Sayfalar

31 Ekim 2008 Cuma

JOHN (CAN) DÜNDAR’IN MUSTAFA’SI

JOHN (CAN) DÜNDAR’IN MUSTAFA’SI

29 Ekim 2008’den aylar öncesinden bazı radyo ve televizyon kanalları ile ulusal yazılı basında bir “Mustafa kampanyası aldı yürüdü.

“Mustafa” babası ölünce kendine çalı çırpıdan bir yuva yaptı.Daha sonra özgürlüğünü kaybeden halkına da bu yuvadan yapacaktı “ gibi bir klişe ile bu reklam sürdü gitti.
Aylar boyunca hep dinledik “Mustafa,Mustafa,Mustafa,Mustafa..........”

İlk dinlediğimde bu hangi Mustafa diye düşündüm ve bulmacayı bulmak zor değildi fakat bir sorun vardı.
İlk duyduğumda,yoksa Hz.Muhammed Mustafa’dan mı bahsediyor diye düşünmedim de değil.
Çünkü bu “Mustafa”nın bir de “Kemal Atatürk” gibi eki vardı.
Hep bunu düşündüm.
Diğer eklerini söylemekten hiç zorluk çekeni görmedim ama bazen “Atatürk” yani “Türk’ün Babası” adı ile kısa ama yücelten ifade kullanılırken neden “Mustafa” niçin seçilmişti?
Sonunda sağ olunca günler de geliyor ve 29 Ekim 2008 günü de geldi.
Devlet emeklilere çok iyi baktığından (Tanrı eksikliğini göstermesin) ne kendim ne de çocuklarım için sinema parası ayırıp da gidemedik elbette.
Ha olsaydı yine gitmezdim.
Neden mi?
Ben “ceplerinde 3-4 pasaport gezdiren,karanlık bağlantıları olan,suratları aynı kalıptan çıkmışçasına belli etnik grupları andıran Türk düşmanlarının” kalemlerinden ve ağızlarından tarihimi hele hele “Mustafa Kemal Atatürk’ümü” öğrenme gafletine aklım yerinde oldukça düşmem de ondan.
Ama televizyonumuz var.

Akşam haberleri için zapping yaparken, John (Can-ikisinin de okunuşu aynı) Dündar bey kutsal atası ve hocası ünlü dümenci bir zamanların çift taraflı ajanı olduğunu kendi köşesinde yazmış,usta işbirlikçi gazeteci Mehmet Ali Briand (Birand)’ın sunumuyla meşhur “Mustafa” yı kendileri az çok anlattılar.(Laiklik için gösterdiği çabalardan dolayı gene de kendisini sayarım.)
Filmi seyretmeye gelen tarih bilmeyen genç kadınlara,çocuklara ve bebelere de görüşlerini sordukları görüntüleri izlettiler.

Buraya kadar her şey iyi.
Ne de olsa ben filmi görmemiştim.
Ne diyebilirdim ki?

Sonra bay Briand (Bir and yani Türk’ten,”olmayan soykırımın” intikamı için yemin etmiş olanları hatırlayınız.) Atatürk’ün İzmit’te kendisine “Kürtçülük konusu ile ilgili sorulan bir soruya “Muhtariyet yani bölgesel özerklik” ile cevap vermesinin ilk kez vurgulandığından bahsetmesi filmin niyetini ortaya çıkarıverdi.
“Kemal Atatürk”ünü kaybetmiş bir “Mustafa”yı yıllarca halkına “ABD-AB” sömürgesine girin bu batılılaşmaktır” dedirttiler de yetmedi.
Oysa Osmanlı AB üyeliğine 1850’de girmiş,toprakları AB ülkelerince garanti edilmesine rağmen,haçlı seferleri ile işgal edilip tarihe gömülmüştü.
AB’ye girip yıkılan Osmanlı’nın yerine kurulan “Atatürk Cumhuriyetini” de,O’nun öldürülmesinden sonra yerine geçen Ermeni İsmet kurduğu diktatörlük sayesinde “kolayca “ bu devletin bağımsızlığını Bayar ve Menderesi de alet ederek Amerikan-İngiliz ellerine teslim edivermişti.(Bayar ve Menderes bu işe ondan da gönüllüydüler çünkü.)

Vatan,namus için karşılıksız ölüme giden bu milleti,bir gece “Kurtarıcı olarak yurda soktukları,geçtikleri şehirlerde başta İstanbul olmak üzere “Genel evleri “ badana ettirip taksilerle Karaköy “Yüksek Kaldırım” sokağına ücretsiz taşıdıkları,Dolmabahçe Sarayı önünde gemilerine secde ettikleri “Amerikan Conilerine” bu milleti İncirlikte,evinde uykuda bastırıp tecavüz ettiriverdiler de suçlularını bile yargılayamadılar.
Bu milleti bu kadar aşağıladılar.
Artık sıra o “Mustafa”yı bu filmin iletisi ile halkına “devletinizi bölün” şeklinde emir verir hale getirdiler.
Gelecek yıl 29 Ekim Bayramında da “Ermeni soykırımını tanıyın,biz onu da yaptık” bir sonrakinde de “bizi uğraştırmadan kendiniz intihar edip tarihten silinin ey Türk Milleti” dedirtirlerse hiç şaşırmayın,bekleyin bunu.
Artık bunca olaydan sonra bu beklenti “afaki” değildir.
Tarihinizi bilin,kimlerin ağzından tarihinizi öğrendiğinize iyi bakınız.
Önce Türk ve özgür kalın!!!

Keykubat

30 Ekim 2008 Perşembe

HAK ve ÖZGÜRLÜKLER EMPERYALİZMİ

İNSAN HAKLARI, DEMOKRASİ ve ÖZGÜRLÜKLER EMPERYALİZMİ


4 KASIM 1950-"Türkiye; insan hakları ve ana hürriyetlerini koruma antlaşmasını Roma'da imzaladı."
 
Dört Kasıma şunun surasında ne kaldı ki?
Ülkemiz İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayalı tam 58 yıl oluyor.
 
Son bir kaç yıl içinde Çin'in ABD-AB koalisyonunu sürekli olarak "İnsan Hakları Emperyalizmi" yapmakla suçlaması dikkatimi çekmiştir.

Bu yüzden ilk önce "20.yy.Dümeni" başlıklı yazımı yazdım.Bazı gizli saklı kıyıda köşede kalmış olayları "kronolojik tarih anlatımı" şeklinde anlayanlara bazı mesajlar vermeyi denedim.


1943-30 Ocak-01 Şubat arasında Adana-Yenice Tren istasyonunda bir vagonda gerçekleşen İnönü-Churchill görüşmesinde planlanan Türkiye'nin Birleşmiş Milletler,Nato ve AB üyelikleri kapsamında en önemli yasal düzenlemeler 14 Mayıs 1950 genel seçimleri sonucunda 14 Haziran'da kurulan Demokrat Parti Hükümetince yapılmıştır.

Bu partinin başında,Cumhuriyetimizin kurucularından Celal Bayar ve Aydınlı toprak ağası Adnan Menderes vardır.
 

Partinin diğer elemanları ise 1925 Şeyh Sait İsyanının ve diğer isyanların idam edilmemiş,perde arkası kişileri,eski İngiliz ve Amerikan Sevenleri Derneklerinin üyeleri,saltanatçılar,Pontusçular ve niceleri de vardır.
Büyük devletler bu partide özellikle bu tipleri tepelerde görmek istemişlerdir.
Her şey bunlarla başlar.

Buyurunuz,önce sorular;
İnsan Hakları,her türlü hak ve özgürlükler neden “emperyalizmin en önemli silahıdır?
 
Hak ve özgürlük istediğimizde devletimize ihanet mi ediyoruz?
Ben ne yazıyorum?

Halk hak ve özgürlük istememeli midir?
Peki,Hak ve özgürlükler nasıl olur da devletleri yıkar?

Buyurun,her türlü yoruma açık yazımı okuyunca bakalım ne diyeceksiniz?
 
Tam bağımsız,güçlü Türkiye derken diğer yandan yaptığımız hak ve özgürlük savaşlarının kimlere fayda sağladığına bir bakalım.

Bu derin bir sosyolojik araştırma değildir.
Aklımda oluşan soru ve cevapları aktarıyorum.
Sadece fikir paylaşımı.
 
Siz de yorumlarınızla katkıda bulunabilirsiniz.
 
Demokratik sistemin şartlarından olan “birey haklarını” oluşturmak için yapılacak olan toprak reformları ile feodallerce geniş tarım alanlarında sürdürülmekte olan planlı üretim sistemi yıkılır ve kalitesi de yok edilir.

Vatandaşlık hakları ile feodal bağlar koparılır, küçük toprağını işletemeyen köylü göç eder, işçilik ücreti ucuzlar,sanayi ve devlet kurumlarında işten atmalar artar ve halk “aç ve serseri” haline getirilir.

İşçi-memur hakları ile devlet ve sanayi işletmeleri dumura uğratılır.
Kadın hakları ile “karı-koca” birbirine rakip edilir.Kitle eğitim araçları ile boşanma teşvik edilir.
Çocuk hakları ile çocuk ebeveynine düşman edilir.Böylece toplumun temeli olan “aile” yıkılır.

İnsan,kadın,çocuk hakları,İşçi,memur, çiftçilerin haklarını ve örgütlenmelerini düzenleyen yasalar bu yüzden ABD-AB devletlerince üstelenmektedir.
 
Yoksa bizlerin yaşam şartlarımız onlara dert olduğu için değildir.”
Bu bilgiler ışığında da ülkemizi düşündüğümüzde farklı bir resim görmemiz mümkün değildir.

Feodal bağları koparılıp,ailesi parçalanmış bir toplum da olsa olsa sömürge olur.

Emperyalizmin I.ve II.Dünya savaşlarından sonra “Cumhuriyetler Çağını” başlatmasının ardındaki sinsi plan budur ve mükemmel işlemektedir.
 
Emperyalizm projesini kusursuz uygulamış toplumumuzun bağları her şekilde yara almıştır.

Özgürlüğe alışan halklarımızın da “tarımsal veya sınai üretim sistemi içinde eski feodal köleliliğini” kabul etmesi de bu saatten sonra olamaz.
 
Zorlansa da herkes bu sistemi yıkmak için çalışır.
Bu şartlar altında kitleleri hem özgür hem örgütlü olarak tek hedefe kilitleyecek bir tek ideoloji varsa o da bence Sosyalizmdir.

1959'larda ABD-AB siyasetinden umut kesip Rusya ziyaretine iki ay kala idam edilen Menderes, 50 Cent'e avuç açma tecrübelerinden sonra yine bir Rusya ziyaretine bir kaç ay kala 12 Eylül 1980 askeri cuntasına maruz kalan Süleyman Demirel,her ne hikmetse,bir de terör örgütüne operasyon kararı aldırmasının ve Rusya ile bağlantıya geçmesinin ardından, 40 yıldır Almanya ve Avrupa ülkelerinde kendi elleri ile büyüttükleri "Deniz Feneri" olayını patlatıp,ortalığı karıştıran ABD kuklası Merkel hükümeti neyi amaçlamaktadır?
 
AB şartları ve uyum yasaları adları altında ülkemize yıllardır "insan hakları,azınlık,mezhep,kadın,çocuk vs hakları,bölücülük dayatmalarının ardında da bunlar yokmuydu acaba?
Yalnız önemli bir farkı da belirtmek şarttır o da;

Adnan Menderes ile Süleyman Demirel'in yaklaşmak istedikleri "SSCB" idi,şimdiki ise "BDT" yani Birleşik Devletler Topluluğu'dur.

SSCB sosyalist bir devlet idi şimdiki ise emperyalist amaçları olan bir Rusya'dır.
1820'lerde kafkasları işgal gerekçesi olarak bölgedeki "Hıristiyan Toplumların" haklarını koruduğunu söyleyerek yaptığı haksız işgali bir "Haçlı Seferi" havasına sokarak Hıristiyan dünyasında sempati toplayan,Gürcistan ve Ermenistan devletlerinin temellerini atan bir Çarlık Rusyasının devamıdır.

Başbakanımız Tayyip Erdoğan da ne Aydın'lı toprak ağası Menderes ne de Isparta'lı çoban Sülü'dür.
 
Yedi yıllık iktidarında "Ben Türk'üm" demekten özellikle imtina etmiş ve "Gürcü" olduğunu söyleyen bir kişilikltir.Yani,milletini devlet yaptığı için Rusya'ya minnet borcu olan biridir.
Kuzey Irak'a operasyon kararı aldırması da kendi isteği ile değil,şehit cenazelerine AKP'lilerin halk tarafından sokulmamasından doğan bir baskının sonucudur.

Keykubat
Yazım ile ilgili olan "20.yy.Dümeni" ve "Demokrasinin Beş Parmağı" başlıklı yazılarımı blog arşivinden lütfen okuyunuz.Hiç bir şey tesadüf ya da iyilik değildir.
Balkanlarda Türk Kıyımı.Soner Yalçın;
-->http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10613718.asp?yazarid=218

29 Ekim 2008 Çarşamba

TAYYIP ERDOGANIN GURCULUGU

Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı işler ve söylemlerinden,kimliğini belirtmesinden endişe duyan sadece ben değilmişim.
İşte bir başka vatansever insan da bir şeyler karalamış;

Keykubat


Rum-Gürcü Tayyip ve Kürt kökenli Bakanları ve Danismanları

From: "vatandas" <vatandas@google_mail>
Date: Thu, 25 Aug 2005 09:38:56 +0300



Basbakan Tayyip Erdogan: Tayyip gecen sene memleketi Rize'nin Guneysu
belde'sine gittiginde hemsehrileri Tayyip'i `POTAMYAYA HOSGELDIN' pankarti
ile karsiladi. Medya bu pankart uzerinde pek durmadi.

Potamya ne demekti?
Güneysu beldesinin Rumca ismi Potamya'dir. Bu beldenin ahalisinin bir kismi
musluman olmus Rum'dur. Hala beldenin Rumca ismini kullandiklarina gore
asimilasyon tam gerceklesmemis demektir..

Tayyip Erdogan bu pankarttan rahatsiz olmadi. Ihtimal ki kendiside Rum
kokenlidir.

Yine gecen sene Tayyip Erdogan Gurcistan devlet baskani ile gorusmesinde
kendisininde Gurcu oldugunu soyledi. Bu baglamda Tayyip'in Gurcu olma
ihtimalide yuksek.
Kisacasi Tayyip Erdogan Turk kokenli degildir. Zaten Turkluk suuruda
tasimamaktadir. Zorunlu olmadikca Turk sozunu kullanmaz.

Turklugu ve Turk milliyetciligini ayrimcilik olarak degerlendirdigini ***
kere vurgulamistir.


TBMM baskani Bulent Arinc: Manisa dogumlu, Manisa milletvekili oldugu icin
ve Turkce'yi de guzel kullanmasindan oturu halk tarafindan Manisali bir Turk
oldugu sanilmaktadir. Halbuki Bulent Arinc'in kokeni Tunceli'ye
dayanmaktadir. Yillar once Manisa'ya goc etmis bir Kurt ailesinin torunudur.


Disisleri Bakani Abdullah Gul: Kayseri dogumlu ve Kayseri milletvekili olan
Abdullah Gul, *** eskiden Kayseri'ye yerlesen Siirt kokenli bir ailenin
ogludur. Arap kokenlidir.


Icisleri Bakani Abdulkadir Aksu: Diyarbakir dogumlu olan Abdulkadir Aksu
Kurttur. Goreve geldiginden sonra Emniyet teskilatindaki Fetullahci - kurt
kadrolasma inanilmaz artmistir.


Milli Egitim Bakani Huseyin Celik: Van'li olan Huseyin Celik
Kurt Arap melezidir. Kurtce sarkilarla egitim ogretim sezonu acisli
yapilmasi ilk kez Huseyin Celik'in bakanligi doneminde gorulmustur.


Basbakan yardimcisi Dengir Firat: Hukumette en kilit isim olarak gosterilen
basbakan yardimcisi Dengir Firat 1925 yilinda idam edilen Kurt isyanci Seyh
Said'in torunudur. Mersin milletvekili olan Firat, Mersin'de ki Kurt nufus
hareketini yonlendiren kisilerden birisidir.

2 Agustos 2002 Cuma gunu mecliste sinir oynatan ses tonuyla Abdullah
Ocalan'i kastederek
"Asamadiniz! Asamazsiniz!Asamayacaksiniz!" diye haykirmistir.


Bayindirlik ve Iskân Bakani Zeki Ergezen: Kurt kokenli olan Zeki ergezen
Naksibendi tarikatinin Tillo koluna mensuptur.


Basbakanin danismanlari
-------------------------

Bahcemize kopek alirken bile soyunu arastiriyoruz da bizi yonetecek kisileri
secerken neden soylarina dikkat etmiyoruz?

1) MUCAHIT ASLAN

Tarih 28 Mart 1994.

Istanbul Aksaray'da oto galerisi, yeleklerinin uzerinde "polis" yazan, 8
kisi tarafindan basildi. 42 yasindaki galeri
sahibi ve 32 yasindaki yegeni, dukkanda bulunan musteriler ve konuklarin
gozleri onunde, "karakola gitmemiz gerekiyor" diye alinip goturuldu. Galeri
sahibi daha once de uyusturucu kacirdigi, PKK'ya parasal yardim ettigi
iddialariyla gozaltina alinmisti. Bu nedenle karakola goturulmesini hic
yadirgamadi.

Ertesi gun.

Kinali - Sakarya TEM otoyolunda, Hendek giselerine bir kilometre kala,
sakagina sikilan tek kursunla oldurulen galeri
sahibi ile kalbine uc kursun sikilmis, gozleri bagli yegeninin cesedi
bulundu...O gunler, PKK'ya yardim eden Kurt isadamlarinin olduruldugu
gunlerdi...

Aradan yillar gecti.

Oldurulen Kurt isadaminin bir baska yegeni bugun Basbakan Recep Tayyip
Erdogan'in danismani. Oyle siradan bir danisman degil ama; 10 Aralik 2002
tarihinde, Beyaz Saray'da ABD Baskani Bush ile AKP Genel Baskani R.T.
Erdogan'in yaptigi toplantiya katilan birkac isimden biri. Babasi
milletvekili. Babasi bir donem insan haklari meseleriyle *** yakindan
ilgiliydi; dernek baskaniydi; firsat buldukca da Istanbul-Ankara
belediyelerinin kopru, yol ihalelerini alirdi. Ailece S-300 Mercedese
biniyorlar...

Danismanin universite mezunu bile olmadigi soyleniyor. Basbakan Erdogan'in
bu danismana ozel bir sevgisi oldugu
biliniyor.

2) CUNEYD ZAPSU

Bu danisman Guneydogu'nun en buyuk Kurt asiretinin uyesi. Dedesi ilk Kurtce
tiyatro eseri yazan bir edebiyatci. Ehl-i
Sunnet dergisinin sahibi. Turkce-Kurtce yayinlanan "Jin" dergisinin onde
gelen isimlerinden. Danismanin halasi, faili mechul bir cinayete kurban
giden Kurt hareketinin onde gelen isimlerinden Musa Anter'in esi.
Danismanin enistesi olduruldugunde Abdullah Ocalan bassagligi mesaji
yayinladi. Oldurulen bu Anter'in yegeni milletvekili de yine faili mechul
bir cinayete kurban gitti. Danisman yakin akrabalari gibi Dogu ve
Guneydogu'da gezmiyor. O'nun bir ayagi hep Amerika'da. Orada da siradan yerlere gitmiyor.
Ornegin bugunlerde, Florida TAMPA'da ABD Askeri Komuta Merkezi'nin bulundugu
Mac Dill Hava Ussu'ne sik sik ugradigi soyleniyor. Biliyorsunuz, ABD'nin
Irak isgalini komuta ettigi 9 merkezden biri burasi. TUSIAD uyesi bu
danisman, Basbakan Erdogan' in ozellikle yurt disindaki tum resmi-ozel
gorusmelerinde bulunuyor.

Erdogan'in "aklinin yarisi" oldugu iddia edilen bu danisman, isin tuhaf
yani, daha *** Korkut Ozal'a yakin.

3) OMER CELIK

Bu danisman aslen Diyarbakirli. Ama dogum yeri baska. Fakat Kurt oldugunu
saklamiyor. Gazi Universitesi Kamu yonetimi mezunu. Dil bilmiyor sayilir.
Bir donem radikal islamciydi. Yasar Kaplan'in aylik Dusunce Edebiyat
dergisinde editorluk yapti. Buradan daha ilimli, Ali Bulac'in Bilgi ve
Hikmet Dergisi'ne gecti. Ali Bulac sayesinde R.T.
Erdogan ile tanisti. Sonra Yeni safak gazetesine gecti, kose yazari oldu.

Bir ara Dinc Bilgin grubunda, sonra Aydin Dogan grubunda ve son olarak da
Uzan grubunda calisti... Yoksuldu; universitede yurtta kaliyordu; simdi luks
otellerden cikmiyor, 100 bin dolarlik jeeplere biniyor. Bekar.
Kirik bir ask hikayesi var. Yazmam ama... Meclis kulisinde dedikodu yapmayi
seviyor: iki yil once Lale Mansur ile flort ettigini soyluyordu, simdi de
Deniz Akkaya ile 6 ay birlikte oldugunu...
Sohbetleri renkli olsa da, AKP Grubu bu danismani hic sevmiyor. Oyle ki,
"Grupta ikinci tezkereyi gecirmek icin, Amerikayi goklere cikaran konusmaya
kizip hayir oyu verdim" diyen AKP milletvekilleri var! Bu
danisman-milletvekili Basbakan Erdogan'a ozellikle Ortadogu konusunda
danismanlik yapiyor...

4) EGEMEN BAGIS

Babasi Guneydogu'da bir sehrin belediye baskaniydi. O ise Beyaz Saray'in
yeminli musaviriydi. Nerden nereye... ABD vatandasi oldugu iddia ediliyor.
Ama simdi o hem danisman hem milletvekili.

Uzatmayalim. Basbakan Erdogan'in tum danismanlarinin Kurt
olmalari tesaduf mu? Oyle kabul edelim! Peki hepsinin bir sekilde ABD ile
yakin temas icinde olmalarini nasil aciklayacagiz?

Devletin kritik noktalari Kürtlerin elindedir. Mevcut milletvekili ve
bakanlarin yaklasik yarisi Kürt kokenlidir. Sadece Guneydogu degil, diger
bolgelerimizin milletvekillerinin bile onemli bir kismi Kurttur.

Bu yazım karartılımıştı.Resim sonradan eklendi.
Turkiye genelinde su an %5-6`lik bir nufusa sahip olan Kurtler
mecliste %50 ile temsil edilmektedirler. Turkmen topraklarini isgal eden
Barzani 2 sene once Turkiye Buyuk Millet Meclisinde kendisine bagli 75
milletvekili oldugunu aciklamisti. Kimse bu milletvekilleri kimlerdir diye
arastirmadi. Kaynadi gitti bu aciklama. Turk mileti icindeki dusmanini
yanlis yerlerde ariyor; biraz kafasini kaldirip yukariya bakmasi
gerekiyor...

Peki hic Turk yok mu mecliste? Var elbette. Fakat onlarda humanist veya
ummetci dusunce yapisina sahip olduklari icin Turk milli menfaatlerini
yeterince savunamiyorlar..

Bu yazı karartılmıştı.Resim düzeltme sırasında eklendi
`'SOYDUR CEKER. BOKTUR KOKAR'' demis atalarimiz. Bahcemize kopek
alirken bile soyunu arastiriyoruz da bizi yonetecek kisileri secerken neden
soylarina dikkat etmiyoruz? Türk olmayanlara, Türklüğü bir ovunc meselesi
olarak gormeyenlere neden devlet yonetimini teslim ediyoruz?
tayyip sevgisi


Tanrı dünyayı yarattığı zaman gelecekteki ulusların temsilcilerini yanına çağırmış her birine ikişer erdem vermiş...

İsviçrelilere ;

Düzenlilik ve Yasalara saygı ...

İngilizlere ;

Soğukkanlılık ve asalet ...

Japonlara ;

Çalışkanlık ve Sabır ...

İtalyanlara ;

Neşe ve Romantizm ....

Fransızlara ;

Şarap ve güzel yemekler

Türklere ;

Zeka,Dürüstlük ve Tayyip sevgisi ....

Meleklerden biri bu dağıtımdan sonra Tanrı'ya sormuş :

"Bütün uluslara ikişer erdem verdiniz ama Türklere üç tane"


"Evet ama" demiş Tanrı "sadece ikisini kullanabilecekler"

- Böylece;

* Bir Türk zeki ve Tayyipçi olduğu zaman TÜRK ve dürüst olmayacaktır...

* Bir Türk dürüst ve Tayyipçi olduğu zaman TÜRK ve zeki olmayacaktır...

* Bir Türk hem zeki hem de dürüst olduğu zaman Tayyipçi olmayacaktır...TÜRK OĞLU TÜRK OLACAKTIR.