ARAP İSYANLARINDAN İŞTAHALANAN EŞBAŞKAN ve MUHALEFETİN İŞBİRLİKÇİLİĞİ
Tunus'lu İşportacı Muhammed Bin Buvazizi |
Muhammed Bin Buvazizi |
Tarık el-Tayyib Muhammed Bin Buvazizi (29.Mart.984-04.Ocak.2011) adlı sokak satıcısı Tunuslu gencin “200” ABD doları değerindeki eşyalarını taşıyan tekerlekli işporta arabasına el koyan ve geri vermeyen hatta kendisini döverek aşağılayan Belediye zabıtalarının ve yardımcı olan polisin davranışını protesto etmek için 17 Aralık 2010’da Bin Arus şehrinde kendini yakmasının ardından geçen 18 gün içinde birinci derece yanıktan ölmesinin ateşlediği kitle eylemleri,23 yıldır ülkeyi yöneten diktatör Zeynel Abidin Bin Ali’nin 14 Ocak 2011’de ülkeyi terk etmesiyle son bulmuştu.
Olaylar halkı öyle bir galeyana getirmişti ki öldüğü Bin Arus hastanesi bile olaylarda yakılmıştı.
Ancak olaylar halen Tunus’ta da bitmediği gibi “domino etkisi” adı verilen tabirle Fas ve Moritanya hariç bütün kuzey Afrika Arap ülkelerinden Yemen’e,Hürmüz Körfezindeki ada devleti olan Bahreyn’den İran’a kadar sıçramıştır.
Mason Tapınak Şovalyelerini "T" Haçı |
Küresel Sermayenin bu ülkelerin başına geçirdiği diktatörlerin çoğu ya ülkesini terk etmiş ya da Hüsnü Mübarek usulü Şarm el Şeyh’te ikamete geçmiştir.
Ancak isyanlara en ciddi direniş önce Bahreyn’de,gece uyuyan eylemcilere polis saldırısı yaparak üç kişinin ölümüne neden olan Bahreyn’de ortaya çıkmış son olarak,hava kuvvetlerini de isyancılara karşı kullanan Libyalı diktatör Kaddafi tarafından devam etmektedir.
Libya’da ölenlerin sayısı hakkında kesin bir bilgi de verilememektedir.Halkın İnternet’e girişi dahi yasaklanmıştır.
Kaddafi ve Mübarek |
Hakkını arayan kitlelerin yanında olmak her halkın da birinci görevidir.Fakat halk gerçekten kendilerini “daha iyi bir geleceğe” taşıyacak bir ideoloji ve kitle önderleriyle mi yoksa,mevcut diktatörlerin kabadayılığından bıkmış,son Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesini hayata geçirmek için eski ortaklarını ve de “uluslar arası uyuşmazlıklar sayesinde iktidarda kalmayı başaran Arap İslam-Sosyalist devrimcisi Kaddafi ve damarında azıcık Nasır’lık bulunan Hüsnü Mübarek gibi kitle önderlerini” devre dışı bırakan,” küresel sermayenin son darbe operasyonunun” bir parçası mı olmaktadırlar?
Ben ne üzücüdür ki ikinci fikrin doğru olduğunu olayların her adımında görmekteyim.
Arap isyanları Ortadoğu'yu B.O.P'a hazırlamak için AB-D tarafından kışkırtılmaktadır. 18.yüzyıldan itibaren,İngiliz istihbarat masalarında hazırlanmış Vehhabilik,19.yy.'da devamı olan Bahailik,1950 Menderes döneminde de hepsinin devamı olan Nurculuk son olarak Günümüzdeki hali ile Fethullahçılık ile ele geçirilmiş Müslüman dünyası zaten Burka, Çarşaf,Peçe,Türban ile "Hıristiyanlaştırılmıştır."
Burka'lı Arap kadınları |
Son aşama İslam dünyasını "Sintoloji tarikatının da yardımıyla" dinsizleri de gruba katarak Vatikan’a ve işbirlikçisi küresel sermayeye bağlamaktır.
Bütün olayların,bir Amerikan subayının bizdeki Ergenekon ibnesi Tuncay Güney misali, devletin derin kayıtlarını bir çuvala doldurup Wikileaks adlı İnternet sitesinde yayınlanmaya başlamasının ardından gelişmesi ilgi çekicidir.O zaman da Wikileaks olayının bir tertip ve düzmece olduğunu “Wikilik mi Tilkilik mi?” başlıklı yazımda dile getirmiştim.
Hadi buyur;"Peçe Kadının Özgürlüğüdür" (!?) |
Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin Eş Başkanı olan,”Sekiz Yıllık İktidarlarında”, Türk Milletinin “seksen yılda” yarattığı bütün kamu-sivil kurum ve kuruluşlarından,tarihi ve turistik bölgelerden tutun da nerede bir nehir,akarsu ve hatta dere varsa,her birinin su başlarına “HES” adını verdikleri Hidroelektrik Su Santralleri kurarak suları hapsetmiş, kaynağında başta İsrail olmak üzere yabancılara satmıştır.
Suların akmadığı nehir ve dere yataklarında yaşayan canlılar balıklardan kurbağalara,ölmüş ve onlarla beslenen yırtıcı hayvanlar aç kalmış,tabiatın doğal dengesi bozulmuştur.
Kanada'lı rahibe |
Bir başka peçeli Hıristiyanlar |
Susuzluk ve besin yetersizliğinden ölen hayvanlar yağışlı havalarda artık şehirlere akın etmeye başlamış son haber programlarında bunlara kuşların da katıldığını görmekteyiz.
Sadece bu kadar mı?
Su kenarlarında kendisine domates,biber,fasulye gibi sebzeler yetiştiren köylünün de karnını doyurmaya katkısı büyük olan küçücük bahçeleri susuzluktan çatlayınca buna anarşi-terör, işsizlik ve pahalılık da eklenince şehirler her gün hesapsız göçlere maruz kalmaktadır.
Köyünün deresini,toprağının bereketini kaybeden köylümüz,pancar,buğday,tütün ekimlerinin ve hayvancılığın da hükümetin tarım politikaları ile öldürülmesi sayesinde aç kalan halkımız göç ettiği şehirlerde kadınlı erkekli fahişelikten uyuşturucuya her türlü pisliğe mahkum edilmiştir.
1960,1971,1980 darbeleri ile sindirilmiş halkımız artık gene “bir darbe olur bizi yerle bir ederler” korkusuyla tepki göstermekten de korktuğundan memleketin hali gerçekten Allah’a kalmıştır.
Ancak korkunun ecele faydası yoktur.B.O.P projesinin “Eş Başkanı” olmakla 21 kez övündüğü kayıtlar altında olan,Amerika ile gizi “dokuz maddelik ikili antlaşmaları imzalamış” AKP hükümetinin yandaş medyada yaptığı konuşmalara bakılırsa keyiften ağzı kulaklarına varmaktadır.
Bir hafta kadar önce Habertük Tv’de,AKP-B.O.P karşıtları arasında az çok saygınlığı bulunan araştırmacı yazar Aytunç Altındal’ın konuk edildiği programda “kaderin yeni bir Osmanlı’yı istediğini ve bunun da kurulmasının yolunun bu eylemlerle açıldığı” vurgulanmıştır.
Haçlı işbirlikçisi Yezidi Barzani,Talabani,Şemdinanlı ve öteki Kürt aşiretlerinin,1903’lerde gerçek Şafi olan Zibar aşireti liderlerinden Molla Perisey'i öldürüp cesedini parçalara ayırmaları,kendilerine karşı olanları yok etmeleri ile günümüze kadar sürmüş,12 Eylül 1980 cuntasının iktidar ettiği ANAP ile iktidar olan Yezid Turgut Özal ve öteki Kürt aşiretleri bu güne kadar Ordu-Sivil-ticaret ve AB-D destekleriyle yaratılmış “ekonomik krizler-Türban ve şiir mağduriyetlerinin” ardından 03.Ekim 2002’de iktidara getirilmiştir.
Kendilerini Nakşibendi (Köle İşleyen) tarikatı mensubu Şafi Kürtler olarak tanımlayan, aslında Şeyh Hadi’nin 12.yy.’da yarattığı Kürt Yahudiliği” de olan,Ebubekir’den halife Yezid’e Emevi Araplarını “tanrı” sayan,bu nedenle “seyitlik” derdi bol olan,kendini tanrı ilan eden sapık,cahil,delileri “önder belleyen” bir kripto yapılanmadır.
Köklerini İ.Ö.300’lerde Grek İskender’in bıraktığı “Kripto Grekler-Hıristiyan Süryani, Ermeni, Kürtler olarak açıklayan bu takiyeci yapılanma,1750’lerde yaratılmış Vehhabiliğin son aşaması olan Fethullahçılık ya da kripto Grek olan Süryani-Ermeni-Yezidi Kürt –Vatikan işbirliği ile bütün Ortadoğu’nun Türk ve Müslüman halklarını,ülkelerini insanlarıyla işbirlikçileri olan küresel Haçlı-Yahudi sermayesine ikram eden sinsi bir yapılanmadır.
Bunu bu seçimlerde görmezden gelmek,bir iki yıl içinde Rusya’dan Çin’e açılacak savaşlarda evlatlarını kaybetmeye başladığında çok geç olacaktır.
Ülkemizdeki “iktidar ve muhalefet partilerinin ileri gelenleri” de ne yazık ki köken olarak bu “işbirlikçi ihanet yapılanmasının içinde asırlardır yer almış aşiretlerden gelmektedirler.
Bu nedenle ciddi bir “muhalefet” yoktur ve yapılan her türlü ciddi muhalefeti,bir iki yerde yapılan “aptalca davranışlarla karizmayı çizdirerek” iktidar partisini parlatan ihanet merkezli davranışlar takip etmektedir.
Muhalefet asla “iktidar hesaplamamaktadır” işbirlikçiliği” her hareketinde de görünmektedir.
Halk başsızdır.Benim gibilerin de ardında güçlü bir sermaye olmayınca adımız “kafayı yemişe çıkmaktadır”
Oysa daha akşam,TGRT Tv’de İshak Alaton adlı iş adamamız katıldığı programda hükümetin ağzı laf yapan “çeneşörlerinden birisine “ aklımda kaldığı kadarıyla şöyle diyordu;
“”Siyaseti bir “statükoculuk” kavramı arkasında sürdüremezsiniz.İnsanların “demokratik haklarını kaybetmekten Şeriat rejimi endişesine” kadar korkularını yatıştırmalısınız.Hatta “İsveç Demokrasisi” benzeri bir şey uygulayabilirsiniz.Bir yanda yoksulluğun işsizliğin arttığı diğer yanda süper lüks zenginleri türediği bir rejim yaşayamaz.Gün gelir isyan dalgaları hepimizi sürükler,denize döker.Ben de zengin olmak istiyorum ama zenginlik paylaşılmalıdır,ben bu programı bunun için tercih ettim” diyordu.
Ama,hükümetin “çeneşörü” hala CHP’nin kendisini Atatürk,İnönü döneminden sorumlu tuttuğu,”Ordu destekli,cunta yanlısı siyaset” takip ettiği günlerle kıyaslayıp,”kendisine aydın diyenlere ne yazık ki aydın diyemiyorum onlar statükocudur” diyor ve uyarıyı bütünüyle görmezden geliyordu.
Peçeli Hıristiyan Gelin |
“Değişimcilik” diye savundukları saçmalığın,ülkenin insanıyla birlikte satılması, köleleştirilmesi, kültürel olarak Grekleştirilirken Hıristiyanlaştırılması,devletin 36 parçaya bölünmesi,SSK-Emeklilik haklarının kaybı, bilinmeyen savaşlara sokulması,askerinin NATO’nun ve küresel sermayenin “paralı askeri” yapılması ise bu değişimi alın müsait yerinize sokun.Yoksa millet elbet yapamadığınızı yapacak güçtedir.
Oysa gerçekler iddia ettikleri gibi olmayıp,CHP statükoculuğu ve ordu şakşakçılığını bırakmış,”ergenekon suçlularına” karşı “ivedi adaletin uygulanmasını ve mağduriyetin kaldırılmasını” savunmaya geçmiştir.
Süheyl BATUM’un davranışı tamamen budur.CHP siyaset değiştirmiştir.Ancak önsezilerim bana derinden bir “AKP-Muhalefet İşbirliği olduğu” konusunda uyarılar vermektedir.Devlet Bahçeli’nin Fethullahçılığı yüzünden evlenmemesinden tutun da Deniz Baykal’ın Fethullah Gülen’i CD Operasyonunda ayrı tutması,Sünni Açılım” derken Türbancıların partiye doldurulması” gibi işler de görmezden gelinemez.
AKP’nin yaptığı,İslam’da kaldırılmış olan Türk ve Kürt geleneklerinde yeri bulunmayan ama Yezidilikte bulunan “Mir,Şıh,Pir” kast sisteminin “Nakşibendilik ve Şafilikle süslenmiş hali olan “Yezid Kürt İslam Sentezi” saçmalığına kapılarak “Kürt Bizans’ı” kurma hayali içinde aklını yitirmiş neye inandığı bile belli olmayan din tüccarı,din manyağı,kadını hayvandan aşağı,kız evlatlarını mal gören,ırkçı işbirlikçi sapıklardır.
Artvin'de Hes protestosu |
Kökleri asırlara dayanan bunca ihanet,fesatlıklar sonucu,ülkelerindeki bozuk gelir dağılımları yüzünden hak aramak için çok pahalı faturalar ödemekte olan ve her türlü baskıya rağmen direnen Arapları da saygı ile selamlıyorum.Keşke bizim de halkımız bu kadar erkekleşebilse diyorum.
Bütün bu haklılıklarına rağmen,çıktıkları yolun rehberleri ne yazık ki onları sömürgeci devletlerin kucağına götüren satılmış,yobaz işbirlikçi,kripto Hıristiyan,Süryani,Kıpti ve bilmediğim işbirlikçi tiplerdir.
Bu yüzden,Muammer Kaddafi,beğenelim,beğenmeyelim sömürgeciliğe karşı en sağlam direnişi vermeye çalışan halkını seven birisidir.Halk bence biraz haklar alıp Kaddafi ile yola devam etmelidir.
Kaddafi bütün Arap milliyetçiliğine ve dinciliğine rağmen desteklenmelidir.Çünkü “antiemperyalisttir.”
Fatih’ Sultan Mehmet’e baktığı fala dayanarak,Rum papazının;-“İstanbul elinizden savaşla değil,para karşılığında çıkacak” sözlerini hatırlatan AKP hükümetinin nereye varacağı belli olmayan icraatları yüreklerimize korku salmış,bu Yezid Kürt –Grek Süryani-Ermeni iktidarını sürdürmek de bitirmek de elinizdedir.
Takdir sizlerindir.
keykubat
Recep Tayyip Erdoğan;
NATO'nun Libya'da Ne İşi Var?(What's job of the NATO in Libya?)
Şimdi Hepsi Toptan Geliyor;"Nato İşini Çabuk Görsün!";
Son olarak "ÜLKENDEN ÇIK" Çağrısı;
Peki neden?
NURCULAR MÜSLÜMAN MI?
11 Kasım 19138'de Bitlis Ermenisi İsmet paşanın darbe ile devleti ele geçirmesini,12.Mayıs.1939'da İngiltere-Türkiye Kredi antlaşması onu da Almanya,Amerika, Fransa ve diğer Haçlı ülkeleriyle yapılan teslimiyet antlaşmaları takip etti.
1945'lerde,Mason Localarının açılmasını,14.5.1950'den sonra da devletin tüm kurumlarıyla NATO'ya teslimiyle sonuçlandı.
Masonik Bahai-Nurcu yapılanması içinde örgütlenen dönme Gregoryen Ermeni,Yahudi,Süryani,Arami ve diğer Rum oluşumları devleti ele geçirdi.
Türkiye artık Kanuni sonrası olduğu gibi "adı Türkiye" olan,Mason ABD'nin şubesi bir devlet haline geldi.
Recep Tayyip Erdoğan;
NATO'nun Libya'da Ne İşi Var?(What's job of the NATO in Libya?)
Şimdi Hepsi Toptan Geliyor;"Nato İşini Çabuk Görsün!";
Son olarak "ÜLKENDEN ÇIK" Çağrısı;
Peki neden?
NURCULAR MÜSLÜMAN MI?
İsrail NUR Mason Locası |
1945'lerde,Mason Localarının açılmasını,14.5.1950'den sonra da devletin tüm kurumlarıyla NATO'ya teslimiyle sonuçlandı.
Masonik Bahai-Nurcu yapılanması içinde örgütlenen dönme Gregoryen Ermeni,Yahudi,Süryani,Arami ve diğer Rum oluşumları devleti ele geçirdi.
Türkiye artık Kanuni sonrası olduğu gibi "adı Türkiye" olan,Mason ABD'nin şubesi bir devlet haline geldi.
Masonların ve Yahudilerin kıyamette Allah'ın yeryüzünü Yahudilere teslim edeceği inancına dayalı olarak Türk ve Müslümanlar üzerinde "soykırımı içeren "Yecüc-Mecüc" siyaseti güttüklerine delil benim çok sayıda yazımın dışında yabancı kaynaklar da önemle işaret etmektedirler.
Başbakan RE.T.E'nin (RITE) ağzına "TÜRK" adı almamasındaki işin sırrı kendisinin de Mason Rotschild'lardan aldıkları desteklerle,Türk askerini arkadan vuran sıkıyı görünce de Ermeni ve Yezidi Kürt çetecilerle birlikte Ermenistan ve Gürcistan'a 1915'de kaçan, Süryanilerin yerleştirildiği Batum'lu olması yetmez mi?;
İşte bir video ama İngilizce;"10" bölümlük videonun ilki;
İskoç Mason Locası-Scottish RITE=RE.T.E. |
İşte bir video ama İngilizce;"10" bölümlük videonun ilki;
Haçlı İşgal Projesi olan B.O.P'un Eşbaşkanı Başbakan RE.T.E=RITE;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.