Sayfalar

2 Ağustos 2008 Cumartesi

Şehitler üzerinden siyaset yapmak

Şehitler üzerinden siyaset yapmak ve Şeriat Savaşları

Sayın Tayyip Erdoğan Başbakan olduğundan beri inci sayılabilelecek söylemleriyle hiç bir devlet yönetim tecrübesi olmadığını açıkça göstermiş oldu.Başlangıçta, Kürt gerçeği,alt-üst kimlik,teröre karşı verilen mücadelede kayıp ettiğimiz güvenlik güçlerinin şehit olmadıklarını,şehitliğin kendileri nazarında daha üst bir mertebe olduğundan bahsetti.

2006'daVatikanda ,Haçlı Seferi başlatan,İslam düşmanı Papa x.innocenzio'nun heykeli altında AB anlaşmasını imzalayan Şeriatçı İslamcı Başbakan ve o zamanki dış işleri bakanı


Turgut Özal'ın "Damarlarımda Kürt kanı dolaşıyor" söylemiyle yaptığı tetiklemenin ötesinde bir tetikleme yaptı.Kürt gerçeğini resmen kabul edince terörün duracağını zannedecek kadar ya ahmaktı ya da cahil ve bilgisizdi.Onun bu yaptıkları,1968'den beri mevcut olan terör olaylarının nereden,nasıl ve kimler tarafından çıkarıldığı hakkında ya hiç bilgisi yoktu, ya da onların hizmetinde olduğundan efendilerinin emirlerini uyguladı.

Bu ülkede halkın kendisine güvenip ona "Başbakanlık " payesini vermesine rağmen "Ben gürcüyüm,eşim de Kürt'tür " beyanları ile aslında gerçek yerini ifade etmiştir.Yani bu ülkenin kendine Türk diyen ve ona oy veren insanlarını hiç kaale almadığını göstemiştir.Bu kadar itimada teşekkür olarak bile "Ben Türk'üm" diyememiştir.

Bu yaptıklarından ve bir huzur ülkesiymişizçesine çıkardığı toplum gerçeklerinden uzak Ceza Kanunları ve Anayasa değişiklikleri ile güvenlik ve Yargı organlarının ellerini kollarını bağlamıştır.

Bütün bunların bir sonucu olarak da terör anarşi almış başını gitmiş, hergün kayıp edilen gencecik asker ve polislerimiz,sokağa çıkamayan kadın ve erkeklerimiz,5 yıldır gelirlerinde ciddi bir değişme yapılmayan çalışanlarımız sonunda tepkilerini gerek miting alanlarında gerekse evlatlarının cenaze törenlerinde tepkilerini ortaya koymaya başlamışlardır.

Üç beş kişilik kalabalıkların aşiret reisi olan küçücük küçücük insanlar devletimizi tehdit eder olmuş ama Başbakanımız bir de bunlara tepki göstermek bir yana ,onları yemeklere,toplantılara çağırmaktadır.

Neye hizmet ettiği belli olmayan AB merakı ve bu birlik tarafından her gün ülkemizin ve insanımızın orta çağ sömürge insanları şeklinde nitelendirilmelerine ilgisiz kalan hükümet artık gelen tepkilere "Mahkeme yolunu" açmıştır.Hükümet hakkında tepki gösteren halk,şehit evladının cenazesinde tepki gösteren baba ve yakınları artık "Hükümete hakaretten yargılanacaklardır.

Onlar bu kafayla kaç kişiyi yargılarlar bilinmez ama sandık zamanı yakındır ve öncekilere yapılan yargı daha ağır olarak bunlar hakkında da yapılacaktır."Ateş olmayan yerden duman tütmez" derler. Ortalık yanıyor ve evladını kaybeden insanların devlet idaresinde bulunanlardan başka suçlayabileceği kim vardır?



Halk neden orduya tepki göstermiyor? Çünkü Ordu "Yasa çıkar, bana izin ver yapayım,çözeyi" diyor.Ama hükümet devletin tüm kurumları ile basın yolu veya ABD-AB ülkelerinin tercümanlığı aracılığı ile konuşuyor.

Halk da doğal olarak tepkiyi hak edene yansıtıyor.Halk bu hükümetten çok şey bekledi ama karşılığında koskoca bir hiç bulmuştur.Adına ekonomi denen bir kaç mutlu azınlığın cebine giren paranın dışında çalışan ve emeklilerin gelirlerinde ciddi hiç bir artış olmamış,gayrimenkul faiz almış başını gitmiş,tv kanallarında beyan edildiğine göre iç ve dış borç 120 milyar Dolardan 400 milyar Dolara çıkmıştır.

Buna ilave olarak,terör örgütünün Diyarbakır ve diğer doğu illerinden toplayıp getirdiği çocuklar her yerde kapkaç,cinayet ve yaralama olayları yaratmış halk ailece alışverişe veya işine giderken korku ve endişe içinde sokağa çıkar hale gelmiştir.

Tepkiler olunca da tarihte görülmemiş kararlara da imza atıyorlar.Halkı mahkeme koridorlarında süründürmek.Allah bile bunlara akıl fikir vermekten vazgeçmiş olmalıdır.

Çünkü kendilerine "İslam" ve kendilerinden olmayana "Kafir ve müşrik diyen bu hükümet acaba İslam mıdır? En büyük destekçileri İslamın 1400 yıllık düşmanı olan ve yeryüzünden İslamı silmeye yemin etmiş,Irak İşgaline başlarken "Crossedur" (Haçlı Seferi) sözü ile başlayan bir George W.BUSH değilmidir? Ülkemizi bölüp ele geçirmek isteyen,yaklaşık 200 yıldır Kürt sorunu kaşıyıp azdırmak için Üniversiteler kuran,"Ermeni soykırımı yoktur" diyeni hapse atan yasaları uygulayan ABD-AB ülkeleri değilmidir?

"Ey inananlar,Allah'a ortak koşanlar pis insanlardır,Bu yıldan sonra onları mescidi harama yaklaştırmayın.Yoksulluktan çekinirseniz bilin ki Allah sizi yakında bol nimetlerle zengin edecektir.Allah bilendirHüküm ve hikmet sahibidir" (Tevbe 27)

"Haramaylar çıkınca müşrikleri nerede bulursanız öldürün.Yakalayın,kuşatın,hapsedin,geçecekleri bütün yolları tutun.Fakat tövbe ederler,namaz kılarlar,zekat verirlerse bırakın.Şüphesiz Allah suçları örter,bağışlar.(Tövbe 5)

Müşrikler, yani Allah'a "İsa Allahın oğlu Allahtır" diyen Hristiyanlar Müslüman mı oldular da onlar müslüman halklar için kurtarıcı oldular,işbirlikçi oldular.

Yoksa,Uhud ve Hendek savaşlarında Hz.Muhammed (S.A.V)nin Medineli ve Mekkeli yahudilerle işbirliği yapması mı örnek alınıyor?"Ey inananlar,önce kafirlerden yakınınızda bulunanlarla savaşın.Onlar sizde üstün güç ve şiddet bulsunlar.Allah emrini tutanlarla beraberdir. "(Tevbe-122)ayeti örnek alınarak siyonislerle işbirliği yapılırken Ordumuzun ve demokrat kesimin imha edilmesi mi hedefleniyor acaba?Bu işbirlikleri ile Hz.Peygamberin işbirliğini mi örnek alıyorlar?.

Yahudiler bu savaşta Hz.Muhammedi terk etmişlerdi.Yine etmesinler?

Aslında bu ayetler,Hicret'e neden olan,Mekkeli müslümanların mallarına el koyan Mekke'li kureyş kablesi ve destekçileri içindir.

Ama,Araplar bu ayetlere dayanarak milyonlarca Türk'ü katletmişllerdir.Kanlarıyla değirmen çevirip intikam ekmeği yemişlerdir. 1970-1980 arası sağ sol olaylarında, Başbakanımızın da o zamanlar üyesi bulunduğu eski mili görüş teşkilatlarından "Akıncı Gençlik" vb. örgütler (Tevbe 5) ayete göre solculara ve kendilerinden olmayanlara böyle diyerek saldırıyorlardı..Kimse bu ayetler sadece Mekke'liler için demiyordu.Sarhoşlara bile bunu uygulayanlar olduğu anlatılıyordu.

Şimdi ne oldu da Hristiyanların hem de "Haçlı Seferi" başlatan liderleri bizim islamcıların işbirlikçisi oluyorlar?Lozan Antlaşmasında "O.T.İ -(Osmanlı-Türk-İslam )milliyetçiliği yapmayı Türkiye'ye yasaklayan bu ülkeler şimdi ne oldu da ülkemizi "Şeriat sistemine çevirmek için işbirliklerine giriyorlar.?

1989 yılında çizdikleri Fas'tan Pakistan'a yeşil hatta bulunan 24 ülkeden hangisi "Demokratik rejim dışına çıkarsa Nato ve Bm.bu ülkeye demokrasi getirmek için gerekeni yapacaktır" diyen kararları gereği Irak ve Saddam'a getirdikleri demokrasi için acele etmesinler?:))

Bu böyleyken hangi akıl fikir,kendini müslüman gören birilerinin, İslamı ortadan kaldırmak için "Haçlı seferi başlatanlarla işbirliğine itmektedir.?Bence bunlar müslüman da değiller.Ya da benim aklım çok küçük hiç bir şeyi anlamıyorum.Ne diyelim.Ama bu her şekilde sonu zararla bitecek bir olaydır.Bundan eminim.

Halk bunun hesabını soracaktır.Onlar benim gibi değiller.:)) Çünkü onların çocukları üçtrilyonluk gemiler alamıyor,ABD pasaportları ile gezemiyor ve askerlik görevinden de sıyıramıyorlar.Onların babaları da "İhtiyat olarak askerlik" yapmayı ,mağduriyet teraneleri ile ABD-AB ülkeleri ile anlaşarak başbakan olmayı başaramayanlardır.

Hükümet ve ekibi ne müslüman ne de demokrat olmayı başaramamıştır.Halkı da hayal kırıklığına uğrattığı için de suçludur.353 Milletvekilli hükümet ile bir Cumhurbaşkanı seçememiştir.Narsistleşmiş (kendine hayran,aşık olan) bir liderin büyüklük kompleksine teslim olmuş 352 milletvekili, aslında neyin vekili olduklarının bilincinde olmadıklarını çalışmalarıyla,yarattıkları kriz ve bunalımlarla kanıtlamışlardır.

Sahipsiz,gariban vatandaşlar ezilmişler,kayıplar vermişler ve masumane tepki göstermektedirler.Ellerine silah alanlara,yaklaşık 40 bin kişinin kaybına neden olmakla suçlananlara af, oğlumu niye ölü gönderdiniz,ben onu 20 yılda yetiştirdim,canlı dinç gönderdim,siz bana ölüsünü gönderdiniz! " diyene de dava.

Bu halkı devlete düşman etmekten başka bir şey değildir.Hükümet,halkı devlete düşman etme,bölücülük yapma suçunu işlemektedir.Ya da yaptığını idrak edemeyen akıl zaafiyetliği içindedir.Tüm yetkileri ve malları alınarak yed-i eminlere teslim edilmelidir.:))

Bunlar nasıl dindarlardır ki Hz.Ömer'in "Ölüm de var" diye kendisine hatırlatması için adam tuttuğunu bilmezler.Bir de İslamın "ılımlısını çıkardılar.Yakın da da "Buzlu İslam var almazmıydınız" duyarsak şaşırmayalım.Amerika'da açılan bir okulda 500 "Ilımlı İslamcı hoca" kursa başlamış, yakında ülkemize gelerek göreve başlayacaklarmış.Diyanet gene güme gitti.Hocalar boşuna zam beklemesin.:))

Böyle idareciler seçmek bizim suçumuz ama bizi,bunları seçmek zorunda bırakanlar da suçludurlar.Kimse görevini yapmıyor.Ortalık karman çorman. Kayıplar veriliyor ama arkasının kesilmesi bir yana daha da artması garanti görünüyor.

Ortada bu zorluklardan halkı kurtaracak projesi olan ve halkın da güvenini kazanmış bir tek parti de yok.Seçimlere bir ay kaldı ve herkes boş konuşuyor.

Milletvekili adaylığının maliyeti 200 milyar TL.Kazanması da garanti değil.Gerçekten hem parası,hem bilgisi,hem yüreği, hemde menfaatsiz hizmet duygusu olan kaç kişi bu dumanlı yola girebilir siz takdir. edin.

Temennim halkın gerçekleri görmek için gerekli çaba ve gayreti göstermesidir.Olaylar bu şekildedir.Ortada gerçek olaylara dayalı bir bıkkınlık,yorgunluk ve güvensizlik vardır.

Terörün sorumlusu yaratıcısı hükümet değilse de,sıfır terörle teslim aldığı ülkeyi sokağa çıkılamaz hale getiren de bu hükümettir. Mahklemelere giderek halkı ile davalık olan bir hükümet tükenmiştir.Ki bunlar dediği gibi organize bile olsa.

Çünkü şikayet ortamı olmadan organize işlerle olay çıkaranlara sadece gülünür.

Her gün Er, Subay,güvenlik güçlerimizin cenaze namazlarının kılındığı ortamda tepki göstermek için "Evlat kaybetmiş olmak gerekmez." Başbakanın şiiri nedeni ile mağdur edildiği zaman tepki gösterenlerin hepsi de kayıpları olmadığı halde tepki gösterenlerdi.Başörtüsü yasağına tepki gösterenlerin hepsi de olayın mağduru değillerdi.O tepkiler bu hükümeti kurdu.Şimdi de götürecek gibi görünüyor.

Şikayet niye?

Hükümet dış siyaset,terör,asayiş bozukluğu konularında sınıfta kalmıştır.TÜSİAD vb kurum mensupları çok memnundur,yolları düzenlenen,kasabasına doğal gaz gelen halk da bundan memnundur.Ama ülke güvenliği ortadan kalkmıştır.

Bu suç tüm iyilikleri bastırır durumdadır.hükümet halktan özür dilemelidir,mahkemede hesap sormak ise tercihidir.Buyursun benden de sorsun.

İyiye iyi,kötüye kötü.Suç ise işledik.Peki hükümetin suçlarını kim sorgulayacak.Dokunulmazlıkları kaldırcağım diye iktidara gelmişlerdi,meclis lojmanlarını boşalttılar iyi başlangıçtı.Ama dokunulmazlıklar kalkanını atamadılar.Demek ki doğru çalışmıyorlarTepkilerde haklılık çoook yerindedir.

Şiir mağduriyeti yüzünden tepki göstererek kendisini başbakan yapan halk,her gün gelen şehitlere tepki gösterince suçlumudur?Vicdanı olan cevap versin?Hükümette buna cevap verecek aklı başında insan varmıdır?

Hani nerede Başbakanımızın "Fikir hürriyeti aşıklığı"? Bu mu?.Bitmiş bunlar yazık!!!

Halk kendi halinde bir ünlü iş adamına,kişiye tepki göstermiyor.Halk oyu ile görev alıp da idare görevini yerine getirmeyenleri uyarıyor.Bazan dozu kaçsa da olur böyle şeyler.Öncek seçilerden önce de Milletvekilleri halkın içine yine çıkamıyordu.Beş yıl geçti yine aynı hamam aynı tas.

Tatlı tatlı yemenin acı acı çıkarması olur.Hükümete getiren halk iyi,kayıplarına üzülüp tepki gösteren halk kötü.İyi valla.Ne koltukmuş bu yahu,yapışanı hızarla koparamıyorlar:))

Hani bir fıkra var.:

Çocuk "Baba hırsız tuttum" der.

Baba- "Getir oğlum"

Çocuk-"Gelmiyor Baba"

B- "Bırak gitsin oğlum"

Ç- "Beni bırakmıyor Baba"

Benziyor değilmi? Başımıza getirdiklerimizi göndermeyi bırak,onlar bizi bırakmıyorlar.Ne yapsak acaba?

Küfür olaylarını da tasvip etmek imkansız.Sonunda bizim temsilcilerimiz onlar.Edene de karışamam ki!.

Son bir tuhaflığı da yazmadan geçemeyeceğim.Zaten şehitliklerini kabul etmedikleri şehit güvenlik güçlerimiz nasıl oldu da seçimler yaklaşırken birden şehit oldular?Çok merak ediyorum.

Yani bu milletin tepkisi bence sıfır.Elimize birer odun alıp bunları mecliste bir güzel sıra dayağına çekmedikçe de iyi yönetilemeyeceğiz diyorum.Trabzon'lu taraftarların, maç kaybeden sporcuları götürüp dövmeleri olayları vardı 1976-1980 aralarında.Trabzon bu yolla 4 yıl aralıksız şampiyon olmuştu.Sopa Cennetten çıkmadır demezler mi?

Sizce başka yolu var mı?

blogcu.com/Keykubat

15.6.2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.