Sayfalar

31 Ekim 2008 Cuma

JOHN (CAN) DÜNDAR’IN MUSTAFA’SI

JOHN (CAN) DÜNDAR’IN MUSTAFA’SI

29 Ekim 2008’den aylar öncesinden bazı radyo ve televizyon kanalları ile ulusal yazılı basında bir “Mustafa kampanyası aldı yürüdü.

“Mustafa” babası ölünce kendine çalı çırpıdan bir yuva yaptı.Daha sonra özgürlüğünü kaybeden halkına da bu yuvadan yapacaktı “ gibi bir klişe ile bu reklam sürdü gitti.
Aylar boyunca hep dinledik “Mustafa,Mustafa,Mustafa,Mustafa..........”

İlk dinlediğimde bu hangi Mustafa diye düşündüm ve bulmacayı bulmak zor değildi fakat bir sorun vardı.
İlk duyduğumda,yoksa Hz.Muhammed Mustafa’dan mı bahsediyor diye düşünmedim de değil.
Çünkü bu “Mustafa”nın bir de “Kemal Atatürk” gibi eki vardı.
Hep bunu düşündüm.
Diğer eklerini söylemekten hiç zorluk çekeni görmedim ama bazen “Atatürk” yani “Türk’ün Babası” adı ile kısa ama yücelten ifade kullanılırken neden “Mustafa” niçin seçilmişti?
Sonunda sağ olunca günler de geliyor ve 29 Ekim 2008 günü de geldi.
Devlet emeklilere çok iyi baktığından (Tanrı eksikliğini göstermesin) ne kendim ne de çocuklarım için sinema parası ayırıp da gidemedik elbette.
Ha olsaydı yine gitmezdim.
Neden mi?
Ben “ceplerinde 3-4 pasaport gezdiren,karanlık bağlantıları olan,suratları aynı kalıptan çıkmışçasına belli etnik grupları andıran Türk düşmanlarının” kalemlerinden ve ağızlarından tarihimi hele hele “Mustafa Kemal Atatürk’ümü” öğrenme gafletine aklım yerinde oldukça düşmem de ondan.
Ama televizyonumuz var.

Akşam haberleri için zapping yaparken, John (Can-ikisinin de okunuşu aynı) Dündar bey kutsal atası ve hocası ünlü dümenci bir zamanların çift taraflı ajanı olduğunu kendi köşesinde yazmış,usta işbirlikçi gazeteci Mehmet Ali Briand (Birand)’ın sunumuyla meşhur “Mustafa” yı kendileri az çok anlattılar.(Laiklik için gösterdiği çabalardan dolayı gene de kendisini sayarım.)
Filmi seyretmeye gelen tarih bilmeyen genç kadınlara,çocuklara ve bebelere de görüşlerini sordukları görüntüleri izlettiler.

Buraya kadar her şey iyi.
Ne de olsa ben filmi görmemiştim.
Ne diyebilirdim ki?

Sonra bay Briand (Bir and yani Türk’ten,”olmayan soykırımın” intikamı için yemin etmiş olanları hatırlayınız.) Atatürk’ün İzmit’te kendisine “Kürtçülük konusu ile ilgili sorulan bir soruya “Muhtariyet yani bölgesel özerklik” ile cevap vermesinin ilk kez vurgulandığından bahsetmesi filmin niyetini ortaya çıkarıverdi.
“Kemal Atatürk”ünü kaybetmiş bir “Mustafa”yı yıllarca halkına “ABD-AB” sömürgesine girin bu batılılaşmaktır” dedirttiler de yetmedi.
Oysa Osmanlı AB üyeliğine 1850’de girmiş,toprakları AB ülkelerince garanti edilmesine rağmen,haçlı seferleri ile işgal edilip tarihe gömülmüştü.
AB’ye girip yıkılan Osmanlı’nın yerine kurulan “Atatürk Cumhuriyetini” de,O’nun öldürülmesinden sonra yerine geçen Ermeni İsmet kurduğu diktatörlük sayesinde “kolayca “ bu devletin bağımsızlığını Bayar ve Menderesi de alet ederek Amerikan-İngiliz ellerine teslim edivermişti.(Bayar ve Menderes bu işe ondan da gönüllüydüler çünkü.)

Vatan,namus için karşılıksız ölüme giden bu milleti,bir gece “Kurtarıcı olarak yurda soktukları,geçtikleri şehirlerde başta İstanbul olmak üzere “Genel evleri “ badana ettirip taksilerle Karaköy “Yüksek Kaldırım” sokağına ücretsiz taşıdıkları,Dolmabahçe Sarayı önünde gemilerine secde ettikleri “Amerikan Conilerine” bu milleti İncirlikte,evinde uykuda bastırıp tecavüz ettiriverdiler de suçlularını bile yargılayamadılar.
Bu milleti bu kadar aşağıladılar.
Artık sıra o “Mustafa”yı bu filmin iletisi ile halkına “devletinizi bölün” şeklinde emir verir hale getirdiler.
Gelecek yıl 29 Ekim Bayramında da “Ermeni soykırımını tanıyın,biz onu da yaptık” bir sonrakinde de “bizi uğraştırmadan kendiniz intihar edip tarihten silinin ey Türk Milleti” dedirtirlerse hiç şaşırmayın,bekleyin bunu.
Artık bunca olaydan sonra bu beklenti “afaki” değildir.
Tarihinizi bilin,kimlerin ağzından tarihinizi öğrendiğinize iyi bakınız.
Önce Türk ve özgür kalın!!!

Keykubat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.