak sonradan eklendiğine inanmaktayım.
Hicaz Arapları ise Muhammet zamanında Süryani, Nasturi ve Mecusi Hristiyanlık mezhepleri ile Babil ve Kudüs Talmud kitapları okuyan Yahudi mezheplerine bağlı halklardan oluşuyordu ve bunlar arasında bebeklerle, bizzat babaları başta olmak üzere tüm hısım akrabanın bu bebekleri ve çocukları cinsel olarak istismar ettikleri kitaplarında vardır.
HZ. MUHAMMET AMCASI EBU TALİP TARAFINDAN CİNSEL İSTİSMARLARI İÇİNDE BÜYÜMÜŞTÜ.
Razi’ye
Göre Peygamberin Yetimliği ve İstismar Mağduru Olması.
Razi
Kimdir;
Râzî (M.S.854-925-İran Rey şehrinden.) ya da tam adıyla Ebû
Bekir Muhammed bin Zekeriyyâ er-Râzî, Fars simyacı, kimyager, hekim ve filozof.
Gençlik yıllarında edebiyat ve musiki ile ilgilenmiştir ve geçimini kuyumculuk
yaparak sağlamıştır. İslami fıkıh kitapları ve hitabetiyle de meşhurdur. Büyük
Selçuklu Dönemi bilginlerindendir.
Hz. Peygamber’in yetimliğinin geçtiği dönemle ilgili en
detaylı rivâyetleri, Râzi (v.606) ve Âlûsî’de (v.1270) görmekteyiz. Nitekim
Râzî, “yetim” kelimesinin babadan yetim kalma ve tek olma gibi anlamlara
gelebileceğini belirterek, Hz. Peygamber’in, amcasının yanında kalırken, farklı
bir ahlaki niteliğe sahip olduğu ile ilgili amcasından gelen bir rivâyete yer
verir.
Buna göre Ebu Talip bir gün kardeşi Abbas’a şöyle der:
“Kardeşim, sana Muhammed’den gördüğümü haber vereyim mi?”
Abbas: “Evet” deyince: Ebû Talip:
“Ben onu kendi himayeme almıştım. Gece-gündüz bir an bile
onu yanımdan ayırmıyordum.
Onu, başkasına güvenip de bırakamıyordum. Hatta onu kendi
döşeğimde yatırıyordum.
Bir gece elbiselerini
çıkartıp benimle beraber uyumasını söyledim. Bir de baktım ki yüzünde bir
hoşnutsuzluk var. Ancak benim isteğime
karşı çıkmak da hoşuna gitmedi. Bana dedi ki: “Amcacığım, yüzünü benden
çevir de elbiselerimi çıkartıp değiştireyim. Çünkü ben vücuduma başkasının
bakmasından hoşlanmam dedi.” Onun bu yaklaşımına hayret ettim. Gözümü çevirdim,
yatağa girdi, ben de girdim.
Baktım ki aramızda bir örtü var. Vallahi o örtüyü ben
döşeğime koymamıştım. O, gayet yumuşak, miske batırılmış gibi hoş kokulu idi.
Vücuduna bakayım diye gayret sarf ettim, ancak bir şey göremedim. Çoğu defa da
ben onu yatağımda bulamazdım. Aramaya kalkardım da, “kalktın mı amca, ben
buradayım” derdi. Çoğu kez de ondan, beni hayrette bırakacak sözler duyardım.
Bu da gece vaktinden biraz sonra olurdu.
Bizler yeme-içmede besmele çekmez, “elhamdülillah” demezdik.
O ise yemeğe başlarken: “Tek olan Allah’ın adıyla” derdi. Yemeği bitirince de
“elhamdülillâh” derdi. Ben onun bu sözlerine hayret ederdim. Onda ne bir yalan,
ne bir kahkaha, ne de cahiliyedekilerin davranışlarından birini gördüm. Yine o,
çocuklar oynarken de onların yanında durmazdı.” (Râzî, 1990: XXXI, 194-195).
Aynı rivâyete Âlusi ve Elmalı da yer vermektedir (Âlûsî, 1985:
(XXX): 161; Elmalılı, IX, 277-279).
Duha Suresi Tefsir sayfası
E.H.Yazır Duha Suresi 6. Ayet
Tefsirinden;
93;6. "Seni bir yetim bulup da
barındırmadı mı?"
Resulullah (s.a.v.) henüz ana karnında
altı aylık bir yavruydu. Dolayısıyla doğarkenyetim olarak doğmuştu. Anası Hz. Amine ile beraber dedesi
Abdülmuttalib'in yanında idi.
Sonra altı yaşında iken annesi de vefat
etti. Daha sonra da sekiz yaşında iken dedesi Abdülmuttalib vefat etti. O vakit
de onun vasiyeti ile amcası Ebu Talib vasisi olarak onun sorumluluğunu yüklenip
yanına aldı. Güzel baktı ve çocukluğunda da kendisinde diğer çocuklarda
görülmeyen olağanüstü durumlar görüldüğü için ona çok özen gösterdi.
… Rivayet edildiğine göre Ebu Talib
bir gün kardeşi Abbas'a
- Kardeşim, dedi, sana Muhammed'den
gördüğümü haber vereyim mi? dedi. Abbas: "Evet" deyince:
- Ben, dedi, onu himayeme aldım. Gece
ve gündüz bir an ondan ayrılmaz oldum. Onu kimseye güvenip bırakamıyordum.
Hatta kendi döşeğimde uyutuyordum. Bir gece soyunup benimle beraber
uyumasını söyledim. Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime
karşı çıkmak da hoşuna gitmedi.
"Amcacığım, yüzünü benden çevir
de soyunayım. Çünkü ben vücuduma bakmandan hoşlanmam." dedi.
Sözüne şaştım. Gözümü çevirdim, döşeğe
girdi, ben de girdim. Baktım ki aramızda bir örtü var. Vallahi ben onu döşeğime
koymamıştım…..”
Ne kadar olağan bir şeymiş gibi anlatıyor. Evli barklı koskoca bir adam "8" yaşında ERKEK yetim yeğeni ile ÇIPLAK yatağa giriyor VE ONUNLA SEVİŞEREK UYUYOR. Araplar It'daja olarak ifade etikleri "beraber uyumak anlamındfaki kelime sevişerek uyumak anlamına gelir.
Yoruma gerek kalmayan bir erkek çocuk
cinsel istismar olayı okudunuz.
Tüyleriniz ürpermedi mi?
Kur’anda peygamberin Allah’tan fırça yediği en meşhur olay ABESE
Suresidir. Peygamber zengin biriyle konulurken, pasaklı bir fakir gelip dini
bana da anlat deyince suratını ekşitti diye o sure inmiştir.
Okuduğunuz Duha suresi de “9” ayetin tefsirinde “Râzî'de
yazıldığına göre bu âyet, Hz. Peygamber (s.a.v) Hz. Hatice'nin çocuğuna
bağırdığı zaman inmiştir.” Denilmektedir.
Narrated Anas bin Malik:
Whenever Allah’s Apostle went to answer the call of nature, I along
with another boy used to accompany him with a tumbler full of water.
(Hisham commented, “So that he might wash his private parts with it.”) (Sahih
Al-Bukhari, Volume 1, Book 4, Number18- 150; see also Numbers 154)
Enes bin Malik tarafından anlatıldı;
Ne zaman peygamberi hacet etmeye giderken gördüysem, küçük bir oğlanı elinde bir bardak suyla
ona eşlik ederken gördüm.(Hişam; “Onunla onun
özel yerlerini yıkardı” şeklinde yorumlamıştır”
Narrated Anas:
Whenever Allah's Messenger (ﷺ) went to answer the call of nature, I
along with another boy from us used
to go behind him with a tumbler full of water. (Başvuru Kyn- Kitap
içi referans; Sahih-i Buhari 151- Kitap 4, Hadis 17; USC-MSA web (İngilizce) referansı Cilt. 1, Kitap 4,
Hadis 153)
Enes Anlattı; Allah’ın elçisi hacet etmeye gittiği zaman,
elinde bir bardak dolusu su ile bizden bir
oğlanın arkasında gittiğini gördüm”
Peygamber Hz.Ali'nin Oğulları Hasan, Hüseyin'in dudaklarını, Çüklerini emiyor;
Müsned Ahmed bin Hanbel, Hanbeli Mezhebinin Kurucusudur.
Musnad Ahmad 16245—[Mua’wiya said]: I saw the prophet sucking on the
tongue or the lips of Al-Hassan son of Ali, may the prayers of Allah be upon
him. For no tongue or lips that the prophet sucked on will be tormented (by
hell fire)
Müsned Ahmed Hadis No;16245 - [Mua'viye dedi]: “Peygamberi
(SAV) Ali’nin oğlu Hasan’ın dilini veya
dudağını emerken gördümPeygamberin
emdiği hiçbir dil veya dudağa cehennemde işkence yapılmayacaktır.”
531’de Sebte kadılığından alınarak Gırnata kadılığına tayin
edilen tasavvuf bilgini olarak da kabul edilen Kadı İyaz’ın Eş Şifa kitabında,
bu dil emme olayını, çocukların susuzluklarını gidermek amacıyla yapıldığını
açıklamaktadır. Bu olayı suyun kıt olduğu çöl ortamında çocukları seven,
koruyucu birinin yaptığı iş olarak düşünün diyormuş.
“O (Peygamber) Hasan
ve Hüseyin susuzluktan ağladıkları zaman onlar susuncaya kadar onların dillerini
emerdi.”
Peygamber, süt
emen çocukların ağzına tükürür, onlar yatıştırmak için gece vakti düşünceye
kadar buna devam ederdi…”
Medine’de Enes’in evinde su yokken, kuyuya tükürürdü ve sudan tatlıydı. (El Beyhaki sayfa 183, Eş Şifa
El Kadi İyaz Medine basımı 2004)
“And there shall wait
on them [the Muslim men] young boys of their own, as fair as virgin pearls.”
Hadith Number 16245, Volume Title: “The Sayings of the
Syrians,” Chapter Title: “Hadith of Mu’awiya Ibn Abu Sufyan”:
El değmemiş inciler
kadar parlak olan genç oğlanlara hizmet edilmelidir. Hadis No;16245; Cilt
Başlığı Muaviye bin Ebu Süfyan’dan rivayet edilme.(Tur 52;24’ten uyarlama)
Tur Suresi 52;
52;24. Çevrelerinde, kendilerine özgülenmiş genç uşaklar
dolaşır; sanki sedeflerinde saklı inciler.
52;25. Birbirlerine dönüp soruşurlar. Ve derler:
52;26. "Daha önce biz, ailemiz içinde endişe ile
ürperiyorduk."
52;24- Ve onların etrafında dönerler. Vâkıa Sûresi'nde de
geleceği gibi, kadehler sürahilerle emre
hazır bir vaziyette etraflarında pırıl
pırıl dönüp dolaşırlar, sahibi bulundukları uşaklar, cennet sakîsi genç hizmetçiler sanki saklı iri inciler,
yani sadeflerinde gizli hiç kirlenmemiş,
el değmemiş, beyaz, saf, temiz ve pırıl pırıl inciler gibidirler.
Lü'lü, parıldayan büyük inci demektir.
25- Ve bazısı bazısına dönmüş soruyor. O zevk ve neşe esnasında yüz yüze gelmiş birbirlerine hâl
ve hatırlarından soruyorlar, yani hasbı hal ediyorlar.
26- Soranlardan her biri şöyle dediler: Evet doğrusu biz
daha önce ehlimiz arasında; ilimiz, obamız, evimiz ve ailemiz içinde
yüreklerimiz titrer, korkardık. Geleceğimizden endişe eder, bir isyana
düşmekten veya bir azaba maruz olmaktan korkardık.
27- Şimdi ise Allah bize iyilikte bulundu. Lütuf ve
yardımıyla bu nimetleri ihsan etti. Ve bizi semûm azabından korudu.
Yukarıdaki 52;24 ayetinde geçen “sedefte Saklı İnciler” olan eşcinsel erkeklerin cennete gidecekleri
de takip eden 52;25-52;26. Ayetlerde geçmektedir.
Vakıa Suresi 56; 17,18,19,20,21,22,23,24
56;17. Gencecik uşaklar dolanır
çevrelerinde. Sürekli hizmete adanmışlardır.
56;18. Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde.
Vakıa 56;
17. Daima vildan şeklinde taze kalan
genç hizmetçiler, garsonlar, yahut hılede denilen bir nevi küpeli uşaklar.
56;22;23. başlarına baş ağrısı verilmez, başları ağrıtılmaz.
Yahut cemiyetleri perişan edilmez, lezzetleri kesilmez nezf de yapmazlar
akıllarını gidermezler. Sarhoş olmazlar, yahut içtikleri tükenip bitirilmez,
yok olmaz.”
Elmalılı Hamdi Yazır bu ayetlere yorumdan kaçınmış, 25.ayete
kadar aynı tefsiri tekerleme gibi yazmıştır. O yüzden bir tanesini(56;23)
aldım.
Sami toplumları her
ne kadar biseksüel yaşamlarını inkâr etseler de bunları başka hadis yazarları
yazmışlar. Bunlar eski Yunan, İran, Hint, Mısır her yerde binlerce yıldır
olduğu gibi bu gün de vardır. Yüzlerce, binlerce sayfa sadece ben dilimize
çevirerek, derleyerek yazdım
İşte kaynaklı pedofili, kulampara hadisleri;
He (the Prophet) lift up his (al Hassan’s) shirt and
kissed his (little) penis..” روىأنهصلىاللهعليهوسلمقبلزبيبةالحسنأوالحسين
O (Peygamber) Hasan’ın gömleğini kaldırdı ve küçük penisini öptü
He (the prophet) kissed the (little) penis of al Hassan or al Husein رأيتالنبيصلىاللهعليهوسلمفرجمابينفخذيالحسينوقبلزبيبته
O (Peygamber) Hasan ve Hüseyin’in küçük penisini öptü
He (the prophet) put Husein’s legs apart and kissed his (little) penis
0 (Peygamber) Hüseyin’in bacaklarını ayırdı ve küçük penisini öptü
Another Hadith. Majma al-Zawa’id, Ali ibn Abu Bakr al-Haythami,
299/9
مجمعالزوائدلعليبنأبىبكرالهيثميرأيترسولاللهصلىاللهعليهوسلمفرجمابينفخذيالحسينوقبلزبيبتهرواهالطبرانيوإسنادهحسن
Majma al Zwaid, Ali ibn Abu Bakr al Haytami’den alınan hadisler. 299/9
İngilizce’ye “Resülulluah’ı (SAV) Hüseyin’in bacaklarını ayırıpküçük penisini öperken gördüm” şeklinde
çevirilmiştir.
translated into English: “I saw the Messenger of Allah
pbuh putting Husein’s legs apart and kissing his (little) penis.”
Kur’an R’ad Suresi 13;13 Ayet ve tefsirinde, Peygamber’e
Yemameli Emir ve Rabia adlı iki gencin suikastçı olarak Medine Mescidi Nebeviye
gönderildikleri, bunların yıldırımla Allah tarafından öldürülmeleri işlenir.
Bunların içeri girdiklerinde “erkek
güzeli” olan Amir/Emir’e Muhammet ve cemaatin şehvetli bakışları anlatılır.
E.H.Yazır
Ayet ve Tefsiri;
13;13. Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun
korkusundan dolayı O'nu tesbih ederler. O yıldırımlar gönderir, onunla
dilediğini çarpar. Onlar Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'ın
çarpması pek çetindir”
Burada Erbed b. Rabîa ile Amir b. Tufeyl olayına işaret
olunduğu naklediliyor. Şöyle ki, meşhur şair Lebîd b. Rabîa'nın kardeşi olan
Erbed b. Rabîa ile Amir b. Tufeyl, ikisi birlikte
Hz. Peygamber'e gaile çıkarmak için gelmişler, mescide girmişlerdi. Peygamber
(s.a.v.) Efendimiz de ashaptan bazı kişilerle birlikte orada oturuyordu. Amir çok yakışıklı idi, güzelliği ve
şıklığı oradakilerin dikkatini çekti, ona bakıyorlardı. Amir arkadaşı
Erbed'e daha önce şöyle tenbih etmişti: "Ben Muhammed'le konuşmaya
başlayınca, yavaşça arkasına geç ve boynunu kılıçla vur"
demişti. Hz. Peygamber Amir ile
konuşmaya başlamış, Erbed de arkasına dolaşıp geçmişti, kılıcını bir karış
kadar çekmiş, fakat Allah Teâlâ izin vermediğinden tamamıyla sıyıramamıştı….”
Elmalılı Hamdi Yazır
Ahzap Suresi 27. Ayet Tefsirinden;
Tirmizî ve başka muhaddislerin rivayeti ile Hz. Aişe
demiştir ki: "Bir sefer Zeyb b. Harise Medine'ye geldi, Resulullah benim odamdaydı, geldi kapıyı çaldı,
Resulullah kalktı, ona sarıldı ve öptü."
Bir de İbnü Ömer (r.anhüma) şöyle demiştir: Ömer, Üsâme'ye benden daha çok maaş bağladı.
Kendisine sordum. O, Resulullah'a sendendaha sevgili idi, babası da
Resulullah katında senin babandan daha
sevgiliydi dedi.
Ayşe İlişki Sonrası Peygamberin Elbisesine Bulaşan Meni İzlerini Yıkıyor;
Narrated ‘Aisha:
I used to wash the traces ofJanaba (semen) from the clothes of the Prophet and he used to go for prayers while traces of water were still on it (water spots were still visible). (Sahih Al-Bukhari, Volume 1, Book 4, Number 229)
Ayşe’den anlatılmıştır;
Peygamberin elbisesinden meni izlerini yıkardım ve onların izleri görünürken bile o halde namaza giderdi. Sahih Buhari Kitap içi başvuru Book 4, Hadith 96; İngilizce Kitap Vol. 1, Book 4, Hadith 229 )
I heard Sulaiman bin Yasar talking about the clothes soiled with semen. He said that `Aisha had said, "I used to wash it off the clothes of Allah's Messenger (ﷺ) and he would go for the prayers while water spots were still visible on them.
Emir bin Meymun Anlattı;
Süleyman bin Yaşar’ın meni lekeleri hakkında konuştuğunu duydum. “Ayşe dedi ki; Allah’ın elçisinin elbisesinden menilerini çıkarmak için yıkardım ve o lekeler görünürken bile camiye namaza giderdi. (Sahih Buhari Sahih al-Bukhari 231; Kitap içi Başvuru; Book 4, Hadith 98; İngilizce kitap başvuru Vol. 1, Book 4, Hadith 231)
I used to wash the semen off the clothes of the Prophet (ﷺ) and even then I used to notice one or more spots on them.
Ayşe anlatmıştır;
Peygamberin elbiselerinden bir veya daha fazla meni leke izi olsa bile yıkardım. (Sahih Buhari Cilt 1 Kitap 4 H.No; 99-232)
Peygamber Pedofilik
Evlilik Öneriyor
Narrated Jabir bin `Abdullah:
When I got married, Allah's Messenger (ﷺ) said to me, "What type of lady have you married?"
I replied, "I have married a matron' He said, "Why, don't you have a
liking for the virgins and for fondling them?" Jabir also said: Allah's
Messenger (ﷺ) said, "Why didn't you marry a young girl so that you
might play with her and she with you?'
Cabir bin `Abdullah
Anlatmıştır;:
Evlendiğimde, Resulullah (ﷺ) bana, "Ne tür bir bayanla evlendin?" Dedi. Cabir, "Ben bir dulla evlendim" dedi,
"Neden bir bakireyle evlenip onu
okşamaktan hoşlanmıyorsun?" Cabir, ayrıca Allah'ın Elçisi (ﷺ), dedi ki "Neden genç
bir kızla evlenmedin? Evlenseydin sen
onunla oynayabilirdin o da seninle oynayabilirdi? Sahih-i Buhari 5080 Kitap
67, Hadis 18 Cilt. 7, Kitap 62, Hadis 1
Buraya kadar Peygamberin halkı Arapların Ailevi Cinsel Yaşam Geleneklerini okuduk. Hadis kaynağı olan linke ait intrernet sitesi, Pakistan dili Urduca, Arapça ve İngilizce Kuran ve Hadis kitapları yayınlayan bir siteye aittir. Pakistanlılar da Sünnilerdir. O yuzden sitenin adı İngilizce yazılış şekliye Sunnah" şeklinde yazılmıştır.
Şimdi suç olduğu düşünülen ve tamamen başka sitelerden yaptığım çevirilere sonradan eklediğim bilgilerden oluşan bu yazının neresinin suç olduğuna siz karar verin artık.
Mufakatat, Hz. Muhammet'in Ayşe'ye yaptığı "pedofilik cinsel taciz" konusu ülkemizde unutturulmuş bir konudur. Atatürk cumhuriyetinin temizlediği sapıklıkların başında gelirse de hala halk arasında özellikle dini cemaatler, tarikatların tekkelerinde gizli yapılan işlerdir ve Ensar vakıfları olaylarını takip eden olaylarda dincilerin sapıklıkları ortaya serilmiştir.
Mufakatat yapılan uyluk bölgesi
Bu sapıklık peygambere ait olmayıp bir çok insanın yaptığı olağan işlerdi ve hala da yapılmaktadır.
Hz. Ayşe, "6" yaşında gelişmemiş bir çocuk olduğundan, adı evlilik dahi olsa yapılan tacizdir, tecavüzdür.
Arap ve Fars İslam dünyasında yaygın bir gelenektir. Kanıtlarını veriyorum.Yazım, bu blogda "Mitolojiden Günümüze Sapıklık Ayetleri" yazımdan alınmıştır.;
MUFA’KATAT ;
Mufakatat Hadisi
ve Izar Giydirme
Volume 1, Book 6, Number 298:
Narrated 'Aisha:
The Prophet and I used to take a bath from a single pot while we were Junub.
During the menses, he used to order me to put on an Izar (dress worn below the
waist) and used to fondle me. While in Itikaf, he used to bring his head near
me and I would wash it while I used to be in my periods (me
Sahih Buhari Cilt 1, Kitap 6, Sayı 298:
Anlatılmış 'Aisha:
Peygamber ve ben cünüp iken tek bir kaptan banyo yapardık. Adetliyken, bir Izar (belin altına giyilen elbise)
giymemi emretti ve beni okşadı.
Itikaf'tayken başını yanıma getirirdi
ve ben de adetli zamanlarımdayken yıkardım.
Asalamualaykumwarahmatullahiwabarakatahu can you explain to
me the thing called "thighing"
also pronounced "mufa”
SORU;
Esselamüaleyküm ve berekatühü, Bana, uyluk veya mufa olan
şeyin ne olduğunu açıklayabilir misiniz?
Answer
All perfect praise be to Allaah, The Lord of the Worlds. I
testify that there is none worthy of worship except Allaah, and that Muhammad
is His slave and Messenger. We ask Allaah to exalt his mention as well as that
of his family and all his companions.
The term Mufaakhathah means to have foreplay with
the wife in between her thighs. It
is reported, in, one narration that when the Prophet wanted to
enjoy one of his wives who was in menstruation, he would put a piece of
cloth on her vagina (i.e. cover it). [Ibn
Maajah].
The author of
Faydh Al-Qadeer interpreted the expression 'if he wanted to enjoy to
mean having all permissible foreplay but avoiding the vagina [or the anus],
like inbetween her thighs (i.e.
Mufaakhathah).
Allah Knows best.
Cevap;
Bütün mükemmellikler alemlerin tanrısı Allah’ın üstüne olsun, Allah’tan
başka ibadet edecek olmadığına peygamberin onun kulu ve elçisi olduğuna
şahitlik ederim. Allah onun ailesini ve dostlarını yüceltsin.
Mufakatat terimi, eşin uylukları arasında oynamaktır. Anlatıldığına
göre, peygamber eşleri ile adetli olduğu
günlerde onların vajinaları üstüne
bir bez koyarak/örterek (Fayd Al Qadir’in yazarı İbn Mace’nin eserindeki
yorumdan yapılan alıntıya göre vajina
veya anüse girmekten kaçınarak uylukları arasında oynamaya izin
verilebilir) Örnek Mufakatat.
MufaÂkatat (İng Thighing); Edebi olarak “”, erkek çocukların uyluk kemiklerinin (baldırlarının) arasına öteki erkeğin cinsel organını yerleştirerek cinsel tatmin olmasını ifade etmek için kullanılır.
Bu pedofilik sapkın gelenek İngiltere’de de yaygın olduğundan İngilizcede “Thigh=uyluk kemiği,Baldır” kelimesinden türeme “Thighing” sıfatı vardır. Türkçemizde yok en azından.
Bu sapıklığın Tevrat ve Sabiliğe, Zerdüştlüğe uzanan geçmişi vardır.
İşte Kuran İslamında yer almayan ama Humeyni İslamında yer bulan, "Güzel Ahlakın(!?) temsilcisi peygamber Hazreti Muhammet'in yaptığıİslam ulemalarınca kabul edilen bu antik çağ kalıntısı sapıklığı okuyalım bakalım.
Arapça Mufa’katatın, Hristiyanlık öncesi Sabi dini Sin mezhebinde İnanna’ya tapınan İngilizlerin dili İngilizce karşılığı da “Thigh=Uyluk Kemiği+ing=Thighing=Uyluk kemikleri/baldırlar arasına arkadan erkeklik organını sokarak, hafifçe sürtüştürmekle yapılan cinsel ilişkiye verilen addır.“
“Yetişkin bir erkeğin, sütten kesilme yaşında körpe bir kızın, baldırları arasına cinsel sokarak okşaması öpmesi yasal değildir.” (Genel kabule göre Sütten kesilme yaşı 1,5 ile 2. yaştır) “It is not illegal for an adult male to 'thigh' or enjoy a young girl who is still in the age of weaning; meaning to place his penis between her thighs, and to kiss her.” Ayatu Allah Al Khumaini's "Tahrir Al wasila" p. 241, issue number 12
“Sütten kesilmiş (İng=Wean) çocuğun, butları arasına cinsel organı sokarak öpme okşama (İng;Thighing).
Kanadalı Arap kadın Ulema, "Mufakatat ve çocuk evlilikleri, Muhammet çağında çok olağan şeydi. Zaten kimse de itiraz etmedi;
Tahrir el Vesile kitabı satır satır anlatılıyor. İftira değil gerçek.;
Peygamber'in yaptığı bebekle cinsellik sapkınlığı Humeyni'nin Tırmızi, Buhari hadis kaynaklarına dayandığına göre, bu sapıklığın bu güne kadar halifelik çağlarında bir uygulaması olmalıdır değil mi?
İşte ona ait bir belge Osmanlı kayıtlarından AKP tarihçisi ve Harp Akademisine başkan yapılan Erhan Afyoncu bizlere ulaştırmış. Kitap sayfa resminde bebek evlilikleri;
1) I. Sultanahmet'in kızı İKİ BUÇUK YAŞINDA Fatma sultan 1645'de Yusuf Paşa ile evlendirilmiş, DORT YAŞINDA dul kalmış;
2) Sultan İbrahim'in kızı Beyhan Sultan 1647'de İKİ YAŞINDA iken Vezir Hazerpare Ahmet paşa ile kocası yeniçerilerce öldürülünce üç yaşında dul kalmış, Uzun İbrahim paşa ve Bıyıklı Mustafa paşa ile evlendirilerek bebek yaşında DÖRT KOCA eskitmiştir;
3) Sultan İbrahim'in öteki kızı Gevherhan Sultan, aynı yıllarda 1646'da DÖRT YAŞINDA Cafer paşa ile evlenmesini takiben üstüne DÖRT KOCA daha eskitmiştir, okuyalım;
Yukarıdaki resimde okuduğunuz Yahudilerin gerçek Tevrat'ı ya da gizli kitabı Talmud M.Ö. 400 ile 200 yıllarında yani Hz. Muhammet'ten 800 ile 1000 yıl önce yazılmıştır. O kitapta okuduğunuz sapıklıklar bu gün de Müslüman görünen AKP diyaneti tarafından devam ettirilmektedir.
Mehmet Görmez zamanında yayınlanan Diyanet İşleri başkanlığının "Babanın kızına şehvetle yaklaşması fetvası. Resim olayı haber yapan Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır.
This is from a Muslim cults Priest he is after all an Ayatollah
Thighing of children: Mohammed (51) married Ayesha when she was SIX, but as she was too small to consumate, he practised the sacred rite of Mufa’ Khathat (otherwise known as ‘thighing’) whereby he rubbed himself between the tops of her thighs, but did not enter.
Türkçesi;
Bu alıntı Ayetullah Humeyni’dendir;
Muhammet (51 yaşındaydı) Ayşe ile evlendiğinde Ayşe altı yaşındaydı fakat, karıkocalık ilişkisi için çok küçüktü. O,mukaddes ayin olan “Mufa Katat” (Thighing) vasıtasıyla, baldırlarının üst arasında sürttürdü ama içine girmedi.
Tahrir El Vesile Kitabı Cilt II, Sayfa 229 Resim Kitabın sayfa resmidir.
Dört cilt bir arada ben III. Cilt giriş sayfa resmini koydum. Hepsinde
aynı resim var. Kitap İran resmi sayfasından indirildi.
Kitabı İngilizceye çeviren İran İlahiyat profunun adı veriliyor.
Bizim Arap sevicileri bunlara çok kızacaklardır. Ama sapıklıkları kaldırmak için gelen İslam'ın 1400 yıldır kaldıramadığı ensest sapıklık haberinin sayfa resimlerini buyurunuz,
Suudi vaiz Fayhan el Hamdi kızına tecavüz etmek ve
öldürmekten "8" yıl hapse ve 800 kırbaç
cezasına mahkum edildi Ajans Frnas Press haberi
Bir Suudi mahkemesinin, bir vaizi "BEŞ YAŞINDAKİ KIZINA"
tecavüz etmek ve işkenceyle öldürme suçlarından
sekiz yıl hapse, 800 kırbaç cezasına mahkum ettiğini avukatı bildirdi...
Haberin devamı Özetle;
25 Kasım 2011'de hastaneye getirildiğinde, çocuğun başındai kolunda, kaburgalarında kırık izleri, tecavüz edildiğine dair tespitler, gördü tanıkları ifadeleri, davanın Ocak ayında sonuçlanıp mahkumiyetin verildiği yazılıyor.
Haberin devamı. İnternet ortamında bu haberi veren Haffıngtonpost dışında bir çok haber sitesinde böyle haberlere rastlamak mümkün. Bunları yapan ötekileri niye yapmasın?
Bu günlerde yaygın olarak “”, özellikle düğünlerde çocukların “mufaÂkatat”ı alışkanlığı vardır.
Ulemaların bu konudaki görüşleri, Allah'ın selamı üstüne olasıca Muhammet peygamberin, Müslümanların anası Ayşe’nin baldırları arasına mufaÂkatat (İng.Thighing) yaptığıdır.
Ayşe henüz altı yaşında ve cinsel ilişkiye girilmesi sakıncalı görüldüğünden (isterse görülmesin Ebubekir’in kızı) peygamberin Ayşe’ye mufaÂkatat yaptığı, yani cinsel ve boşaltım organlarının altına bacak arasına cinsel organını sürterek rahatladığı, bunu erkeklerle de tekrar ettiği bilinir.
İlk karısı Hatice’in daha evlenir evlenmez Muhammet’e hediye ettiği “azad kabul etmez kölesi, büyük aşkı Zeyd’den alnıma bir hadiste de;
“Cebrail vahiy indirdiğinde peygamberin üstüne öyle bir ağırlık çöküyordu ki, bir keresinde, peygamberin uyluk kemiği benim uyluk kemiklerim üzerindeyken, baldırlarımın ezilmekten kopacağını sanmıştım” diyerek bu “mufaÂkatat” ilişkisini, de itiraf etmiş olmaktadır."
Çünkü Yahudi geleneklerine göre, sütten kesildikten sonra "bebeklerle seks geleneklerinin mağduru" olmuştu; Hz. Muhammet’e Amcası Ebu Talip’in Tacizi Duha Suresi Tefsir sayfası E.H.Yazır Duha Suresi 6. Ayet Tefsirinden; 6. "Seni bir yetim bulup da barındırmadı mı?" Resulullah (s.a.v.) henüz ana karnında altı aylık bir yavruydu.
Dolayısıyla doğarken yetim olarak doğmuştu. Anası Hz. Amine ile beraber dedesi
Abdülmuttalib'in yanında idi. Sonra altı yaşında iken annesi de vefat etti. Daha sonra da sekiz
yaşında iken dedesiAbdülmuttalib vefat etti. O vakit de
onun vasiyeti ile amcası Ebu Talib vasisi olarak onun sorumluluğunu yüklenip
yanına aldı. Güzel baktı ve çocukluğunda da kendisinde diğer çocuklarda
görülmeyen olağanüstü durumlar görüldüğü için ona çok özen gösterdi. … Rivayet edildiğine göre Ebu Talib bir gün kardeşi Abbas'a - Kardeşim, dedi, sana Muhammed'den gördüğümü haber vereyim mi? dedi.
Abbas: "Evet" deyince: - Ben, dedi, onu himayeme aldım. Gece ve gündüz bir an ondan
ayrılmaz oldum. Onu kimseye güvenip bırakamıyordum. Hatta kendi döşeğimde
uyutuyordum. Bir gece soyunup benimle beraber uyumasını söyledim.
Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime karşı çıkmak da hoşuna
gitmedi. "Amcacığım, yüzünü benden çevir de soyunayım. Çünkü ben
vücuduma bakmandan hoşlanmam." dedi. Sözüne şaştım. Gözümü çevirdim, döşeğe girdi, ben de girdim.
Baktım ki aramızda bir örtü var. Vallahi ben onu döşeğime koymamıştım…..”
Şu ifadeyi tekrar okuyunuz ve din adamlarının süslü ifadeler içinde kaybettiği anlamı aklınızda canlandırınız;
"Bir gece soyunup benimle beraber uyumasını söyledim. Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime karşı çıkmak da hoşuna gitmedi."
Bu
şok edici belgeyi görünce ben de şok oldum. Ama aradığım bir konuydu, çünkü
peygamberin ilahlaştırılması da gerçekleri örtmemektedir. O da Arap toplumunun
bir ferdi olarak, üstelik anne ve baba korumasından yoksun, öksüz, yetim bir
çocuk olarak, Talmud kitaplarında da emredildiği gibi yaşayan, Sabi ve Yahudi
Arapların “bebeklerle zevk evlilikleri, çocuklarla cinsellik geleneklerinden
muaf olması düşünülemezdi.
O da büyüyünce
Arap geleneklerine göre yaşamayı seçti. Belki de çocukluğunun intikamını
alıyordu Aslında Mufakatat, kendi kız ve oğullarıyla sütten kesilince cinsel ilişkiye giren Araplarda, bebeğe acıma duygusundan başka şey değildir. Merhametli bir sapıklık.
Resimde okuduğunuz Talmud ayetleri de size bu sapıklığın İslami olmadığının kanıtıdır. Peygamber Muhammet'in Ayşe ile yaptığı evlilik Allah emri değildir. Tevrat'tan da eski Sabilerin din kitaplarında var olan, Roma hukukuna da geçmiş bir evlilik geleneğidir. İslam ile bağı sadece Muhammet'in bu geleneği sürdürme kararıdır. Tevrat'ta, ergenlik yaşı kızlarda "9"'dur ancak evlilik yaşı "11-12'dir" Roma Hukuku da aynı şekildedir ve asil Roma halkı için evlilik yaşı 14-15'tir. Kuran Talak suresinde kızların sadece ergenlik yaşlı "9" olarak belirtilmişse de ille de bu yaşta evlenin, evlendirin denilmiyor. 650'tane "aklınızı kullanın" diyen Kur'an ayeti var. Sapıklara kanıp sapıtmayın.
M.Ö 200'lerde yazıldığı iddia edilen Talmud'un dört kitabından
Ketubot kitabı ayetleri.
Peygamber Muhammet'ten yaklaşık 800 yıl önce Yahudilerin
BEBEKLE EVLİLİK, BEBEKLERE TECAVÜZ gelenekleri vardı.
Üç yaşında bir bebek eş seçemez onunla yapılan cinsel ilişki ve
evlilik tecavüzdür.
Müslümanlar önce İslam'ın tebliğ edildiği çağdaki ahlakın örnek İslam ahlakı olmadığını sapkın geleneklere göre yaşam şeklinin sürdüğünü kabul etmelidirler. Öksüz yetim büyümüş bir peygamber, sapkın Sabi, Yahudi, Zervani temelliYahudi ve Hristiyan mezheplerine göre yetişmiş insanlar, henüz tebliği tamamlanmamış bir Kur'an ile ne kadar Müslümandılar? Yukarıda Nisa 23 ayeti ve bir çok ayet, "Önceki yaşanmışlar müstesna" der.Ahzab 50, 23'teki yasaklamalardan zorluk çekmesin diye peygamberi muaf tutar.Ahzap 30, peygamberin eski geleneklere göre yaşamından sorumluluğu olmadığını söyler.Çünkü, halasının kızı ve Müslüman olmadığı için kendisine "Cahş(Ahzap sure tefsiri E.H.Yazır)" denilen Zeynep aynı zamanda evlatlığının karısıdır. Ahzap Suresi bu yüzden çıkan tartışmalar ve dedikodular üzerine inmiştir.Bu Roma hukukunda da yasaktır. Hicaz bölgesi o çağda bir Roma vilayetidir.Kuran üç, dört ayetin birinde Araplara, sapık, beyinsiz,müşrik, kafir gibi sıfatlar yükleyerek hakaret eder. Hiç bir din kitabında bu kadar sapıklıkla Allah tarafından suçlanan millet yoktur. Hiç bir kitapta da böyle şey yoktur.
Bu hadisin ayrıca deve üstünde olduğu da bazı Kuran tefsircilerince açıklanmıştır. Bunu bu yazılarım yazılıncaya kadar televizyonlarda yapılan her dini konuşmada "ayetin fiziki ağırlığını" kanıtlamak için kullanan din adamları artık terk etmişlerdir.
Bu yazıların amacı, tarikatlar ve mezhepleri kuranların kendinden önceki dinlerdeki geleneklerini terk etmemekte gösterdikleri ısrarlar yüzünden, peygamber zamanında yaşanan sapıklıkları, "peygamber sünneti" diyerek uygulamaya devam etmeleri yüzünden bazı bozuk gelenekleri barındırmaları nedeniyle elan uyguladıklarından, yobazlığa ve çocuklara karşı işlenilen taciz ve tecavüzlere karşı ana-babaları, devletin kurumlarını uyarmak amacıyla yazılmaktadır.
Bu videoda, bu gün bile Arapların kendi çocuklarına tecavüz eden, aile içi ensest taciz ve tecavüzler ülkesi, günümüz Lut kavminin merkezinin %46 ile 1739'da Vehhabilik dininin kurucusu Muhammet Abdülvehhab'ın köyü, şimdiki Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad, onu %25 gay oranıyla Cidde'nin takip ettiğini Araplardan dinleyeceksiniz. İslam'ın gelişinden bu yana geçen 1400 yılda Arapların sapıklıklarından hiç bir şey kaybetmediklerine tanık olduğunuzda Bakara 2;198'de Allah'ın bunlara "SAPIK" demesine hak vereceksiniz. Bunlara neden çok peygamber gelmiş diye kıskanmayın, sebebi bu videolardadır. Alt yazılarını ve sesli kısımlarını ben tercüme ettim;
Herkes şunu bilmelidir ki, peygamber çağında ve elan bir çok ülkede Müslüman ve gayrimüslüm ülkede bu sapıklıklar insanların Müslüman olmalarıyla birden terk edilememiştir. Peygamber ölünce zaten dinde bir gerileme olduğu mezhep,siyer ve İslam tarihi kitaplarında vardır. Ahzap Suresi 50. ayet de bu zorluklarla peygamber yorulmasın diye onu muaf kılmıştır.
Kula ayrı, peygambere ayrı ayetler
Kullara Özel Ayet;
Nisa 4;23. "Size, şu kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. Eskide kalanlar müstesna. Allah çok affedici, çok merhametlidir."
Peygambere Özel Ayet
Ahzab 33;50. Ey Peygamber! Biz sana şu hanımları helal kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenler. Peygamber kendisiyle evlenmek istediğinde, kendisini Peygamber'e hibe eden mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana özgü olmak üzere helal kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldığımızı biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu... Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir."
Bu demek değildir ki, dinin yasakladığı sapıklıklar, peygamber, ensar tarafından yapıldı diye yaşanmalıdır. Böyle şey olamaz. Bu sapıklık, Müslüman kılıklı devşirmelerin dini bozan gelenekleridir. Böyle kabul edilmezse İslam da sapıklıktır denildiğinde kimse kızmamalıdır. Çünkü bu gelenekler, Tevrattan bile binlerce yıl önce yaşanan sapık geleneklerdir. İslam ile bağı sadece İslam'ın bu sapık toplumda çıkmasından ibarettir.
Cinsel sapıklıkları din ile örterek yaşamak toplumu ileriye götürmez, geri bırakır.
Bence en iyisi dinlerden kurtulmaktır.
Takdir insanlarındır.
GELENEKSEL OLARAK ÇEKİRDEK AİLE İÇİ CİNSEL İSTİSMAR MAĞDURESİ CATHY O'BRİEN'IN ANNE VE BABASININ DA CİNSEL İSTİSMAR MAĞDURLARI OLARAK YETİŞMELERİNİ ANLATTIĞI AÇIKLAMALARI
MİND CONTROL
ZİHİN KONTROLÜ KİTABININ YAZARI
BABİL TALMUDUNA BAĞLI LEV TAHOR YAHUDİSİ
Bunlar peygamberden önce de böyleydiler, böyle kalacaklardır.
İşte size İslami MUFAKATAT TARTIŞMASI. Dil Arapça, İngilizce alt yazılı.
Kadın, Kadın Hakları savunucusu bir Arap erkek de İslam uleması din adamı;
Bu da bir başka Mufakatat araştırması. İslami kaynaklar verilerek İngiliz dilinde açıklamalar yapılmaktadır.
Ayetullah Ruhullah Musevi Humeyni, Şah rejimi döneminde başta Amerika Birleşik Devletleri ve batılı devletlerle gizli işbirliği içinde olduğundan, Türkiye'ye sürülmüş, Bursa'da ikameti sağlanmış, daha sonra batılı devletlerce alınarak Irak'a gönderilmiştir.
Irak Şiileri arasında dahi yeterli ilgi göremediğinden bir süre sonra işlevsiz kalmıştır.
Şah rejiminin aşırı Pers Irkçılığı yapması ve aşırı silahlanarak tehdit haline gelmesi üzerine Nato ve SSCB dahil bir çok ülke işbirliğine girerek dini ve demokratik hareketleri desteklemişler, Şah rejiminin Türk soykırımı yapması yüzünden İran Türkleri de bu muhalefet gruplarına katılmışlardır.
Batılı devletler ve işbirlikçileri zamanla şartları olgunlaştırınca Humeyni Irak'tan alınarak Fransa'ya götürülmüş ve bir apartman dairesinde 1979 yılına kadar dört yıl Fransız istihbaratınca eğitilmiştir.
1979 yılında uluslararası bir operasyonla devrilen Şah iktidarının yerine getirilen, adı İslam olan ama aslında Yahudi şeriatı olarak tanımladığım bir rejimin başına oturtulmuştur.
İşte bu kimse kendine öğretilenler ve sözde İslam şeri hükümlerine göre İran şeriat hukukunu yazmıştır. Aşağıdaki kitapları olan Tahrir el vesile, Ticaret, Borç, miras,, hac, umre, zekat, sadaka, abdest, namaz, oruç, evlilik, boşanma, cinsellik, çocuk evliliklerinde koruyucuların hakları ve görevleri, kölelik v.b. konular ile bunlara bağlı suçları ve cezaları tanımladığı dört ciltten oluşan kitabını 1990 yılında yayınlamıştır.
Bu kitabın, ibadet, evlilik konularını içeren konuları içeren maddelerini Little Green Book adıyla yayınlatmıştır.
İran şeri hukukunda evlilik Tevrat Levililer kitabında olduğu gibi Yahudi ve Sabi geleneği olan peygamberin Ayşe ile 6 yaşında nikah, dokuz yaşında evlilik konusunu ve Talak Suresi 65;4 ayetini esas alarak, kızlarda evlilik yaşını "adet görme yaşı" olarak tespit etmiştir. Yani İran'da ergen kız demek adet gören kız çocuğudur bu da bünyeye göre 9 ile 12 arasında değişmektedir. M.Ö 7. yüzyılda Rahip Ezra (Üzeyir peygamber) tarafından yazılan Tevrat da aynı şekilde Levililer kitabında düzenlemiştir.
Bu kitaplarda yazılı cinsel ilişki yollarından sütten kesilmiş ve dokuz yaş altı ergen olmayan çocuklarla cinsellik çok eski Hint, Sabi, Zerdüşt, gelenekleri içinde vardır. İşte bu ilkel gelenekleri terk etmiş medeni batılı ülkeler bu tür cinsellikleri eleştirmiş, dünya çapında tepkilere neden oldukça İran bu kitaptan çıkartmalar yapmıştır.
Eski basımlara göre verilen kaynaklarda 4. cilt 241. sayfada yer alan mufakatat, sütten kesilmiş çocukla cinsel ilişki yöntemleri gibi sapıklıklar çıkartılmış olduğundan okuyacağınız kitapta bu sayfada küçük yaşta evlendirilen çocukların ve aklı dengesi yerinde olmayanların mallarını işleten, yasal haklarını koruyan koruyucuların yasal sorumlulukları işlenmektedir.
Yıllardır yaptığım araştırmalarda, adını andığım bozuklukların bir çoğunu dikkatle okuduğunuzda bu kitaplarda yine bulabileceksiniz. Kimsenin, bir millete, inancına iftira atma gibi gereksiz bir işle uğraşmaz. İran, bu gün kendisine yapılan her eleştiriyi İFTİRA olarak niteleyen bir devlet olmaktan çıkmakta, geçmiş İslam öncesi dini, miotolojik inançlara uzanan geleneklerini cesurca yayınlayan, olaylara objektif bakan bir ruhban devleti olma yolunda ilerlemektedir. En azından İslami inanışlara göre uyarlanmamış, eski Zerdüştlük, Zervanilik, Sabilik metinlerini İran internet kütüphanelerinde kolayca bulabildiğimden yaptığım çıkarımlarım bu yöndedir. Darısı bizim ülkemizdeki acemi devlet adamı softalara diyelim.
Gerek Tahrir el Vesile gerek Küçük Yeşil kitapta günümüz çağdaş insani değerlerine ters gelebilecek fiillere neden olan gelenekler, Hristiyanlık ve İslam öncesi çağlarda tüm Avrasya ve Afrika kıtasında alışılmış, olağan yaşam şekilleriydi. Bu nedenle hiç bir milletin ötekine " siz şöyle'siniz" deme hakkı yoktur.
Ya da bu tür gelenekleri olduğu yazılan milletlerinde bunlar olduğu halde kendilerini çağdaş göstermek için yalanlama, kendilerinden olmayan milletlere bunları yamama hakları da yoktur.
Ne yazık ki hala, çağdaş dediğimiz batılı ülkelerde de geri kalmış doğu toplumlarında da bu arızalı anlayış sürmektedir. İran ve coğrafyamızda, ülkemizdeki siyasi iktidar dahil bu geçmiş sapkınlıklarını Türklere ve Osmanlıya, Atatürk ve cumhuriyete yamamaları yüzünden insanlarımız bölünmüş haldedir.
Bunların sonra ermesi, dincilerin rejimleri kabul ettirmek için batılı haçlılardan aldıkları güçle iktidar oldukları ülkemizde bölücülük ve iftiralara son vermeleri gerekmektedir. Herkes en azından benim kadar sorumluluk sahibidir.
Hayatında okula gitmemiş, babası, dedesi olan kendisi gibi tekke şeyhlerinden öğrendiklerinden ibaret, dinler,milletler tarihi, sosyoloji, hak, hukuk, adalet, coğrafya, matematik hakkında eğitim görmemiş, ilmi kendinden menkul bir takım tarikat ve cemaat imamlarının ülke yönetemeyecekleri şimdiden belli olduğundan hükumetin bütün idarecileri kendini gizleyen ve geçmişinde dinsiz, ateist, deist, Hınçak, Taşnak, Pontus solcularının nesillerinden oluşmaktadır. Şeyhler ve imamlar da figuran durumuma düşmüşlerdir.
Kimse geçmişe dayalı hisleri yüzünden devletin birliği, bütünlüğü ile oynamasın, herkes hakkına razı olsun. Kimseye dini inançlarını dayatmasın, medenice yaşamaya razı olsun.
Eski, mitolojik toplum geleneklerini de tanrı emri diye yaşamayı da bıraksın, aklını kullansın. Yazdığımız her yazı, dinler karıştırılmış mitolojik geleneklerden gelmiş sapkınlıklar, hukuksuzluklar ve insanlık suçları kabul edilen bozukluklardır. Başta kendim bunları okuyup öğrendikçe hem şok yaşamış hem de bu şokların etkileriyle yazıları yazmışımdır. Bu heyecanla bazen aşırı duygusal yazmışsam da nedeni budur. Bunları dindarlar da ülkemizde bilmediklerinden tepki göstermektedirler. Ama, artan cinsel suçlar ve çocuklarla evlilik veya cinsellik suçları bu işi bildiklerini ve yaşam şekli olarak benimsediklerini kanıtlamaktadır.
İnsanımıza, ülkemize, Müslüman ve doğu milletler dünyasına yazık olmaktadır.
Takdir sizindir.
Bu kitaplar dilimize çevrilmemiş ve İngilizce olarak İran hükumetince yayınlanmıştır.