Sayfalar

3 Ağustos 2008 Pazar

KEMALİZM,ULUSALCILIK VE DİN MASKEYDİ


DİN,KEMALİZM VE ULUSALCILIK BİR MASKEYDİ

Atatürk'ü benimsetmek yerine bıktırdılar;
Hep yaptığım gibi olayları biraz geçmişten alarak yazıma başlamak istiyorum.
Çocukluğumdan beri her yerde aşırı Atatürk vurgulaması beni hep rahatsız etmiştir.İki dedemin de ömürlerinin baharlarını savaş meydanlarında geçirmiş olmalarının ve hiç birinin de ben doğuncaya kadar yaşayamaması, Atatürk'ün Osmanlı'nın maküz talihini yenen adam olması ona yürekten katıksız bir bağlılık oluşmasını sağlamıştı.

O Kurtarılması imkansız bir vatanı kurtardı ve devlet kurdu.30 Ağustos zaferinden altı ay sonra "vatandaşlıktan çıkarılması" için yaptıkları yasa teklifini imzalaması için önüne koydular.O devlet, seksen yıllık ihanetlere rağmen hala batırılamadı..
Cumhuriyet neler getirmişti?
Hele hele,benim gibi sıradan işçi amele çocıklarının onun sayesinde memur olabildiklerini,ağalar,paşalar beyler ve devlet karşısında kendini savunma haklarını veren "Demokrasi'nin" onun çabalarıyla gerçekleşmesi ona hayranlığımı hep güçlendirmiştir.
Ama her zaman adının zoraki tekrarlatılması,adamın sadece,okulda kara tahta üstünde duran bir fotoğraf ve Kemalizm adı verilen bir takım devlet ve halk için uyulması şart mı şart olan kurallar bütününden ibaretmişçesine anlatılması sıkıntı yaratırdı.
Atatürk'ün insan yönü hiç işlenmedi .
Yahu bu evlenmedi mi,ne yer ne içerdi,zaafları hiç yokmuydu?Eski mitolojik tanrıları bırakın Kur'anda okuyup taptığımız Allah bile Hz.İbrahimden oğlunu kurban istememişmiydi?
Tanrılar bile yer içerken bu adam sadece bir kaç ilke,kural,bir kaç fotoğraftan mı oluşuyordu?
Bu kadar iş başardıysa neden insanlara kabul etmesi için baskı yapılmakta,okullarda, matematik,fen,kimya,teknolojik gelişmeler yerine neden hep bu adam anlatılıyordu?
Bu büyük adamın ilkeleri ülkemizin,teknolojik,sanayi,kültürel geri kalmışlığını çözecekmiydi?
Bunu ilke ve inkilaplarını 1940'lardan beri tekrar tekrar insanımızın öğrenmesine rağmen, köktendincilik,komünizm,faşizm neden 1980 yılına kadar gençliğimizin tercihi olmuştu?
Neden devletimiz hiç bir başarıya imza atamamıştı?
Kemalizmin arkasına saklananlar ülkeye hiç hizmet etmediler;
1976 sonrası yaygınlaşan siyah beyaz televizyon sayesinde Amerika ve Avrupa toplumlarının 1870-1930 yılları arasındaki yaşam düzeyleri 1970-80 yıllarında neden bizde yoktu?
Atatürkçülük veya Atatürkçüler neden bunları çözmüyordu?

Ata'nın kendine "Atatürk" adını veren,ardından da ülkeyi bölecek zemini korumada kullanacağı "Kemalizm"i yaratan İsmet Paşa.Ülkeyi bölme amacı dışında hiç bir iş yapmadı.
Bu Atatürkçülük ve Kemalizm savunucuları aslında bu adamı ilaçlayan,hazır iktidara konan ve bu ülkenin kurtuluş savaşına katılmadıkları gibi,isyanlarla devleti zayıf düşürerek tehditle devlet mercilerini ele geçirenlermiydi yoksa?
Dersim,Şeyh Sait isyanları gibi olabilir mi mesela?Biri sol,öbürü sağ iki isyan.İki düşman ama komşu halk.Ülkenin kaderinde hep bunlar önemli roller oynayacaklardı.İkisi de isyancı.
Ülke halkının genelinin Sünni,Şafii temelli İslam inancına sahip olmaları,hilafetçi ve demokrasi karşıtı olmalarının ardındaki sır neydi?
Atatürk'ün getirdiği "eşitlik ilkesi " benim gibi garibanlardan çok başka bir kesimin devlet içinde hakimiyetine mi yarıyordu yoksa?
İşte resimdeki günlere hep bu dümenle getirdiler bu memleketi.

Hala aynı sloganları kullanıyorlar.
Bu kesim,asker zoruyla "Kemalizm" diretmesi yapmasına rağmen neden bu ülke için şehircilik, eğitim,sanayi,bilimsel araştırma konularında tek bir çivi bile çakmıyordu.Veya çakılamamıştı?:))
Devlet memuriyetinde üst kademelerde neden "belli tipler" görünüyordu?
Bu kemalistler neden hep "Alevi,kızılbaş,Kürt "oluyorlardı?
Benim gibi köy,kasaba ortamlarından gelenler için neden bu tür toplumlardan gelenler ilgileri bile olmayan konularda bu kadar fazla fikir sahibi olma gereğini duymuşlardı?
Neden her konuda bunlar çok biliyorlardı?
Benim devlet memuriyetinde o da "zurnanın son deliğinin bir alt deliği sayılabilecek bir memuriyet sayesinde gördüklerimi söyleyeyim.
Aslında,günümüzün Atatürkçü ve Laiklerinin hiç birisi "Alevi" kökenli olmayan halk kesiminden değildir.
Bu kesimden olan birisi bir bakanla bile rahatça görüşebilirken benim geldiğim halk grubundan olanlar sıralı amirinden bile hastalığı nedeniyle hastane izni bile alamıyorlardı?
Devlet Memuru sınavlarında benim yanımda elenen memleketimin insanlarının en kötüsü bile bunların en tahsillisinden her bakımdan üstün iken devlet memuriyetine alınmıyorlardı?
Gerçekte Kemalistler kimlerdi?
Üniversite mezunu olduğu halde okuması bile kırık insanlar sadece "Alevi-Kürt " kökenli kesimden olmaları nedeniyle kolayca başarı elde ediyorlardı?
Bu kesimden olan ve bir sayfa daktilo yazısını kırk dakikada okuyan,ilk okul diplomasını,memur olmak için köy okul müdürüne yalvarak,orta okul diplomasını da "derece almak" için yalvar yakar almış bu insanlar büyük şehirlerde kolayca terfi alarak "Amir" olabiliyorlar ama ,Lise ve hatta Üniversite mezunu alt kademe memurları bu gruptan olmadıkları için hep yaya kalıyorlardı?
Bu halk kesiminden olanlar devleti bu kadar ellerine geçirmişken hizmet vermek yerine,her türlü bölücü,ayrılıkçı,etkinliklerin içinde yer alıyorlardı?
Kemalizm'e karşı kemalist olduğunu "değiştik diyerek" söyleyen bir grup.

İşte İki Rize'li bir Kıbrıslı ABD-AB İşbirlikçileri.Kızmasınlar ama başka imajları yok ki!Bunlar da "Kemalistiz" ,"değiştik" demiyorlar mı?

Ülkemizde bütün siyasi yapılanmaların başında neden bir tane "Ege,Marmara,İç Anadolu,Akdeniz" menşeeli (göçmen değil) çıkmıyordu?
Avrupa ve Amerikalılar Neden,Alevi,Kürt veya Dersim'li dönmeleri tercih ediyorlardı.
Batılı bir devlet memuru Alman,İtalyan İngiliz büyükelçiliklerinden vize alırken kök söktürülürken,bu kesimden olanların papasport ve vizeleri adreslerine geliyor,özel kurslara alınıyorlardı?
Sonuç işte ülkemizin geldiği bölünme ve ayrılma halidir.
Kemalizm ülkeyi bölmek isteyen ABD-AB işbirlikçilerinin maskesiydi.
Türk komünist,demokrat ve Kemalistler "eşitlik" ilkesini savundukça başlarına bu aşiretleri musallat ettiklerini hiç görmediler.

Gözümüze de inanmadık.Apo ve Perinçek.

Doğu Perinçekleri,İbrahim Kaypakkayaları Adullah Öcalan'ları,Yaşar KAYA'ları üniversitlerde yetiştiren zihniyet aslında Türkiye'ye demokrasi getirmek isteyenler değillerdi.
Bu insanların hepsinin de aynı halk grubundan olmaları Türklerin hiç dikkatini çekmedi.
Bu eylemlerin suç olduğu dönemde adı geçen kişiler devletin bazı bürokratlarınca korunurken,Türk olanlar keklik gibi evlerinden ve sokaklardan toplanıyorlardı.
İsmet İnönü'nün oğlu, ÖDTÜ'de Deniz Gezmiş'i makam odasında saklamış,20 yıl sonra da DEP' lileri meclise sokmuştu.
Ne hikmet se Deniz Gezmiş ve arkadaşları Türk oldukları için mi ele verilmiş,idam edilmişlerdi? Deniz GEZMİŞ ve arkadaşları idam edilmeseydi "Kürtler" sol hareketi teslim alabilirlermiydi?
Bölünme buralara kadar gelebilirmiydi?
Olaylar böyle olmadığı için cevapsız sorular içinde kalacak bu konular.Ama Kürt solunun daha o zamanlar devlet içinde örgütlenerek "Türk"leri yeme bitirme siyasetini daha o zamanlar uygulamaya koymuşlardı.Olaylar böyle gösteriyor.
Kürtler planlı nüfus artışı yarattılar ve Türk bölgelerini işgal ettiler.
Böylece "Kürdistan ve Dersim Devletleri projeleri" olgunlaştırılmış ve kendilerini koruyacak, yönlendirecek sermaye,bürokrat desteklerini oluşturmuşlardı.
Dini,Irkçı,demokrat,sol ve her türlü siyasal ve kültürel örgütlerde yer aldılar.
Din geçerse din ile geçmediği yerde hepsini kullanarak devlete güveniz sarsacak her türlü yıkıc eylemleri yaptılar.
Bu ideoloji doğrultusunda eylemler yapabilecek bilinçli eylemci gençlik örgütleri ve halk grupları da yaratılmıştı.
"Sol" hareket Deniz GEZMİŞ ve arkadaşlarının idamı ile artık bir "Kürt Solu" hareketi halini almıştı.

Böyle şeylere de hiç bakmadık ki," Ne oluyor" diye?

Türkiye'nin bütün bölgeleri,bilinçli olarak artırılan Kürt nüfusu tarafından devletin başındaki destekçileri ile işgal edilmiş,Türklerin yoğun olduğu,Trakya,İzmir,Mersin,Adana,Bursa gibi şehirlerde önemli bir Kürt nüfusu oluşturulmuştu.
Hesapsız arttırılan bu nüfusu beslemek için yarattıkları "Mağdur Doğulu" imajı ile tüm yardım kampanyalarını bu nüfusu beslemek için kullanmalarına da hepimiz destek olmuştuk.
En son "Baba beni okula gönder kampanyasında " olduğu gibi.
Dış destekler hep vardı.

Fallon,onu da istifa ettirdiler.İran savaşına da karşı çıkmıştı.

Ardından da ABD-AB destekleri de tam teşekküllü olarak sağlanmıştı.Bunlar zaten İngiliz Arkeolog Henry Layard'ın Irak Ninova kazıları sonrası "Sümerli" zannettiği Kürtleri öne çıkarmasıyla başlamıştı.
Sonunda niyet açıklandı maske de çıkarıldı.
1992'de Özgür Gündem Gazetesi sahibi ve DEP milletvekili Yaşra KAYA'nın;
"Biz Kürt sosyalistler,1960'lı yıllardan itibaren Türk solu içinde örgütlenerek eğitildik,örgütlendik ve güçlendik.Bizi,feodalite içinde yaşayan,ezilen halk diye kollayan Türk solu bizim güçlenmemizi sağladı.
Artık Türk solunun desteğine ihtiyacımız yoktur.
Bağımsız demokratik Kürdistan'ı kuracak güce eriştik" dediği zaman bile ayamadık ve hala da aymadık.
Bütün bu eylemleri gerçekleştirebilmeleri için "Kemalizm" onlar için bulunmaz bir "koruma" ortamı yaratmaktaydı.

Teröriste "Düz ovaya in" diyen bir terörle mücadleci.O da Elazığ'dan,Dersimli destekçileri de var.Yani hepsi kurtlar vadisi.
Aldatmacalara hep inandık.
Bütün bu nedenlerle bir de "Aleviler ve Kürtler demokrasinin bekçisidir" gibi oturaklı,aldatıcı söylemlerle de yaptıkları yıkıcılık hareketine "haklılık" kazandırmaktaydılar.
Biz de Türk milleti olarak hepsini yedik.

Yolumuzu hep şaşırdık.

Bunlara karşı savaşan,olayı kavrayan bürokratlarımıza da yine onların ağzına bakarak,neye hizmet ettiğini bile çözemediğimiz solculuğumuz adına "halk düşmanı ve faşist" diye de saldırdık.
15 gün önce Siyaset meydanı programında tam bir terör örgütü kampanyası sergilenmiş ve kimseden de çıt çıkmamıştı.
Son K.Irak operasyonuna bilinçli olarak izin verildi ve bitirtildi.
Kuzey Irak operasyonu'nda öldürülen teröristlerin bahanesi ile başlatılan Nevruz bahaneleri ile sürdürülen tüm Doğu Anadolu ve İzmir'e kadar yayılan örgütlü kitle eylemleri,bu operasyona büyük devletlerin bilinçli olarak izin verdiğini göstermektedir.
Bu operasyon sonrası başlatılan halk hareketlerine "bütünlük,birlik ve devlet olma ilkesi içinde " askeri ve siyasi tedbir alınması için hükümet ve muhalefetin birlikte hareket etmesi gerekirken, yaratılan hükümet krizinin, kapatma davasının gerçekten "Laiklik adına yapıldığı inandırıcı mıdır?
Hem hükümet hem de muhalefet ortak bir bölünme eyleminin gerçekleşmesine çanak tutmakta değilmidir?
Halk da işi aymak yerine hep aynı bok çukuruna düşmekten yorulmamışmıdır?
Dinci Hükümet ve Ulasalcılar birlikte hareket ediyorlar.
Dini siyaset aracı olarak kullanan hükümet de ulusalcılar da çok iyi gördükleri bölünme hareketini hızlandırmak için ellerinden geleni feda etmemektedirler.

İşte Erzurumlu bir dönme olduğu iddia edilen,ilk okul mezunu emekli bir vaiz olan Fethullah Gülen Hoca.ABD'den hakkındaki davaları düşürebiliyor,
1958'de Adnan Menderes Hükümetinin Isparta'da Şeyh Said İsyanı yüzünden sürgünde bulunan Said Nursi'nin hakkındaki mahleme kararını ABD isteği ile kaldırması ile aynı olay.Fethullah da zaten onun "Nur" talebesi.
Hükümetler onun ardınca diziliyor,dünyanın her yerinde okulları açılıyor.ABD desteği uyurken bile onun ardında.Koca B.O.P projesi onun varlığı ile umut veriyor.Ülkemizi ve tüm müslüman ülkelerini ABD düzenlemeli bir İslam inancına dayalı "Şeriat Devleti"ne çevirmek isteyen kimse.

Atatürk öldü,isyancılar devleti ele geçirdi,onun ardına saklanıp düşmanla işbirliği yapıldı ve bu günlere kadar Türkler uyuyarak,Kürt Said'in "Kürdistan kurma fikrine alet olarak,Kürtler ve dönmeler de örgütlenerek birlikte geldik.
Evet,bu ülkede Atatürk'ün sağ olduğu 1937 yılından itibaren onun adı ile millet bastırıldı,uyutuldu, ve soyuldu.Her türlü aydınlanmadan uzak tutuldu.Kitap okudu ceza yedi,korktu kitap okumaktan, memleke elden çıkacak hale geldi bu defa.
Bir başka bölücü ve gerici eylemin Nur fedaisi,"Biz bu yola beyaz çarşaf giyerek çıktık" sözü ile meşhur oldu..

Başbakan tahrikli anarşinin başlangıç sözlerinden biri ile.

1950 yıllarında Emperyalizm desteği ile yaratılan "Atatürkçülük" ve "Din" ülkeyi bölmek isteyen,dönmeler, Kürtler ve kimliğini kaybetmiş Türk Alevilerce maske olarak kullanıldı.
Atatürkçülük ve Din maskeydi.Şimdi hala maske olmaya devam ediyor ve de edecek.
Bir kaç yıllık ömrü kalmış devletin adı ve haritası değişinceye kadar.Az kaldı zaten.
Bu güne kadar yaşadıklarımız tamamen Alevi-Kızılbaş Kürtlerin devrim sürecinden başka bir şey değildi.
Millet de hiç bir şeyi görmüyor veya çok iyi görüyor da uyumak çözüm gibi geliyor:Haksız da değil kafasını kaldırsa dayak yiyor çünkü.
Millet de her zaman yaptığını yapıyor zaten."Uyuyor".
Şşşşşşşşşttt !!!
Milletin (kendini devlet sananların) uykusunu bozmayalım.

Keykubat.



26.3.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.