Bakalım bundan bir hesaplaşma mı,iftira mı,gerçek mi,bilinmeyen bizleri şaşırtacak birşeyler mi yoksa "fos" mu çıkacak?
Bekleyip göreceğiz.
Keykubat
'Üst düzey' tutuklama
Ergenekon örgütüne yönelik olarak şafak vakti düzenlenen "beşinci perde" operasyonunda gözaltına alınan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, tutuklanarak cezaevine konuldu. Perinçek, 9 aydır süren soruşturma kapsamında, "örgütün üst düzey yetkilisi" iddiasıyla tutuklanan ilk isim oldu. Yapılan sorgunun ardından işadamı İbrahim Benli serbest bırakılırken, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever ve Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Akfırat "yasadışı Ergenekon örgütü üyesi olmak", Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk da "örgüte yardım etmek" suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
PERİNÇEK: "HEDEF ORDU"
İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde süren 16 saatlik sorgusunun ardından, gece saat 02.30 sıralarında adliyeye getirildi. Kelepçesiz olduğu gözlenen Perinçek'i, aralarında eşi Şule ve küçük oğlu Can Perinçek'in de bulunduğu 50 kişi karşıladı. Kalabalık nedeniyle arka kapıdan adliyeye alınan Perinçek, "Hedef ordu, ordu da suç ortağı olarak gösteriliyor" diye bağırdı. Gece saat 03.00 sıralarında 3 savcı tarafından sorgusuna başlanan Perinçek, dün sabah 06.20'de mahkemeye sevk edildi. Perinçek'in avukatları, mahkeme hâkiminin, daha önce bu soruşturma kapsamında İstanbul ve Ankara'daki bazı adreslerin aranması, bazı telefonların dinlenmesi yönünde kararları bulunduğu ve "dosyada kısıtlılığa izin verdiği" gerekçeleriyle tarafsızlığını yitirdiğini ileri sürerek, çekilmesini istediler. Ancak talep, "usul ve yasaya uygun olmadığı" gerekçesiyle reddedildi. 40 dakika süren mahkemenin ardından Perinçek, "yasadışı Ergenekon örgütünün üst düzey yöneticisi olmak" ve "devletin gizli bilgi ve belgelerini elde etmek" suçlarından tutuklanarak, Bayrampaşa H Tipi Cezaevine gönderildi. Perinçek'e, cezaevine götürülürken de kelepçe takılmadığı görüldü.
Doğu Perinçek silahlarla ilgisi olmadığını savunarak, kendisine yöneltilen iddialar için, "Hayal mahsulü" dedi.
Soruşturma Savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından önceki gece saat 03.00'te başlanan sorgusu yaklaşık 4 saat süren İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek'e PKK'ya verilmek üzere Kuzey Irak'a götürüldüğü ileri sürülen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 24 bin adet silahıyla ilişkisi soruldu. Ancak Perinçek, suçlamaları kabul etmeyerek, iddiaların hayal mahsulü olduğunu savundu. İddiaların kendi içinde çelişkili olduğunu söyleyen Doğu Perinçek'in bu soruya "Bu kadar silah 120 ton yapıyor. 12 TIR'la taşınacağı dikkate alındığında gerçekle hiç ilişkisinin olmadığı anlaşılmaktadır" dediği ifade edildi. Perinçek'in ayrıca ifadesinde gizli Bilecik Toplantısı'na katılmasının mümkün olmadığını savunarak şunları söylediği kaydedildi:'BÖLÜCÜ TERÖRE KARŞIYIM'
"Bana yöneltilen suçlamalardan biri de Ergenekon yapılanması olarak belirtilen örgütün belgesini kaleme almaktır. Bu belge dikkatlice incelendiğinde benim karakterimle üslubumla ve mücadelemle kesinlikle bağdaşmamaktadır. Bölücü terörle ve çetelerle sürekli savaş halinde oldum. Genel merkezde yapılan aramalar tamamen usulsüzdür. Hakkımda asılsız iddialarda bulunan Tuncay Güney'in yaptıkları, kişiliği, kendi beyanında kendisinin homoseksüel olmasını belirtmesi ve halen Kanada'da Amerika'nın verdiği 10 yıllık vize ile hahamlık yapıyor olması bu kişinin beyanlarına itibar edilmemesi için yeterlidir."
Savcıya soruşturma talebi
Eski İstanbul Barosu Başkanı Avukat Turgut Kazan, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'e verdiği dilekçede, Ergenekon operasyonu kapsamında İlhan Selçuk'un gece yarısı evinden gözaltına alınmasıyla CMK'nın, ifadeye çağırma, zorla getirme / yakalama ve aramaya ilişkin 145, 146, 98, 116 ve 118. maddelerini çiğneyerek, toplumda büyük korku ve dehşete yol açtığı gerekçesiyle Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında soruşturma açılmasını istedi.CHP: İfadelerle delilleri veren çeteler var
CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol, Başbakan Erdoğan'dan, "Yayın yasağına rağmen Ergenekon soruşturmasındaki delilleri ve ifadeleri servis yapan çeteleri ortaya çıkarmasını" isteyerek, "Soruşturmadan, yargı dışındaki güçlerin eli çekilmezse, olay tamamen siyasileşir, zaten siyasileşti" dedi. Anadol, Meclis'teki basın toplantısında, yayın yasağına rağmen bir gazetenin, Selçuk'un telefon görüşmelerini verdiğini dile getirerek, "Bir başka gazetenin köşe yazarları, sırayla kimin gözaltına alınacağını, ellerindeki fihristten köşelerine yazıyorlar. Baktıkları fal da tutuyor. Gizlilik ve yayın yasağına rağmen, avukata dahi verilmeyen bilgileri, bazı yayın organları nasıl elde ediyor" dedi.Yargıtay binasının ayrıntılı krokisi
İstanbul ve Ankara Polisi'nin eşzamanlı operasyon düzenlediği 18 ayrı adresten biri olan İşçi Partisi Genel Merkezi'nde bulunan bir CD de şok etkisi yarattı. İddiaya göre CD'de Yargıtay binasının 3 blokunun ayrıntılı krokisi ile kroki açılımı metni yer alıyor.KAPILAR VE KAÇIŞ YOLLARI
Bakanlıklar'da bulunan Yargıtay binasının bloklarına hangi kapılardan kolayca girileceği, nasıl kaçılacağı işaret ve numaralarla belirtilen krokide en ayrıntılı bilgi ise Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın iki makam odasından birinin bulunduğu A Blok binası için hazırlanmış. "Yasadışı örgüt üyesi olmak" suçundan tutuklanan Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni ve İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever'in sorgusunda CD ile bir ilgisi bulunmadığını söylediği öğrenildi. Ancak savcılık, İlsever'in tutuklaması talebinde söz konusu CD'nin yeterli incelenmesinin yapılamamasını gerekçe gösterdi.
SUİKAST BİLGİLERİ
Aydınlık dergisinde yapılan bir aramada ise eski MİT Müşteşarı Teoman Koman imzalı bir rapor ele geçirildiği, bu raporda ise Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu'nun suikasta kurban gidecekleri bilgisinin yer aldığı iddia edildi. Raporda bu cinayetleri bir tarikatın yurtdışında yaşayan üyesi tarafından yapılacağı yönünde bilginin de yer aldığı kaydedildi.
Ergenekon'da 3 kritik soru
Ümraniye'de 12 Haziran 2007'de bir gecekonduda 27 adet el bombası, TNT kalıpları ve fünyelerin ele geçirilmesinin ardından soruşturma başladıErgenekon örgütüne yönelik gerçekleştirilen operasyonda 3 kritik soru ön plana çıktı. İlk üst düzey yetkili olarak tutuklanan İP lideri Doğu Perinçek'e bu sorular soruldu
İşte sorular: PKK'ya verilmek üzere TSK'ya ait 24 bin adet silahla ilişkisi. Sabancı suikastı tetikçilerinin adının geçtiği bir ajanda ve Yargıtay'a saldırı krokisinin yer aldığı bir CD
1995'teki Sabancı suikastı bilgileri bir ajandada bulundu
Operasyonda Aydınlık dergisinin Sultanahmet'teki yönetim binasında ise 1995 yılına ait bir ajandada 1996'da gerçekleşen Sabancı suikastına ait izler olduğu ileri sürüldü. 8 Ocak gününü gösteren sayfada tetikçi Mustafa Duyar, Fehriye Erdal ve İsmail Akkol'un isimlerinin bulunduğu ileri sürüldü. 'Örgüte yardım ve yataklıktan' tutuklanan Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk'un sorgusunda ajandanın ve yazıların kendisine ait olmadığını, 'Ajandanın özellikle birileri tarafından bu soruşturmada kullanılmak üzere büroya konulduğunu' savunduğu öğrenildi. Sabancı Center'ın 25. katında 9 Ocak 1996'da Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir Sabancı Toyota- SA Genel Müdürü Haluk Görgün ve Başkanlık Sekreteri Nilgün Hasefe, DHKP-C üyesi Mustafa Duyar, İsmail Akkol ve Fehriye Erdal tarafından öldürüldü. Suikastın ardından uzun süre aranan 3 katil zanlısından Mustafa Duyar, olaydan bir yıl sonra Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği'ne teslim oldu.
AB'nin öldürttüğü şüphe götürmeyen vatansever sanayicimiz merhum Özdemir SABANCI.
(*Bence olay sanıkları teslim edilirse AB zanlı olmaktan çıkıp mahkum olur.Hapistekini de bu yüzden bitirdiler diye düşünüyorum.)
Duyar'ın yakalanma şekli uzun süre tartışıldı. Duyar cinayetleri tüm ayrıntılarıyla anlattıktan sonra özel bir hücreye konuldu. 15 Şubat 1999'da Afyon Cezaevi'nde tutuklu bulunan Mustafa Duyar, Karagümrük Çetesi'nin lideri Nuri Ergin'in adamları tarafından silahla vurularak öldürüldü.
ERDAL İADE EDİLMEDİ
27 Ekim 1999'da suikastın faillerinden Fehriye Erdal'ın Belçika'da yakalandığı ortaya çıktı. Bruge kentinde sosyete semtinde "Neşe Yıldırım" sahte kimliğiyle şüpheli davranışları nedeniyle gözaltına alındı. Kefaletle serbest kaldı ancak itiraz üzerine tutuklandı. Ardından Türkiye'ye iadesi ile ilgili görülen davada, Erdal'ın iade edilmemesine karar verildi. Sabancı ailesi Türkiye'de Erdal'ın Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı yargılanması amacıyla dava açtı. Suikastın faillerinden İsmail Akkol'un ise öldürüldüğü ileri sürüldü.
Gazetelere soruşturma açıldı
İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı, Ergenekon soruşturması için getirilen yayın yasağını ihlal ettikleri gerekçesiyle bazı yayın organlarına soruşturma açtı. Yeni Şafak, Taraf ve Star gazetelerindeki haberlerde Yargıtay'a ilişkin suikast planları ve dava dosyasına giren kroki yayımlandığı belirtildi. Taraf gazetesi "Yargıtay'ı vuracaklardı" manşeti ile çıkarken Yeni Şafak ve Star gazetelerinde de benzer bilgiler yer aldı. Bu gelişme üzerine olayı soruşturan savcılık gazeteler hakkında soruşturmanın gizliliği ihlal edildiği gerekçesiyle soruşturma başlattı.Bilgi vermemesi için uyarı
SERBEST bırakılan işadamı İbrahim Benli, kendisine somut bir suçlama yöneltilmediğini dile getirerek, soruşturma konusunda bilgi vermemesi konusunda uyarıldığını ve buna uymaya çalışacağını söyledi. Benli, "Şuna inanıyorum, benimle beraber Ergenekon suçlamasıyla itham edilen arkadaşlarımın hepsi en az benim kadar masum. Onların da benim gibi, adaletin yerini bulup serbest kalmalarını bekleyeceğim'' şeklinde konuştu. Ergenekon örgütü operasyonu kapsamında son olarak Doğu Perinçek, Ferit İlsever, Adnan Akfırat ve Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk'un tutuklanmasıyla, tutuklu sayısı 44 oldu. Soruşturmada bugüne kadar, aralarında emekli tuğgeneral Veli Küçük'ün de bulunduğu, 10'u emekli asker 44 kişi tutuklandı.Alemdaroğlu yaşı nedeniyle serbest
Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu her ayın 1 ve 15'inde en yakın polis merkezine giderek imza verecek..
İSTANBUL Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgularının ardından, önceki gün öğle saatlerinde İstanbul Beşiktaş'taki özel yetkili İstanbul Adliyesi'ne sevk edilen eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu saat 17.00'de sorguya alındı. Sorgulanan, eski rektör Kemal Alemdaroğlu, "yasadışı örgüt üyesi olmak" suçlamasıyla, tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, 69 yaşında olması ve sağlık durumu dikkate alınarak, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Mahkeme, hakkında yurtdışına çıkış yasağı koyduğu Alemdaroğlu'nun, her ayın 1 ve 15'inde en yakın polis merkezine giderek imza vermesini karara bağladı. Yasa gereği Alemdaroğlu, bir kez bile imza vermeye gitmezse, tutuklanarak cezaevine konulacak.
ALEMDAROĞLU: ÇOK ÜZGÜNÜM
Hem poliste, hem de savcılıkta susma hakkını kullandığı öğrenilen Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu adliye çıkışında yaptığı açıklamada, "Gerçekten üzgünüm. Bu üç gün çok üzücüdür. Bizim gibi anayasaya, yasalara saygılı, demokrasi hayranı kişilere yakıştırılan bu suçlama, aslında hepinizin takdir edeceği nedenlerle yapılmıştır. Yargıya saygılıyız. Emniyet güçlerinin 3 günlük bizi ağırlamasından teşekkür ederiz. İnanıyorum ki Türk toplumu, bu Ergenekon soytarısının ne olduğunu, en kısa zamanda ortaya çıkmasını ve birilerinin, iktidar sahiplerinin Ergenekon üzerinden bir takım mesajlar iletmesini ve çalışmalar yapmasını önleyecektir" dedi.
------------------------------------------------------------------------------ALEMDAROĞLU: ÇOK ÜZGÜNÜM
Hem poliste, hem de savcılıkta susma hakkını kullandığı öğrenilen Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu adliye çıkışında yaptığı açıklamada, "Gerçekten üzgünüm. Bu üç gün çok üzücüdür. Bizim gibi anayasaya, yasalara saygılı, demokrasi hayranı kişilere yakıştırılan bu suçlama, aslında hepinizin takdir edeceği nedenlerle yapılmıştır. Yargıya saygılıyız. Emniyet güçlerinin 3 günlük bizi ağırlamasından teşekkür ederiz. İnanıyorum ki Türk toplumu, bu Ergenekon soytarısının ne olduğunu, en kısa zamanda ortaya çıkmasını ve birilerinin, iktidar sahiplerinin Ergenekon üzerinden bir takım mesajlar iletmesini ve çalışmalar yapmasını önleyecektir" dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin sürecin çok yakında sona ereceğini söyledi.
Başsavcı: Diğer davalarla ilgisi yok
Orhan YURTSEVER
Cumhuriyet Başsavcısı, "Ergenekon operasyonu acil sebepler nedeniyle eşzamanlı yapıldı" dedi..
İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin dün yaptığı yazılı açıklamada, ''Ergenekon adı verilen soruşturma kapsamında yapılan operasyon ve işlemlerin, kamuoyu gündeminde yer alan diğer davalarla hiçbir ilişkisi bulunmadığını'' bildirdi. Engin, "Ergenekon adı verilen soruşturma 2007 yılı Haziran ayında başlatılmış olup gerek 21 Mart 2008 tarihinde gerekse daha önce bu kapsamda yapılan operasyon ve işlemlerin, kamuoyu gündeminde yer alan diğer davalarla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır" dedi. Başsavcı, operasyonun sabaha karşı yapılmasını ilişkin olarak da, "Cumhuriyet savcılarının talimatıyla bu soruşturmanın icrasıyla görevlendirilen kolluk biriminin başvurusu üzerine, acil sebepler ve operasyonun eşzamanlı olarak yapılmasının gerektirdiği zorunluluk nedeniyle ve mahkeme kararlarına istinaden arama, el koyma ve gözaltı işlemlerinin gece yapıldığı" kaydedildi. Açıklamada, bağımsız yargı organlarının görevlerini sadece yasalardan aldığı yetkiye dayanarak yaptığı ve yönlendirme olmadığı vurgulandı.
3 GAZETEYE SUÇLAMA
Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Star, Taraf ve Yeni Şafak gazeteleri hakkında ilgili cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusuna gerekçe olarak üç gazetenin, "Ergenekon soruşturması" kapsamında "yayın yasağına uymayarak soruşturmanın gizliliğini ihlal etmeleri" gösterildi.
http://www.sabah.com.tr/2008/03/25/haber,8F15795689334540A4A9EC725539C42F.html
İP'de üç gözaltı
İşçi Partisi (İP) Genel Sekreteri Nusret Senem, İP Basın Bürosu Başkanı Hikmet Çiçek ile Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati Özcan gözaltına alındı.
Ulusal Kanal İzmir Temsilciliği'nde arama yapan polis, bürodaki çok sayıda dosya ile bazı bilgisayarlara el koydu. Gözaltına alınan Özcan'ın önce Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne daha sonra ise İstanbul'a götürüleceği öğrenildi.
Ulusal Kanal İzmir Temsilciliği'ne saat 18.00 sularında çevik kuvvet polisi ile sivil polisler geldi. Konak Meydanı eski Sümerbank karşısındaki işhanının 4. katında bulunan büroya giren polis, büronun kapılarını kapattı. Büroda arama yapan polis, bazı dosyalar ile bilgisayar kasalarına el koydu. Ulusal Kanal İzmir Haber Müdürü Hayati Özcan'ı gözaltına alan polis, aramanın ardından saat 19.00 sularında bürodan ayrıldı. Hayati Özcan'ın evinin de polis tarafından arandığı belirtildi.
Ulusal Kanal'da arama yapıldığının duyulması üzerine kanal binası önünde toplanan bazı İşçi Parti'liler, sloganlar atarak aramayı protesto etti. Büroda yapılan arama ile ilgili konuşan Ulusal Kanal Genel Müdür Yardımcısı Ömer Şahin, Hayati Özcan'ın gözaltına alındığını ve İstanbul'a götürüleceğinin söylendiğini ifade ederek, "Bugün saat 17.00'den sonra biz dışarıdaydık polisler geldi. Avukatımızı gönderdik onu da içeri almadılar. Buradaki dosyaları CD'leri hepsini çuvala koyup götürdüler. Arama olduğunu öğrendikten sonra Hayati arkadaşımıza telefonla ulaşmak istedik ancak ulaşamadık." dedi.
Ulusal Kanal avukatlarından Abdulkadir Ön, yapılan aramanın kanunsuz olduğunu ileri sürdü. Ceza Muhakemeleri Kanunu'na göre, arama ve gözaltı işlemlerinin mutlaka bir avukatın nezaretinde yapılması gerektiğini belirten Ön, "Avukat arkadaşımız aramada bulunmak istemesine rağmen ısrarla kendisini Ulusal Kanal Bürosu'na çıkarmadılar. Tamamen kanunsuz bir arama yapıldı. Bu kararı verenler de bu aramayı yapanlar da bu kanunsuzluğun altında ezileceklerdir. Yarın bu aramada rol alanlarla ilgili suç duyurusunda bulunacağız." diye konuştu.
Avukatlardan Bülent Karagöz ise, saat 18.45 sularında Ulusal Kanal binasına gelerek kendisini tanıttığını ve içeri girmek istediğini belirterek, "Görevli memurlar beni yukarıya çıkarmadı. Bu yapılan işlem kanunsuzdur" şeklinde konuştu. Arama kararını duyan bazı vatandaşlar kanal binasının önüne gelerek sloganlarla aramayı protesto etti.
BAŞBAKAN'DAN,İLHAN SELÇUK'A "İTİRAF GİBİ" YANIT
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, medyanın gerilimde çok büyük rol oynadığını ifade ederek, ''Ben her şeyi üstlenirim, yüklenirim ama lütfen imtiyaz isteyenler de imtiyazdan öte adalet isterlerse çok daha isabetli olur'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Bosna-Hersek Bakanlar Kurulu Başkanı Nikola Spiriç ile yaptığı görüşmeden sonra Başbakanlık Binasından ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, ''İlhan Selçuk size bir çağrıda bulundu. 'Türkiye'de gerilimin, tansiyonun düşmesi için Sayın Başbakan'ın uzlaşma mesajı vermesi gerekir' dedi'' sözlerini hatırlatması üzerine, Erdoğan, uzlaşma metninin mesajının okunmasının isabetli olacağını söyledi.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Ben hep uzlaşma mesajı verdim, hala da uzlaşma mesajı vermeye devam ediyorum. 'Birlik beraberlik içinde olalım' diyorum. 'Hiçbir zaman gerilimin tarafı olmadık, olmayacağız' diyorum. Ve... 'Bunun için yapılması gereken neyse bunu yapalım' diyorum. Ben halkımın arasındayım, halkımın içindeyim. Buna gayret ediyorum, edelim. Bunun için de medyadan özellikle destek istiyorum çünkü maalesef gerilimde medya çok büyük rol oynuyor. Lütfen bunu da medya da görüversin.
İlhan Selçuk bunu söylüyor da, ben de aynı şekilde sayın Selçuk'a söylüyorum ki yönetiminde bulunduğunuz gazete de dahil olmak üzere; tüm medya gruplarının şu anda tahrik etmek için gerek şahsımla alakalalı, gerek partimle alakalı şu ana kadar yaptıklarını ne yapacağız?
Aynı şekilde diğer medya organlarının, acaba şu ana kadar yaptıkları tahrikleri nereye koyacağız? Şunu bile söylerlerken, köşe yazarlarının şahsımla ilgili hakarete varan ifadeleri, yorumları nereye koyacağız? Partimle ilgili yaptıklarını nereye koyacağız?
Ben her şeyi üstlenirim, yüklenirim ama lütfen imtiyaz isteyenler de imtiyazdan öte adalet isterlerse çok daha isabetli olur diye düşünüyorum. 'Eğer ülkem kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız' diye her zaman bunu söylüyorum. Ülkemin mutluluğu huzuru için bunu yine söylüyorum, yine söylemeye devam edeceğim.''
SÜRECİ HIZLANDIRMIŞ OLURUZ
Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Anayasa değişikliğiyle ilgili değerlendirmelerinin hatırlatılarak, ''AK Parti olarak Anayasa değişikliğini tek başına referanduma götürme konusunda kararlı mısınız'' sorusunu yanıtlarken, ''Sayın Bahçeli şimdi demek ki başka şey söylüyor. Ben onu bilemem...'' dedi.
Çözümlerin, konuşularak üretilebileceğine işaret eden Erdoğan, ''Biz herhangi bir endişe ile geleceğe bakmıyoruz, böyle bir sıkıntımız böyle bir derdimiz yok'' dedi.
CHP'nin takındığı tavırlara göre bir tavır belirleme gayreti içerisinde de olmadıklarını anlatan Erdoğan, ''Bizim kapsamlı anayasa değişikliğimizin içerisinde, zaten partilerin kapatılmasını zorlaştıracak, adeta yok hale getirecek çalışmamız vardı. Bu, şimdi bu vesileyle olan bir şey değil'' diye konuştu.
Erdoğan, bir gazetecinin, ''Vardı ama şimdi yeni bir süreç daha var'' sözleri üzerine, ''Süreci hızlandırmış oluyoruz. Olay bu...'' karşılığını verdi.
Perinçek, mektubunda şöyle dedi: “AKP’nin memurları haline gelen bazı kamu görevlileri, ne yazık ki bu psikolojik savaşın piyonları konumuna düşmüşlerdir. Fethullah Cemaati ile bağlantıları yakında bütün kanıtlarıyla kamuoyuna açıklanacaktır. İP olarak, 2005, 2007 ve 2008 yıllarında 3 kez Yargıtay C. Başsavcılığı’na başvurarak, AKP’nin kapatılmasına ilişkin gerekçelerimizi bildirdik. 2007 başvurusunun tam metni Perinçek’in “Tayyip Erdoğan’ın Yüce Divan Dosyası” adlı kitabında yayınlanmıştır, okunabilir. Türkiye’de parti kapatma konusunda kitabı olan tek hukukçuyum. Adı “Anayasa ve Partiler Rejimi - Türkiye’de Siyasi Partilerin İç Düzeni ve Yasaklanması Rejimi” dir. Bu kitap, 40 yıla yaklaşan parti kapatmalarına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamelerinde Anayasa Mahkemesi kararlarına kaynak gösterilmiştir. Konunun uzmanıyım.”
http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=113423,4
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.