Adalet ve Kalkınma Partisi
Adı "Adalet ve Kalkınma" olan,dini kaideleri ilke olarak benimsediğine halkı inandırarak iktidar olmuş AK Parti'nin adalet anlayışını son günlerde Almanya'daki Deniz Feneri Derneğinin adının karıştığı yolsuzluk nedeniyle daha sık okuyor,işitiyoruz.
Deniz Feneri Almanya yöneticileri bu gün hapis cezası ile cezalandırılarak suçlarının sabit olduğu mahkeme kararı ile tespit edilip tasdiklendi.
22.Temmuz 2007 genel seçimlerinden 5 ay sonra başlatılan Amerikan başkanı G.W.Bush talimatlı Ergenekon davası ardından,hükümetin 6 yıldır yaptıkları da gözler önüne serilmeye başlandı.
Sıfır terörle aldığı iktidarı,Siirt Milletvekili olarak meclise girmesinin ardından "Alt-üst kimlik","Ben Gürcüyüm karım Kürt" gibi tanımlamalarla terörü işbirliği içinde bulunduğu ABD-AB destekleri ile güçlendirip meclise sokan AKP,terör örgütünün "sol-alevi " kesimini tasfiye edip "İslamcı Kürdistan" isteyen gruba teslim etmye yönelik faaliyetleri,kamu kurumlarında köktendinci örgütlenmelerine bir de adalet kurumlarını baskı altına alması da eklendi.
Deniz Feneri, derneğinin Türkiye bağlantıları için, Alman Mahkemelerinin yürüttüğü tahkikata rağmen hiç bir soruşturma başlatmayan AKP,konuyu haber yapan medya grubu ile de kavgaya tutuştu.Çıkardığı kavga bana şu dizeleri yazdırdı;
BEN BİR FENERİM
"Ben denizde bir fenerim;
Hem yanar hem sönerim;
Fakire yardım diye bağış toplar;
Anında hesabıma geçerim.
Devlet benim,başkan benim;
Para için her dümene girerim;
Allah'tan başkası hesap soramaz ki;
Yargı da,Devlet te,Din de benim." /Yazan-"Keykubat"
Tüm bu olanlar "Adalet" kavramının "AKP" için adalet,"Kalkınma" kavramının da AKP için kalkınma olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Kendi aleyhine açılan davalarda,AKP hükümetini ve Başbakanını "korumaya" dikkat etmeyip de "hukuka uygun" karar veren yargıçların başına neler gelebileceğine bir örnek de aşağıda CHP Milletvekili Süleyman YAĞIZ'ın TBMM Başkanlığına verdiği dilekçelerde görülmektedir.Siz de bu konuda yargınızı yapınız.Dilekçeler boşuna mı yoksa gerekli olduğu için mi verilmiş diye.
İşte o dilekçeler;
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak yanıtlanması isteğimi bilgilerinize sunarım.
Saygılarımla. 15 Eylül 2008
Süleyman Yağız
DSP İstanbul Milletvekili
1- Yeniçağ Gazetesi Yazarı Sayın Sabahattin Önkibar’ın 25 Ağustos 2008 tarihli yazısında dile getirdiği, “AKP’nin muhaliflerini izleme timleri oluşturduğu” iddiası doğru mudur?
2- Doğru değilse aradan geçen zamana karşın konuyla ilgili olarak neden herhangi bir açıklama yapmadınız? Neden yazarı tekzip etmediniz?
3- Açıklama yapılmaması, Sayın Önkibar’ın yazısının tekzip edilmemesi, iddianın doğru olduğunun zımnen de olsa kabul edilmesi anlamına gelmiyor mu?
4- Milli Gazete Yazarı Sayın Mehmet Şevket Eygi de 10 Eylül 2008 tarihli yazısında, “Bu ülkede bir değil, bir sürü istihbarat teşkilatı vardır. Yenileri de kuruluyor. Harıl harıl belge, bilgi toplanıyor, dosyalar hazırlanıyor. Genel bir istihbarat savaşı havası içindeyiz” diye yazmıştır. Bu yazıyı da tekzibin tanımını çok iyi bilen bir başbakan olarak yalanlamayı düşünüyor musunuz?
5- Doğan Grubu’nu eleştirirken, bu grubun içinden de bazı bilgiler aldığınızı belirtmeniz acaba bu dinleme ağından mı kaynaklanıyor?
6- Bu tür iddiaları içeren haber ve yazılar, Türkiye’nin bir “açık hapishane” hâline geldiğini göstermiyor mu?
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın, Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından yazılı olarak yanıtlanması isteğimi bilgilerinize sunarım.
Saygılarımla. 15 Eylül 2008
Süleyman Yağız
DSP İstanbul Milletvekili
1- Bakanlığınızın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan' bölücü başı Abdullah Öcalan’a “sayın” ve şehitlere “kelle” dediği için üç yeni kuruş tazminat ödemeye mahkûm eden Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Başkanı Sayın Sevgi ÖVÜÇ hakkında “görevi ihmal” suçunu işlediği iddiasıyla dava açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sayın Övüç, hangi görevlerini ihmal etmiştir?
2- Görevini ihmal suçundan haklarında dava açılan başka hâkim ve savcılar var mıdır? Varsa bunlar kimlerdir ve hangi görevlerini ihmal etmişlerdir?
3- Üç yeni kuruşluk davanın Sayın Başbakan’ı çok kızdırdığı bilinmektedir. Sayın Övünç hakkındaki davanın, Sayın Başbakan’ın üç yeni kuruşa mahkûm edilmesi kararından sonra açılmasının bu kızgınlıkla bir ilgisi var mıdır?
4- Gerçi bu davanın, Sayın Erdoğan'ın mahkûm edilmesine karşı bir dava olmadığını açıkladınız. Ama bu açıklamanız kamuoyunda inandırıcı bulunmamış ve dava bir “intikam davası” olarak nitelendirilmiştir. Bu nitelendirmeyi nasıl yorumluyorsunuz?
5- Öte yandan, açtığı soruşturma ve davayla hiç ilgisi olmayan kişilerle ilgili bazı bilgi ve belgelerin de özellikle iktidar yanlısı medyada yayımlanmasına ve dolayısıyla muhataplarının temel insan haklarının ihlal edilmesine sebep olduğu iddia edilen Savcı Zekeriya Öz hakkındaki iddiaların bakanlığınızca ciddiye alınmaması bir kayırmacılık değil midir?
Keykubat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.