"Türkiye Türklerindir +40" Bloguna Hoş geldiniz!!!

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.
Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.
İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!
Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.
Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Hakkımda

Fotoğrafım
Balıkesir , Bandırma , Türkiye
KENDİLERİ İÇİN PLAN YAPMAYAN MİLLETLER, BAŞKALARININ KENDİLERİ İÇİN YAPTIKLARI PLANLARA RAZI OLURLAR.Keykubat- ATATÜRK'TEN SONRA ÜLKEMİZDEN TÜRK ve MÜSLÜMAN HALKLAR İÇİN PLAN YAPAN ve EZİLEN HALKLARA ÖNDER OLACAK SİYASET İZLEYEN BİR LİDER ÇIKMAMIŞ, ARDILLARI,ONUN İZLEDİĞİ ANTİ EMPERYALİST SİYASETİ TERK ETMİŞ,DEVLETİ AB-D KUCAĞINA ATMIŞ VE ONLARA BAĞLILIĞI ATATÜRKÇÜLÜK SAYMIŞ,HALKIMIZIN DİNİ VE IRKİ DEĞERLERİNİ AŞAĞILAYARAK TAHRİK ETMİŞ, KADEMELİ OLARAK HALKIMIZI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN DIŞ GÜÇLERCE GİZLİ-AÇIK DESTEKLENEN SAPIK DİNCİ YAPILANMALARI GÜÇLENDİREREK,İKTİDARA TAŞIMIŞ,IRK,MEZHEP BAĞLAMINDA KARŞILIKLI DÜŞMANLIKLAR YARATMIŞ, ÜLKENİN KAYNAK VE SERMAYESİNİ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKMİŞ,YUKARIDA SAYILAN AB-D PROJELERİNE GÖRE ASKERİ DARBELERLE KENDİ MİLLETİNİ SİNDİREREK BÖLÜNMENİN YAŞANDIĞI BÖYLE GÜNLERDE BİLE TEPKİSİZ KALMASINI SAĞLAYAN KORKU ORTAMINI HAZIRLAMIŞ,BENZER MUHTELİF İHANETLER İÇİNDE BİR ŞEKİLDE YER ALMIŞLARDIR.İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNÜN DURUMU BUDUR-Keykubat İNSAN,PRANGA VURULMAKLA,KIRBAÇLANARAK ÇALIŞTIRILMAKLA ESİR OLUR.ESİRLİĞİ YAŞAM BİÇİMİ OLARAK BENİMSERSE KÖLE OLUR. VATANINIZA,DEĞERLERİNİZE,ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE SAHİP,HER TÜRLÜ EMPERYALİZME KARŞI ÇIKIN!!! Keykubat

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Bu Blogda Ara

24 Eylül 2021 Cuma

SOYKIRIMI KİM YAPTI?

 SOYKIRIMI KİM YAPTI?

Dün, 23.Eylül.2021'de, Ychp Mv. Engin Özkoç'un TBMM gizli oturumunda HDP'nin ülkemizi 25 eyalet, Türk ve Kürt KURUCU iki millet (Kürtler yıkıcı millet olarak 1658 Bitlis YEZİDİ Abdal Han isyanıyla ortaya çıktılar, hâlâ sürüyor) olarak yeni yapılanma istemiş, Engin bey de vicdanı el vermemiş, Tbmm gizli oturumlarında konuşulanların halka duyurulmasının suç olduğunu,bunu halkın bilmesi gereğine inandığı için SUÇ İŞLİYORUM başlığını vurguladığı itirafname yayınlamış.


Kurnazın biri de videonun yalnız Hdp isteklerini saydığı bölümü kırpıp, karalama amaçlı vermiş.

Facebook da bunu keşfetmiş kim yayınlasa kaldırıyor, bana da geldi,  izledim paylaştım. Gönderen o videonun kaldırıldığını söyleyince baktım, benim ki de kaldırılmış, araştırdım, aslına ulaşıp yayınladım. Arkadaşlar da dolmuşa bindikleri için üzüldü,  üzüldük.

Olayın gece yarısı instagramda baktım aynı Engin Özkoç, bu defa genel başkanına destek olarak KÜRT SORUNUN YERİ TBMM demiş.

Ben bağdaştıramadım. Cumhuriyet tarihinde ve dünya tarihinde egemen hiç bir devletin hiç bir azınlığına tanımadığı hakları 12 yıl boyunca vermiş ama uzlaşma olmamış,  R.T.Erdoğan, " Bunlar tümüyle devleti yönetmek istiyor" deyip görüşmeyi kesmişti.


Şimdi, Amerika'ya 19.yy da yerleşmiş nasyonal Sosyalist Hınçak-Taşnakçıların kalıntılarından beslenen JOE BİDEN'ın Wilson'un 1914 Batı Ermenistan planı ve yeni eklenen BOP+ Büyük İsrail haritaları hedefini gerçekleştirmek için tekrar düğmeye bastığını Hdp istekleri ve Kürt Sorununun Yeri başlıklarında görüyoruz.

Öyle bir açmaza soktular ki bizi;

İKTİDAR ne olduğu belirsiz bir kökten dinci şeriat diyerek devleti tasfiye ediyor, demokrasi, eşitlik, adalet vaat eden muhalefet de ATATÜRK ve Sol diyerek Hınçak-Tasnak-Pontus-Mavri Mira-Megalo Idea gibi 120 yıllık terör örgütlerinin devamı Hdpkk+Ychp+Seyit Riza-Şeyh Sait Süryani+Yezidi eşkiya örgütleri ile devleti bölüyor.

İşte, bu nedenlerle biraz Ermenistan azınlıkları araştırması yaptım.

2008-2011 ERMENİSTAN AZINLIK RAPORLARINDA, ÜLKEDE 1 BİR TANE  TÜRK YOK.

OYSA, 1906'DA BAŞKENTİ ERİVAN'DA 60 BİN TÜRK VARDI.

ERMENİSTAN'DA "ÖZERK TÜRK DEVLETİ İSTEYEN YOK.  

ÇÜNKÜ TÜRK YOK.


AMA TÜRKİYE'DE BATI ERMENİSTAN,  BÜYÜK ERMENİSTAN ISTEYEN ÇOOOK VAR.

HATTA TÜRKİYE DEVLET İDARESİNDE BİLE BİR TANE TÜRK YOK AMA ERMENİ VAR.

TÜRKİYE'DE FAKİR ERMENİ YOK.

AMA FAKİR TÜRK ÇOK VAR.

1768'DEN BERİ OSMANLIYA İSYAN EDİP RUS İDARESİNDEKİ ŞİMDİKİ ERMENİSTAN VE GÜRCİSTAN'A SIĞINAN SÜRYANİLER, YEZİDİLER, ŞAFİİ KÜRTLER VAR.

HATTA ALLAHVERDİ ŞEHRİNDE PONTUSLU YEZİDİ RUMLAR BİLE VAR.

YETMEDİ UKRAYNALI, BEYAZ RUSYALI DA VAR.

84.000 AZERİ RAKAMI KOYMUŞ AMA HİÇ BİR BİLGİ YOK. YANİ YALAN.

ERMENİSTAN 2008 AZINLIK RAPORUNDA, ERMENİLER ŞEHİRLERDE, AZINLIKLAR KIRSALDA YAŞIYOR.

AZINLIKLAR ERMENİ OKULLARINDA ERMENİCE ÖĞRENİYOR, KENDİ DİLLERİNDE SÖZLEŞME YAPAMIYOR, ERMENİ DEVLET MEMURUYLA ERMENİCE KONUŞMAK ZORUNDA.

SOYKIRIM YAPMAKLA SUÇLANAN TÜRKİYE'DE DEVLET İDARESİNDE BİR TANE TÜRK YOK, İKTİDAR MUHALEFET TÜRK IRKÇILARI, İSLAMCILARIYLA DEVLETİ YÖNETİYORLAR, ŞEHİRLERDE YAŞIYORLAR. TÜRKLER İSE KIRSALDA. SADECE ASKERLİK VE VERGİ MÜKELLEFİ. 

AMA DEVLETİN ADI TÜRK DEVLETİ, DEVLET ADAMLARI TÜRK DEVLET ADAMI, BUNLARIIN SUÇLARI TÜRKLERİN SUÇU.



KÜTÇÜLÜK YAPAN ERMENİ IRKÇISI YAZAR MUSA ANTER'İ ÖLDÜRTEN HÜKÜMETTE TEK TÜRK YOK AMA VİKİPEDİYA SAYFASINA "TÜRKLER ÖLDÜRDÜ" YAZMIŞLAR. 

TAŞNAK PKK TERÖRİSTİ  ÖLDÜRÜLÜR,  TÜRK DEVLETİ ÖLDÜRDÜ DERLER.

SOYKIRIM İDDİALARI DA BÖYLE BİR TİYATRO İŞTE.

SOYKIRIMI KİM YAPMIŞ?













Isteyen bunu da araştırsın Ermenistan'da Türk ve Müslüman var mı?
. › ...PDF
THE ETHNIC MINORITIES OF ARMENIA

SEZGİN TANRIKULU VE GARO PAYLAN CIA AJANLARI VE TIP ERKAN BAS 24 NISAN'I BOŞ GEÇİRMEDİLER.

ERMENİ SOYKIRIMI IFTIRASINI, DOĞRUDAN VEYA KIVIRTARAK KABUL ETMİŞ, ONAYLAMIŞ HERKES, HAÇLI EMPERYALIZMININ MEMURU, TÜRK MILLETININ BIRLIKTE YAŞAMA IRADESININ DÜŞMANIDIR.

"- ERMENİSTAN'DA KAÇ TÜRK YAŞIYOR, ERMENI PARLAMENTOSUNDA "ERMENI SOYKIRIMI YALANDIR, RUSYA VE HAÇLI BATILI DEVLETLERİN KORUMASINDA ERMENİLER, YEZIDILER, RUMLAR 178 YIL TÜRK SOYKIRIMI  YAPMISTIR." DİYECEK BIR TÜRK PARLAMENTER VAR MI?

Yok...


Bu gün bize pasaportsuz gelip çalışan Ermeniler var,

 Türkiye veya başka ülkeden Ermenistan'a giden birine gayrimenkul satışı yapılıyor mu?

Bırak Ermenistanı, Kürt maskeli Ermenilerin yoğun olduğu doğu Anadolu'da bile yok.

Ermenistan' a seyahat vizesi alan Türk soylu  Türk var mı?
Ermenistan'da kaç TÜRK  çalışıyor?
Ermenistan'da Türk azınlık nüfusu kaçtır?

Yok.

1910'da 3.200.000 Ortodoks Hıristiyan 2010'da nereye gitti?

Atatürk öldükten sonra başlanan Valilikler ve Kaymakamlıklarda bulunan NÜFUS MÜDÜRLÜKLERİ yakıldı.

Bütün Ortodoks Ermeni, Rum, Arap, Gürcü ve çok sayıdaki Osmanlı Etnik temaslarından olan Gayrimüslimler Türk ve Muslumanların kimliklere gore kimlik düzenlediler ve devletin idaresini İngiltere, Amerika onlara verdi.



Öyleyse İTLİK YAPMAYIN...
Ülkede 1 tek Türk bırakmamışsınız çekirdek aile ensesti pedofil, Kulampara ırkçılar...
SOYKIRIMCININ ALLAHI SİZSINIZ.

Takdir beyni olanındır.

Alaeddin Yavuz 

22 Eylül 2021 Çarşamba

TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİM HAKKININ MİTOLOJİSİ

TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİM HAKKI NEDİR?

Öncelikle bilinmesi gereken, 29 Ekim 1923 Atatürk cumhuriyetinin ilan edilip Cumhuriyet Anayasısının ilan edilmesinden önceki İslam dünyasında, komünizm ve Batı demokrasisi ile yönetilmeyen tüm dünyada büyük bir ayrıcalıktı.

Köle oğlu-kızı köleyseniz, esir veya tutuklu yabancıysanız, serf, yarıcı, maraba çocuğuysanız, TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİM HAKKI sizler için yoktu.
 
Sahipleriniz istediği an sizi  öldürebilirdi. 

Hatta özgür anne-babadan da olsanız, babanız kimseye hesap vermeden sizi öldürebilir, süt emerken bile "zevk evlilikleri" yapan zenginlere yüksek fiyatla satabilir, hatırlı birine zevk kölesi olarak hediye edebilirdi.


Bu halka sahip olabilmek için, babanızın sizi kendisine ayırmış olması gerekirdi.

İlk doğanlar tapınaklara bağışlandığı için, kız iseniz adınız " kutsal hizmetçi" anlamında MERYEM, ev için ayrılmışsanız, adınız AYŞE= EV Hizmetçisi olabilirdi.

Satılığa ayrılmış erkek veya kızsanız, sıranıza göre;
Vahide=Birinci
Saniye=İkinci
Salise= Üçüncü
Rabia= dördüncü gibi adlarınız olurdu.
Bunlardan " Tüyü bitmemiş Yetim Hakkı" iddia eden olamazdı. Çünkü maldılar. Satın alanlar bunları öldürdüğünde, tecavüz ettiğinde,fuhuş amaçlı sattığında hesap sorulmazdı.
Tüyü bitmemiş Yetim hakkı sahibi olmak çok büyük bir şanstı.

"Tüyü bitmemiş" demek, vücudu tüylenmemiş, ergen olmamış çocuk anlamında kullanılan bir terimdir.
Anne ve babasını küçük yaşta her hangi bir nedenle yitirip öksüz-yetim veya babasını yitirip yetim kalmış, özgür anne ve babadan olmuş, miras hakkı tanınmış çocuklar için kullanılırdı. 

Köle anne babadan veya köle babadan olan çocuklar köle sayılırdı. Özgür baba, köle anadan olan çocukların özgürlük hakları serhoşluk hali dışında verilirdi.

Roma idaresinde bulunan Hicaz Araplarında ve tüm Roma topraklarında özgür anne ve babadan doğmuş, böyle kız ve erkek çocuklarının babadan kalan malları için, yasa gereği devlet tarafından koruyucu tayin edilirdi.

İslam peygamberi Hz. Muhammed de, doğmadan önce, annesi Emine ona altı aylık hamileyken babası Medine'ye hurma almak için gittiğinde ölmüştü. ( E.H.Yazır Muhammet Süresi tefsiri)

Yetim doğan Muhammed, 6 yaşına kadar süt annesi Bedevi Halime ve ailesi yanında kalmış, sonra dedesi Abdülmutallip, Roma yasasına göre onun koruyuculuğunu üstlenmişti.

Önce yetimlik konusunu Kuran'dan okuyalım;

Duha Suresi Yetim Muhammet Ayetleri;

93:6-O seni yetim bulup barındırmadı mı?

93:7-Seni yol bilmez halde bulup yol göstermedi mi?

93;8-Ve seni yoksul bulup zengin etmedi mi?"

Muhammet'in babası, evlendiğinde, Yahudi geleneklerine, Tevrat Levililer 19. Bap ayetlerine  göre 12 yaş veya üstünde olması gerekir. Annesinin de en az 9 olması gerekirdi. 

Babası Abdülmutallip'in sağ olması ve 9 erkek kardeşinin daha olması, Roma hukukuna göre mülkiyet hakkını kullanabilmesi için 18 yaşını doldurması gerektiğinden Muhammet'e miras bırakması da söz konusu değildi. 

Altı yaşında süt anneden döndüğünde, dedesi yasa gereği onu koruyucusu olarak yanına aldı.

Roma 12 Tablet Yasasında Yetimlere Koruyuculuk Tayin Etme.

5.Tablet, Madde 6;
5:6; "Ailenin başı, mirasçı belirtmeden ölür ve henüz reşitliğe ulaşmamış oğluna özel bir miras bırakırsa, onun en yakın baba tarafından olan erkek koruyuculuğunu üstlenir."

Aşağıdaki aynı tabletin 7. maddesi de işte "TÜYÜ bitmemiş yetimin hakkını koruyan" yasa maddesidir. Muhammet'ten 1.100 yıl önce yazılmıştır;

7:16; Her kim koruyuculuğunu yaptığı kimseyi dolandırmaktan suçlu bulunursa şerefsiz sayılır ve koruyuculuğu elinden alınır. Herhangi bir hırsızlık olduğu ifade edilip kanıtlanmış ise zararın iki katını ödemeye ve istenilen miktarda kaybı ödemeye zorlanır."

Yasal koruyucu görevini kötüye kullanır, bu da kanatlanırsa, cehennem tanrılarına KURBAN edilir, yani öldürülürdü.
İşte yasa;

7:17; "Koruyucu, müşterisini dolandırırsa cehennem tanrılarına adanır"

İşte, Roma devleti tüyü bitmemiş erkek yetimin hakkını böyle koruyordu.

Özgür anne ve babadan olan yetim kız ve kadınlar için de koruyuculuk yasası vardı, Anayasa böyle diyor:

5:8;Atalarımız, “ailenin çoğunluğunca olgunluk/ergenlik göstermekten yoksun buldukları dişilere (kız-kadın) koruyucu tayin edilmesini uygun bulmuşlardır”.

Bu madde ile koruyuculuk kız ve kadınlar için de uygulanırdı.

5:9; Koruyucunun, hamisi olduğu dişinin maları üzerinde savurganlık yapması yasaktır."


Dokuzuncu madde de koruyucunun sorumluluklarını belirlerdi.
Bunlar gelenek halinde ülkemizde bile halen görülmektedir.

"Yetim kız ve kadınlar" ifadesi, 21. yüzyıl Atatürk Cumhuriyetinde veya çağdaş batılı toplumlarda yaşayanlara mutlaka tuhaf gelecektir.

Bunun için "babanın çocuklar üzerindeki haklarına" bir göz atalım;

4.Tablet Madde 1.

4; Babanın ve Evliliğin Hakları;

4:1; Bir baba, yasal evlilikten doğan oğlunu yaşatmaya veya öldürme hakkına sahiptir; ve hatta üç kez sattıktan sonra özgür bırakabilir.

4:2; Baba, oğlunu üç defadan fazla başkasına satmışsa, oğul babadan alınarak azad edilir."


Yukarıdaki maddeler, doğan çocuğun "özgür insan" olarak doğmadığını, babasının MALI olarak doğduğunu, babanın borcuna karşılık veya para kazanmak için çocuğunu köle olarak kiraya verip, satıp, geriye satın alıp en fazla üç kez bunu tekrar edebileceğini anlatıyor.


Bu yasadan önce Hint, Fars, Sabi, Grek geleneklerinde bu ışlem çocuk ölünceye kadar sürüyordu. Sabilerin Gin Ze di Rabba kitabı bu geleneği Allah'ın Adem'e emri olduğunu yazar.

M.Ö.597'de Aşur kralı Nebukadnezar
tarafından Babil' de 72 yıl köle kaldıktan
sonra dönen Babil Talmud'u Halaka=Hukukunda yer alan kulamparalık ayetleri de Babil dini Sabi kitabı Çin Z d Rabba'ya uygundur.

Sekiz yaşında dedesi Abdülmutallip öldükten sonra çocuk Muhammet'in velayetini yani koruyuculuğunu amcası Ebu Talip alır. Yukarıdaki Duha süresinin 6. ayet tefsirinde E.H.Yazır bir rivayeti aktarır. Dikkatle okuyalım;

Rivayet edildiğine göre Ebu Talib bir gün kardeşi Abbas’a

– Kardeşim, dedi, sana Muhammed’den gördüğümü haber vereyim mi? dedi. Abbas: “Evet” deyince:

– Ben, dedi, onu himayeme aldım. Gece ve gündüz bir an ondan ayrılmaz oldum. Onu kimseye güvenip bırakamıyordum. Hatta kendi döşeğimde uyutuyordum. Bir gece soyunup benimle beraber uyumasını söyledim. Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime karşı çıkmak da hoşuna gitmedi.

“Amcacığım, yüzünü benden çevir de soyunayım. Çünkü ben vücuduma bakmandan hoşlanmam.” dedi. Sözüne şaştım. Gözümü çevirdim, döşeğe girdi, ben de girdim. Baktım ki aramızda bir örtü var. Vallahi ben onu döşeğime koymamıştım..."

M.Ö.597'de Aşur kralı Nebukadnezar
tarafından Babil' de 72 yıl köle kaldıktan
sonra dönen Babil Talmud'u Halaka=Hukukunda yer alan kulamparalık ayetleri de Babil dini Sabi kitabı Çin Z d Rabba'ya uygundur.

Bu geleneklerin bu gün ülkemizdeki Yahudi, Musevi, Hristiyan ve Müslüman görünen bunlardan olan cemaat ve tarikatlarda olduğu gibi tüm dünyada hala yaşandığını altta verdiğim çeviri yazımda ve blog arşivinde görsel ve yazılı olarak üniversite tezlerinde, istatistiklerinde bulmak mümkündür. Bulduklarımı yayınladım.



Bizde insanlık dışı olan böyle hâller bu toplumlarda ekmek şu kadar doğaldır.

"Tüyü bitmemiş yetim"in malını koruyan Roma yasalarında süt emen, henüz tay tay durmaya başlamış bebekleri zevk evlilikleri için köle olarak alınıp satılmaktan koruyan bir tek yasa yoktur.

Bu geleneği,adet görme yaşına gelmemiş veya kısır kadınların "Talâk ( Boşama) hukukunu düzenleyen ayette de 65:4 "Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlar ile âdet görmeyenler hakkında tereddüt ederseniz onların bekleme süresi üç aydır. " ifadesinde, peygamberin, "0-3 yaş" olan cinsel ilişki yaşını Ayşe ile "6 yaş" nikah, "9" YAŞ gerdek ile çıtayı yükselttiği, en azından 9 YAŞ altını cinsel ilişkiden kurtardığı gelenekte görüyoruz.

Haberin linki; "https://tr.euronews.com/2021/11/08/afganistan-da-acl-g-n-pencesinde-kalan-aileler-k-zlar-n-sat-l-ga-c-kard"

Bu geleneğin de, sapkın Arap, Yahudi, Arami, Grek toplumlarının tarih içinde terk etmekte yeterli olmadığı, günümüzde uygulandığını üzüntüyle görüyoruz.

Çocukları gerçek anlamda, İslam dünyasında hem taciz ve tecavüzlerden hem de 18 yaş altı evlilikler ile mallarının korunmasında çıtayı en doğru seviyeye çıkaran Atatürk Cumhuriyeti olmuştur.

2002'de gelen AKP hükümetinin geçen 20 yıllık saltanatı boyunca küçüklerin evlendirildikleri, mal, miras haklarının, erkeklere devredildiği bir geriye gidişe tanık oluncaya kadar, bu konular ülkemizde bilinmezdi bile.

Kızlarda 18 yaş altı evlilikleri yasaklayan, erkeklerle eşit karma eğitim, muhtar, milletvekili seçme, seçilme, bakan, cumhurbaşkanı olma, cumhurbaşkanı ve devlet ile eşit yargılanma hakları veren, köleliği kaldıran, erkek kardeşle eşit miras hakkı veren cumhürriyete ve yasalarına sahip çıkınız. Çünkü "tüyü bitmiş veya bitmemiş yetim, öksüz veya analı-babalı" gelesin hakkını koruyan Laik Demokratik Çağdaş cumhuriyetten DAHA İYİ SEÇENEK YOKTUR. DİNLER ADALETİ DE AHLAKI DA TEMSİL ETMEZLER.

Takdir aklı olanındır.

Alaeddin Yavuz.

Babil Tamud'undan çeviri ayetler;
https://alaeddinyavuz.wordpress.com/tag/uc-yasinda-bebekle-evlilik/
Afgan aile çaresizlikten kızını satıyor; https://tr.euronews.com/2021/11/08/afganistan-da-acl-g-n-pencesinde-kalan-aileler-k-zlar-n-sat-l-ga-c-kard

19 Eylül 2021 Pazar

SELAMÜN ALEYKÜM'ÜN MİTOLOJİK ETİMOLOJİSİ

 SELAMÜN ALEYKÜM'ÜN MİTOLOJİK ETİMOLOJİSİ.


Son zamanlarda paylaşımlarda artan bir şekilde İslami Selamlama olarak bize öğretilen SELAMÜN ALEYKÜM'ÜN Yahudilerin dili İbranice olduğuna dair paylaşım furyası var.


Bunun temelinde, Hristiyanlık ve İslamda yaygın olan Yahudi Düşmanlığından yararlanılarak, kendi dilimiz Türkçe selamlama ifadelerinin benimsetilmesi var. Bu yönüyle kabul iyi bir faaliyettir.

Diğer yandan, Yahudi düşmanlığı da bilinç altında bu iki toplumda Yahudi Hayranlığı yaratmaktadır. Çünkü ili dinin tüm kutsal değerleri, kişileri Yahudidir. Allah herşeyi bunlara vermiş deyip ezikliğe yol açmaktadır.

Bir Osmanlı şairi, âşık olduğu kadın ona pas vermediği için, cariyesine rüşvet verip "Durmadan ona beni kötüle" dermiş. Sonunda kızı almış. Böyle bir şey bu Yahudi Düşmanlığı.


Oysa, Yahudiler kutsal kitapları Tevrat Mısır'dan Çıkış=Exodus masalına göre, Musa'nın onları kurtardığı tarih M.Ö.1300'lerdir.

1974'de İtalyan arkeologların yaptığı Suriye Ebla ve Ugarit şehir kazılarında bulunan kıl tabletlerin günümüz diline çevrilmesi ile, bu tabletlerin M.Ö. 2,300ler ve daha geriye gittiğine tanık olunmaktadır.

Oysa Tevrat araştırmacıları Yahudilerin ATA kabul ettikleri İbrahim peygamber, Mezopotamya Sabileri olan Mandeanların (Mandacı) yaşadığı UR şehrinden, Ay Tanrısı SİN ibadetinin KÜLT MERKEZİ olan bizim Urfa'nın Harran ilçesine göçmüş, oradan Batı Suriye'ye, Levant=Filistin- Lübnan coğrafyasına göçmüştür.
Sabi dininde M.Ö.2.yüzyılda Yunan tesettürü 


Çünkü, bu coğrafya bizim Kütahya'dan Çukurova, Şeria nehri deltası, Hicaz ve Yemen ile Hicaz'ı ayıran Selma Dağları sınırında Taif baharına kadar olan bölgeler zamanın zengin devleti Mısır'ın toprakları (Vassalıydı).

Çekirdek aile ve baldızla evlilik konularında çok hassas olan Hititlilerin ensest yasakları ÇEKİRDEK AİLE ENSESTİ Mandeanları huzursuz ediyordu. 


Oysa Mısırlılarda böyle sıkıntı yoktu ve ana ayrı kardeşler evlenebiliyordu. İbrahim'in de karısı Sara, ana ayrı kız kardeşiydi zaten. İbrahim bölgeye geldiğinde Şeria nehri deltasında Sabiler zaten vardılar. Zamanla onu benimsediler.
Ortak tanrılarının dünyamıza göç ettiği yıldız kümeleri olan Büyük Köpek ( Mayor Canis- 10 güneş ve aydan oluştuğuna inanılır) ve karşısında iki yıldızdan oluşan Procyon=Minor Canis= Küçük köpek Takım yıldızları toplam 12 yıldızdır. Her Hintli, Mandean, Sabi ve bu kültü benimseyen Yahudiler 12 erkek çocuk buluncaya kadar çocuk yapmaya devam ederlerdi. Bu gelenek hâlâ sürmektedir.

Arami ve Yahudi Aşiret Reisliği de KURUCU BABA'nın kabile üyelerini yönetmesi için EL VERDİĞİ, kabile tanrısının da onayladığını inanıldığı  seçilmiş kişilerce yönetimeleri geleneği böyle doğmuştur. Bu gelenek de zaten olan bir gelenekti. Kabile büyüyüp yerel şehir devletleri yönetim tarzına geçince Tanrının Kutsadığı Peygamber("Farsça, Arapça Nebi, Babil tanrısı Nabu adından gelir" Tanrıya halkının isteklerini ve tanrının halkından istediklerini karşılıklı ileten) Krallar çağına geçmiş oldular.
Sabiler gibi namaz kılan Yahudiler. 


Ama İbrahim'in halkı Ürdün=Şeria Nehri deltası Sabileriydi. Ebla şehir kazılarındaki tabletlerde geçen Şit, İbrahim, İshak, Esav, Yakup adlarıyla günümüz Yahudilerinin hiç bir bağı yoktu. Dilleri Aramice'ydi. Aramice'nin Etiyopya=Habeşistan'daki adı Ahramca'ydı. Bu coğrafya da Sabi dinindeydi. 

Eski Yunanlılar, Kuzey İtalya'da Sabineler aynı milletti. İngiltere'de bile İnanna ibadeti yaygındı ki Hristiyanlığa kadar sürdü.
Türkler arasında da yaygındı. Roma 12 Tablet ve Justinyen yasaları bile TANRININ ADIYLA=BESMELE ile başlardı.

Sabiler Kült Merkezleri Petra'da ibadetlerinde ALLAH, BİSMİLLAH, BİSMİLAHİRRAHMANERRAHİM, LAİLAHE İLLALLAH;
Hac yaparken " Lebbeyk, Allahümme lebbeyk" telbiyelerini söylerlerdi. İhramlı veya çıplak hac yapar, Nuh'un tufan öncesinden kurtardığı özel aşmayı korur, üzümünden HAMR dedikleri şarap yapıp içerler, sunanlara dökerlerdi. 

Endülüs Emevileri bile İspanya'da yaptıkları muhteşem saraya EL HAMRA yani KUTSAL ŞARAP adını vermişlerdir.
Büyük İskender'in ölümü sonrası dört 4 generalden Manisa Akhisarlı olan Ptolome Mısır kralı olunca, tarihçisi Maneto'dan Mısır tarihini yazmasını istemiş, o da yazmıştır.

Onun yazdığı tarihte,( blogumda Türkçesini çevirip, 12 yıl önce, Türkiyede ilk kez yayınladım) anlatılan gerçek Yahudi ifsanesinde, Tevrat masalının aksine bilgiler verilmiştir. Hanı bir deyimimiz vardır; Döven suçlu da dayak yiyenin hiç kabahati yok mu? Bu tarih kitabı da tam onu yazar. Arapların Totiş dedikleri 2. Tutmosis' in firavun adayı büyükoğlu Heliopolis kentinin güneş tapınağının usta büyücü ve tıp doktoru, usta savaşçı Osarsif'tir. Kekemedir de.

O tarihlerde cüzzam ve cinsel hastalık salgını başlar, inanç gereği herkes hastalarını tapınağın bahçesine bırakır gider.
Osarsif iyi niyetli, yardımsever olduğu için hastalarla ilgilenirken cüzam bulaşır. Sağ elinde çürümeler başlayınca, Nil kıyısındaki Avaris taş ocağına sürülür.

Çünkü tanrı soyundan olan Firavun ailesine hastalık bulaşamazdı. Bulaştığı görülürse krallara ve dine inanç yok olabilirdi. Halk görmesin  diye gizleme amaçlı yapılan bu sürgün Osarsif'i kızdırır. Hastalığa yakalanmış diğer asiller ile köleleri tahrik ederek İsyan çıkartır. 15 yıl hükümdar olur. 

Nubiya dağlarına çekilen babası ölüp 2. Ramses çoğalan halkını toplayıp gelir ve Osarsif'i indirip Sina yarımadasına sürer. Kızıldeniz bataklığından geçerken, ölmesi için askerler mızraklarıyla Osarsif'i batağa iterler,  ama ölmez, bataklığı geçip Sina çölüne bırakıldıklarında, SUDAN GEÇEN anlamında MUŞİ yani, MOSES =MUSA adını benimser. Elindeki cüzam yarasını gizlemek için sağ elini hep koynuna sokar. Tevrat'ta da aynıdır.

40 yıl cüzamlıların ölmesi, sağlıklı nesillerin yetişmesi için bekletilirler, sağlıklı olanlar Ürdün nehri deltasına geçtiklerinde Sabilerin İbrahim efsanesini kendilerine yamarlar.

1000 yıl kadar sonra, Yakup soyu olmayan Yahuda kabilesinden Davut krallığında yöresel devlet olunca, kabile adından YAHUDİ  adını alırlar. Bunları 12 yıl önce Yahudi Kültü, İbrahim Kültü Çalıntı Mı?
 adilyargic.blogspot.com'da yayınlamıştım. 

Sonuç olarak, Davut soyu, Babil Sürgünü dönmesi Nasıra Yahudileri Hristiyanlık dinini yazmasaydılar, İranlıların Tanrının Seçtiği Kavim olduğuna inanan Roma Mitracılığından halkını kurtarıp Hristiyan ederek Sasanileri yok etmek için Hristiyanlığı Roma yağmacı, köleci, sömürgeci devlet geleneğine göre düzenleyen I. Constantin olmasaydı bu gün Yahudiler de dinleri de tarih içinde binlerce milletin dini ifsaneleri gibi yok olup gidecekti. Kimse bilmeyecekti.

Tevrat, İncil' in kutsallığına inanmış 4 milyar Hristiyan ve Müslümanın yaşadığı dünyamızda, Mandeanları, Sabileri, dilleri Aramiceyi kabul ettirmek gerçekten zor olduğu için bu kadar anlattım.

Oysa Sabiler bile insanlık ailesi içinde dünkü çocuk sayılır.
Fenike Alfabesi Arami alfabesinden eskidir.
Şimdi Wikipediya sayfasından SELAMÜN ALEYKÜM'ÜN MİTOLOJİK ETİMOLOJİSİ'ni okuyalım;








Bu bilgilerden sonra, kimse Arapça dilini kutsamasın, Arap diline ve kültürüne, Arami, Yahudilere de onların dinlerini ve geleneklerini din diye benimseyenlere de saygımız vardır. Onlardan da aynı saygıyı hakkımız olarak bekliyoruz ve kültür emperyalizmine son vermelerini, birlikte kardeşçe yaşamayı istiyoruz.

Takdir sizindir. 

Alaeddin Yavuz