DNA,GENETİK BİLİMİNDEKİ GELİŞMELER UMUT VERİCİDİR.
Yapay DNA' lar ve Hücre Umut Verecek başlıklı haber yazısı beni, eskiden beri aklımda döndürüp durduğum düşüncelerime yeniden döndürdü.Ben de bu yorumu yazmaya karar verdim.Umarım konunun iyice anlaşılmasında faydalı olur.
Kızılderili,Türk ve semavi din kitaplarında tanrı insanı yapar,uyutur ve kaburga kemiğinden de kadını yaratır.Kemiğin yerini etle kapatır.
Tevrat-Yar.2: 21 RAB Tanrı Adem'e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, RAB Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı.Veya Kur'an'dan;Günümüz bilimi ile doğrulanmış bir detay;
Ana Rahminde insanın oluşumunu anlatan açıklamalı bir gelişim süreci izahı. Sadece CD'sini vermemiş.
Hz.Muhammed gibi bir 7.yy.insanının bu konuyu bilme imkanı olabilir mi?Buyurunuz;
MÜ’MİNUN SURESİ
12- Şüphesiz ki biz insanı çamurun özünden yarattık.
13- Sonra onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik.
14- Sonra o nutfeyi kan pıhtısına çevirdik.Donmuş o kanı da bir çiğnemlik et yaptık. O etten kemikler yarattık ve kemiklere yine et giydirdik.Sonra da onu başka bir yaratılışta yaptık. Yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir.
Biraz da Sümer-Enuma Eliş Destanı;
Onların bu sözlerini duyan Marduk, tanrılara hizmet etmek için bir vahşi yaratıp adına insan koymaya karar verir.
Tanrılar Usta Yaratıcı Tanrı Enki’nin kapısına gelirler
“Bir “Adamu” ("adam"-Tam Türkçe terim-Türk bunlar yahu) yaratmak istediklerini ve nasıl yapacaklarını sorarlar.
Enki-“Adını söylediğiniz yaratık mevcuttur” ve onun üstüne “Tanrıların suretini tutturun” der.
Yani insansı primatlardan alınan bir "Gen" kendi DNA ları ile karıştırılarak şekillendirirlir.
Liderleri:
Kan toplayacağım,kemikleri varlık edeceğim”der
Ea da kanın belirli birinden alınması gerektiğini söyler.
Lider
“İlkeller onun modeli ardınca biçimlensin” der ve adayı seçer
Ea'nın Ana Tanrıça Ninti'ye DNA karıştırma talimatı;
Tablet tercümesi;
Dünyanın bodrumundan
Tam abzunun üstünden
Bir yuvarlak olana dek kili karıştır
Ve yuvarlak şekil ver.
Kili doğru hale getirecek olan
İyi bilen genç tanrılar sağlayacağım.
Son cümlede başka Genetik uzmanlarının da yardımlarının alındığı ifade edilir.Her şey gayet net.
"Onun kanından insanoğlunu biçimlendirdiler,
üstüne hizmeti yüklediler.
tanrılar serbest kalsın diye ...".
Yardıma da tanrıların ebesi bilgili Mami çağrılır.
Ona;
"Sen ana rahmisin
İnsanoğlunu yaratabilecek olan
Yarat öyleyse luluyu(lulu amelu-İlkel amele-İnsan)
O taksın boyunduruğu"
Ortada kendilerine "Tanrı" (Yaratan) demeleri dışında hiç bir olağanüstülük yoktur.O da zaten sıfatlarıdır.Yaratıyorlar işte.
Destandan;
Kur'an'dan;
Kur’an Zariyat Suresi: 56-İnsanları ve cinleri ancak bize kulluk etmeleri için yaratmışızdır.
Efsaneler artık tanrı işi,inanç konusu olmaktan çok bilim adamlarına yön veren ilkeler haline dönüşmektedir.
Artık bu konulardaki ilerlemeler sentetik hücrelerle belki insanlığın hastalanmalarına son verecek ,yine sümer tabletlerinin tercümelerinde Tanrı Enlil'in insanların neslini yok etmek için atmosferi aşılaması,ilk kez insanların baş ağrıları,baş dönmeleri, ateşli hastalıklarla kırılmaya başlamalarına neden olur.Ardından 26.000 yıl süren bir kuraklık,kıtlık ve imha çabaları sonucu insanlar yamyamlaşırlar,toprak yemekten renkleri yeşile döner.
İşte,buyurun ;
“Yukarıdan sıcaklık ...... değildi,
Aşağıda sular kaynaklarından yükselmediler,
Toprağın rahmi doğurmadı,
Bitkiler filiz vermedi,
Kara tarlalar beyaza döndü,
Geniş düzlük tuza boğuldu.”
“Bir şa-at-tam boyunca toprağın otlarını yediler
İkinci şa-at-tam boyunca intikamdan dolayı ızdırap çektiler
Üçüncü şa-at-tam geldi,
Görüntüleri açlıktan değişmişti,
Yüzleri kabuk bağlamıştı.,
Ölümün sınırında yaşıyorlardı.
Dördüncü şa-at-tam geldiğinde ,
Yüzleri yeşil görünmeye başladı,
Sokaklarda kamburu çıkık yürüdüler.
Geniş omuzları darlaştı.
*Buraya kadar Tam olarak 14.400 yıl
Beşinci şa-at-tam geldiğinde insanlar bozunmaya başladılar.Anneler kendi aç kızlarına karşı kapılarını sürgülediler.Kız evlatlar,yiyecek sakladımı görelim diye annelerin gözetlemeye başladılar.
Altıncı geçişte yamyamlık başladı.
Altıncı şa-at-tam geldiğinde kız evlatlarını yiyecek diye hazırladılar,
Çocukları besin diye hazırladılar.
Bir ev diğerini yedi bitirdi.
Not:Bir Şa-At Tam 1.Marduk yılıdır.yani 3600 yıl)
(Bu olay da Hz.İbrahim dönemine kadar insanların "güvenlik gerekçeleri yüzünden kardeş evliliklerinin nedeninin" açıklar"
Sonunda nuh tufanı beklenen bir doğal olaydır.Enlil;
“Gelin hepimiz öldürücü tufanla ilgili bir yemin edelim
İlk önce Anu yemin etti;
Enlil de yemin etti.oğulları da onunla yemin ettiler.
Enki başlangıçta ret eder ama sonunda o da yemin eder.
Artık İnsanların mahvı kesindi.
Ve,beklenen son gelir.
Marduk gezegeninin geçişi ile dünya sular altında kalır.Şeytan olarak bildiğimiz Tanrı Ea insana acır ve Nuh'u veya Atra Hasisi'i kurtarır.Ama lanetlenir ve şeytan olarak karşımıza çıkarılır.Çünkü insanı yok etmek için aldıkları karara uymamış,ettikleri yemine de ihanet etmiştir.Babil olayı ile tekrar yok edilen nuh nesli yerine değişik gezegenlerin halklarından oluşan insan türleriyle insanlık yeniden şekillendirilir ve insanlar tek millet olmaktan çıkarılırlar.Her türlü ilerlemesinin önüne geçmek için kavimler savaşları içinde birbirlerine kıydırılırlar.Yeni nesillerle değiştirilirler.En son değişen ise İbrani kavmidir.Ondan sonra değiştirlen kavim kayıtlarda görülmemektedir.
(Ayrıca Sümer Tabletlerinini İncil ve Tevratt'ta olmayan ve sadece Kur'anda olan bir çok ayeti de doğrulamaktadır.)
Kur'an-ı Kerim Bakara Suresi 4.cümle bunu açıkça ;"240/3- Allah Davut’a hükümdarlık v e hikmet verdi.Ona dilediği şeyleri öğretti.Allah’ın insanları birbiri ile savması olmasaydı yeryüzünün düzeni bozulurdu.Fakat Allah’ın yaratılmışlara lütfu sonsuzdur."olduğu gibi,"Allah’ın insanları birbiri ile savması olmasaydı yeryüzünün düzeni bozulurdu." cümlesi de bu konuyu gayet net olarak anlatrmaktadır.Bu kadar kanlı ve canlı imha çabaları sonucu insanlık günümüzdeki hallerini alır.Yine Kur'an-ı Kerim Hicr Suresi:
36- Şeytan,””Ya Rabbim,bari bana insanlar dirilinceye kadar süre ver.” Dedi.
37- Allah da “ BİZCE BİLİNEN GÜNE KADAR “ dedi.
ayetinde ikisi arasında bilinen bir sürenin varlığı da insanı başı sonu belli bir yaratılış -yok oluş kavramına götürmektedir.Sanki insanlık büyük bir savaş kaybetmiş de böyle bir ilkellik dönemi yaşama cezasına tabii tutulmuş gibi bir hava sezinlenmektedir.
İnsanlığın maceraları şimdi de son elli yılda aldığı yol yukarıdaki fikirleri aklıma getirmektedir.
Birdenbire aklında bir perde varmış da bu akıl perdesinin kaldırılmışçasına,günümüz insanı bilim yolunda hızla ilerlemektedir ve bu ilerleme yeni yaşam biçimlerine doğru bir açılımı gerçekleştirecek gibi görünmektedir.
Gelişen teknolojiyi anlamayı değil,yeni gelişmeleri bile takip edemez bir hale geldik. Belki insanlık Kur'an'da da tarif edilen,Ta-Ha Suresi "
118-Çünkü acıkmamak ve çıplaklık ancak cennette verilmiştir.
ayetindeki gibi veya tevrattaki "
Yar.3: 5 "Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız."
Yar.3: 6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi."
"gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız." ifadelerindeki sağlık şartlarına ulaşmada bu genetik biliminin sayesinde varılabilecektir.Dikkat edildiğinde burada "Ol " deyince oldurmak şeklinde değilde " genetik klonlama ve mutasyon ile yaratan" bir tanrı modeli görmekteyiz.(ENAM SURESİ:73-Gökler ve yeryüzünü gerçek olarak yarattı.O ol dediği an hemen olur.
Yoksa Madam Balavatski'nin "Altın Çağı'na mı gidiyoruz?Yoksa "Preditör Yaratığa Karşı" filmindeki gibi bizi geliştirip kendilerine rakip yapacaklar.Savaşı biz kazanırsak piarmitlerin altındaki nükleer bombaları patlatıp hayatı sıfırlayacaklar kimbilir.Bu filimler,X-MEN'ler hep bu dinsel ve eski tablet metinlerinden yapılan alıntıların ışığında çekilmektedir.
İnsanlığa bir uyarıdırlar,ama insanlar sadece "bilim kurgu" diyerek olayı geçiştirmektedir.
Gelecekten insanlık adına umutlu olmak istiyorum ve biraz da karamsarım. Ya siz?
Not:Konu ile ilgili olarak Sümer tablet tercümelerini okumak isteyenler "Yaratılış Efsaneleri " başlıklı yazılarımı okuyabilirler.
Keykubat
12.10.2007