Sayfalar

3 Ağustos 2008 Pazar

AYSUN KAYACI'NIN OY DERDİ


AYSUN KAYACI'NIN OY DERDİ


Aysun Kayacı kızımız NTV 'de yayınlanan "Haydi gel bizimle ol" adlı programda sarf ettiği "Benim oyum dağdaki çobanın oyu ile bir olur mu?" sözü yüzünden ülke gündemine öyle bir yerleşti ki sormayın.
Gençlik ve cahillik işte.
Senin profların bu milletin ve ilave 1.5.milyar dünya nüfusunun "deve ve davar çobanlığı ile yetişmiş,cebrail adlı meleğin üç kez kolları arasında sıkması ve "ikra ikra-oku oku" emri ile kırk yaşında okuma yazma öğrenmiş" bir peygambere Allah'tan daha çok taptıklarını öğretmediler mi?
Cuma günleri Sultanahmet meydanında camiden "Peygamberimiz Hz.Muhammet Mustafa'nın yüzü suyu hürmetine bilerek ve bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızı affet YA RABBİİİ" çığlıkları ile yaptıkları hile,dümen,fesatlık ve memleketi satma,haram yeme icraatları için günah çıkartma çığlıklarını da mı duymadın hiç?
Demek ki duymamışsın ve de öğretmemişler.
Ya da her kes bilir diye üstünde durulmadığından veya cami yanından geçmediğinden bu kızımız da öğrenememiştir.
Gelir geçer diye bir haftadır bekliyorum ancak bu hanımefendinin sözü artık Başbakan R.Tayyip ERDOĞAN tarafından da kullanılmaya başlandı.
Böyle giderse yakında Avrupa parlamentosu, Amerikan Senatosu,Rusya ve Çin Parlemantolarına da sıçrayacak gibi görünüyor.
AKP oylarını geçersiz saymaya çalışan muhalefetinden,yaşına bakmaksızın 24 yaşında toy kızı asırlık çınar siyasetçi veya basın mensubuymuşçasına hırpalayan kırpalayana.
Kızımız da güzel mi güzel hani.Tahsil de eklenince herkesin gözüne geliverdi birdenbire.Önce ez sonra himayene al siyaseti gibi yorumlamak da mümkün.
Bir zamanlar Leyla Sayarlar ve Ahmet Özhanlar da tarikatlara böyle tepkilerle girmişlerdi.
Ülkeye ABD destekli şeriat getirerek 1979 İran Devriminde molların yaptığı "Kız çocuğunu (9) Dokuz yaşında "Ergen-sayma" yasaları çıkarma arzuları içinde değiştik siyasetleri ile izin alıp beş yıl içinde şeriat ilan etmeye kalkan "sübyancı ve ,dört karı isteyen," dinci iktidar mensupları da birden saldırdılar. Başladılar sallamaya.
Kızımız da genç,toy bir öğrenci.Anında bunalıma girdi ve perişan oldu.Olmuş armut gibi sallanmaya başladı.
Nazar değmesin, bu kadar güzel armudu düşürmek için bir ülkenin "Başbakanı" da ağacı sallamaya başladıysa korkulmalıdır.

Sanki,"nasıl bir hata yapsa da şuna bir laf atsaydık" beklentisi varmışçasına uslupsüzca yapılan saldırılar makineli tüfek mermisi gibi her dakika yağıyor.
Hani "Ergenekon davası" sanıkları bile unutuldu.
Bu bir toy genç kız.Sonra canlı ve ön hazırlıksız yapılan,konunun da gelişine göre formatlandığı böyle programlarda neler olmuyor ki?
Daha düne kadar kaç tane cinayet işlenmesine neden oldukları halde bu tür programlar hala baştacı.
Kızımız neden bu kadar tepki çekti?
80 yıllık Cumhuriyetin bu güne kadar "TULUM ÇIKARMAK" tabiri ile ifade ettikleri "Doğu Anadolu" oylarının değiştirilmesi bile akla getirilmeyen hali için.
İktidarı da muhalefeti de 80 yıldır uçak,otobüs konvoyları ile büyük şehirlerden doğu kökenli vatandaşları toplayıp memleketlerinde "oy" kullandırmaya götürürler.Sonra da kaybedenler bundan şikayet edip basında bu durumu eleştirmeyi sürdürürler.
Bu tulum oy verenler acaba "ulema" takımı mıdır,yoksa hanımefendinin dediği gibi "ayak takımı" mıdır?
Aslında söz konusu ekmek parasını kazanan çoban da değildir.Tulum oylardır ya!
Kızımız bunu gündeme getirmiş.
Üniversitede aldığı eğitimde de bu konuda Sokrateslerden,Aristolara yani 2500 yıl öncesine kadar uzanan geçmişi olan bir konu bu "oy kullanma" konusu.
Yıllardır pir,şeyh,ağa üçgeni içinde yaşayan,düne kadar,""oy karşılığı cennet vaad eden Necmettin Erbakan"a,S.Demirel'e bağlı şeyhlerle halkın oylarını aldatıp çalan zihniyet iktidardaki zihniyetten başka da kimse değildir.
Ama,işi oraya götürüp "Biz halk adamıyız" demek de var siyasetin içinde.Ucuz yiğitlik kim yapacak?
"Parti nedir,Devlet nedir,Ülke nedir" bilmeyen,iç,dış siyaset,özgürlük,bireysellikten ,politika,siyaset, devlet idaresi kavramlarından hiç mi hiç haberi olmayan,"günahtır" diye televizyon ve radyo bile seyrettirilip dinlettirilmeyen kara çarşaflar ve peçeler içine hapsedilmiş memleket kadınları ve kızlarımızın ve onlardan doğup yetişen "kul" zihniyetli erkeklerin oyları nasıl olur da bir "Recep Tayyip Erdoğan'ın oyu ile eşit olur?
Buna imkan varmıdır?
Bağışlayın, yanlış dedim,Recep Tayyip Erdoğan'ın oyu tüm AKP milletvekillerinin ve hatta işbirliğine yatan "muhalefet kısvesinde simsarlık yapan" partilerin ve onların da milletvekillerinin oylarına da eşittir.

"Tulum oy" geleneği ile son olarak iktidar olan başbakanımız da bu kızı hedef aldı.

Çobanı bırak,Aysun Kayacıymış,Üniversite profesörüymüş halt etmiş.
Başbakanımızın mecliste partisine ait milletvekillerinin oylarını kullanma hakkını "doğum günü hediyesi" olarak aldığı bu gün Kanaltürk'te belgeleriyle açıklanmışken,başbakanımızın yaptığı "vekillerinin oy gaspı" işine en uygun kılıf bu kızımızın sözleri iken olaya bakınız ki ,kendi yaptığına destek olacak tek kişiyi de ezmeye çalışmıyor mu?
Sonra onlarda kim oluyor ki canım?
Başbakan'a bilmeden destek olmak Aysun Kayacı'ya mı kalmış?
O nedenle adamı hele Aysun gibi bir genç hanımı anında yerler.
Her türlü saldırıya acıkmış aslan gibi kükreyen başbakanımızın bir "kükremesi" yetip artmıyor mu zaten?
Aslında Başbakanımız kusur kalmışçasına buna siyaset uğruna sarılmasaydı da "devlet başkanı ciddiyetinde " kalsaydı ben de bu yazıyı bu güne kadar yazmadığım gibi de yazmayacaktım.
Zaten önce AKP Gnl.Bşk.Yrd. Dengir M.FIRAT bey ve İzmir'den bilmem hangi AKP milletvekili, kızcağızın (belki kadıncağız) "hangi yolla para kazandığını bildiklerini" dahi çok gizli devlet sırrıymış gibi açıklayarak bizleri de aydınlattılar.Bu yeterliydi hatta üstüne de çıktı yani.
Ülke bir daha ikiye bölündü.
Hani okullarda konu anlatılırken kullanılan bir uslup vardır."Filanca mesele ikiye ayrılır,A ve B, A da kendi içinde ikiye ayırılır a ve b gibi sürer gider.
Aysun da ülkeyi Kürt,Türk,Alevi, Sünni,Türbanlı,Türbansız,Laik,Anti laik yetmezmiş gibi bir de o böldü.
Aysuncular ve Akp'liler.
Hiç olmazsa ülkede muhalefet olmadığını göstermedi mi?

KeykubatYukarıda yazdığım gibi Başbakan da aslında Aysun hanımla aynı görüşte hatta daha da radikal değilmi?
İşte kendi konuşması.
23.Nisan 2008-Basından.
"Başbakan Erdoğan grup toplantısında "Biz mitingi Taksim'de yapacağız demek, şık bir yaklaşım değil. Herkesi, özellikle sendika yöneticilerini kanunlara uymaya çağırıyoruz" dedi. Türkiye'nin tatiller ülkesi olduğunu söyleyen Erdoğan "Bir günün maliyeti 2 katrilyon. Dünyada 1 Mayıs her yerde resmi tatil olarak kutlanmıyor. Biz emek ve dayanışma günü olarak ilan ettik. Ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar" dedi. "
Kendisi,çalıştığı şirkete torpil yaptırıp Kasımpaşaya yakın Hasdal Kışlasına tayin yaptırıp,evinde oturarak askerlik yaptığı daha sonraları İETT'de muhasebecilik yaptığı zamanlar ayak değil de neydi acaba?
"İnsanlar ne oldum değil ne olacağım" demeli sayın Başbakan.Ne olacağınız belli mi?Amerikan vatandaşı yaptırıp askerlikten kaçırdığınız ve gemicikler aldığınız oğullarınız,devlet bankalarının parasıyla medya satın aldığınız damadınızın şirketlerinin hesabını soran olmaz mı acaba?
Dünya bir dinlenme bir imtihan yeri değilmidir?Din sizce sadece baş örtüsümüdür?Yaptıklarınızın yanlış ve büyük günah olmadığı hangi din vardır ki yeryüzünde?

Keykubat

07.5.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.